Şimdi Ara

beceremiyorum o halde varım

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
1.426
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bir konu hakkında beceri gerektiren bir hakkında o kimsenin yetersizliğinden varlığa doğru bir yol almak mumkun mu?

    Ayet eğer ki bir yeti- yetenek- beceri olsaydı bu yeteneğe sahip olmayanın ben her ayetim demesi mumkun muydu?

    Mesela munafık olan kafir olmayı beceremiyor diyelim. Aynı şekilde belhum adelde kafir olmayı beceremiyor.

    Şimdi inançsız denen kişi hangi sınıfta yer alırdı?

    Salt inançsızlık mumkundur ancak inancı irite eden inançsızlık ise beceriye tabi olmalıdır.

    Bir konu hakkında A olayı B neticesini oluşturma konusunda şu anda yetersizdir demek ki A olayının sonucuna göre B olduğunda gerçek anlaşılacak denebilir mi?

    İleride şu an yetersiz olan ilim şunu açıklama konusunda yetkinlik kazanacak ancak şu an yetkin değil o halde net gerçeği beyan konusunda beceremediği halde var olan bir şey mi var?

    İlahi varyasyonla da duşunelim. İlahi varyasyon slobodan miloseviçi ratko miladiçi yaratmayı beceremiyorsa var mıdır yok mudur?

    Saygılarımla...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 25 Kasım 2016; 11:48:45 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • Yetkinlik konusunu ayetlerle değdrlendirelim çuvaldızı biraz da ayetlere yaklaştıralım.

    Bir ayet kafir denen hali anlatır bir ayet de munafık olanı diyelim.

    Subhanallahu
    Kafirun
    Munafık(g)un
    Sadagallahul fitan

    Şimdi bu iki ayet aynı şeyden haber verir ancak biri diğeri olabilir mi?

    Ayetlerin yetersizlik konusundaki ispata dair olan bir hali var. Ayetler, diyelim ki arabadasınız siz dikiz aynasına bakarken ayetlerde arabanın oncamına baksın.

    İşte o anda ayetin ispatı siz geriye doğru ilerlerken onun arabayı ileri surmesine benzer. Tezat çelişkidenen hal bizde yetersizlik duygusunu oluşturur.

    Peki ayetlere uyduk ve elimizi direksiyondan çektik gozumuzu de dikiz aynasından ayet bizi ileriye yani ilahi kata goturdu şimdi geriye dönecek olan insanın hali ayetten farklı olarak dikiz aynasını kullananın yetisine ihtiyaç duyanı anlatır.

    İnsan melekten(ruhtan- ruh olan ayetten- halifedir) ustundur. Bu ustunluk - e rağmen değil - bundan oturu şeklinde okunur.

    Ayetin yetersizliği! Yani zamanın arkasında kalmaması insanın hep bitmiş zamanı seyretmek zorunda kalması yonunde eksiklik değildir ancak insana olan ihtiyaç konusunda insanı yalnız bırakması( geri donen- evvab olan) hali bir duygu birikimidir.

    Ona bir hüzün isabet etmeye dursun rabbim beni terk etti(benden uzaklaştı) der. İnsanın ilahi güç tarafından yalnızlık hissine suruklenen hali kişide ayetlerin çelişki ve yetersizlik barındıran haline ornektir.

    Devam edecek...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • ilgi için teşekkürler.

    onlar deve iğne deliğinden geçmeden cennete giremezler(giremeyecekler) dedi.

    şimdi ilmen devenin dnası alınıp iğne deliğinden geçirilebilen insan aslında ne anlatıyor?

    ayetler, kendilerine has uslubu ve emredici yanı tasdiki istemesi ve bu tasdikin açıklanmaya muhtaç yönü bakımından yetersiz insanı tamamlayıcı öğe olarak kabul eder. insan ayetin mealini ihmal etmemiştir ve yetersiz değildir. deveyi iğne deliğinden geçirir.

    kainatın yani ateşin dumanın gazın parçası olmayı kabul etmiş insan yerine göre ilahi makamın vahyinin de bir cüz'ünü de oluşturabilir. bu durum kendisinde mevcuttur.

    insan,serbest çalışan bir sınıf, zümre, zanaatkar gibi bir pozisyonu taşır ve İlahi makamla olacak ilişkisinde gerekirse ben de varım der.

    bu tutum ilahi kavramın sözüne iliştirilen(dikilen bir bez parçası gibi) bir kimsenin anılması halidir.

    dikkat edilirse bu süreçte insan aktiftir ve kulluk beyanında bulunmaz. ilmen durum aslen budur. beklenilen gerçeklerin ortaya döküldüğü güne kadar insan ne yapıp ne yapamayacağını test eder ve bu test sonucunda ilahi varyasyon insanı kabule karin görür, insan da kulluk denen bağıtı anlamış halde kulluğun hakkını ifa edebileceğine inanır.

    ne ala ne hoş.

    ancak aksi bir tutumda insanın özgür irade ile gelişmiş bir organizma olduğunu beyan etmesi ve yalnızlığı tercihi de bence mümkündür. zira bu yalnızlık veya uzlet ilahi makamca bilinemez bir hal değildir. uzlet ve yalnızlık tefekkürün bir parçasıdır ve ibadet hükmündedir.

    toparlarsak ilmin bekletici mesele yaptığı konu mevcutta vardır ancak o konunun açıklanması bakımından ilmi bilginin şu an yetersiz olması, ilimin ileride bir şeyin açıklayacak olmasına engel değildir. ve bu bekletici meselenin özü bir ilahı aramak da olabilir. ancak bunun kulluk bağıtı taraflar arasındaki tutumlar sonucu ortaya çıkar. kulluk zorunlu tutulmuş bir hal değildir denebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 26 Kasım 2016; 15:9:24 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.