arkadaşlar sizce vurulan subaylar için yeterli tepki verildimi yoksa olay tarihe 100 yıl sonra ilk şehit diyerekten gazete manşetlerinin altında eriyip gidecekmi. (bu arada güneydoğuda şehit düşenlerin kemiklerinin sızladığının kanaatindeyim o gazeteye o manşeti atanı kınıyorum bilmem kac puntaya attıkları manşetlerle bişi yaptıklarını sanıyorlar halk yiyoya) saygılarımla.
Ezik bir memlekette yaşıyoruz..sesimizi çıkarıp napacaz..? amerikaya mı bağırıp çağıracaz...(ya borcumuzu silmezse) avrupaya mı şikayet edecez..(ya bizi AB ye almazsa) Elimiz kolumuz bağlı... Gazetelerin dengesizliğini tekrar tekrar söylemeye gerek yok zaten.. <img src='http://kuzeykafkasya.freeservers.com/yejan.gif' border=0>
Biz sesimizi çıkaramadığımız için şu anda kendilerini güçlü milletler olarak tanımlayanların gölgesindeyiz; adamların öyle kurnaz oyunları varki Türkiye üzerinde,bekın milleti bile tepki veremez hale, batı özentisi budalalara çevirdiler. Yalan mı arkadaşlar? Bence bu subaylarımız bizim hükümete bir ihtar amacıyla vuruldular çünkü orta doğu da bulunan bütün gözlemci unsurlar istihbarat faaliyeteriyle uğraşıyorlar. Yani sanmayı elin iki Filistinlisi çıkıp subaylarımızı vurdular; altında neler yatıyor kim bilir?
K_R_K
Şuraya bakın kimse haberlerle ilglenmiyor ya?
K_R_K
beyler yanlız söyle bir sorun var.yani sizler sesinizi çıkarsanızda souç değişmez.değişemez.israil gibi dunyayı yöneten bir ülke tutupda bir kaç kişi iyi tepki verdi diye yaptığı işten dönmez.bide adamalr güçlü ve güç insanı kudurtur.yani bi söz vardır.yapabildiğim için yaptım(hackerlar çok kullanır)yani güce sahipsen gücü kullanmak istersin.benim düşüncem kuru tepkilerden ziyade milletce yada islam almei olarak çalışmak ücü zalimin elinden alıp adeleti sağlamak için çok çalışmak.bence yapmamız gereken bu.yani çalışın arkadaşlar kuru kuruya tepki faydasız.
NINJA WAS HERE.......
ya kardeşim 100 yıl sonra ilk şehitmiş laf biz yıllarca şehit vermedik mi korede kıbrısta güneydoğğuda onlarınki kan değilmi? hem bizi öyle bir kıskaca almışlar ki hiç bişi yapamıyoruz askerlerimizi para için satıyoruz sonradas birileri o paraları yesin diye ama halk olarak bizdede iş yok bea eski devlet adamlarının akrabaları bankadan para çalıyor ama o insan siyasete girse bizimkiler yine seçer bizde bu yönetime müstahaık zaten toplumlar hak edildikleri şekilde yönetilirlermiş herkes bu halk patlarsa diyor ama biz hiç patlamadık ki yaaaaaa
mavi
Nasıl patlayacaksın ki kardeş? -Bİr düşünceyi savunmak veya yermek gibi bir amacım yok - adamlar bir yerde toplanıp bir şeyi protesto ediyorlar , olayın saçmalığına bakın , 20-30 tane ülkücü genç (Yıkım ekibi) hiç alakaları olmadan gelip ortalığı dağıtıyorlar. Tabii bu arkdaşları örgütleyenler var , planlı her şey. Hızlarını alamıyor bunlar Sakarya yı da dağıtıyorlar sonra. HEy Allah'ım işte böyle şeyler dönüyor Türkiye'de.
<BLOCKQUOTE id=quote<font size=1 face='Verdana, Arial, Helvetica' id=quote>quote:<hr height=1 noshade id=quote> beyler yanlız söyle bir sorun var.yani sizler sesinizi çıkarsanızda souç değişmez.değişemez.israil gibi dunyayı yöneten bir ülke tutupda bir kaç kişi iyi tepki verdi diye yaptığı işten dönmez.bide adamalr güçlü ve güç insanı kudurtur.yani bi söz vardır.yapabildiğim için yaptım(hackerlar çok kullanır)yani güce sahipsen gücü kullanmak istersin.benim düşüncem kuru tepkilerden ziyade milletce yada islam almei olarak çalışmak ücü zalimin elinden alıp adeleti sağlamak için çok çalışmak.bence yapmamız gereken bu.yani çalışın arkadaşlar kuru kuruya tepki faydasız.
NINJA WAS HERE....... <hr height=1 noshade id=quote></BLOCKQUOTE id=quote></font id=quote><font face='Verdana, Arial, Helvetica' size=2 id=quote> Dostum islam alemi falan demişsin ama Türkiye'nin din sömürüsü nedeniyle şu ana kadar neler kaybettiğini, ne kadar gerilediğini, nasıl oyunların içine dahil edildiğini bir daha düşünmeni tavsiye ederim. Bunun din düşmanlığıyla bir alakası yoktur , fakat kendilerini kutsal sayıp İslamı kendi dinleriymiş gibi, istedikleri gibi kullanan Arap düşmanlığıyla vardır. Kıl oluyorum peşkeşci Araplara. Az satmadılar Türkiye'yi, PKK başı göt Apo'ya senelerce baktılar , sonra biz biraz diişmizi gösterince yine bir şeyler sokuşturdular Türkiye'ye.
K_R_K
baba şimdi islam alemi falan demişşin deme.yani islam aleminin bir araya gelip muslüman insalanlara zülmü aşikar olan hristiyan batı aleminin zulmüne karşı birleşmesi kadar mantıklı bir şey yok.ama dediğin gibi tarihte arapların yamukları da az degil.(hatta bir padişah hangisi hatırlamıyom, turkleri arkadan vuran arapları öldürme emri vermiş )ama sonucta onların da desteginin bi zararı olmaz.kaldiki şu anda Turkiye ne kadar iyi.yani bosnada olanlar geliyo aklımada vietnamdaki kadar bi faaliyet göstermedik.niye?çünkü vietnama katıldığımız için bizi natoya aldılar.ama bosnada aynı tür bi çıkar olayı yok.yani biz arapları kötülerken onların da bizleri kötülemeye hakkı olduğunu unutmayın.
NINJA WAS HERE.......
haklısın dostum , katılıyorum sana , zaten onaları da bize düşman kılanlar şu anda ağızlarına baktığımız emperyalist güçler, başta Amerika tabii.
K_R_K
ya abi yine konu başka diyarlara gitti tepkimizi verip vermediğimizdi ama güçlü insanlar tepki verirler unutmamak gerekir
one life live it
bu gazetelerin ne tür gazeteler olduğu aşikardır.adamalrın yaptıkları hangi haber güzle bi niyet taşıyorki.ya rayting pesindeler yada sevmedikleri birilerini karalamak.tak amaçları bunlar.tepki ye sıra gelinde.madem bu gazeteler böyle yani tek kelimeyle dandik.neden bu gazetelerin trajlari yarim milyon.demek ki bize dandik gele bazılarına iyi geliyor.yani bi takim insanlar olmasını istedikleri şeyi öyle olmasada öyle olduğunu duymak isterler...yani bu tür haberlerinde okuyucusu az değil.
NINJA WAS HERE.......
haklısın dostum , saptaman gayet akılcı fakat bazen gazeteler daha doğrusu tüm medya araçları olayları dengelemeyi iyi biliyorlar!
K_R_K
bence bunların hepsi boş şeyler herkez bizi sömürüyor herşeyi masa başında kaybeden bir ülkede ancak savaşarak kazınılır nasıl olcekse
bence bunların hepsi boş şeyler herkez bizi sömürüyor herşeyi masa başında kaybeden bir ülkede ancak savaşarak kazınılır nasıl olcekse
bence bunların hepsi boş şeyler herkez bizi sömürüyor herşeyi masa başında kaybeden bir ülkede ancak savaşarak kazınılır nasıl olcekse
Orta Doğu'da son günlerde yaşananlar son derece rahatsız edicidir. Bebeklerin öldürülmesi, toplu esir almalar, hastaneler ve ambulansların kurşunlanması, Filistin yerleşim birimlerinin susuz ve gıdasızlığa mahkum edilmesi, Filistin topraklarının adeta esir kamplarına dönüştürülmesi, ne herhangi bir din, ne bir siyasi amaç, ne de insanlık adına cevaz verilebilir şeylerdir. Tüm bu soykırım denemesinin, İkinci Dünya Savaşı sırasında soykırım girişimine maruz kalmış bir toplumun liderlerince gerçekleştirilmesi hazindir. Bosna'daki, Kosova'daki vahşete gecikmeli de olsa müdahele etmiş, Kuveyt'i işgal ettiği ilk günden beri Irak'a göz açtırmayan, Afrika kabileleri arasındaki çatışmaları dahi durdurmak için harekete geçmiş bir Amerika'nın Ariel Şaron'un emriyle Filistin'de gerçekleştirilen soykırıma seyirci kalması ise ilk bakışta kolay anlaşılabilir bir şey değildir. Acaba ABD neden yeryüzünde istikrar ve adalet dağıtma adına bir çok bölgeye ve ülkeye müdahalede bulunurken neden İsrail'in Birleşmiş Milletler kararlarını bile dikkate almamasına göz yummaktadır? Bu yazıda ABD'nin İsrail yanlısı Orta Doğu politikalarını açıklamada önemli bir halkaya, Türk kamuoyunda yeterince bilinmeyen bir faktör olarak Evanjelik Hristiyan-Yahudi ittifakına değinilecektir.
ABD'nin Orta Doğu politikaları kuşkusuz bir tek faktöre indirgenemez. Genelde sosyal olaylar, özelde devletler arası ilişkileri ve büyük güçlerin bölge politikalarını belirleyen çok sayıda iç içe geçmiş faktör bulunur. Genellikle kestirme cevap olsun diye söylenen "ulusal menfaatler" kavramı tek başına bir anlam ifade etmeyen, içi doldurulması gereken çok genel ve çok muğlak bir kavramdır. Bu bağlamda ABD'nin Orta Doğu politikalarını belirleyen faktörler arasında petrolün güvenliği, enerji kaynaklarının bulunduğu bölgelerin ve bunların dağıtım kanallarının kontrolü, siyasal ve askeri egemenliğin yerel güçlere sürekli hissettirilme çabası, bölgesel istikrar ve ABD'deki güçlü İsrail lobisinin etkin çabaları sıralanabilir. ABD'nin sürekli olarak İsrail'i kollayan Orta Doğu politikalarında pek öne çıkmayan, ancak enaz diğer faktörler kadar etkili olan bir diğer faktör de, son iki onyılda giderek daha belirgin hale gelmiş Evanjelik Hristiyanlarla Yahudiler arasında kurulan ittifaktır. Bir anlamda, Amerikan siyasetçilerinin İsrail yanlısı politikalarının ideolojik-dinsel arkaplanını bu ittifakın oluşturduğu söylenebilir.
Eski rumuz İcefullmoon Türkçe Rumuz kullanalım Türkçemize sahip çıkalım
Bilindiği gibi Hristiyanlık üç ana mezhepten teşekkül etmektedir: Katolisizm, Ortodoksluk ve Protestanlık. Ortodoksluk Balkanlar, D. Avrupa ve Rusya'da, Katoliklik İtalya, İspanya ve Güney Amerika'da, Protestanlık ise Avrupa'nın kuzeyi ile Kuzey Amerika'da daha yaygındır. Protestanlığın çok çeşitli alt kolları bulunmaktadır. Bunlardan Scofield İncil'ini referans alan Evanjelik geleneğe göre Kıyametin kopmasından önce Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelmesi gerekmektedir. Hz. İsa gelecek, kendisini kurtarıcı olarak kabul eden az sayıdaki Yeniden Doğuşçu Hristiyanın ruhları Semaya Yükseltilecek, onlar oradaki rahat koltuklarından aşağıda, iyiler ordusunun başındaki İsa ile kötüler ordusunun başındaki Deccal arasında Armagedon'daki kanlı Kıyamet savaşını seyredeceklerdir. Hz. İsanın yeryüzüne dönebilmesi ise yeryüzünde sahnenin hazırlanmasına bağlıdır.
Sözkonusu sahnenin hazırlanması için bir yığın aşamanın geçilmesi gerekmektedir. Yahudilerin Filistin'e dönüp İsrail devletini kurmaları, Kudüs'ü başkent yapmaları, Mescid-i Aksa'nın yerine III. Süleyman Mabedi'nin inşa edilmesi, develerin kurban edilmeye başlaması,.. bu aşamalardan bazılarıdır. Tüm bunların İncil tarafından öngörüldüğüne, İncil'in yanılmazlığına, dolayısıyla bu kehanetlerin mutlaka gerçekleşeceğine, bu çerçevede İsrail devletinin yaptıklarının Tanrı'nın iradesine uygun olduğuna inanılmaktadır. Yine öğretiye göre sahnenin hazırlanması konusunda İsrail'e yardım etmek, Kıyametin çabuklaştırılması, Tanrı'nın elinin buna zorlanması için ne gerekiyorsa yapmak gerekmektedir. Grace Halsell Forcing God's Hand (Tanrıyı Kıyamete Zorlamak, Kim Yayıncılık, 2002) adlı kitabında ayrıntılı bir şekilde bu öğretinin tarihsel dayanaklarını, bu çerçevede bugün Hristiyan Sağ, Amerikan Yahudileri ve İsrail Sağı arasında ne tür ittifakların kurulmuş olduğunu, ve bu amaçla gerek resmi, gerek gayri resmi yollardan İsrail'e her yıl ne kadar yardım aktığını anlatmaktadır. Rod Dreher de aynı gerçeğe işaret ettiği yazısında (http://www.nationalreview.com/dreher/ dreher040502.asp; 5 Nisan 2002) "Tuhaf gelebilir, ama doğru: Yahudilerin yanısıra İsrail'in en güçlü Amerikan destekçileri Evanjelik Hristiyanlardır, ki bunların çoğu Tanrı'nın Yahudilere tarihi Filistin üzerinde ilahi bir hakimiyet hakkı tanıdığına kuvvetle inanmaktadırlar. Şimdiki gibi Yahudi devletin düşman bir dünyada dostsuz kaldığı zamanlarda İsrailliler kendilerinin menfaatlerine uygun hareket etmesi için Washington üzerinde baskı kurma konusunda bu güçlü oy blokunun desteğine güvenmektedirler" demektedir.
Orta sınıf ile orta-üstü sınıftan gelen Amerikalılardan oluşan sözkonusu Fundamentalist Hristiyan kitle Karizmatik olarak bilinenlerin de aralarında olduğu değişik Protestan kiliselerine mensupturlar. 16 milyon üyeli Güney Baptist Kongresi içinde de yaygındırlar. Monica Lewinski davasında Clinton'u sorgulamış olan Özel Savcı Kenneth Starr'ın ve kimi Amerikan Kongresi üyelerinin mensup olduğu İncil kiliseleri ve mega kiliseler denen kiliselerin üyeleri de bunlar arasında yeralır. Yaklaşık her on Amerikalıdan biri bu mezhebin bir üyesidir ki, bu rakam
Eski rumuz İcefullmoon Türkçe Rumuz kullanalım Türkçemize sahip çıkalım
270 milyon civarında olan ABD nüfusu dikkate alındığında yaklaşık 30 milyon insan demektir. Öğretiye mensup TV vaızları aracılığıyla her hafta milyonlarca insan Cennete yükselmek ve Kıyametin kopması için dua eden bu insanlar, kitle iletişim araçları ve uydu yayınları aracılığıyla endoktrinasyona tabi tutulmakta, bir anlamda Amerikan ve dünya kamuoyu dinsel bir kılıf bulunmak suretiyle İsrail'in yaptıklarına ve yapacaklarına hazır hale getirilmektedir. Cumhuriyetçi partiden yakın geçmişte Başkanlık yapmış R. Reagan ve şimdiki başkanın babası G. Bush da dahil bir çok ileri geleninin bu öğretinin sempatizanı olması kayda değerdir. Halsell'in verdiği bilgiye göre bundan önceki İsrail Başbakanı Netanyahu'nun da aralarında bulunduğu üstdüzey İsrail yetkilileri ABD'ye geldiklerinde tanınmış Evanjeliklerle görüşmekte, çeşitli ortamlarda birbirlerine destek sözü vermektedirler.
İşin bir ilginç yanı da esasında Evanjeliklerle Yahudilerin birbirlerinden hoşlanmadıkları halde, bir tarafın dini inancı ile diğer tarafın siyasi çıkarı arasında kurulan menfaat ortaklığı nedeniyle birbirlerine katlanmalarıdır. Nitekim Halsell'in eserini "ABD Hristiyan Sağı ile İsrail arasındaki tuhaf birlikteliğin muhteşem bir şekilde gözler önüne serilmesi" olarak nitelendiren Yazar-Tarihçi Alfred M. Lilienthal, sözkonusu grupların ikisinin de birbirini sevmediklerini, fakat, birbirlerini kullandıklarını, meselenin din değil, siyaset olduğunu söylemektedir. (Tanrıyı Kıyamete Zorlamak, s.6)
Kısacası Kıyametin üzerine kopacağı neslin şu an yaşayan nesil olduğuna ve Kıyameti çabuklaştırmak için sahnenin hazırlanması gerektiğine inanan Evanjelik Hristiyanlar ile Kudüs'ü başkent yaparak bölgenin tek ve kesin hakim gücü olmak isteyen İsrail arasındaki ittifak, ABD'nin tek yanlı Orta Doğu politikalarını açıklamada önemli bir faktördür. Oysa Orta Doğu'da kalıcı bir barış ancak Filistinlilere de insanca ve onurlu bir şekilde yaşama hakkının sağlanmasıyla mümkündür. Tüm dünyanın gözünde masumiyet için şimdiye kadar kullandıkları en önemli kozu Nazi Almanyası'nda yaşadığı "The Holucaust" olan bir toplumun çocuk-çoluk, yaşlı-genç demeden bu kez Filistin halkını "holocaust"a tabi tutması hiç bir şekilde kabul edilemez. Sözde güvenlik önlemi adı altında yapılan böyle bir yoketme girişimi Yahudilerin ellerinden "soykırım" kozunu alacağı, uzun vadeli barış imkanlarını ortadan kaldıracağı ve her Filistinli çocuğu doğuştan kendilerine düşman edeceği için, sonuçta kendilerinin de aleyhine olan bir girişimdir. Eğer soykırım girişimi bir topluluğu gerçekten ortadan kaldırabilseydi tarih boyunca sürgüne uğramış, en son olarak da Nazi Almanyasında katliama maruz kalmış Yahudilerin bugün yokolmuş olmaları gerekirdi. Aynı şey bugün kendilerinin elinden benzer bir vahşete maruz kalan Filistinliler için de geçerlidir. İsrail'in güvenlik içinde varolabilmesinin olmazsa olmaz koşulu bebekleri öldürmek değil, Filistinlilere de insanca yaşama hakkı tanıyan adil bir barış anlaşmasına razı olmaktır.
Eski rumuz İcefullmoon Türkçe Rumuz kullanalım Türkçemize sahip çıkalım
arkadaşlar yazı yazmak kolay ama ya ölenler onları bu yazılar geri getirecekmi inanınki bu dünyada savaş olmasa yeryüzü bir cennettir savaş silah tacirlerini zengin etmekten baska bir sey degil bu cenneti yaratmak elimizde yeterki bu dünyadaki ırk savasına bir son verelim
gercekleri tarih yazar tarihide galatasaray şampiyon galatasaray