Şimdi Ara

Üzerine denizaltı kokusu sinen yaşamlar

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
3
Cevap
0
Favori
398
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Sakarya Denizaltısı'na girdik

    Gölcük Donanma Komutanlığı'nın Sakarya Denizaltısı'nda 43 inanılmaz öykü var.

    Onlar "kara kız" diyor, yaşamlarını geçirdikleri denizaltıya... Evlilik yıldönümlerinde eşleriyle birlikte olamıyor, çocuklarının doğumgünlerinde evden çok uzakta oluyorlar. Her seyir bir ayrılık olsa da, "Sakarya" bir tutku onlar için...

    Sakarya Denizaltısı'nda 9 subay, 30 astsubay, 5 uzman er ve erbaştan oluşan 43 kişilik mürettebatın inanılmaz yaşam öykülerine tanıklık ettik. Suyun metrelerce altında atan kalplerine dair ipuçları yakaladık.




    Üzerine denizaltı kokusu sinen yaşamlar

    Gölcük Donanma Komutanlığı'nın 12 denizaltısından biri olan Sakarya kapılarını ilk kez SABAH'a açtı. 62 metrelik 10 yaşındaki denizaltının çalışkan mürettebatı, mesleklerinin zor yanlarını, umutlarını, sevdiklerine olan özlemlerini anlattı.

    Kimi zaman bir eş ya da çocuk, kimi zaman sevgili ya da bir anneden ödünç alınan zamanlarla, "kara kızları"yla denizin en derin, karanlık yerlerinde kaçamak yapıyorlar. Geride bıraktıkları buğulu gözlerin dinmeyen özlemiyle, kimselere görünmeden, "sessiz ve derinden" vatanı bekliyorlar. Çocuklarının doğumu, evlilik yıldönümleri, sevdiklerinin doğumgünlerinde denizin metrelerce altında, seyir halinde oluyorlar. Her seyir bir ayrılık, ayrılık acı olsa da, hiç sönmeyecek bir tutku onlar için... Gölcük Donanma Komutanlığı'nın 12 denizaltısından biri olan Sakarya'nın içinde geçirdiğimiz altı saat, onları anlatmaya yetmese de suyun metrelerce altında atan kalplere dair ipuçları verecek.

    DÜNYADA SİGARA İÇİLEN TEK DENİZALTI FİLOSU
    Denizaltına "kara kız" diyecek kadar duygusal, çoğu kez ise işlerini eşlerine tercih edecek kadar katılaşan bahriyeliler onlar. "Gizem" ve "macera" kelimeleri, mesleklerini tanımlamaya yetiyor gibi görünse de sıradan birinin başedemeyeceği zor koşullarla mücadele ediyorlar. Dokuz subay, otuz astsubay, beş uzman er ve erbaşın bulunduğu toplam 43 kişilik gemide, 44. kişiye yer yok. Burada sigara bile kıdem sırasına göre içiliyor. Tüm mürettebat, komutanın karar verdiği zamanda ve yarım saat içinde sigara faslına noktayı koymak zorunda. Kısıtlı oksijenin kaliteli kullanılması için biri sigarayı söndürmeden diğeri yakamıyor. Deniz Binbaşı Tanzer Örsak, esprili bir dille dünyada sigara içilmesine izin verilen tek denizaltı filosu olduklarını, mürettabın haline şükretmesi gerektiğini söylüyor. Denizaltında olmalarına rağmen, ne denizin mavisini ne de ışığı görebiliyorlar. Güvenlik nedeniyle savaş gemilerinde cam kullanılmıyor. Olsa bile 50 metreden sonra azalan ışık, 200 metreden sonra sıfırlanıyor. Hal böyle olunca 20 gün, bazen 3 ay süren uzun seferler boyunca en çok özlenen şey güneş ve temiz hava oluyor. Denizaltında, dostluk ve ilişkilere dikkat ediliyor. Aksi halde birkaç metrekarelik alanlarda, günlerin hapis hayatından farksız olduğunu söylüyorlar.

    SADECE YUNUS GÜRÜLTÜSÜ VAR
    Denizaltında ne iş yaptıkları, nasıl yaşadıkları, ne yiyip içtikleri merak edilen denizaltıcıların koşullarına katlanmak her babayiğidin harcı değil. Altı saatlik vardiyalarla çalışsalar da 24 saat yapacak bir şey bulunuyor. Sessizlik ise denizaltında en çok özen gösterilen şey. Yapılan onca zor işe rağmen gemide çıt çıkmıyor. Tek ses ticari gemilerin ve yunusların çıkardığı gürültü. Vardiya haricini yatarak, okuyarak ya da film izleyerek geçiriyorlar. Nedeni ise kısıtlı olan oksijeni fazla hareket ederek azaltmamak. Sakarya'da, morali yüksek tutmak için komutanın belirlediği zamanlarda müzik yayını da yapılıyor. Seyir öncesi alınan onlarca dergi ve gazete, sefer boyunca reklamlarına kadar didik didik okunuyor. Hepsi birer sinema tutkunu olup çıkıvermiş. Sefere çıkmadan önce vizyondaki tüm filmler alınıp uzun seyirlerde DVD'den izleniyor. Bunun dışında sessizliğin hakim olduğu oyunlar seçilerek, briç ya da tavla turnuvaları düzenleniyor. Komutanlarının kendi elleriyle yaptığı çiğ köfteyi yemekse onlar için büyük keyif. Et ve bakliyat ağırlıklı beslenen mürettebat, sebze ve meyve yiyememekten yakınıyor. Nedeni ise sebze ve meyveyi uzun süre saklayamamaları. Kısıtlı imkanlar nedeniyle az gıda ve su tüketmek zorundalar. Hepsi gece yarısından sonra "kayıntı" dedikleri abur cubur zamanını kutsuyor adeta. Bu şartların, kendilerine kanaatkar olmayı öğrettiğini de söylemeden edemiyolar.

    15 GÜNDE BİR ÜÇ DAKİKA BANYO
    Gemiye alınan içme ve kullanma suyunun miktarı 28 ton. Bu da 50 günlük su ihtiyacını karşılıyor. Suyu idareli kullanan mürettebat, 15 günde bir sadece 3 dakika banyo yapabiliyor. "Bu nedenle karaya çıktığımızda denizaltı kokuyoruz. Kullanılan yağlar ve makinelerin kendine özel kokusu vardır. Bunlar üstümüze siner. Denizaltıdan çıkan birini, kokusundan tanıyabiliriz." Sakarya Denizaltısı'nın mürettabatı morallerini yüksek tutmak için ellerinden geleni yapıyor. Kendi aralarında adına "Halkın sesi" dedikleri bir gazete bile çıkardılar. Gazetede, seyirler sırasında yaşadıkları komik ya da ciddi olayları anlatıp çizdikleri karikatürlerle destekliyorlar. Üstelik çok beğeniliyor, gemi içinde elden ele efsane gibi dolaşıyor. 300 milyon avroluk Sakarya'da, 44 mürettebat olmasına karşın 33 yatak bulunuyor. Birkaç metrelik odalara konan yataklar vardiya usulüne göre kullanılıyor. Vardiyası dolan kişi, vardiyası başlayan kişiyi kaldırıp yatak soğumadan yatıyor. Askerler arasında yaygın olarak kullanılan "sıcak yatak" tabiri de buradan geliyor.







  • Kaynağı ben söyleyeyim:Sabah Gazetesi Pazar Eki
  • quote:

    Kaynağı ben söyleyeyim:Sabah Gazetesi Pazar Eki

    Yazı güzel de kaynak belirtilmemsi eksiklik gerçekten...
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.