Ben kendimi geliştirmek istemiyorum! (5. sayfa)

Evet hocam maalesef öyle. Rekabetinden zarar görmeyeceğimiz ya da rekabeti pek olmayan meslekler bulmak gerek.

Gerçekten her işi halledip kendi kendini eğitip deneyimleri neticesinde gelişebilen robotların evrimi senaryosunda insan gibi sadece tüketmek üzere toprağı, canlıları yok eden bir canlıya yer olacağını mı düşünüyorsunuz? Eğer insan evrimini inceleyecek olursanız en başta bizi meydana getiren organizmaların yok oluşuna sebep olduğumuzu bulabilirsiniz. Yapay zekanın kıyametinden bahsetmiyorum ama herhangi bir yapay zekanın bize vatandaşlık maaşı ödeyeceğini de sanmıyorum.

Muhtemelen benim hayatım "süper empati yaparak (yaptırılarak [ebeveynlerden ve dinden ötürü])" geçti. Özellikle muhafazakar kesimde bu çok yapılır ve kafayı kıranlar en çok bu kesimden çıkar mesela "afrika empatisi" ya da "filistin empatisi" olarak senin yapmadığın seçimlerin sonucuna vicdan azabı çekmen buna en büyük örnek teşkilidir. Hayatta ne kadar az empati o kadar az kafa ağrısıdır.

Her insana saygı duyarım. Yaşam tarzı kişiyi ilgilendirir. İsterse kendini geliştirir, daha fazla çalışır ve sonucunda daha iyi yaşar ama bunu yapmadı diye de aç gezmesi veya suratına tükürülmesi gerekmez. Herkesin özel sektörede çalışması gerekmiyor. Bu ülkede herkes ortalama bir işte çalışıp insan gibi yaşayabilmelidir ki bu da 21.yy.da bir zahmet mümkün olsun. Sosyal devletin tanımlarından birini konuşuyoruz aslında. Kişiye belirli fırsatlar verilir, kişi bunu ya kendi fayfasına kullanır ya da kullanmaz. Sonuç olarak kişinin yaptığı seçimler kişiyi ilgilendirir.

Benim için önemli olan kişinin temel vatandaşlık bilgisine sahip olması, kendisine saygı duyması, topluma ve çevreye zarar vermemesi; saygılı olmasıdır. Onun dışında ne mesleğe sahip olduğu, cinsel kimliği, ailesi, dini, felsefi düşünceleri gram umrumda değil.

Temel vatandaşlık okuryazarlığının altını özellikle çiziyorum.

Çocuklarını bu tarz ajitasyonla yetiştirmeye kalkan veya bu yolla akıl veren aileler gördüm. Hiç sağlıklı değil çünkü esasında bir duygusal baskı ve şantaj türü bu. Empati yapalım yapmayalım Afrika'da çok fazla sussuz ve aç insan olduğunu kendi kendimize keşfetmeliyiz; manipülasyon aracı olarak bunu öğrenmemeliyiz. Tavizsiz bir Filistin ajitasyonu zaten açık bir gösterge. Bir düşünce sisteminin, bir ideolojinin (siyasal İslamcılığın) düsturu. Tersine de siyonizm diyoruz. Akıllı insanlar çocuklarını böyle ideolojilerle zehirlememeliler. Fikriyat ve neyle empati kuracakları konusunda özgür bırakmalılar ve onlara - genellikle ancak gerektiğinde - yol göstermeliler.

Böylelikle olaya daha rasyonel yaklaşabiliriz. Hem bizim üstümüze sorumluluk olup olmadığını daha erkenden kavrayıp hem de onların neden bu durum içinde olduklarına daha önce kanaat getirebiliriz.

Bir önceki sohbetimde bahsettiğim gibi iç anadolu ve konya kesimi özellikle bu dertten çok müzdarip. Batı kesminde yaşıyordunuz yanlış hatırlamıyorsam. Muhtemelen gördüğünüz aileler iç anadoludan o tarafa göç edenlerdendir.

Çocuk istismarı sadece ideoloji konusuyla da bitmiyor muhafazakar kesimde. Çocuk yaşta çocuğun fikrini sormadan "sünnet" denilen pagan mısır ayini olaya maruz kalıp travma olarakta destekleniyor. Eğer bir baba çocuğunu sünnet ettirmemeye karar verirse (bir kaç kişiyi ikna etmeye çalıştım) başta karısından, sonra kendi ailesinden sonra da karısının ailesinden tepki görüyor kavga çıkıyor. İnsanlara laf anlatılmıyor dinlemiyorlar, mantık ile düşünme olayı bitmiş.

Anadolu ve İstanbul'un gelişmiş mevkilerinde yaşayan insanların ciddi bir kısmı asırlar önce Anadolu'dan Balkanlara geçmiş, Balkanlarda ikamet etmiş Türkler. Osmanlı İmparatorluğu'nun belkemiğini teşkil eden bu Türkler Balkan Savaşları sonucunda Anadolu'ya dönüyorlar. "Beyaz Türk" diye son derece cahil ve ırkçı denebilecek bir bağlamda birilerinin karaladıkları aslında bu insanlardır. Balkanlılar da genellikle modernite ve Atatürkçülük gözünden Anadolu kasabalısını küçümserler. Bağnaz ve ahlaksız addederler. Balkan Türkleriyle Anadolu Türkleri arasındaki derin kültürel fark esasında bu gerilimin kaynağı. Batı Anadolu'da bir yere kayıtlı olsam da İç Anadolu'da ikamet ediyorum ve tüm geçmiş secerem Balkanlar (ve Çerkezistan). Hem aile içi anlatılar hem de e-devlet'ten bunları biliyorum. Hem de zaten ailedeki fenotiplerden anlıyorum. Açıkçası çocuklarını istismar edenlerin arka planlarını o kadar net bilmiyorum ama tanıdığım veya yakın olduğum ne kadar modern kimse varsa hepsi enteresan şekilde Balkan göçmeni ailelerden. Balkan kökenli Türkler olarak epey kalabalığız; resmen bir club oluşturmuşuz.   Genel olarak gözlemim Balkan kökenlilerin daha seküler ama dinine bağlı olanının da pek bağlı olduğu. Ama mesela hiç Atatürk düşmanı bir Balkan kökenliye (muhakkak olabilir; sonuçta varyasyonlar kombinasyonlar sınırsız) denk gelmedim. Gördüklerimin hepsi Atatürk'e bağlılar veya onunla gururlanıyorlar. Benim anne tarafım da Selanik'te ikamet ediyordu ve dedem Atatürk'e çok benziyordu. Babamın baba tarafı da zaten Atatürk'ün anne tarafı gibi, Yörük. Atatürk'ten niye bahsediyorum; çünkü o çok rasyonel ve kültürel dogmaların dışında birisiydi. Ve Balkanlıydı. Soy soyu, anlayış anlayışı çekiyor. Rasyonal olma durumu ancak kültürel olduğu kadar kişisel de. Kimi insanlar yaratılış itibarıyla mantıksızlık içinde yaşamak üzere var. Hangi kökenden olursa olsun. Bazısı ise zekasını kullanıp kendi aklını geliştirip geldiği kötü arka planı oldukça aşıyor. En iyilerinden oluyor.

Evet iç anadolu kesminde anlamsız bir nefret var batı kesmine yeniliğe yenilikçiliğe ve çağdaşlığa karşı. Bunun sebebini söylemeye gerek yok sanırım geçmişten beri anadolu insanlarını "din elden gidiyor" diyerek gaza getirenlerin sayesinde bu oldu. Sene 2021 oldu halen etrafta Atatürk'e nefret kusan insanlar görüyorum gerçekten hayret verici bir durum bu. Bir insanın ülkesinin kurtarıcısına bazılarının gazına gelip araştırmadan etmeden nasıl körlemesine düşman kesilir gerçekten yazık.

İç anadolu insanının araştırma ve soruştuma yetisinin arka planına korku yerleştiriyorlar. "Fazla araştırma araştırırsan kafayı yersin hatta dinden bile çıkabilirsin" korkusuyla insanlardaki sorgulama yetisini körletiyolar. Bu da günümüz insanını ortaya çıkarıyor. İnternet gibi bir nimet varken halen duymak istedikleri yerleri takip ederler, tv'lerden bile sırf kendi görüşü kanalları izlerler, kız erkek evlendirme olayı ise kendilerine muhalefet edenleri değil kendi görüşünden olanlarla evlendirirler.

Atatürk gibi bir lider hayatta çok zor gelir, gerçekten millet olarak kıymeti bilinmedi yüce insanın. Vizyonu geniş bir insanmış ilke ve inkilaplarını inceleyince.

Umarım toplum bir gün tabularını yıkar ve önyargısız şekilde gelişimi kabul eder birilerinin fikirlerine esir olmaksızın. Hayat başkalarının fikirlerine esir olarak yaşanmıyor. Buna yaşam diyemiyorum.

Evet hocam neden sordun?

Kendini geliştir diyorlar tamam.

E kardeşim ben kendimi geliştirdim 12 saatte yaptığım işi 6 saatte yapıyorum.

Artık 6 saat çalışabilirmiyim?

Biz gelişirken maaşlarımızda aynı oranda gelişiyor mu?

Boşa uğraş bence..

Üreme o zaman basit.  

benden size tavsiye meslek seçmeden önce kendinize şunları sorun ben ne yaparak mutlu olurum?hangi konuda iyiyim? eğer sevdiğiniz şeyi meslek olarak yaparsanız bir ömür çalışmak zoruda kalmazsınız ve üstünede her ay para verirler 

insanlar mutlu oldukları işleri yapsınlar.. bu doğum özelliklerimize kodlanmış zaten.