Şimdi Ara

Bilimin Tanrıyı gereksiz kılması ve tanrı ilişkisi (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
36
Cevap
0
Favori
697
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Avamla havasın din anlayışının farklı olmasından kastınızı anlayamadım. Kastettiğiniz şey dine veya metafiziksel uğraşa kendini daha çok vermiş birisinin kendisini vermemiş birisinden daha yoğun anlamlar vermesiyse, daha derin bir din anlayışına sahip olmasıysa bunla yanlışlamanın ne alakası var? Daha yoğun anlamlar veren biri avamın anlayışını yanlışlamaz sadece daha yüksek bir perdeden konuşur ve tabii ki avam tarafından anlaşılmaz.(bu yazdığımla bütün tasavvufu aklayıp savunmuyorum)

    İkincisi Mircae Eliade'den çaldım o sözü. Evet sayısız din veya cemaat vardır. Benim kastettiğim de bu. Bu sayısız dinler veya mezhepleri bir basitliğe/aynılığa indirgeyip onları yadsımak yanlış. Hepsinin kendi içinde bir dinamikleri var. Gerçekten arayan biri bu dinamikleri anlamaya çalışır. Mesela Mircae Eliade'nin dinler tarihi üzerine yazdığı yazılar dinleri ve mezhepleri kendi iç dinamikleri açısından ele almaya dayanır. Sizin küçümsediğiniz kabilecilik dediğiniz islam mezheplerinin metafiziksel ve kelami anlayışlarının ne olduğunu güzelce anlatmıştır eserlerinde.(tabii ki ufak tefek hatalar olabilir, bir inanç hakkında internet sitesi düzeyinde bilgi bilip küçük düşürmek ayrı dil sürçmesi ayrıdır)

    19. Yy'la birlikte müslümanların batıyla karşılaşmaları hasarlı olmuştur. Ve bir tür şizofreniye dönüşmüştür. Bu şizofreninin bir yansıması içinde yaşadığın dünyaya kulak tıkamaktır. Bugün geleneğe sarılanlar bunu yapıyorlar. Bir başka yansıması içinde yaşadığın dünyanın hakim düşüncesini merkeze alıp inandığını söylediğin şeye kulak tıkamaktır. Bunu yapanlar İslam felsefesine, metafiziğine, tasavvufuna, kelamına, mezheplerine at gözlüğüyle bakıp yadsırlar genelde.(eleştirim size değil, bunu yapanlara) Ben bunu yapanların sağlıklı düşündüğünü sanmıyorum. Ve genelde cevap vermeye uğraşmıyorum, çünkü eleştirdiği şeyin ne olduğunu bilmeden eleştirenlerin laf anlayacağını sanmıyorum.

    Ve son olarak bu sayfadaki eleştirim genel olarak bilimin dine/metafiziğe alternatif olacağı ve bunları anlamsız olarak niteleyip yadsıyacağı iddiasına ve tek gerçeğin bilimin gerçeği olduğunu sanan bir scientist/pozitiviste eleştiridir. Bilimi eleştirmedim. Ki şu an hakim olan bilim metodoloji pozitivizm karşıtlığı üzerine kurulu. Bu da ayrı mevzu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: cadence1

    neye bilim denip denmeyecegine sen mi karar veriyorsun ? hayır

    mainstream bilimciler karar veriyor . zaten sende bunları takip ediyorsun . senin bilim kavramına ne anlam yüklediğin benim konum degil ..

    senide eleştiriyor degilim dolayısıyla alıntı yapıp bilimcilerin avukatlığını yapmana gerek yok

    Ben karar veriyorum topluma uyacak değilim
  • cadence1 kullanıcısına yanıt
    Yanlışlamacılık, critical rationalism, bilim metodolojisi hakkında birşeyler okumanız lazım. Şu an internetteki bilim bilim diyenler bu meseleler hakkında birşey okumuyorlar.

    Tek tek yanıldığınız noktaları açmayacağım. Evet bilim gözlemlerden tümevarımla birikerek ilerlemiyor. Sıçramalar, devrimsel atılımlar, paradigmalar vs.yle ilerliyor. Bunu bahsettiğim mevzuları okursanız görürsünüz.

    Evet modern bilimin temelinde sizin dediğiniz gibi spirütualist adamlar veya bilimsel teorilerin temelinde metafizik felsefecilerin oluşturduğu kavramlar var. Bu konu hakkında birçok bilim tarihçisi bir şeyler yazıyorlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: tom.waits

    Avamla havasın din anlayışının farklı olmasından kastınızı anlayamadım. Kastettiğiniz şey dine veya metafiziksel uğraşa kendini daha çok vermiş birisinin kendisini vermemiş birisinden daha yoğun anlamlar vermesiyse, daha derin bir din anlayışına sahip olmasıysa bunla yanlışlamanın ne alakası var? Daha yoğun anlamlar veren biri avamın anlayışını yanlışlamaz sadece daha yüksek bir perdeden konuşur ve tabii ki avam tarafından anlaşılmaz.(bu yazdığımla bütün tasavvufu aklayıp savunmuyorum)

    İkincisi Mircae Eliade'den çaldım o sözü. Evet sayısız din veya cemaat vardır. Benim kastettiğim de bu. Bu sayısız dinler veya mezhepleri bir basitliğe/aynılığa indirgeyip onları yadsımak yanlış. Hepsinin kendi içinde bir dinamikleri var. Gerçekten arayan biri bu dinamikleri anlamaya çalışır. Mesela Mircae Eliade'nin dinler tarihi üzerine yazdığı yazılar dinleri ve mezhepleri kendi iç dinamikleri açısından ele almaya dayanır. Sizin küçümsediğiniz kabilecilik dediğiniz islam mezheplerinin metafiziksel ve kelami anlayışlarının ne olduğunu güzelce anlatmıştır eserlerinde.(tabii ki ufak tefek hatalar olabilir, bir inanç hakkında internet sitesi düzeyinde bilgi bilip küçük düşürmek ayrı dil sürçmesi ayrıdır)

    19. Yy'la birlikte müslümanların batıyla karşılaşmaları hasarlı olmuştur. Ve bir tür şizofreniye dönüşmüştür. Bu şizofreninin bir yansıması içinde yaşadığın dünyaya kulak tıkamaktır. Bugün geleneğe sarılanlar bunu yapıyorlar. Bir başka yansıması içinde yaşadığın dünyanın hakim düşüncesini merkeze alıp inandığını söylediğin şeye kulak tıkamaktır. Bunu yapanlar İslam felsefesine, metafiziğine, tasavvufuna, kelamına, mezheplerine at gözlüğüyle bakıp yadsırlar genelde.(eleştirim size değil, bunu yapanlara) Ben bunu yapanların sağlıklı düşündüğünü sanmıyorum. Ve genelde cevap vermeye uğraşmıyorum, çünkü eleştirdiği şeyin ne olduğunu bilmeden eleştirenlerin laf anlayacağını sanmıyorum.

    Ve son olarak bu sayfadaki eleştirim genel olarak bilimin dine/metafiziğe alternatif olacağı ve bunları anlamsız olarak niteleyip yadsıyacağı iddiasına ve tek gerçeğin bilimin gerçeği olduğunu sanan bir scientist/pozitiviste eleştiridir. Bilimi eleştirmedim. Ki şu an hakim olan bilim metodoloji pozitivizm karşıtlığı üzerine kurulu. Bu da ayrı mevzu.

    Hepsi aynıdır dediniz aslında özünde haklısınız lakin adem oğlu tek olarak algılamaz yani tasavvufun mesajını düz şekillerde söylersen batıcılık gelenekçilik hatası gibi şok etkisi yapar.Yani imgeler aleminde farklı algılanan dinler kendi mantıklarınca birbirini yanlışladılar farkında olmasalar dahi.Avam havası yanlışladı diğeri için öyle kavramlar geçerliliğini yitirdi zaten.Yadsırım çünkü sayıların içinde kaybolup gereğinden fazla anlam verip onda kendimi bulmayı sevmiyorum o nedenle.Kendi iç dinamikleri o zamana dair olan şeylerdir aynı bilimin dogmatizmini eleştirdiğiniz gibi.Ötesini anlatmak istese bile farklılık dediğiniz ince ayrıntılar zamanının motifleri üzerine kuruludur.Döneminin paradigmasına bağlı olanlardan kaçınmak lazım size katılıyorum.Kendi özgür mantığının varacağı yer radikalizmi barındırmaz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 1 Mayıs 2017; 12:5:31 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: LePortaBim

    Bir kere Tanrı süreçlerle yaratıyor bir çok şeyi, bunu biliyoruz. Yani mesela dinlerde yerin göğün ve arasındaki her şeyin yaratıcısı olarak geçer Tanrı. Ee beni Allah yarattı ama ben anamın karnından doğdum? Niye beni anam babam yarattı demiyoruz? Çünkü ben bir süreç sonucu yaratıldım. Aynı şekilde doğada gözlemlediğimiz olaylar da süreçler sonucu yaratılıyor demeliyiz. Gökten gelen yıldırımı Tanrının yolladığı değil bulutlardan oluştuğu anlaşıldığında, Tanrı gereksiz kılınmış olmaz. Sadece birilerinin eksik bilgisi dolayısıyla kafasında oluşturduğu Tanrı tablosu değişmiş olur o kadar. Şuan biz biliyoruz ki Dünya da bir süreç ile oluştu ve hatta evrenin içindeki her şey bir süreç ile oluştu. Peki bu sürecin başlangıcı nedir? Big bang tir ama big bangin sebebi şu an bilinmiyor ve bilmek de pek kolay değil.

    Yine de teistler big bangin arkasında Tanrının olduğunu söylüyorlar. Peki bu da aynı yıldırım örneğinde olduğu gibi bilinmezliği Tanrıya atfetmek değil midir? Hayır değildir çünkü burada asıl mesele big bangin açıklanamaz olması değil, onun evrenin net başlangıcı olduğu kabulüdür. Yani big bangin arkasında Tanrı var denmesinin sebebi big bangin arkasında olgular sonucu oluşan başka süreçlerin olduğunu söyleyemememizdir. Yarın bir gün bilim dünyasında bigbangin arkasında olgusal bir takım sebepler keşfedilirse, bu Tanrıyı gereksiz kılmaz çünkü bu sefer bu sebepler Tanrının eseri denebilir. Yani değişen bir şey olmayacak çünkü maddesel olan şeyler mutlak olamıyorlar. Dolayısıyla maddeler dünyasında sebep-sonuç ilişkisi açısından geriye gidildiğinde hep mutlak bir "ilk sebep"e ihtiyaç duyuluyor. Aristo'nun Tanrı inancının da temel nedeni buydu ki kendisi "ilk sebep" olayını ilk ortaya atan kişidir yanlış bilmiyorsam.

    Sonuç olarak meyvelerin doğrudan Allah'ın elinden çıkma olduğunu iddia eden yok. Herkes biliyor ki o meyveyi ağaç var etti. Ama yine de o meyvenin güzelliğine hayran kalınıp "Rabbim ne güzel yaratmış" denebiliyor çünkü o meyveyi var eden süreçlerin Tanrı sayesinde var olabildiği biliniyor. Açıklayıcı olabilmişimdir umarım, unuttuğum yerler olabilir ama mobilde olduğum için daha fazla uzatamıyorum şimdilik.

    quote:

    Bir kere tanrı süreçlerle yaratıyor bir çok şeyi, bunu biliyoruz

    Bunu nasıl bilebiliyoruz? Sadece inanç ile alakalı bir durum.Bunu kanıtlayamayız ve bilim buna uygun değil. Eğer 'neden bilime güvenmek zorundayız' kısmını okuduysan, senin yaptığın sağ avuca bakıp bilimsel yöntemlerle bilinemeyen bir olguya sahip olmaktır.

    'Yarın bir gün bilim dünyasında bigbangin arkasında olgusal bir takım sebepler keşfedilirse, bu Tanrıyı gereksiz kılmaz çünkü bu sefer bu sebepler Tanrının eseri denebilir.' yine diyorum, bunun tanrının eseri olduğunu nereden bileceğiz? Sadece inanç meselesi.




  • Prof.Celal Şengör kullanıcısına yanıt
    Hocam ben Tanrının kanıtları hakkında konuşmadım zaten o mesajda. O ayrı bir mesele. ''Bilim Tanrı'yı gereksiz kılar mı?'' bunu konuştum. Yani benim o mesajım bu konu üzerine bir inceleme olduğu için, mesajda Tanrının varlığını kanıtlamam gerekmiyor bence. Tanrının varlığına inanmayanlar mesajı ''Eğer Tanrı varsa'' mantığıyla okuyabilirler.
  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Çok farklı düşünmüyoruz. Evet tasavvufi kavramları düz şekliyle alırsak aynı dediğiniz gibi şok etkisi yapar. Ayrıca genel olarak tasavvuf sadece ve sadece işin derinine nüfuz etmek/daha içe doğru bir arayış yapmak isteyenler için var olan yollardan biridir. Çoğu kişi tarafından reddedilmesi normal bir durum.

    Ama şu son asırlardaki tasavvuf, kelam, mezhep eleştirilerinin/karşıtlığının nedeni tasavvufun ve diğerlerinin basitçe reddi falan değil. Comte'un yaptığı gibi metafizik evreden kurtulup pozitivist evreye geçişi hızlandırmak gibi bir şey. Yani İslam gibi dünya tarihindeki son ve en büyük metafiziksel gelenekten metafiziği ve irfanı komple söküp bambaşka bir şeye çevirmek.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: tom.waits

    Bilimciliği din gibi görmek onu fazla ciddiye almaktır. Bilimcilik asla ve asla bir din olamaz, olsa olsa bir ideoloji olur. Ki şu an olan da o...

    Aslında din de bir bakıma ideolojidir. İdeolojik işlevi vardır ve bu kullanılmaktadır. Tabi bu her din için geçerli olmayabilir ama mesela İslam için geçerli.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kartal Göz -- 1 Mayıs 2017; 17:1:14 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Soruya ikna edici bir cevap gelmedi bu arada.
  • Bilime çok güvenme.
    Bilim doğası gereği doğa yasalarını sabit kabul etmek durumunda.
    Evet yani dünya 2 milyar yaşında iken yer çekimi sabitleri daha mı farklı idi ?
    Cevap "hayır."
    Ben sana nerden biliyorsun derim.
    hadi 2 milyara gittin 1.9 milyar yaşında iken yasalar neden değişik olmasın.
    Yasaların neden değişmediğini yasalar üzerinden açıklamaya kalkarsan Birsi çıkar Kuran'ı Kuran ile ispatlar.
    Aynı mantık.

    Bilime güvenmeyi geç bilim yapmak için inanç gereklidir.
    Yasaların sabit olduğuna inanmıyorsan niye bilim yapıyorsun ki.
    Kör zar atıp tutturmaya çalışmaktan farksız.
  • Sağ avuçta bir şeyler olduğuna kesinlikle emin olamayız. Sağ avuçta bir şeyler olduğuna dair duyumlarımız var sadece.
    Sağ avuçta bir şeylerin var olduğuna inanmak da bir seçenek tabii. Sırf kesinlikle emin olamıyoruz diye, sağ avuçtakini niye reddedelim ki?
    Peki bir şeyleri bilmenin ya da bir konu hakkında desteklendirilmiş inançlara sahip olabilmenin (Bilimdeki gibi mesela) tek yolu gözlemlenebilen verilerden mi geçiyor?
    Bu soruya ''evet'' cevabı verenler, sol avuçta kesinlikle bir şeyler yok diyenler.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Eskel

    Bilime çok güvenme.
    Bilim doğası gereği doğa yasalarını sabit kabul etmek durumunda.
    Evet yani dünya 2 milyar yaşında iken yer çekimi sabitleri daha mı farklı idi ?
    Cevap "hayır."
    Ben sana nerden biliyorsun derim.
    hadi 2 milyara gittin 1.9 milyar yaşında iken yasalar neden değişik olmasın.
    Yasaların neden değişmediğini yasalar üzerinden açıklamaya kalkarsan Birsi çıkar Kuran'ı Kuran ile ispatlar.
    Aynı mantık.

    Bilime güvenmeyi geç bilim yapmak için inanç gereklidir.
    Yasaların sabit olduğuna inanmıyorsan niye bilim yapıyorsun ki.
    Kör zar atıp tutturmaya çalışmaktan farksız.





    çok basit bir google araştırmasıyla ulaştığım sayfa :https://phys.org/news/2015-04-gravitational-constant-vary.html
    ayrıca, erken evrenle aradaki farkları zaten biliyorlar. "aynıdır yav nolacak" demiyorlar merak etmeyin.
    https://qph.ec.quoracdn.net/main-qimg-ac1099ac090b83dc01e2d9b087bf8e69
    evrenin ilk anlarında sıcaklık yüksekken bütün kuvvetlerin bir olduğunu, evren soğudukça bu kuvvetlerin dağıldığını ve farklı güçlerde olduğunu görüyoruz. bunu bi kitapta okumuştum daha iyi bir görsel bulamadım malesef.
    bilim yapmak tabi ki inanç gerektirir. sadece inanç da değil. birçok özelliği birarada gerektirir.
    yasaların sabit olduğuna inanmamıza veya varsaymamıza gerek yok. ne zaman nasıl saptıklarını zaten biliyoruz. yasalar zaten kullanım alanları gayet net tanımlanmış ifadelerdir.
    daha önce yazmıştım biryerlerde, felsefenin çıkıp da bilimi eleştirdiği zamanlardan binlerce sene geçti arkadaşlar. kaldırın kafanızı. güncelleyin kendinizi.




  • LaFleur- kullanıcısına yanıt
    Aynı mantık hatası
    yasaları yasalar ile açıklamaya çalışıyorsunuz.
    Ayrıca bilerek dünyanın 2 milyar yaşındaki halini örnek verdim.
    Günümüz bilimden o zamanda bi değişiklik olmadiğina inanıyoruz.

    Ne zaman saptıklarını yine belli başlı yasalar dahilinde hesaplıyorsunuz.
    Yine aynı. Nereden biliyormuş farklı olduğunu derim.
    Bunuda bazı ön kabüller ile yapıyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-B15AE3FD1 -- 28 Mayıs 2017; 16:55:18 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Eskel

    Aynı mantık hatası
    yasaları yasalar ile açıklamaya çalışıyorsunuz.
    Ayrıca bilerek dünyanın 2 milyar yaşındaki halini örnek verdim.
    Günümüz bilimden o zamanda bi değişiklik olmadiğina inanıyoruz.

    Ne zaman saptıklarını yine belli başlı yasalar dahilinde hesaplıyorsunuz.
    Yine aynı. Nereden biliyormuş farklı olduğunu derim.
    Bunuda bazı ön kabüller ile yapıyor.



    hocam sen benim yazdıklarımı okumuyorsun ki. kendi kendini tekrar ediyorsun sadece.
    hangi yasayı yasayla açıklamaya çalışmışım. bunlar yasa bile değil.
    yasaları yasalarla açıklamaya çalışmak şu mudur ? bilimi bilimle açıklamak. eğer buysa, ona tamam derim. bilimde hatalı noksan yerler varsa orayı yine bilim kendini açıklar. sadece zaman para çalışma vs. gerekir.




  • LaFleur- kullanıcısına yanıt
    Ben bilimin metodu eksik diyorum.
    Tüme varım sorunu vardı.
    Popper yandışlayalım o zaman dedi.
    İyide dün yandışladığın şeyin bu gün doğrulanmayacağını nerden biliyorsun derim ?
    Yasalardan kastım "yasalar" değil.
    Bu gün doğru kabul ettiğimiz bilimsel veriler.
    Ve biz bu metod sorunlu verilere ne kadar güvenmeliyiz.
    Bağlamak istediğim nokta.
    Bilim Tanrı varsa bilim olur.
    "SADECE BİLİM ,İNANCA HAYIR ,KANIT İNANÇ ZITTIR"
    Algısı var bunu eleştiriyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-B15AE3FD1 -- 28 Mayıs 2017; 17:43:47 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Eskel

    Ben bilimin metodu eksik diyorum.
    Tüme varım sorunu vardı.
    Popper yandışlayalım o zaman dedi.
    İyide dün yandışladığın şeyin bu gün doğrulanmayacağını nerden biliyorsun derim ?
    Yasalardan kastım "yasalar" değil.
    Bu gün doğru kabul ettiğimiz bilimsel veriler.
    Ve biz bu metod sorunlu verilere ne kadar güvenmeliyiz.
    Bağlamak istediğim nokta.
    Bilim Tanrı varsa bilim olur.
    "SADECE BİLİM ,İNANCA HAYIR ,KANIT İNANÇ ZITTIR"
    Algısı var bunu eleştiriyorum.


    hocam ben felsefeden anlamam.
    bilimin metodu eksikse bile, elimizdeki en iyisi bu.
    bugün doğru dediklerimiz pekala yarın yanlışlanabilir. aksi halde ortaçağ karanlığından bir milim ileri gidemezdik zaten. bilim kendi kendisini her daim sorgular. bir hata olduğu zaman basamak basamak geri döner. üzerine örtmez.
    inanç ve bilim ifade ettiğiniz kadar içiçe olmamalı diye düşünüyorum. inanç metafizik mistik kavramlarla dolu. insanın şahsi tercihidir. oysa bilim insanın ortaya çıkarabildiği en saf bilgiyi ortaya koyar. şüphe etmekte de herhangi bir sorun yoktur. istediğiniz kadar sorgulayın. daha da iyi noktalara getirmiş olursunuz
    "Bilim Tanrı varsa bilim olur. "
    yanlı bir bakış açısı olmuş . ikisi arasında bir ilişki siz görüyorsunuz ben görmüyorum. pekala tanrı varsa bilim olabileceği gibi tanrı yoksa da bilim olabilir.
    ""SADECE BİLİM ,İNANCA HAYIR ,KANIT İNANÇ ZITTIR"
    farklı kulvarlar olduğunu düşünüyorum. maddi ve manevi yönleri olabilir insanın. maddiyata bakarken bilimi gördüğü gibi maneviyata baktığında tanrıyı görebilir. kanıt inanç zıt olmayacağı gibi örtüşmez de.




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.