Şimdi Ara

0 km. otomobil alacaktık. Satmak istemediler... (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
62
Cevap
0
Favori
2.221
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Herkes işini layıkıyla yapacak. Öğrenciyken bir hocamız vardı Prof. derslerde hep şunu derdi bize; "arkadaşlar hangi meslek dalında olursanız olun, o mesleğin en iyisi olmaya gayret edin, yaptığınız işi en iyi şekilde icra edin" derdi. Bu sözü kendime ilke edindim. Mesleğimin en iyisi olmaya çalışıyorum.

    Konumuza gelirsek; Satış görevlilerinin de işlerini iyi yapıp müşteriyle ilgilenmeleri gerekiyor, onların o gün canlarının sıkkın olduğunu kimse bilmez, sorunları olduğunu kimse bilmez, (müşterilerden bahsediyorum) gelen müşteriler iyi karşılanmak, ilgilenilmek ve sordukları sorulara güler yüzlü cevaplar almak isterler bu her işte böyledir, bankada, markette, giyim mağazalarında v.s. kaldıki tamam uçak almıyoruz ancak en aşağı 20 bin 30 bin YTL ye bir otomobil alıyoruz, çoğu insan bütçesini zorlayarak oralarak geliyor krediler çekiyor ve en iyisini almak istiyor elindeki para ile. Satış sorumluları bunları iyi bilmeli ve müşterilere öyle davranmalı aksi taktirde müşteri kayıpları olacaktır. Yukarıdaki yazılarda bir tane arkadaşımız; öylesine bakmaya gitmiştim araba aldım çıktım dedi. Gerçekten bu oradaki satış temsilcisinin işini ne kadar iyi yaptığının bir göstergesidir. Gerçekten tebrik etmek lazım o kişiyi. Konuyu açan arkadışımızın yaşamış olduğu deneyimi bize aktarmasından ötürü kendisine teşekkürü bir borç bilirim.

    Ayrıca sesini değil sözünü yükselten değerli arkadaşımızın da kesinlikle art niyetli olduğunu düşünmüyorum ancak gel görki burası bir topluluktur neticede bir çok insan bu yazıları okuyor, sanalda olsa bir toplulukta konuşuyor gibiyiz, kimse kimseyi görmüyor tamam ama yinede yanında bayan arkadaşı olduğunu belirten bir insana şaka dahi olsa tipinizde mi bir şey vardı gibi bir ifadeyle yaklaşmasını doğru bulmuyorum. Şaka olduğunu belirtmiş ancak hiç tanımadığımız yüzünü bile görmediğimiz bir insana kız arkadaşı olduğu halde bu tip şakalar yapılması karşıdaki insanı inciteceğini, üzeceğini düşünerek yazmaması gerekirdi ancak yazmış özür dilerse bence daha şık olur. Lütfen yanlış anlamayın beyefendi sadece o insanın yerine kendinizi koyarak düşünürseniz hak vereceksinizdir. Saygılarımla...




  • bu memlekette pazarlamayı bilen satış elemanı sıkıntısı var nasıl davranmasını nasıl haraket etmesini müşteri nasıl takip etmesi etmesini bilmiyen pazarlamacı çok.
    benimde başıma toyota derinderede geldi avensis alacaktık satıcı ukela öküz gibi bir şeydi bizde gittik opel bakalımdedik opel odakta güler yüzle karşıladılar ve çok ilgilendirdiler vectra aldık ne oldu satıcılın ök..zlülünden toyota almadık
    birde bir araba alacaksanız beğendiğiniz arabaya karar kılın sonra telefonla fiyat isteyin hatta müşteri temsilcisini ayağınıza çağırın bakın daha ilgili olduklarını göreceksiniz hem en iyi hizmet hemde en iyi fiyatı aldığınızı göreceksiniz bunuda bana büyük bir firmada şirket ürün alımı yapan arkadaşım söylemişti




  • quote:

    Orjinalden alıntı: alp___

    Herkes işini layıkıyla yapacak. Öğrenciyken bir hocamız vardı Prof. derslerde hep şunu derdi bize; "arkadaşlar hangi meslek dalında olursanız olun, o mesleğin en iyisi olmaya gayret edin, yaptığınız işi en iyi şekilde icra edin" derdi. Bu sözü kendime ilke edindim. Mesleğimin en iyisi olmaya çalışıyorum.

    Konumuza gelirsek; Satış görevlilerinin de işlerini iyi yapıp müşteriyle ilgilenmeleri gerekiyor, onların o gün canlarının sıkkın olduğunu kimse bilmez, sorunları olduğunu kimse bilmez, (müşterilerden bahsediyorum) gelen müşteriler iyi karşılanmak, ilgilenilmek ve sordukları sorulara güler yüzlü cevaplar almak isterler bu her işte böyledir, bankada, markette, giyim mağazalarında v.s. kaldıki tamam uçak almıyoruz ancak en aşağı 20 bin 30 bin YTL ye bir otomobil alıyoruz, çoğu insan bütçesini zorlayarak oralarak geliyor krediler çekiyor ve en iyisini almak istiyor elindeki para ile. Satış sorumluları bunları iyi bilmeli ve müşterilere öyle davranmalı aksi taktirde müşteri kayıpları olacaktır. Yukarıdaki yazılarda bir tane arkadaşımız; öylesine bakmaya gitmiştim araba aldım çıktım dedi. Gerçekten bu oradaki satış temsilcisinin işini ne kadar iyi yaptığının bir göstergesidir. Gerçekten tebrik etmek lazım o kişiyi. Konuyu açan arkadışımızın yaşamış olduğu deneyimi bize aktarmasından ötürü kendisine teşekkürü bir borç bilirim.

    Ayrıca sesini değil sözünü yükselten değerli arkadaşımızın da kesinlikle art niyetli olduğunu düşünmüyorum ancak gel görki burası bir topluluktur neticede bir çok insan bu yazıları okuyor, sanalda olsa bir toplulukta konuşuyor gibiyiz, kimse kimseyi görmüyor tamam ama yinede yanında bayan arkadaşı olduğunu belirten bir insana şaka dahi olsa tipinizde mi bir şey vardı gibi bir ifadeyle yaklaşmasını doğru bulmuyorum. Şaka olduğunu belirtmiş ancak hiç tanımadığımız yüzünü bile görmediğimiz bir insana kız arkadaşı olduğu halde bu tip şakalar yapılması karşıdaki insanı inciteceğini, üzeceğini düşünerek yazmaması gerekirdi ancak yazmış özür dilerse bence daha şık olur. Lütfen yanlış anlamayın beyefendi sadece o insanın yerine kendinizi koyarak düşünürseniz hak vereceksinizdir. Saygılarımla...


    +




  • Bence dönem olarak kötü bir zamana denk gelmişsiniz. Şu sıralar yıl sonu olması nedeniyle otomotiv sektörü yoğun günler geçiriyor. Pazar günü olmasıda cabası.

    Ama ne olursa olsun müşteri her zaman haklıdır ve satış görevlilerinin müşteri memnuniyetini sağlama bilinci ile hareket etmesi gerekir.
  • Bu sitede, farklı konularda altmıştan fazla yazı yazdım. Yazılarımın büyük kısmı açıkça bir konuyu danışmak veya yardım istemeye yöneliktir. Özellikle, geçen aylarda bilgisayarla ilgili forumlarda çok sayıda yazı yazarak; sistem toplamayla ilgili bir çok soru gündeme getirdim. Sağolsunlar, sayısız arkadaş sorularıma ilgi göstererek beni aydınlattı.

    Onlara borçlu olduğumu düşünüyorum. Ancak ne yaparsınız ki burası sanal bir ortam... Hepimiz, hayatımızı farklı yerlerde, farklı şekillerde yaşayan gerçek varlıklar olsak da birbirimizi görmediğimiz ve çoğunlukla da tanımadığımız için birbirimizin hayatlarında sanal varlıklar gibiyiz adeta...

    Bu nedenle, sitenin çeşitli forumlarında bilgi ve fikirleriyle bana yol gösteren insanlara olan borcumu doğrudan ödeme imkanım yok. Ancak borçlu da kalmak istemem! O zaman ne yapmalıyım? Ben de bilgilerimi, tecrübelerimi, fikirlerimi forumlara yazarım; tüm bunlardan belki bana yardımcı olan insanlar değilse de başkaları faydalanır. Sonra onlar bir başkasına yardımcı olur, bir başkası başkasına, o başkasına... Böylece, bu siteye yolu düşmüş herkes bir şekilde bu paylaşma ve dayanışma ortamından faydalanır.

    İşte bu başlığı açmaktaki amacım da buydu. Otomobil piyasasında çok kısa bir süre önce yaşadığım bazı olayları forum katılımcılarının da bilgisine sunmak istemiştim...

    Yorumlar farklı farklı geldi : Bazı arkadaşlarımız, maruz kaldığımız davranışlara karşı fazla alttan aldığımız için bir sonuç çıkaramadığımızı söylüyor... Bazı arkadaşlarımız, üç ayrı firmada birden olumsuz muameleye maruz kalmamızın büyük bir şans (veya şanssızlık) olduğu görüşünde... Bazı arkadaşlarımız, firma görevlilerinin çalışma koşullarındaki olumsuzluklar nedeniyle müşteriye yeterli ilgi ve saygıyı göstermediklerini düşüncesinde... Bazı arkadaşlarımız da tüm bunların firmaların aymazlığından kaynaklandığını vurguluyor... Şüphesiz ki bu yorumların hepsinde haklılık payı var!

    Evet, bilerek ve isteyerek pasif kaldım. Yoksa, iki laf söyleyip satıcıların aklını başına getirmeyi ben de tercih edebilirdim. Plaza müdürünü ayağıma kadar ben de getirebilirdim, hatta bırakın plazanın müdürünü; o markanın genel merkezini bile ayağa kaldırabilirdim. Tıpkı içimizden çoğunuzun da yapabileceği gibi...

    Evet, ard arda gidilen üç ayrı firmada birden olumsuz muameleye maruz kalmanın her zaman karşılaşılacak bir durum olmadığının ben de farkındayım. Tıpkı içinizden çoğunun düşündüğü gibi...

    Evet, böyle bir işkolunda çalışmanın -tıpkı hizmet sektörünün diğer işkollarında olduğu gibi- kolay ve zevkli olmayabileceğinin ben de farkındayım. Çalışma saatleri, maddi ve sosyal haklar, iş güvencesi gibi pek çok hususta huzursuzluklarının olabileceğini ben de dikkate alıyorum o insanların... Tıpkı içinizden çoğunun dikkate aldığı gibi...

    Mesela ben "müşteri her zaman haklıdır" diyemiyorum. Bunun, ilk bakışta sempatik gelse de aslında çok çok zararlı bir söz olduğunu düşünüyorum. Müşterinin haklılığı mutlak bir durum değildir, görecelidir. Ayrıca, müşterinin hakkını doğru düzgün kullanmasıyla, davranışlarını kaprise ve terbiyesizliğe dönüştürmesi arasında çok ince bir çizgi vardır ve maalesef insanlar çoğu zaman bu çizgiyi ihlal ederler.

    Biz bu durumu genellikle iddialı, belli standartlara özen göstermeye çalışan ve kurumsal yapısını tesis etmiş firmaların müşterilerinde görürüz. Mesela, büyük marketlerin müşterilerinde... Bu tür marketlerde karşılaştığınız tipk bir insan görüntüsü vardır: Et reyonundan kıyma çektirir, iki reyon ötede kıymadan vazgeçer. Et reyonuna dönüp kıymayı iade etmeye üşenir de yağ tenekelerinin arasına atıverir. O kıyma orada akşama kadar kokar mı, kurtlanır mı, umursamaz! Çünkü ne vicdan sahibidir ne görgü ne de terbiye! Ama olsun, kendisi müşteridir ve müşteri de her zaman haklıdır! Hadi sıkıysa bir görevli "beyefendi neden böyle yapıyorsunuz?" diye sorsun. Yeri gelir, o görevliyi işten bile attırır!

    Kasada iki dakika sıra bekleyemez! Kasiyere bağırır, market müdürüne söver hatta Migroslarda defalarca şahit olduğum gibi; ölmüş Vehbi KOÇ'a bile giydirir! Eee, ne yapacaksın müşteri!... Halbuki bu lavuk, marketten çıkıp evine giderken belki dolmuşa binmek zorundadır! Durakta yarım saat dolmuş bekler, dolmuş gelir, 14 kişilik dolmuşta 20 kişi vardır, sıkış tepiş zorlukla biner, dolmuşun şoförü kırmızı ışıkta geçer, önündeki arabaya küfür eder, hız limitlerini aşar... Az önce kasiyer kıza düz gitmiş müşteri hazretleri bunlardan hiç rahatsız olmaz, camdan dışarı bakar! Hadi aslanım, bir de şu şoföre gürlesene az önce marketin gariban güvenlikcisine gürlediğin gibi!... Markette müşterisin de dolmuşta değil misin?

    Hani bu sanal alemde "klavye delikanlılığı" diye bir kavram var ya; müşteri haklılığı da biraz buna benzer... Müşteri dişinin geçeceğinden, sözünün dinleneceğinden eminse hakkını savunur. Aksi durumda sorunlara teğet geçer. Dolmuşun camından bakar yani...

    Vergi dairesine gidin, sıra var! Devlet hastanesine gidin, sıra var! Belediyeye gidin, sıra var! İnsanlar havasız koridorlarda alt alta üst üste sıra bekliyorlar! İşler yürümüyor, ilgi yok, güleryüz yok, vatandaşa saygı yok! Halbuki vatandaş oraların müşterisi değil mi? Niye hiçbiri marketteki müşterinin, bankadaki hesap sahibinin triplerine bürünüp de hakkını arayamıyor? Yukarıda "banka müdürünü amuda kaldırdım, 60 km. öteden para getirttim" diyen arkadaş, yılan serumu olmayan hastanenin müdürüne 60 km. öteden yılan serumu getirtebilir mi?

    Tekrar otomobilcilere dönecek olursak; üç firmada yaşadıklarım benim için değil, bilakis o firmalar çin kötü birer tecrübe olmuştur. Bundan faydalansınlar; mesela potansiyel alıcı müşteri ile dalgacı müşteriyi ayırabilmek için çalışanlarına eğitim versinler. Maddi ve sosyal hakları iyileştirerek personelin moral ve motivasyonunu artırsınlar. Personel de zihniyetine çeki düzen versin; önüne gelen her müşteriyi kafa kola alınacak biri gibi görmesin. Müşterinin oturmasından, kalkmasından, bilgi düzeyinden, ağırbaşlılığından birşeyler çıkarsın... Herkese aynı lafazanlıkla, aynı edayla, aynı havayla yaklaşmasın.

    O gün içlerinden bir tanesi anlayabilseydi; benim onların üzerine gitmeyerek (kiminizin deyimiyle "pasif kalarak") çapını, kapasitesini, güvenilirliğini ölçtüğümü... Belki de satmıştı bize arabayı...




  • özbalkesli;

    Gazetede köşe yazısı okur gibi okudum yazınızı... Zevkle... Güzel bi Türkçe ile tüm kurallarına da uyarak böyle güzel bir paylaşımda bulunduğunuz için teşekkür ediyorum...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: özbalkesli


    Bu sitede, farklı konularda altmıştan fazla yazı yazdım. Yazılarımın büyük kısmı açıkça bir konuyu danışmak veya yardım istemeye yöneliktir. Özellikle, geçen aylarda bilgisayarla ilgili forumlarda çok sayıda yazı yazarak; sistem toplamayla ilgili bir çok soru gündeme getirdim. Sağolsunlar, sayısız arkadaş sorularıma ilgi göstererek beni aydınlattı.

    Onlara borçlu olduğumu düşünüyorum. Ancak ne yaparsınız ki burası sanal bir ortam... Hepimiz, hayatımızı farklı yerlerde, farklı şekillerde yaşayan gerçek varlıklar olsak da birbirimizi görmediğimiz ve çoğunlukla da tanımadığımız için birbirimizin hayatlarında sanal varlıklar gibiyiz adeta...

    Bu nedenle, sitenin çeşitli forumlarında bilgi ve fikirleriyle bana yol gösteren insanlara olan borcumu doğrudan ödeme imkanım yok. Ancak borçlu da kalmak istemem! O zaman ne yapmalıyım? Ben de bilgilerimi, tecrübelerimi, fikirlerimi forumlara yazarım; tüm bunlardan belki bana yardımcı olan insanlar değilse de başkaları faydalanır. Sonra onlar bir başkasına yardımcı olur, bir başkası başkasına, o başkasına... Böylece, bu siteye yolu düşmüş herkes bir şekilde bu paylaşma ve dayanışma ortamından faydalanır.

    İşte bu başlığı açmaktaki amacım da buydu. Otomobil piyasasında çok kısa bir süre önce yaşadığım bazı olayları forum katılımcılarının da bilgisine sunmak istemiştim...

    Yorumlar farklı farklı geldi : Bazı arkadaşlarımız, maruz kaldığımız davranışlara karşı fazla alttan aldığımız için bir sonuç çıkaramadığımızı söylüyor... Bazı arkadaşlarımız, üç ayrı firmada birden olumsuz muameleye maruz kalmamızın büyük bir şans (veya şanssızlık) olduğu görüşünde... Bazı arkadaşlarımız, firma görevlilerinin çalışma koşullarındaki olumsuzluklar nedeniyle müşteriye yeterli ilgi ve saygıyı göstermediklerini düşüncesinde... Bazı arkadaşlarımız da tüm bunların firmaların aymazlığından kaynaklandığını vurguluyor... Şüphesiz ki bu yorumların hepsinde haklılık payı var!

    Evet, bilerek ve isteyerek pasif kaldım. Yoksa, iki laf söyleyip satıcıların aklını başına getirmeyi ben de tercih edebilirdim. Plaza müdürünü ayağıma kadar ben de getirebilirdim, hatta bırakın plazanın müdürünü; o markanın genel merkezini bile ayağa kaldırabilirdim. Tıpkı içimizden çoğunuzun da yapabileceği gibi...

    Evet, ard arda gidilen üç ayrı firmada birden olumsuz muameleye maruz kalmanın her zaman karşılaşılacak bir durum olmadığının ben de farkındayım. Tıpkı içinizden çoğunun düşündüğü gibi...

    Evet, böyle bir işkolunda çalışmanın -tıpkı hizmet sektörünün diğer işkollarında olduğu gibi- kolay ve zevkli olmayabileceğinin ben de farkındayım. Çalışma saatleri, maddi ve sosyal haklar, iş güvencesi gibi pek çok hususta huzursuzluklarının olabileceğini ben de dikkate alıyorum o insanların... Tıpkı içinizden çoğunun dikkate aldığı gibi...

    Mesela ben "müşteri her zaman haklıdır" diyemiyorum. Bunun, ilk bakışta sempatik gelse de aslında çok çok zararlı bir söz olduğunu düşünüyorum. Müşterinin haklılığı mutlak bir durum değildir, görecelidir. Ayrıca, müşterinin hakkını doğru düzgün kullanmasıyla, davranışlarını kaprise ve terbiyesizliğe dönüştürmesi arasında çok ince bir çizgi vardır ve maalesef insanlar çoğu zaman bu çizgiyi ihlal ederler.

    Biz bu durumu genellikle iddialı, belli standartlara özen göstermeye çalışan ve kurumsal yapısını tesis etmiş firmaların müşterilerinde görürüz. Mesela, büyük marketlerin müşterilerinde... Bu tür marketlerde karşılaştığınız tipk bir insan görüntüsü vardır: Et reyonundan kıyma çektirir, iki reyon ötede kıymadan vazgeçer. Et reyonuna dönüp kıymayı iade etmeye üşenir de yağ tenekelerinin arasına atıverir. O kıyma orada akşama kadar kokar mı, kurtlanır mı, umursamaz! Çünkü ne vicdan sahibidir ne görgü ne de terbiye! Ama olsun, kendisi müşteridir ve müşteri de her zaman haklıdır! Hadi sıkıysa bir görevli "beyefendi neden böyle yapıyorsunuz?" diye sorsun. Yeri gelir, o görevliyi işten bile attırır!

    Kasada iki dakika sıra bekleyemez! Kasiyere bağırır, market müdürüne söver hatta Migroslarda defalarca şahit olduğum gibi; ölmüş Vehbi KOÇ'a bile giydirir! Eee, ne yapacaksın müşteri!... Halbuki bu lavuk, marketten çıkıp evine giderken belki dolmuşa binmek zorundadır! Durakta yarım saat dolmuş bekler, dolmuş gelir, 14 kişilik dolmuşta 20 kişi vardır, sıkış tepiş zorlukla biner, dolmuşun şoförü kırmızı ışıkta geçer, önündeki arabaya küfür eder, hız limitlerini aşar... Az önce kasiyer kıza düz gitmiş müşteri hazretleri bunlardan hiç rahatsız olmaz, camdan dışarı bakar! Hadi aslanım, bir de şu şoföre gürlesene az önce marketin gariban güvenlikcisine gürlediğin gibi!... Markette müşterisin de dolmuşta değil misin?

    Hani bu sanal alemde "klavye delikanlılığı" diye bir kavram var ya; müşteri haklılığı da biraz buna benzer... Müşteri dişinin geçeceğinden, sözünün dinleneceğinden eminse hakkını savunur. Aksi durumda sorunlara teğet geçer. Dolmuşun camından bakar yani...

    Vergi dairesine gidin, sıra var! Devlet hastanesine gidin, sıra var! Belediyeye gidin, sıra var! İnsanlar havasız koridorlarda alt alta üst üste sıra bekliyorlar! İşler yürümüyor, ilgi yok, güleryüz yok, vatandaşa saygı yok! Halbuki vatandaş oraların müşterisi değil mi? Niye hiçbiri marketteki müşterinin, bankadaki hesap sahibinin triplerine bürünüp de hakkını arayamıyor? Yukarıda "banka müdürünü amuda kaldırdım, 60 km. öteden para getirttim" diyen arkadaş, yılan serumu olmayan hastanenin müdürüne 60 km. öteden yılan serumu getirtebilir mi?

    Tekrar otomobilcilere dönecek olursak; üç firmada yaşadıklarım benim için değil, bilakis o firmalar çin kötü birer tecrübe olmuştur. Bundan faydalansınlar; mesela potansiyel alıcı müşteri ile dalgacı müşteriyi ayırabilmek için çalışanlarına eğitim versinler. Maddi ve sosyal hakları iyileştirerek personelin moral ve motivasyonunu artırsınlar. Personel de zihniyetine çeki düzen versin; önüne gelen her müşteriyi kafa kola alınacak biri gibi görmesin. Müşterinin oturmasından, kalkmasından, bilgi düzeyinden, ağırbaşlılığından birşeyler çıkarsın... Herkese aynı lafazanlıkla, aynı edayla, aynı havayla yaklaşmasın.

    O gün içlerinden bir tanesi anlayabilseydi; benim onların üzerine gitmeyerek (kiminizin deyimiyle "pasif kalarak") çapını, kapasitesini, güvenilirliğini ölçtüğümü... Belki de satmıştı bize arabayı...


    Çok uzatmayada gerek yok orta yolu bulamayız seninle kelime oyunu yapıyosun verdiğin örneklerle yaşadığın durum örtüşmemekte .. markette eti alıp başka rafa koymakla bayiide satıcının ilgi göstermemesinin ne alakası var . E tabiki yani sen gider eti alıp başka yere bırakırsan müşteri olarak haklı olamazsın . Asıl klavye delikanlılığını yapan sensin gidip bayiide olgun davrandığını savunan (pasif kalan ki pasifliğin aksi kavga demek yada tartışma demek değildir) bi insan burda neler neler yazabiliyo bilmem artık kim klavye delikanı ... Ben ta en başından beri söylüyorum kavgaya tartışmaya karşı olduğumu ama anlayana tabi... Bankada gösterdiğim tepkimi (tepki kavga yada tartışma demek değildir ) bana inan belediyedede hastahanedede gösterdiğimden emin olabilirsin .
    Hastanede 10larca kişi doktor yada hemşirenin yolunu beklerken sırf keyifleri için yarım saat geç gelen doktor yada hemşireye ben gider sorarım bu kadar insan sizi beklerken siz nasıl olurda tuvalette yarım saat saçınızı düzeltebilirsiniz vicdanınız rahatmı diye sorarım ... (aynısını yaşadım)
    Ve şunada eminimki benim yerimde sen olsaydın olgunluk gösterip herkes gibi beklerdin




  • VW ve Honda bayilerindeki tecrübelerim ilk mesajda yazılanları bire bir doğruluyor.
    VW bayilerinde genelde erkek satış elmanları çalışıyor ve genelde bir kişi yığınla potansiyel alıcı arasında oradan oraya koşturuyor. Fırsatını yakalarsanız soru sorabiliyorsunuz.
    Honda bayilerinde genelde okuldan terk orasına burasına takmış takıştırmış, otomobilden zerre anlamayan, sorularınıza bön bön bakan bol makyajlı bayanlar çıkıyor. Aslında çıkmıyor, arkadaşın da söylediği gibi zorla masalarından kaldırıp arabanın yanına albiliyorsunuz.

    En iyisi bu ve bunun gibi forumlardaki marka fanatiklerini gönüllü olarak çalıştırmak. Hiç müşteri kaçırmazlar valla!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hesheit -- 1 Aralık 2007; 11:00:48 >
  • arkadaşımla vw bayisine gitmiştik. sıfır passat alacak kadar nakiti vardı. yani anlşatığı an adamların istediği anda para hazırdı. passatı da iyice kafasına koymuştu. ama bayide ne görelim inanılmaz ilgisizler soru sorunca trip yapmaya başlıyorlar. "madem bu arabadan anlamıyorsun niye almaya geldin" der gibi bir tavırları vardı. nerdeyse "git internetten araştır öğren bir de burda sınav yapalım ondan sonra al" diyecekler sandık. o sinirle çıkıp toyotaya gittik aynı gün avensis aldı. tok satıcı olmak böyle birşey herhalde.
  • bu ülkede herkez her işi yaparsa olcagı budur
  • quote:

    Orjinalden alıntı: karenin

    arkadaşımla vw bayisine gitmiştik. sıfır passat alacak kadar nakiti vardı. yani anlşatığı an adamların istediği anda para hazırdı. passatı da iyice kafasına koymuştu. ama bayide ne görelim inanılmaz ilgisizler soru sorunca trip yapmaya başlıyorlar. "madem bu arabadan anlamıyorsun niye almaya geldin" der gibi bir tavırları vardı. nerdeyse "git internetten araştır öğren bir de burda sınav yapalım ondan sonra al" diyecekler sandık. o sinirle çıkıp toyotaya gittik aynı gün avensis aldı. tok satıcı olmak böyle birşey herhalde.



    Aynen katılmakla beraber; Bizde çok yakın bir akrabamıza Jetta almak için VW ye gittik ve aracın orasını burasını sormaya başladık, güvenliğinden tutunda motoruna kadar ee araba alacaz ve gerçekten kafaya jettayı takmış ancak motor seçenekleri arasında karar veremiyordu ama illada jetta olacaktı, ancak yukarıda arkadaşın anlattığı gibi bir tavır ile karşılaştık ve hiç arkamıza bakmadan çıktık başka bir firmaya ve orada beğendi Cİvic'i aldık ve çıktık. Gerçekten VW tok satıcı, bence şımarmış böyle giderse VW çok müşteri kaybeder ki kaybetsinlerde akılları başlarına gelsin. Nefret ediyorum bu tip satıcılardan saygılarımla..




  • Satıcı her zaman önemlidir. Bulunduğumzu yerdede yeni bir model çıkınca meraktan bir ziyaret gideriz derken zaten çok fazla olmayan otomobil galerilerini baya ziyaret ettik. Bazıları alakadar olsada genelde soğuk nevale gibiler. İlginç olaylarda başımıza gelmiyor değil. Bir arkadaşa jetta bakmaya gittik, kaç para dedik, sorumlu bayan şu kadar dedi, sonra bu size pahalı gelebilir, ben size polo öneririm dedi. Polo-Jetta ne alaka, hem bizde para varmı yokmu alnımızdamı yazıyor (arkadaşında durumu almaya müsaitti). Almayıp çıktık, belkide alacaktık. Birde diğer firmanın arabsını kötüleme olayıda hoş olmayan birşey. Her satıcıyıda kötülemek istemiyorum, gerçekten çok ilgili ve yaptığı işi bilen, sattığı aracı tanıyan satıcılarda var.
  • Vallahi bilenler bilir, Altunizade'de Capitol'un biraz ilerisinde VW bayisi vardır. Rekor. Üst katında bi bayan vardı. İsmini şu an hatırlayamıyorum. Sağolsun adeta onun sayesinde almıştık arabayı. İlgisini hiç eksik etmedi. Arabayı incelerken sürekli başımızda durdu ve bilgi verdi. Ondan sonra abartısız yarım saat falan ödeme koşulları hakkında açıklama yaptı. Ve sürekli güleryüzlüydü. İşte böyleside var, öyleside.
  • asiri kibar yazmissin

    bir erkek boyle bayan vari kelimeler kullanmamali

    acikcasi yazinizi sizi bir erkek olarak dusundum fazla kibar olmus



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nebituran -- 1 Aralık 2007; 22:05:30 >
  • ayrics ikicni elde de yuksek model alacagin icin sifir ile farketmemesi normal birde

    acami icin daha dusuk model olmasi daha iyidir

    mumkunse ikinciel ford ka



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nebituran -- 1 Aralık 2007; 22:07:15 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: nebituran

    ayrics ikicni elde de yuksek model alacagin icin sifir ile farketmemesi normal birde

    acami icin daha dusuk model olmasi daha iyidir

    mumkunse ikinciel ford ka

  • Hocam uzun uzun yazmayın yav... Okuması çok zor oluyor...


    Bizde amcaoğluna araba alacaktık Ankara VW arkadaşın yukarda bahsettiği gibi çok kalabalıktı doğru dürüst ilgilenende yoktu. Seçenekler arasında Ostimdeki TOYOTA ya uğradık satıcı arkadaş çok ilgilendi ama istediğimiz renk yoktu. İstanbul yolundaki TOYOTA da bir bayan vardı valla allem etti gallem etti arabayı sattı amcaoğluna. Hemde test sürüşünde bizim amcaoğlu yüreğini ağzına getirdiği halde...

    Test sürüşü sonrası herkesin suratı bembeyazdı.

    Edit: Yanlış anlama olmasın test sürüşünde arabayı çok sakat kullanmıştı...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ramerturk -- 1 Aralık 2007; 22:28:55 >




  • Bizim bir arkadaş da Golf TSI test ederken yanında oturan bayan bembeyaz bi şekilde "napıyorsunuz beyefendi" diye bağırır gibi yapmıştı...:)

    Çünkü arkadaş en fazla 130'la falan girilebilecek bi viraja 150 ile girmişti... Neyseki bişey olmadı... :)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: SLMVER


    quote:

    Orjinalden alıntı: özbalkesli




    Çok uzatmayada gerek yok orta yolu bulamayız seninle kelime oyunu yapıyosun verdiğin örneklerle yaşadığın durum örtüşmemekte .. markette eti alıp başka rafa koymakla bayiide satıcının ilgi göstermemesinin ne alakası var . E tabiki yani sen gider eti alıp başka yere bırakırsan müşteri olarak haklı olamazsın . Asıl klavye delikanlılığını yapan sensin gidip bayiide olgun davrandığını savunan (pasif kalan ki pasifliğin aksi kavga demek yada tartışma demek değildir) bi insan burda neler neler yazabiliyo bilmem artık kim klavye delikanı ... Ben ta en başından beri söylüyorum kavgaya tartışmaya karşı olduğumu ama anlayana tabi... Bankada gösterdiğim tepkimi (tepki kavga yada tartışma demek değildir ) bana inan belediyedede hastahanedede gösterdiğimden emin olabilirsin .
    Hastanede 10larca kişi doktor yada hemşirenin yolunu beklerken sırf keyifleri için yarım saat geç gelen doktor yada hemşireye ben gider sorarım bu kadar insan sizi beklerken siz nasıl olurda tuvalette yarım saat saçınızı düzeltebilirsiniz vicdanınız rahatmı diye sorarım ... (aynısını yaşadım)
    Ve şunada eminimki benim yerimde sen olsaydın olgunluk gösterip herkes gibi beklerdin



    Offf! Of! Adam taktı bana kafayı...

    Yahu bilader; tamam sen pek bi becerikli, pek bi dirayetli, pek bi cevvalsin de ben yaramaz bi adamım. Pasif ve tırsık biriyim; yol yordam bilmez, hakkını savunmaktan aciz biriyim.

    Mutlu oldun mu? Tatmin oldu mu egon, ben merkezli içgüdülerin? Zaten şantiyede 28 kişi birden senin iki sözüne bakıyordu, bir de bana hayat dersi verdin; ulaştın mı Nirvana'ya?.. Nepal'deki, Katmandu'daki bilgeler hep senden bahsediyorlarmış... "Biz iki adam tanırız: Biri Ferrarisini Satan Bilge, diğeri de 2006 Volvo S40 1.6 Dizel Alacak Olan Bilge" diyorlarmış. Şaka tabii...(böyle belirtiyorduk di mi şaka olduğunu?)

    Sayende klavye delikanlısı olduğumu da öğrendim(!). Bu ifadeyi kullandığım yazımda ne seni ne de bir başkasını bu şekilde itham etmiş olmamama rağmen, senin bu ifadeden hassasiyet duymuş olmanı anlayamadım. Ben kimseye "sen klavye delikanlısısın" dememişken senin bana "Asıl klavye delikanlılığını yapan sensin gidip bayiide olgun davrandığını savunan (pasif kalan ki pasifliğin aksi kavga demek yada tartışma demek değildir) bi insan burda neler neler yazabiliyo bilmem artık kim klavye delikanı ... " demende eminim ki bir hikmet gizlidir.

    Ancak ne yaparsın ki, benim bu hikmeti çözecek kadar vaktim de sabrım da yok! Zaten olgunluk, pasiflik, alttan alma falan da bir yere kadar! Mesela nereye kadar? İşte buraya kadar!

    Şu saatten sonra, başlığın havasının sürekli bulanmasından ve senin kendi kendini tatmin etmekten başka bir işe yaramayan karakter tahlillerinin, benim davranış tercihlerimi yargılamalarının ve benzeri HADDİN OLMAYAN TUTUMLARININ devam etmemesini rica ediyorum (bak yine adamlık, efendilik, ağırbaşlılık gösterdim; rica ettim!).

    Şimdiye kadar, "bu tür forum ortamlarında sık sık yaşanan polemiklerden biridir, karşılıklı atışalım ne zararı var ki?" diye düşünerek yazılarımı belli bir seviyede tutmaya özen gösterdim. Hala da göstermeye çalışıyorum... Ancak sana bakıyorum da; maaşallah ağzına geleni söylüyorsun.

    Sen bir soluklan istersen!... Bu arada biz de başlık altında ele alınan konuyla ilgili yazışmaya devam edelim.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: pirekare

    özbalkesli;

    Gazetede köşe yazısı okur gibi okudum yazınızı... Zevkle... Güzel bi Türkçe ile tüm kurallarına da uyarak böyle güzel bir paylaşımda bulunduğunuz için teşekkür ediyorum...




    İlginiz ve övgünüz için de ben teşekkür ediyorum...
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.