Şimdi Ara

96 Model 850T5

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
21
Cevap
0
Favori
1.583
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • arkadaşlar 96 model volvo 850 t5 buldum araca hiç lpg takılmamış ve araç 220 bin kilometrede araç kaporta olarak diri ancak motoru beni tedirgin ediyor bu km den sonra lpg taksak bise olurmu bilgilendirirseniz sevinirim. ve bu araç alınırmı..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ddr4ig -- 5 Ocak 2012; 15:08:31 >



  • motora ne zaman ne olacağı belli olmaz bunu kimse tahmin edemez.ama bakımlı ve bakımsız yada zamanında bakımlı olmasına dikkat etmek lazım.en azından bize önceden fikir verir.
  • abi araç bursa emniyet müdürünün eski makam aracı bakımları full yaptırılmış çalışmayan bir parçası yokmuş muayenesi yeni yaptırılmış 4 lastik yeni imiş
  • Turbolu ve güçlü bir araç, hor kullanılmışsa baş ağırtabilir onun haricinde bakımları yapılmış temiz bir araçsa sorun çıkaracağını düşünmüyorum..
  • Bende 98 model S70 T5 var, bu aracın makyajlısıdır, motoru falan ufak tefek değişiklikler dışında aynıdır. Bu araçların motorları ve turboları eğer düzgün kullanılır ise büyük sorunlar çıkarmaz ve uzun ömürlüdür. Aşağıdakileri kontrol etmende fayda var;

    1. Bu motorlarda krank haznesine sızan gazları tahliye eden bir havalandırma sistemi bulunur ve zamanla tıkanıklık yapar. Tıkandığı zaman motorun orasından burasından yağ kaçırmaya başlar. Araba rölantide çalışırken yağ kontrol çubuğunu çekip, buraya bir balon veya lastik eldiven takacaksın. Eğer balon veya eldiven şişiyor ise, havalandırma sistemi tıkalı demektir.
    2. Aracı teste çıkar, 225 beygir gücü hissetmen, gaza bastığında sırtını koltuğa yapıştırdığını hissetmen lazım. Eğer güç kaybı varsa turbonun vakum hortumlarında kaçak olabilir, kontrol edilmesi lazım. Ayrıca turboyu iyi dinle, sağlıklı bir turboda fazla belirgin olmayan bir ıslık sesi duyarsın. Islık sesi duyulmuyorsa yine vakum kaçağına işaret edebilir. Aşırı belirgin bir ıslık sesi de turbonun içindeki mil ve rulmanların fazla aşınmış olduğunu gösterir genellikle.

    Şimdi işin en önemli kısmı şu;

    Bu araca LPG takmayı düşünüyorsan, ekonomi yapmak istiyorsun demektir ve bu araç seçebileceğin en yanlış araçtır. Eğer ekonomik sürüş peşindeysen neden 1.5 ton'a yakın ağırlıkta, 225 beygirlik turbo motorlu bir makine alıyorsun? Bana göre LPG bu araca hakarettir.




  • dediğiniz gibi lpg bu araca gerçekten hiç yakışmıyor ama kaliteli lpg kitleri ve iyi montajlarla gayet sorunsuz kullanan tanıdıklarım var. şartlar maalesef bunu gerektiriyor..
  • abi verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim ancok söyle bir şüpheye kapıldım ve aracın resmini koymak istedim sahibinden.com danda bulabilirsiniz aracın sağ farı sol farına gore buyuk yada sol farı sag farına gore kucuk yada araç kazalı tam cozemedim birde siz bakın

     96 Model 850T5
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Volvo S70 2.0 T5 1998 ?
    14 yıl önce açıldı
    Bmw 6.45ci alacağım 2004 Model
    9 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: raven58

    abi verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim ancok söyle bir şüpheye kapıldım ve aracın resmini koymak istedim sahibinden.com danda bulabilirsiniz aracın sağ farı sol farına gore buyuk yada sol farı sag farına gore kucuk yada araç kazalı tam cozemedim birde siz bakın

     96 Model 850T5


    Muhtemelen fotoğrafın çekildiği perspektiften dolayı öyle görünüyordur gözüne, araç kazalı dahi olsa hiçbir usta bir far diğerine göre küçük kalacak kadar kötü toplamaz arabayı. Aracın kazalı olup olmadığını fotoğraftan anlamak mümkün değil, en güzeli aracı güvenilir ve Volvo motorlarından anlayan bir motor ustası ile bir kaporta ustasına göstermek. Fotoğrafa bakıp ne desek yanıltıcı olur.

    Bir de aracı kontrol ederken, kontak anahtarı 2 pozisyonuna getirildiğinde motor arıza ışığının (üzerinde lambda işareti olması lazım, en azından S70'de öyle) yanıp yanmadığına bak. Bu ışık kontak 2 konumundayken yanmalı, araç çalıştırıldığında sönmeli. Eğer araç çalıştırıldığında sönmüyorsa maf sensörü arızası gibi pahalı bir soruna işaret edebilir. Hiç yanmıyorsa, satarken sorun olmasın diye ampulü sökülmüş olabilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fcalakol -- 25 Ocak 2012; 15:33:15 >




  • saol abi cok tesekkur ederim verdiğin bilgiler icin arac istanbulda ben sivastayim oradan alip sivasa getirmek cok pahaliya patlaya bilir arac 220000 de ve tüp yoktur sence alınmalımı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: raven58

    saol abi cok tesekkur ederim verdiğin bilgiler icin arac istanbulda ben sivastayim oradan alip sivasa getirmek cok pahaliya patlaya bilir arac 220000 de ve tüp yoktur sence alınmalımı.

    Dostum arabayı görmeden bu soruya ben de cevap veremem, sen de veremezsin. 96 model bir araba 220,000 km'deyse yılda sadece 15,000 kilometre yol yapmış demektir, gayet iyi. Yalnız elbette kilometre sayacıyla oynanmış olma ihtimali var. Bu Volvo'larda kilometre sayacı ile oynansa dahi aracın gerçek kilometresi ECU'de kayıtlıdır, bir yetkili Volvo servisine gidilir ve araç bilgisayara bağlanırsa sana gerçek kilometresini söylerler. Araca hiç LPG takılmamış olması da bence çok büyük avantaj. Senin yerinde olsam aldıktan sonra LPG taktırmam, bunlar beş silindirli turbo araçlar olduğu için LPG kitleri çok pahalı. Daha kitin parasını çıkaramadan satmak isteyebilirsin, boşa zarar etme.

    Yalnız bir Volvo 850 almak konusunda iyi düşün. Volvo 850 t5 çok güçlü bir motoru olan, performanslı ve çok keyifli bir araçtır. Ancak yaşlandı artık bu arabalar ve bunların motorlarına pek birşey olmasa da, arabanın geri kalanı sana masraf çıkarabilir, buna hazırlıklı ol. Parça bulmak çok zor olmuyor ancak ucuz da değil parçaları.




  • aynı araçtan bende de var..

    öncelikle bu araçların km sayacı analog ve km sayacı dişlileri sıklıkla kırılmaktadır.. onarımı kolaydır ama bence oynanmış olabilir..

    bu araca takacağın lpg kitinin fiyatı ortalama 3000 tl olacaktır.. prins marka kendim de taktırdım ama hehangi bir performans kaybı yok.. sadece ilave olarka valvecare sistemi koydurdum.. olası bir subap problemini engellemek için. araca lpg takmak hakaret demiş bir arkadaşımız ama bence bu bir önyargı.. bu ülkede akaryakıt fiyatları korkunç.. arkadaş aracı alacaksa hesabı kitabı iyi yapmalı..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: meteg

    aynı araçtan bende de var..

    öncelikle bu araçların km sayacı analog ve km sayacı dişlileri sıklıkla kırılmaktadır.. onarımı kolaydır ama bence oynanmış olabilir..

    bu araca takacağın lpg kitinin fiyatı ortalama 3000 tl olacaktır.. prins marka kendim de taktırdım ama hehangi bir performans kaybı yok.. sadece ilave olarka valvecare sistemi koydurdum.. olası bir subap problemini engellemek için. araca lpg takmak hakaret demiş bir arkadaşımız ama bence bu bir önyargı.. bu ülkede akaryakıt fiyatları korkunç.. arkadaş aracı alacaksa hesabı kitabı iyi yapmalı..

    Hocam LPG olayını senelerdir her fırsat bulduğumda araştırırım, her sanayiye yolum düştüğünde ustalarla sohbet eder, görüşlerini dinlerim.. Bugüne kadar öğrenebildiğim kadarı ile LPG dönüşümü sonrası takılan kite ve araca göre değişmekle birlikte mutlaka %10 ila %30 arası bir performans kaybı oluyor. Ama örneğin siz de LPG kiti taktırdığınızı ve performans kaybı olmadığını yazmışsınız, bunun gibi güçlü araçlarda güç kaybını hissetmek zor oluyor sanıyorum, çünkü güçlü motorları olan araçların sahipleri genelde aynı şeyi söylüyorlar. Aslında en doğrusu LPG öncesi ve sonrası aracı dinamometreye sokup sonuçları karşılaştırmak, çünkü küçük hacimli motorlarda bu kayıp çok net gözlemlenirken, güçlü motorlarda kayıp sadece gözden kaçıyor.

    Benim LPG'ye karşı olmamın birkaç nedeni var, özetlemeye çalışacağım, ancak öncelikle bu düşüncelerimin temelini oluşturan "risk" kelimesinin tanımını yapalım. Çünkü bizde risk nedir pek kimse bilmez, başbakan bile nükleer santral faciasından sonra "kimse evine tüp gaz da almasın o zaman" diyerek risk ne demektir bilmediğini kanıtlamıştır. "Risk = İhtimal x Kayıp" olarak tanımlanır. Bir evdeki tüp gazın patlama ihtimali de, patlamanın yol açacağı kayıp da ülke ölçeğinde küçüktür, dolayısı ile risk küçüktür. Oysa bir nükleer santralin patlama ihtimali belki evdeki tüpten bile küçüktür, ancak ülke ölçeğinde yol açacağı kayıp çok büyüktür, bu yüzden nükleer santral söz konusu olduğunda risk büyüktür.

    Öncelikle ekonomi ön planda tutuluyor ise, araç seçimi buna göre yapılmalı bana göre. Bu açıdan ekonomik bir sürüş peşinde olan birinin tank gibi büyük, ağır ve deli gibi güçlü bir Volvo 850 T5'e yönelmesi bence mantıksal olarak bir ikilem.

    İkinci olarak LPG dönüşümünün reel verimliliği, ekonomisi konusunda yapılan hesapların yanlış olduğunu düşünüyorum;

    1. Bu hesapları yaparken motordaki güç kaybını kimse hesaba katmıyor. Mutlaka dönüşüm öncesi ve sonrası veriler karşılaştırılarak, atıyorum en verimli sistem ile %10 güç kaybı yaşanıyorsa, bu %10'un hesaptan mutlaka düşülmesi lazım. Kayıp %30 ise %30 düşülmesi lazım hesaptan, çünkü "100 kilometrede benzinle şu kadar lira yakıyordum, şimdi LPG ile şu kadar lira yakıyorum" diyor taktıran, ama öbür tarafta bir güç kaybı da var bedel olarak ödenen. 2 litrelik motordan 1.8 motor gücüne düştüysen, 1.8 motorun yakışı üzerinden hesap edeceksin 100 kilometrede kaç lira kazancın olduğunu, 2 litre üzerinden yapılan hesap artık doğru hesap olmuyor.

    2. LPG montajını yapan ustanın çok doğru seçilmesi, montajın çok doğru yapılması gibi bir mesele var. Herkesin sanayide bu konudaki en iyi ustayı sorup öğrenebileceği bir çevresi yok, çok sayıda insan kulaktan duyma bilgiler ile veya bazen bir ilanı, reklamı takip ederek bir ustaya ulaşıyor. Çok basitinden enjektörler için manifolda delik açılırken manifold arabanın üstündeyken delik açan ustalar var ve manifolddan içeri kaçan talaşlar tamiri çok pahalı arızalara neden olabiliyor. Bu tür durumlarla karşılaşanların sayısı da görmezden gelinebilecek kadar az değil. Bu ihtimal ve doğurduğu riski mutlaka hesaba katmak gerekiyor, zira iki kuruş ekonomi yapacağım derken hatalı montaj sonucu durduk yere çok yüksek masraflar çıkabiliyor.

    3. Yine bugüne kadar sohbet ettiğim motor ustaları, her ne kadar LPG ustaları aksini iddia etse de, LPG dönüşümünün motorun birçok parçasında erken arıza ve sorunlara neden olabildiği konusunda hemfikirler. Reel verimlilik hesabı yapılırken gelecekte yaşanacak bu kayıpların da mutlaka hesaba katılması gerektiğini düşünüyorum.

    4. Yine LPG dönüşümü sonrası yapılan "100 kilometrede benzinle şu kadar lira yakıyordum, şimdi LPG ile şu kadar lira yakıyorum" hesabında aracın benzin ile çalıştığı süre ve yakılan benzin reel verimlilik hesabına yansıtılmıyor. Oysa bu memleketin büyük bölümünde 6 ay boyunca havalar soğuk, motor suyu sıcaklığı 45-50 dereceyi görmeden LPG devreye girmiyor. Bu kış günlerinde, özellikle şehir içi kısa mesafeli yolculuklarda LPG'li araçların hiç LPG'ye geçemeden istop edildiği, veya yolun yarısını benzinle gittiği oluyor. Bir yıl içerisinde benzinle gidilen kilometreler hesaba katılmadığı için de, "LPG kitinin parasını şu kadar zamanda çıkarırım, ondan sonra kara geçerim" hesapları hiçbir zaman tutmuyor.

    5. LPG dönüşümü için harcanan zaman ve bu zamanın ekonomik bir karşılığı var. Git, taktır, gel, olmadı tekrar ayara git, gel yapılan yol ve masraf. Git ruhsata işlet, gel, ruhsat masrafı, yol masrafı. Git tekrar muayeneye gir, sızıntı var derler, git düzelttir, tekrar gel, muayene masrafı, yol masrafı. Ekonomi yapacağım diye LPG dönüşümü yaptıranlar reel tasarruf hesabında bunları da hesaba katmıyor. Varsa yoksa "100 kilometrede benzinle şu kadar lira yakıyordum, şimdi LPG ile şu kadar lira yakıyorum".

    Tüm yukarıdakiler hesaba katılmadığı zaman LPG %30-35 ekonomi sağlıyor gibi görünüyor, ancak benim yukarıdakileri hesaba katınca yaptığım hesaplar reel olarak yapılan tasarrufun takılan kite, yapılan işe göre çok değişken bir %5-20 arasında olduğu yönünde. Dahası çok sayıda arkadaşımın tüm ısrarlarıma rağmen LPG dönüşümü yaptırıp, daha LPG kitinin parasını çıkaramadan arabayı sattıklarına şahit oldum. 10 liraya aldığınız arabaya 2 liralık LPG kiti taktırdıktan sonra 12 liraya satamıyorsunuz, araba yine 10 lira ediyor. Takılan kitin parasını çıkaramadan satınca da bırakın ekonomi yapmış olmayı, açıkça zarar ediyorsunuz.

    Oturduğum sokakte her kapıcının bir arabası var. Burada kapıcılar arasında bir statü simgesi haline geldi otomobil, adamın benzin koyup köye gidecek parası yoktur, yediğinden içtiğinden, çocuğunun geleceğinden ayırır, otomobil alır. Otomobili alır, ertesi gün gider borç harç LPG taktırır. Sonra bütün kapıcıların arabası yatar kapının önünde, hafta sonları ailecek doluşup bir 30 km piknik yolu yaparlar yazları, sonra yine yatar arabalar. Kışları yerinden nadiren kıpırdar. Sonra bir kapıcı arabasını değiştirir, hop, bütün kapıcılar satar arabaları, onlar da değiştirir. Ertesi gün LPG kiti takmaya. Ben böyle ekonomi yapan zeki millet görmedim.

    Şimdi geliyorum işin en can alıcı ve aslında beni en çok ilgilendiren yönüne: Güvenlik!

    Evet, herhangi birimizin hayatımız boyunca küçük trafik kazalarına karışma ihtimalimiz epeyce var, ufak tefek kazalar yapmayan pek yoktur. Ancak yine herhangi birimizin büyük bir trafik kazarına karışma ihtimali de oldukça düşük.

    LPG ustalarına sorunca hemen size kurşun sıkılınca dahi delinmeyen LPG tüplerinden, sistemin kaza anında yakıtı kesmesinden falan bahsediyorlar. Ufak tefek kazalarda pek sorun yok, ama ya ihtimal çok küçük olsa da büyük bir kazaya karışırsak? Bu ustaların anlattığı masallar malesef gerçeklerle örtüşmüyor, büyük kazalara karışan LPG'li araçlar cayır cayır yanıyor ve/veya infilak ediyor. Hani yazının başında ihtimal ve risk arasındaki farktan bahsettik ya, tamam ihtimal küçük ama risk çok büyük. Burada can söz konusu ve bu riskin bedeli ne kadar? Bunun hesabı yapılıyor mu?

    Bunların hepsi tazecik haberler;

    http://www.aktifhaber.com/tirin-dorsesine-carpan-lpgli-arac-yandi-557518h.htm
    http://www.alanyatelevizyonu.com.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=4346:lpgl-arac-yandi-&catid=3:guncel&Itemid=2
    http://www.izlesene.com/tv/cihanhaber/video/seyir-halindeki-lpgli-arac-alev-alev-yandi/3240749
    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1236855

    Ama işte adam LPG ustası olunca böyle gözünüzün içine baka baka yalan söyleyebiliyor;

    http://www.uzmantv.com/araclarda-lpg-kullanmanin-tehlikesi-var-mi

    Bunu bir LPG fanatiğine söyleyince çoğunlukla arabada benzin taşıdığımızdan, benzinin yanıcılığından falan bahseder bana. İyi güzel de kardeşim, otomobildeki benzin yüksek basınç altında saklanmıyor. LPG ise yüksek basınç altında sıvılaştırılmış olarak saklandığı için alevlenmesi için ateşle, kıvılcımla karşılaşması dahi gerekmiyor, basınç altından kurtulan LPG'nin aniden hava ile teması bile parlama için yetiyor. Dahası otomobillerde benzin tankı otomobilin uygun olan en güvenli yerinde, çok büyük kazalarda dahi nadiren alev alıyor. Sen arabanın en güvenli yeri zaten dolu olduğu için koyuyorsun LPG tüpünü bagaja. "Benzin tankı da bir bomba diyorsan, arabanın en güvenli yerinde bir bomba taşımak mı daha tehlikeli, biri bagajda olan iki bomba taşımak mı?" diyorsun, cevap veremiyor. Zaten cevap vermesi de gerekmiyor, LPG'li araçların karıştığı ortalama üstü kazalardaki durumları artık ayan beyan ortada.

    Yine aynı soru geliyor, bu riskin bedeli ne kadar? Kendi canına kıymet vermiyorsan, canından çok sevdiğin çocuklarını bindiriyorsun o arabaya. O çocukları karşı karşıya bıraktığın riskin bedeli ne? Ne kadar ekonomi yaparsan çocuklarının canı daha kıymetsiz olacak? %30 mu? %50 mi? Ne kadar? Soru bu..

    Evet bu ülkede akaryakıt fiyatları korkunç. Herkes bi zahmet ona göre otomobil seçsin, ya da gücü yetmiyorsa binmeyiversin otomobile. LPG'ye karşı olmam özetle (ancak bu kadar özet oluyor) bundandır..

    Edit:

    Yazının son kısmı biraz sert olmuş, farkındayım. Özellikle bu şekilde bırakıyorum ki internet üzerinde LPG üzerine araştırma yapanlar işin bu kısmını da dikkate alsınlar. Otomobilleri birazcık daha güvenli hale getirmek için her sene birçok yenilik yapılıyor, ekonomi yapacağım diye otomobilde fazladan bomba taşımanın anlamı yok. Siz kırmızı ışıkta dururken freni patlayan bir otobüs gelip arkadan otomobilinize bindirdiğinde, eğer arka koltuktaki çocuğunuz bu darbenin şiddetinden otomobilin güvenlik kafesi sayesinde sağ kurtulursa dahi, aracınız muhtemelen içinden kendi imkanlarınızla çıkamayacağınız bir hale gelmiş olacak. İlk müdahaleyi yapacak olan ekip gelip sizi aracı parçalayarak çıkarmak zorunda kalabilir, benzer görüntüleri her gün televizyonlarda seyrediyoruz. Böyle bir durumda en son isteyeceğiniz şey çocuğunuzu alevler, kendinizi çaresizlik ve son bir pişmanlık içerisinde bulmaktır.

    Aracınıza LPG taktırmayın! Ekonomi yapmak istiyorsanız, ekonomik araçlara binin!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fcalakol -- 12 Şubat 2012; 3:01:09 >




  • sayın fcalakol,

    imkan olsa aracı sürüp görmenizi isterim.. sanırım en iyisi bu olur bilgisayardan yazmak yerine..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: meteg



    sayın fcalakol,

    imkan olsa aracı sürüp görmenizi isterim.. sanırım en iyisi bu olur bilgisayardan yazmak yerine..

    Hocam bu konudaki sözünüz yeterli, lütfen beni yanlış anlamayın, sizin aracınızda belli ki kaliteli bir kit ile özenli yapılmış bir LPG dönüşümü söz konusu. Performans kaybı yok diyorsanız bunu elbette ısrarla sorgulayacak değilim. İşin performans kısmı benim tezimin sadece bir parçası ve tezin tümü her yönden tartışmaya açık. Yeter ki teknik olarak tutarlı ve seviyeli bir biçimde tartışılsın.

    Örneğin geçenlerde, sanıyorum bir Avustralya web sitesinde idi, stepne bölümünde kullanılan simit lpg depoları ile ilgili bir makale vardı. Makalede bu türden depoların aracın arkadan alacağı ciddi darbelerde nasıl yangına sebebiyet verdiği anlatılıyordu. Özetle lpg depoları çok yüksek dayanıma sahip oldukları için kaza sırasında hiçbir şekilde deforme olmadığından, doğrudan otomobilin benzin deposunun hizasına yerleştirilen simit deponun kaza sırasında bütün kütlesi ile engel tanımadan aracın önüne doğru yer değiştirdiğinden ve benzin deposunu parçalayarak yangına sebep olabildiğinden bahsediliyordu. Bookmark etmeyi unutmuşum malesef, yeniden bulabilirsem adresi yayınlayacağım.




  • meteg usta, sizin aracın motoru sıfır değil miydi? performans kaybı olmamasında sıfır motora sahip olmanız etki ediyor olabilir mi?
  • Arkadaşımda vardı bu otomobilin aynısından. 325000 civarında motor yaptırıp satmışlardı. Bakımlısı rahat 300.000 km götürür sizi. Gerçekten zamanının ötesinde çok güzel bir otomobildir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: fcalakol

    quote:

    Orijinalden alıntı: meteg

    aynı araçtan bende de var..

    öncelikle bu araçların km sayacı analog ve km sayacı dişlileri sıklıkla kırılmaktadır.. onarımı kolaydır ama bence oynanmış olabilir..

    bu araca takacağın lpg kitinin fiyatı ortalama 3000 tl olacaktır.. prins marka kendim de taktırdım ama hehangi bir performans kaybı yok.. sadece ilave olarka valvecare sistemi koydurdum.. olası bir subap problemini engellemek için. araca lpg takmak hakaret demiş bir arkadaşımız ama bence bu bir önyargı.. bu ülkede akaryakıt fiyatları korkunç.. arkadaş aracı alacaksa hesabı kitabı iyi yapmalı..

    Hocam LPG olayını senelerdir her fırsat bulduğumda araştırırım, her sanayiye yolum düştüğünde ustalarla sohbet eder, görüşlerini dinlerim.. Bugüne kadar öğrenebildiğim kadarı ile LPG dönüşümü sonrası takılan kite ve araca göre değişmekle birlikte mutlaka %10 ila %30 arası bir performans kaybı oluyor. Ama örneğin siz de LPG kiti taktırdığınızı ve performans kaybı olmadığını yazmışsınız, bunun gibi güçlü araçlarda güç kaybını hissetmek zor oluyor sanıyorum, çünkü güçlü motorları olan araçların sahipleri genelde aynı şeyi söylüyorlar. Aslında en doğrusu LPG öncesi ve sonrası aracı dinamometreye sokup sonuçları karşılaştırmak, çünkü küçük hacimli motorlarda bu kayıp çok net gözlemlenirken, güçlü motorlarda kayıp sadece gözden kaçıyor.

    Benim LPG'ye karşı olmamın birkaç nedeni var, özetlemeye çalışacağım, ancak öncelikle bu düşüncelerimin temelini oluşturan "risk" kelimesinin tanımını yapalım. Çünkü bizde risk nedir pek kimse bilmez, başbakan bile nükleer santral faciasından sonra "kimse evine tüp gaz da almasın o zaman" diyerek risk ne demektir bilmediğini kanıtlamıştır. "Risk = İhtimal x Kayıp" olarak tanımlanır. Bir evdeki tüp gazın patlama ihtimali de, patlamanın yol açacağı kayıp da ülke ölçeğinde küçüktür, dolayısı ile risk küçüktür. Oysa bir nükleer santralin patlama ihtimali belki evdeki tüpten bile küçüktür, ancak ülke ölçeğinde yol açacağı kayıp çok büyüktür, bu yüzden nükleer santral söz konusu olduğunda risk büyüktür.

    Öncelikle ekonomi ön planda tutuluyor ise, araç seçimi buna göre yapılmalı bana göre. Bu açıdan ekonomik bir sürüş peşinde olan birinin tank gibi büyük, ağır ve deli gibi güçlü bir Volvo 850 T5'e yönelmesi bence mantıksal olarak bir ikilem.

    İkinci olarak LPG dönüşümünün reel verimliliği, ekonomisi konusunda yapılan hesapların yanlış olduğunu düşünüyorum;

    1. Bu hesapları yaparken motordaki güç kaybını kimse hesaba katmıyor. Mutlaka dönüşüm öncesi ve sonrası veriler karşılaştırılarak, atıyorum en verimli sistem ile %10 güç kaybı yaşanıyorsa, bu %10'un hesaptan mutlaka düşülmesi lazım. Kayıp %30 ise %30 düşülmesi lazım hesaptan, çünkü "100 kilometrede benzinle şu kadar lira yakıyordum, şimdi LPG ile şu kadar lira yakıyorum" diyor taktıran, ama öbür tarafta bir güç kaybı da var bedel olarak ödenen. 2 litrelik motordan 1.8 motor gücüne düştüysen, 1.8 motorun yakışı üzerinden hesap edeceksin 100 kilometrede kaç lira kazancın olduğunu, 2 litre üzerinden yapılan hesap artık doğru hesap olmuyor.

    2. LPG montajını yapan ustanın çok doğru seçilmesi, montajın çok doğru yapılması gibi bir mesele var. Herkesin sanayide bu konudaki en iyi ustayı sorup öğrenebileceği bir çevresi yok, çok sayıda insan kulaktan duyma bilgiler ile veya bazen bir ilanı, reklamı takip ederek bir ustaya ulaşıyor. Çok basitinden enjektörler için manifolda delik açılırken manifold arabanın üstündeyken delik açan ustalar var ve manifolddan içeri kaçan talaşlar tamiri çok pahalı arızalara neden olabiliyor. Bu tür durumlarla karşılaşanların sayısı da görmezden gelinebilecek kadar az değil. Bu ihtimal ve doğurduğu riski mutlaka hesaba katmak gerekiyor, zira iki kuruş ekonomi yapacağım derken hatalı montaj sonucu durduk yere çok yüksek masraflar çıkabiliyor.

    3. Yine bugüne kadar sohbet ettiğim motor ustaları, her ne kadar LPG ustaları aksini iddia etse de, LPG dönüşümünün motorun birçok parçasında erken arıza ve sorunlara neden olabildiği konusunda hemfikirler. Reel verimlilik hesabı yapılırken gelecekte yaşanacak bu kayıpların da mutlaka hesaba katılması gerektiğini düşünüyorum.

    4. Yine LPG dönüşümü sonrası yapılan "100 kilometrede benzinle şu kadar lira yakıyordum, şimdi LPG ile şu kadar lira yakıyorum" hesabında aracın benzin ile çalıştığı süre ve yakılan benzin reel verimlilik hesabına yansıtılmıyor. Oysa bu memleketin büyük bölümünde 6 ay boyunca havalar soğuk, motor suyu sıcaklığı 45-50 dereceyi görmeden LPG devreye girmiyor. Bu kış günlerinde, özellikle şehir içi kısa mesafeli yolculuklarda LPG'li araçların hiç LPG'ye geçemeden istop edildiği, veya yolun yarısını benzinle gittiği oluyor. Bir yıl içerisinde benzinle gidilen kilometreler hesaba katılmadığı için de, "LPG kitinin parasını şu kadar zamanda çıkarırım, ondan sonra kara geçerim" hesapları hiçbir zaman tutmuyor.

    5. LPG dönüşümü için harcanan zaman ve bu zamanın ekonomik bir karşılığı var. Git, taktır, gel, olmadı tekrar ayara git, gel yapılan yol ve masraf. Git ruhsata işlet, gel, ruhsat masrafı, yol masrafı. Git tekrar muayeneye gir, sızıntı var derler, git düzelttir, tekrar gel, muayene masrafı, yol masrafı. Ekonomi yapacağım diye LPG dönüşümü yaptıranlar reel tasarruf hesabında bunları da hesaba katmıyor. Varsa yoksa "100 kilometrede benzinle şu kadar lira yakıyordum, şimdi LPG ile şu kadar lira yakıyorum".

    Tüm yukarıdakiler hesaba katılmadığı zaman LPG %30-35 ekonomi sağlıyor gibi görünüyor, ancak benim yukarıdakileri hesaba katınca yaptığım hesaplar reel olarak yapılan tasarrufun takılan kite, yapılan işe göre çok değişken bir %5-20 arasında olduğu yönünde. Dahası çok sayıda arkadaşımın tüm ısrarlarıma rağmen LPG dönüşümü yaptırıp, daha LPG kitinin parasını çıkaramadan arabayı sattıklarına şahit oldum. 10 liraya aldığınız arabaya 2 liralık LPG kiti taktırdıktan sonra 12 liraya satamıyorsunuz, araba yine 10 lira ediyor. Takılan kitin parasını çıkaramadan satınca da bırakın ekonomi yapmış olmayı, açıkça zarar ediyorsunuz.

    Oturduğum sokakte her kapıcının bir arabası var. Burada kapıcılar arasında bir statü simgesi haline geldi otomobil, adamın benzin koyup köye gidecek parası yoktur, yediğinden içtiğinden, çocuğunun geleceğinden ayırır, otomobil alır. Otomobili alır, ertesi gün gider borç harç LPG taktırır. Sonra bütün kapıcıların arabası yatar kapının önünde, hafta sonları ailecek doluşup bir 30 km piknik yolu yaparlar yazları, sonra yine yatar arabalar. Kışları yerinden nadiren kıpırdar. Sonra bir kapıcı arabasını değiştirir, hop, bütün kapıcılar satar arabaları, onlar da değiştirir. Ertesi gün LPG kiti takmaya. Ben böyle ekonomi yapan zeki millet görmedim.

    Şimdi geliyorum işin en can alıcı ve aslında beni en çok ilgilendiren yönüne: Güvenlik!

    Evet, herhangi birimizin hayatımız boyunca küçük trafik kazalarına karışma ihtimalimiz epeyce var, ufak tefek kazalar yapmayan pek yoktur. Ancak yine herhangi birimizin büyük bir trafik kazarına karışma ihtimali de oldukça düşük.

    LPG ustalarına sorunca hemen size kurşun sıkılınca dahi delinmeyen LPG tüplerinden, sistemin kaza anında yakıtı kesmesinden falan bahsediyorlar. Ufak tefek kazalarda pek sorun yok, ama ya ihtimal çok küçük olsa da büyük bir kazaya karışırsak? Bu ustaların anlattığı masallar malesef gerçeklerle örtüşmüyor, büyük kazalara karışan LPG'li araçlar cayır cayır yanıyor ve/veya infilak ediyor. Hani yazının başında ihtimal ve risk arasındaki farktan bahsettik ya, tamam ihtimal küçük ama risk çok büyük. Burada can söz konusu ve bu riskin bedeli ne kadar? Bunun hesabı yapılıyor mu?

    Bunların hepsi tazecik haberler;

    http://www.aktifhaber.com/tirin-dorsesine-carpan-lpgli-arac-yandi-557518h.htm
    http://www.alanyatelevizyonu.com.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=4346:lpgl-arac-yandi-&catid=3:guncel&Itemid=2
    http://www.izlesene.com/tv/cihanhaber/video/seyir-halindeki-lpgli-arac-alev-alev-yandi/3240749
    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1236855

    Ama işte adam LPG ustası olunca böyle gözünüzün içine baka baka yalan söyleyebiliyor;

    http://www.uzmantv.com/araclarda-lpg-kullanmanin-tehlikesi-var-mi

    Bunu bir LPG fanatiğine söyleyince çoğunlukla arabada benzin taşıdığımızdan, benzinin yanıcılığından falan bahseder bana. İyi güzel de kardeşim, otomobildeki benzin yüksek basınç altında saklanmıyor. LPG ise yüksek basınç altında sıvılaştırılmış olarak saklandığı için alevlenmesi için ateşle, kıvılcımla karşılaşması dahi gerekmiyor, basınç altından kurtulan LPG'nin aniden hava ile teması bile parlama için yetiyor. Dahası otomobillerde benzin tankı otomobilin uygun olan en güvenli yerinde, çok büyük kazalarda dahi nadiren alev alıyor. Sen arabanın en güvenli yeri zaten dolu olduğu için koyuyorsun LPG tüpünü bagaja. "Benzin tankı da bir bomba diyorsan, arabanın en güvenli yerinde bir bomba taşımak mı daha tehlikeli, biri bagajda olan iki bomba taşımak mı?" diyorsun, cevap veremiyor. Zaten cevap vermesi de gerekmiyor, LPG'li araçların karıştığı ortalama üstü kazalardaki durumları artık ayan beyan ortada.

    Yine aynı soru geliyor, bu riskin bedeli ne kadar? Kendi canına kıymet vermiyorsan, canından çok sevdiğin çocuklarını bindiriyorsun o arabaya. O çocukları karşı karşıya bıraktığın riskin bedeli ne? Ne kadar ekonomi yaparsan çocuklarının canı daha kıymetsiz olacak? %30 mu? %50 mi? Ne kadar? Soru bu..

    Evet bu ülkede akaryakıt fiyatları korkunç. Herkes bi zahmet ona göre otomobil seçsin, ya da gücü yetmiyorsa binmeyiversin otomobile. LPG'ye karşı olmam özetle (ancak bu kadar özet oluyor) bundandır..

    Edit:

    Yazının son kısmı biraz sert olmuş, farkındayım. Özellikle bu şekilde bırakıyorum ki internet üzerinde LPG üzerine araştırma yapanlar işin bu kısmını da dikkate alsınlar. Otomobilleri birazcık daha güvenli hale getirmek için her sene birçok yenilik yapılıyor, ekonomi yapacağım diye otomobilde fazladan bomba taşımanın anlamı yok. Siz kırmızı ışıkta dururken freni patlayan bir otobüs gelip arkadan otomobilinize bindirdiğinde, eğer arka koltuktaki çocuğunuz bu darbenin şiddetinden otomobilin güvenlik kafesi sayesinde sağ kurtulursa dahi, aracınız muhtemelen içinden kendi imkanlarınızla çıkamayacağınız bir hale gelmiş olacak. İlk müdahaleyi yapacak olan ekip gelip sizi aracı parçalayarak çıkarmak zorunda kalabilir, benzer görüntüleri her gün televizyonlarda seyrediyoruz. Böyle bir durumda en son isteyeceğiniz şey çocuğunuzu alevler, kendinizi çaresizlik ve son bir pişmanlık içerisinde bulmaktır.

    Aracınıza LPG taktırmayın! Ekonomi yapmak istiyorsanız, ekonomik araçlara binin!

    sayın fcalakol

    yazdıklarınız aslında çok doğru bir çoğuna da katılıyorum

    ama yazınızı okuduktan sonra risk konusunda şöyle bir düşünce aklıma geliyor

    eğer ekonomi ise derdimiz benzinli bir araç alıp lpg taktırıp v.s uğraşmaktansa yerine dizel bir araç alabiliriz 100km de 5-6 litre tüketiyo günümüz dizelleri oda şu şartlarda 25 tl bile yapmıyor

    ama kazalar konusunda öle şeyler yazmışsınız ki aracımız havayla yada suyla da çalışsa kazalarda biz öldük böle bir hava sezimledim

    bu benim fikrim kesinlikle yanlış anlaşılmasın

    bu kadar risk varsa o zaman biz arabaya hiç binmemeliyiz düşüncesi aklıma gelmiyor değil...

    saygılar...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: elalembialem_

    quote:

    Orijinalden alıntı: fcalakol

    quote:

    Orijinalden alıntı: meteg

    aynı araçtan bende de var..

    öncelikle bu araçların km sayacı analog ve km sayacı dişlileri sıklıkla kırılmaktadır.. onarımı kolaydır ama bence oynanmış olabilir..

    bu araca takacağın lpg kitinin fiyatı ortalama 3000 tl olacaktır.. prins marka kendim de taktırdım ama hehangi bir performans kaybı yok.. sadece ilave olarka valvecare sistemi koydurdum.. olası bir subap problemini engellemek için. araca lpg takmak hakaret demiş bir arkadaşımız ama bence bu bir önyargı.. bu ülkede akaryakıt fiyatları korkunç.. arkadaş aracı alacaksa hesabı kitabı iyi yapmalı..

    Hocam LPG olayını senelerdir her fırsat bulduğumda araştırırım, her sanayiye yolum düştüğünde ustalarla sohbet eder, görüşlerini dinlerim.. Bugüne kadar öğrenebildiğim kadarı ile LPG dönüşümü sonrası takılan kite ve araca göre değişmekle birlikte mutlaka %10 ila %30 arası bir performans kaybı oluyor. Ama örneğin siz de LPG kiti taktırdığınızı ve performans kaybı olmadığını yazmışsınız, bunun gibi güçlü araçlarda güç kaybını hissetmek zor oluyor sanıyorum, çünkü güçlü motorları olan araçların sahipleri genelde aynı şeyi söylüyorlar. Aslında en doğrusu LPG öncesi ve sonrası aracı dinamometreye sokup sonuçları karşılaştırmak, çünkü küçük hacimli motorlarda bu kayıp çok net gözlemlenirken, güçlü motorlarda kayıp sadece gözden kaçıyor.

    Benim LPG'ye karşı olmamın birkaç nedeni var, özetlemeye çalışacağım, ancak öncelikle bu düşüncelerimin temelini oluşturan "risk" kelimesinin tanımını yapalım. Çünkü bizde risk nedir pek kimse bilmez, başbakan bile nükleer santral faciasından sonra "kimse evine tüp gaz da almasın o zaman" diyerek risk ne demektir bilmediğini kanıtlamıştır. "Risk = İhtimal x Kayıp" olarak tanımlanır. Bir evdeki tüp gazın patlama ihtimali de, patlamanın yol açacağı kayıp da ülke ölçeğinde küçüktür, dolayısı ile risk küçüktür. Oysa bir nükleer santralin patlama ihtimali belki evdeki tüpten bile küçüktür, ancak ülke ölçeğinde yol açacağı kayıp çok büyüktür, bu yüzden nükleer santral söz konusu olduğunda risk büyüktür.

    Öncelikle ekonomi ön planda tutuluyor ise, araç seçimi buna göre yapılmalı bana göre. Bu açıdan ekonomik bir sürüş peşinde olan birinin tank gibi büyük, ağır ve deli gibi güçlü bir Volvo 850 T5'e yönelmesi bence mantıksal olarak bir ikilem.

    İkinci olarak LPG dönüşümünün reel verimliliği, ekonomisi konusunda yapılan hesapların yanlış olduğunu düşünüyorum;

    1. Bu hesapları yaparken motordaki güç kaybını kimse hesaba katmıyor. Mutlaka dönüşüm öncesi ve sonrası veriler karşılaştırılarak, atıyorum en verimli sistem ile %10 güç kaybı yaşanıyorsa, bu %10'un hesaptan mutlaka düşülmesi lazım. Kayıp %30 ise %30 düşülmesi lazım hesaptan, çünkü "100 kilometrede benzinle şu kadar lira yakıyordum, şimdi LPG ile şu kadar lira yakıyorum" diyor taktıran, ama öbür tarafta bir güç kaybı da var bedel olarak ödenen. 2 litrelik motordan 1.8 motor gücüne düştüysen, 1.8 motorun yakışı üzerinden hesap edeceksin 100 kilometrede kaç lira kazancın olduğunu, 2 litre üzerinden yapılan hesap artık doğru hesap olmuyor.

    2. LPG montajını yapan ustanın çok doğru seçilmesi, montajın çok doğru yapılması gibi bir mesele var. Herkesin sanayide bu konudaki en iyi ustayı sorup öğrenebileceği bir çevresi yok, çok sayıda insan kulaktan duyma bilgiler ile veya bazen bir ilanı, reklamı takip ederek bir ustaya ulaşıyor. Çok basitinden enjektörler için manifolda delik açılırken manifold arabanın üstündeyken delik açan ustalar var ve manifolddan içeri kaçan talaşlar tamiri çok pahalı arızalara neden olabiliyor. Bu tür durumlarla karşılaşanların sayısı da görmezden gelinebilecek kadar az değil. Bu ihtimal ve doğurduğu riski mutlaka hesaba katmak gerekiyor, zira iki kuruş ekonomi yapacağım derken hatalı montaj sonucu durduk yere çok yüksek masraflar çıkabiliyor.

    3. Yine bugüne kadar sohbet ettiğim motor ustaları, her ne kadar LPG ustaları aksini iddia etse de, LPG dönüşümünün motorun birçok parçasında erken arıza ve sorunlara neden olabildiği konusunda hemfikirler. Reel verimlilik hesabı yapılırken gelecekte yaşanacak bu kayıpların da mutlaka hesaba katılması gerektiğini düşünüyorum.

    4. Yine LPG dönüşümü sonrası yapılan "100 kilometrede benzinle şu kadar lira yakıyordum, şimdi LPG ile şu kadar lira yakıyorum" hesabında aracın benzin ile çalıştığı süre ve yakılan benzin reel verimlilik hesabına yansıtılmıyor. Oysa bu memleketin büyük bölümünde 6 ay boyunca havalar soğuk, motor suyu sıcaklığı 45-50 dereceyi görmeden LPG devreye girmiyor. Bu kış günlerinde, özellikle şehir içi kısa mesafeli yolculuklarda LPG'li araçların hiç LPG'ye geçemeden istop edildiği, veya yolun yarısını benzinle gittiği oluyor. Bir yıl içerisinde benzinle gidilen kilometreler hesaba katılmadığı için de, "LPG kitinin parasını şu kadar zamanda çıkarırım, ondan sonra kara geçerim" hesapları hiçbir zaman tutmuyor.

    5. LPG dönüşümü için harcanan zaman ve bu zamanın ekonomik bir karşılığı var. Git, taktır, gel, olmadı tekrar ayara git, gel yapılan yol ve masraf. Git ruhsata işlet, gel, ruhsat masrafı, yol masrafı. Git tekrar muayeneye gir, sızıntı var derler, git düzelttir, tekrar gel, muayene masrafı, yol masrafı. Ekonomi yapacağım diye LPG dönüşümü yaptıranlar reel tasarruf hesabında bunları da hesaba katmıyor. Varsa yoksa "100 kilometrede benzinle şu kadar lira yakıyordum, şimdi LPG ile şu kadar lira yakıyorum".

    Tüm yukarıdakiler hesaba katılmadığı zaman LPG %30-35 ekonomi sağlıyor gibi görünüyor, ancak benim yukarıdakileri hesaba katınca yaptığım hesaplar reel olarak yapılan tasarrufun takılan kite, yapılan işe göre çok değişken bir %5-20 arasında olduğu yönünde. Dahası çok sayıda arkadaşımın tüm ısrarlarıma rağmen LPG dönüşümü yaptırıp, daha LPG kitinin parasını çıkaramadan arabayı sattıklarına şahit oldum. 10 liraya aldığınız arabaya 2 liralık LPG kiti taktırdıktan sonra 12 liraya satamıyorsunuz, araba yine 10 lira ediyor. Takılan kitin parasını çıkaramadan satınca da bırakın ekonomi yapmış olmayı, açıkça zarar ediyorsunuz.

    Oturduğum sokakte her kapıcının bir arabası var. Burada kapıcılar arasında bir statü simgesi haline geldi otomobil, adamın benzin koyup köye gidecek parası yoktur, yediğinden içtiğinden, çocuğunun geleceğinden ayırır, otomobil alır. Otomobili alır, ertesi gün gider borç harç LPG taktırır. Sonra bütün kapıcıların arabası yatar kapının önünde, hafta sonları ailecek doluşup bir 30 km piknik yolu yaparlar yazları, sonra yine yatar arabalar. Kışları yerinden nadiren kıpırdar. Sonra bir kapıcı arabasını değiştirir, hop, bütün kapıcılar satar arabaları, onlar da değiştirir. Ertesi gün LPG kiti takmaya. Ben böyle ekonomi yapan zeki millet görmedim.

    Şimdi geliyorum işin en can alıcı ve aslında beni en çok ilgilendiren yönüne: Güvenlik!

    Evet, herhangi birimizin hayatımız boyunca küçük trafik kazalarına karışma ihtimalimiz epeyce var, ufak tefek kazalar yapmayan pek yoktur. Ancak yine herhangi birimizin büyük bir trafik kazarına karışma ihtimali de oldukça düşük.

    LPG ustalarına sorunca hemen size kurşun sıkılınca dahi delinmeyen LPG tüplerinden, sistemin kaza anında yakıtı kesmesinden falan bahsediyorlar. Ufak tefek kazalarda pek sorun yok, ama ya ihtimal çok küçük olsa da büyük bir kazaya karışırsak? Bu ustaların anlattığı masallar malesef gerçeklerle örtüşmüyor, büyük kazalara karışan LPG'li araçlar cayır cayır yanıyor ve/veya infilak ediyor. Hani yazının başında ihtimal ve risk arasındaki farktan bahsettik ya, tamam ihtimal küçük ama risk çok büyük. Burada can söz konusu ve bu riskin bedeli ne kadar? Bunun hesabı yapılıyor mu?

    Bunların hepsi tazecik haberler;

    http://www.aktifhaber.com/tirin-dorsesine-carpan-lpgli-arac-yandi-557518h.htm
    http://www.alanyatelevizyonu.com.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=4346:lpgl-arac-yandi-&catid=3:guncel&Itemid=2
    http://www.izlesene.com/tv/cihanhaber/video/seyir-halindeki-lpgli-arac-alev-alev-yandi/3240749
    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1236855

    Ama işte adam LPG ustası olunca böyle gözünüzün içine baka baka yalan söyleyebiliyor;

    http://www.uzmantv.com/araclarda-lpg-kullanmanin-tehlikesi-var-mi

    Bunu bir LPG fanatiğine söyleyince çoğunlukla arabada benzin taşıdığımızdan, benzinin yanıcılığından falan bahseder bana. İyi güzel de kardeşim, otomobildeki benzin yüksek basınç altında saklanmıyor. LPG ise yüksek basınç altında sıvılaştırılmış olarak saklandığı için alevlenmesi için ateşle, kıvılcımla karşılaşması dahi gerekmiyor, basınç altından kurtulan LPG'nin aniden hava ile teması bile parlama için yetiyor. Dahası otomobillerde benzin tankı otomobilin uygun olan en güvenli yerinde, çok büyük kazalarda dahi nadiren alev alıyor. Sen arabanın en güvenli yeri zaten dolu olduğu için koyuyorsun LPG tüpünü bagaja. "Benzin tankı da bir bomba diyorsan, arabanın en güvenli yerinde bir bomba taşımak mı daha tehlikeli, biri bagajda olan iki bomba taşımak mı?" diyorsun, cevap veremiyor. Zaten cevap vermesi de gerekmiyor, LPG'li araçların karıştığı ortalama üstü kazalardaki durumları artık ayan beyan ortada.

    Yine aynı soru geliyor, bu riskin bedeli ne kadar? Kendi canına kıymet vermiyorsan, canından çok sevdiğin çocuklarını bindiriyorsun o arabaya. O çocukları karşı karşıya bıraktığın riskin bedeli ne? Ne kadar ekonomi yaparsan çocuklarının canı daha kıymetsiz olacak? %30 mu? %50 mi? Ne kadar? Soru bu..

    Evet bu ülkede akaryakıt fiyatları korkunç. Herkes bi zahmet ona göre otomobil seçsin, ya da gücü yetmiyorsa binmeyiversin otomobile. LPG'ye karşı olmam özetle (ancak bu kadar özet oluyor) bundandır..

    Edit:

    Yazının son kısmı biraz sert olmuş, farkındayım. Özellikle bu şekilde bırakıyorum ki internet üzerinde LPG üzerine araştırma yapanlar işin bu kısmını da dikkate alsınlar. Otomobilleri birazcık daha güvenli hale getirmek için her sene birçok yenilik yapılıyor, ekonomi yapacağım diye otomobilde fazladan bomba taşımanın anlamı yok. Siz kırmızı ışıkta dururken freni patlayan bir otobüs gelip arkadan otomobilinize bindirdiğinde, eğer arka koltuktaki çocuğunuz bu darbenin şiddetinden otomobilin güvenlik kafesi sayesinde sağ kurtulursa dahi, aracınız muhtemelen içinden kendi imkanlarınızla çıkamayacağınız bir hale gelmiş olacak. İlk müdahaleyi yapacak olan ekip gelip sizi aracı parçalayarak çıkarmak zorunda kalabilir, benzer görüntüleri her gün televizyonlarda seyrediyoruz. Böyle bir durumda en son isteyeceğiniz şey çocuğunuzu alevler, kendinizi çaresizlik ve son bir pişmanlık içerisinde bulmaktır.

    Aracınıza LPG taktırmayın! Ekonomi yapmak istiyorsanız, ekonomik araçlara binin!

    sayın fcalakol

    yazdıklarınız aslında çok doğru bir çoğuna da katılıyorum

    ama yazınızı okuduktan sonra risk konusunda şöyle bir düşünce aklıma geliyor

    eğer ekonomi ise derdimiz benzinli bir araç alıp lpg taktırıp v.s uğraşmaktansa yerine dizel bir araç alabiliriz 100km de 5-6 litre tüketiyo günümüz dizelleri oda şu şartlarda 25 tl bile yapmıyor

    ama kazalar konusunda öle şeyler yazmışsınız ki aracımız havayla yada suyla da çalışsa kazalarda biz öldük böle bir hava sezimledim

    bu benim fikrim kesinlikle yanlış anlaşılmasın

    bu kadar risk varsa o zaman biz arabaya hiç binmemeliyiz düşüncesi aklıma gelmiyor değil...

    saygılar...

    her şeyi geçtim de lpg den kar yapacağız diyoruz ama durmadan lpg ayarına, filtresine ,bakımına gidiyoruz . katalitiğin ve motorun ömrünü yemesi de cabası. Yani hep zarar ediyoruz. Büyük konuşmayayım da şu saatten sonra benzinli araç almam.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: elalembialem_

    eğer ekonomi ise derdimiz benzinli bir araç alıp lpg taktırıp v.s uğraşmaktansa yerine dizel bir araç alabiliriz 100km de 5-6 litre tüketiyo günümüz dizelleri oda şu şartlarda 25 tl bile yapmıyor

    ama kazalar konusunda öle şeyler yazmışsınız ki aracımız havayla yada suyla da çalışsa kazalarda biz öldük böle bir hava sezimledim


    Hocam dizeller konusunda çok haklısınız, bence de çok yol yapan ve ekonomisine düşkün insanlar için en makul seçenek dizel.

    Güvenlik meselesi ile ilgili yazdıklarım elbette daha çok benim önceliklerime göre yazılmış şeyler, herkese uymaması doğaldır. Otomobil alırken herkesin farklı bir önceliği var, kiminin önceliği yakıt ekonomisi, kiminin performans, kiminin konfor, kiminin güvenlik, kiminin marka prestiji vs.

    Sizi tenzih ederek yazıyorum, otomobil kullanırken emniyet kemeri dahi takmayanlar var. Örneğin benim yazdıklarımı okuyan adam emniyet kemeri takmayan biriyse benim LPG'nin doğurduğu güvenlik risklerinden bahsetmem onun için elbette hiçbir şey ifade etmeyecektir. Zaten güvenlik kaygısı olsa herşeyden önce emniyet kemerini takar, emniyet kemeri takılmamasının doğurduğu risk LPG ile kıyaslanmayacak kadar büyüktür.

    Yine sizi tenzih ederek yazıyorum, biraz da inanmak istediklerine inanır insanlar. Önüne bilimsel gerçekleri koyarsınız, bunlara değil de sanayide bir ustanın söylediklerine inanmak ister, işine öylesi gelir. Yazdıklarım bu türden insanlar için de değil.

    Saygılar.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.