Şimdi Ara

Tarihçilere Birkaç Soru

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
16
Cevap
0
Favori
280
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Birkaç soru var.Aklıma gelmişken yazayım.

    1.Herhangi bir anayasa uzun bir süre yürürlükte kalırsa o anayasa iyi hazırlanmıştır yorumunu yapmak ne kadar doğru?
    Bunun başka nedenleri yok mu?
    Örneğin Norveç Anayasası 1814'ten bu yana yürürlükte görünüyor.(Ufak değişikliklerle birlikte)
    Bu kadar uzun süre yürürlükte kalması nasıl değerlendirilir?

    2.Büyük Taarruz'la Yunan ordusu Anadolu'dan bozguna uğrayarak geri çekildi.
    Bu geri çekilmeyle Türk ordusu İzmir'e kadar Yunan ordusunu takip etti.
    İşte bu takip İzmir'den sonra neden adalara kadar devam etmedi? Bunun sebepleri nedir?
    -Ordunun yeterli araçlarının olmaması(küçük çıkarma gemileri) nedeniyle mi?
    -Sakarya Meydan Muharebesi öncesi Tekalif-i Milliye emirleriyle ihtiyaçlar karşılanmıştı.
    Yani yeterli erzak vs.maddelerin olmaması mı?
    -Büyük Taarruz'un planlamasının yapıldığı Akşehir'de karar verilirken planda bu aşama harekat anlamında karara mı bağlanamadı?
    -Adalara yapılacak bir harekatla İtilaf Devletleri harekatı Yunanistan'a yapılıyor diye bahane ederek tekrar Türkiye'ye karşı savaş açma ihtimali yüzünden mi?







  • 1- Ona bakılacak olursa İngiltere'de anayasa yok, demek ki İngiltere dünyanın en geri memleketi.

    Şahsi fikrimce anayasa adam akıllı ülkelerde değiştirilmeye pek gerek duyulmayan bir şey. Ama değiştirilebilir de. ABD Anayasası 18. yüzyıldaki haliyle artı 15-20 madde ekiyle duruyor. Adam ta o zaman belirlemiş. Hala aynı düzeni sürdürüyor. Ama bu anayasayı sürdürebilmesini sağlayan Amerika'nın hiç kendisini adam akıllı etkileyen siyasi bir olay yaşamamış olması. Bu 1800'lerin başında darbe yapmaya kalkan Generali engellemeyi başaramasalardı ne olacaktı mesela? Ama engelleyebilmiş. Şans mı dersin yoksa engelleyebilmesini anayasaya ve düzenin sağlamlağına bağlayıp fasit daire mi oluşturursun sana kalmış.

    Yani Fransa'nın anayasa yapma macerası bizi kor geçer ama geri bir ülke midir?

    2- Ordunun yeterince aracı değil hiç bir şeyi yoktu ve 10 yıl aralıksız savaştan halk bıkmıştı ki zaten halk savaştan savaşın ilk günü bıkmaya meyyaldir. 1. Cihan Harbinde kaçak oranı yüzde 20lere ulaşıyor. İstiklal Harbinde Tekalif-i Milliye gibi sert önlemler olmasaydı bu oran yüzde sekize düşmezdi, halk zorlanmasaydı elindekini vermezdi vs.
    Kaldı ki o dönem donanmanın d'si yok gerçek manada. Neyle nereye çıkasın? Çanak Krizi de çözüme kavuştuktan sonra Atatürk orduyu terhis etti, bütün kurmayların Yonan, askerini düzene sokup bir daha çıkarma yaparsa ne yaparız demesine rağmen. Düşün sen adam 1912'de çıkıyor, 1922'de evine dönüyor. Bu adam bir de adalara çıkarma yapsan istekli savaşır mı? Zaten zor disipline ediyorsun Allah'ın köylüsünü, bir de bu orduyla fetih mi yapacaksın, hayal.




  • İlki konusunda ahkam kesemeyeceğim, hukukçu değilim. Fakat bir anayasanın uzun süredir olması veya değişmiş olması sadece iyilik-kötülükle alakalı değildir.

    2- Donanmada çıkarma yani saldırı aracı Kıbrıs'a kadar yoktu bile yahu. Nereye kovalıyorsun ? Kaldı ki kendi devletini korumaya çalışıyorsun, Yunanistan artık çoktan bambaşka bir ülke halini almış bile. Gidip adamın toprağını işgal etmiş olacaksın, o zaman da tepene binecekler haliyle. Üstelik 1912'den beri neredeyse aralıksız savaşmış bir milletten bahsediyoruz. Musul'u alamayışımız da bu yüzdendir. Dibimizdeki Musul'u aslında 1923'te az daha alıyorduk. İngiltere bölgede şiddetli bir bombalama yaptı, bizim bölgede operasyon yapan birliğimizin cephanesi bitti ve çekilmek zorunda kaldı. Biz onlara destek bile olamadık. Çünkü tekrardan bir savaşı kaldıramazdık. Aynı şey yani. Yunan'ı kovdun gitti. ebesinin şeyine kadar kovalayacak ne askerin, ne silahın, ne mühimmatın, ne donanımın var. Benim büyük dedelerden biri 1915'te askere gidiyor. Tam 7 sene sonra 1922'de dönüyor evine. Sen bu adama hadi bir kez daha savaşıyoruz dersen döner önce sana isyan eder. Lozan'ın neden başarılı olduğunun göstergelerinden biri de budur zaten. Daha fazlasını yapabilecek hakikaten gücün yok. Atatürk ile Enver'i ayıran fark da bu işte. İkisi de gayet iyi askerler. İkisi de gayet zeki ve parlak subaylar. Fakat birini deha, diğerini ise hayalperest bir vatanperver olarak hatırlamamızın sebebi bu işte. Atatürk duracağı noktayı çok iyi biliyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    İlki konusunda ahkam kesemeyeceğim, hukukçu değilim. Fakat bir anayasanın uzun süredir olması veya değişmiş olması sadece iyilik-kötülükle alakalı değildir.

    2- Donanmada çıkarma yani saldırı aracı Kıbrıs'a kadar yoktu bile yahu. Nereye kovalıyorsun ? Kaldı ki kendi devletini korumaya çalışıyorsun, Yunanistan artık çoktan bambaşka bir ülke halini almış bile. Gidip adamın toprağını işgal etmiş olacaksın, o zaman da tepene binecekler haliyle. Üstelik 1912'den beri neredeyse aralıksız savaşmış bir milletten bahsediyoruz. Musul'u alamayışımız da bu yüzdendir. Dibimizdeki Musul'u aslında 1923'te az daha alıyorduk. İngiltere bölgede şiddetli bir bombalama yaptı, bizim bölgede operasyon yapan birliğimizin cephanesi bitti ve çekilmek zorunda kaldı. Biz onlara destek bile olamadık. Çünkü tekrardan bir savaşı kaldıramazdık. Aynı şey yani. Yunan'ı kovdun gitti. ebesinin şeyine kadar kovalayacak ne askerin, ne silahın, ne mühimmatın, ne donanımın var. Benim büyük dedelerden biri 1915'te askere gidiyor. Tam 7 sene sonra 1922'de dönüyor evine. Sen bu adama hadi bir kez daha savaşıyoruz dersen döner önce sana isyan eder. Lozan'ın neden başarılı olduğunun göstergelerinden biri de budur zaten. Daha fazlasını yapabilecek hakikaten gücün yok. Atatürk ile Enver'i ayıran fark da bu işte. İkisi de gayet iyi askerler. İkisi de gayet zeki ve parlak subaylar. Fakat birini deha, diğerini ise hayalperest bir vatanperver olarak hatırlamamızın sebebi bu işte. Atatürk duracağı noktayı çok iyi biliyor.
    Atatürk zeki ve deha, Enver zeki fakat hayalperest .



    İşte ikisini karşılaştıranlar için kısa ve net cevap .




    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • E-Nazmi E kullanıcısına yanıt
    2-Hocam yazdıklarınız da etkili de fakat Mustafa Kemal Paşa bunlara diğer savaşlara hep çözüm bulan bir lider.
    Bu olayın nedeni sanırım biraz daha dış dünya ile ilgili daha önce yazdığım şu sebeple ilgili geliyor bana;
    -Adalara yapılacak bir harekatla İtilaf Devletleri harekatı Yunanistan'a yapılıyor diye bahane ederek tekrar Türkiye'ye karşı savaş açma ihtimali yüzünden mi?
    Dış kaynaklı neden başka bir şey olabilir mi?
  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Hocam Kıbrıs konusu farklı biraz sanki.Orada adanın belli bölgesine çıkarma harekatı yapılması lüzumu var.
    Ve ek olarak adanın çevresi Rum ve Yunan kuvvetleri tarafından korunuyordu.Harekat adada savunma hatlarını yarıp ilerledi.
    Adalarda ize böyle bir savunma hattı o yıllarda olduğunu zannetmiyorum.Ve o yıllarda belli adalar dışında diğerlerinde yerleşim az.
    1919 yılında adalarda Türk nüfusunun yerine Yunan nüfusunun eklendiğine dair bilgiler var.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rat.planet

    Hocam Kıbrıs konusu farklı biraz sanki.Orada adanın belli bölgesine çıkarma harekatı yapılması lüzumu var.
    Ve ek olarak adanın çevresi Rum ve Yunan kuvvetleri tarafından korunuyordu.Harekat adada savunma hatlarını yarıp ilerledi.
    Adalarda ize böyle bir savunma hattı o yıllarda olduğunu zannetmiyorum.Ve o yıllarda belli adalar dışında diğerlerinde yerleşim az.
    1919 yılında adalarda Türk nüfusunun yerine Yunan nüfusunun eklendiğine dair bilgiler var.
    Ben Kıbrıs'ın durumundan falan bahsetmiyorum ki zaten. Kıbrıs'a kadar çıkarma gemimiz, buna yönelik doğru düzgün bir donanmamız ve donanımımız yoktu. Harekatın 74'e kadar sarkmasının sebeplerinden biri de buydu zaten.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • 2. maddenin cevabını vereyim;

    II. Abdülhamit yüzünden donanma 1876-1909 yılları arasında 33 yıl boyunca Haliç'te kilitli tutulmuş ve 33 yıl boyunca deniz kuvvetleri diye bir gücümüz olmamıştır. Bu sebeple nitelikli denizci yetişmemiş, gemiler bakımsızlıktan yoktan yere senelerce çürümüştür. Bu çürüyen gemiler arasında Almanya'dan alınan modern zırhlılarda vardı.

    Yunanlar 1897'de Girit'le beraber adaları işgal etmeye başlamış bizim donanmamız Haliç'te kilitli olduğu için kısıtlı bir kuvvetle mücadele etmiş ve doğal olarak başarılı olamamıştır. Donanma 1909'da II. Abdülhamit tahttan inince tekrar revizyona gitmiş ve ayağa kalkmaya çalışmıştır.

    Masada başarı için önce sahada başarılı olmak gerekir, o zamanlar adaları almak için sahada yani denizde bir gücümüz olmadığı için adaları kaybettik.

    Adalara alabilecek ne gemimiz ne de harekat kabiliyeti olan eğitimli personelimiz vardı. O yüzden alamadık şuan Ege'de Yunanlılardan daha üstünüz ama iş işten geçti.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Temel mesele şu;

    İstiklal harbi 1.dünya savaşı sonrası işgale uğrayan toprakları kurtarmak adına yapıldı,

    Adalar 9-10 yıl önce elden çıkmıştı zaten

    Yani adalara neden harekat yapılmadı demek,Selanik'e niye girmedik demekle aynı mantık
  • Kurtuluş Savaşın'da ve Büyük Taaruz'da ordunun durumu:

    -Erlerin bir kısmının üniforması var,
    -Çoğu askerin yakın mücadelede kullanacağı kılıcı bile yok,
    -Yedek parça sorunundan dolayı uçaklar çok büyük risk alarak uçarlar,
    -Yetersizlikten dolayı bir çok asker hastalıktan şehit olur.
    Ordu komutanı Ali İhsan Sabis:Asker esvaplı yüzde beş insana satlamadım.Yarıdan fazlası yırtık palaspareler içinde,ayakkabılarının yarısı kullanılamaz durumda,onda dokuzunda çanta,matara,torba,istihkam edevatı yok.(Harp Hatıralarım)
  • Selanik'le adalar aynı mantık kesinlikle değil.
    Adalar stratejik açıdan,ülke bütünlüğü açısından önemli.Selanik önemsiz demiyorum.Türk nüfusu var orada.Ama aynı şey değil.
    Haritaya bakıldığında bile anlaşılır.Mustafa Kemal Paşa düşman işgalini sonlandırırken aynı zamanda jeostratejik bir bütünlük sağlamaya çalıştı.Bu nedenleri adaların önemi o yıllarda da çok önemliydi.Bu konunun başka bir dış sebebi olduğunu düşünüyorum.
  • ürüng ayıg toyon kullanıcısına yanıt
    1.mesajımı okursanız orada ordunun durumunu yazdım.Fakat bu adalar için tek bir sebep değil.
    Yani sadece ordunun durumuna bağlamak çok zor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rat.planet

    1.mesajımı okursanız orada ordunun durumunu yazdım.Fakat bu adalar için tek bir sebep değil.
    Yani sadece ordunun durumuna bağlamak çok zor.
    Çok zor değil cevap bu, ordu çıkarma yapamazdı.

    Askeri anlamda en zor deniz harekatı amfibi çıkarma harekatıdır, bunun için çıkarma gemilerine, destek gemilerine, yakıt/ikmal gemilerine vs vs bir sürü gemiye yani donanmaya ihtiyaç vardır. Donanman olmadan çıkarma harekatı yapamazsın biz de bu yüzden yapamadık.

    Yani sadece ordunun durumuna bağlanabilir ki bağlanıyor da.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • rat.planet kullanıcısına yanıt
    Dediğim şey önem meselesi değil İstiklal Harbi'nin planlamasında yok adalar aynı Selanik gibi

    Çünkü oralar daha önce anlaşmalarla bırakılan yerler

    Sonraki aşamalarda şartlar uygun olsa belki düşünülebilirdi ama

    Eğer 20 parametre varsa 19'u aleyhimizdedir adalar meselesinde onun için de olmamıştır
  • 1. Anayasalar belli sayıda konuyu içerdiği için uzun yıllar değişmeyebilirler.



    2. Niye adalara kadar devam etmedi? Öncelikli hedef misaki milli sınırlarıydı. Bunu gecelim durumu bugünün şartlarıyla değerlendiremeyiz o zaman belki adalar bu kadar önemli görünmüyor. Bugün o adalar egenin hakimiyetini sağlıyor ama o gün öyle miydi? Bence değildi.

    Adalara çıkarma yapacak gemi nerde itilaf devletleri bir gemi yollasa tüm yollar kapanır.

    Itilaf devletleri bize saldıramazdı çünkü güçleri yoktu. Dediğim gibi adaların o dönemde pek önemi anlaşılamadı misaki milliye bağlı kalındı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi erkurt02 -- 29 Eylül 2018; 2:17:17 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.