Şimdi Ara

**TIP FAKÜLTESİ REHBER** TIP MI MÜHENDİSLİK Mİ? ** TIPTA YURTDIŞI? ** 2020 GÜNCEL

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
3
Favori
2.285
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Tercih dönemi yaklaşıyor tıp fakülteleriyle ilgili yeterince doğru bilgi yok, genel olarak tercihlerde hakkında yazılan çizilen az olduğu için güncel bilgi vereyim dedim.
    Bu yazıyı fakülteyi bitirmek üzere olan bir tıbbiyeli olarak yazıyorum.(üniversite sıralamam zamanında 2300 civarındaydı)
    ........
    Ekleme: tıp fakültesi normal şartlarda 6 sene sürer. 6 sene sonunda PRATİSYEN HEKİM olarak mezun olursunuz. UZMAN HEKİM OLMAK İÇİN tıpta uzmanlık sınavına girip 20 bin doktor içinden en azından ilk iki bine girip uzmanlık eğitimi kazanmanız, sonrasında da 5-6 sene uzmanlık eğitimi alıp sonrasında uzmanlık sınavını vermeniz gerekir.
    Tıp fakültesindeyken kimse size maaş vermez. Burs alanlar oluyor ama öyle herkese hoşgeldin bu da bursun denmiyor. 200 kişide 20 30 kisi alir en fazla. Bir de 6. Sınıfta intorn hekim olursunuz ve hastanede doktor gibi çalışırken asgari ücretin 1/4 ü civarı bir para alırsınız.( Sağlık meslek lisesi öğrencileri bile lise 4 stajyerken 1000 liradan fazla staj parası alır intorn doktorsa en fazla 600 lira alır. (intorn hekim=sadece yanında sorumlu doktor varken ilaç yazma yetkisi olan tip fakültesi son sınıf öğrencisi)
    Tıpta uzmanlık sınavı aşırı zor bir sınav, dünyanın en zor 3. Sınavı olduğu söyleniyor. Duyar kasmak için söylemiyorum bunu da, tıp öğrencileri genelde 3. Ya da 4. Sınıfta tus dersanesine kayıt olur. Ortalama 15-20 bin liradır ücreti. Daha erken gidenler de olur ama büyük çoğunluk 5. Ve 6. Sınıfta her haftasonu ve bazen okul çıkışları da dahil dersaneye gider. Şöyle söyleyim, haftasonu saat 8.30 da ders başlar en erken 19 da biter. Sadece 40 50 dk öğle arası ve 10 dk tenefüsler olur arada. Ve en az 2 sene böyle bir çalışmaya rağmen sınava 3 ay kala günde en az 7 saat çalışmanız gerekir(kronometre ile çalışılır, yani 40 dk oturdum ohoo bir saat oldu yeter kalkayim diyemezsiniz. 550 dakikadan fazla çalışmalısınız mutlaka son 3 ay. Tabi bu arada aynı anda hastane, okul, nöbetler devam edecek. Kafanızda saç bırakmıyor bu dönem, depresyon, sigara, kilolar tavan yapıyor bu dönem.
    Buna rağmen tıpta uzmanlık sınavını ilk seferde kazanamayan çok oluyor malesef, sınav çok zor dediğim gibi. Ygs yks ÖSS bunlarla asla kıyaslanamaz dahi.
    Tıpta uzmanlık sınavını kazandınız diyelim, tercih yapınca girme garantiniz yok. Yani mesela 70 üstü puan aldınız Türkiye'de ilk 100e girdiniz. İstediğiniz hastane istediğiniz bölüm için sadece iki kadro açtı. Eğer o sınav şansınıza 71 ve 70.5 alan iki kişi orayı tercih ederse muazzam puanlarla istediğiniz yere giremeyebilirsiniz. Hatta turkiye 2. Si çapa plastik cerrahi istiyordu en son, birinci orayı yazdığı için tek kadro dolduğundan giremedi. Bildiğiniz 20 bin doktor arasında 2. Olan adam açıkta kaldı.
    Her neyse diyelim hem puanınız iyi geldi hem asistanlığa yerleştiniz bu sefer adınız artık ASİSTAN DOKTOR. Üniversite-eğitim araştırma hastanelerine gittiğinizde sizi ilk gören doktor büyük ihtimal asistan hekimdir. Ortalama 4 5 sene de burada öğrenci olursunuz, hocaniz ne derse onu yapmak zorunda kalırsınız. Maalesef bazı hocalar benim oğlan arabayı vurmuş git onu al sanayiye götür yaptır getir gibi işlerini dahi size yaptırabiliyor. Yani ben asistan doktor oldum kralım doktorum ulan açılın yoldan diyemiyorsunuz. Ayrıca eğer özellikle cerrahi bir branş seçtiyseniz çayda dem cerrahide kıdem arkadaşlar, sizden 5 yaş küçük dahi olsa, karaktersizin önde gideni dahi olsa sizden 6 ay önce girmiş bir asistan bile sizden üstündür, size iş kitleyebilir, bütün pis işleri size yaptırabilir.(pis iş dediğim barkod basmak, formları doldurmak, arşivden 10 yıl öncesinin dosyalarını bulmak gibi normalde sekreter vb. İnsanlarin yapması gereken isler, personel daima yetersiz olacağı için bunlari da siz yapıyorsunuz.)
    Asistanlık süresince asistan maaşı alırsınız, bu da ortalama 5-7 arasındadır. Bazen pratisyen kalan hekimler (tus ile hiç uğraşmayan adamlar bile) sizden çok maaş alabilir.
    Ayrıca çoğu uzmanlıkta bitirmek yeterli olmuyor. Mesela 5 sene dahiliye yaptınız, yaş oldu 30. Bu sefer de genel dahiliyeci çok varmış maaşlar az geldi ben en iyisi yandal yapayım bir 3 4 sene daha okuyayım demek zorunda kalabilirsiniz. Ama şu da bir gerçek, mezun oldunuz 2 sene zorunlu hizmet var. Uzmanlık bitti yaş 30 2 sene daha zorunlu hizmet var. Eğer diyelim tekrar Tus benzeri sınava girdiniz (yandal uzmanlık sınavı (ydus)) ve yandal hakkı kazandınız 3 sene yandal yaptınız tekrar 2 sene zorunlu hizmet. Yani mesela bir endokrin uzmanı (dahiliye+endokrin yan dal) 6 sene zorunlu hizmet yapmış, 18 yaşından sonra 14 sene daha öğrenci olmak zorunda kalmıştır. Elbette zorunlu hizmeti eş durumuyla falan azaltabilenler oluyor, burası işin bürokrasi siyaset kısmı, ama en az 4 sene zorunlu hizmet garanti diyeyim size.
    Peki insanlar ne yapıyor o zaman, şu an tıpta uzmanlık sınavında en yüksek puanlı bölümler plastik cerrahi, göz, ftr, dermatoloji, biyokimya gibi nöbeti az, hekime şiddeti görece az(maalesef her zaman risktesiniz) maaşı da nispeten çok bölümler seçiyor.
    En düşük bölümler ise kalp damar cerrahi, beyin cerrahi,genel cerrahi, göğüs cerrahi kadın doğum gibi belki de tıptaki en acil en önemli bölümler. Mesela tusta sadece barajı geçen bir hekim beyin cerrahi eğitimine girebilir maalesef. Kimse tercih etmediğinden puanları düştü. Ve de buna rağmen çoğu program açık kalıyor.
    Hocalarımız dahi bu duruma kızamıyor, daha ilk senenizde ayda 15 20 nöbet tuttuğunuz, asla hastane çevresinden uzağa gitmemeniz gereken, evlilik yıldönümü, çocuğunuz dogumgunu hatta Allah korusun anne babanızın cenazesinde dahi bir telefon geldiğinde 10 dakika içinde hastanede olmanız ve ameliyata girmeniz gerekebilen bölümler bunlar. Sosyal hayat yok. Sürekli uykusuzluk. Kafada saç kalmıyor. Aldığınız para da bir dermatoloğun aldığının yarısı bile olmuyor bazen.
    Bu ve bunun gibi sebeplerle herkes tusta iyi puan alıp hemen dermaya ftr'ye kapağı atayım rahat rahat uzman doktor olayım kafasında.

    Kısaca özetlemek gerekirse bu kısmı: tıp fakültesi ilk 3 yıl sıradan bir öğrencisiniz. 4. Ve 5. Sınıflarda stajyer doktor oluyorsunuz, ama maaş falan yok. Pratik eğitimi alan bir öğrencisiniz yine temelinde. 5. Sınıf sonunda bütün dersleri almış olursunuz. 6. Sınıfta intörn doktor olarak anılırsınız, yeri gelir temizlik personeli görevi yaparsınız yeri gelir saatlerce barkot basarsınız yeri gelir hemşireler mışıl mışıl uyurken sabaha kadar saat başı bütün servis hastalarının kanını alırsınız (resmiyette günde 3 hastadan fazla veremezler size ama burası Türkiye...) Yeri gelir hastane sistemi kopmuş git 10 kat aşağı in xx doktoru bul ona şu kağıdı ver diye posta güvercini olursunuz çok çok nadiren de hasta bakıp 2 3 ilaç yazarsınız ayda 600 lira verirler. Bunlar olurken aynı zamanda günde en en en az 5 saat çalışmanız gerekir(kronometre ile 300 dakikayı görecek şekilde)
    Bitirdiniz önümüzde iki yol var. Ya prstisyen kalacaksınız ya da tusa girip kazanıp 5 sene uzmanlık eğitimi alacaksınız. Sonra yaş 30 olduğunda adınız uzman doktor xx olacak. Sonra yine isteyen yandal yapar, isteyen universite kadrosu ile doçent olma peşinde koşar, isteyen kimi de bir özel hastaneye kapağı atsam da rahat etsem der vs vs.. genel hatlarıyla durum böyledir.
    (Pratisyen hekim genellikle acil yeşil alanda, toplum sağlığı merkezlerinde, ambulans merkezinde, aile sağlığı merkezinde çalışır.)

    Daha da özetle tıp fakülteskne girdim 18 yaşındayım hemen bölüm seçeyim 19 yaşında plastik cerrahi eğitimi başlasın yok. OKURKEN BÖLÜM SEÇME diye bir şey YOK. Önce 6 sene okuyun, sonra tus sonra bölüm seçme, uzmanlık.
    ........
    Yazı epey uzun olacak, tercih döneminde doğru karar almanız için yardımım olsun istedim bu yüzden elimden geldiğince tüm detaylara dokunmaya çalıştım. Ufak tefek hatalar olabilir, ancak birkaç arkadaşa kontrol ettirdim, genel manada bir hata olduğunu sanmıyorum. Yine de hatamız varsa affola. Yorumlardan belirtebilirsiniz hata görürseniz, önemli olan insanların doğru bilgilenmesi. Yalnız eleştirecekseniz lütfen sebebiyle yazın ki insanlar doğru öğrensin, kişisel tartışmaya dönmesin konu. Bir de ufak tefek yazım hataları olabilir, mazur görün lütfen.

    Yazıdaki ASELSAN örneğini ben zaten ODTÜ ASELSAN'a falan girip o paraları alamazdım olarak görmeyin. Genel çerçevede kaybedilen, kazanılan yıllar olarak bakın lütfen.

    Her şeyden önce tıp istediğinizden emin olun. Doktorluk kesinlikle para için yapılacak bir meslek değil. Her girenin hayalidir bir plastik cerrah olurum aylık 50 bin kazanırım diye ancak öyle bir dünya yok. 15 bin lira(2020 itibariyle 2500 dolar üstü) ve daha fazla para kazanan doktorların neredeyse tamamı 40-50 yaş üstündedir ve o yaşa kadar aralıksız çalışmış insanlardır. Ee ben de tıp kazanmışım çalışmam mı ne var çalışır yaparım diyeceksiniz tabii ancak gerçekçi olun arkadaşlar. Tıp fakültesi gerçekten çok uzun bir süreç. 6 sene içinde o kadar çok şey değişecek ki hayatınızda siz bile şaşıracaksınız.
    Şöyle bir örnek verelim, Normalde 18 yaşında lise bitiyor. Mühendislik yazan ve İngilizceleri iyi olan insanlar 22 yaşında mezun oluyor. İyi bir yerde iyi bir mühendislik bitirdiyse ve mesela ASELSAN gibi iyi bir yere girerse aylık 8-9 bin tl alır.(Bizzat yeni mezun bu paraları alan arkadaşlarım var.) Siz bu aşamadayken daha tıp fakültesi 3. Sınıfı bitiriyor olacaksınız. Lise arkadaşlarınız altına araba çekecek evlenecek kazandığı paralarla çatır çatır tatil yapacak siz daha 5. Sınıf olacaksınız.(Maalesef bunu da yaşadık birçoğumuz.) Lise arkadaşlarınız 20 bin lira kyk kredi borcu ödeyip kurtulurken sizi mezun olurken 50 bine yakın kyk borcu bekleyecek. Ve işin içinde olan biri olarak söylüyorum yeni mezun doktor ortalama 5-6 bin lira para alır. Üstüne mezun olduğunuzda 2 sene zorunlu hizmet var. Şırnak Cizre ya da Suriye’ye dahi gönderebilir devlet sizi. Hani birlikte mezun olduğunuz Aselsan’a giren sıra arkadaşınız varya, onlar bu sırada ilk çocuğunu yapmış yatırımlık ev işine girmiş olacak. Hatta bırakın ASELSAN’ı lise mezunu bekçi 25 yaşına kadar 600 bin tl’ye yakın para kazanmış olacak ve hayatının en güzel yıllarını rahat rahat gezip tozarak çatır çatır tatil yaparak misler gibi altında arabasıyla işine gücüne bakarak geçirecek. Siz mezun olduğunuzda bırakın arabayı askerlik+KYK yüzünden 100 bin liraya yakın borçla mezun olacaksınız. Ve 18-25 yaşlarınız sanki lise gibi ailenizin eline bakarak otobüslerde dolmuşlarda sürünerek geçecek çoğunlukla.
    Lisede ailenizden harçlık istemek kolay, hatta siz istemeseniz dahi gönderiyorlar genelde. Ama üniversitede para ihtiyacınız en az 10 katına çıkacak. Bir kere (aile ile aynı şehirde aynı evde üniversite okuyanları hariç tutarsak) sadece yemeğe vereceğiniz para aylık en en az bin lira.Bin liraya yediğiniz de yemek olmaz. Kaliteli besleneceğim haftada bir en azından salata meyve tavuk et olsun derseniz siz ona 1500 deyin. Öğrenci evi diye 3 öğün makarna menemen yerim demeyin kendinize saygınız olsun azıcık vitaminsizlikten kafanız çalışmaz sürekli hasta olursunuz. Sonra bunun ev kirası faturaları var. İstanbul’da vereceğiniz en kötü kira bin liradır o da ya şehrin dışındadır ya da ahır gibi yerdir. Ortalama kiralar 1600-2500 arasında olur.(1+1 ya da 2+1 evler) Bir evde en fazla 3 kişi yaşanır, salonu da oda yaparım 2+1’de 3 kişi yaşarım derseniz muhtemelen 5 6 ay geçmeden aranız açılır sene bitmeden kavga edersiniz(bu da yaşanmış örnek).İdeali 2 kişi ev arkadaşı olmak. 1600 kira desek en az 700-800 de kiraya gitti. Faturalar aidat falan derken aylık bin lira da sadece evin konut kısmına gitti. Bakın sadece temel yaşam ihtiyacınız 2 bin. Bunun otobüsü metrosu ailenizin yanına git geli dışarı çıkması sosyal ihtiyaçları saymadım. Çok masraf kısaca arkaşlar, inanın İstanbul’da yaşamak zor. Şimdi ben zaten yurtta kalırım ev masraflı diyen zeki arkadaşlar için hatırlatayım: Devlet yurtları genelde çok ters yerlerde, KYK yurdunda kalırım derseniz sosyal hayatı unutun direkt. Özel yurtlarda da aile evinizin tuvalet banyosu kadar genişlikte oda için yemeksiz 1000lira isteyecekler sizden. İnanmıyorsanız araştırabilirsiniz burada yazdığım masrafları (2020 için böyle, muhtemelen corona vs yüzünden daha da fazla olacak 2021 ve sonrasında.)
    Bütün bunları neden söyledim? Sizi üniversite okumaktan vazgeçirmek için değil tabi ki. Eğer 4 yıllık bir mühendislik vs okuyorsanız bunlar bir şekilde idare ediliyor ama 6 sene hele hazırlık da okursanız 7 sene okul okursanız 7 sene boyunca ailenizden para istemek çok ağırınıza gidecek. Hele hele sizinle aynı puanı aldığı halde mühendislik yazıp bitirir bitirmez iyi bir yerde iş bulan gezen tozan arkadaşlarınızı siz ve aileniz gördükçe sürekli ee ne zaman bitiyor okul sorularıyla darlanmaya başlayacaksınız.
    Bir diğer efsane klişe tıp kadar garantisi olan başka hiçbir bölüm yok, mezun olduğunuzda nerdeyse garanti şekilde hazır işiniz olacak vs vs ama bu durum da 2025 civarı değişecek muhtemelen. Daha önce adını dahi duymadığım, görünce aa böyle bir üniversite mi varmış bu nasıl okul dersanem bile daha büyüktü dediğim üniversiteler tıp fakültesi açıyor. Biz girdiğimizde sene yılda 10 bin tıp mezunu olurdu, şu an 15 bin civarı. Hocalarımızın söylediğine göre bu sayı 2023’te 30 bine dayanacak. 2025 gibi doktor açığı tamamen kapanmış olur muhtemelen. Yani siz 6 sene bittikten sonra TUS falan uğraşmam pratisyen kalırım aile sağlığı merkezinde ilaç yazar aylık 8 bini cebe atarım diyorsanız muhtemelen o hayaller de yakında suya düşecek, muhtemelen TUS zorunlu olacak ve belirli bir puanı alamayanlar açıkta kalacak. Şu an maalesef diş hekimleri bu konumda neredeyse, aşırı mezun yüzünden iş garantilerini kaybettiler. Aylık 4-5 bine çalışıyor birçok diş mezunu arkadaşım. Kendi kliniklerini açana dek dişlerini sıkıyorlar mecburen. (karşılaştırma adına, şu an sadece lise mezunu halinizle polis-asker-gardiyan olsanız aylık en az 6 bin alırsınız ve 5 6 seneniz heba olmaz)

    İnanın göz korkutmak için söylemiyorum bunları. Bize kimse anlatmadı, sizlere anlatan biri olsun diye uğraşıyorum. PARA İÇİN TIP SEÇİLMEZ. PARA İÇİN DOKTORLUK YAPILMAZ. DOKTORLUKTA ZENGİN OLMAK DİĞER MESLEKLERDEN ÇOK DAHA ZOR. HAYALİNİZ DEĞİLSE, ÇOK SEVMİYORSANIZ DOKTOR OLMAYIN, TIP SEÇMEYİN, ZENGİN OLMAK İÇİN TIP YAZMAYIN, SADECE HAVASI İÇİN STATÜSÜ İÇİN TIP YAZMAYIN LÜTFEN.
    Bir de sağlık çalışanına şiddet aldı başını gidiyor arkadaşlar. Korkunç arttı son zamanlarda. Çoğu kişi içten içe ee biri dayak yediyse hak etmiştir, doktorlar da bazen çok şey oluyor işte diyor memlekette yüzüme diyenler bile oluyor hak ediyorsunuz diye. Diyorsunuz ki ben iyi öğrenirsem, çok çalışırsam kimse beni dövmez herkes sever. ÖYLE BİR DÜNYA YOK DOSTLAR. Bakın size fakültede 6 sene boyunca ideal hasta sayısının günlük en fazla 20 kişi olmasını anlatacaklar ve ona göre eğitim verecekler. Ama sonra 4. Sınıfta bir bakacaksınız her poliklinik günde en az 70 80 hasta randevulu bakıyor. Bakın senelerdir hasta muayenesi 20 dakikadan az olmaz diye eğitim veren hocalar bi bakıyorsunuz 5 dakikada 2 hasta bakıyor. E şimdi diyeceksiniz hemen sen de test iste çabuk muayene et, olmuyor dostlar olmuyor. Siz hem muayene etmek hem bilgisayara kaydetmek hem doğru testleri istemek hem de doğru tedaviyi vermek ZORUNDASINIZ. E Bunca hasta kapida bekliyor, siz biriyle bile 5 dakikadan fazla ilgilenirseniz ne olacak kapıda sıra bekleyenlerin randevusu geçmiş olacak. E diyelim randevuları bir şekilde yetiştirdiniz, her gun onlarca yatan hasta sedyeyle servislere gönderiliyor. Aylarca yatan hastalar var onlar polikliniğine gelmiyor mu sizce? Hadi bunu da hallettiniz, bir telefon geldi bir hocanın kuzeninin kız kardeşinin okul arkadaşına gelmiş randevusu yokmuş ona da bir bakiverin artık... Bir taraftan 65 yaş üstü bir taraftan yatan hasta bir taraftan 4 saate 70 randevu veren mhrs sistemi bir doktor nasıl yetişsin bunlara? Sonra diyor ki tamam öğle yemeğimi de yemeyim insanların işi hallolsun bu sefer kapıda alt tarafı kolum ağrıyordu bir filim çekmediler diye ufacık adamın biri kavga çıkartmış herkesi tehdit ediyor. Hayır bir keresinde adamın dövmeye kalktığı doktor sadece parmağını oynatsa kavga çıkartan adamı un ufak eder ama darp edilmesine rağmen muayene etti işini gördü şikayetçi olmayıp. Adam hala çıkarken sen çıkışta göreceksin tufegimle bekleyeceğim diyor. Bir de eğer en ufak hata yaparsanız, mesela genç kadını filme göndermeden önce hamilelik testi istemeyi unuttunuz yüzlerce bin liralık tazminat ödemek zorunda kalabilirsiniz. Yani sözün kısası ortalama 4 dakika bir kişiyi hem dinleyip hem muayene edip hem bilgisayara girip hem teste gönderip hem de gereken tedaviyi yapmak zorundasınız.(olması gereken-Avrupa Amerika'da olan 45 dakika bir hastaya). Eğer hasta birine azıcık fazla zaman ayırın haber bültenine çıkmaya adaysınız hasta bakıyordu bıçaklandı vuruldu diye. BUNLARI BİLMEDEN, BANA BİR ŞEY OLMAZ DİYEREK, CÜNEYT ARKIN BENİM DAYIMDI BEN TEKVANDODA TURKİYE BİRİNCİSİYDİM VS DİYEREK KENDİNİZE GÜVENİP GELMEYİN.İSTERSENİZ MUHAMMED ALİ OLUN, POLİKLİNİK KAPISINDAN ÇIKTIĞINIZDA BİR ANDA BIÇAĞI BOYNUNUZA SAPLAYABİLİRLER. ADAM KARŞINIZDA 7 SÜLALENİZE KÜFREDER AMA SİZ ADAMA EN UFAK KÖTÜ SÖZ EDEMEZSİNİZ. İşte bu yüzden, PARA İÇİN, SIRF HAVASI ŞANI ŞÖHRETİ İÇİN TIP YAZMAYIN. intihar oranı malesef hekimler arasında çok yüksek, siz de bu oranların bir parçası olmak istemezsiniz.
    Bakın tekrar diyorum, kimseyi tıp fakültesinden vazgeçirmek niyetim yok. Niye olsun ben zaten mezun olmak üzereyim, ve gurur duyuyorum verdiğim karardan da yapacağım işten de. Dünyadaki en kutsal mesleği yapacağıma inanıyorum ve zerre pişmanlık duymuyorum. Ama bunları bilmeden gelip pişman olmasını istemem kimsenin. İnsanlar hep yarım yamalak yazıyor, ben tıp icin en başta sağlık raporu alırken bütün doktorlar gel yol yakınken vazgeç dedi neredeyse. Böyle diyenlerin sebebini anlayın diye yazıyorum bunları. Yaşayarak öğrenmek zorunda kalmayın aman ne olacak ben parama bakarım deyip.
    Bir de bir arkadaş özel mesaj attı tıp ne kadar zor diye. Bakın size şöyle örnek versem yeterli olur sanırım. Tıpçıların olduğu bir kütüphaneye gidin surekli kronometre saat sesleri duyarsınız. Çünkü insanlar kronometre ile dakika tutarak çalışıyor. Elbette az çalışanlar da var ama ortalama bir tıpçı kromometrede günlük 5-6 saati görür. Yani masa başında 7 8 saat çalışır. Tus içinse kromometrede günlük 11-12 saat yapanlar var. Hatta bir kesim plastik cerrahi falan ister bir günde 15 saati gören var. Adam sadece yiyor içiyor çalışıyor. Abartma diyenler varsa gitsin drtus, antitusif gibi tıp forumlarına bir göz atsın. Kimseye yalan borcum yok, tıp zorluğunu abartınca elime bir şey de geçmiyor. Hani lise biyoloji varya, işte bütün biyoloji kadsr bilgiyi tek sınavda ezberlemek zorunda kalıyorduk. 23 yaşında saç ektirmek zorunda kalan protez saç kullanan arkadaşlar oldu. Boşuna mı sizce bunca çile? Dediğim gibi meydan açık, inanmayan gitsin tus forumlarında kronometre paylaşanlara baksın.
    Ayrıca mühendislik mimarlık falan da zor ama 25 yaşında temel anlamda okul bitiyor. Tıpta çoğu kişi uzmanlık yapıyor. E bir uzmanlık en az 4 5 sene. Uzmanlık süresince hocanız neyi oku neye çalış derse gene çalışacaksınız. Uzmanlık sonunda uzmanlık sınavı var. Gene en az 6 ay günde 6 7 saat çalışmak zorundasınız. Ameliyattan çıkıp kan ter içinde üstü başı pislik içinde asistanlar kütüphaneye koşuyor bazen. Adam o sınavı veremezse 6 ay geç uzman olacak. Bacağında çocuğunu sallayıp elinde kitap hocasının dediği yere çalışan 30 yaşında asistan doktorlar var. Bunlar tıp fakültesi tanıtım filmlerinde yazmaz. Gerçekleri görün diye yazıyorum.
    Tekrar ve son kez söylüyorum. Hayali olmayan, tutkusu olmayan yazmasın. Nasılsa alışırız diyen yazmasın. Dünyanın en kutsal mesleği, insan hayati emanet edilecek, bunca sıkıntıya gelemem yarım yamalak öğreneyim ucundan ucundan kopyayla çıkmışla geçeyim sınavları diyecekseniz yazmayın ne kendinize ne de hastalarınıza bir hayrınız olmaz.
    Yani kısaca önce TIP FAKÜLTESİ istediğinizden, en az 25 yaşına kadar ailenizin vereceği harçlıklara bağlı olacağınızdan emin olun (ben ilk 2 bine girdim aylık 4 5 bin burs bile toplarım hayalleriniz suya düşecek, burs bulsanız dahi bu ayda en fazla 1000 lira olur onu da 12 ay değil 8 ya da 9 ay verirler sene içinde).

    Bunlara rağmen ben doktor olmak istiyorum bu benim hayalim başka bir şey yapamam diyorsanız geçelim Tıp Fakültesinin detaylarına...
    Türkiye’de tıp eğitiminde İngiliz ekolü takip edilir. Yani ilk 3 sene fakültede son 3 sene de hastanede geçer. Mesela Amerika’da bambaşka bir sistem ekol var. Onlar önce Pre-med okur 4 sene,sonra tekrar sınava girer med school okur bir 4 sene daha öyle mezun olur yani onlarda 8 sene tıp eğitimi olur. Neyse şimdi bizdeki seneler nasıl geçer? (anlatacaklarım genellemeler içerir, ancak yine de çoğu okul benzer.)
    Birinci Sınıf genelde en boş sınıftır. Hatta ilk 2 sınav-ilk güz dönemi genelde neredeyse lise bilgileriyle yapılabilir. Osmoz difüzyon aktif taşıma falan biraz daha detaylı anlatılır sadece. Fakülteden fakülteye değişmekle birlikte tıp zorluğunu birinci sınıfın 2. Dönemi anatomi derslerinin başlamasıyla gösterir. Ancak anatomi sadece buzdağının görünen kısmıdır…

    Ha bu arada bir şeye değinmeden geçemeyeceğim, tıp okumadan önce tıp okuyan ya da doktor vs tanıdığı olmayan insanlar fakülteleri kadavra sayısına ve kadavranın tazeliğine göre karşılaştırmak gibi hataya düşerler. Bir okulun kadavrası olması iyi bir şeydir ancak kadavra sadece anatomi dersiyle ilgilidir ve inanın fakülte başlayınca keşke maket gelseydi önümüze dersiniz çünkü kadavra denilen şey bozulmaması için sürekli kimyasalda beklediği için genelde bakınca hiçbir şeyi seçemediğiniz kahverengi bir bedene dönüşür. Hoca gösterir o an görseniz bile sınavda genelde kadavra soruları zor yapılır-yapılamaz. Maketten öğrenmek daha kolaydır, bir de şimdi youtube’da İngilizceniz varsa inanılmaz güzel anatomi öğreten kanallar bulabilirsiniz. Kadavranın sayısının vs aşırı önemi olmadığı gibi anatomi dersi de anatomi dersleri bitince diğerleri kadar önemsenen bir ders değildir. Patoloji, fizyo gibi derslere tekrar tekrar bakarsınız 4.-5. Sınıflarda da ama anatomiye oturup tekrar baştan çalışayım demezsiniz, sadece genel hatları aklınızda kalır ki genelde de bu yeterlidir. Ama en basitinden dahiliye sınavında patofizyoloji sorusu gelme ihtimali çok yüksek olduğu için bu tip derslere tekrar tekrar bakmak zorunda kalırsınız. Yani kısaca kadavralarla okul kıyaslamayın, varsa iyidir ama yoksa okul kötü diyip kenara atmayın. Anatomi sadece bir ders.

    İkinci sınıf çalışmayı öğrenmek zorunda kaldığınız yıldır. Birinci sınıf gibi hafife alanlar genelde kalır. Bazı fakültelerde 2. Sınıf çok zorlu olurken genellikle asıl en zorlu sene 3. Sınıf olur. Anatomi histoloji yetmiyormuş gibi işin içine mikrobiyoloji, patoloji gibi dersler girer. İyiden iyiye zorlanmaya başlarsınız. Sınavların arası sürenin en az yarısı kadar çalışmak zorunda kalırsınız. Yani 2 sınav arası 2 ay varsa bunun en az birayı düzenli çalışmak zorundasınız son 2 haftaya bırakırsanız ucu ucuna geçersiniz ve çok zorlar son 1 hafta bakarım geçerim derseniz tebrikler mis gibi kaldınız o sınavdan.
    Üçüncü sınıf=kütüphane eviniz olacak. Öyle sınavlar olacak ki sadece konuları yetiştirmeniz 20-30 gün günde 5-6 saat çalışarak olacak.(haftasonları çağıran arkadaşlarınızı ekmeye başladınız) Genelde burada da sınıfta kalan çok olur. Antidepresan ve sigara kullananlar katlanarak artar. (Yine de bütün bu zorluğa rağmen hiçbir şeyden eksik kalmayan bazı kişiler olabilir. Kendi aramızda onlara kesin cin bu insan değil diyoruz, uyumamak için ilaç kullananlar falan oluyor 3-5 kişi) Bir de bir ekip var ki onlar ayrı bir yazıyı hak eder, köpek gibi çalıştığı halde kasıtlı olarak sürekli geziyormuş gibi davranır, sınava 3 gün kala gece dışarı çıkar gibi giyinip makyaj yapan sonra foto attıktan sonra çalışmaya devam edenler gördü yine bu gözler…)
    Dördüncü sınıfı ilk 3 senenin bölüm sonu canavarı gibi bir şey. Söyle anlatayım. Sadece dahiliye sınavında 2. Ve 3. Sınıfta girdiginiz 10 12 sınavdan sorumlusunuz. Hocalar 4. Sınıfta anlatmamış olabilir tekrar,ben bunun 2. Sınıfta anlattım gelip dinleseydin sınavda hocam anlatmadınız dersen, hatta bazen hoca asla konusunun dahi gecmediği bir seyi sorar, kütüphanede kitaptan çalıssaydın der gecer. Ayrıca artık normal komiteler yerine stajlar vardır ve staj sözlülerinden kalırsanız genelde sınavdan da kalırsınız. Sözlülere takımları çekip jilet gibi gidilir. Sınavda bir şekilde atarak sözlüye gelenler sözlüde patlar genellikle.
    Ayrıca bir stajdan kaldıysanız okulunuz kafadan 3 ay uzar. 4. Sınıf kalan son sosyal işlerinizin yitip gittiği senedir genellikle.
    5. sınıf görece daha rahat. Çünkü ana stajlar ve sınavlar bitti. Sadece göz, kbb , ortopedi gibi daha az çalışarak geçebileceğiniz stajlar vardır. Ancak 5. Sene de de TUS dersanelerinde dersler başlar. TUS kazanmak istiyorsanız neredeyse tüm haftasonları tus dersanesine gidip sabah 8.30akşam 19.30 arası ders dinlemeniz ve TUS kitaplarına notlar almanız gerekir. Tam okul rahatlarken üstünüze TUS derdi çöker kısaca. (sabah 8.30 dersi için de 7.30 gibi evden çıkarsınız Pazar günü sabah 7.30da e5’te insan bile yokken dersaneye derse gitmek hele kışın güneş dahi yokken biraz acı verici oluyor…)
    6. sınıf=intörnlük artık sınavlar yoktur. Onun yerine 45-50 nöbet sizi bekler. Nöbet tutarken her türlü işi size kitlerler hastanede. Yeri gelir ortalıkta temizlik personeli olmaz temizliği dahi size yaptırırlar. Abarttığımı düşünenler ekşisözlüğe intörn doktor yazıp insanların yazdıklarını okuyabilir. Son seneniz de doktorluk hademelik arası bir yandan tus kaygısı bir yandan mezun olunca napacağım derken geçiverir.
    Peki mezun olunca ne olur? Önce yaklaşık 1 aylık bir boşluğunuz olur. Zorunlu hizmetiniz için tercih yaparsınız ve devlet o tercihlere göre bazen oralara bazen tamamen alakasız bir yere sizi atar ve zorunlu hizmete başlarsınız. Zorunlu hizmet mezun olunca 2 yıl kadardır. Yani mezun olur olmaz özelde çalışamazsınız. Önce devletin istediği yerde zorunlu hizmeti bitireceksiniz. Ha mezun olur olmaz TUS kazandıysanız zorunlu hizmeti 3. Ayında falan bırakıp kazandığınız hastaneye asistan doktor olarak gidersiniz(tıp bitince pratisyen doktor oluyorsunuz. Dahiliye-nöroloji-cerrahi gibi uzman doktor olmak için TUS’a girip istediğiniz bölümü kazanıp sonrasında 5-6 sene üst ihtisas yapmak zorundasınız. Yani tıpta uzmanlaşmak için önce TUS’u kazanıp sonrasında 5 sene civarı tekrar eğitim görmeniz gerekir. Yüksek lisans gibi ama bu süreçte asistan doktorsunuz ve 5-6 bin gibi bir maaş alıyorsunuz.Üniversite hastanelerinde genelde ilk hasta bakan doktorlar asistan doktorlardır.)
    Diyelim istediğiniz uzmanlığı kazandınız gidip bitirdiniz sonra ne mi var bir kez daha 2 senelik zorunlu hizmet sizleri bekliyor. Yani uzman doktor oldum özel hastaneye gideyim hemen para basayım yok en iyi ihtimalle 32-33 yaşını görürsünüz özel hastane için.
    Ayrıca iyi özeller uzman doktor alacaksa detaylı araştırır yurtdışı deneyimlerini makalelerini falan sorgular ona göre alır yani her uzman doktor özele gidip hemen para basayım diyemez.
    Doçent olmayı falan anlatmayacağım, önce bir gelin uzman olun sonra kendiniz öğrenirsiniz doçentlik yolunu zaten.

    Yurtdışı imkanları: Türkiye’de nereden mezun olursanız olur diplomanız doğrudan başa ülkede geçmez. Bizim diplomamız dünyanın her yerinde anında geçerlidir diyenlere inanmayın.
    Tıpta yurtdışı imkanı diğer bölümlerden daha azdır. Her ülkenin kendine has bir denklik sınavı olmakla birlikte gidenler en çok Amerika Almanya ve İngiltere’yi tercih eder.
    Amerika için her biri 1200 dolar civarı olan 3 aşamalı sınavı geçmeniz gerekir.(USMLE) Sonrasında yazılı sınavlar bitince hasta muayene sınavı olur yaklaşık 1 saat sürer hasta rolü yapan profesyonel oyuncuları muayene etmenize göre size puan verirler. Bu sırada İngilizceniz de test edilmiş olur. Sınavlar dısında toefl gerekmez ama zaten usmle sınav sorularını İngilizce bilmeyen ya da orta düzey inglizcesi olan biri yapamaz anlamaz. Ayrıca sınavlar dışında en az bir kez Amerika’da bir hastanede gözlemci doktor(hastaya dokunamaz sadece nağlı oldupu doktoru izler) olarak bulunmanız istenir. Hatta mümkünse birinci sınavı verip o sınavdan aldığınız puanla hastanelere başvurup hastaya dokunmalı staj yapmanız önerilir(hands on clinical experience olarak geçer.) Bir de bu deneyimlerin üstüne en azbir tane ulusrararası dergide yayınlanmış makalenizin olması istenir ama yoksa diğer adımları dahaiyi yaparak kısmen telafi edilebilir. Burada önemli olan husus şudur: Amerika sadece kendi doktorlarının tercih etmediği bölümlere yabancıları ister. Yani plastik cerrahiye türkiyeden gitme şansınız sıfırdır. İstatistiklerle söyleyim, Plastik cerrahi için bir dönemde 80 civarı kontejyan açılır. Bunun 79’una Amerika’nın en iyi mezunları girer. Kalan 1 kontejyana yabancı alınır o yabancı da genelde 4 5 senedir Amerika’da yaşıyor olan bilmem kaç tane makalesi çıkmış acayip derecede iyi çevre yapmış 30 yaşındaki Hindistan’lı arkadaştır.Ayrıca Amerika için bir diğer önemli nokta toplamda 4000-5000 dolar verdiğiniz sınavları geçmenizin oraya gitmenizi garanti etmediği. Yani sınavı geçtim hadi yerim hazır diyemiyorsunuz. Bütün bu saydıklarımla birlikte tek tek hastanelere başvuruyorsunuz. Başvurunuz kabul olursa sizi mülakata çağırıyorlar. Genelde bir gün süren bu mülakat sonucu sizi beğenirlerse o zaman asistan doktor olarak başlıyorsunuz. Amerika’da ortalama asistan maaşı(uzman olana dek 5 sene alacağınız para 5-6 bin dolar, uzman maaşı ise ortalama 10-15 bin dolar.) Yani bütün bu süreci geçerseniz tabi ki sonuca değiyor ama süreç çok uzun ve garanti değil. Ayrıca bütün o stajlar deneyimler mülakatlar git gel kalma paraları da sizden. Yani 30 bin doları rahat gözden çıkın.

    Almanya için sürece tam hakim değilim ama herhangi bir tıp sınavı yok. Orada özelikle anadil seviyesinde Almancanızın olması önemli. Bir de yine birkaç kez gidip gelmiş olmanız bağlantı kurmuş olmanız gerekiyor.

    İngiltere içinse Amerika gibi tamamen apayrı bir sınav sistemi var. PLAB diye geçiyor. 8-9 aşaması vardı sanırım. Genelde Kıbrıs Türkleri tercih eder bizde çünkü Kıbrıs Türklerinde hem Türk hem Avrupa Birliği hem de İngiltere pasaportu var(Kıbrıs olaylarında on binler göç etmiş İngiltere’ye Kıbrıs’tan) Süreç yine zor, merak eden PLAB sınavı olarak araştırabilir.

    Bunun dışında elbette diğer ülkelere de gidebilirsiniz ancak prosedürler zorunluluklar falan zor işler tek tek araştırmanız gerek bir de gittiğiniz ülkenin dilini bileceksiniz İngilizce dışı bir dilse bir de onunla uğraşacaksınız falan zor yani. En çok bilinenleri olabildiğince açık yazmaya çalıştım.

    Türkiye’de tıp eğitimi ne durumda?
    Maalesef 5-10 sene öncesine göre daha kötü. Sanırım 2010 gibi tam gün yasası çıkartıldı. O yasa ile büyük hocalar proflar aynı anda hem muayenede hem okulda çalışamaz oldu. Büyük duayen denilen bu hocalara ya özel ya okul denilince birçoğu kendi özel muayenesini tercih etti ve okullarından ayrıldı. E bir de her gün bin tane özel tıp açılıyor. Özeller parayı basıp büyük hocaları kendi bünyesine kattı .Yani aslında devlet okulları eski kalitesini görece yitirdi.
    Ancak yinede dünyadaki en iyi 10 tıp eğitiminden biri ülkemizde veriliyordur. Gerçekten sağlam bir geleneğimiz var. Öyle doktorlarımız var ki sürekli Amerika’ya Almanya’ya ders vermeye çağırılıyor. Yani hocalar dağılsa bile halen kaliteli bir eğitim var.
    Devlet okullarından HACETTEPE bir yana, diğer tüm okullar bir yana. Kimse Ankara Çapa Cerrahpaşa demesin, Hacettepe gerçekten birkaç adım ileride Hele hele de İngilizce tıpı. Özelde de şu an için Koç Tıp aynı şekilde. Bu ikisine girebiliyorsanız gözünüz arkada kalmadan girin. Ayrıca Koç için mutlaka ANADOLU BURSİYERİ programını araştırın. %50 bursları %100 olarak kabul ettikleri oluyor o şekilde.
    Bunun dışında sıralamanız puanınız nerelere yetiyorsa her okulla tek tek gidin konuşun hiçbir şey yapamıyorsanız twitter instagram facebook’tan arayın tarayın bulun okuyan insanları sorun. Forum sitelerinde çapa bitmiş Marmara şöyle Cerrahpaşa da eşek bağlasan mezun diyenlere inanmayın. Eğer biri bir okulu kötülüyorsa mutlaka sebebini sorun. Ve mümkünse 3-4 yıldan eski yorumları okumayın. Çok şey değişir 4 senede.

    Eğer düşünüyorsanız Marmara tıpla ilgili de bir yazı paylaşıyorum, buraya ekleseydim çok uzun olacaktı. Onun bağlantısını da buraya ekliyorum isteyenler okuyabilir.

    Üniversite tercihi= gençliğinizin en güzel geçecek 6 senesi yanlış tercih yapıp üniversite hayatinizi mahvetmeyin. İyi araştırın, iyi öğrenin.
    Başarılar
    ***sorusu olanlara yorumlardan cevap vermeye çalışırım elimden geldiğince.****



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-26F1F650F -- 18 Temmuz 2020; 10:17:33 >







  • Seni kutluyorum arkadaşım. Çok bilgilendirici bir yazı yazmışsın. Bu yazı okunmayı hak ediyor.

    Uplıyorum.
  • Çok güzel yazı olmuş dostum. Doktor olmak iş kolik değilseniz maddi manevi çöküntüdür ara sıra hüznünü yaşarım.
  • Ben mi doktor değilim yoksa bu arkadas mi anlayamadim. Gidip de bi diplomama tekrar bakayim. Arkadaslar bence iyi bir araştırma yapmadan muhendis mezunlardan da tip mezunlarindan da konusmadan tek tarafli olayi dinlemeyin. Goren de diyecek muhendislikte herkes 8 9 ile basliyor ve su yaziyi okuyan da sanacak ki her doktor 5 6 ile maasa basliyor ki pratisyen hekim maasi zaten 6.5tl ki hicbirsey yapmiyorsan hic hasta bakmazsab filan. Mezun doktorlar ortalama bolumune gore ortalama 8 9 binden az almaz. Ama muhendislerin ortalamasi 4.5 civaridir. Aselsanda kazanan yeni mezun 20 muhendis varsa 8 9 ile baslayan, Yani baslayip sa 12-15 alan yuzlerce doktor gosteririm sana.

    Herkesin kendi meslegini f/p olarak kotuledigi bir ulkede ister ilk yuze girin ister 150.000 olun bir milim yol ilerleyemezsiniz. İsin icine girdiginizde sanki secmediginiz yerler cok iyiymis gibi gelir gozunuze. Terclh yapacak gencler benim yazdiklarimi da umursamayin digerlerinin de gidin iki muhendis iki doktor bulun onlardan bilgi alin ama objektif bilgileri bir kagida yazin kisilerin duygusunu değil. Sonra kendiniz bu durumlari karsilastirin ve kararinizi oyle verin.

    Ha eger ki cok para kazanmak istiyorsaniz ve zaten ilk 1000de iseniz, su urunleri bile yazsaniz muhtemelen Türkiye'nin en iyi su muhendisi olursunuz o zaman bile en yüksek maasi kazanirsiniz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • sky-inn S kullanıcısına yanıt
    Hocam cevabınız için teşekkürler öncelikle, bu yazı temel olarak ilk 5 bin içine giren kişi mantalitesinde yazıldı. Yazdıklarımın arkasındayım, insanları bilgilendirmeye çalıştım net sayılar vererek. Elbette ben de farkındayım çoğu mühendisin 3 4 bine çalıştığını. Hatta asgarî ücrete bile razi olanlar var maalesef. Ama şu an için gerçek olan bir şey varsa o da mühendisliğe giden, vaktinde benimle benzer sıralamalara sahip arkadaşlarım 4 senede işe girdi. En kötü alan 5 6 binle başladı. Yoksa ben de biliyorum dediğim gibi az parayla çalışan mühendisleri.
    Eğer benden farklı bir yorumunuz olacaksa gidip diplomama bakayım demek yerine siz de yazın deneyimlerinizi bilgilerinizi açıklayıcı şekilde insanlar yararlansın.
    Tekrar diyorum, ben yaptığım seçimden de, olduğum meslekten de gurur duyuyorum. Amacım sadece kararsız kalan arkadaşlara bir bakış açısı sunabilmek.
    Ben zamanında interneti talan ettim bulduğum 3 5 kuru yorumdan baska bir şey bulamadım. İnsanlar aynı sıkıntıyı yaşamasın diye oturdum zamanımı ayırıp yazdım, elbette yanlışım olabilir, peygamber değilim. Ama elestirecekseniz sebebini açarak yapın ki çocuklara bir faydamız olsun.
    İnşallah mühendislik, mimarlik mezunu arkadaşlar da benzer konular açar, tercih yapacaklara yardımı olur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Konuyu açan arkadaşımız sadece maaştan bahsetmiş gibi yorum yazmaya gerek yok. Arkadaşımız kendince mesleğin ve öğrenciliğin zorluklarını da yazmış. Tabi ki subjektif şekilde yazmış. Objektif olmanız için tüm sektörü araştıran bir kurumun başında olmanız lazım. Çevrenizdeki 5-10 kişi de bunu genellemeye yetmez. Bana göre tıp yazacaklara işin düşünüldüğü kadar kolay olmadığını anlatmış. Ben ne insanlar tanıyorum ki aile zoruyla doktor olmuş ama adamın içinde yok doktorluk. Hayatı işkenceye dönmüş, kendi hayalleri için değil ailesi kırılmasın diye okuyanlar var.

    İnsan içinde ne olduğunu en iyi bilendir. İçinizde ne var onu dinleyin. Para için tıp da yazmayın mühendislikte. işini iyi yapan para kazanacaktır. 25 yıllık iş kariyerimde şunu da gördüm. Mesele sadece para kazanmak da değil , onu nasıl kullanacağını da iyi bilmektir. İşte bu son saydığımı öğreten kimse olmaz insana. Genelde kazanmaya odaklıdır insan. 30-40 bin maaş alıp hiç bir şeyi olmayanı da, 5 bin maaş alıp evini yazlığını arabasını yapan aileler de gördü bu gözler. Para gelir gider, keşke mutlu olmaya odaklı olsaydık.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gucluturk2018 -- 6 Temmuz 2020; 22:50:0 >




  • Yazıya eklemeler yaptım, bölüm seçme-uzmanlık-doçentlik-hekime şiddet-maaşlar hakkında paragraflar ekledim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Tıp mı bilgisayar mühendisliği mi?
    geçen yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1

Benzer içerikler

- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.