Şimdi Ara

Boştur bakmanıza gerek yok

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
0
Favori
503
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Sorunun cevabı alınmıştır ilgilenenlere TEŞEKKÜR EDERİM



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kara_Cahill -- 22 Nisan 2005, 16:42:27 >



  • sayın arkadaşım Türklerin Ortaasyadan geldikleri hikaye ,bu topraklar binlerce yıllık Türk toprağı

    insanoğlu ortadoğu ve anadoludan bütün dünyaya yayılmıştır , dolayısıyla bu coğrafyadan oraya göç etmişlerdir ,ama daha sonra tekrar yine buraya dönmeleri sözkonusu olabilir

    çünkü bu olay tam ispatlanmamıştır, çünkü diyorum ,bu teori bir Ermeni papaz tarihçisinin , Türkler binlerce kişiyle geliyorlar gibi mealinde bir cümlesinden çıkmıştır , yani kaynak olan sadece bir kitap var , şimdi o kitabı bana sorma hatırlamıyorum :(

    yani bütün yabancı tarihçiler bizi Ortaasyadan gelme göçebe ve barbar bir millet olarak görmek istedikleri için yanlı ve taraflı olarak bu hikayeyi uydurmuşlardır , Tarihimizi yabancılardan öğrenen bizim tarihçilerimizde biz Ortaasyadan geldik iddiasındadırlar

    tabii bu söylediklerimde birer teori ama çok ilginç kanıtlarda var

    mesela Hitit kitabeleri ,Sümer kitabeleri hatta Lidya kitabelerinde yüzlerce Türkçe kelimeye rastlanmıştır veyahutta Erzurum ve Van illerinde bazı mağaralarda binlerce yıllık olduğu belirtilen Öntürkçe yazıtlar bulunmuştur

    bunun gibi örnekler çoktur , ayrıca Atatürkün de bir bildiği vardır herhalde




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Kara_Cahill

    17_january böyle bakacak olursak hepimizin geldiği yer Adem Babamızla Havva anamızın yaşadığı bölgedir.




    Bunun anlamı nedir açıklarmısın?
  • bütün insanlar yeryüzüne Hz Adem ve Havva nın yaşadığı yerden yayılmıştır...

    mesela ilk anadoluda iseler bütün insanlar dünyaya anadoludan yayılmış olurlar
  • bana bu soruyu sorma kardeş ,ben ortaasyadan gelmediğime inanıyorum ,ben ve dedelerim hep buradaydık binlerce yıl
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Kara_Cahill

    Evet arkadaşlar bunu hep merak ederim, neden gelmiş atalarımız Orta Asyadan? Kimileri buna "kuraklık varmış" diyeceklerdir ama bu cevap bana tatminkar gelmiyor. Mesajları incelediğimde gördümkü konu hakkında oldukça bilgili hocalarımız var, bi zahmet bu konuyada bir açıklık getirseler

    saygılar



    Büyük İskender filmini izlersen neden göç ettiklerini anlarsın.
    Sakın bırı cıkıp orda çok gay vardı demesın :)
    cok uzun bı fılm ızlemedıysende ben sana ozet geceyım...
    iskender bisexuel bi komutanmıs:) (konu ıle alaksı yok fazla bılgı goz cıkarmaz:)

    Merak arkadasım merak sende orda olsaydın ve yurumesnı seven bı ınsan olsaydın yuruye yuruye gıde bıldıgın yere kadar giderdin
    sonra zekanı kullana kullana at arabası motorlu araba ucak ışınlanma gıbı seylerı bulack olurdun işte olay bu
    biraz kafama gore bı yazı o0ldu kusura bakmayın ueueh




  • yok yaww niye konuyu saptırayım , sadece benim görüşüm böyle
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    yok
    geçen ay açıldı
    gerek
    4 ay önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Benim de bildiğim, Orta Asya'daki iç denizin kuruması sonucu kuraklık oluştu ve de bu yüzden göç etmek zorunda kaldılar. Bu içdenizden, çizgi Roman Conan'da bile bahsedilir. ''Turanlılar'' bugünkü Türklerin ataları olarak geçer. Buradaki iç denize ise ''Vilayet Denizi'' denmektedir.
  • Bu konu hakkındaki kişisel görüşlerimi ,tarihi olaylar ışığında, aşağıda maddeler halinde belirtmeyi uygun görüyorum.

    Türk Tarihi'ne genel olarak bakıldığında askeri sefer ve göç hareketlerinin genel anlamda nedenleri bence şöyle sıralanabilir.

    1) Türk Mitolojisinden hareketle Bozkurt'un(Gök Böri,Kök Böri ya da Börteçine) Türk'e yol göstericiliği ve askeri sefer, milli hareket ve göçlerde önderliği.

    Oğuz Kağan Destanı'nda da anlatıldığı üzere, ''gök tüylü, gök yeleli erkek kurt'', bir ışık içinde görünmektedir. Oğuz Kağan'ın ilk karısı da bir ışık içinde yeryüzüne inmiştir. Bu kutsal ışık, Türk mitolojisinde yaygın olarak görülen bir motiftir. Fakat destandaki en önemli motif, kurdun konuşması ve Oğuz Kağan'a yol göstermesidir. Bu motif, üç kıta üzerine yayılan Türkler arasında uzun yıllar unutulmamış, devam edegelmiştir. Hatta, Süryani tarihçilerin anlattıklarına göre. ''Anadolu'yu ele geçiren Türkler, köpeğe benzer bir hayvanın (yani Bozkurt'un) ardından gelmişler ve Bozkurt Anadolu'da kaybolunca, Türkler bu ülkeyi yurt tutmuşlardır.

    2) Orta Asya'nın sert iklim şartları,kuraklık vs. deniliyor genellikle.Bana göre böyle bir neden geçerli değil.Çünkü o zaman Kazak Türkleri,Kırgız Türkleri,Uygur Türkleri,Özbek Türkleri,Başkurtlar gibi diğer Türk boyları da Oğuz Türk'ünün Anadoluya geldiği zamanlarda mevcut idi.Böyle büyük bir iklim felaketi olmuş olsaydı bu saydığım Türk boyları da Oğuz Türkleri ile beraber göç edebilirlerdi.İklimsel nedenlerin Anadolu'ya gelme sebebi sayılması bana mantıklı gelmiyor.

    3) Türklerin kültürel kimliği

    Türk dini Gök Tanrı dininde Türklerin Gök Tanrı tarafından dünyayı yönetmesi için yaratıldığına inanılır.Türklerin askeri niteliklerinin üstün düzeyde olmasında ırksal niteliklerinin yanında Gök Tanrı tarafından Türk'e verilen cihanı yönetme yetkisi de önemli rol oynar.Nitekim bunun yansımasını Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Türklerinde de görüyoruz.Örneğin başbuğ Sultan Sançar'ın şu sözünde bunu açıkca görmekteyiz. "Tanrı bu dünyayı bizim emanetimize teslim etmiştir.Bütün hükümdarlar bizim memurlarımızdır."Büyük oranda azalmasına ve islam bayraktarlığına dönüşmesine rağmen Osmanlı devletinde de Türklere verilen cihan hakimiyeti düşüncesini görmekteyiz.

    4) Kızılelma ya da Kızılalma ülküsü
    Kızılelma ülküsü, Türklerde varolan büyük bir ülküdür.Bu ülkü bazen dünyanın diğer tarafında bulunan büyük bir düşman olarak yorumlanırken,bazen de Türk ırkının yaptığı fetihlerin sona erdiğinde Türklerin elde edeceği hediye olarak tanımlanmaktadır.Anadoluya gelişte de bu Kızılelma ülküsünün etken olduğunu söyleyebiliriz.Kızılelma ülküsü bugün artık tüm Türk boylarının tek bayrak,tek devlet,tek dil altında birleştirilmesi anlamına gelen Turan ülküsüne dönüşmüştür.



    Anadolu'da Kurtuluş Savaşı hakkında,Türk Ansiklopedisinin reklam niteliğinde düzenlediği Türkler Belgelselinde şiirsel dille bir anlatım vardı.Çok beğendiğim için buraya koyuyorum umarım siz de beğenirsiniz.


    """Atlılar! Atlılar hiç uyumadılar! Kara kalpaklarını alınlarına düşürdüler,yolun sonuna baktılar,gördüler! Arkadaşlarını yol üstünde bir ağacın yamacına,kardaşlarını buz tutmuş siperlerde,çocuklarını öfke yutmuş düşman elinde,analarını iki elleri Tanrı'ya açılmış bıraktılar! Babalarıyla zaten cephede helâlleştilerdi.Hiç ağlamadılar,hiç uyumadılar.Bir soğuktan gözleri yaşardı,bir de alevli güneşten." ,

    "Kurdun gölgesi batıya uzandığında,ayağında zincir yüklü soydaşımı anlattım oğluma.Diline pranga vurulmuş ozanların türküsü için hayır diledim.Manas'ı çığırırken niye ağlıyorlar anlattım gücüm yettiğince.Ergenekon niye yasak bir bir anlattım oralarda.Başkomutanımın özgürlük aşkıyla hatırladım ata topraklarımı."

    Toprak Kızılelma'ya uyandığında dile gelip konuştu."Bir ağaca özsu verdim." dedi "Dallarına sızdırdım.Sızan özün kokusundan tanışasınız diye." Binlerce yıllık birlikte,bir kaç günlük ayrılık nedir ki?Bir ağacın yaprağı sararıp dökülse de dibine düşer.Bir ağacın yapraklarıyız biz.Yazı kışı birlikte yaşadık,birlikte yaşarız!"

    Ve dediler ki köşe başlarındaki pusular güneş altındadır.Yol arkadaşlarından geride kalanlar da olacak, hâlâ ayaklarına dolananlar da.

    Batıya çıkan yolu yürüyüp gelen sensin.Kuzeyde üşüyen, güneyde terleyen sensin.Doğudan yürüyüp gelen de sen değil miydin? Geldiğin yolda senin için işaretler var.Şimdi daha hızlı yürümelisin! Yorulana bakıp üzülme, yoluna çıkana bakıp umudunu yitirme! Bugüne kadar herşey yazıldı, şimdi sen yazıyorsun! Tarihi en büyük TÜRK İLE, ATATÜRK ile yazıyorsun!"""




  • ben yine söylüyorum göç etmemişlerdir , mesela Türkiye Türklerinin gözleri çekik değildir

    insanın gözlerinin çekik olması iklimin şartlarındandır ,yani nasılki afrikalılar zenciyse ,asya kavimlerinin çogu çekik gözlüdür

    ama çekik gözlü olmayan kavimlerde vardır bunlar kısaca Asya kıtasının Güney kısmında yaşıyan ve Himalayalarla bölünmüş farklı bir iklimde yaşıyan Hint , Afgan ,Urdu, Fars gibi milletlerdir

    ama Türkiyedeki çekik gözlü olanlar , ve bizim tatar olarak bildiklerimiz genellikle Kırım göçmenleridir , veyahutta moğol kalıntılarıdır.

    ÇÜNKÜ genetik bilimine göre çekik gözlü bir insanın 1000-1500 sene gibi bir zaman diliminde uygun iklim şartlarında göz yapısı normal göz yapısına döner

    elimizde 150 yıllık fotoğraflar var veyahutta yüzlerce yıllık resimlere göre Türk halkı görsel tarihimizde hiç çekik gözlü resmedilmemiştir

    kısacası en eski Türk ressamlarının resmini 500 sene önce kabul edersek

    yani 1500 lü yıllar olarak kabul edersek , buradan geriye giittiğimizde göz yapımızın değişebilmesi için gereken süreyi koyunca yani

    1500 - 1000 yıl = milattan önce 500 lü yıllar çıkarki , bu tarihte ,mantıksız olur

    yani yine BENCE DİYORUM Türk milleti herzaman bu Coğrafyada yaşamıştır ve buradan göçlerle Ortaasya taraflarına gitmiştir

    belki yine Kür_Şad arkadaşımızın yukarıdaki saydıkları gibi nedenlerden dolayı oradan bu topraklara tekrar bir göç olmuş olabilir

    AMA YİNE BENCE bu tekrar göç olmuşsa sınırlı sayıdadır , binlerce yıldan beri bu coğrafyada Türk milleti vardı diye düşünüyorum




  • 17_january

    Görüşüne saygı duymakla beraber,ben Anadoluya gelen ilk Oğuz Türklerinin çekik gözlü olduklarına tamamiyle inaniyorum.Bu konu hakkında Nihal Atsız'ın "Çengiz Han ve Aksak Temür Bek Hakkında" isimli makalesinden(Ötüken,1966,sayı 31-32) kısa bir alıntı yapmak istiyorum.

    "Oğuzlar'ın da vaktiyle tam klâsik Türk tipinde olduklarının en büyük delili daha Selçuklu devleti kurulmadan önce ölmüş bulunan Mes'ûdî'nin kaydıdır. Mes'ûdî "Oğuzlar çekik gözlüdür. Fakat onlardan daha çekik gözlü olanlar da vardır." demektedir. Genellikle Oğuzlar'ın torunları olan bugünkü Türkiye Türkleri'nin arasında da bu tipin tam veyâ biraz değişik örnekleri çok sayıda göze çarpmaktadır."

    peki ATSIZ'ın da belirttiği tam klasik Türk tipi nedir?

    "Ne Çengiz ne Temir Bek, Aryanî tipinde değildi. Klâsik Türk tipi bazı sahtekârların iddia ettiği gibi Hind Avrupa tipi olmayıp Çinlilerle Aryanîler arasında orta bir tiptir. Mezarlardan çıkan kafatasları, eski heykeller, eski duvar resimleri ve tarihî tavsifler bunu gösterdiği gibi Arap ve Fars şiirlerinde de çekik gözlü Türk güzellerinin övülmesine dair birçok örnek vardır. Milâdî 1114'te, yani daha Çengiz'in ve Moğollar'ın ortaya çıkmasından ne kadar önce ölmüş olan Zemahşerî'nin bir Türk güzeli hakkında yazdığı şu şiirlere bakın:

    "O ne kutlu bir gündü ki Yâfes kızlarından güzel ve cilveli bir kıza malik olmuştum. O güzel gözleri her ne kadar dar ise de sihir kârlık bakımından geniştir. Baktığı vakit gözlerinin karası görünürse de güldüğü zaman bu siyahlığın hepsi kaybolur."

    "Türk"' neslinden bir güzel kız beni kendi isteğimle ölüme doğru götürmektedir. O kızın kendi fettan, gözleri de öldürücüdür. Zaten Türk'ün öldürücülüğü meşhur değil midir? Bu kızın kardeşinin kılıcı ne kadar kesici ve öldürücü ise de bu hususta onun gözü erkek kardeşinin kılıcından daha kesicidir. Kardeşi, aldığı esirleri azad ederse de bunun esirleri azad kabul etmez. Kardeşi bazı insanların kanını dökerse de bu herkesin kanını dökmektedir. Kardeşinin elinde kâfirler feryad etmektedir. Bu ise Müslümanları inletmektedir. Ben onun hicranı ile ağladıkça o benim karşımda güler ve güldüğü vakit büsbütün darlaşan gözleri kalbimi yaralar."

    "Su'dâ (1) ya şöyle söyle: Bizim sana ihtiyacımız yoktur ve biz iri siyah gözlüleri istemeyiz. Dar gözler ve dar gözlüler bizim düşüncemizi ve hayalimizi doldurmuşlardır. Onlar baktıkları vakit yalnız gözlerinin siyahlıkları görünür. Fakat gülecek olurlarsa o siyahlık da görünmez olur. Türk yüzü-ki Tanrı onları kem gözden esirgesin-gökteki ay gibidir" (Atsız Mecmua, Sayı: 15, 15 Temmuz 1932, Sayfa: 66-67.)
    (Su'dâ, Zemahşerî'nin Arap sevgilisinin adıdır. Bu şiirleri o zaman Kelâm Tarihi profesörü, sonra Diyanet İşleri Başkanı olan Şerefeddin Yaltkaya tercüme etmişti.)


    Selçukluların İranlı saray şairlerinden "Dih Hudây Ebu'l-Ma-âlîyi'r Râzi" Selçuk sultanının sarayındaki Türk kölemenlerden bahsederken şöyle demektedir: "Hepsi Kırgız ve Çin kökünden olan servi boylular, hepsi Yağma ve Tatar tohumundan olan gül yüzlü güzeller. Aralarında gümüş çeneli Oğuz ve Kıpçak güzelleri, mis yüzlü ve ay gibi Kay ve Kimekler de var. Tanrım, bu Türk çocukları ne güzel şeyler ki onlara bakan insanın gözleri bahar gibi olur."

    Buradaki Çin'den maksat uzakdoğu Türkleri ve belki de Moğollardır. Tatarlar'ın Yağmalarla birlikte gül yüzlü güzeller olarak gösterilmesi onların su katılmamış Türklüklerine en büyük delildir.

    Şairin "Kırgız ve Çin kökünden olan servi boylular" olarak tarif ettiği gruba Oğuz Türklerini de dahil etmesi onların da çekik gözlü olduğunu belli etmektedir.

    Geçen zaman ve iklimsel koşullar çekik gözlülüğün Orta Asya Türklerine kıyasla azalmasına sebep olmuş olabilir.Çekik gözlülük fazla belli değil diye Anadolu ve Azerbaycan Türklüğünü rum-ermeni-kürt-arap kırması gibi gösteren ve Türklükten çıkarıp,sizin sadece adınız Türk diyen bilumum satılmışlara ve mozaikçilere

    Saygılar...




  • türklerin göçlerinde temel neden siyasi ve buna bağlı olarak ekonomik çekişmedir!

    bir tarih öğretmeni olarak affınıza sığınarak bunu iddia ediyorum çünkü araştırmalarım sonucu buna ulaştım. her savaştan sonra savaşan taraftan biri yer değiştirmek zorunda kalıyor...

    normal de saydığımız kuaraklık vs. gibi sebepler Anadoluya kadar gelmeyi gerektirmez... çünkü bu gibi sebepler geçicidir... ama yurt edinmek kalıcı bir politikadır..
    şimdi uyumam lazım belki yarın devam ederim
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.