Şimdi Ara

YAŞLANDIKÇA ZAMANIN DAHA HIZLI GEÇTİĞİNİ DÜŞÜNENLER

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
1
Favori
182
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • YAŞLANDIKÇA ZAMANIN DAHA HIZLI GEÇTİĞİNİ DÜŞÜNENLER





  • ya da yaş aldıkça zamanın daha çabuk geçtiğini düşünler

  • YAŞLANDIKÇA ZAMANIN DAHA HIZLI GEÇTİĞİNİ DÜŞÜNENLER
  • "Zerre içinde zerreyim, ben kendimi bilmez miyim?"

    Yani işin sırrı kendini bilmekte.

    Değişmek istiyorsan eğer, bileceksin kendini.

    Neyi terkettiğini bileceksin.

    Neyi terkettiğini bileceksin ki,

    Neye kavuşmak istediğini bilesin.

    Şimdi düşünüyorum da...

    Bırak bilmeyi,

    Ben aslında hiç öğrenemedim kendimi..

  • Yöresi ERZİNCAN

    Köyü Tercan

    AŞIK DAİMİ

  • "Galiba ben insanlarla nasıl yaşanır bilmiyorum. İnsanlarla nasıl konuşulur, arkadaşlarla neler yapılır, sevgilin olursa onunla nasıl vakit geçirilir, biriyle arandaki mesafe nasıl ayarlanır...

    Ama hep biliyormuş gibi yaptım.

    Ve hep yanlış yaptım."

  • İnsan bazen kendini o kadar yalnız hissediyor ki ya da o kadar çaresiz. Tamam diyor anladım bu dünya bana karşı kurulmuş bir tuzak hatta bir mayın. Doğduğum gün üstüne basmışım. Şimdi çeksem ayağımı şu koca dünya havaya uçacak. Ama şimdi durduğu yerde donuyor insan. Nefes almaya bile korkuyor.Geriye de işte yalnızlık kalıyor.

  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster

  • < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • YAŞLANDIKÇA ZAMANIN DAHA HIZLI GEÇTİĞİNİ DÜŞÜNENLER

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ayağı kayan bir çocuk

    Kadar şaşkınım, bilemedim

    Düz yolda yürümenin imlâsını

    Kanayan dizlerime bakıp da

    Ağlamayı öğrenemediğim gibi

    Sevgilisi değildim kadınlarımın

    Bir papağan tüneğiydim belki

    Ama birkaç sözcük öğrendiysem

    Kadınlardan öğrendim, yine de

    Bilemedim sevgilim diyebilmeyi

    Büyülendim ama büyüyemedim

    Aklım ermedi aynalara ve suya

    Yüzümü gösterip kalbimi neden

    Sakladıklarını öğrenemedim

    Şaşkınım, cahilim ben bu dünyada

    (Çocuksun Sen)

    Ahmet Telli

    Kayıt Tarihi : 21.11.2000 





  • uzun uzun susuyorsun bir gülü koklarken

    yüzün büsbütün gülistan oluyor ve bitti

    sandığımız yerde yeniden ürperen aşk

    hangi hatıralarla kanadı hangisinde sustu

    biz hangi şehirde güller taşıdık odamıza

    hangisinde yaralarımızı saracak bir dost

    bir yoldaş aradık ölürcesine, yoktular

    zilsiyah hatıralar edinmişti şehirler ve barbar

    zamanlardı şehla sessizliğimizde

    nice yıkımlardan kurtardığın şeydi susmak

    adressiz yaşamalardan, mutsuzluklardan

    umutlardan geri kalandı ve yakıştırdın

    kendine, yüzünün biçimi buradan geliyor

    iki şehir, iki darbe arasında geçirdiğin yıllar

    sana bir onur gibi susmayı ekledi ki güller

    sessizliğin koynunda bulurlar renklerini

    ayrılıkların bir rengi vardır, susuşların

    bekleyişlerin, yalnızlıkların da öyle

    şehrin görüntüsü unutmanın rengine benzer

    istasyonlarsa özleme dönüktür nedense

    ve bir köşesinde mutlaka taşra kokusu

    kokunun rengi nasıl yayılır bilirsin

    güllerden, fesleğenlerden ve acılardan

    hiç konuşmayalım istersen susmak bir dil

    bir hatırlamak olsun yitirdiğimiz ne varsa

    hatırlamak deyince içimden bir rüzgar

    ışıkları söndürülmüş kasabalar geçiyor

    komşu bahçeden hoyratça kopardığım güller

    kendimi pekos bill yerine koyduğum

    günler düşüyor içime, kendime sığmıyorum

    hatırlamak deyince annemin öldüğü gün

    içimden bir mürekkep ırmağı akmıştı

    se ve ateş, hava ve toprak ve her şey

    cıvaya dönüşmütü orada, ikide bir

    gülkurusu yolculuklara çıkışım bundandı

    yön duygumu galiba o zaman yitirdim

    hangi şehirde yoksan ben kayboluyorum orada

    zarif hatıralar edinmiştik sokağımızdan

    ve eğilip bakardı geçip giden bulutlar

    sen mektubundan önce gelirdin, kuruyan

    fesleğenler için yas tutardık yazsonları

    devrim bir ihtimal olarak kaldı diyenlere

    sessizce itiraz etmeyi öğrendik o günlerde

    dokunsalar akasyalar gibi yaprak dökerdik

    şimdi ürperten, onaran bir şey var, sen bir gülü

    uzun uzun koklayarak anlatıyorsun bunu

    kalbimizse küllerin altında kalabilen iki köz

    iki cehennem; imlası bozuk mektuplar gibiyiz

    çünkü imla evlilikle biten aşklara benziyor

    rüzgarını yitirmiş vadiye, bulutsuz

    yağmursuz bir gökyüzü de diyebilirsin

    uzun uzun susuyorsun bir gülü koklarken

    hatırlamak böyle bir şey olmalı diyorum

    unuttuğumuz ne varsa barbarlar sızıyor

    bizse şehla bir isyan oluyoruz şehrin

    zilsiyah hatıralarından sıyrılarak

    sevmek böyle bir şey herhalde diyorum

    sen uzun uzun koklarken bir gülü

    ve yüzünün doğusu gül kokuyor çünkü doğu

    gülistandı dağın ve destanın bize anlattığı

    Ahmet Telli





  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.