Şimdi Ara

yıllarca komünizmi kötülediler (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
32
Cevap
0
Favori
1.028
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
8 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Sistemin önemi yok, o sistemdeki koltukları dolduran GT'lerin önemi vardır. Tr'ye istersen dünyanın en iyi sistemini getir bir BK olmaz. Anlayın artık şunu, sorun sistem değil, sorun insan.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Komünizm ve sosyalizm insan evriminin bu aşamasında mümkün değil. Toplumsal kazancı bireysel kazancın önünde tutan insan aklıyla mümkün olabilir. Ben günümüz toplumunda böyle bir talep göremiyorum. Ayrıcalık ve üstünlüğe daha meyilliler. Bu karar elbette üst beyinleriyle aldıkları bir karar değil. Hala alt beynin yönettiği bir canlıyız hayvandan pek farkımız yok. Zorla sosyalizm ya da komünizm denendi zaten. Bu şekilde olacak iş değil. Devrimle olmayacak, evrimle olacak.

  • SPAWN-TheUndead kullanıcısına yanıt

    Bu halk doğru insanı seçmez seçemez aydın/filozof diktatörlüğü en iyisiydi ama öldüğün an eskiye dönüyorlar ondan dolayı aydın/filozof diktatörlüğü de işlemiyor ne yapacağız bilmiyorum


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Açlıktan ağzı kokan adam bile kapitalizmi savunuyor. Bu sistem asla yıkılmaz.

  • Sorun da orada. Marksist tip komünizmde kutsal kitaptaki cennetin tam eşdeğeri olmasa dahi cennet gibi gerçekleşmeyecek devletsiz, sınıfsız ve mülkiyetsiz (özel mülkiyetsiz) kolektivist bir toplumsal organizasyon tasavvur edildi ve vadedildi. Tabii haliyle bu gerçekleştirilemedi. Mülkiyet, devlet ve sınıf yeterince sofistike her toplumun en temel sosyal kurumları çünkü.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
  • Cok makul mantikli bir tespit. Agziniza saglik. Görünüse göre öndeki en büyük engel, insanin yine kendisi, menfaatleri ve pis nefsi. Kimse özünde kimse ile esitlikci falan olmak istemiyor.

  • Komünizme karşı liberallerin savunduğu en tipik argümanlardan biri günümüz reel-komünist/sosyalist ülkelerin rejimlerinin, burjuva-kapitalist batı avrupa'daki rejimlere nazaran daha otoriter ve baskıcı rejimler olduğu yönünde oluyor genellikle. Bu konuya verilen yanıtlarda da bu türden sığ argümanlarla hareket edip komünizmi teorik olarak çürüttüğünü sananları görmemle, birkaç meseleye cevap verme gereği hissettim. Ki zaten sandıkları gibi bugün sosyalist ülkelerin hepsini bu türden baskıcı rejimler listesini almamak gerekiyor. Örneğin, Küba'nın sağladığı bütün bir sağlık, eğitim ve kültürel hizmetlerin hepsi vatandaşlarına ücretsiz temin edilmekte. ABD'nin inanılmaz yaptırımlarına, ambargolarına direnerek bunu başarmakta Küba. Ancak elbette, özellikle, Anglo-sakson ve Avrupa’nın hegemonik burjuva-neoliberal medyasında, sosyalist Küba’nın başarılarından bahsetmek yerine, kapitalizmi, insanlığın yaşayabileceği en iyi sistem gibi sunarak manipülatif haberlerle manipüle etmek daha yeğ bir şey. Burada, kesinlikle reel sosyalizmin 20.yüzyılın ikici yarısından itibaren içinde bulunduğu yozlaşmışlığı reddedip savunma niyetinde değilim. Sovyetler Birliği deneyimi Lenin'den itibaren yalnızca 20-30 yıl başarılı olabilmiş bir deneyimdi. Ancak mesele, sosyalizmi yalnızca bu türden kötü deneyimlerle alt etmeye çalışmanın kendisinin basbayağı çiğ bir girişim olmasıdır. Bugün kapitalist toplumlarda daha özgürce ve adil yaşandığını iddia eden liberallerin anlayamadığı ya da görmezden geldiği bir gerçek var ki, o da aslında günümüz geç kapitalizm koşullarında deneyimlediğimiz özgürlüğün kendisi, ''özgürlüksüzlüğü özgürlük olarak deneyimlemek''ten başka bir şey değil; ki asıl tehlike de bu bana kalırsa. Başka bir deyişle, özgürlük yanılsaması altında sömürüldüğünün, iktidarlar tarafından gözetlendiğinin farkına varmayan bir geç kapitalist toplumdan söz etmemiz gerekiyor. Bugünün özgürlüğü tüketme özgürlüğü, metalar arası mübadele özgürlüğünden başka bir şey değil. Ancak arka planda sermayeyi tehdit edebilecek herhangi bir hak arayışı, işçi eylemi ortaya çıktığında, kapitalist ülkelerde buna izin verilmesi söz konusu bile olamaz; anında sermayenin bekçiliğini yapan polis joplarını karşınızda bulmanız işten bile olmayacaktır.


    Yıllar önce neoliberal düzenin temel taşlarını atan İngiliz Muhafazakar Partisi lideri başbakan Margaret Tatcher, kapitalizm için ''Başka bir alternatif yok'' ifadesini kullanmıştı. Bugünün liberalizm savunucularının fikirleriyle düpedüz paralel bu meşhur ifadenin sorunu, kapitalizmi binlerce yıllık toplum tarihinin en alternatifsiz sistemi olarak sunmasıdır. Kapitalizm daima, tarihin başlangıcından bu yana varolagelmiş bir sistem değil oysa ki. Kapitalizm öncesi pre-kapitalist dünyada, örneğin feodalizmde, serfler toprak ağasının hizmetinde çalışıp emeği karşılığında hem beslenme, hem barınma ihtiyacını toprak ağası tarafından sağlayabiliyordu. Ancak İngiltere'de başlayan çitleme hareketi, kapitalizmin tohumlarını ekti ve yavaş yavaş köylüler topraklarından zor yoluyla, kan dökülerek uzaklaştırılmaya çalışıldı. Bu durumda mülksüzleştirilme süreçleriyle beraber elinde emeğinden başka hiçbir şeye sahip olmayan bir işçi sınıfı ortaya çıkmaya başladı. Üstelik ücretli işçi olarak kapitalistin güdümü altında onlarca saat çalışsa bile, hem barınma ihtiyacını hem de beslenme ihtiyacını kendisi karşılamak zorunda kalan bir topluluk ortaya çıktı. Üstelik bu yeni sınıf, herkesin dudak bükerek reddettiği feodalizm koşullarında rahatça beslenme ve barınma ihtiyacını karşılayan serften daha beter halde geldi. Çünkü en temel gereksinimlerini karşılayamayacak kadar mülksüz ve yersiz-yurtsuz bir sınıftı bu. Kapitalistler, yalnızca hayatta kalıp çalışabilecek kadar ücret ödüyordu bu topluluğa. Yani niyetim burada, feodalizmin kapitalizmden daha yeğ bir üretim ilişkileri ağı oluşturduğunu iddia etmek değil, niyetim, kapitalizmle beraber, işçinin, serften daha beter hale geldiğini vurgulamaktır.


    Mesela, yazımın en başında ifade ettiğim bu türden sığ liberal karşı çıkışların en tipik örneklerinden biri de, "iphone kullanıyorsun ama kapitalizmi reddediyorsun." argümanı. Kapitalizmin özellikle 19.yüzyıldan itibaren insanlığı ilerleten teknolojik devrimlerin hiçbirini herhangi bir sosyalist yadsımaz veya o teknolojik metaların kullanmanın haramvari bir şey olduğunu iddia etmez. Marx bile birçok yazısında ve her fırsatta kapitalizmin yarattığı olağanüstü ilerlemeyi övgüyle karşılar. Ancak, bu ilerleme doğrultusunda ortaya çıkan bolluğun, burjuvazi tarafından temellük edilmesi ve sınıfsal eşitsizliğin bir gereği olarak, bu bolluğa erişebilenlerle erişemeyenler arasındaki uçurumu derinleştirdiği için kapitalist üretim ilişkileri içinde bir sorun görür Marx.


    Örneğin, fabrikadaki bir işçinin, makine karşısında 10 saat çalışarak ürettiği artı-değer, direkt olarak kapitalistin cebine girmekte ve işçi köle koşullarında çalışarak, yalnızca hayatta kalıp kendini yeniden-üretebileceği kadar bir ücrete tabii kılınmaktadır. Elbette bunu deyince de, yine aynı sığ liberal argümanlardan biri devreye girip ''o zaman onlar da fabrika açsalardı, çok çalışıp makine sahibi olsalardı'' denecektir. Hemen bir önceki paragrafta ifade ettiğim ilksel birikim ve zor yoluyla mülksüzleştirme, toprağından ve yerinden yurdundan etme olayları bunun cevabını açıkça vermektedir. Kapitalizm, daima zor yoluyla mülksüzleştirmesini sürdürmek zorundadır. Bu mülksüzleştirme devam ettiği için birileri sermaye sahibiyken, birileri emeğinden başka satabileceği bir şeye sahip olmamaya devam edecektir.


    Kapitalizm kendisini daima yenilemek, devrimcileştirmek, adapte etmek zorunda olan tek sistemdir. Kapitalizm, yüzyıldır karşılaştığı onlarca krizi ancak bu şekilde alt edebilmektedir. Kapitalizmi, tarihteki diğer üretim biçimlerinden ayıran en önemli faktör de işte budur. Başka bir deyişle, kapitalizm o kadar kırılgan bir üretim ilişkileri ağıdır ki, kendini yenileyemediği takdirde yıkılması an meselesidir. Bu yüzden de kapitalizmde sermaye, daima emek sömürüsüne ihtiyaç duyar. Bu sömürü olmadan sermayenin ayakta kalması da mümkün değildir. Sermaye ile ücretli emeğin diyalektik bir ilişkiye girdiğini ve tam da bu diyalektik ilişki içerisinde sermayenin kendisini emek ile dolayımlayabilme durumunun, kapitalist üretim ilişkilerinin sürekliliği açısından elzem bir nitelik taşıdığını söylemek gerekiyor. Başka bir ifadeyle, Kantçı bir deyişle “kendinde şey” veya aşkın bir “töz” olmayan sermayenin ancak kendi karşıtı gibi gözüken unsurlarla kendisini dolayımlayabilmesi sayesinde ve bu unsurlarla çelişkiye girmesi vasıtasıyla ayakta kalabileceğini söyleyebiliriz. Bu unsurların başında ise emek yer alır; yani emek olmadan sermayenin varlığından bahsetmek mümkün değildir. Sermaye kendinde bir gerçeklik değildir; sermayenin bu dolaylı gerçekliğinin aksine emek ise dolaysız ve kendinde bir gerçekliktir. Bu anlamda emeğin söz konusu kendinde gerçekliği ve tarihsel olarak tüm üretim biçimlerinin “töz”ü olması, emeğin politik kurtuluşunun mümkün olduğunun kanıtıdırlar.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Schwartzenius -- 2 Eylül 2022; 15:51:14 >




  • Schwartzenius kullanıcısına yanıt

    İnsanlar neden Küba, Kuzey Kore gibi ülkelerden kaçmaya çalışıyor? İnsanlar neden Sovyetler Birliği'nden kaçmaya çalışıyordu?

    Yıllardır insanlar komünist rejimlerden kaçmak için hayatlarını tehlikeye atıyor, Doğu Almanya'dan Batı Almanya'ya kaçışlar varken neden tersi olmuyordu?

    Bu ülkelerden insanlar neden fırsatını buldukları ilk anda kaçmak için can atıyor bunu açıklayabilir misin?


    Bir soru daha sorayım, neden bu komünist rejimle yönetilen/yönetilmiş ülkelerde sıradan insanların yurtdışına çıkması yasak?

    Neden futbolcular, olimpiyat sporcuları, oyuncular vs komünist ülkelerden kaçıyordu?


    Bu insanlar aptal mıydı ki sizin anlattığınız kadar güzel ise bu ülkelerden kaçmaya çalıştılar?


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Eski Açık Sarı Desene kullanıcısına yanıt
    Siz yazdıklarımı okumamışsınız. Dolayısıyla yazdığınız cevaba ilişkin bir yanıt vermem altı delik kovaya su doldurmaya çalışmaktan başka bir şeye benzemeyecek. Sağlıcakla kalın.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Komünizmin savunucusu kaldı mı hala

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Alin size komunizm




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi _turbo_ -- 3 Aralık 2022; 14:31:31 >
    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.