Şimdi Ara

15 Temmuz paralarını gören var mı? Yok Artık!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
0
Favori
1.786
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
9 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Benim bildiğim bir tarih yazarsın, ardından 50-60 yıl geçer tarih seni o dönemin nesline yazar. Bunlar daha 5 ay önce olan mevzuyu bir kurtuluş savaşı gibi süsleyip milletin önüne seriyorlar. Yetmemiş gibi bozuk 1 TL çıkarmışlar ilk defa gördüm ben şok Ne oluyor Abi bu millete,bize??

    14 şehit var, hala halep, ümmet. Atatürkçü düşünce bitirildi, milliyetçilik yok oldu. Resmen Reis nereye millet oraya. Ne olacak??



  • Hocam ben umudu kestim buradan. Azerbaycan'dan oturma izni alıp gideceğim , tek hayatım var onu da cahillerin saçmalıklarından dolayı madara etmem.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozan1212

    Hocam ben umudu kestim buradan. Azerbaycan'dan oturma izni alıp gideceğim , tek hayatım var onu da cahillerin saçmalıklarından dolayı madara etmem.

    Ahahaha yanlış anlama ama bilmediğin çok belli. Azerbaycan'ı bu konuda buradan iyi sanıyorsan bol şans

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lejyoner1


    quote:

    Orijinalden alıntı: ozan1212

    Hocam ben umudu kestim buradan. Azerbaycan'dan oturma izni alıp gideceğim , tek hayatım var onu da cahillerin saçmalıklarından dolayı madara etmem.

    Ahahaha yanlış anlama ama bilmediğin çok belli. Azerbaycan'ı bu konuda buradan iyi sanıyorsan bol şans



    Yanlış anlamam :) Her şeyi bildiğimi iddia etmiyorum , ancak Azerbaycan'ın daha güvenli olduğunu kimse yadırgayamaz.

    Ekonomileri daha güçlü , orası da Türk ülkesi alışma süreci kolay olur. Kaçırdığım ne var ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozan1212


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lejyoner1


    quote:

    Orijinalden alıntı: ozan1212

    Hocam ben umudu kestim buradan. Azerbaycan'dan oturma izni alıp gideceğim , tek hayatım var onu da cahillerin saçmalıklarından dolayı madara etmem.

    Ahahaha yanlış anlama ama bilmediğin çok belli. Azerbaycan'ı bu konuda buradan iyi sanıyorsan bol şans



    Yanlış anlamam :) Her şeyi bildiğimi iddia etmiyorum , ancak Azerbaycan'ın daha güvenli olduğunu kimse yadırgayamaz.

    Ekonomileri daha güçlü , orası da Türk ülkesi alışma süreci kolay olur. Kaçırdığım ne var ?

    Konunun odağı itibarı ile yazdım yani eğer siyasi etmenlerse oraya gitme sebebin orada bildiğin saltanat var giden tanıdığın vs varsa onlara sor meclis parti vs diye bir şey yok ( mecazi anlamda tabi ) ha bir de trafik polislerinin ceza kesişi (!) var ki dillere destan.

    Ha ama dersen genel olarak bahset

    Ülkenin büyük şirketlerinde orta şirketlerinde vs çoğunlukla Türk iş adamları var. Kurucu olanlar da var müdür olanlar vs de.

    Baküye gidersin zaten gidersen. Orada ne Türk olduğun için zorluk çekersin dil vs anlamında, ne deTürk olduğun için dışlanırsın ( çok istisnai bizzat yaşadığım örnekleri hariç ).

    Zaten bir sürü Türk var şuan orada.

    İş ciddileşir detaylı bilgi almak istersen pm


    Edit: ekonomi demişsin orayı kaçırmışım

    Ekonomilerinin bizimkinden güçlü olması ihtimali bile yok daha doğrusu bu güçlülük halkı ilgilendirmiyor çünkü ülkede orta sınıf diye bir şey neredeyse yok.
    Olan adamın garajında range roverlar Porscheler yatıyor, olmayan adam da gecekondularda yaşıyor. Orta gelir sınıfına en yakın komünite bizim Türkler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lejyoner1 -- 22 Aralık 2016; 10:09:37 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Böyle oldukça ülkeden gitmek istemek her geçen gün daha da artıyor evet şimdi birileri çıkıp der biz zorla mı tutuyoruz diye. Ancak mevzu bu değil. Huzur yok, koloni olmuş millet farkında değil en çok kızdığım nokta. Resmen cahil kalmışlar ama onlardan ilimlisi, müslümanı yok. Ama sorsan Dünya ekonomisi, dünya da sanat, insan hakları bunlar sıfır. Mal gibi bakıyorlar yüzüme. Ben de gitmek istiyorum Türkiye hariç neresi olursa olsun diyorum resmen.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lejyoner1

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozan1212


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lejyoner1


    quote:

    Orijinalden alıntı: ozan1212

    Hocam ben umudu kestim buradan. Azerbaycan'dan oturma izni alıp gideceğim , tek hayatım var onu da cahillerin saçmalıklarından dolayı madara etmem.

    Ahahaha yanlış anlama ama bilmediğin çok belli. Azerbaycan'ı bu konuda buradan iyi sanıyorsan bol şans



    Yanlış anlamam :) Her şeyi bildiğimi iddia etmiyorum , ancak Azerbaycan'ın daha güvenli olduğunu kimse yadırgayamaz.

    Ekonomileri daha güçlü , orası da Türk ülkesi alışma süreci kolay olur. Kaçırdığım ne var ?

    Konunun odağı itibarı ile yazdım yani eğer siyasi etmenlerse oraya gitme sebebin orada bildiğin saltanat var giden tanıdığın vs varsa onlara sor meclis parti vs diye bir şey yok ( mecazi anlamda tabi ) ha bir de trafik polislerinin ceza kesişi (!) var ki dillere destan.

    Ha ama dersen genel olarak bahset

    Ülkenin büyük şirketlerinde orta şirketlerinde vs çoğunlukla Türk iş adamları var. Kurucu olanlar da var müdür olanlar vs de.

    Baküye gidersin zaten gidersen. Orada ne Türk olduğun için zorluk çekersin dil vs anlamında, ne deTürk olduğun için dışlanırsın ( çok istisnai bizzat yaşadığım örnekleri hariç ).

    Zaten bir sürü Türk var şuan orada.

    İş ciddileşir detaylı bilgi almak istersen pm


    Edit: ekonomi demişsin orayı kaçırmışım

    Ekonomilerinin bizimkinden güçlü olması ihtimali bile yok daha doğrusu bu güçlülük halkı ilgilendirmiyor çünkü ülkede orta sınıf diye bir şey neredeyse yok.
    Olan adamın garajında range roverlar Porscheler yatıyor, olmayan adam da gecekondularda yaşıyor. Orta gelir sınıfına en yakın komünite bizim Türkler.

    Ekonomiden kastım , hazinenin vatandaşa dağılımı. Bizden daha huzurlu bir şekilde yaşadıkları kesin bir şey , refah seviyesinde sonlardayız.




  • mağara
  • bence o oteli müze yaparlar . etrafını felan tavaf ederler ibadete açarlar şehiride başkent yapabilirler yağcılıkta sınır yok
  • Aynı iktidar ve aynı seçmen;

    Fethullah Gülen için para basıldığında gururla alkışladılar.
    Fethullah Gülen'le savaşanlar için para basıldığında alkışladılar.

    Kafaları iyice karıştı artık. Ama, seçmenin kafası karıştıkça, korku ile karışık bir çözümsüzlük içine düşüyorlar ve daha fazla bağlılık gösteriyorlar.
  • webbie kullanıcısına yanıt
    Doğru diyorsunuz amaçları da bir nevi bu zaten kaos ortamından yararlanmak. Ümmet kavramından prim elde etmek. 14 şehit var açıklamasında diyor ki bir kaç şehidimiz var. Çok da rahat söylüyor. Ülkenin her yerinde bir bomba patlıyor.

    Bu durum bunların işine geliyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: terapi_triyaki

    Doğru diyorsunuz amaçları da bir nevi bu zaten kaos ortamından yararlanmak. Ümmet kavramından prim elde etmek. 14 şehit var açıklamasında diyor ki bir kaç şehidimiz var. Çok da rahat söylüyor. Ülkenin her yerinde bir bomba patlıyor.

    Bu durum bunların işine geliyor.

    AKP, yola çıkarken çok haklı argümanlar kullandı ve yıllarca bunun ekmeğini yedi. Kullandığı argümanlar arasında en önemlilerinden biri olarak "Statükocu devlet yapılanması" denen illeti gösterebiliriz.

    Statükocu devlet: Ankara'da yaşayan ve "Beyaz Türkler" ya da "Elitist bürokratlar" olarak tabir edilen bir grup vardı ve bunlar devletin üst kademelerini kontrol etmekteydiler. Öyle ki, biz bundan 20 sene önce de, 30 sene önce de memurluk için torpilin varlığını biliyor ve isyan ediyorduk fakat bu torpil bürokrasinin üst kademelerinde işe yaramıyordu. Bu kademelerde yer alabilmek için babanızın, amcanızın ya da yakın bir tanıdığınızın sizi oraya uygun görmesi; devleti en iyi şekilde sizin temsil edebileceğinize inanması gerekiyordu.

    Bu yaklaşım bir yere kadar doğruydu. Çünkü, protokol bilmek, batı kültürüne adapte olmak ve devleti özellikle batıda en iyi şekilde temsil edebilmek için bazı kuralları aileden gelen eğitimle öğrenmek gerekiyordu. Ancak bu sistem her zaman haksızlıklara ve mağduriyetlere gebe oldu.

    Bunun yanı sıra, bu kültürün bürokraside en üstten en alta kadar bazı yansımaları oldu. Bürokrasi kendisini "Seçilmiş" ve "Elit" olan olarak gördü ve toplumu küçümsedi. Bu küçümseme zaman zaman hakarete ya da toplumdaki bireyleri aşağılamaya varacak bir hal aldı. Buna en basit örnek, bırakın bir generali, herhangi bir postanede herhangi bir görevdeki memur bile sizi insan yerine koymuyordu. İşinizi yaptırmak sizin için bir zafer sayılıyordu.

    Ayrıca, bürokrasi Türkiye'de çok savurgandı ve AKP buna da karşıydı. Yani, toplantılarda parmağındaki yüzüğü gösterip "Tek servetim budur. Eğer ki birgün zengin olursam, bilin ki hırsızlık yapmışımdır" diyecek kadar kendisine güvenen ve sözünü sakınmayan bir adam bu ülkeyi yönetirse, devletin harcamaları ve dolayısıyla vergiler düşecekti.

    AKP'nin bir diğer kozu askeri vesayetin Türkiye'ye çektirdikleriydi. Askeri vesayet kendisine toplumun dışında ve üstünde bir düzen kurmuştu. Dokunulamıyorlardı ve toplumun kararları sadece onların sınırlarına gelene kadar uygulanabiliyordu. Türkiye'nin en gözde tatil mekanları, en pahalı arsaları onlara aitti. Aileler çocuklarını vatani görevini yapsın diye askeriyeye emanet ederken, çocukların subay eşlerine yanlış bardakta çay götürdükleri için hapis cezası alıyorlardı. Toplum herşeye vergi öderken, herkesten fazla maaş ve emekli ikramiyesi alan bu adamlar, ne yediklerine ne de içtiklerine vergi ödemiyorlardı. Haliyle, bu insanlar her ne kadar önemli bir iş yapıyor olsalar da, toplumun sırtında da önemli bir kambur olarak yer aldılar ve toplum da bunu iliklerine kadar hissetti.

    AKP'den önce devlet tarafından yok sayılan ya da yok edilmeye çalışılan ama karşısında herhangi bir argüman bulundurmak yerine bunu yasaklayarak çözmeye çalışan bir devlet vardı. Bu sorun, türban sorunuydu. AKP'nin en can alıcı çıkış noktalarından biri de bu oldu. AKP'nin propaganda mekanizması içerisinde her zaman türbanlı kadınların eğitim ve çalışma haklarının ellerinden alındığı konusu yer aldı. Bu durum tam bir insanlık dramıydı ve AKP de bu konuda toplumdan çok büyük bir destek aldı.

    AKP'nin çıkış ve başarılı olmasında ekonominin kesinlikle hiçbir yeri olmadı. Söylemlerinde her zaman ekonomiye de yer vermiş olsa da, toplumun ekonomik sorunlarla baş etmeyi alışkanlık haline getirmiş olması ve diğer birçok konuyu ekonominin önüne koymuş olması, AKP'nin elini güçlendiren bir durum oluşturmuştu. Bu sayede, herhangi bir ekonomi politikasına ihtiyaç duymadan, Amerika'nın Kemal Derviş eliyle Türkiye'ye dayattığı kuralları uygulamaya söz vererek ve bunları uygulayarak yalancı bir baharın yaşanmasını sağladı.

    Ancak bugüne geldiğimizde, AKP'nin tüm söylemlerinden ve tabanından koptuğunu görüyoruz. Torpile karşı çıkan AKP, bugün torpille gurur duyuyor ve hak yemekten geri kalmıyor. Askerin dokunulmazlık zırhını alıp kendi üzerlerine geçirdiler. Toplumun türban konusundaki duyarlılığı AKP içerisinde uzun süre doğru düzgün bir karşılık bulamadı ve karşılığını aldığında, bu sefer de AKP'nin tabanındaki türbansızların dışlanmasına neden oldu. İsraf konusunda ise, AKP önceki tüm iktidarları geride bırakıp, yaptığı her israfla gurur duyan insanlardan oluştuğunu gözler önüne serdi.

    Tüm bu sorunların AKP eliyle çözülemeyeceği ortaya çıkmaya başladığında, AKP tarafından yeni sorunlar yaratıldı. Bu politika, günümüzde İran, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır. Ülkedeki kemikleşmiş ve temeli eğitim ile ekonomiye dayanan sorunların gözden uzaklaşması için yönetenler devamlı yeni ve kendilerinden kaynaklanmaya sorunlar/düşmanlar yaratıyorlar. Rusya, sorunlu olan ve düzelmeyen ekonomik sorunlarına karşılık toplumun karşısına Çeçenistan, Ukrayna, Avrupa Birliği, ABD ve Suriye gibi konuları koyarak, toplumun avutulmasını sağlarken İran ise joker kartı olan İsrail'i sıkça kullanıp, ABD, Suudi Arabistan, Türkiye gibi düşmanları yaratıp, gerektiği kadar kullanıyor.

    AKP de buna benzer bir politika ile, Türkiye'nin karşısına devamlı olarak yeni sorunlar koyuyor ve seçmeninin hem gözünü korkutuyor hem de bir arada tutmayı başarıyor.

    Şimdi sorulması gereken sorunun cevabı ise, kesinlikle muamma; Büyük bir ekonomik kriz AKP'yi yıkar mı?

    Buna "Evet" diyen birçok uzman olsa da, yıkmama ihtimali de çok yüksek. Hatta, AKP'nin ekonomik krizde çok daha güçlenmesi de olası bir durum. Korkut Boratav'ın bu konuda kendisine yakışan tespitleri vardır ve özetle der ki "Örgütsüz toplumlarda, ekonomik krizler iktidarları güçlendirebilir."

    Bu noktada önemli olan, başta muhalefetin örgütlü hareket edip topluma çıkış noktası göstermektir. Yani, bu sorunun çözümünün siyasi görüş ya da parti olduğu önemli olmadan hep beraber hareketle çözülebilecek bir sorun olduğunu kabul etmekle çözüme ulaşılabilir.

    Türkiye çok yavaş da olsa asıl sorunun türban, statüko, askeri vesayet gibi konulardan herhangi birinin ya da tamamının olmadığını görmeye başlıyor fakat bir yanlıştan başka bir yanlış sıçrama huyu, bu toplumun ileri gitmesinde herzaman bir engel olarak karşımızda duruyor.

    Çözüm noktasında ise ya tüm partiler kendilerini lağvedip tek bir kimliğe ya da ideolojiye bağlı kalmayan, henüz tanımlanmamış bir siyasi parti olarak yollarına devam edecek ya da daha riskli bir hareketle, birbirlerine karşı olan eleştirileri gözden geçirip düzeltecek ve yine koalisyon olarak seçimlere girecek.

    Aksi halde HDP kürtlerin ve daha doğrusu PKK'nın partisi olmaktan,
    MHP sünni Türklerin partisi olmaktan,
    CHP ise elitistlerin partisi olmaktan kurtulamayıp, meydanı yine AKP'ye bırakıp AKP'nin kendini yok etmesi için dua edecekler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozan1212


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lejyoner1

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozan1212


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lejyoner1


    quote:

    Orijinalden alıntı: ozan1212

    Hocam ben umudu kestim buradan. Azerbaycan'dan oturma izni alıp gideceğim , tek hayatım var onu da cahillerin saçmalıklarından dolayı madara etmem.

    Ahahaha yanlış anlama ama bilmediğin çok belli. Azerbaycan'ı bu konuda buradan iyi sanıyorsan bol şans



    Yanlış anlamam :) Her şeyi bildiğimi iddia etmiyorum , ancak Azerbaycan'ın daha güvenli olduğunu kimse yadırgayamaz.

    Ekonomileri daha güçlü , orası da Türk ülkesi alışma süreci kolay olur. Kaçırdığım ne var ?

    Konunun odağı itibarı ile yazdım yani eğer siyasi etmenlerse oraya gitme sebebin orada bildiğin saltanat var giden tanıdığın vs varsa onlara sor meclis parti vs diye bir şey yok ( mecazi anlamda tabi ) ha bir de trafik polislerinin ceza kesişi (!) var ki dillere destan.

    Ha ama dersen genel olarak bahset

    Ülkenin büyük şirketlerinde orta şirketlerinde vs çoğunlukla Türk iş adamları var. Kurucu olanlar da var müdür olanlar vs de.

    Baküye gidersin zaten gidersen. Orada ne Türk olduğun için zorluk çekersin dil vs anlamında, ne deTürk olduğun için dışlanırsın ( çok istisnai bizzat yaşadığım örnekleri hariç ).

    Zaten bir sürü Türk var şuan orada.

    İş ciddileşir detaylı bilgi almak istersen pm


    Edit: ekonomi demişsin orayı kaçırmışım

    Ekonomilerinin bizimkinden güçlü olması ihtimali bile yok daha doğrusu bu güçlülük halkı ilgilendirmiyor çünkü ülkede orta sınıf diye bir şey neredeyse yok.
    Olan adamın garajında range roverlar Porscheler yatıyor, olmayan adam da gecekondularda yaşıyor. Orta gelir sınıfına en yakın komünite bizim Türkler.

    Ekonomiden kastım , hazinenin vatandaşa dağılımı. Bizden daha huzurlu bir şekilde yaşadıkları kesin bir şey , refah seviyesinde sonlardayız.

    Hocam kendinize kesinlikle başka bir ülke seçmenizi önereceğim. Eğer azeri vatandaşı bir üye varsa o da yorum yazsın büyük ihtimalle dediklerime katılacaktır. Hazinenin halka dağılımı gibi bir tabir Azerbaycan sınırları içerisinde pek geçerli değil

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie


    quote:

    Orijinalden alıntı: terapi_triyaki

    Doğru diyorsunuz amaçları da bir nevi bu zaten kaos ortamından yararlanmak. Ümmet kavramından prim elde etmek. 14 şehit var açıklamasında diyor ki bir kaç şehidimiz var. Çok da rahat söylüyor. Ülkenin her yerinde bir bomba patlıyor.

    Bu durum bunların işine geliyor.

    AKP, yola çıkarken çok haklı argümanlar kullandı ve yıllarca bunun ekmeğini yedi. Kullandığı argümanlar arasında en önemlilerinden biri olarak "Statükocu devlet yapılanması" denen illeti gösterebiliriz.

    Statükocu devlet: Ankara'da yaşayan ve "Beyaz Türkler" ya da "Elitist bürokratlar" olarak tabir edilen bir grup vardı ve bunlar devletin üst kademelerini kontrol etmekteydiler. Öyle ki, biz bundan 20 sene önce de, 30 sene önce de memurluk için torpilin varlığını biliyor ve isyan ediyorduk fakat bu torpil bürokrasinin üst kademelerinde işe yaramıyordu. Bu kademelerde yer alabilmek için babanızın, amcanızın ya da yakın bir tanıdığınızın sizi oraya uygun görmesi; devleti en iyi şekilde sizin temsil edebileceğinize inanması gerekiyordu.

    Bu yaklaşım bir yere kadar doğruydu. Çünkü, protokol bilmek, batı kültürüne adapte olmak ve devleti özellikle batıda en iyi şekilde temsil edebilmek için bazı kuralları aileden gelen eğitimle öğrenmek gerekiyordu. Ancak bu sistem her zaman haksızlıklara ve mağduriyetlere gebe oldu.

    Bunun yanı sıra, bu kültürün bürokraside en üstten en alta kadar bazı yansımaları oldu. Bürokrasi kendisini "Seçilmiş" ve "Elit" olan olarak gördü ve toplumu küçümsedi. Bu küçümseme zaman zaman hakarete ya da toplumdaki bireyleri aşağılamaya varacak bir hal aldı. Buna en basit örnek, bırakın bir generali, herhangi bir postanede herhangi bir görevdeki memur bile sizi insan yerine koymuyordu. İşinizi yaptırmak sizin için bir zafer sayılıyordu.

    Ayrıca, bürokrasi Türkiye'de çok savurgandı ve AKP buna da karşıydı. Yani, toplantılarda parmağındaki yüzüğü gösterip "Tek servetim budur. Eğer ki birgün zengin olursam, bilin ki hırsızlık yapmışımdır" diyecek kadar kendisine güvenen ve sözünü sakınmayan bir adam bu ülkeyi yönetirse, devletin harcamaları ve dolayısıyla vergiler düşecekti.

    AKP'nin bir diğer kozu askeri vesayetin Türkiye'ye çektirdikleriydi. Askeri vesayet kendisine toplumun dışında ve üstünde bir düzen kurmuştu. Dokunulamıyorlardı ve toplumun kararları sadece onların sınırlarına gelene kadar uygulanabiliyordu. Türkiye'nin en gözde tatil mekanları, en pahalı arsaları onlara aitti. Aileler çocuklarını vatani görevini yapsın diye askeriyeye emanet ederken, çocukların subay eşlerine yanlış bardakta çay götürdükleri için hapis cezası alıyorlardı. Toplum herşeye vergi öderken, herkesten fazla maaş ve emekli ikramiyesi alan bu adamlar, ne yediklerine ne de içtiklerine vergi ödemiyorlardı. Haliyle, bu insanlar her ne kadar önemli bir iş yapıyor olsalar da, toplumun sırtında da önemli bir kambur olarak yer aldılar ve toplum da bunu iliklerine kadar hissetti.

    AKP'den önce devlet tarafından yok sayılan ya da yok edilmeye çalışılan ama karşısında herhangi bir argüman bulundurmak yerine bunu yasaklayarak çözmeye çalışan bir devlet vardı. Bu sorun, türban sorunuydu. AKP'nin en can alıcı çıkış noktalarından biri de bu oldu. AKP'nin propaganda mekanizması içerisinde her zaman türbanlı kadınların eğitim ve çalışma haklarının ellerinden alındığı konusu yer aldı. Bu durum tam bir insanlık dramıydı ve AKP de bu konuda toplumdan çok büyük bir destek aldı.

    AKP'nin çıkış ve başarılı olmasında ekonominin kesinlikle hiçbir yeri olmadı. Söylemlerinde her zaman ekonomiye de yer vermiş olsa da, toplumun ekonomik sorunlarla baş etmeyi alışkanlık haline getirmiş olması ve diğer birçok konuyu ekonominin önüne koymuş olması, AKP'nin elini güçlendiren bir durum oluşturmuştu. Bu sayede, herhangi bir ekonomi politikasına ihtiyaç duymadan, Amerika'nın Kemal Derviş eliyle Türkiye'ye dayattığı kuralları uygulamaya söz vererek ve bunları uygulayarak yalancı bir baharın yaşanmasını sağladı.

    Ancak bugüne geldiğimizde, AKP'nin tüm söylemlerinden ve tabanından koptuğunu görüyoruz. Torpile karşı çıkan AKP, bugün torpille gurur duyuyor ve hak yemekten geri kalmıyor. Askerin dokunulmazlık zırhını alıp kendi üzerlerine geçirdiler. Toplumun türban konusundaki duyarlılığı AKP içerisinde uzun süre doğru düzgün bir karşılık bulamadı ve karşılığını aldığında, bu sefer de AKP'nin tabanındaki türbansızların dışlanmasına neden oldu. İsraf konusunda ise, AKP önceki tüm iktidarları geride bırakıp, yaptığı her israfla gurur duyan insanlardan oluştuğunu gözler önüne serdi.

    Tüm bu sorunların AKP eliyle çözülemeyeceği ortaya çıkmaya başladığında, AKP tarafından yeni sorunlar yaratıldı. Bu politika, günümüzde İran, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır. Ülkedeki kemikleşmiş ve temeli eğitim ile ekonomiye dayanan sorunların gözden uzaklaşması için yönetenler devamlı yeni ve kendilerinden kaynaklanmaya sorunlar/düşmanlar yaratıyorlar. Rusya, sorunlu olan ve düzelmeyen ekonomik sorunlarına karşılık toplumun karşısına Çeçenistan, Ukrayna, Avrupa Birliği, ABD ve Suriye gibi konuları koyarak, toplumun avutulmasını sağlarken İran ise joker kartı olan İsrail'i sıkça kullanıp, ABD, Suudi Arabistan, Türkiye gibi düşmanları yaratıp, gerektiği kadar kullanıyor.

    AKP de buna benzer bir politika ile, Türkiye'nin karşısına devamlı olarak yeni sorunlar koyuyor ve seçmeninin hem gözünü korkutuyor hem de bir arada tutmayı başarıyor.

    Şimdi sorulması gereken sorunun cevabı ise, kesinlikle muamma; Büyük bir ekonomik kriz AKP'yi yıkar mı?

    Buna "Evet" diyen birçok uzman olsa da, yıkmama ihtimali de çok yüksek. Hatta, AKP'nin ekonomik krizde çok daha güçlenmesi de olası bir durum. Korkut Boratav'ın bu konuda kendisine yakışan tespitleri vardır ve özetle der ki "Örgütsüz toplumlarda, ekonomik krizler iktidarları güçlendirebilir."

    Bu noktada önemli olan, başta muhalefetin örgütlü hareket edip topluma çıkış noktası göstermektir. Yani, bu sorunun çözümünün siyasi görüş ya da parti olduğu önemli olmadan hep beraber hareketle çözülebilecek bir sorun olduğunu kabul etmekle çözüme ulaşılabilir.

    Türkiye çok yavaş da olsa asıl sorunun türban, statüko, askeri vesayet gibi konulardan herhangi birinin ya da tamamının olmadığını görmeye başlıyor fakat bir yanlıştan başka bir yanlış sıçrama huyu, bu toplumun ileri gitmesinde herzaman bir engel olarak karşımızda duruyor.

    Çözüm noktasında ise ya tüm partiler kendilerini lağvedip tek bir kimliğe ya da ideolojiye bağlı kalmayan, henüz tanımlanmamış bir siyasi parti olarak yollarına devam edecek ya da daha riskli bir hareketle, birbirlerine karşı olan eleştirileri gözden geçirip düzeltecek ve yine koalisyon olarak seçimlere girecek.

    Aksi halde HDP kürtlerin ve daha doğrusu PKK'nın partisi olmaktan,
    MHP sünni Türklerin partisi olmaktan,
    CHP ise elitistlerin partisi olmaktan kurtulamayıp, meydanı yine AKP'ye bırakıp AKP'nin kendini yok etmesi için dua edecekler.

    Köşe yazısı gibi olmuş. Zevkle okudum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.