Şimdi Ara

30 yaşından sonra değisebilmek sizce mümkün mü? (2. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
24
Cevap
2
Favori
1.149
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • enforcer90 E kullanıcısına yanıt

    Bilgisayar mühendisliği

  • "geri kaldım" baskısı herkeste vardır, bir sene dersleri geçemeyip okulu bir sene uzatacak oldu diye "bittim ben tam bir sene geri kaldım" diye morali bozup çalışmayı bırakan milyon tane üniversite öğrencisi var, çocuk daha 19 yaşında, okul okuyor, ama sırf okul uzayacak diye öyle bir morali bozuyor ki hayatı sona ermiş gibi hissediyor.

    25 yaşındaki kişi de geri kaldım diye ağlıyor
    30 yaşındaki de.

    30 yaşında olan 25 yaşındakine dönüp öğüt veriyor: "hiçbir şey için geç değil, yapabilirsin, ben senin yaşına geri dönebilmek için neler vermezdim" diye. ama, kendi kalkıp bir şey yapmayı denemiyor.

    aynı şekilde 25 yaşında olan da 19 yaşında olana öğüt veriyor: "yapabilirsin! senin yaşına dönme fırsatım olsa ben neler yapardım!" diye. ama bu öğüdü verdikten sonra kendisi bir şey denemeyip gene oturup vakit öldürmeye devam ediyor.

    herkes kendi yaşını geç görüyor. herkes kendi yaşından 4 sene önceye dönebilme şansı olsa çok şey yapacağını iddia ediyor (ya da düşünüyor)

    "kendini değiştirmek" denilen şey eğer aynı koşullarda yaşamaya devam edip de yapmaktan hiç zevk almadığın bazı şeyleri yapmak için kendini zorlamak ise, bu şekilde kendinizi değiştiremezsiniz. ortam koşullarını değiştireceksiniz. insanlar kendilerini değiştiremezler ama içinde bulundukları koşullar insanları değiştirir. mesela, İngilizce öğrenmek isteyip öğrenemediğini iddia eden biri, çok daha farklı bir öğrenme yöntemi denemelidir. aynı şeylerde ısrar etmemelidir.

    "kendimi değiştiremiyorum" diye yakınan kişilerin yapmadıkları şey aslında şudur: bu kişiler yeni şeyler denememektedirler. hayatları tekdüzedir. bu tekdüzelik:

    1- hem fırsatları kaçırmaya neden olur
    2- hem de zamanla insanı kendi içine hapsedip: "hiçbir zaman değişemeyeceğim" ümitsizliğini doğurur.

    ben 29 yaşıma kadar İngilizce bilmiyordum ve İngilizceyi hiçbir zaman öğrenemem diyordum. çünkü: "daha önce her çalışma yolunu denedim, kitaplardan çalıştım, filmler izledim, olmadı, olmuyor, benden olmaz, 29 yaşına kadar olmadıysa artık imkansız" diyordum. sonra, basit bir kelime çekme oyunu yapmak istedim. bu basit yazılımı yapıp çalıştırmak için de içine tabii ki Türkçe-İngilizce kelime çiftleri koymam gerekiyordu. bu içeriği eklerken, aklıma cümle eklemek geldi, onu da yaptım. şunu da yapayım, bunu da ekleyeyim diye bu süreç uzadı gitti ve zamanla ben buradan deli gibi İngilizce öğrenmeye başladım. sadece birkaç senede tanıdığım herkesten daha iyi konuşan, okuyan ve yazan birine dönüştüm.

    ben kendimi değiştirmedim.
    ben sevmediğim bir işi yapmak için azim göstermedim.
    ben sadece ortamımı değiştirdim.

    eski ortamım = kitaplardan İngilizce çalışmaya çabalamak, film izleyerek öğrenmeye çabalamak
    yeni ortamım = yazılıma istediğim içerikleri ekleyip sonra tekrar etmek

    ilk ortam benim ilgimi çekmiyordu. ilk ortam ilgimi çekmiş olsaydı zaten orada başarırım.
    sonra ortam değiştirip ikinci yönteme geçtim. bu yöntem aşırı derecede ilgimi çekiyordu, tüm dikkatimi odaklayıp vakit geçirebiliyodum.

    eğer 29 yaşında iken o basit yazılımı yapmayı düşünmüş olmasaydım, şu anda hâlâ: "34 yaşıma geldim ve İngilizce bilmiyorum, imkansız artık değişemem" diye ümitsizlik ile oturan biri olacaktım.

    dünyada ilginizi çekebilecek ve hayatınıza katkı sağlayacak birsürü şey var. ilginizi çeken bir şey bulduğunuz an, gerisi su gibi akıp gidiyor. önemli olan şey: sizin kendi ilginizi çekecek şeyi bulmak.

    bunu bulmanın yolu da sürekli yeni şeyler denemektir. kendini değiştirmek falan hikaye. sizin etrafınızda gördüğünüz: "şu şu kişi başarılı oldu, neler neler yaptı" dediğiniz kişiler çok azimliler mi zannediyosunuz? kendilerini değiştirmek için karar alıp uyguladılar mı zannediyosunuz? hepsi hikaye. herkes yapmaktan zevk aldığı bir şey bulup onu yapıyor. aslında kimsenin kendini paraladığı falan yok.

    insanın "kendinisini paralaması" yani "kendini zorlaması" gereken tek şey, yeni aktivite deneme aşamasıdır. yeni bir şeyi denemekteki ilk adımı atmaktır. çünkü daha önce yapılmamış yeni bir aktiviteyi ilk kez denemek her zaman zor gelir. sen yine de kendini zorlayıp sürekli farklı farklı şeyleri yapmayı dene, olmuyorsa zorlama, zevk almadığın yerde kendini paralama sakın, hemen yeni bir aktivite aramaya koyul. sahip olduğun enerjini "tek bir aktivitenin kuyusuna düşüp kendini o aktiviteyi yapmaya zorlayarak" tüketme. azmini yeni şeylere ilk adımı atmakta kullan. eğer bi gün çok ilgini çeken bir şey bulursan, bi oturtursan, gerisi zaten çorap söküğü gibi geliyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 01001101 -- 23 Ocak 2021; 13:23:45 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 01001101

    "geri kaldım" baskısı herkeste vardır, bir sene dersleri geçemeyip okulu bir sene uzatacak oldu diye "bittim ben tam bir sene geri kaldım" diye morali bozup çalışmayı bırakan milyon tane üniversite öğrencisi var, çocuk daha 19 yaşında, okul okuyor, ama sırf okul uzayacak diye öyle bir morali bozuyor ki hayatı sona ermiş gibi hissediyor.

    25 yaşındaki kişi de geri kaldım diye ağlıyor
    30 yaşındaki de.

    30 yaşında olan 25 yaşındakine dönüp öğüt veriyor: "hiçbir şey için geç değil, yapabilirsin, ben senin yaşına geri dönebilmek için neler vermezdim" diye. ama, kendi kalkıp bir şey yapmayı denemiyor.

    aynı şekilde 25 yaşında olan da 19 yaşında olana öğüt veriyor: "yapabilirsin! senin yaşına dönme fırsatım olsa ben neler yapardım!" diye. ama bu öğüdü verdikten sonra kendisi bir şey denemeyip gene oturup vakit öldürmeye devam ediyor.

    herkes kendi yaşını geç görüyor. herkes kendi yaşından 4 sene önceye dönebilme şansı olsa çok şey yapacağını iddia ediyor (ya da düşünüyor)

    "kendini değiştirmek" denilen şey eğer aynı koşullarda yaşamaya devam edip de yapmaktan hiç zevk almadığın bazı şeyleri yapmak için kendini zorlamak ise, bu şekilde kendinizi değiştiremezsiniz. ortam koşullarını değiştireceksiniz. insanlar kendilerini değiştiremezler ama içinde bulundukları koşullar insanları değiştirir. mesela, İngilizce öğrenmek isteyip öğrenemediğini iddia eden biri, çok daha farklı bir öğrenme yöntemi denemelidir. aynı şeylerde ısrar etmemelidir.

    "kendimi değiştiremiyorum" diye yakınan kişilerin yapmadıkları şey aslında şudur: bu kişiler yeni şeyler denememektedirler. hayatları tekdüzedir. bu tekdüzelik:

    1- hem fırsatları kaçırmaya neden olur
    2- hem de zamanla insanı kendi içine hapsedip: "hiçbir zaman değişemeyeceğim" ümitsizliğini doğurur.

    ben 29 yaşıma kadar İngilizce bilmiyordum ve İngilizceyi hiçbir zaman öğrenemem diyordum. çünkü: "daha önce her çalışma yolunu denedim, kitaplardan çalıştım, filmler izledim, olmadı, olmuyor, benden olmaz, 29 yaşına kadar olmadıysa artık imkansız" diyordum. sonra, basit bir kelime çekme oyunu yapmak istedim. bu basit yazılımı yapıp çalıştırmak için de içine tabii ki Türkçe-İngilizce kelime çiftleri koymam gerekiyordu. bu içeriği eklerken, aklıma cümle eklemek geldi, onu da yaptım. şunu da yapayım, bunu da ekleyeyim diye bu süreç uzadı gitti ve zamanla ben buradan deli gibi İngilizce öğrenmeye başladım. sadece birkaç senede tanıdığım herkesten daha iyi konuşan, okuyan ve yazan birine dönüştüm.

    ben kendimi değiştirmedim.
    ben sevmediğim bir işi yapmak için azim göstermedim.
    ben sadece ortamımı değiştirdim.

    eski ortamım = kitaplardan İngilizce çalışmaya çabalamak, film izleyerek öğrenmeye çabalamak
    yeni ortamım = yazılıma istediğim içerikleri ekleyip sonra tekrar etmek

    ilk ortam benim ilgimi çekmiyordu. ilk ortam ilgimi çekmiş olsaydı zaten orada başarırım.
    sonra ortam değiştirip ikinci yönteme geçtim. bu yöntem aşırı derecede ilgimi çekiyordu, tüm dikkatimi odaklayıp vakit geçirebiliyodum.

    eğer 29 yaşında iken o basit yazılımı yapmayı düşünmüş olmasaydım, şu anda hâlâ: "34 yaşıma geldim ve İngilizce bilmiyorum, imkansız artık değişemem" diye ümitsizlik ile oturan biri olacaktım.

    dünyada ilginizi çekebilecek ve hayatınıza katkı sağlayacak birsürü şey var. ilginizi çeken bir şey bulduğunuz an, gerisi su gibi akıp gidiyor. önemli olan şey: sizin kendi ilginizi çekecek şeyi bulmak.

    bunu bulmanın yolu da sürekli yeni şeyler denemektir. kendini değiştirmek falan hikaye. sizin etrafınızda gördüğünüz: "şu şu kişi başarılı oldu, neler neler yaptı" dediğiniz kişiler çok azimliler mi zannediyosunuz? kendilerini değiştirmek için karar alıp uyguladılar mı zannediyosunuz? hepsi hikaye. herkes yapmaktan zevk aldığı bir şey bulup onu yapıyor. aslında kimsenin kendini paraladığı falan yok.

    insanın "kendinisini paralaması" yani "kendini zorlaması" gereken tek şey, yeni aktivite deneme aşamasıdır. yeni bir şeyi denemekteki ilk adımı atmaktır. çünkü daha önce yapılmamış yeni bir aktiviteyi ilk kez denemek her zaman zor gelir. sen yine de kendini zorlayıp sürekli farklı farklı şeyleri yapmayı dene, olmuyorsa zorlama, zevk almadığın yerde kendini paralama sakın, hemen yeni bir aktivite aramaya koyul. sahip olduğun enerjini "tek bir aktivitenin kuyusuna düşüp kendini o aktiviteyi yapmaya zorlayarak" tüketme. azmini yeni şeylere ilk adımı atmakta kullan. eğer bi gün çok ilgini çeken bir şey bulursan, bi oturtursan, gerisi zaten çorap söküğü gibi geliyor.

    Gerçekten mükemmel bir tespit yapmışsınız, ama şöyle de bir durum var yeni şeyler denemek çoğu zaman para ve zaman ister. En basit hobiler için bile azımsanmayacak derecede para ve zaman gerekiyor ülkede de zaten genellikle çalışma saatleri yüksek ve ücretler de az o yüzden insanlar çoğu şeye vakit ve para bulamıyorlar.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.