Şimdi Ara

15 Temmuz ve Atatürk İlkeleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
17
Cevap
0
Favori
750
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • haftaya proje teslimi yapacağım.
    15 Temmuz ve Atatürk İlkelerini nasıl bağdaştırabilirim?






  • Ne ekersen onu biçersin. Bağdaştıramazsın.
  • Çok saçma bir konu verilmiş bence bağdaştırılması zor biraz. Ama genel olarak darbelerle atatürk ilkelerini ve inkılaplarını bağdaştırabilirsin. Örneğin Mustafa Kemal orduyu siyasetin dışında tutmuştur hep. Siyasete girmek isteyen askerlere önce askeri görevlerinden istifa etmelerini istemektedir. Osmanlı zamanında bunun etkisini çok gördü çünkü ülke. İttihat ve terakki zamanında. Ayrıca kendisi askerlikten istifa ederek bir nevi askeri diktatörlük kurulmasını da engellemiştir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Atatürk'ün demokrasi anlayışı üzerine araştırma yapıp yazı yazabilirsin.
  • Bağdaştırılabileceği tek nokta Atatürk İlkeleri'nin (bilhassa laiklik) terk edilmesiyle bu noktaya gelmemiz olabilir.
  • Cumhuriyetçilik ve milliyetçilik ile gayet de bağdaştırılabilir bence.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Thomas Henry Huxley

    Bağdaştırılabileceği tek nokta Atatürk İlkeleri'nin (bilhassa laiklik) terk edilmesiyle bu noktaya gelmemiz olabilir.

    Erdoğan, bu ülkede Atatürk ilkelerine tekrar güç kazandıran insandır. Keşke bunu görebilseniz.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    2.Abdülhamid ve Erdoğan
    3 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: oğuz.tr


    quote:

    Orijinalden alıntı: Thomas Henry Huxley

    Bağdaştırılabileceği tek nokta Atatürk İlkeleri'nin (bilhassa laiklik) terk edilmesiyle bu noktaya gelmemiz olabilir.

    Erdoğan, bu ülkede Atatürk ilkelerine tekrar güç kazandıran insandır. Keşke bunu görebilseniz.

    Tayyip Erdoğan, Atatürk'e ve ilkelerine düşmandır. İktidarı boyunca da bunları silmek için elinden geleni ardına koymamıştır. Daha neyini göreceğim?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Öncelikle Atatürk ilkeleri nedir, bu konuyu bir masaya yatırmalı. Bazı Atatürkçü olduğunu iddia eden şaklabanların iddia ettiği gibi, Atatürkçülük başını gıçını açmaksa, böyle bir Atatürkçülüğü tanımıyoruz. Ancak Atatürkçülük, hurafelere savaş açmak, bazı üfürükçü soytarı hocaları darağacında sallandırmak, Kuran'ın ilk emri olan Oku emrini uygulayıp, bilimde ileri gitmekse, en kral Atatürkçüden daha Atatürkçüyüz.



    Kaldı ki biz Atatürkçülüğü böyle görüyoruz. Bazı soytarı insanların bize dayatmaya çalıştığı, kimliğini ve benliğini kaybedip, avrupaya benzemeye çalışmanın Atatürkçülükle ilgisi yoktur. Atatürkçülük bilimde, fende Avrupayı geçmektir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Siz zaten Atatürkçü değilsiniz. Olacak seviyeye gelmenize de imkan yok. Ne diye üzerinize alındınız ki?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Öncelikle Atatürk ilkeleri nedir, bu konuyu bir masaya yatırmalı. Bazı Atatürkçü olduğunu iddia eden şaklabanların iddia ettiği gibi, Atatürkçülük başını gıçını açmaksa, böyle bir Atatürkçülüğü tanımıyoruz. Ancak Atatürkçülük, hurafelere savaş açmak, bazı üfürükçü soytarı hocaları darağacında sallandırmak, Kuran'ın ilk emri olan Oku emrini uygulayıp, bilimde ileri gitmekse, en kral Atatürkçüden daha Atatürkçüyüz.



    Kaldı ki biz Atatürkçülüğü böyle görüyoruz. Bazı soytarı insanların bize dayatmaya çalıştığı, kimliğini ve benliğini kaybedip, avrupaya benzemeye çalışmanın Atatürkçülükle ilgisi yoktur. Atatürkçülük bilimde, fende Avrupayı geçmektir.

    Hiçbir Atatürkçü "Başımızı, kıçımızı açarsak daha iyi Atatürkçü oluruz" demez.

    Başı açıkların kıçlarına kadar bakıp, sokakta gözleriyle tecavüz edip, evdeki eşlerini dışarıda kapatıp, evde ise her türlü fantezi peşinde koşan Atatürk düşmanları bu şekilde düşünür.




  • Laiklik Atatürk'ün ölümüyle birlikte küle dönmüş ve Erdoğan'ın iktidar oluşuyla birlikte tekrar zirveye ulaşmıştır.

    Laiklik hukuk teriminin dışında, her kesimin din özgürlüğü değil midir aynı zamanda? Bence vatandaşlar dinini yaşamasın diye baskı yapan bir devlet laik değildir.

    Ben neye laik ülke diyebilirim biliyor musun? Başörtüsüyle birlikte eğitim alabilen, insanların inanç özgürlüğünün kısıtlanmadığı ülkelere laik derim. Bu dediğim olayda ak parti döneminde gerçekleşmiştir.
  • Atatürk ilkeleri demek, Türkiye Cumhuriyeti demektir. Rejimin kendisidir.

    Erdoğandan önce bu ülkenin büyük bir kesimi rejimle barışık değildi. Özellikle Laiklik ilkesiyle sorunları vardı. Erdoğan bu rejimi o kesimle barıştıran insandır. O kesim dediğimiz kesimde bu ülkenin ezici çoğunluğudur. Dolasıyla Erdoğan, bu ülkede Atatürk ilkelerine tekrar güç kazandıran insandır diyorum.

    Günümüzde bazı aşırılar dışında Atatürk ilkeleriyle sorunu olan insan kalmadı bu ülkede. Bakınız en son Atatürke hakaret edildi ve her kesimden tepki yağdı. Siz dindar kesimi tamamiyle Atatürk düşmanı olarak görüyorsunuz. Bu tabiki de çok büyük bir yanılgıdır.

    Şahsen ben Atatürkün her dediğine, her yaptığına katılmamakla birlikte, kendisine katıldığım birçok konuda vardır. Zaten forumda bazen kendisinin sözlerinden alıntılar yapmaktayım. Fakat kendimi Atatürkçü diye sınıflandıramam. Aynı zamanda ''Atatürke saygılıyız yaaa'' diyerek, kendisinin hatırasına inceden inceye dokunduranlardan da değilim. Ben şahsen Atatürkün neredeyse tüm uygulamalarına katılıyorum ve destekliyorum. Emin olun benim gibi birçok insanda vardır.

    Fakat bu biraz şuna benziyor. Bu ülkede Kürt isen, mutlaka Türk düşmanısındır. Veya dindar bir insan isen, mutlaka Atatürk düşmanısındır. Böyle bir yanlış algı var maalesef. Bu yüzden insanları bu konularda inandırmak güç.

    Edit: AndreaNilmar ve Thomas Henry Huxley i etiketlemiştim fakat forumdan bir sorun olsa gerek, gözükmüyor maalesef.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TURKISH POWER -- 12 Mayıs 2017; 23:13:30 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: oğuz.tr

    Atatürk ilkeleri demek, Türkiye Cumhuriyeti demektir. Rejimin kendisidir.

    Erdoğandan önce bu ülkenin büyük bir kesimi rejimle barışık değildi. Özellikle Laiklik ilkesiyle sorunları vardı. Erdoğan bu rejimi o kesimle barıştıran insandır. O kesim dediğimiz kesimde bu ülkenin ezici çoğunluğudur. Dolasıyla Erdoğan, bu ülkede Atatürk ilkelerine tekrar güç kazandıran insandır diyorum.

    Günümüzde bazı aşırılar dışında Atatürk ilkeleriyle sorunu olan insan kalmadı bu ülkede. Bakınız en son Atatürke hakaret edildi ve her kesimden tepki yağdı. Siz dindar kesimi tamamiyle Atatürk düşmanı olarak görüyorsunuz. Bu tabiki de çok büyük bir yanılgıdır.

    Şahsen ben Atatürkün her dediğine, her yaptığına katılmamakla birlikte, kendisine katıldığım birçok konuda vardır. Zaten forumda bazen kendisinin sözlerinden alıntılar yapmaktayım. Fakat kendimi Atatürkçü diye sınıflandıramam. Aynı zamanda ''Atatürke saygılıyız yaaa'' diyerek, kendisinin hatırasına inceden inceye dokunduranlardan da değilim. Ben şahsen Atatürkün neredeyse tüm uygulamalarına katılıyorum ve destekliyorum. Emin olun benim gibi birçok insanda vardır.

    Fakat bu biraz şuna benziyor. Bu ülkede Kürt isen, mutlaka Türk düşmanısındır. Veya dindar bir insan isen, mutlaka Atatürk düşmanısındır. Böyle bir yanlış algı var maalesef. Bu yüzden insanları bu konularda inandırmak güç.

    Edit: AndreaNilmar ve Thomas Henry Huxley i etiketlemiştim fakat forumdan bir sorun olsa gerek, gözükmüyor maalesef.

    Atatürk İlkeleri rejimin kendisi değildir. Bu zamanla sökülüp atılmıştır.

    Erdoğan laiklik başta olmak üzere bütün ilkelerin düşmanıdır, bunu görmemenin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Laiklik de "din özgürlüğü" değil, dinsel dogmaların devletten sökülüp atılmasıdır. "Din özgürlüğü" başka bir şeydir. Bu bağlamda Tayyip Erdoğan'ın laiklik konusunda koruyucu olduğunu iddia etmek de en hafif tabirle komiktir.

    Atatürk'e ve manevi kızına edilen hakaretlerden sonra verilen tepkilerin çoğu samimi bile değildi. Atatürk'e hakaret etmiş kimseler bile güya bu duruma tepki gösterdi. Söylediğinizin tam tersine AKP seçmeni de şeref ve namus yoksunu Mustafa Armağan'a sahip çıktı. Bunu sosyal medyada görmek zor değil. Kendisi (ve Bahadıroğlu) de tutuklanmış ya da herhangi bir ceza almış değil kolaylıkla görülebileceği üzere.

    Ben son satırdaki gibi düşünmüyorum. Dindar kesimleri Atatürk düşmanı olarak da görmüyorum. Fakat AKP'lilerin Atatürk'le ilgili hiç bir sözünün samimiyetine de inanmıyorum. Çünkü değiller.




  • Laiklikle din özgürlüğü elbette aynı şey değildir. Hatta birbiriyle alakalı da değiller. Şöyle ki, Sovyetler Birliği tam anlamıyla laik bir ülke olmasına rağmen, din özgürlüğü olmayan bir ülkeydi, din adamları ve ibadethanelere yaptıkları ortada, bu bir devlet politikasıdır. Veya ABD, laik bir ülke olmasına rağmen, aynı zamanda din özgürlüğü olan bir ülkedir, bugün ABD'de her dinden insanlar rahatlıkla fikirlerini ifade edebilirler, dernek kurabilirler, ibadethane açabilirler, dini kıyafetlerle gezebilirler, mesela bu Sovyerlerde mümkün değildi. Bu iki devlette laiktir. Demek ki din özgürlüğü demek laiklik demek değildir, hatta din özgürlüğü ile laikliğin hiçbir alakası da yoktur.



    Laiklik, devlet uygulamalarında din hükümlerinin referans olarak alınmaması, dini hükümlere yer verilmemesi, insan aklının devlet uygulamlarının kaynağı olmasıdır. Yani din devletinde kaynak dindir, laik bir devlette kaynak insandır. Erdoğan çok uzun bir süredir bu ülkenin başındadır ve günden güne de gücü artmaktadır.



    Fakat benim bildiğim kadarıyla yine yasama organımız olan TBMM, yasaları çıkartırken din hükümlerini referans almıyor. Yasayı neye göre çıkarıyor? Milletin seçtiği vekillerin uzlaşılarına göre, onların ortak akılda buluşmalarına göre. Yasa çıkartırken herhangi bir dinin hükümleri zannediyorum dikkate alınmıyor, öyle değil mi? Veya yargımızı ele alalım. Mahkemelerimiz hüküm verirken, dinin hükümlerine göre mi hükmediyor, yoksa anayasaya ve yasalarımıza göre mi? Peki anayasa yazılırken neye göre yazılıyor? Dine göre mi, yoksa yine yasama organımız olan meclisteki seçilmiş vekillerimizin uzlaşılarına göre mi? Bakın burada da gördüğünüz üzre dinin herhangi bir etkisi yoktur. Yürütmeyi ele alalım. Bildiğiniz üzre artık sistemimiz değiştiği için, artık bir Başbakandan söz etmek mümkün değil. Cumhurbaşkanı ve hükümet yürütmeyi yaparken, neye göre yapıyor bunu? Din hükümlerine göre mi? Veya Türkiye Cumhuriyetinin çıkarlarına göre mi? Şimdi burada elbette eleştiriler gelebilir. Yani Erdoğana göre çıkar olan şey size göre olmayabilir. Fakat o bu kararı verirken neye göre veriyor? Dine göre mi? Kesinlikle hayır. Ne bileyim, mesela Eğitim sistemimize bakalım. Müfredatlarımız dine göre mi şekilleniyor? Elbette hayır. Ezici çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede Kuran dersi koymak, Hz Muhammedin dersini koymak laikliğe aykırı olmaz, Kenan Evreninde dediği gibi ''insan bi iki rekat namaz kılmasını bilmeli''.



    Gördüğünüz üzre Türkiye Cumhuriyeti tam anlamıyla laik bir ülkedir. Bu ülkede değişen şey nedir biliyor musunuz? Laiklik değişmedi. O hala aynı duruyor. Din özgürlüğü konusunda birtakım değişimler yapıldı, daha önce de dediğimiz gibi bunun ise laiklikle hiçbir alakası yoktur. Bu din özgürlüğü konusuna giriyor. İşte değişen şey bu alanda oldu, buda büyük oranda Avrupa Birliğine uyum süreci kapsamında yapıldı, esasen dinle de hiçbir alakası yoktur.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Aynı ülkede yaşadığımızı düşünmüyorum, zira bu anlattığınız yer Türkiye değil.

    Devlet yönetiminde din referans alınmıyor derseniz ben sizin günceli ve siyaseti zerre takip etmediğinizi düşünürüm. Birkaç soru sorayım mesela. Bu ülkenin medar-ı iftiharı bilim insanlarından Celâl Şengör neden YÖK'e seçilmesine rağmen atanmadı ve hatta okulundan atılmaya çalışıldı? Dünya çapındaki piyanistimiz Fazıl Say neden hapis cezası istemiyle yargılandı (ve ceza aldı)? Neden devletin bütün kademeleri (ordu dahil) laik insanlardan arındırılarak "laik" hükümetin "referanslarıyla" dinci kişilere terk edildi? Dış politikada çıkar değil din ve hatta mezhep göz önüne alındığı için dibe batmadık mı? Bu soruları daha sabaha kadar uzatabilirim.

    Ezici çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede din dersi koymak da tabii ki de laikliğe aykırıdır. Bir 12 Eylül saçmalığı olan "zorunlu din dersleri" ayrıca bir insan hakları ihlalidir, özgür düşünce engelidir. Eğitimin dine göre şekillendirilmediği iddiasına ancak gülünür, kusura bakmayın. Dini öğretilerle çeliştiği için bilimsel gerçekler müfredattan kaldırılıyor. Bunun bire bir şahidi durumundayız.

    Ek olarak Tayyip Erdoğan'ın ve şürekasının "laikliğe aykırı fiillerin odağı olduğu" zaten hukuken tescil edilmiş bir gerçekliktir.




  • İşte 28 şubatın mimarlarında da aynı paranoya mevcut idi, maalesef. Laikliğe aykırıymış bilmem ne. Hep aynı paranoya var sizde kardeşim.

    Siz hala anlayamadınız şu gerçeği. Türk milletinin dindarlığı, şeriat dindarlığı değildir. Bu ülkenin insanı laik karakterlidir. Bu ülke insanının dinine hakaret etmediğin sürece, dini yüzünden aşağılamadığın sürece, sana dinden bahsetmez bile, din bizim insanımızın hayatının merkezinde değildir. Böyle bir toplumda şeriat isteği olabilir mi? Bu osmanlı döneminde de böyleydi. Toplum böyleyken, toplumdan gücünü alan siyasi liderler laikliği ortadan kaldırabilir mi? Toplumun isteği sadece dini yüzünden aşağılanmamak, başörtüsü yüzünden eğitimden ve birçok haktan yararlanamamak gibi şeylerin ortadan kaldırılmasıydı. Bunu gerçekleştiren adamıda sevdiler ve desteklediler. Bunların alanı din özgürlüğüdür, laiklik değildir, aradaki farkı örnekler üzerinden size açıklamıştım aslında.

    Erdoğanla derdiniz ne anlayamıyorum maalesef. Sizin ideolojinize tekrar can katan adamın kendisidir. Siyasete bulaşmak isteyen cemaatleri bitiren ve bitirmeye devam edecek olan adam Erdoğandır. Bunu sizler yapamadınız, yapamazsınız da, ters teper. Ama o yapıyor. Sebebini gayet iyi biliyorsunuz. Bu fetö operasyonlarını CHP iktidarı falan yapmış olsaydı bu ülkede kıyamet kopardı, ama Erdoğan yapınca halk destekliyor. Barışamadınız şu halkla kardeşim bunu kabul edin artık. Rejimi sevdiremediniz bu halka kardeşim, bunu da kabul edin. Sizin eksiğinizi tamamlayan adam Erdoğandır. Atatürkün başlattığı işi tamamlayan Erdoğandır. Bu kadar açık ve net konuşuyorum. Atatürk bu devleti kurdu, ama bu devleti büyük bir kesime sevdiremedi, veya ondan sonra gelenler soğuttu, burası hakkında tam emin değilim. Bunu sevdiren adam Erdoğandır. Bu işler zamanla olur, birtakım hamlelerle olur. Siz hala çankaya-yargı-asker üçlüsüyle bu düzenin devam edebileceğini zannediyordunuz, bu mümkün değildir. Rejimleri ayakta tutan halktır, her rejim gücünü kendi öz gücünden, halktan alır, sopayla ayakta kalamaz. Bu ülkede gelecekte çıkması muhtemel büyük bir iç savaşın önünü kesen adamda Erdoğandır. Böyle bir tehlikede ortadan kalkmıştır.

    Diyorum ya Atatürkün yarım bıraktığı işi tamamlayan adamdır Erdoğan. Bu konuda Atatürkü eleştiremem. 600 yıl boyunca tek bir ailenin diline bakmış bir topluma kısa sürede bu işleri anlatamazsın, benimsetemezsin. Hürriyet, cumhuriyet, özgürlük, demokrasi falan öyle biranda anlamazlar. O yapması gerekeni yaptı, buda yapması gerekeni yapıyor. Arada ufak nüans farkları var, gerisi hep aynıdır, misyon hala aynıdır.

    Hani AKP iktidara geldiğinde birtakım çevreler bunların Kemalizme ve Atatürke düşman olduğunu düşünerek, kendi elindeki güce dayanarak hükümete adeta meydan okurcasına ''Atatürk, emanetin emin ellerde, rahat uyu'' demişlerdi ya, yani hükümetin Kemalizme düşman olduğunu düşünerek, gerektiği durumlarda ellerindeki gücü kullanarak zorla bunları devireceğini ifade ediyorlardı bu lafları ederken, işte esas bugün bu lafı diyebiliriz.

    Diyebiliriz ki ''Ulu önder rahat uyu, emanetin emin ellerdedir, mirasın yaşamaktadır''

    Türkiye Cumhuriyeti, birtakım ufak detay farkları dışında, Atatürkün ve Kemalizmin izinden gitmektedir bugün. Bu devlet zaten yıllardır aynı çizgide gidiyordu fakat bugün bu rejim artık neredeyse toplumun tamamına hitap ediyor, ve neredeyse toplumun tamamı tarafından kabul görüyor. Anlayabilirseniz eğer, bu hakikat Kemalizm açısından büyük bir zaferdir, demiştim ya keşke bunları görebilseniz aziz dostum.

    Hiçbir siyasi partiyi desteklemiyorum, ister inanın ister inanmayın. Oy falanda kullanmıyorum uzun bir süredir. Pek siyasi tartışmalara da girmem. Fakat bu, siyaseti takip etmediğimiz anlamına gelmez. Siyaseti ve kamuoyunu takip ediyorum ve vardığım sonuçlar bunlardır. Eğer hatalı bir sonuca vardıysam, nerede hata yaptığımı gösterirseniz, düşüncemi dğeiştirebilirim. İnsanız yahu, hata yapabiliriz elbet.

    Sorduğunuz sorulara gelince. Din referans falan alınmıyor. Din, bu devletin politikalarını şekillendirmiyor. Celal Şengör ve Fazıl Say olayını bilmiyorum. Fakat mezhep konusunda yanılıyorsunuz. Şöyle ki, mesela bugün Irak yönetimi Şiilerin kontrolünde. Ama bi saniye, önce şunu belirtelim. Şii kontrolünde demek, Şii devleti demek değil. Veya Sünnilerin kontrolünde demek, Sünni devleti demek değil. Neyse, ne demiştik, bugünkü Irak devleti Şii kontrolünde. Saddam döneminde o ülke Sünni kontrolündeydi, öyle değil mi? Ama bu hükümet, ki bu eleştirdiğim bir konudur(Irak tezkeresinin meclisten geçmemesini olumlu bulurum), o sünni kontrolündeki Saddam rejiminin devrilmesinde katkı sağlamıştır. Onları deviren ABD'ye destek olmuştur. Eğer mezhepsel olarak hareket etmiş olsaydı, bunu yapmaması gerekirdi. Zira ABD'nin Saddamı devirdikten sonra o topraklarda kaosun sürekli güncel kalması için Şiileri iktidara taşıyacağı çok açıktı. Zira o Irak savaşında kendisine Şiiler ve Kürtler yardım etmiştir, savaş sonrasıda kontrolü onlara bırakmıştır. Yani bu biliniyordu. Ama bu hükümet Saddamı desteklemedi. Bu basit bir örnek.

    Veya şunu örnek verebiliriz. Işid adlı terör örgütüde sünnidir. Ama bu hükümet bildiğiniz üzere onlarla savaşıyor, şehit veriyoruz, operasyon yapıyoruz vs. Demek ki mezhepsel düşünmüyor bu hükümet.

    Aynı hükümet Esadı eleştiriyor, muhaliflere destek oluyor. Ama hangi muhaliflere? Demokratik olan muhaliflere destek oluyor. Işid gibi, El nusra gibi radikal örgütlere destek olmuyor. Esadı eleştirmesinin sebebi de mezhepsel değil. Esad büyük bir aptallık yaparak işleri bu noktaya getirdi. Bu hükümet Esadı adam gibi uyarmıştı, yapması gereken şeyleri söylemişti. Bak iç savaş geliyor, reform yap, haklarını iade et demişti. Ama o Esad bunu yapmadı. Oradaki iç savaşın Türkiye ye hiçbir faydası yok, tam aksine zararı var. Bakınız bugün milyonlarca mülteci Türkiye ye kitlendi. İyi bişey mi yani bu? Hükümet ister mi orada kan gövdeyi götürsün, sınırına teröristler yerleşsin? İster mi kardeşim bunu? Ayrıca, Türk kamuoyu açık bir şekilde Esada karşı iken, bu hükümetin Esadı açıkca desteklemesi mümkün değildir. Ama emin olun, o kadar yıldır o savaş var, bu hükümet birçok kez Esada yardım etmiştir, ama bunu açıkca yapmamıştır. Zira birtakım tehlikelerin kendi ülkesine sıçrayacağını düşündüğü konularda bunun önünü kesmek için Esada yardım etmiştir. Ama kamuoyu Esad karşıtı olduğu için açıkca bunu yapamamıştır. Türkiye devleti Esadın devrilmesini isteyecek, işler bu noktaya gelmiş iken, Esad hala o koltukta oturacak mı zannediyorsunuz? Siz bizim ülkemizi bu kadar mı küçük görüyorsunuz? Türkiye açısından sorun şu. Esadı devirmek dert değil, fakat o devrildikten sonra onun yerine kim oturacak? O devrildikten sonra Suriye toprakları nasıl şekillenecek? Bu konuda sağlam bir çözüm bulamadığı için bu devlet Esadı devirmeye falan çalışmıyor. Esad karşıtı söylemler, özellikle Cumhurbaşkanımızın Esad hakkında ki söylemleri tamamen Türk halkına yöneliktir, kamuoyu ya yöneliktir. Dışişleri bakanımızın çeşitli toplantılarda çeşitli ülkelerde yaptığı konuşmalara bakarsanız, aradaki farkı görürsünüz. This is just ''politics'' my friend



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TURKISH POWER -- 13 Mayıs 2017; 10:36:03 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.