Bazı ülkelerden ithal edilecek elektrikli araçlara %10 ilave gümrük vergisi getirildi (5. sayfa)
![](/static/forum/img/downicon.png)
![](/static/forum/img/upicon.png)
![](/static/forum/img/close.png)
-
-
-
ohooo öyle şeyler dedinki sanırsın bura Türkiye değil. kaldı ki zaten vergiyi belli bir oranda düşürdü kW gücünde.
herşeyi devlet karşılayacak üretim özelden.
sana o durumda olacağı soyliyim 100 tane araba üretecek diyip asıl amacı yemek olan neler neler çıkar. fosil yakıt ayrı olay da.
sizin dediğiniz gibi bir sistem var zaten komünizm herşey devletin ihtiyacın ne bu al.oda olmuyor işte
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Hidrojen yakıtının en zor kısmı depolanması diye okumuştum, malûm doğadaki en küçük element. Tankların atomları arasından sızıp yok oluyor diyordu yazıda..
Bunun çözümü bulundu mu acaba?
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
ab ve efta ve liste dışı kalan ülkeler.
çin japonya hindistan ABD avustralya Rusya Kanada Arabistan Endonezya Malezya
o kadar büyük bir kapsamı da yok diyebilirsiniz.
yinede bir şeydir.
o çok derin bilgim yok internetten biraz bakınca aynı bilgilere ulaşabilirsiniz.
daha detaylı bilgi verebilecek konumda değilim malesef.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
2. Elde fiyatlara %10’dan fazla yansır
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Olmasını gerçektende beklediğim bir durumdu.
-
Çin amerika ve hindistan vb ülkelerde senin ürettiğin araca %100 ek gümrük vergi koyarsa buralarda dış güçler diye dolanırsınız. Tam pazar olacak ülkelere resmen bize bunu yapın diyoruz Avrupa zaten bizden araç almaz.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
araba konusunda koysun çokta birşey farketmez de.
ama mecburuz buna bugün ve bunun daha fazlası yapılmaz ise yarın daha büyük sorunlar ile karşılaşacagiz.
maalesef bir şeyi üretmek için bilgin olması yetmiyor iradede lazım
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Acil bir psikiyatriye görün.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Büyük ihtimalle TOGG'un fiyatı şekillenmeye başlamıştır. Fiyatı çok yüksek gözükmesin diye diğer araçların fiyatını kademeli olarak yukarı çekeceklerdir. TOGG çıkasıya kadar 1-2 kere daha ekstra vergi eklerler ithal araçlara.
Bu arada yerli ve milli vurgusu yapanların cep telefonu General Mobile, notebookları da Casper filan olmalı. :)
-
Gaz sızdırmazlığı mühendislik olarak çok iyi çözülmüş konudur. Cok basit örnekle, yüksekliği ayarlanabilen ofis koltugunun ortasında gazlı piston hareket etmesine rağmen gaz sızdırmaz cunku contası özel geometrik bir tasarıma sahiptir.
Hidrojenin tanklarının sızdırmasının nedeni, tankta hidrojenin atmosferden 350-700 kat yüksek basınçta (350-700bar) saklanması. Karşılaştırma yapmak gerekirse LPG tankında basınc 15-25 bardır o yüzden sızdırmazlık problem olmaz.
Hidrojen doğadaki en küçük element değildir. Havada iken özgül ağırlığı cok düşük olduğu için öyle deniliyor. Hidrojenin doğal özgül agırlığı havaya dağıldığı için düşüktür, 350 - 700 bara sıkıştırıldında özgül ağırlığı su ağırlıgına gelir.
hidrojen özünde sudur, havaya dağılmış enerji yüklü sudur.
Hidrojen = enerji yüklü su = havaya karışmış su = atmosferik su
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
-
Beklediğimiz işler de, beni zerre ilgilendiren işler değil.
Mümkün mertebe şapşallar vergi ödesin. Bize dokunmasınlar.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
-
Bunun gerçek olduğu doğrudur. Günümüzde bu mevcut enerjinin çekilerek bize verildiği ise YALANDIR.
Abuk subuk şeylere inanmayınız.
Altındaki bilimi de kısaca anlatayım. Testini kendiniz de yapabilirsiniz.
Bir uçurtma uçursanız, %5 metal örgülü bir ipi seçerseniz, ipin ucuna bir ledin + ucunu bağlasanız, ledin - ucuna da kurşun kalemin içini bağlayıp toprağa saplasanız, uçurtmayı yukarı doğru saldıkça ledin yanmaya başladığını ve uçurtma yükseldikçe ledin parlaklığının arttığını görürsünüz. Aslında o anda güneş enerjisi kullanmaktasınız. Güneşin yaydığı UV ışınlarının büyük bir kısmı iyonosfer tabakasında filtrelenir. Küçük bir kısmı bizim yaşadığımız yere ulaşır. UV ışınları partikülü yüksek olan ışınlardır. Yüklüdür. Gökyüzünde yükseldikçe iyon yükü artar. Yeryüzünü toprak (-) kabul eder isek, yükseldikçe toprak ile arasındaki fark artar.
Bunun testini herkes yapabilir. Sonucunu herkes görebilir. Bir ledi uçurtma ile herkes yakabilir. Ancak bir ledin 0.1-0.3w gücünde olduğunu unutmayalım. Yani bu deneyde uçurtmanızı 1 saat uçursanız, taş çatlasın 0.3W elektrik elde edersiniz.
Bunun on katı gücünü yakalarsanız, teorik olarak bir cep telefonunun pilinin bitmemesini sağlayabilir, 7/24 çalışan bir telefon yapabilirsiniz.
Bu enerji yabana atılır bir enerji midir? Kesinlikle hayır. İyonosferde bu durum çok daha ağır şekilde yaşanır. Uçurtmanızı yerden 50km ila 600km yukarıya doğru uçurabilse idiniz ve elde ettiğiniz elektriği 50-600km boyunca düşük kayıpla yeryüzüne indirebilse idiniz, muhtemelen hiç zorlanmadan iri bir kondansatör, bir voltaj regülatörü, bir invertör ile çamaşır makinesi çalıştırabilirdiniz.
Belki aynı anda bir bilgisayar bile çalışırdı. Bilmiyorum. Emin değilim.
---------------------------------
Bir pilondan sönümlenebilecek elektrik miktarını da şöyle anlatayım: Dünyanın yüzeyini pilonlarla kaplasanız muhtemelen dünyanın tükettiği elektriğin %10'unu bunlarla üretebilisiniz.
Pilon bu iş için akıllıca değil. Bizim daha yükseğe, çok daha yükseğe çıkmamız lazım.
Çıkarsak ve orada ürettiğimiz elektriği aşağı indirmenin efektif bir yolunu bulursak haklısınız. Yani, böyle bir enerji var mı? Var. Şu anda kullanılabilir mi? Hayır. Kullanılıyor mu? Kesinlikle hayır.
Enerji santrali kurmuş ve 25 yıl boyunca işletmiş bir babanın çocuğu olarak şunu söyleyebilirim, biz elektriği pilondan değil, boruda toplayıp aşağı düşürdüğümüz sudan elde ettik ve devlete sattık.
Pilonlar ise bunu nakletmek için. Kesin bilgi. Yayalım.
---------------------------------
Bu sebeple abuk subuk, deli saçması komplo teorilerine kanmayınız.
Bu teorilerin çoğunu genelde benim işsiz versiyonum gibi tipler ortaya atıyor bu arada bunu da söyleyeyim. Bilimsel altyapısı olan bir şeyi alıyor. "Şöyle bir şey sıkalım da cahillerle eğlenelim" falan diyor işsizin biri. İşsiz olsam milleti troller eğlenirdim ben de... Zira sıkılırdım. Eğlence lazım olurdu.
O yüzden elalemin dalga geçtiği eğlence unsuru / oyuncağı olmayın.
---------------------------------
Elektrik üretmesi emek ve sermaye isteyen bir şey. O yüzden de pahalı. Üstüne de vergisi var. Tüm dünyada vergisi var. Sebebi de basit: Yeni yatırımlarla üretim artabilsin diye vergisi var. An itibari ile gelişmiş bir ülke olan ABD'de her yıl elektrik üretimi %6 artmakta. Muazzam bir yatırım demek bu. Elektrikli otomobilleri rahatlıkla kaldırabilecek bir artış oranı bu. 1965 yılından günümüze her yıl %5 ila %7 üretimini arttırmış ABD.
Maliyeti düşürmenin yolları teknolojini gelişmesi ile birlikte elbet olacaktır. Maliyeti düşürücü en önemli etmen de yeni bir elektrik üretim metodu bularak olmayacak onu da söyleyeyim. Maliyeti düşürücü en büyük etmen elektriği A noktasından B noktasına düşük kayıpla taşımayı başardığında yaşanacak. Ben Çin'den elektrik ithal edebilir, ABD'ye ihraç edebilirsem, dünyada bir anlık elektrik borsası kurulacak ve bir ülke fazla verirken, eksiği olan ülke öbüründen alacak. Bu da yeni yatırım gereksinimini çok azaltacak.
Çünkü TÜM ÜLKELER pik (en yüksek) elektrik tüketim gününü karşılayacak kadar yatırım yapmak zorunda. Yoksa pik yaşandığında bir yerlerde elektrik kesmek zorunda kalırlar. Gördüğünüz santrallerin hepsi her an çalışmıyor mesela. Hepsi aynı anda çalışıyorsa pik yaşanıyor demektir.
İşte, eğer dünyada bir elektrik borsası kurulur ise, bu pik durumunda A ülkesi o an fazla veren B ülkesinden elektrik alır. Bu da boşta yatan santral gereksinimini çok azaltır. Bu da elektriğin fiyatını azaltır.
Aynı şekilde, bu mümkün olursa, dünyada güneş batmayan imparatorluk kurmamız mümkün olur. Bir enlem üzerinde boylam boylam ülkeler söyleyeyim: Merkez Türkiye olsun. Türkiye'den doğuya doğru gidiyorum: Türkiye, Türkmenistan, Tacikistan, Doğu Çin, Batı Çin, Güney Kore, Japonya, Batı ABD (Kaliforniya), Orta ABD (Kansas), Doğu ABD (NewYork), İspanya, İtalya ve Tekrar Türkiye... Hepsine bol bol güneş santrali kurarız. O an güneş olan ülkeler diğerlerine satar.
Bizde güneş doğunca biz başlarız satmaya...
Al sana güneş batmayan imparatorluk. işte bu, elektrik fiyatını çok düşürür.
-
Bence sonsuz enerjinin sırrı yerçekimini kullanabilmekten manipüle etmekten geçer. Buna araç olarak ise suyun kaldırma kuvveti kullanılabilir. Deniz tabanına batacak kadar özkütlesi olan ağır bir cismi deniz tabanına battıktan sonra içerisine bir şekilde hava enjekte edip suyun özkütlesinden hafif hale getirebilirsen al sana sonsuz enerji.
Birde nehirlerin kenarına beton bloklar yapıp nehrin akış gücünden elde edilen mekanik enerjiyi hidrolikler vasıtası ile güçlendirip ağır beton blokları havaya kaldırıp, kaldırdıktan sonra aşağı düşme esnasında elde ettiği ivmeyi elektrik enerjisine dönüştürmekte çok mantıklı geliyor bana. Beton bloklar bildiğin pil vazifesi görecek yani.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sinirli ve Süratli -- 1 Ağustos 2022; 0:59:22 > -
Özkütlesi sudan çok daha fazla olup, içi hava dolu olan bir kap suda yüzer (bkz. Çelikten mamul savaş gemileri). İçinin su dolmasına izin verdiğiniz an batmaya başlar. Ve doğru, suyun dibinde iken içine hava basar ve içindeki suyu tahliye ederseniz gene yüzmeye başlar.
Burada atladığınız çok basit bir engel var: Su basıncı.
Testi çok kolaydır. Bir adet hortum alın. Suyun altına dalmaya başlayın. Derinleştikçe çok daha zor hava aldığınızı göreceksiniz. Üstelik sadece 2 metrenin sonunda nefes almak imkansızlaşacak. Bu ne demek? 2 metreden sonra, ciğerlerinizi kullanarak suyun sebep olduğu basıncı yenecek kadar emme kuvveti yaratamıyorsunuz demek. Su yüzeyinde iken 1 atmosfer basınç var. Suyun 10 metre altında 2 atmosfer basınç var. Coğrafya dersine dönelim. Hava yüksek basınç ortamından (yoğun olduğu yerden), alçak basınç ortamına (seyrek olduğu yere) hareket eder. İşte suyun altında da aynı şey oluyor. Ağzınızda boru ile suyun 2 metre altına dalar ve göğüs kaslarınızı serbest bırakırsanız, akciğerinizdeki tüm hava boru vasıtası ile su yüzeyine çıkar.
Anlayacağınız, suyun altına hava basmak için muazzam bir güç gerekiyor. Bu gücü harcadığınızda evet, suyun altında batık halde olan bir kabı yüzeye çıkarırsınız. Ama o kap yüzeye çıkarken üretilen enerji, sizin o kabın içine hava basarken harcadığınız enerjiden AZ olacaktır. Aynı enerji kanunları birebir geçerlidir anlayacağınız.
-----------------------
Doğada hiçbir enerji yoktan var edilemez. Bunu unutmayın. Sadece şekil değiştirir. Potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye çevirirsiniz. Isıyı buhar yapmak için kullanır, buharı elektriğe çevirirsiniz (dolayısı ile ısıyı elektriğe çevirmiş olursunuz).
Peki enerjiyi nasıl harcıyoruz? Gene şekil değiştirerek harcıyoruz. Elektriği ışığa çeviriyoruz. Işığı da nihayetinde uzaya saçıyoruz. Veya elektriği çamaşır makinemizde kinetik enerji ve ısıya çeviriyoruz.
----------------------
Yaptığımız bu çevirim işlemlerinin HİÇBİRİNDE verim %100'ü geçemez.
----------------------
Yerçekimini manupile etmenin yolunu bulur isek, bunu muazzam bir enerji harcayarak yapacağız. Ve yerçekimini manipüle edebildiğimiz an, U.F.O dediğimiz araçlardan yapabilmeye başlayacağız. Yani, yerçekimini manipüle etme enerji üretmek için değil, muhtemelen uzay gemisi yapmak için kullanılacak. Bunun için gerekli olan inanılmaz miktardaki enerjiyi ne ile üreteceğimizi bilmiyorum; ama bunu yaptığımızda zaten enerji sorunu da tarihe karışmış olacak.
Şu anda yapılan en uçuk işlerden biri füzyon deneyidir. iki küçük atomun kaynaşarak daha büyük atom oluşturması... Biz nükleer santrallerimizde fisyon kullanıyoruz. Büyük bir atomu parçalayıp daha küçük atomlar elde ediyoruz. Bunda da sıkıntımız parçalanan atomlardan çıkan netronların diğer atomlara çarpıp, onları da parçalaması, onlardan fırlayan netronların diğer atomlara... Buna zincirleme reaksiyon diyoruz. Bir nükleer santraldeki en kritik iş de bu zincirleme reaksiyonu kontrol altında tutmak. Bunu yapamadığınız an nükleer santral kazası dediğimiz şey oluyor. Füzyonda küçük iki atomdan büyük bir atom elde ettiğiniz için bir zincirleme reaksiyon riski bulunmuyor. Ve bu süreçte çok çok daha fazla enerji elde ediliyor. Tek bir sorun var, bu reaksiyonun başlaması için çok büyük bir enerji gerekiyor. Hidrojen bombası dediğimiz şey Füzyon reaksiyonu. Atom bombası ise fisyon reaksiyonu. Hidrojen bombasının içinde küçük bir atom bombası var. Önce o patlıyor. Ondan elde edilen enerji ile füzyon reaksiyonu başlatılıyor ve Hidrojen bombası patlıyor. Sonuçta da Hiroşima'ya atılan atom bombasının 2000 katı gücüne ulaşıyor.
Bizim derdi füzyon çözecek de, anladığım kadarıyla şöyle tatliş, portakal büyüklüğünde falan bir minik güneş yapmamız gerekecek bu iş için.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 1 Ağustos 2022; 17:1:22 >
-
"you must construct additional pylons!"...
kızmayın, bilimsel ve detaylı açıklamanız güzeldi, bir "starcraft" alıntısı ile espri katmak istedim...
-
Hahahahaha! :D
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X