< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > |
Annem şehir dışında oku diyor (6. sayfa)
-
-
Ülkenin %95i müslüman cümlesinden güç alıyorlar
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Eski kimliklerde yazıyordu hocam yanılmıyosam sadece kimlikten kaldırdılar e-devlette falan hala gözüküyor.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Zezir gibisiniz esprisi yapılmadıysa yapmak isterim hocam
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Bir beşer-i ademi sistematik bir şekilde putlaştırıp, ilahlaştırıcaksınız sonra buna tepki gösteren ideolojiye karşı "mağduriyet yaratıyorlar" algısıyla normalleştireceksiniz, üstüne bir de "kula kulluktan" ve "tapmaktan" bahsedeceksiniz öyle mi? Tenakuz! Sana dansöz demekte haksız değilmişim, yargımı pekiştirdiğin için sağ ol.
Anayasa devlet için zaruri değildir, mamafih İngiltere yazılı anayasası olmayan bir devlettir. Kültürü yansıtmak konusuna gelince ihtilalci ABD çoçuklarının yazdığı anayasa hangi kültürü yansıtır? Belli ki bu yaşına kadar fark etmememişsin, şunları okuyunca fark edersin artık:
https://tr.euronews.com/2018/04/16/avrupa-da-evlilik-d-s-dogan-bebeklerin-say-s-art-yor
www.hurriyet.com.trAB'de evlilik dışı çocuk zirve yaptıhttps://www.hurriyet.com.tr/dunya/abde-evlilik-disi-cocuk-zirve-yapti-15745952
EnsonhaberensonhaberAvrupa'da babasız çocuklar her geçen yıl artıyorhttps://www.ensonhaber.com/dunya/avrupada-babasiz-cocuklar-her-gecen-yil-artiyor-2013-10-23
İslamlaşmaya "Araplaşma" diyen; ezik,köksüz ve Batı taklitçisi ucubelerin, söz konusu Avrupalılaşmaya olunca süt dökmüş kediye dönmeleri ibretlik. Zihni ve kültürel yozlaşmaya muhteşem bir numune. Nikahsız yaşam gibi bir şenaati savunabildiğine göre ahlaki değerlerin baya sığ, gerçi din bilginden bu oldukça sırıtıyordu. Nikahsız yaşamın doğuracağı en bariz olgu aile kavramının yıkılması, veled-i zinaların doğup bilinçsiz davranışlarıyla devlete ve cemiyete yük olması, gösterilebilir. Bu arada nikahsız yaşamı hazmedebildiğine göre herhalde müstakbel sevgilinin "motor" olmasında bir beis görmezsin. Malum nikahsız ilişkilerde bireyler yol geçen hanı gibi kimin girip çıktığı belli olmaz.
LGBT, fıtrata aykırı ve insan neslini tehlikeye sokan bir şenaat. Hazım kapasiten çok geniş olduğuna göre herhalde babanın amcanla/dayınla, annenin teyzenle/halanla münferit bir ilişki kurmasını yadırgamazsın diye düşünüyorum.
Prof. Dr. Nevzat TarhanyoutubeEşcinsellik doğuştan mı?https://www.youtube.com/watch?v=3NJPbQAUTuc&feature=youtu.be
LGBT'nin doğuştan gelmediğine ve anormal olduğuna dair, alanında otorite olan ilim adamlarıyla çekilmiş bir belgesel. Ben muhalif Sözcü'yü okudum, sen de bunu izle olur mu? Sanmam ama bir umut.
Bu yazıda kullandığın kelimelerin ekseriyeti Arapça farkında mısın? Anlamak isteyen için gayet anlaşılır. Ayrıca ben "Türkçe" diye ambalajlanan uydurdukça sevmiyorum. :)
Okul -> Ecol
Evrensel -> Universel
Türkçeye bak be!
Kelimenin sade hali "ikrah", bir de böyle bak.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi prixfan -- 13 Haziran 2023; 14:47:0 >
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
-
Bastaki konuya attiklarimi okumadiginiz icin cevap vermiyorum bile, zaten tarih ve etimoloji konusmak daha zevkli
Ukde tam bir anayasa yoktur ama kanunlar bunu gerektirmeyecek sekilde yazilmistir zaten, ortada 13.yydan kalma bir gelenek var, yazili kurallar dolu ve tutarli. Sadece tek bir metinde toplanmamistir. Us in anayasasi ile dogrudan us i us yapan seydir bu dediginizden neyi kastettiginize dair hiçbir sey anlamadim acikcasi.
Yahu bir çocuğun annesi ile babasinin soyismi ayri olunca ne oluyor? Pique ile shakira evlenmedi, ne oldu simdi bu cocuklar da mi gayrimesru anasini babasını bilmiyor?
İslam kulturu net bir sekilde arap kültürünün eski sumer kaynakları basta olmak uzere bugunun deyisi ile orta dogu geçmişin deyisi ile mezopotamya/misir kaynaklarının harmanlanmasi ile cikan bir seydir. Zaten bakarsaniz pek cok gelenek/hikayeler eski sumer kaynaklarında da mevcut olup, yavas yavas araplasmis bir kültürden bahsediyoruz. (su anda o kadar zirveye cikmis ki bazi insanlar arapcayi kutsal sanmakta)
Alıntı
metni:Bu arada nikahsız yaşamı hazmedebildiğine göre herhalde müstakbel sevgilinin "motor" olmasında bir beis görmezsin. Malum nikahsız ilişkilerde bireyler yol geçen hanı gibi kimin girip çıktığı belli olmaz. Sizin kafaniz sadece buna çalışıyor ya, uzuluyorum, yazik vallahi. Dininiz mubah tutsa beni de, neyse
Lgbt paragrafinda yine arapca zirvalabmaya baslanmis Lgbt=ensest argumani da gelmis, hayvanlarla iliskiye girersin argumaniji da bekliyorum baska bildiginiz bissy yok cunku. Bi de bi dahakine lpkkgt gibi yaratici bir teror baglantisi rica edeyim
Etimoloji biliyor musunuz? Galiba bilmiyorsunuz. Ecole kelimesinin turkceye gecen ekol diye bir bozulmus karsiligi mevcuttur zaten, okul oku- kokunden turer, turkcedir bu. Evrensel ile universal i nasil bağdaştırdınız cozemedim, sonunda sel sal var diye mi, oyleyse izninizle biraz gulucem de.
Evirmek>Evren>evrensel, oz turkce bu yahu
Universe>universal, latince universus kokunden turer, yeni cagda evrimlesmistir
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Lan simdi fark ettim ilim insanı diye nevzat tarhan atmis gülmekten olucem Gerci ilim demenizden nasil bir sey cikacagini fark etmeliydim. Alanında otorite olan herifin cvsi:
İrticaci olduğu icin yas karari ile gatadan atilmak
Fetullahcilik
Samanyolunda bol bol program yapmaca
Ergenekon/balyoz savunuculugu, yanılmıyorsam Ergenekonda taniklik hatta
10 yilda alışmamamış olabilirsiniz ama fetullah ulkeye zararli birisi, terorist, bunlarin muritleri de ayni sey hatirlatayim istedim
İlim insanina bak gulmekten olucem fhapbfowndow0qnjdpqmskq0
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Az içip---> "Açıp okuyun, öğrenmemek ayıp değil."
Mecelle'nin, Roma Hukuku ile alakalı olmadığını ve Fransız menşeili Medeni Kanundan üstünlüğüne dair Ahmet Cevdet Paşa'nın kaleminden bir iktibas: "Avrupa kıt‟asında en ibtidâ tedvîn olunan [ilk hazırlanan] kanunnâme, Roma kanunnâmesidir ki, şehr-i Kostantiniyye‟de [İstanbul] bir cemiyet-i ilmiyye tarafından tertib ve tedvin olunmuş idi. Avrupa kanunnâmelerinin esâsıdır ve her tarafda meşhur ve muteberdir. Fakat Mecelle-i Ahkâm-i Adliyye‟ye benzemez. Beynlerinde [aralarında] pek çok fark vardır. Çünki o, beş-altı kanunşinas zâtın marifetiyle yapılmıştı. Bu ise, beşaltı fakih zâtın marifetiyle vaz‟-ı ilahî olan [Allah tarafından konulan] şeriat-ı garrâdan ahz ve iltikat edilmiştir [alınmıştır]. Avrupa kanunşinaslarından olup bu kere Mecelle‟yi mütâlaa ve Roma kanunnâmesiyle mukayese eden ve her ikisine dahi mücerred eser-i beşer [sadece birer insan eseri] nazarıyla bakan bir zât dedi ki: Âlemde, cemiyyet-i ilmiyye vâsıtasıyla iki defa kanun yapıldı. İkisi de İstanbul‟da oldu. İkincisi, tertibi ve intizamı ve mesâilinin [içindeki meselelerin] hüsn-i tensik ve irtibatı [güzel tertibi] hasebi ile evvelkiye çok müreccahtır ve fâikdir [yeğdir ve üstündür]. Beynlerindeki fark dahi insanın o asırdan bu asra kadar âlem-i medeniyette kaç adım atmış olduğuna bir mikyastır [ölçüdür].” (Mardin, a.g.e., s. 65-66.)
Yukarıdaki iktibasın tafsilatı için şu makaleye bkz: Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Mecelle Hakkında Değerlendirmeler.
Ayrıca, Fransızların Medeni Kanununda da İslam Hukuku izlerine rastlamak mümkündür:"1799 senesinde başkonsül olarak Fransa'nın başına gelen Napoleon'um hazırlattığı Fransız Medeni Kanunu (Code Civile) ve yeni adli teşkilatı üzerinde de Osmanlı (İslam) hukukuna rastlamak mümkündür. Nitekim 1798'de, o zamanlar bir Osmanlı vilayeti olan Mısır'da Fransız işgalcisi olarak bulunan Napoleon, Osmanlı hukukuna ait bazı eserlerin Fransızca'ya tercümesini emretmiş; Code Civile'nin hazırlanışında bunlardan da istifade edilmişti. Yine bu devirdeki adliye teşkilatı reformunda da Osmanlı adliyesinden ilham alındığını bazı kaynaklar bildirmektedir. Hatta Osmanlı Devleti'nde Tanzimat'tan sonra sırf bu benzerlik sebebiyle Code Civil'in iktibas edilmesini savunanlar olmuşsa da, Mecelle'nin kabulü bu ihtimali ortadan kaldırmıştır."
(Osmanlı Hukuku Adalet ve Mülk, Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Arı Sanat Yayınları, b. 7, İst. Ocak 2021, s. 38.)
Alıntıda bahsi geçen "bazı kaynaklar":
(Mahmut Es'ad, Usul-i Muhakeme-i Hukukiyye, İst. H. 1306, s. 37.)
(Abdurrahman Adil, Mahkeme-i Temyiz, İst. H. 1312, s. 51-52.)
Dün akşam gergin olmakla birlikte müsait de değildim, doğal olarak da sürçülisan etmiş olabilirim. Kimin neyi bilip bilmediği belli oluyor "Mute Nikahı" ile İslam'ı bağdaştıran sima.
Kendiliğinden ve doğal bir muhalefet partisi olarak kurulmayan, “güdümlü bir muhalefet yaratma düşüncesinin ürünü” olan SCF’nin kuruluş ve örgütlenişi de “yapay” özellikler taşımaktadır. Fethi Bey tarafından Mustafa Kemal’in isteği ile 12 Ağustos 1930 tarihinde kurulan SCF, doğal bir gelişmenin ürünü olmamasına ve tüm muvazaa -danışıklı dövüş- görüntüsüne rağmen, hızlı bir şekilde gelişti ve halktan büyük ilgi gördü. Bu ilgi CHP’de tedirginlik yaratırken, SCF Genel Başkanı Fethi Bey’in daha ilk günlerde iktidara aday olduklarına yönelik açıklaması, yeni partiye karşı CHP’deki rahatsızlığı arttırdı. Çünkü, CHP ileri gelenleri, SCF’yi hiçbir zaman iktidara aday bir parti olarak düşünmemişlerdi. Onlar için SCF, “küçük ve tehlikesiz bir muhalif parti” olarak TBMM’de bulunacak ve pek de suya sabuna dokunmayan eleştirilerle yetinecekti. Hatta, SCF’nin TBMM’de eleştirilerde bulunabilmesi, muhalefet yapabilmesi için yapılacak olan milletvekili seçimlerinde CHP tarafından SCF için milletvekili kontenjanı ayrılacaktı. Mustafa Kemal, Fethi Bey ve Ismet Paşa arasında geçen görüşmelerde partiye kaç milletvekili ve ne kadar para verileceği pazarlıkla belirlendi. Üstelik CHP’den SCF’ye verilecek milletvekillerinin seçimini de M. Kemal yaptı. 1931 yılında yapılacak seçimler için Ismet Paşa 50 milletvekili önerirken, Fethi Bey 120 milletvekili istemişti ve sonunda 70 milletvekilinde anlaşmışlardı.
(Ahmet Ağaoğlu, Serbest Fırka Hatıraları, Iletişim Yayınları, Ist. 1994, s.141-148.)
*(Fethi Okyar’ın Anıları, Atatürk, Okyar ve Çok Partili Türkiye, Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1997.)*
Fethi Okyar’ın şu sözleri dikkatle okunmaya değerdir: “Kütahya mebusu (milletvekili) Nuri ve Erzurum mebusu Tahsin Bey’lere Gazi (Mustafa Kemal), benim fırkama (partime) geçmeleri için emir verdi. Onlar da ‘Emredersiniz Paşam’ diyerek kabul ettiler. Biraz sonra gelen Reşit Galip Bey’e aynı emir verildi. O da, ‘Baş üstüne Efendim’ diyerek kabul etti.”
(Fethi Okyar ve Mehmet Seyitdanlıoğlu, Atatürk, Okyar ve Çok Partili Türkiye, Fethi Okyar’ın Anıları,b. 3, Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınları, Ist 2006, s. 135-136.)
TBMM’de muhalefet yapabilecek ölçüde SCF’ye milletvekili kontenjanı lütfedilmesi, CHP’nin SCF’ye biçtiği rolü net biçimde göstermektedir.
SCF Genel Başkanı Fethi Bey’in iktidara aday olduklarını açıklaması ve halktan gördükleri ilgi, CHP’nin iktidarı kaybedebileceği olasılığını gündeme getirdi. Bu da CHP yöneticilerini SCF karşısında hırçınlaştırdı. SCF’nin arkasındaki halk desteğinin bir göstergesi de, partinin kuruluşundan sadece bir ay sonra yapılan Belediye (1930'da senin sözde "bağımsız adaylar" dediğin yerel seçim.) seçimleridir. Bu seçimlerde yapılan tüm baskılara ve CHP yöneticilerinin çabalarına rağmen, 502 seçim bölgesinden 22’sinde SCF kazandı. SCF’nin kazandığı yerlerden biri de Samsun’du. Yeni kurulan SCF’nin hazırlıksız bir şekilde katıldığı yerel seçimlerde gösterdiği başarı önemli bir ölçüttü. Ancak başarı belirtileri SCF’nin hızla iktidara gelme isteğini kamçılamış, dolayısıyla anlaşmaya (danışıklı dövüşe) aykırı bir şekilde hareket etmiştir. Işte bu, partinin sonunu hazırlayan en önemli etken olmuştur. Ibrahim Hilmi Çığıraçan’da, 9 Temmuz 1946’da Yeşilköy Halkevinde okumak üzere hazırladığı “Türkiye’de Intihap Usulleri ve Parti Mücadeleleri” başlıklı konferansında “meclis içinde, mücadeleden ziyade münakaşa ve muvazene (danışıklı dövüş) partisi olarak kurulmuş” olan SCF’nin sona erdirilmesini, “biran evvel iktidar mevkiine geçmek” arzusuna bağlamaktadır.
(Ibrahim Hilmi Çığıraçan, Istanbul: Hilmi K., 1946, s. 22-23.)
Ayrıca Mustafa Kemal’in Fethi Bey’e: “Siz hemen birkaç ay içinde iktidara geçmek için uğraşıyorsunuz.” demesi, oyunu açıkça ortaya koymaktadır.
(Asım Us, Gördüklerim, Duyduklarım, Duygularım – Meşrutiyet ve Cumhuriyet Devirlerine Ait Hatıralar ve Tetkikler, Ist 1964, s. 142.)
Mustafa Kemal’e; “Bir siyasi partinin iktidara gelmek istemesinden daha doğal ne olabilir” diye sormak lazımdı. Lakin o dönemde bunu sormak, kelleyi vermeyi göze almak demektir. Fethi Bey de bunu gayet iyi bildiğinden olsa gerek 17 Kasım 1930 günü Dahiliye Vekaletine (Içişleri Bakanlığına) pullu dilekçe göndererek SCF’yi kapattığını açıklamıştır. Bu açıklamasının dikkat çekici bölümünü buraya aynen alıntılıyorum:
“… fırkamız (partimiz) âtiyen (gelecekte) Gazi Hazretleriyle siyasi sahada karşı karşıya gelmek vaziyetinde kalabileceği anlaşılmıştır. Bu vaziyette kalacak siyasi bir teşekkülün mevcudiyetini fırka müessisi sıfatiyle muhafaza ve idameyi muhal buluyorum. Bu sebeple SCF’nin feshine karar verdim. Bu karar fırka teşkilatına tebliğ edilmiştir. Keyfiyeti arzederim efendim. A. Fethi.”
(Mete Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması (1923-1931), Yurt Yayınları, Ankara 1981, s. 273.)
Fethi Okyar’ın anılarından, bu fesih beyannamesinin bile bir pazarlık konusu olduğunu anlıyoruz. Mustafa Kemal döneminde, Fethi Bey’e kurduğu partinin fesih gerekçesini dahi olduğu gibi yazma hakkı verilmemiştir. Örneğin; mektubun Mustafa Kemal ve Ismet Paşa tarafından düzeltilmeden önceki bir cümlesi şöyleymiş: “Fırkamız doğrudan doğruya Gazi Hazretlerinin teşvik, ısrar ve tasvipleriyle vücuda gelmiş ve büyük reisimizin her iki fırkaya (CHP ve SCF) karşı eşit yardım muamelesine mazhar olacağı teminatını almıştı.”
(Fethi Okyar, (Haz. Kemalist Cemal Kutay), Üç Devirde Bir Adam, İstanbul 1980, Tercüman Tarih Yayınları, s. 528.)
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
-
Söz konusu ilmi bir tartışma yapıyorsak; mezkur konularda, konuya hakim olanların beyanlarını paylaşmak daha rasyonelist. İşkembe-i kübradan argüman üretmiyorum, ilmin namusunu koruyup kaynak ve belge atıyorum. Yok, diyorsanız ki benim düzeyim "kıraathanedeki siyasi holiganlara" eşit. O zaman tası tarağı toplayıp gidebilirsin. Dönemin rejiminin uluslararası antlaşmaları çiğneyip, "Escobarlık" yaptığı ortadadır. Herkes ve her şey yalancı ve yalan, Kemalist rejim sütten çıkmış ak kaşık, tabii ki de okumayacaksın yoksa "büyük resmi" görürsün filan, sana olan "mutaasıp" yargımı yeniden pekiştirdiğin için sağ ol. Zaten ahlaki değerleri vasat olan birinden böyle bir ek not beklenirdi. "Ülkeyi zehirlememe" gibi bir durum söz konusu değil. Tam aksine eroin fabrikalarında çalışan işçiler koklamaya mecbur oldukları eroinin bağımlısı oluyor ve sonunda Akıl hastanesine düşüyorlardı. Hastanenin başhekimi Mazhar Osman, 1934’de yayınlanan “Keyf Veren Zehirler” adlı eserinde bu hastalardan bahseder.
Bkz: (Dr. Mazhar Osman, Keyf Veren Zehirler, b. 2, İst. 1934.)
Fabrikaların üretimi işçilerden başlayarak kolayca piyasa yapmış, eroin artık tramvay duraklarında, kahvelerde satılır hale gelmişti. Yarım gramlık paketler tütüncülerde, çok düşük bir fiyatla 25 kuruştan satılmak üzere dağıtılıyordu.
Istanbul “eroin cenneti” haline gelmişti. Bağımlılar arasında hamallar, şoförler, esnaf dışında tiyatro oyuncuları, aktrisler hatta gazete mubabirleri vardı. 1928’den itibaren eroin bağımlılığı bütün Istanbul’a yayılmaya başladı. 1930’da ise hastanelere tedavi için yapılan başvurular çığ gibi artıyordu.
Istanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği şefi Dr. Fahrettin Kerim’in 1933’te yayınlanan “Heroin Iptilası ve Müşahedeler” adlı çalışmasında, hastaların tedavi süreçleri anlatılır. Bu hastalar arasında lise talebeleri de bulunuyordu.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
-
Ustteki yaziyi okumakla ugrasamiyorum çünkü onden kaynakcalari gordum
Ekrem Buğra Ekinci isimli meczubun bir yazisi: https://archive.is/MFq9Y, ataturk dusmani, vakti zamaninda cocuk gelinleri bile savunmayi basarmis bir zat. Sozde hukukcu (hukuk bilgim kendisinden muhtemelen daha iyidir) ama bir yandan da kafasina göre tarihcilik oynayan bir zat, yine de su yukaridaki terorist psikiyatrist kadar kotu bir ornek sayılmaz.
Scf kismina gelince, organik bir parti degildir dogru. Ve chfnin scfyi adeta yedigi bence de yapilabilir bir yorum, ama burada suclanacak kisi ataturk mudur hayir, fethi beyin hatiratlarinda yazar, partiyi feshetmemesini, sadece partiden ayrilmasini ister ama ikna edemez. Terakkipervervari bir kapatilma yok ortada, fethi beyin bile kontrol edemedigi bir parti, ve ataturkun yeterince orta direği saglayamamasi durumu mevcut (bu zaten hic kolay bir eylem degil). Basarisiz bir deneme, ama ortada bir caba var. Ve bunlar
A) scfnin secime girmis olmasi
B) 31-35 secimlerinde bagimsiz adaylar olmasi
C) ataturkun ulkeyi hazir olmamasina ragmen adeta zorla cok partili bir sisteme gecirmeye calismasi
Konularında beni haksiz cikarmiyor aksine dogruluyor
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
"Atam ne yaptiysa en iyi en doğrusunu yapmıştır ohhh rejimi de değiştirmiş agla"
"...o yüzden onlar gibi körü körüne savununca daha zevkli oluyor"
Bu kadar kısa bir sürede birbirleriyle 180° çelişen iki cümleyi nasıl yazabildin? Bilgin olmadığı için dolaylı yoldan fikrin de olamaz, mazoşist ve Stockholm Sendromuna sahipsin orasını anlıyorum.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi prixfan -- 13 Haziran 2023; 17:8:52 >
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Ayni yazinin devamini kopyalamaktaki amac?
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Kardeşim hem uzakta okursun hem ortam görürsün hem de çalışabilirsin. Bu tip öğrencilik daha dolu geçer. Yatıp okursan insana
can sıkıntısından çok baş ağrısı gelir. Meslek lisesinde bile atölye dersi oldumu millet bir şeylerle ilgilenmek yerine uzun eşek oynuyordu.
Yukarıdaki şakirte gelince o Atatürk'e tapınmalar aklı başında bir insana zaten doğru gelmez, bir noktada gereği yapılır insanlar uyarılır her şey yoluna gelir
aklı başında insan zaten Atatürk'ü el üstünde tutar, söylediklerini uygularsa adam gibi yaşar ama öte yandan şeyh şıyh hacı hoca bunlara karısını kızını oğlunu ve g
diktiren çok. Tarafını seç sol twix mi sağ twix mi? hangisinin kitlesi daha zır cahil?
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X