Şimdi Ara

Adları efsanelere karışan Emir Nogay ve Edige Mirza kimdirler?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
1.395
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • EMİR NOGAY(1267-1299)


    Berke Han’ın Hülagü’ye karşı yaptığı harpler esnasında, Cuci oğullarından birisinin neslinden gelen, Tatar oğlu Nogay, askeri kabiliyeti ile sivrilmiş ve süratle yükselmişti. Berke Han’dan sonra tahta çıkan Mengü-Timur (1266-1280) zamanında Nogay’ın nüfuzunun arttığı görülüyor; Tuda-Mengü zamanında(1280-1287) Nogay, Altın Orda’da başlayan iç karışıklıklarda şahsi cesareti, kuvvetli iradesi ve idari kabiliyeti sayesinde devletin en nüfuzlu şahsiyeti olmuş ve idareyi elinde tutmuştu. Fakat babası han olmadığı cihetle, Nogay da “Han” lakabını alamamış, “Emir” olarak kalmakla yetinmiştir.

    İşte bu Emir Nogay, kırk yıl kadar Altın Orda mukadderatı üzerinde mühim rol oynamış ve uzun zaman, istediği anda “Han” ları değiştirmiş, Çingiz oğullarından tahta çıkardığı kimseler vasıtasıyla arzu ettiği şekilde devleti idare etmiştir. Dış memleketlerde Nogay’ın “Melik” (Rusya’da “Çar”) olduğu dahi zannedilmiştir. Emir Nogay resmen, sadece Deşt-i Kıpçak’ın ordu kumandanı ( Tuman-Tümen başı) idi. Fakat yukarıda da ifade edildiği gibi, bilhassa Tuda-Mengü Han ile Tele Boğa (1287-1291) ve Tokta Han (1291-1312) ın ilk on yılında (1299 a kadar) çok büyük rol oynamış ve Altın Orda’nın hakiki amiri olmuştur.

    Deşt-i Kıpçak’ta bulunması hasebiyle Emir Nogay, Balkan işlerine de karışmış ve Bulgar Çarı Gregor Terter, onun tarafından tahtından indirilip, yerine Smileç adında biri getirilmiştir. Nogay, 1296’da Sırplar’a karşı da yürümüş ve Kral Stefan Milütin’i itaata mecbur kılmıştır. Nogay’ın 1297’de Bizans İmparatoruna da kendi taleplerini kabul ettirdiği biliniyor.

    Mamafih Nogay’ın kudretine bakmaksızın (ve belki de bundan ötürü) Altın Ordu’da kanlı mücadelelerin önü alınamamıştı. Hatta Nogay’ın kendisine tabi “iller” “uruğlar” arasında da karışıklık baş göstermişti. Nogay tarafından tahta çıkarılan Tokta bir müddet sonra, hamisine karşı mücadeleye başlamış ve Terek Nehrine yakın “Kukanlık” mevkiinde cereyan eden bir muharebe esnasında Nogay’ın kuvvetleri yenilmiş ve Nogay’ın kendisi de esir düşmüş ve Rus askeri tarafından kafası kesilerek öldürülmüştür (1299 yılı sonbaharı) Bununla, Altın Orda’da uzun yıllar en mühim bir rol oynamış olan Emir Nogay’ın hayatı da sona ermiştir. Mamafih hatırası ölümünden sonra da yaşamış ve kendine bağlı il ve uruğlar kendisinin adını alarak “Nogay” tesmiye edilmişlerdir. Aşağı İdil- Yayık ve Cim (Emba) nehirleri boyundaki “Nogaylar”(Mangıtlar) işte bunlardır.



    Not: Vidyodaki görüntüler "Göçebeler" filminden alınmıştır.

    EDİGE MİRZA


    Aksak Timur’un 1391’deki seferinden az önce Toktamış’tan kaçarak Timur’un hizmetine giren, Nogay- Mangıt büyüklerinden Edige Mirza’nın ismi geçmeye başlıyor. Bu zat az sonra, cesaretiyle ad kazanmış ve Timur-Kutluk Han’ın koruyucusu sıfatıyla sivrilmiş ve vaktiyle Nogay’ın oynadığı rolü üzerine almıştır. Timur Kutluk ’un ölümünden sonra(1401) Edige Mirza, Şadibek adlı bir Çingiz oğlunu tahta geçirmiş ve onun adına bütün devlet idaresini elinde tutmuştur.1408’de Şadibek ile Edige arasında çıkan mücadelede, Han tahtını bırakıp kaçmak zorunda kalmıştır. Bu defa tahta geçirilen Pulat Bek, Edige’nin elinde tam bir oyuncak olmuştur.

    Edige Mirza, Altın Orda’ya kafa tutmaya başlayan Moskova Knezliğini de itaat altına almak maksadıyla Litvanya ile anlaşmış ve Litvanya ile Moskova arasında başlayan mücadeleden faydalanarak 1409’da Moskova’ya karşı büyük bir sefer açmış, Rus Knezini itaate mecbur kılmıştır.

    Edige Mirza’nın, Harezim’de Altın Orda’nın hâkimiyetini sağladığı görülüyor. Bu sıfatla 1409’da Herat’a, Şahruh’a (Timur’un oğlu) elçi göndermişti; bu münasebetle kendisinin adeta bir hükümdar gibi davrandığı da anlaşılmaktadır. Fakat Edige ile Toktamış’ın oğulları arasında başlayan mücadelelerde Edige’nin kudreti tedricen azalmış ve nihayet yenilgi ile bitmiştir. Edige’nin 1416’da Kiyef’e hücumu bilindiğinden, kendisinin bu tarihlerde Kırım’a dahi hâkim olmuş bulunması mümkündür. Fakat bu tarihten üç yıl sonra, Edige Mirza, Toktamış’ın oğlu Kerim- Birdi tarafından Yayık Nehri üzerindeki Saraycık şehri yakınında 1419’da mağlup edilmiş ve parçalanarak öldürülmek suretiyle macera dolu hayatına son verilmiştir.

    EDİGE DESTANI


    Edige Mirza’nın kahramanlıklar ve maceralarla dolu hayatı ve bilhassa Moskof- Ruslar’a karşı savaşları, başta Mangıt-Nogay uruğları arasında olmak üzere destanlara konu teşkil etmiş ve şahsiyeti Karadeniz’in kuzeyindeki ve İdil boyundaki bütün Türk kavimlerinin en çok sayılan “tarihi kahramanı” olarak tebcil edilmiştir. Bu destanlarda, Edige’nin büyük kahramanlıkları, cesareti, yiğitliği ve birçok maceraları anlatılmaktadır. Nesilden nesile ağızdan ağıza nakledilen “Edige Destanı”, Türk Destan Edebiyatı arasında, “Manas” Destanı kadar olmasa bile, yine de yüksek bir yer tutmaktadır. Fakat bu destan Rusya-Sovyetler hükümetince Kazan ilinde ve diğer Türk ülkelerindeki bütün tarih ve edebiyat kitaplarından çıkarılmış ve söylenmesi de yasak edilmişti. Çünkü bu destan, güya ancak ”Hanlar, yüksek tabaka ve beylerin” hayatını aksettiriyor ve milletler arasındaki dostluğu yıkacak nitelikte imiş(Ruslara karşı mücadeleler tebcil ediliyor demek isteniyor). Buna rağmen bu Edige Destanı’nın yine de eskisi gibi ağızdan ağıza dolaştığı ve muhafaza edildiği muhakkaktır. Zaten basılmış olması hasebiyle büsbütün kaybolması da mümkün değildir.

    Edige’den sonra, “ Taht İli”nde (Saray’da) Hanlar birbirini sık sık takip etmişler ve karşılıklı şiddetli mücadeleler yapmışlardır.

    (Prof.Dr Akdes Nimet Kurat,4. ve 18. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AlbatrosD.IIIFazılBey -- 1 Haziran 2021; 23:35:59 >







  • Emir Nogay ile ilgili verilen bilgi çok faydalıdır, teşekkür ederim.
  • Rica ederim.
  • Edige mirza adını bir halka verdi, adını verdiği o halk güzel müzikler yaptı.

  • Öncelikle konu için teşekkürler. Bana ailemden dinlediğim hikayeleri hatırlattı. Babamın babası Nogay Türk'ü, Annesi Kırım Tatarı'dır. Esasında ben de Nogay Türk'üyüm yani. Çocukluğum büyüklerden hikayeler dinlemekle geçti. Bizimkiler 1800'lerin sonu ve 1900'lerin ilk çeyreğinde ayak basmışlar Anadolu'ya.


    Yaşım büyüdükçe kendim Nogay'ların tarihini araştırmaya başladım. Maalesef kaynak bulamadım. Bazı Nogay Türk'ü tarihçilerin çalışmaları var fakat sayıca çok azlar ve bazılarının kaynakları çok sağlam değil. Bir ara bizim ailenin Anadolu'ya göç ettiklerinde kurdukları ve yaşadıkları köye gittim. Mezarlarda eski bir Türk geleneği olarak ailenin, boyun damgası mezar taşına basılırmış. Maalesef 1800'lerin sonunda ve ortalarında gelen, muhtemelen mezar taşında damgayı taşıyanların mezarları kaybolmuş. Köydekilere sordum, su altında kaldı onlar dediler. Pek aklım ermedi nası su altında kaldığına fakat ortada mezar falan yoktu. Bir şeyler bulup burada konuna eklemeler yapmak isterdim ama maalesef nereye gittiysem elim boş döndüm. Aydınlatamadım Nogay tarihini :)


    Nogay Türkleri'ni iyi tanıyorum ama, hepsinin olmasa da bütün büyüklerimin hikayelerini dinledim, nasıl insanlar olduklarını gözlerimle gördüm. Nogay'lar acılı bir toplumdur. Tarihlerindeki kısa süreli şan ve şöhret yaşadıkları acılarla silinmiş gitmiş. Hayatları savaşla, göçle ve sürgünle geçmiş. Evvela Cengiz ordusunda asker olarak tarih sahnesine çıkmışlar. Sonra Altın Orda'da bir boy olmuşlar, en son da Nogay Orda Devleti'ni kurmuşlar. Tarihleri Oğuz Türkleri kadar şanslı ilerlememiş. Nogay Orda yıkılmış. Kırım Hanlığı'nda da uzun süre yaşamışlar. Kırım Hanlığı'nda Nogay asilzadeleri Kırım asilzadeleriyle eş görülmüş, kurultayda yer verilmiş. Kırım Hanlığı Rusya tarafından ilhak edilince baskıdan kaçan Kırım Türkleri'ni ve sınır boyunda Ruslarla savaşsın diye tutulan Nogay Beyleri'ni acılı bir göç hikayesi vurmuş. Hayatları boyunca içinde bulundukları devletlerin askeri olmuşlar Nogaylar. Öyle olunca da Kırım'dan ilk sürgünü onlar yemiş. İçlerinden bir sürü komutanlar çıkmış, askerler çıkmış fakat hanları, hakanları olmamış pek. Şarkıları da hep savaşla ilgilidir o yüzden. Daha aşk şarkısı işitemedim Nogayca. Hepsi savaş, ölüm, yiğitlik üzerinedir. Kader hepsini asker yapmış yani.


    Kırım'dan ayrılmak zorunda kalınca Osmanlı himayesinde olan Romanya'ya gitmişler önce. Kendi soy bilgimde gittikleri şehir Mecidiye olarak gözüküyor. Takribi 1800'lerin ortalarında varmışlar buraya. Kimisi Romanya bağımsız olunca Romanya'dan da göçmüş kimisi de Balkan harbi patlak verince terk etmiş Romanya'yı. Hala Romanya'da yaşayan Nogay ve Kırım Türkleri de var. Göç edenler sersefil, beş parasız gelmişler Anadolu'ya. Dönemin valilerinden iyi davranan da olmuş, umursamayan da. Bölge halkıyla da anlaşamamışlar. Gittikleri yörelerde yerleşik bir hayat var. Yarı göçebe Nogaylar hayvanını otlatınca yerel halkla mera kavgasına tutuşmuşlar, vurulanlar olmuş, vuranlar olmuş. Kimi yerde kan davasına tutulmuşlar. Kısaca 200 yıl göç edip geldikleri Anadolu'da da nereye gitseler kovulmuşlar.


    En son Adana'ya yollamışlar Nogayları. Adana'nın bataklık, aşırı sulak bir bölgesine gitmişler. Gidenler hastalıktan kırılmış derdi dedem, yaşayacak yer bulamamışlar. Öyle olunca da Adana'ya kim vardıysa geriye haber uçurmuş, gelmeyin diye. Ondandır Anadolu'da bir sürü yerde Nogay ya da Tatar vardır. Kimisi Eskişehir'de almış haberi, kimisi Konya'da, kimisi de Ankara'da. Kim nerde aldıysa haberi orda durmuş, köy kurmuş, kasabaya yerleşmiş.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-1AB9A40D5

    Öncelikle konu için teşekkürler. Bana ailemden dinlediğim hikayeleri hatırlattı. Babamın babası Nogay Türk'ü, Annesi Kırım Tatarı'dır. Esasında ben de Nogay Türk'üyüm yani. Çocukluğum büyüklerden hikayeler dinlemekle geçti. Bizimkiler 1800'lerin sonu ve 1900'lerin ilk çeyreğinde ayak basmışlar Anadolu'ya.


    Yaşım büyüdükçe kendim Nogay'ların tarihini araştırmaya başladım. Maalesef kaynak bulamadım. Bazı Nogay Türk'ü tarihçilerin çalışmaları var fakat sayıca çok azlar ve bazılarının kaynakları çok sağlam değil. Bir ara bizim ailenin Anadolu'ya göç ettiklerinde kurdukları ve yaşadıkları köye gittim. Mezarlarda eski bir Türk geleneği olarak ailenin, boyun damgası mezar taşına basılırmış. Maalesef 1800'lerin sonunda ve ortalarında gelen, muhtemelen mezar taşında damgayı taşıyanların mezarları kaybolmuş. Köydekilere sordum, su altında kaldı onlar dediler. Pek aklım ermedi nası su altında kaldığına fakat ortada mezar falan yoktu. Bir şeyler bulup burada konuna eklemeler yapmak isterdim ama maalesef nereye gittiysem elim boş döndüm. Aydınlatamadım Nogay tarihini :)


    Nogay Türkleri'ni iyi tanıyorum ama, hepsinin olmasa da bütün büyüklerimin hikayelerini dinledim, nasıl insanlar olduklarını gözlerimle gördüm. Nogay'lar acılı bir toplumdur. Tarihlerindeki kısa süreli şan ve şöhret yaşadıkları acılarla silinmiş gitmiş. Hayatları savaşla, göçle ve sürgünle geçmiş. Evvela Cengiz ordusunda asker olarak tarih sahnesine çıkmışlar. Sonra Altın Orda'da bir boy olmuşlar, en son da Nogay Orda Devleti'ni kurmuşlar. Tarihleri Oğuz Türkleri kadar şanslı ilerlememiş. Nogay Orda yıkılmış. Kırım Hanlığı'nda da uzun süre yaşamışlar. Kırım Hanlığı'nda Nogay asilzadeleri Kırım asilzadeleriyle eş görülmüş, kurultayda yer verilmiş. Kırım Hanlığı Rusya tarafından ilhak edilince baskıdan kaçan Kırım Türkleri'ni ve sınır boyunda Ruslarla savaşsın diye tutulan Nogay Beyleri'ni acılı bir göç hikayesi vurmuş. Hayatları boyunca içinde bulundukları devletlerin askeri olmuşlar Nogaylar. Öyle olunca da Kırım'dan ilk sürgünü onlar yemiş. İçlerinden bir sürü komutanlar çıkmış, askerler çıkmış fakat hanları, hakanları olmamış pek. Şarkıları da hep savaşla ilgilidir o yüzden. Daha aşk şarkısı işitemedim Nogayca. Hepsi savaş, ölüm, yiğitlik üzerinedir. Kader hepsini asker yapmış yani.


    Kırım'dan ayrılmak zorunda kalınca Osmanlı himayesinde olan Romanya'ya gitmişler önce. Kendi soy bilgimde gittikleri şehir Mecidiye olarak gözüküyor. Takribi 1800'lerin ortalarında varmışlar buraya. Kimisi Romanya bağımsız olunca Romanya'dan da göçmüş kimisi de Balkan harbi patlak verince terk etmiş Romanya'yı. Hala Romanya'da yaşayan Nogay ve Kırım Türkleri de var. Göç edenler sersefil, beş parasız gelmişler Anadolu'ya. Dönemin valilerinden iyi davranan da olmuş, umursamayan da. Bölge halkıyla da anlaşamamışlar. Gittikleri yörelerde yerleşik bir hayat var. Yarı göçebe Nogaylar hayvanını otlatınca yerel halkla mera kavgasına tutuşmuşlar, vurulanlar olmuş, vuranlar olmuş. Kimi yerde kan davasına tutulmuşlar. Kısaca 200 yıl göç edip geldikleri Anadolu'da da nereye gitseler kovulmuşlar.


    En son Adana'ya yollamışlar Nogayları. Adana'nın bataklık, aşırı sulak bir bölgesine gitmişler. Gidenler hastalıktan kırılmış derdi dedem, yaşayacak yer bulamamışlar. Öyle olunca da Adana'ya kim vardıysa geriye haber uçurmuş, gelmeyin diye. Ondandır Anadolu'da bir sürü yerde Nogay ya da Tatar vardır. Kimisi Eskişehir'de almış haberi, kimisi Konya'da, kimisi de Ankara'da. Kim nerde aldıysa haberi orda durmuş, köy kurmuş, kasabaya yerleşmiş.

    Rica ederim hocam.


    Şu bilgileri vermek istedim :


    Kıpçaklar ilk önce Hunlar sonra Göktürkler hakimiyetinde yaşamış kalabalık bir Türk boyudur, Asya'ya Avrupa'ya yayılmışlardır. 9. yy gibi Peçenekler'den sonra Kuzey Karadeniz'e göç etmişlerdir, ve Ruslar ile esaslı geniş bir tarihleri savaşları olmuştur, Rus tarihinde Peçenek ve Kıpçak zulmünden bahsedilir, Putin'de bunu zaman zaman dile getiriyor. Selçuklular ile Harezmler ile akrabalık kurmuşlar bu devletler bunlar ile barış içinde yaşamak istemiştir. Aslında bizim Nogay, Tatar, Edige dediklerimiz Cengiz'in dağıtıp ordusuna kattığı kıpçak uruglarıdır. Yani onlar Tatar değil Kıpçaktır, Tatarlar Cengiz ile birlikte Avrupa'ya gelen sadece bir kabiledir, ve bu Tatarlar Cengiz ordusunda komutanlık mevkilerini işgal ediyordu, ve bu isimle anılmak Kıpçak toplumunda , Rus illerinde ve diğer topluluklarda bir itibar idi. İşte bundandır ki zamanla Kıpçak Türkleri Tatar diye anılagelmiştir. Nogayla hareket eden Kıpçak/tatarlara Nogay ulusu, Edige ile hareket edenlere Edige, Cengiz torunları etrafında tarihleri geçen kıpçaklara ise Özbek denmiştir.





  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.