Neoconların adrenalin kaynağı Bir psikolojik harp taktiği mi?
Dünya çapında hatırı sayılır bir izleyici kitlesi olan 24’ün Amerika’nın Irak işgalini destekleyen Fox kanalında yayınlanan 6. sezon bölümleri ortalığı karıştırmış durumda. Los Angeles Antiterör Birimi’nin maceralarının anlatıldığı 24 adlı dizinin ocak ayında başlayan sezon bölümleri yine Müslümanları “kötü adam” olarak seçti, hem de giderek artan bir dozla... Yeni sezonda Ortadoğu kökenli teröristler Amerika’nın büyük kentlerinde canlı bombalar patlatıyor. İki sezon önce yine Müslümanları terörist olarak tasvir eden 24, bu kez Amerikalı Müslümanları iyiden iyiye endişelendiriyor. Kanalı protesto eden Müslümanlar, dizinin mesajının devlet görevlilerinin İslam karşıtı sözleri ile birleşmesinden ve dizideki Müslüman imajının gerçek gibi algılanmasından şikâyet ediyor. Diziyle birlikte Batı medyasının Müslümanları ve İslam’ı yansıtma konuları gündemi işgal edecek gibi görünüyor. Zira ABD’nin Irak’ta her gün kaç askerini kaybettiği haberlerini tek tek veren Fox TV’ye rağmen, Irak işgali yüzünden ölen sivil sayısının 700 bine ulaştığı bilgisini Batı medyasında bulmak için çok çaba harcamak gerekiyor. Aynı şekilde İsrail-Filistin anlaşmazlığında canlı bombalar patladığında manşetler atılabiliyor; ancak İsrail’in sivil hedeflere yaptığı saldırılar aynı oranda medya ve devletler nezdinde ses getirmiyor. Dizinin bu yıl başlayan yeni sezonunda Los Angeles kentinde Ortadoğu kökenli teröristler atom bombası patlatmayı başarıyor. Senaryonun İran’ın nükleer güç olma çabalarının manşetlerden düşmediği bir döneme gelmesi de dikkati çekiyor.
Amerika, Irak’a 20 bin asker daha gönderme kararı alırken ABD’nin Los Angeles kentinde atom bombası patlatıldı. 12 bin kişinin öldüğü tahmin edilen olayın sorumlularının Ortadoğu kökenli teröristler olduğu tahmin ediliyor. Nasıl oldu da bunu haber kanalları kaçırdı demeyin; çünkü atom bombası ABD’nin muhafazakâr olarak bilinen Fox kanalı tarafından yayınlanan 24 dizisinin 6. sezonunda patlıyor. Daha önce ABD’yi defalarca teröristlerin elinden kurtaran Los Angeles anti-terör birimi (CTU) ajanı Jack Bauer (Kiefer Sutherland), Ocak 2007’de başlayan son sezonda Amerika’nın şehirlerinde patlayan canlı bombalara karşı mücadele ediyor. Daha önce Amerika’yı ölümcül virüslerden, atom bombasından, nükleer santralların patlamasından koruyan Bauer, bu kez Los Angeles’ta atom bombasının patlamasına engel olamıyor. 24 dizisinin 6. sezonu Amerika’nın değişik şehirlerinde canlı bombaların patlamasını konu alıyor. Canlı bombaların patlatılmasından sorumlu olarak Müslüman gruplar tasvir ediliyor. Dizinin ilk 6 bölümünden anlaşılan terörist eylemler yapanların asıl hedefleri arasında ABD’de 5 tane atom bombasını patlatmak yer alıyor. 24’ün 6. sezonunun yayına başlamasıyla ABD’deki Müslümanlar diziyi protesto etti. Müslümanların acımasız ve kalpsiz insanlar olarak tasvir edildiğini belirten Müslüman gruplar, yeni bölümde hâkim olan temanın korku ve nefret olduğunu ifade ediyor.
ABD’li Müslümanlar saldırılara maruz kalmaktan korkuyor
Washington merkezli Amerikan-İslam ilişkileri konseyi sözcüsü Rabiah Ahmed, diziyi izledikten sonra markete gitmeye korktuğunu söyledi. Ahmed, “Diziyi izleyen biri gerçek ve kurgu arasındaki farkı ne kadar algılayabilir?” diye endişelerini dile getiriyor. Rabiah Ahmed, dizinin ilk bölümleri yayınlandıktan sonra Fox şirketi yöneticileri ile görüştüklerini ve Müslümanların daha iyi tasvir edilmesini talep ettiklerini ifade etti. Ancak Fox yetkilileri, bu konuda bir söz vermekten kaçınıyor. Dizinin ilk bölümlerinin yayınlandığı hafta Fox kanalı, yazılı bir açıklama yaparak karakterlerinde herhangi bir etnik veya dini grubu hedef almadıklarını belirtti. Amerikalı Müslümanlardan Sireen Sawaf, dizinin fanatiklerinden olduğunu belirtiyor ve şovun olaylara ve kişilere çok farklı açılardan ve boyutlardan baktığını kabul ediyor. Ancak Sawaf, özellikle devlet görevlilerinin ağzından çıkan anti-Müslüman bildiriler de dikkate alındığında dizinin Amerikan kamuoyunun zihninde bıraktığı imajdan endişeli olduğunu ifade ediyor. New Jersey’de göçmenlik avukatlığı yapan Sohail Muhammed de diziyi izledikten sonra şoke olduğu belirtiyor. Muhammed, diziyi izleyen birinin rahatlıkla masum Amerikalı bir Müslüman’a saldırabileceğinden endişe ediyor. Amerikan Arap Ayrımcılığa Karşı Komitesi’nde dizi aleyhine bir kampanya başlattı. Komite, Amerikalı Müslümanları Fox kanalına dizi hakkında şikâyette bulunmaya davet ediyor.
Her Ortadoğulu terörist mi?
Dizinin altıncı bölümünde sıradan Müslüman aileler polis tarafından tutuklanmaya başlıyor. Bu tutuklamaların birinde babayı polis götürürken genç oğul komşuya sığınıyor. İyi kalpli beyaz Amerikan ailesi polisin tutumunu tasvip etmedikleri için Müslüman gence kucak açıyor. Ancak dizi ilerledikçe görülüyor ki; genç adam canlı bombaların lideri ile birlikte çalışıyor ve atom bombasının patlatılması için gerekli çalışmalarda aktif rol alıyor. Kendisine sahip çıkan Amerikalı aileyi rehin alıyor, beyaz Amerikalı ailenin babasını kendi yapması gereken işleri yapmakla görevlendiriyor. Amerikalı beyaz baba çaresiz söylenenleri yapıyor ve sonunda atom bombasının patlamasıyla beyaz Amerikalı baba anti-terör görevlileri ve teröristlerle birlikte ölüyor.
Amerikan medyasında Müslümanlık ve terör sıklıkla yan yana getirilirken aynı oranda Irak, Filistin veya Afganistan’da yaşamlarını yitiren siviller kendine yer bulmakta zorlanıyor. Amerika’nın Irak işgali sırasında ölen asker sayısı her gün tek tek sayılırken ve asker ölümlerinin sayısının 3 binin üstüne çıkması milat olarak vurgulanırken 700 bine yakın Iraklının hayatını kaybettiğini söyleyen haberleri bulmak için ciddi gayret göstermek gerekiyor. Her gün İran’ın nükleer programının modern dünya için ne kadar tehlike içerdiğinden dem vuran ABD’nin aslında tarihte atom bombasını iki şehre atmaktan çekinmeyen tek devlet olduğu bilgisini Batı medyasında bulmakta zorlanıyoruz. İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalarda canlı bombalar patladığında flaş olarak verilen haberler, İsrail’in bütün askerî gücünü sivil hedeflere yönelttiğinde Birleşmiş Milletler kadar sessizliğe bürünmüş bir Batı medyası karşımıza çıkıyor.
Batı medyasının İslam dünyasını kendi toplumlarına yansıtması bu toplumlarda önyargıyı, korkuyu, nefreti ve paranoyayı üst düzeye çıkarıyor. Öyle ki ABD’de eğitim görmüş ve Boston, New York şehirlerinde şirketlerde çalıştıktan sonra 2005 yılında ülkesine dönmek isteyen bir Türk’ün başına gelenler paranoyanın boyutlarını anlatıyor. Türkiye’ye döneceği için her gün gidip geldiği New Jersey-New York metrosu hattında elinde kamera ile çekim yapan vatandaşımız “duyarlı” bir Amerikalı tarafından tespit edilir ve polise bildirilir. Polis, bilgisayar programcısı olan kişiye ne yaptığını sorar. O da ülkesine döndüğü için ABD’deki bir günlük hayatının video çekimini yaptığını söyler. Ancak polis bunun “özgürlükler ülkesinde” doğru olmadığını ifade eder ve kendisini karakola götürür. Birkaç saat karakolda sorulara muhatap olduktan sonra serbest kalabilen kahramanımız, video kamerasına el konulmasına mı üzülsün yoksa serbest kaldığına mı sevinsin birkaç gün sonra Türkiye’ye döner. h.gokcan@zaman.com.tr
Amerika, halkını savaşa psikolojik harekat ile hazırlıyor
Dr. Ercan Çitlioğlu (Terör Uzmanı): Amerika’nın bu gibi dizilerle iki hedefi olabilir. Birincisi tartışmasız bir şekilde üstün ordusuna rağmen Amerika Irak’ta feci halde dayak yiyor. 3 bin ölüsü, 24 bin kadar da yaralısı olan savaşta yeniden Vietnam sendromu yaşanmaması için Irak’a saldırısını haklı çıkarması gerekiyor. Irak’ta yenildiğini kendi halkından saklaması gerekiyor. İkinci olarak da eğer ABD İran’a askeri müdahalede bulunacaksa Amerikan kamuoyunu psikolojik harekat ile hazırlıyor. Karşıdaki kitleyi Amerikan halkına düşman, her şeyi yapmaya hazır bir toplum olarak göstermeye hazırlık olarak da görebiliriz. Eğer ben savaşmazsam bunlar başınıza gelir demeye getiriyor.
Amerika’nın kültürel sistemi Müslümanları terörist görüyor
Hüsnü Mahalli (Gazeteci-Yazar): Amerika’nın kültürel sistemi, Ortadoğu coğrafyasında yaşayanlara karşı hep aşağılayıcı bakıyor. Müslümanlar Amerikan filmlerinde hep yemek yiyişinden, kıyafete, kadınlara davranış şekillerine kadar her konuda kötü tasvir ediliyor. Bu yaklaşım Müslüman coğrafyada yaşayanlara terörist, geri kalmış, ahlaksız, çirkin olarak bakar. Yalnızca bir dizide değil binlerce bilgisayar oyununda, DVD’lerde, binlerce çizgi filmde Müslümanlar nasıl avlanır, nasıl öldürülür gibi şeyler var. Geçen sene Amerika’da yerel basın, internet, gazete, dergilerde Müslümanların aleyhinde, İslam’ı hedef alan 318 bin yayın çıktı. Hepsi bir araya gelince Müslüman’a bakış kötü şekilde oluşuyor.