Şimdi Ara

Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ? (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
79
Cevap
1
Favori
20.083
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • öncelikle winamp ın bu skini hoşuma gidiyor maviyi sevmediğim için bu tarz kullanıyorum :)
    Dogru spectrm sesin dagılımını gosterir sese gore hareket eder fakat winamp ın yeni sürümlerinde yeni
    özelliklerle ses kalitesini boyle anlayabilirsiniz artık
    artı herkesin anlayacagı turden bi deneyi soyledim
    kareoke ozelliğini açın herhangi bir yerde
    bi 128 bi 320 lik ve birde orjinal de
    gorun bakalım hangisi daha yakın cd ye ;)
  • zaten uzaklaştırılmıssın ama içimde kalmasın
    senin gibiler için winamp ı double boyuta getirdim ve bak bakalım şimdi gor

    Bu 128lik mp3
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    Bu 192lik mp3
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    Bu 320 mp3
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    128 wma
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    320 wma
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    buda en kalitelisi flac
    cda uzantısı ile aynı
    dosya boyutlarıda benzer
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    artık ne dicen mrk ettim
    banın açılınca bakarsın umarız




  • ben ikna olmadım ismolog.mavi winampta göster niye siyahta gösteriyon.siyahta photoshopta yada paintte oynamak kolay.zaten şarkıların içini siyahla çizmişin.belkide spectrumuda sildin?
    bize ıspatla maviyle göster.
    saniyesi saniyesine!!!!!!!!!!!!
  • eğer bu winamp 5 ise olabilir belki.. ayarı varsa.. ama ben 2.xx serisinde böle bişi görmedimm ..

    bu arada sezar adam neden photoshop yapsın ya doru sölüyodurr..
  • tamam arkadaşlar, tartışmaya gerek yok gerçekten. sinanbest in de dediği gibi equalizer ayarı spectrumu değiştirir, istediğin gibi de üzerinde oynayabilirsin hatta. ama şöyle de bişey war. cdden riplenen 128kbpslik bir mp3te bazı frekanslar kaybolur. bunu spectrum üzerinde görmek de mümkün...
    ztn spectrumun amacı da sesin açılımını göstermektir kalitesini değil, ama dolaylı olarak tüm şartlar aynı tutulmak koşuluyla kaybolan frekansı da spectrum yardımıyla belirleyebiliriz.

    kalite konusunda şüpheniz warsa spectrum yerine, editor yardımıyla dosyaları açıp karşılaştırırsınız... böylece kimseye de laf söyletmezsiniz


    @sezar1000
    bu arada söylemeden de geçemicem. yaptığın suçlama doğru değil. adamın işi gücü yok da spectrum mu silicek? bize yalan borcu mu war...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi CWaRRioR -- 20 Ocak 2007; 0:02:51 >
  • AAC yada wav tercihimdir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: CWaRRioR

    tamam arkadaşlar, tartışmaya gerek yok gerçekten. sinanbest in de dediği gibi equalizer ayarı spectrumu değiştirir, istediğin gibi de üzerinde oynayabilirsin hatta. ama şöyle de bişey war. cdden riplenen 128kbpslik bir mp3te bazı frekanslar kaybolur. bunu spectrum üzerinde görmek de mümkün...
    ztn spectrumun amacı da sesin açılımını göstermektir kalitesini değil, ama dolaylı olarak tüm şartlar aynı tutulmak koşuluyla kaybolan frekansı da spectrum yardımıyla belirleyebiliriz.

    kalite konusunda şüpheniz warsa spectrum yerine, editor yardımıyla dosyaları açıp karşılaştırırsınız... böylece kimseye de laf söyletmezsiniz


    @sezar1000
    bu arada söylemeden de geçemicem. yaptığın suçlama doğru değil. adamın işi gücü yok da spectrum mu silicek? bize yalan borcu mu war...

    yok tabikide.baksana tezi yanlış çıktı arkadaşın
    ses kalitesi diyodu.




  • Asagıdaki dokumanda kullandıgımız medyalar ve kayıt kaliteleri birbirine aktarılmaları hakkında bilgiler bulunmakta. Analogların dijitale, dijitalin analoga aktarılması ve teknikleri, medyaların bakımı, mp3 formatı hakkında bilgi ve oneriler gb. guzel detaylar bulunmakta. Ozellikle mp3 ile audio cd yapanlar ve mp3 le ugrasanlara faydalı tavsiyeler var.

    Kaynak:
    http://bluepoint.egenet.net/m_tur12.html


    Günlük yaşamımızda kullandığımız manyetik ve manyetik olmayan ortamlar
    hakkında çok detaylı olmayan bilgi edinmek ister misiniz?

    LP (Long Play)
    Türkçede "plak" olarak geçer. 33 ve 45'lik olarak iki türü vardır. 40-50 yıl önce 72'likler de vardı. 33'lük olsun, 45'lik olsun bu rakamlar dakikadaki dönme hızını belirtir ve RPM olarak isimlendirilir (round per minute). Normal albümler 33'lüktür. 45'liklere göre daha yavaş döner. 45'likler günümüzde halen daha üretilmektedir. Sadece yeni çıkmış bir parçanın diskoteklerde çalınması ve pikaplar (turntable) aracılığı ile ritm oturtulmak sureti ile miks edilip, kesintisiz bir müzik hedeflendiğinde 33'lük boyutundaki malzemeye 45'lik hızda dönen kayıt yazılır. Böylece diskolardaki ve radyolardaki DJ'ler, iki veya daha çok pikabı bir miksere bağlayarak, iki plaktaki ritmi birbirine tutturarak bir parçadan diğerine geçerler. Buna da "mix" denir. CD playerlerin çoğunda CD'nin dönüş hızına müdahale yoktur. Bir CD-Player'i açıp, dönen CD'yi elinizle biraz yavaşlatırsanız, parçanın çalınması otomatik olarak duracaktır. CD-Playeri üreten firma, CD'nin dönüş hızındaki düşme belli bir limitin altına düşünce, çalma olayını sona erdirecek şekilde cihazı tasarlamıştır. CD'nin dönüş hızına müdahaleye izin veren CD playerler de üretilirler, belli markalar (DENON, GEMINI, NUMARK, VESTAX, TASCAM) tarafından imal edilirler. İlk çıktıklarında pahalıydılar, şimdi daha ucuza bulunabiliyorlar. Profesyonel amaçlıdırlar. Birden fazla CD player kullanarak iki parçayı, ritmi tutturarak mikslemek ancak sırf bu iş için özel yapılmış cihazlarda mümkündür. Ancak günümüzde DJ'ler aynı anda hem pikapları hem de CD playerleri miks işi için kullanmaktadırlar. Ancak, daha iyi ses verdiğinden ve kullanması daha esnek olduğundan DJ'ler sıklıkla plak kullanırlar. Ayrıca, kulüplerde çalınacak olan yeni parçalar önce hep plağa basılır. Böylelikle DJ'ler pikap kullanmayı sürdürürler. Kendi parçalarını başka plak şirletlerine plağa bastırmak daha pahalıya geldiğinden birçok DJ kendi firmasını kurar ve böylece kendi parçalarını plağa basıp, mikslerini kendi plaklarından kulüplerde çalar. Kendi parçalarını CD'ye basan DJ'ler bunları çoğunlukla arşiv amaçlı kullanır. Günümüzde CD'ye rağbet daha fazla olduğundan artık sadece DJ'ler ve radyolar için az miktarda üretilmektedir. Plağa kayıt olayı ancak temiz, "clean room" denen özel yerlerde, fabrikalarda yapılır. Önce özel alaşımlı bir metal plağa, özel bir iğne ile audio kayıt yapılır. Bu kayıt esnasında genelllikle kaynak olarak makaralı bant kullanılır. Günümüzde DAT'tan ya da CD'den plağa kayıt yapılmakta ise de, mastering olayları için son aşamada yine makaralı aletler kullanılmaktadır. Her ne şekilde olursa olsun, elde edilen master plak erkektir. Bunun dişisi yapılır ve daha sonra bu dişiden presleme yöntemi ile seri üretime geçirilir. Plakların basımı sırasında hammadde olarak vinyl kullanılır. Fabrikada plağın her iki yüzü de aynı anda bir kerede basılır. Daha sonra etiket yapıştırılır.


    --------------------------------------------------------------------------------

    MC (Music Cassette)
    Plak çağından sonra MC çağı başlamıştır. Küçük olması, cebe sığması, defalarca kayıt edilebilmesi gibi özellikleri ile plağın pabucunu dama atmıştır. 2 değişik şekilde sınıflandırılırlar.

    1. Kayıt zamanı
    2. Kayıt ortamı türü
    1. Kayıt zamanı: Promosyon olarak 10 ve 20 dakikalık, piyasada satışa sunulmuş olarak 46, 55, 60, 75, 90, 100, 110 ve 120 dakikalık olarak üretilirler. 46'lik kasetin bir yüzü 23, diğer yüzü 23 dakika olmak üzere toplam 46 dakika olarak tasarlanmıştır. 46'lığın seçilmesinin sebebi, eskiden plaklarda yer alan albümlerin bir yüzünün yaklaşık 17-20 dakikayı aşmaması yüzündendir. Böylece plağın bir yüzü 46'lık bir kasetin bir yüzüne, plağın B yüzü de kasetin diğer yüzüne, yani B yüzüne kayıt edilebilirdi. Ama, 90'lık bir kasetin sadece bir yüzüne bir plak albümünün her iki yüzü de kayıt edilebilir. Günümüzde albümler artık CD'lerde çıktığından artık bir albümün süresi 70 bazen 80 dakika olabilmektedir. Bilhassa karışık CD albümleri böyledir.

    100'lük ve 120'lik kasetler de üretilir. Bunların şeritleri çok ince olduğundan çok kaliteli çalıcılarda çalınmalı veya kayıt edilmelidirler. Herhangi bir kayıt aletinde sarabilme ihtimalleri oldukça fazladır.

    Türkçede yanlış olarak "teyp" dediğimiz çalıcılar, saniyede 4.76 cm. hızında kaset şeridini okurlar. Buradan bir kaset imali için gereken şerit uzunluğu hesaplanabilir. Teyp İngilizce "tape" yazılır ve makaralı cihazların makaralarına sarılan şeritlere verilen isimdir. "Cassette tape" dediğimiz zaman da, bildiğimiz kaseti kastetmiş oluyoruz. Ama biz, yanlış olarak bu kasetleri çalan cihaza teyp diyoruz.

    2. Kayıt ortamı türü: 4 değişik formatta üretilirler. Normal, Crom, Ferrocrom ve Metal.

    Normal tip kasetler "TAPE I" sınıfına girer. Genel amaçlı, röportaj kasetleri vs. bu tiptendir. Kayıt kalitesi düşüktür fakat defalarca çalmaya müsaittirler. Yani, uzun ömürlüdürler.



    Kromlu ve ferrokromlu olarak üretilen kasetler "TAPE II" sınıfına girer ve hem amatör hem de profesyonel amaçlı kayıt için kullanılırlar. TAPE I tipine göre daha az ömürlüdürler fakat, kayıt kalitesi TAPE I'e göre daha yüksektir. Normal kasetlere göre daha pahalıdırlar. Daha hassas kayıt yapmaya izin verir. Şeridin üzerindeki manyetik partikül sayısı daha yoğundur. Bu yüzden defalarca kayıt etmek, defalarca üst üste dinlemeye karşı toleransları azdır (dayanıklılığı partikül sayısı veya partikül ebadı değil kullanılan ince plastik şerit sağlar). Kayıt kalitesi yüksek olduğundan defalarca çalmak yerine arşivlemek için kullanılmalıdırlar. Kasetlerin üzerinde hangi tür olduğu ile ilgili bazen bilgi bulmak zor olabilir. Bunun için kasetin sırtına bakabilirsiniz. Soldaki resimde normal, krom ve metal kasetin sırtındaki delikler gösterilmiştir. Resme tıklayarak daha büyük görebilirsiniz.




    Metal kasetler ise tamamen profesyonel amaçlı üretilen daha pahalı kasetlerdir. Bunlara kayıt ancak "metal" seçeneği olan kayıt cihazlarında mümkündür. Bu kasetlerde normal ve krom kasetlerden farklı olarak üst kısmında iki delik daha bulunur. Profesyonel kayıt aletlerine konan bu tip kasetler, cihazın içindeki bir tırnak yardımıyla otomatik olarak algılanır ve dijital ekranında "chrome" veya "metal" şeklinde kasetin tipini belirten bir bilgi gelir. Metal kasetlere kayıt ederken VU metredeki "0" (sıfır) desibel barajı geçilebilir. Normal ve krom kasetlere kayıt ederken, maksimum performansı almak için buna çok dikkat etmek gerekir. VU metredeki sıfır'ın üzerine çıkıp + (artı) değerlere çıkıldıkça kayıt kalitesi bozulur, kasetin ömrü azalır ve defalarca kayıt edilebilme performansı düşer. Yine bazı durumlarda, profesyonel amaçlar için deck recorder'deki "0" VU seviyesinin üzerine çıkılması gerekebilir. Normal ve krom kasetlerde bu olay kaydın ve sesin bozulmasına, distorsiyonuna ve deformasyonuna yol açacağından metal kasetler tercih edilir. VU seviyesi sıfırın üzerindeki +1, +3 hatta +5 ve üzeri değerlerine kadar çıkabilir ve bu kayıtta bir kalite kaybına yol açmaz. Metal kasetlere kayıt yaparken öngörülen BIAS ayarı diğer kasetlere yapılandan farklı yapılır. Metal kasetlerin bir dezavantajı vardır. O da, çalıcı aletin (yani yanlış olarak teybin) okuma kafasının manyetize olmasını çabuklaştırır. Metal kasetler, normal ve krom kasetlere nazaran teybin kafasını daha kısa sürede manyetize ederler ve bu olay sonucunda "distorsiyon" denen dinleme ve kayıt hataları ve parazitleri meydana gelmeye başlar. Bunu gidermek için "demagnetiser" denen demanyetize kitleri kullanılarak çalıcı kafanın manyetiklenmesi ya da mıknatıslaşması elimine edilerek daha nötr hale sokularak yüksek kayıt ve dinleme performansına ulaşılır. Profesyonel amaçlı ses laboratuvarlarında büyük kayıt cihazlarının kayıt kafaları düzenli olarak bu tip demanyetize kitleri ile demanyetize edilir. Hemen soldaki fotoğrafta birebir ölçekte metal tip bir kaseti görmektesiniz. A yüzünde kasetin markası olduğu için (reklam yapmamak için) kaset şu an B yüzünün başında. Kasetin kendisi de bazı durumlarda fotoğraftaki gibi özel bir metal alaşımından yapılır. Yani tüm METAL kasetlerin dışı buradaki gibi metal kaplama olmayabilir. Hatta bazen metal kaset dendiğinde dışı bu tür metal kaplamalı kaset olarak algılanır. Oysa METAL tür bir kasetin dış kaplamasının ille de metal olması şart değildir ve piyasada pekçok plastik ambalajlı ve kaplamalı ama içi METAL tür kaset vardır. Ayrıca, dış etkilerden en az etkilenecek özel bir alaşımdır bu. Dış kabı manyetize olmaz. Fakat bu maliyeti artırdığı için metal tip kasetler çoğu zaman krom ve normal kasetler gibi sert plastikten de yapılır.

    Kaset hakkında söylemek istediğim son bir şey daha var. Normal, krom veya metal olsun, hangi tip kaset almışsanız, kaseti soktuğunuz cihazınız eğer kaseti otomatik olarak "TAPE I" veya "TAPE II" şeklinde seçebiliyorsa sorun yok demektir. Kayıt etme esnasında bir sorun çıkmayacaktır. Normal kaseti "Normal" olarak, krom kaseti "Chrom" olarak ve metal kaseti de "Metal" olarak kayıt etmelisiniz. Örneğin, krom kaseti normal olarak kayıt ederseniz performans düşecektir. Krom kaseti normal olarak kayıt ederseniz, tiz seslerde bir artış olacak, fakat bu kaliteye olumsuz bir etki olacaktır. Ancak, kayıt bittikten sonra istediğiniz kaseti istediğiniz şekilde dinleyebilirsiniz. Krom veya metal kaseti normal olarak dinlerseniz tiz seslerde bir artış duyacaksınız. Tabii ki en doğrusu, kasetin tipi ne ise onu seçmek. Otomatik dedektörlü dijital deckler de bu sorun bertaraf edilmiştir. Kısaca, kasetin tipinin seçimi ancak kayıt esnasında çok iyi performans almak istendiğinde önemlidir. Eğer tiz seslerde artış hoşunuza gidiyorsa krom kasede krom seçeneği ile kaydedip normal seçeneğe getirerek dinleyebilirsiniz. Walkman'larda bu iyi iş görür. Otomatik kaset türünü seçen Walkman'leri bu iş için kandırmak gerekir. Krom kaseti normal olarak algılattırmak için kayıt tırnağının yanındaki boşluk bir seloteyp ile kapatılır.


    --------------------------------------------------------------------------------

    DAT (Digital Audio Tape)
    Normal teyp şeridi üzerine "1"ler ve "0"lardan ibaret olan dijital bilgiyi yazıp okumaya olanaklı hale getiren sistemlerdir. Pahalıdırlar ve profesyonel amaçlı olarak kullanılırlar. Kayıt devri değiştirilebildiğinden en yavaş devirle 8 saatlik kayıda izin veren modelleri vardır. Genellikle arşiv amaçlı kullanılırlar. CD'de olduğu gibi ister 5. parçadan, ister 12. parçadan olmak üzere dilediğiniz gibi parça seçimi yapabilirsiniz. Bu lükse sahip olmak için DAT'ı ortasında bir yerde cihaza koymamanız şartıyla. Kayıt kaynağı olarak bir CD player kullanıldığında "1"ler ve "0"lardan ibaret dijital bilgi DAT'in kasetine de bire bir aynen geçtiğinden kayıt kalitesi CD'deki ile tam aynı olacaktır. CD'den farkı kasetin eskimesi riskidir. Yazma ve okuma olayları mekanik ve manyetiktir. Dijital bilgi bir mikroişlemci aracılığı ile bir formattan diğerine çevrilir. CD'deki gibi kaydın arka planında "ssss" sesi DAT'ta da duyulmaz. DAT'lar pahalı olduklarından yaygın olarak kullanılmazlar. 1980'li yılların sonlarında DAT olayı daha piyasada yokken bazı müzikseverler bildiğimiz HI-FI özellikteki ev videoları kullanarak VHS (Video Home System) video kasetlerine müzik kaydediyorlardı. Plak ya da başka bir kaynaktan video cihazına müzik kaydediliyordu. Videodaki kayıt edilmiş kaset play tuşuna basılarak çalıştırıldığında, tabii ki görüntü olmadan sadece müzik dinleniyordu. Video sistemi "ssss" sesini mümkün olan en aza indirmek için dizayn edildiğinden oldukça kaliteli müzik kayıtlarına izin veriyordu ise de bu tip video kasetlere sadece müzik kayıt yapma olayı, dijital teknolojinin ilerlemesi sonucu daha sonra terkedildi.


    --------------------------------------------------------------------------------



    CD (Compact Disc)
    CD teknolojisi, plak ve kasetlerdeki "playing" olayı sırasında meydana gelen sürtünmeleri ve arka plan sesleri yok etmek için tasarlanmışlardır. Plak ve kaset gibi çift taraflı olarak kullanılmazlar. 12 inch'lik standart bir CD yaklaşık 78 dakikalık (650 MB) dijital bilgiyi barındırabilir. Yeni çıkan yüksek yoğunluklu boş CD'lere bugün 90 dakikalık kayıt yapılabilmektedir (790-800 MB'lık CD'ler). CD'de yer alan dijital bilgi, plaktaki gibi spiral olarak yazılmıştır. Bu şekilde yerden kazanılır. Fakat, bilgiler plaktaki gibi dıştan içe değil, içten dışa doğru yazılır ve okunur.

    CD'ye kayıt ve seri kopyalama ancak dünyadaki özel yerlerde, "super clean room" denen tozsuz, özel ortamlarda yapılır ve kayıt esnasındaki olaya "burning" denir. Laserle yakma, yani kayıt işi sona erdikten sonra eldeki CD'ye "master" denir. Artık bu masterden binlerce kopya yapılarak evlerimizdeki gümüş yüzeyli CD'ler imal edilebilir. Yalnız bu mastering olayını evlerimizdeki CD-R kullanılarak yaptığımız CD-ROM kayıtları ile karıştırmamalısınız. Evde kendinizin kayıt ettiğiniz CD bir master değildir. Kayıt yüzeyi sırsızdır ve kolayca çizilerek bozulabilir. Halbuki sırlı CD'lerin çizilerek bozulmaları daha zordur. Siz de milyon dolar ödemeyi göze alabilecek kadar zengin iseniz, o zaman evinizde özel bir odada master yapabilirsiniz. Bunun için de özel bir izin almanız gerekmektedir yoksa korsanlarla aynı işi yapıyor olursunuz. Bu izni de şahsa özel kimseye vermezler.

    Yukarıda dediğim gibi, çok özel bir şekilde üretilen bu tek CD'ye "master" denir. Evlerimizdeki gümüş yüzeyli CD'ler bu bir tek masterden yapılmıştır. Master CD'lerin yapımı çok pahalıya mal olduğu halde (2000 dolar gibi), evlerimizdeki CD'lerin maliyeti 1 doların biraz altındadır. Peki o zaman neden yıllardır 15 dolar civarında bir fiyat veriyoruz öyleyse. Telif hakları, taşıma, reklam, basım gibi masraflar CD albümün fiyatını ancak bu kadar artırmaktadır.

    CD'deki kayıt sadece bir tek yüzündedir. Dijital bilgi, CD'nin üzerindeki yazıların bulunduğu yüzeyin hemen altındadır. Alttaki şeffaf kısım sadece CD playerin incecik laser kaynağından çıkan ışını geçirmeye yarar. Işın şeffaf tabakadan geçer ve yukarıdaki tabakadan yansıtılır. Alttaki saydam kaplama müziğin yazılı olduğu kısmın hemen altında bulunan dijital bilgiyi korumak amacıyla yapılmıştır. Alttaki bu saydam kaplamanın çizilmesi CD playerin okumasına çok fazla engel olmaz. Bu yüzden CD player'ler plaklar ve kasetler gibi kısa ömürlü değillerdir. İlk üretildiği günkü çalınma kalitesiyle bir milyonuncu çalınma kalitesi arasında her hangi bir ses kalitesi farkı yoktur çünkü bilgi laser ışını ile dijital olarak yorumlanır. CD playerin yaptığı mekanik bir okuma değil, 1'ler ve 0'lardan oluşmuş dijital bilgiyi CD'nin yüzeyinden alıp, playerin içindeki mikroişlemciye göndermekten ibarettir. Soldaki resimde CD'lerin imalinde kullanılan hem ekonomik, hem de sıcağa karşı dayanıklı polikarbon maddesini görüyorsunuz. Daha büyük görmek için resme tıklayın. CD'nin alttaki parlak yüzeyine yakından bakıldığında, mikron mertebesinde, milimetrenin binde biri boyutunda çukurlar görülür. Bu çukurlar plaktaki gibi en dıştan en içe doğru okunmaz. Tam tersine, en içten en dışa doğru okunur. Yani, CD'mizdeki ilk parça en içte yer alır. Sonuncu parça ise en dışta yer alır. Kayıt edilen albüm eğer 78 dakikadan kısa ise CD'nin geri kalan kısmı boş bırakılır veya Avrupa'da yapılan bir uygulama gibi iki albüm bir tek CD'ye yazılır. Eski plaklar en fazla 35-36 dakika sürdüğünden, bir sanatçının 2 albümü bir tek CD'ye sığabilmektedir. Tek CD fiyatına 2 CD alıyormuşsunuz gibi ekonomik olarak güzel bir olay.

    Mikron mertebesindeki çukurlar, fabrikadaki "burning" aşamasında oluşmuş "master" diskin üzerindeki izlerin aynısıdır. Bu çukurlar çok zayıf ve ince bir laser ışını tarafından okunur. CD'nin parlak alt kısmından yansıyan laser ışını bir dedektor tarafından algılanarak CD player içindeki mikroişlemciye gönderilir. Burada değişime uğrayan bilgi, "0"lar ve "1"lere çevrilir. "0"lar ve "1"lerin de müziğe çevrilmesi sağlanınca ortaya çıkan zayıf audio ses, playerin içindeki bir küçük anfi (mikroamplificator) tarafından yükseltilir. Standartlara göre belli bir seviyeye çıkartılan ses, filtreden geçirilerek CD playerin "play out" veya "line out" hattından dışarıya çıkarak tekrar ana anfimize, oradan kabinlere, oradan da kulağımıza gelir. Plak ve kasetteki gibi bir sürtünme olmadığından, CD'lerde müziği dinlerken arka planda "sssss" sesi duyulmaz. Dijital bilgi, stüdyodaki kaydın bire bir aynısı olduğundan son derece kaliteli bir ses elde edilmiş olur. CD playerin bağlı olduğu ses düzeni ne kadar iyi ise, alınan sonuç ta o kadar mükemmel olur. CD kayıt standartları değişmediği halde, CD'ye kayıt kaynakları değişebildiğinden, evlerimizdeki CD'lerin kalitesi de farklı farklı olur. 1980'li yıllardan önceki plağa veya manyetik şeride yazılmış albümler eğer CD'ye yazılacak ise "remastering" denen aşamadan geçerek AAD şeklinde kayıt edilirler. Plaktaki veya manyetik şeritteki müzik analog olarak okunarak, CD'ye dijital olarak yazılır. Her ne kadar arada filtreler kullanılsa da orijinal plaktaki çıtırtılar veya manyetik şeritteki "ssss" sesi CD'ye de, orijinalinkindeki kadar çok yüksek seviyede olmasa da aynen geçecektir.

    Yandaki resme tıklarsanız resmi daha büyük göreceksiniz.

    CD'ler kayıt kalitesi bakımından üç tipte imal edilirler. AAD, ADD ve DDD. Bu yüzden bir CD'yi alırken kayıt standartını da öğrenmeniz için CD'yi evirip çevirip bir yerine yazılmış olan küçücük bilgiyi okumanız gerekebilir. Bazı CD'lerde bu bilgi hiç bulunmayabilir. 1990 ve sonrasında üretilmiş bir CD ise DDD olarak kabul edebiliriz. DDD, diğerlerine göre daha çok tercih edilir. DDD standartında, stüdyodaki çalınan müzik DAT gibi bir dijital kayıt cihazına dijital olarak direkt kayıt edilir. Bu yöntemde, DAT'tan CD'ye aktarılan müzik, kalitesinden kaybetmeyeceğinden elde edilen sonuç en mükemmel olacaktır. Multitrack dijital recorder'ler işte burada çok iyi iş görürler.

    ADD standartında ise, bildiğimiz tape recorderleri ile manyetik şeride yazılmış müzik, DAT'a dijital olarak kayıt edilir. Kayıt esnasında filtreler kullanılır. DDD kadar kaliteli olmasa da son derece temiz bir kayıt elde edilir. Daha sonra üretim için DAT'taki bilgi CD'ye yazılır.

    AAD teknolojisinde ise, yine manyetik şeritteki müzik DAT'a dijital olarak kayıt edilir. ADD standartından farkı, ADD olayında edit ve remastering işlemleri DAT'a kayıt esnasında yapılır. AAD olayında ise bu kayıt esnasında yapılmaz. DAT'tan CD'ye yazılırken değil, CD'den master CD'ye yazılırken dijital remastering yapılır. Bu yüzden makaralı cihazlarda yıllar önce kayıt edilmiş klasik müzik eserleri sıklıkla AAD tipinde kayıt edilir. O zaman da CD'den sanki normal bir teyp çalıyormuş gibi "sss" sesini duyarsınız. Kaynak olarak bir plak kullanılmış ise, CD'yi dinlerken çıtırtıları aynen duyarsınız. Bu yüzden CD'yi üretenler eğer CD'ye yazmak için albümün manyetik şeride kayıtlı halini bulamazlar ise mecburen hiç kullanılmamış bir plağını kullanırlar. Bu plağı son derece pahalı ve çok özel bir pikaba koyarlar ve oradan DAT'a kayıt ederler. Bu pikabın bir özelliği de vakumlu olmasıdır. Plağın döndürüleceği kapalı alandaki hava emilerek toz giderilir. Dış dünyadaki seslerden yalıtılmış bu ortamda, çok hassas bir iğne (5-45.000 kHz) kullanılarak çalınan plaktaki müzik neredeyse CD kalitesindedir. Bu özel pikaptan gelen bilgi direkt DAT'a yazılır ve uygulanacak yönteme göre (ADD, AAD) daha sonra CD'ye yazılır.



    Gerek klasik müzikte, gerek diğer bazı akustik müzik türlerinde CD teknolojisinin sesi yapaylaştırdığını, sesin doğallığını veremediğini söylerler. Bu imkansızdır. Çünkü, stüdyodaki bilgi, herhangi bir manyetik ortama yazılmadan direkt dijital olarak bir CD'ye yazılırsa (DDD recording) ortaya çıkan sonuç orijinalin tıpa tıp aynısı olacaktır. Söylenen doğallıktan uzaklaşma safsatası, sadece suçsuz CD playerin bağlandığı ses düzeni ile alakalı bir olaydır. Anfisi, kabinleri kalitesiz bir sisteme bağlanmış bir CD player tabii ki doğal ses kalitesini veremeyecektir. Ayrıca, CD'yi dinlerken oldukça abartılı bir equalizer ayarı yaparsak yine doğallıktan uzaklaşmış oluruz. İyi kalite bir CD'yi, iyi kalite bir CD player'dan iyi kalite hoperlöre verdiğimizde sonucun iyi olması için bir de kullanılan kabloların iyi kalite olması gerekir. Odanın akustiği ve hoperlörlerin yerleşimi de bunda etkilidir.


    CD'den en iyi şekilde kasete nasıl kayıt yapılır : Bunun ilk şartı kasetin tipine göre kayıt cihazını ayarlamaktır. Normal kasete "Normal" (Tape I), krom kasete de "Chrome" (Tape 2) seçimi yapılır. İkinci olarak CD'deki müziğin en şiddetli olduğu yer aranır ve bulunur. Bu işi artık CD playerlerin çoğu otomatik olarak yapmaktadır. Bunun için "Peak Search" düğmesini kullanın. CD playeriniz en gürültülü kısmı bulunca size 5-6 saniye için orayı tekrar tekrar çalacaktır ve sizde bu arada tape recorder'inizdeki "recording level" ile kayıt seviyesini ayarlayabileceksiniz. Bunu yaparken VU (Volume Unit) sinyallerinin "0" desibeli aşmamasına gereken özeni göstermelisiniz. Ancak bir an için, müziğin şiddetine göre ara sıra 0 desibeli aşıyor ise, sizin için kayıt yapacağınız en ideal kayıt seviyesini ayarlamışsınızdır demektir. 0 desibeli aşmamaya özen göstermezseniz, uzun ömürlü olmayan, performansı düşük ve distorsiyonlu bir kayıt elde edersiniz. Son madde olarak kesinlikle DOLBY'li kayıt yapın. DOLBY NR. ON şeklinde kayıt yaparsanız, kayıdınız çok daha mükemmel olur. DOLBY'li kayıt ettiğiniz kaseti DOLBY'siz dinleyebilirsiniz. Bunun bir sakıncası yoktur. DOLBY'li şekilde kayıt edilmiş böyle bir kaseti başka bir kasete normal veya hızlı devirle kopyalarsanız (kopyalayan cihazın DOLBY özelliği olmasa bile) 2. kasette otomatik olarak DOLBY'li olacaktır.


    CD bakımı : CD'lerdeki kayıt izleri tek merkezli olduğundan, CD'yi temizleme işlemi kesinlikle en içten en dışa doğru yapılmalıdır. Bunun tersine izlere paralel yapılan en masum bir silme teşebbüsü bile dijital bilginin bir kısmını okunamaz hale getireceğinden CD bozulacaktır. Tabii ki CD'nin tamamı değil de sadece o kısmını kullanamayacaksınız. Bu gibi masum arızaları gidermek için üretilmiş bazı kitlerden alırsanız, bunların birkaç değişik numarada zımpara, bir yumuşak bez ve özel bir solüsyon içeren sıvıdan ibaret olduğunu görürsünüz. Tırnağınızla hissedebileceğiniz bir çukur var ise bunu en ince özel zımpara kağıdı ile yok edip, solüsyonla da muamele ederseniz CD'nizin sorun çıkarmadığını görürsünüz. Bahsettiğim silme işlemleri CD'nin en alttaki yazısız, parlak kısmı için geçerlidir. Diğer üst kısımdaki, yazıların bulunduğu kısımdaki en küçük bir arıza CD'nizin tamamen okunamaz hale gelmesine yol açabilir. Güneş radyasyonu plak, kaset, DAT, MD ve CD'lerinde baş düşmanıdır. O yüzden direkt güneş ışığı almayan yerlerde muhafaza ediniz.


    --------------------------------------------------------------------------------


    DVD (Digital Versatile Disc veya Digital Video Disc)
    1990'lı yılların sonunda ortaya çıkan şimdilik en son teknoloji ürünü formattır. Görüntü, ses ve bilgiyi aynı ortamda saklamaya yarar. DVD-ROM'lar CD-ROM'ların daha gelişmiş bir tipi olarak düşünülen CD'lerdir. DVD Video'lar ise televizyona takılan DVD Player'larda izlenen, ses ve görüntü içeren disklerdir. Bilgisayar ortamındaki DVD sürücüleri her iki formatı da okuyabilir, yazabilir. DVD Video'larda MPEG-2 ve PCM veri sıkıştırması kullanılır. MPEG-2 decoder kartı olmayan bir bilgisayarda DVD videoları yazılım yardımı ile izleyebilirsiniz.

    Normal 1 hızlı CD-ROM ile saniyede 150 Kb bilgi okunabilir. 40 hızlı bir CD-ROM ile 40x150=6000 KB bilgi transfer edilebilir. 1 hızlı bir DVD ise 20 hızlı bir CD-ROM ile yaklaşık aynı miktarda yani 20x150=3000 Kb bilgi taşır. Şu an piyasadaki yeni nesil DVD'ler 16 hızlı okuma, yapabilmektedir bu da 4.8 MB veriyi bir saniyede taşıyor anlamına gelmektedir. DVD teknolojisi ile günümüzde 4.7-17 GB (tek layer 4.7, dual layer 17 GB) arası bilgi yazılabilmektedir. Normal bir CD'de 0.83 mikron olan minimum iz yoğunluğu DVD'de 0.4 mikrondur. Dual layer DVD'de üstteki tabaka spiral olarak içten dışa, alttaki tabaka ise bunun tersi olarak yazma ve okuma yapılır. DVD ile yazılmış bir DVD-ROM'a defalarca bilgi yazıp silme lüksünüz de vardır. Çift taraflı olarak üretilen özel DVD diskler de vardır. Yani DVD-RW olarak üretilen boş diskler hem tek taraflı hem çift taraflı olarak üretilir. Çift taraflı olan boş DVD-RW'e diski çıkarıp çevirmeden çift taraflı yazan recorder'lar üretilmiştir. DVD Video'larda bir filmi izlerken, isterseniz seçilebilen dillerde altyazılı olarak seyredebilirsiniz. Alt yazı dilini de değiştirebilmeniz mümkündür. Bazı DVD filmlerde dublaj seçenekleri de vardır ve ses kanalı bu şekilde çoklu filmleri istediğiniz dilde seyredebilirsiniz. DVD-Audio ile ilgili standartlar tam belirlenemediği için onlarca albümü bir tek DVD'ye koyabilmek şu an zor. Onlarca albümü mp3 yaparak bir DVD'de toplayıp bilgisayarda dinlemek ise mümkündür. 128 kbps olarak sıkıştırılmış 150-170 kadar mp3 bir CD'ye sığabiliyorken 5000 kadar mp3'ü bir DVD'ye sığdırabilirsiniz.

    DVD ile ilgili son gelişmeleri ve üretilen pekçok şeyi aşağıdaki linklerden edinebilirsiniz:

    www.dvdempire.com
    www.dvd.com/
    DVD FAQ
    www.dvdresource.comwww.bigstar.com
    www.buyavideo.com
    www.cdworld.com
    www.cdnow.com




    --------------------------------------------------------------------------------

    MD (Mini Disc)

    Bunlar normal CD'lerden farksızdır. Sadece boyutları daha küçüktür. Multisession özelliği ile standart CD'lerden ayrılır. Sadece bazı CD-ROM kayıt aletlerinde bulunan multisession özelliği MD'lerin standart özelliğidir. CD-ROM olsun, standart CD olsun bunlara kayıt bir seferde tek bir oturumda yapılır. Kaldığınız yerden devam etmek için kayıdı herhangi bir yerde yarım bırakamazsınız. Multisession şeklinde kayıt ediliyor ise, kayıt birkaç oturumda yapılır ise, her bir oturum için CD-ROM'un üzerinden belli bir yerin kaybı sözkonusudur. Halbuki bir MD için böyle bir sorun yoktur. Kayıt defalarca olmak üzere üst üste hem de dijital olarak hem de kayıpsız olarak yapılır. Çok pahalı, walkman büyüklüğünde daha doğrusu küçüklüğünde olanları da vardır. Bunlarla dijital kalitede bir röportaj yapılabilir. Kayıt silinebilir, var olan bir kayıdın üzerine "bindirerek miks" gibi bir lüksünüz de bazı modellerde vardır. Bu şekilde "fade in-fade out" tekniği ile CD üzerinde direkt miks olayı olanaklı hale gelir. MD'nin tamamını silmek ise bir saniyelik bir olaydır. O yüzden kayıt ettikten sonra yanlışlıkla tüm kayıdı kaybetmemek için protection'u açmalısınız. MD'ler normal CD'lerden daha küçük ebatlı olup kayıt süresi değişkendir. Fakat sıklıkla 74 dakikalık dijital kayıt süresi olanları kullanılır. Kayıt yaparken stereo yerine mono kayıt ettiğinizde normal bir MD'ye iki kat daha fazla bilgi yazabilirsiniz. Gelişen teknoloji ile 2 saatlik kayıt yapanları çıkmıştır. Bu tür re-writeable-erasable CD'lere direkt kayıt edebilen dijital kameralar da piyasaya sürülmüştür. Optik zoom'larına ilaveten 48x veya 120x gibi dijital zoom da yapabilen bu yeni nesil kameralarda görüntü çok daha nettir ve keskindir. Hemen sol üstte bir MD'nin içindeki diski birebir ölçekte görmektesiniz. Daha büyük görmek için resmin üzerine tıklayınız.



    Artık yeni çıkan MD'ler farklı farklı renklerde olabilmektedir. Yukarıda şeffaf dış plastiği pembe renkli bir MD görülüyor. İlk resim MD'nin üstten, ikincisi ise arkadan görünümü. 74 dakika dijital kayıdı barındırabilen bu tip disklerin ömrü de oldukça fazla (Resimlere tıklayarak daha büyük görebilirsiniz.)



    Yukarıda SONY firmasının ürettiği 3 adet MiniDisc görüyorsunuz. Tıklayarak daha büyük görebilirsiniz.


    --------------------------------------------------------------------------------



    Floppy disket
    Bilgisayarlarda kullandığımız disketlerdir. 2 tipte bulunur. 1.44 ve 720'lik. Kilobyte cinsindeki birimi 1024'ün katları şeklinde gittiğinden bazen fabrikada disketlerin üzerine 2.0 MB yazılır. Aslında bu formatsız kapasitesidir. Gelişen teknoloji ile 2.88 MB'lik ve 120 MB'lık formatları da çıkmıştır. Ancak bunları okumak için 2.88'lik ve 120 MB'lık özel sürücü gerekir.


    Disket ister 720'lik, ister 1.44'lük olsun formatsız bir işe yaramaz. Format olayı ile disketin her iki yüzeyine track denen gözle görünmeyen manyetik izler açılır. Bunlar "sector"leri, sector'ler de harddisklerdeki hayali bir kavram olan cylinder'leri oluşturur (dolayısıyla disketlerde silindir kavramı yoktur). Kayıt her iki yüze de aynı anda yapılır ancak sürücüye hep aynı yüz yukarıda (yazı olan taraf) olacak şekilde yerleştirilir. Çünkü, sürücünün içindeki okuma yazma kafası, disketin manyetik yüzeyine her iki yüzden de yaklaşır ve değer. Yani, okuma-yazma kafası iki adettir. Hardisklerden farklı olarak bu okuma veya yazma olayı, kafaların disketin yüzeyine resmen "dokunması" ile olur. Multisession özelliği vardır. Birçok defa silinip kullanılabilir. Floppy disket sürücüsü, içindeki disketin manyetik kısmını dakikada 300 defa döndürerek okur. İzler en dıştan en içe doğru konsantrik (iç içe geçmiş eş merkezli halkalar) şekilde yazılır ve okunur. Floppy disketlerde sıfırıncı sektör en dışta yer alır. En dıştan en içe doğru sektörler okunur ve yazılır.


    --------------------------------------------------------------------------------

    Harddisk
    Okuma-yazma kafaları manyetik yüzeye "değmez." Birkaç mikron seviyesindeki bir uzaklıktan okuma veya yazma olayı yapılır. Dakikadaki dönme hızı 3600'dür. Bu yüksek hız yüzünden çok hafif okuma-yazma kafaları oluşan "hava yastığı üzerinde" asılı kalırlar. Tüm okuma-yazma işlemleri "dokunmadan" olur. Ancak bilgisayarınızı kapattığınızda okuma-yazma kafaları "landing zone" denen bölgeye inişe geçerler (otomatik park olayı). Yeni gelişen teknoloji ile 5400 - 7200 ve daha yüksek spin hızlarına çıkılmıştır. Harddisk teknolojisi günümüzdeki gelinen teknolojinin seviyesini ispatlar. Çok yüksek teknolojilerle imal edilirler. Fakat, harddisk kontrol kartlarındaki çiplerin ucuzlamaları ile fiyatları da düşmektedir. Sıvı içinde, özel bir gaz içinde dönmek üzere tasarlanmış, prototip nitelikte çok yüksek kapasitede harddiskler yapılmaktadır. 500 GB'lık, 1 Terrabyte'lık ve daha büyük harddiskler yapılmıştır ve test edilmektedir. Sadece boylarının küçültülmesi gerekmektedir.

    Son olarak, hem floppy disketlerde, hem de harddisklerde track'ler (izler) plaklardaki veya CD'lerdeki gibi spiral teknoloji ile oluşturulmaz. Plaklarda en dıştan başlayan tek iz, spiral yaparak en içe kadar gelir. CD'lerde en içten başlayan iz spiral yaparak en dışa gelir. Floppy ve harddisklerde ise bu, konsantrik, yani iç içe geçmiş halkalar şeklindedir. Floppy ve harddisklerde spin hızı kafalar nerede olursa olsun değişmez, sabittir. CD teknolojisinde ise motorun devri sürekli kontrol edilir ve en içteki okuma ile en dıştaki okumanın hızı mikroişlemci tarafından, aynı hızda yapılabilmesi için ayarlamalar yapılır. Yani, en dışta hız düşürülür, en içte artırılır. Sonuçta, laser ışını hep aynı hızda dijital bilgi okur veya yazar, dedektör merceğinin altından geçen bilgi hep aynı hızda olur. Harddisk plakları çok yüksek hızlarda döndüklerinden çalışmaları esnasında darbe ve sarsıntıya karşı toleransları azdır.

    Harddiskler RAM'dan yavaş, CD ve floppy disket sürücülerinden hızlıdırlar. Veri depolama ortamlarını hızları bakımından en hızlıdan en yavaşa doğru sıralarsak:

    RAM > harddisk > DVD > CD > Floppy disket > DAT, MD, MC

    RAM'lar elektromanyetik bilgi depolama üniteleridirler. Bilgi transferi nanosaniye cinsinden ölçülür. Şu an prototip aşamasında olan, kristallere laser ile yapılan hologramik bilgi depolama teknolojisi geliştiğinde, hem bilgi depolama kapasitesi olarak, hem hız olarak en inanılmaz medyaya kavuşmuş olacağız. Hologramik depolama ile söylenebilecek son söz, bir miktar bilginin bir şekilde eksilmesi ile (kristalin kırılması gibi) bilginin tamamının kesinlikle kaybolmaması avantajıdır.


    --------------------------------------------------------------------------------

    EK: MP3 NEDİR?

    MPEG (The Motion Pictures Experts Group) hem audio hem de video üzerinde sıkıştırılmış radyo ve televizyon yayınları üzerinde çalışmaktaydı. Hareketsiz resimler olan JPEG (Joint Photographic Experts Group) teknolojisinde kendisini ispatlamış bir gruptur. Kayıplı bir sıkıştırma olan JPG formatı gibi MPEG formatı da kayıplı bir sıkıştırma formatıdır. 1992 yılında MPEG Layer 1 olarak tanıtımı yapılıp kullanılmaya başlandığında ortalarda daha MP3 olayı yoktu. Daha sonra MPEG Audio Layer 2 (MP2) ve en son MPEG Layer 3 teknolojisi geliştirildi. Layer 3'ün bu kadar yaygınlaşmasının sebebi source kodunun açık olması ve isteyenin bunu herhangi bir para ödemeden kullanabilmesidir. Ayrıca MPEG Audio Layer 3 (kısaca MP3) algoritması ile audio parçalar 1:12 oranında daha az yer kaplamaktadır. Yani, MP3 sıkıştırmasının hakları dünya üzerinde bir tek firmaya ait değil pekçok firmaya aittir.

    Dijital audio olarak CD'lerdeki kayıt büyük bir oranda 16 bit olarak bulunur (16 bit, 44 Khz, Stereo) . Piyasadan aldığımız audio albümler hep 16 bitliktir. Özel olarak üretilmiş 24 bitlik albümler de vardır. 16 binary digit 1 saniyelik analog kayıda eşdeğerdir. Bir saniyelik 44.1 Khz audio kayıt 1.4 milyon audio data biti demektir. Parçaların boylarını küçültmek için MPEG araştırma grubu ISO (International Organization for Standardization) standartlarına uyacak şekilde müziğin kalitesini insan kulağını rahatsız etmeyecek şekilde sıkıştırmayı sağlam bir algoritma ile işe başladılar. Daha da çok sıkıştıran daha az kayıplı MPEG Layer 4 sonradan geliştirildi. Müzik parçalarının boylarının çok küçülmesi bunların download/upload sürelerini azaltınca streaming yaparak direkt Internet üzerinden yayın yapabilecek duruma gelindi. Internet bağlantılarındaki hızlanma ile bu daha da kolaylaştı. MP3 gibi kayıplı pekçok format üretildi. Real Audio (RA), Microsoft (WMA, Windows Media File) ve benzerleri sayesinde Internet üzerinden müzik yayınlamak ya da download etmek mümkün halde geldi. 1999 senesinde MPEG Layer 3 kullanımı serbest hale getirilince MP3 dosyalarını çalan yüzlerce player programı yazıldı. Bunların içinde en popüleri Winamp oldu. Audio CD'lerden track'leri ripleyen pekçok rip programı (WinDAC, DA Extractor), bunları MP3 formatına sıkıştıran yüzlerce sıkıştırıcı program yazıldı. Önceleri rip için ayrı, sıkıştırma için ayrı, cd'ye yazmak için ayrı programlar kullanılırken günümüzde tek bir programla mp3'leri audio cd'lerden direkt rip edip CD'ye ya da harddiske yazan programlar vardır.

    MP3 üzerinde ilk çalışan ve mucidi Almanya'daki Fraunhofer Enstütüsü'nde çalışmalar yapan Karlheinz Brandenburg'tur. Temel olarak müziğin içindeki insan kulağının duymadığı sesleri atmakla işe başlamıştır. Algoritmayı test etmek için ise Susan Vega'nın "Tom's Diner" isimli parçasını yıllarca kullanmıştır. Kendisi ile yapılmış röportajı burada okuyabilirsiniz. Karlheinz Brandenburg ayrıca sinemada bir devrim niteliği taşıyan, sinemadaki surround sistemlerinden daha gerçekçi ses üreten IOSONO tekniğini de geliştirmiştir.

    8, 16, 32, 64, 128, 160, 192, 224, 256 ve 320 kbps olarak sıkıştırılabilen audio track'ler günümüzde Internet'te en bol olarak 128 kbps olarak bulunur. Evinizde audio cd'lerinizden mp3 yapacaksanız bunun 192 kbps altında olmamasına özen göstermelisiniz. 128 kbps ile 196 kbps arasında iki fark vardır. İlkinde dosya boyu çok küçük fakat kayıp fazladır, ikincisinde dosya boyu biraz daha büyük olup sonuç cd kalitesine yakındır. Bir CD'nin kalitesinde olacak şekilde en az kayıplı olarak mp3 yapmak isterseniz 320 kbps olarak yapabilirsiniz. Ama bu durumda mp3'lerin boyu çok büyür.

    Audio CD'lerde track'lerin başlarında ve sonlarında sessiz boşluklar vardır ve bunlar bazen 1 saniyeyi bulur. Rip edip mp3'e sıkıştırırken bu boşlukları "kill" yapma seçeneği ile sıkıştırırsanız yüzlerce mp3'ü düşündüğümüzde biraz yerden kazanırsınız. Kasetten mp3, mp3'ten kaset, mp3'ten audio cd, audio cd'den mp3, plaktan mp3 şeklinde pekçok şekilde formatları birinden diğerine çevirebilirsiniz. Özellikle kasetleri mp3 yaparken 128 kbps kullanmamalısınız, 192 kbps'in üzeri daha iyi sonuç verir. Winamp benzeri programlarla mp3'leri çaldığınızda kulağınız hassas ise parçadaki kayıpları daha iyi duyarsınız. Bu mp3'leri harddiskinize wave formatına çevirip bir audio cd yazma programı ile cd'ye yazıp dinlediğinizde, sesin kalitesinin Winamp'ın çaldığından daha iyi olduğunu duyacaksınız. Çünkü sıkıştırılmış formatı açmakla uğraşan Winamp'ın çaldığı müziği değil direkt açılmış ve herhangi bir prosese tabi olmayan müziği dinlemiş olursunuz. O yüzden orijinali mp3 olan bir kaydı audio olarak cd player'inizde dinlerken daha kayıpsız bir müzik dinlersiniz.

    MP3 standardı yaygınlaşınca mp3 formatındaki müziği Internet'ten bedava dağıtan Audiogalaxy, Napster gibi kuruluşların başı derde girdi. Büyük plak ve cd firmaları ise mp3'ün mağazalardaki satışlarını düşürdüğünü öne sürüp haklarını mahkemelerde aradılar ve kazandılar. MPEG 1 ile başlayan serüven bugün MPEG 7 ile sürmektedir. MP3 ile müzik, MP4 ile dijital televizyon yayını ve DVD tekniği mümkün olabilmiştir.

    MP3'ten kasete, kasette MP3'e nasıl iyi kayıt yapılır?
    Kaliteli olarak MP3'ten kasete kayıt kolay, kasetten MP3 yapımı biraz daha zordur. Kalite ise kullanılan donanıma bağlıdır.

    MP3 > Kaset: MP3'ten kasete kayıt yapmak için bilgisayarınızın ses kartı çıkışını kaseti kaydedecek cihaza kaliteli bir kabloyla bağlamanız gerekiyor. MP3'ü çalacak çalıcının (ör. Winamp) equalizer ayarları defeat durumda olmalı (equalizer devre dışı olmalı). Kasete kayıt esnasında VU, sıfır desibeli geçmemeli. Mümkünse DOLBY'li kayıt yapılmalı.

    Kaset > MP3: Kasetten kaliteli olarak MP3 ya da CD yapılmak istendiğinde aşağıdaki şartları sağlamalısınız.
    1. Kaseti çalacak cihaz ne kadar kaliteliyse sonuç o kadar iyi olacağından, iyi bir çalıcı cihaz kullanmalısınız. Walkman iyi sonuç vermez.
    2. Kaset çalıcıyı bilgisayarın ses kartının girişine yüksek kaliteli bir kabloyla bağlamalısınız.
    3. Kasetteki parçaları bilgisayara kayıt ederken mutlaka stereo, 44 Khz, 16 bitlik WAVE formatında kayıt etmelisiniz.
    4. Parçaların kayıt işlemi bittiğinde onları tek tek bir wave editor (Ör. SoundForge, Wavelab) ile açıp parça başlarındaki ve sonlarındaki boşlukları silmelisiniz.
    5. MP3'lerinizi en az 192 kbps olacak şekilde sıkıştırmalısınız.

    CD'den audio olarak rip edip parçalarınızı wave (ya da wav) formatında harddiskinize yazdığınızda aktarım dijital olduğundan herhangi bir kayıp sözkonusu değildir. O yüzden, CD'den alınan wave dosyalarını 128 kbps olarak MP3 yapabilirsiniz. Kasetten arkaplanında hsss sesi ile birlikte, analog olarak kayıplı bir şekilde bilgisayarınıza aktardığınız wave dosyalarınızı 128 kbps olarak MP3 yaptığınızda aldığınız sonuç sizi mutsuz edecektir. 192 veya en iyisi 320 kbps olarak MP3 yaptığınızda sonuç gayet tatminkar olur. Size tavsiyem, kasetten MP3'lerinizi yaptıktan sonra bilgisayarınızdan wave dosyalarını silmeden önce, ne olur ne olmaz diyerek bunları bir CD'ye audio CD olacak şekilde aktarmaktır. CD'den aldığınız sonuç ile en yüksek kalitede 320 kbps olarak iki kayıdı karşılaştırdığınızda, CD'den gelen sesi daha iyi bulacaksınız.

    Plak > MP3: Önce plağı güzelce temizlemeniz gerekir. Sonra da plağı pikabınıza koyarsınız. Bu aktarımda iğnenin kalitesi çok önemlidir. Kalitesiz iğne ile kalitesiz sonuçlar alınacağından yeni ve iyi bir iğneyle plağı çalmanızı tavsiye ederim. Pikabı iyi kalite bir kabloyla analog olarak ses kartınıza bağlarsınız. (Plağı dinlemek için eğer bir amfiniz (amplificator) varsa onun sadece pikap bağlamak için özel girişine (PHONO) pikabınızı bağlarsınız). Daha sonra bilgisayarınıza plağı stereo, 44 Khz, 16 bitlik WAVE olarak ses kartınız sayesinde kayıt edersiniz. Bir wave editörüyle bu dosyalarınızı açıp, kayıt başı ve sonlarındaki boşlukları silersiniz. Plaktaki çıtırtıları gideren özel yazılımlarla CD kalitesinde berrak bir sonuca ulaşmak mümkündür. Daha sonra wave formatındaki dosyalarınızı en az 192 (tavsiye olarak 320 kbps) olacak şekilde MP3'e sıkıştırırsınız. Yine, tavsiye olarak wave dosyalarınızı harddiskinizden silmeden önce bir CD'ye audio CD olacak şekilde yazmayı atlamayın.

    Çeşitli CD'lerden tek bir CD oluşturmak: Elinizde bir sürü audio CD var. Bunlardan beğendiğiniz parçaları tek bir CD'de toplayıp bir best of CD yapmak istiyorsunuz. Bunun için seçtiğiniz CD'lerden beğendiğiniz parçaları tek tek bilgisayarınıza 44 Khz, 16 bitlik WAVE formatında kayıt etmelisiniz. Bunları cd yazma programınız ile tek bir cd'ye audio olarak yazmaktan başka birşey kalmıyor geriye.

    Bir CD'ye en fazla kaç parça sığar? En fazla parçayı nasıl sığdırırım?: Bir şekilde, favori parçalarınızı bilgisayarınıza tek tek wav formatında kaydettikten sonra bunları tek tek bir wave editör ile açıp, başlarındaki ve sonlarındaki boşlukları silmeniz gerekir. Audio CD'lerden parçaları rip edip, wave editör ile bunlardan birini açtığınızda, bunların başlarında bir saniyeden az veya 1.5 saniyeye varan sürelerde bir sessizlik vardır. Parça sonlarında ise parça bittikten sonra 1 saniye ile 6-7 saniyeye varan sürelerde sessizlik vardır. 44 Khz, 16 bit, stereo olarak yaptığınız kaydın saniyesi yaklaşık olarak harddiskinizde 1 MB yer kaplar. Parça başları ve sonlarındaki boşlukları sildiğinizde ise parça başına 4-5 saniye (4-5 MB) kâra geçersiniz. CD'de 18-20 parça olduğunda ise 20-50 MB'a (bazen daha fazla) varan bir yerden kazanma sözkonusudur. Bu parçaları cd yazma programı ile "disc session at once" seçeneği ile CD'ye yazdığınızda hem parça aralarında hiç boşluk olmaz, hem de CD'nizi daha verimli kullanmış olursunuz (ilave olarak bazı yazma programlarında parça arası boşluk default olarak 2 saniye seçilidir, bunu sıfır saniye yapmalısınız). CD'ye yazma hızınızı ise mümkün olduğu kadar düşük tutmanız sizin iyiliğiniz içindir. Yüksek hızlarda yazdığınızda pekçok CD çalar bunları okumakta ya güçlük çeker ya da hiç okumayabilir. Düşük hızda yazmanın avantajları saymakla bitmez. Yüksek hızda yazmanın tek avantajı işin çabuk bitmesidir. Düşük hızda yazdığınızda bu ister data, audio, vcd, dvd olsun, bu CD'yi heryerde sorunsuz okuma şansınız olacaktır. Eğer ileride üzülmek istemiyorsanız CD'lerinizi düşük hızda yazmaya çalışın (8x ya da 16x). İlave olarak yazma işlemini "finalize cd" seçeneğiyle yazın. CD'nin sonunu açık bırakmayın (multisession).

    Kısaca, bir tek CD'ye yaklaşık 16-20 arası parça sığdırabilirsiniz. Ama CD'ye yazılacak parça miktarı değil, yazılacak parçaların süresi önemlidir. 800 MB'lık tek bir wave formatındaki parçayı, 790 MB'lık bir CD'ye yazdığınızda CD'nin neredeyse tamamı dolar. 650 MB'lık bir CD'ye ise kaç parça sığar dediğimizde, bunun sayısı en az 1'dir. En çok ne kadar yazılacağı ise parçaların herbirisinin boyuna bağlıdır.

    Diyelim ki, harddiskinizde wav dosyalarınız hazır. Windows gezginiyle bunların toplam boyuna baktığınızda 820 MB olduğunu gördünüz. Parçaların CD'ye sığmayacağını düşünürsünüz doğal olarak. Halbuki durum öyle değil. Bu parçaları diyelim ki Winamp'ın playlist'ine attınız. Elinizdeki boş CD ise 700 MB'lık diyelim. Harddiskinizdeki parçaların hepsinin toplam çalma süresine baktığınızda eğer bu 1 saat 20 dakikadan az ise gönül rahatlığı ile cd yazma programınızı açıp audio CD'nizi yazabilirsiniz. Windows Gezgini 820 MB olarak gösterse bile. 1 saat 20 dakikayı çok az geçen işinizi overburn seçeneği ile yazabilirsiniz. Burada wav dosyalarının harddiskte kapladığı yer değil, çalma süresi önemlidir. Audio CD yazma işinde, cd yazma programınıza wave parçaları sürükleyip bıraktığınızda, windows gezgininin verdiği 820 MB'lık rapora rağmen parçaların 700 MB'lık CD'ye sığdığını görebilirsiniz. Aynı tekniği vcd yaratmakta da kullanabilirsiniz. 820 MB'lık bir mpeg (ya da dat) dosyasının 700 MB'lık bir CD'ye sığmayacağını düşünürsünüz. Halbuki piyasada tek bir 700 MB'lık CD'ye yazılmış, süresi 1.5 saatten fazla filmler mevcuttur. Bu tip CD'leri bir CD kopyalama programıyla sorunsuz kopyalayabileceğiniz halde, bu tür bir CD'den bir .dat dosyasını alıp harddiskinize koyduktan sonra, data cd'si olarak aynı .dat dosyasını aynı kapasitedeki bir CD'ye yazamazsınız. Çünkü, burada da dosya boyu değil, dosyanın çalınma süresi önemlidir. O yüzden 650 MB'lık tek bir CD'ye, mono, 8 bit, 11 Khz formatında yaklaşık 24 saatlik audio bir kayıt yapabilirsiniz. Bu tür düşük kalite kayıtları MP3 yapıp aynı CD'ye MP3 olarak koymak istediğinizde ise 1 aylık kayıt 1 CD'ye sığar.

    Soru: Elimdeki MP3'ler 128 kbps. Bunları açıp wave formatına dönüştürsem, sonra 192 kbps olarak tekrar sıkıştırsam MP3'ün kalitesi artar mı?
    Kalite artmaz, azalır. Aynı MP3'ü açalım ve wave formatına dönüştürelim. Bu wave dosyasını MP3'e dönüştürelim. Bunu ne kadar çok yaparsak o kadar kayıplı bir MP3'e sahip oluruz her seferinde. O yüzden elimizdeki 128 kbps MP3'leri wave formatına açıp sonra bunları mesela 320 kbps olarak sıkıştırıp tekrar MP3 yaparsak MP3'lerin kalitesi artmıyor. O parçaların kaliteli MP3'lerini elde etmenin yolu, o parçaları audio cd'lerden rip edip en az 192 kbps olarak mp3 yapmaktan ibarettir.

    Soru: Elimdeki bazı MP3'leri çalarken sıkıştırma oranı sürekli değişiyor. Ne 128 ne 192 kbps. Bu tür parçaların kalitesini nasıl öğrenebilirim?
    Bu tür mp3'ler bol miktarda vardır ve çoğu 128 kbps'lıktır. MP3 yapan pekçok program olduğundan bunların bazıları "değişken bitrate" opsiyonuna sahiptir. MP3'ü yapan kişi bu opsiyonu seçerek MP3'ü üretti diyelim. Elde edilen mp3'ü bir player'da çaldığımızda sıkıştırma oranının sabit durmadığını, sürekli değiştiğini görürüz. Bu tür bitrate'i sürekli değişen MP3'leri wave formatına dönüştürüp tekrar MP3 yaparsanız durumdan kurtulabilirsiniz.

    Soru: Elimde MP3'lerden yapılma bir audio CD var. CD playerimde ses çok iyi. Fakat aynı parçaların MP3'lerin sesi o kadar iyi değil. Neden?
    Audio formata çevrilmiş MP3 orijinli parçaların sesini daha iyi duyarsınız. MP3 çalınırken sıkıştırılmış formattaki dosya açılırken kayba uğrar. CD player ise sıkıştırılmamış, açık durumdaki wave dosyalarını açmakla uğraşmaz.

    Soru: MP4 veya MP5 var mı?
    MP7'ye kadar gelindi. Ama MP7'yi kullanamazsınız. MP3'ten sıkıldıysanız elinizdeki audio'ları MP4 olarak sıkıştırma imkanınız var. Ama dezavantajlar ve avantajlar şunlar. Avantaj: Aynı wave dosyasını bir MP3 bir de MP4 yaptık diyelim. MP4 , MP3'e göre daha kaliteli, dosya boyu daha küçük olur. Ama MP4'ünüzü çalmak için Winamp'tan vazgeçmeniz gerekecek (ya da MP4 plugin'i bulmanız gerekecek). MP4'e geçtiğinizde parçaları çalacak fazla player bulamayacaksınız. Yüksek kaliteli, dosya boyu küçücük dosyalarınızı kimse istemeyecek. MP4'lerinizi sadece siz dinleyeceksiniz.

    Soru: Yeni bir format çıktığında elimizdeki binlerce MP3 ne olacak?
    Bu kaçınılmaz durumla karşı karşıya gelmemize az kaldı. Mass converter programları ile tüm MP3'lerinizi bu yeni formata dönüştürebileceğiz. 128 kbps'lık MP3'ler yeni formata çevrildiğinde kalitesinden çok kaybedecek, daha yüksek bitrate'li MP3'ler ise daha başarılı olarak convert edilecek. Elinde bol audio cd olanlar ise direkt bu formata çıkış yapabilecekler.

    Soru: Elimde RA (Real Audio), MID (MIDI), MOD, AIFF (Audio Interchange File Format ), VOC ve WMA (Windows Media File) formatında dosyalar var. Bunları nasıl MP3'e dönüştürebilirim (ya da audio CD'ye yazabilirim?)
    44 Khz, 16 bitlik WAVE formatına dönüştürmelisiniz.


    --------------------------------------------------------------------------------

    Sonuç
    Manyetik ve dijital medya, her ne şekilde olursa olsun, formatı CD-ROM, MD, DAT, DVD, floppy veya harddisk olsun, depolama ve tekrar kullanıma yönelik amaçlı olarak, multisession özellikleri dikkate alınarak dizayn edilirler. Sadece CD'ler yalnızca bir kereye mahsus olmak üzere fabrikada yazılırlar. Üzerlerindeki bilgiler kalıcıdır, silinemez.

    Bilgisayarlarımızla artık evlerimizde yapabildiğimiz CD yazım olayları, bu işin ne kadar ucuzladığını göstermektedir. Teknoloji ilerledikçe sinema filmleri de CD'lere yazılma aşamasına gelmiştir. Normalde sinema filmleri 1980'li yılların başlarından itibaren CD'lere zaten yazılmaktaydı, fakat o CD'lerin boyu çok büyüktü (LD). Bugün popüler kullanımdaki CD boyutundaki yüzeye en fazla 75-78 dakikalık bilgi dijital olarak (stereo, 44 KHz, 16 bit) yazılabildiğinden, en az 100-120 dakikalık normal bir film kesinlikle tek bir CD'ye sığmayacaktır. Filmin ortasında CD değiştirme olayı da hem üreticilere hem tüketicilere çok itici geldiğinden bildiğimiz CD ebadında karar kılınarak yeni teknolojiler üretilmeye çalışılmaktadır. Bunlardan birisi olan multi-layer sistemi ile bildiğimiz CD'lere 3-5 belki de 10 tabaka haline dijital bilgi yazılacak, bu bilgi her bir tabaka için farklı dalga boyunda olmak üzere aynı laser kaynağı tarafından okunacak veya yazılacaktır. Bu şekilde kapasitesi 720 MB olan standart 78 dakikalık bir normal CD, bir anda 7200 MB, yani 10 saatten fazla bir kayıt limitasyonuna fırlayabilecektir. Birden fazla tabakalı bir CD'deki ulaşılan verim tahminlerin ötesinde olup, günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek niteliktedir. Bu şekilde ister film olsun, ister müzik olsun, herhangi bir medya çok dev bir ortama kavuşacaktır. Şu anda 14 GB'lık DVD'ler mevcuttur. Bir tek DVD'ye yaklaşık 30 saatlik müzik kaydı yapılabilmektedir. Veya 10 adet sinema filmi sığabilmektedir. Daha çarpıcı bir örnek vermek gerekir ise, bir radyo istasyonundaki bütün CD'ler (en az 500 desek) mpeg 3 sıkıştırması ile bir tek DVD'ye sığabilmektedir ki bu da yaklaşık 4500-6000 şarkı demektir. Multisession özelliği de ilave edilecek olursa, teknolojide gelinecek nokta, insanlığın gelişimini hızlandıracaktır.

    CD'leri birden fazla tabakalı yapmak biryerden sonra maliyeti çok artırdığından, üreticiler kullanılan laseri daha da inceltmeyi kararlaştırmışlardır. Normal CD-ROM'ları okuyan laser ışığından daha küçük laser ışığı üretildikçe izler birbirlerine iyice yaklaşacaklarından inch kareye düşen bilgi yoğunluğu da artacaktır. Bununla ilgili açıklayıcı şekli buraya tıklayarak görebilirsiniz. Bu şekilde hem kullanılan laserin incelmesi ile hem de multilayer teknolojisinin gelişmesi ile bugün hayal edilemeyecek miktarlarda bilgi yazılır okunur hale gelecektir.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: sinanbest2

    128
    quote:

    Orjinalden alıntı: CWaRRioR

    tamam arkadaşlar, tartışmaya gerek yok gerçekten. sinanbest in de dediği gibi equalizer ayarı spectrumu değiştirir, istediğin gibi de üzerinde oynayabilirsin hatta. ama şöyle de bişey war. cdden riplenen 128kbpslik bir mp3te bazı frekanslar kaybolur. bunu spectrum üzerinde görmek de mümkün...


    128 kbpsde insanın kulağının duyabildiği hiçbir frekans kaybolmaz.insan kulağı 20 ila 20000hz arasındaki frekansları duyabilir sadece.128 kbpsde 44100hz frekans aralığana sahiptir.hemde iki katı.nasıl kaybolsun.
    sadece tek bi sebebten kaybolur.oda kalitesiz encode etmek yada kalitesiz encoderlerdir.
    kaliteli bir encoder kulanmazsanız bazi frekanslar malesef kaybolur.
    encode ederken fast encode yöntemi kullanmayın.slow best qualityi kullanın.
    ben encode ederken SONY Acid Pro kullanıyorum

    ses ile ilgili ayrıntılı bilgiler için:

    http://goldear.blogcu.com/1144961/

    ayrıca googleda ses mühendisliği yazıp arama yapın.pek çok doğru bilgi çıkıcaktır.
    ben ses mühendisi olmak isterdim ama bizim ülkemizde pek çok üniversite var çokta gereksiz bölümler var ancak geleceğin gözde ve yeni mesleği ses mühendisliği yok..


    20-20000hz arası ortalama bir değerdir ve kişiye göre sapmalar gösterir. sonuçta hiçbir insan fabrikadan çıkmıyor. ayrıca 44100freakans diye bahsettiğin yani 2 katı frekans dediğin de örnekleme frekansıdır ki duyulabilir frekans konusuyla alakası bile yok... ztn frekansta kayıp olmasa kaybı ne duyabilirdin, ne de pc yardımıyla görebilirdin.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: CWaRRioR


    quote:

    Orjinalden alıntı: sinanbest2

    128
    quote:

    Orjinalden alıntı: CWaRRioR

    tamam arkadaşlar, tartışmaya gerek yok gerçekten. sinanbest in de dediği gibi equalizer ayarı spectrumu değiştirir, istediğin gibi de üzerinde oynayabilirsin hatta. ama şöyle de bişey war. cdden riplenen 128kbpslik bir mp3te bazı frekanslar kaybolur. bunu spectrum üzerinde görmek de mümkün...


    128 kbpsde insanın kulağının duyabildiği hiçbir frekans kaybolmaz.insan kulağı 20 ila 20000hz arasındaki frekansları duyabilir sadece.128 kbpsde 44100hz frekans aralığana sahiptir.hemde iki katı.nasıl kaybolsun.
    sadece tek bi sebebten kaybolur.oda kalitesiz encode etmek yada kalitesiz encoderlerdir.
    kaliteli bir encoder kulanmazsanız bazi frekanslar malesef kaybolur.
    encode ederken fast encode yöntemi kullanmayın.slow best qualityi kullanın.
    ben encode ederken SONY Acid Pro kullanıyorum

    ses ile ilgili ayrıntılı bilgiler için:

    http://goldear.blogcu.com/1144961/

    ayrıca googleda ses mühendisliği yazıp arama yapın.pek çok doğru bilgi çıkıcaktır.
    ben ses mühendisi olmak isterdim ama bizim ülkemizde pek çok üniversite var çokta gereksiz bölümler var ancak geleceğin gözde ve yeni mesleği ses mühendisliği yok..


    20-20000hz arası ortalama bir değerdir ve kişiye göre sapmalar gösterir. sonuçta hiçbir insan fabrikadan çıkmıyor. ayrıca 44100freakans diye bahsettiğin yani 2 katı frekans dediğin de örnekleme frekansıdır ki duyulabilir frekans konusuyla alakası bile yok... ztn frekansta kayıp olmasa kaybı ne duyabilirdin, ne de pc yardımıyla görebilirdin.



    alakası yokmu eminmisin?

    Kaynak:http://www.purelectronic.com/forum/showthread.php?t=5542


    CD’nin örnekleme frekansı 44.100 Hz’dir, dolayısı ile en fazla kayıt edilebilecek üst frekans bunun yarısı kadar yani 22.050 Hz ile sınırlıdır. Bu sınır, tam bu frekansta sinyali kesebilecek bir cihaz yapılamayacağı için biraz geriye kaymak zorundadır. Kısacası, bugün CD’lerde üst frekans limiti 19 kHz’dir. İnsan kulağı nasıl olsa en fazla 15-20.000 Hz arasında duyabiliyor (Bazı genç insanlar 23kHz’e kadar duyabiliyorlar, ancak yaşlanma ile bu limit daralıyor. Örneğin 60 yaşını geçmiş çoğu insan ancak 8kHz’e kadar duyabiliyorlar.) ,dolayısıyla bunun fazla bir önemi yok diye düşünülebilir. Ancak durum gerçekte çok farklıdır. Çünkü, örneğin 8.000 Hz bir sinyalin 2.harmoniği 16.000 Hz’de, 3.harmoniği ise 24.000 Hz’de oluşmaktadır. Müzik enstrümanlarına tınılarını veren, onların birbirinden ayırt edilmesini sağlayan da bu harmonikler olduğu için eğer bunlar duyulamazsa gerçek sesten uzaklaşılmış olunur ve tabii ki müzik dinlemenin çekiciliği de azalır. Bu şu şekilde düşünülebilir; harmonik sesler olmasa, yani müzik enstrümanları sinüs dalgası gibi düz bir ses verselerdi aynı notayı çalan birden fazla enstrüman birbirinden ayırt edilemezdi ve müzik dinlemek de epey sıkıcı birşey olurdu. İyi bir analog sistemde bu üst sınırın 48.000 Hz’e kadar çıkabildiğini göz önüne alınırsa, analog ile karşılaştırıldığında CD’nin neden dinleyicileri müziğin içine çekemediği doğal olarak açıklanmış olur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinanbest2 -- 20 Ocak 2007; 13:19:18 >




  • quote:

    128 kbpsde 44100hz frekans aralığana sahiptir.hemde iki katı.nasıl kaybolsun.


    konu çok sapmaya başladı...
    lafı senin yukarıdaki sözün üzerine söyledim ve hala söylediğimin arkasındayım.
    duyulur frekansla elbette alakası war. ama kullanılan frekans terimleri farklı konulara hitap etmektedir. yani 44100 duyulan frekans aralığını temsilen koyulmuş bir şey değildir, fakat dolaylı olarak etkileyen faktördür. bunu söylemeye çalışmıştım. ama işi yine tartışmaya dökmeye başladın

    madem mp3lerde frekansların zayıfladığına ve kaybolduğuna seni inandıramıyorum, orjinal ve riplenmiş dosyayı kendin karşılaştır...pcye inanmıyosan kulaklarına inan daha ne diim... hatta creative in cyrstalizer özelliğinin hangi mantıkla çalıştığına da göz at.

    sonuçta 128kbpslik bir mp3 te kayıp olacağı konusunda seni inandırmak gibi bir yükümlülüğüm yok ve bu konuda tartışmak zorunda da değilim...




  • dostum ne tartışması.yukarda örnek verdim tekrar yazim alta al buyur.
    söylediğinin arkasında ol ona lafım yokki.
    bende söylediğimin ve aşağıdaki bilgilerin arkasındayım
    ****************************************************************************************
    CD’nin örnekleme frekansı 44.100 Hz’dir, dolayısı ile en fazla kayıt edilebilecek üst frekans bunun yarısı kadar yani 22.050 Hz ile sınırlıdır. Bu sınır, tam bu frekansta sinyali kesebilecek bir cihaz yapılamayacağı için biraz geriye kaymak zorundadır. Kısacası, bugün CD’lerde üst frekans limiti 19 kHz’dir. İnsan kulağı nasıl olsa en fazla 15-20.000 Hz arasında duyabiliyor (Bazı genç insanlar 23kHz’e kadar duyabiliyorlar, ancak yaşlanma ile bu limit daralıyor. Örneğin 60 yaşını geçmiş çoğu insan ancak 8kHz’e kadar duyabiliyorlar.) ,dolayısıyla bunun fazla bir önemi yok diye düşünülebilir. Ancak durum gerçekte çok farklıdır. Çünkü, örneğin 8.000 Hz bir sinyalin 2.harmoniği 16.000 Hz’de, 3.harmoniği ise 24.000 Hz’de oluşmaktadır. Müzik enstrümanlarına tınılarını veren, onların birbirinden ayırt edilmesini sağlayan da bu harmonikler olduğu için eğer bunlar duyulamazsa gerçek sesten uzaklaşılmış olunur ve tabii ki müzik dinlemenin çekiciliği de azalır. Bu şu şekilde düşünülebilir; harmonik sesler olmasa, yani müzik enstrümanları sinüs dalgası gibi düz bir ses verselerdi aynı notayı çalan birden fazla enstrüman birbirinden ayırt edilemezdi ve müzik dinlemek de epey sıkıcı birşey olurdu. İyi bir analog sistemde bu üst sınırın 48.000 Hz’e kadar çıkabildiğini göz önüne alınırsa, analog ile karşılaştırıldığında CD’nin neden dinleyicileri müziğin içine çekemediği doğal olarak açıklanmış olur.
    ****************************************************************************************
    encode edince ses kayıpları oluyor diyosunuz.tamam doğru ama sebebi kalitesiz encode onu söylemeye çalışıyom.kaliteli encoderle ses kaybını en çok %5-7 arası yaşarsınız.

    ayrıca konu sapmadı.konu en kaliteli ses formatı.dolayısıyla mp3te bir ses formatı.

    benim sana saygım var dostum.sen en azından fikrini medenice açıklıyosun.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinanbest2 -- 20 Ocak 2007; 15:17:00 >




  • kardeş, yukarıda söylenenler doğru am harmonikten bahsedilmiş, yani biraz konu dışı kalıyor.
    ben sadece örnekleme frekansının duyulabilir frekanstan daha farklı bir terim olduğunu belirtmek istedim, aynı şey değiller çünkü. hatta her 44100 lük kayıt şu şu değerler arasında duyulur da diyemeyiz...
    ayrıca zayıflayan kaybolan frekansları da görebileceğinizi belirttim.

    amacım sadece bildiklerimi paylaşmaktı, her şeyi biliyorum gibi bir iddam da yok... belki söylediklerim düşüncelerine ters düşebilir ama bunlar kanıtlanabilir şeyler sonuçta

    neyse kardeş, böyle giderse kırıcı olucak gibi görünüyor konu. noktalamak en iyisi
  • Arkadaş için tam ekran yaptım buyursun...


    https://store.donanimhaber.com/c3/fd/73/c3fd73b059529c5f97335ecf6fa99777.jpg
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    https://store.donanimhaber.com/24/11/76/241176313b9a94b5e253ad63f8f3dcff.jpg
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    https://store.donanimhaber.com/b5/09/86/b50986e4328b42bef7a5c54a07a87730.jpg
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    https://store.donanimhaber.com/7b/13/51/7b135113767afb4cf45c559f2276f3b5.jpg
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?







    Bu açıklamaları bırakın kolay bişey yapın ya kendiniz için
    Herkesin winamp ı var deneyin şunu 2 sn surmez.
    Sonra 128 mi bilmem ne mi kendiniz karar verin hangisi daha kaliteymiş


    https://store.donanimhaber.com/a2/e8/3b/a2e83bbc236da527b3549e10c049d6fb.jpg
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    https://store.donanimhaber.com/86/0e/04/860e042b0bb6c83e39ab3cbb571a0b9f.jpg
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?








    üstteki resimde gorudunuz gibi winampla gelen dsp efect ile
    vocal remover bize herşeyi açıklıyor.
    128 de bir dinleyin vocal remover açıkken
    ve 320 ile orjinal cd den. unutmayın orjinal cd den olmalı yoksa
    sizin çektiğiniz bir müzik cd si de 128 den çekme olursa sonuc aynı olur.

    Vocal removerda çubugu en üstte getireceğiz ve ustundeki kutucuk işaretlenmiş olacak
    yoksa fark goremezsiniz.

    Bu çok basit ve herşeyi açıklayan bir deney.
    Deneyin ...




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ismolog -- 20 Ocak 2007; 17:49:57 >




  • photoshop kullandıgımı idda eden arkadas burda cevabını alms oldu.
    Bişey bilmediği burdan kanıtlandı. Winamp ın skinleri değişiyor canım kardeşim.
    Ben de eski versiyon skinini seviyorum.

    Diğer ses sistemlerini çok iyi bilen arkadaş. Bu son yazıdıgım deneyi yaparsa bilmiyorum cevabını almıs olur mu. Artı winamp'ın son versiyonunu indirsin.www.winamp.com Bakalım eq ile oynanmıs mı .
    Artı eq ile oynasaydım ve tizlerin tamamını kapatsaydım bile açık bu kadar olmazdı.

    Resimlerde gorundugu gibi hepsi saniye saniye ve hepsininde level'leri eşit.
    Hayır yani madem bu kadar çok biliosun neden bize 128 in kaliteli oldugunu başka yollarla ispat edemiyorsun ? Çünkü ispat edilecek bişeyi yok. Çünkü KALİTESİZ!
    Bilmiyorum arkadaşların mı sana soyledi 128 çok kaliteli boyle çek bilmem ne yap fln die
    ama gorunen köy klavuz istemez.

    Bunu tarşıtan herkes stereo bir 128 lik mp3 dosyası alsın ve denesin vocal removerı.
    eq ile oynamakmıs
    haha :D
    o kadar düşmedim sevgili kardeşim eq ile oynayıp tizleri düşürecek kadar




  • sizin konu almış başını gidiyor ama herkes bilimsellik parçalamaya kalktığı ve kendini üste yazmak için farklı bi patikadan ormana daldığı için kimse birbirinin yönünü göremiyor. biriniz eq. bahsediyor öbürünüz spectrum diyor diğeriniz hi fi mukayesesi yapıyor. bu iş böyle olmaz, tabii ki konuşulmalı bunlar ama bu şekilde olması yanlış, belirtin spesifik bir özellik onunla değerlendirelim. ayrıca siz hep müzikten bahsediyorsunuz, peki bi de şarkının sözlerini düşünün. yoksa siz hiç şarkıcı orijinalde "şimdi...." gibi bir söz söylerken mp3 riplemesinde "fimdi..." gibi komik olarak ya da "miss..." kelimesini "mişş..." veya "miff..." olarak, "see..." kelimesini "şiii..." olarak hiç duymadıysanız zaten sizin için fark hiç yoktur. sorun şu ki mutlaka sıkıştırmada kayıp olur ve ortalama bir enterpolasyonla atılacak bölge seçilir, ki bu arada kurunun yanında mutlaka yaş da yanar, şarkı sözlerinde oluşan bu iğrenç ve komik değişimler aslında bu kayıp mevzuunu ispatlar, ama işin aslı bu kaybın tüm parçada oluştuğudur. ve işin aslı öyle winamp ile filan net ortaya çıkmaz, olmaz demiyorum olur da ama orada değişken çok fazla, bilimsel olarak ispatlayamazsınız. darkchild arkadaşımın da verdiği gibi ben zaten bu işlere kafa yoruyorum ve bu farkın olduğunu biliyorum ama size tavsiyem bu farkı duyarak değil görerek anlamaya çalışmanız, darkchild'a da önceden gösterdiğim grafik sanırım ikna edici olmuştur onun için, çünkü duyduğunuz ses göreceli, farklı varyasyonlarla, farklı setlerle, kartlarla, eq. ayarları, vs.lerle milyonlarca farklı şekilde duyma olanağınız var sesi. ama bir audio edit programında sesi görerek incelerseniz, açtığınız dosyanın görüntüsü freeware olan oyuncak gibi basit programlarda da binlerce dolarlık master editting studio programlarda da aynıdır. o yüzden zaten darkchild'a o grafiği gösterdim, isterseniz burada ayrıntılı bir audio edit spectrum analyze testi koyalım anlatalım arkadaşlara da. onlar da haklı kendilerince. dünya yüzünde din yani inanç olgusu haricinde insanların görmeden duymadan hissetmeden inandıkları başka bir kavram yok, onun için sinirlenmeyin derim ben, herkesin kalesini korumaya çalışması doğaldır, sinirlenmeden cevap verin.




  • junior kardeşim koy resimleri gorsun millet yaw
    idda ediolar bişeyde yok dioz kanıtlıyoruz başka açıklama yapıyor
    farklı yonden gidiyor bulamıyor tabi sonuc ama devam ediyor aynı şekilde
    tabiki sizin kiler daha detaylıdır. Bn basitçe ve herkesin gorebilecegi şekilde ortaya atıyorum.
    O kadar ekipman tabiki herşeyi kanıtlar.
    Fakat anlatamadık bi türlü 128 in cd kalitesi olmadıgını :)

    edit :
    ha ayrıca kullandıgım mp3 şarkılarını ve winamp dosyasını aynen yollayabilirim
    inanmayan arkadaşa
    sonra istediği şarkıyı denesin o winamp ile

    edit2 :
    Ayrıca başka bir bilgisayarda benm winamp ve başka bir sürümle denedim
    sonuclar aynı :)

    http://img407.imageshack.us/img407/6248/adsz0ax.jpg

    edit 3 :
    tekrar okudum yazılanları
    eq durumum nasıl die baktım
    gülünç ...
    ordaki arkadaş eq ile oynadın tizlerle oynadın dio ama
    bak bakalım eq onun bu hali tizleri bozar mı yukseltir mi _?
    sen daha iyi bilirsin yani ....

    https://store.donanimhaber.com/6d/a0/94/6da094bdd8d601b70fca69376b88cf15.png
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?


    https://store.donanimhaber.com/b8/e7/e8/b8e7e87f1c360dfcc8f0753de747e964.png
     Audio cd ler için en iyi ve kaliteli ses formatı hangisi ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ismolog -- 20 Ocak 2007; 20:19:50 >




  • ismolog sen winamptaki equalizer ile oynuyosun.arkadaş mp3 içindeki equalizer değerinden bahsediyo.iyi bilmediğin belli
    sinanbest diyoki encode ettiğiniz araçla yaparsanız değişiyor ve verdiği linkteki parçaları indirmedin sen demekki.tam oku ondan sonra geç karşımıza konuş böylece kimseyle tartışmaya girmezsin.
    ayrıca junior seni destekler bişey söylemiyor genel tartışmayı eleştiriyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sezar1000 -- 21 Ocak 2007; 1:40:01 >
  • Yeter bu kadar.
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.