Şimdi Ara

Bozkır Hakkında Yazdığım Şiirik Masal

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
5
Cevap
0
Favori
161
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Merhaba arkadaşlar ben Lise 3'e geçmiş 16 yaşında bir kişiyim. Ufak ufak bir şeyler de karalıyorum ayrıca, elbet hayalimde yazmak var kocaman kitaplar fakat onlar için de daha çok yazıp öğrenmek gerek. Şu aralar eski Türkler'in yaşadığı bozkır kültürü etrafında masallar yazıp yazabileceğim dünyaların temellerini atmaya çalışıyorum. Bugün bir adet masalımı bitirmiş bulunmaktayım. Okuyup, her türlü eleştiri ve yorumu yaparsanız sevinirim.

    Han, Ozan ve Şaman Hakkında
    I

    Bir gün bir ozan,
    Bozkır dolu bir diyara varmış
    Güneş tepede kalmış
    Ağaçlar tek tek yırpanmış
    Ne yerde ot
    Ne gökte bulut kalmış

    Bir köye vardığında ozan
    Halk mutsuz imiş epey hallice
    Ekin mi kalmış, hayvan mı
    Ozan çalmış sazını
    Vurmuş tele yakmış abayı

    Köyün ortasından geçerken
    yaşlı bir şaman,
    Dönüp demiş: “Ozan,
    Git buralardan ey bozkır ve toprak oğlu
    Tengri kızgın ot puslu
    Sevmez bu halk sanatı seven namusluyu

    O an anlamış ozan ve bırakmış sazını
    Bir Türk hanlığında olduğunu fark etmiş
    Geldiği köyün dışına doğru
    Toprağa baka baka yürümüş ozan
    Şaman ise izlemiş onu
    Ve ozan köyden uzaklaştığında
    Çıkıvermiş önüne bir anda

    Ozan irkilmiş ve donakalmış
    Şaman tekrar gözden kaybolmuş
    Onla konuşup konuşmama konusunda kararsızmış
    Ozan ise korku ve merakla bozkırın
    Kara topraklarında ilerlemiş

    Farklı bir köy bulma umuduyla yürürken
    Bozkırın ortasında bir ağaç görmüş
    Epey de yorgun imiş
    Biraz dinleyim diyerek ağaca varmış
    Ozan matarasındaki sudan bir yudum almış
    “Yol bilinmez, uzun ve zor
    Bitirmemek gerek erzağı
    Sonra neylerim bu topraklarda”

    Korkuyor imiş o Türkler’den
    Başka bir diyardan geliyormuş bizim ozan
    Türkler’i sevmeyen bir halk
    Onlar hakkında yalanlar anlatılan bir ülke imiş
    Bizim ozanın memleketi

    Kaybolma korkusu,
    Uykusunu bastırıyormuş
    Ağaca dayadığında sırtını hissedememiş ağacı
    Ağaç falan yokmuş aslında;
    Bir göz yanılması mı nedir?
    Korkmuş tekrar ve ayaklanmış
    Gördüğüyse tekrar uzun bozkırmış
    Oyun mu oynuyordu şaman ona
    Yoksa beyni mi karamsardı

    II

    Ozanın gelip geçtiği köyde
    O şamanın korkuttuğu ozan boşa uyarılmamış meğer
    Hanın iki oğlu da ölmüş hastalıktan
    Koca bir hastalık imiş,
    Çoğu şehri yok etmiş neredeyse
    İnsanların hepsi korkar olmuş,
    Ne dinleyecek türkü istekleri
    Ne de yabancıya verecek güvenleri kalmış

    Han dertliymiş,
    Yaşı olmuş altmış ne oğlu
    Ne bir varisi kalmış
    N’apsın ki bu han, kalkmış tahtından ve
    Yürümüş koca bozkıra doğru
    Almış atını, def etmiş herkesi başından
    Dertli bir başına atı Abçar ile
    Gitmişler toprakları bile bile
    Varmışlar koca bir derenin dibine

    İnmiş atından han
    Boyu uzun iriyarı birisiymiş
    Fakat artık ne umudu ne de isteği kalkmış yamaya
    Dereye yaklaşıp baktığında suya
    Görmeyi beklediği yansıması yokmuş aslında
    Görememiş herhangi bir yansıma
    Bir büyü müdür ilüzyon mudur diye sormuş kendisine
    Gözlerini kapatıp açmış fakat yine görememiş
    Ölüyüm ben artık
    Ne yaşayayım bu Acun’da demiş
    Ve tam atacakken kendisini sulara
    Oradan geçen genç ozan koşmuş yetişmiş
    Hanı tutmuş sürüklemiş kenara

    Han ağlıyor imiş ozan onu engellediğinde
    “Ey genç derviş,
    Neden engel oluyorsun benim kaderime?
    Nasıl boş ise koca bozkır
    Ruhum da terk etti beni bu saatte
    Tengri kabul etmez
    Böyle bir hanı sevemez
    Gayrı sal beni gideyim
    Şu soğuk sularda boğulayım
    Ne halkım ne de Acun bilsin
    Kötü bir han gitmiş olur
    Ey derviş ey!
    Ne yapayım de bana
    Şu sulara kendimi atmaktan başka ne kaldı ömrümde”
    Sözlerini söylemiş
    Büyük bir acının içinde olduğundan şüphe yok
    Ozan bakmış hana ve demiş sözlerini:
    “Bir yağmur gibi ey koca han
    Sen bu topraklarda kalman lazımdır
    Yağmur gibi gereklisin Türk hanı sen
    Sizi bana barbar olarak anlattılar
    Ne duyguları vardır dediler
    Ne acıları
    Söyle bana han, nedir seni bu denli öldüren”

    Han dönmüş ozana garip gözlerle:
    “Bilmezsin sen nedir bu topraklar olan
    Koca bir hastalık var buralarda
    İki evladımı yitirdim
    İki varisimi-kendimi yitirdim
    Ölümü kazandım artık kollarımda
    Bedenimin her köşesinde sezerim bunu
    Ne bir şans bu
    Ne bir şanssızlık
    Bu koca bir lanet
    Kurtulamam artık bundan
    Yaşım geçti altmışı
    Ölüm çalmadı kapımı
    Tengri kızgındır bana
    Bilirim ne cevap verir çağrılarıma
    Ne de kestiğim kurbanlara
    Bilmez misin ne denli bir haldir bu
    Ne yapayım”

    Ozan suspus olup dinlemiş hanı
    Diyecek pek bir şeyi de yokmuş aslında
    Bir türkü söylese miydi
    Yoksa sazını da alıp gidip varsa mıydı bu diyardan
    Nedir bu toprak, nedir bu güneş
    Göklerde yaşayan Tengri midir
    Yoksa insanın kendisi midir
    Bir süre beklemiş genç ozan ve demiş:
    “Ey koca han
    Ne gelir ki elimden,
    Yıkılmış olan yüreğinden hanın değil
    Tanrı öyle uygun görmüş ise
    Elden gelmez bir şey
    Bekleyip zamana inanmak gerek
    Ne size öğüt verecek yaşta
    Ne de sözlerinizi kesecek yaştayım han
    Bırakmak gerek ölümü,
    Elbet gelecek vakit ve Tanrı alacak
    O hiç sevmediğini sandığın canını
    Anlarsın belki o vakit
    Ne kıymetlidir, ne vazgeçilmezdir o can”

    Han, duyguyla bakmış ozana:
    “İstersen ol benim evladım,
    Geç tahtıma genç ozan
    Pek akıllı birine benzersin
    Olursun evladım, kabul etmez misin
    Koca bir bozkır devleti ellerinde olur
    Kanım kanın olur
    Ekmeğim ekmeğin olur ne dersin
    Kabul et genç ozan”

    O arada arkada onları gizlice izleyen şaman,
    Çıkar birden ortaya ve hanın canını alıverir
    Gizemli sözleriyle ozana bakar:
    “Öyle istedi, olacak
    Sensin bu toprağın hanı ve efendisi
    Atların kişnesin
    Halkın gülsün
    Askerlerin selam dursun genç han”
    Ozanın halini anlatmaya ne kelimeler yeter
    Ne resimler
    Ozan adımlarıyla geriye doğru kaçar
    “İstemem ben, istemem!
    Pis şaman sen nesin
    Koca kara bir iblismişsin meğer”
    Şaman güler geçer,
    Amacı yıkmak mıdır bu toprakları
    Yoksa birisinin amacı uğruna mı çalışmaktır

    Ne yapmıştı ki bu ozan
    Aslında onla alakası yokmuş bu işin
    O şaman şeytanın evladı imiş
    Yıkmak için gönderilmiş bu Türk hanlığını
    Başarmış yaptığı işi
    Ve hanlık kalınca lidersiz
    Koca bozkırın altında ezilip kalmış



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi greyhame -- 24 Ağustos 2016; 16:43:06 >







  • Rahmetli barış mançoya göstersek direk stüdyoya girerdi.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: podkayfom

    Rahmetli barış mançoya göstersek direk stüdyoya girerdi.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Çok ateşli bir şiir olmuş tebrik ederim



    Arkaya davul ve gitar ekle hem şiirin hemde anadolu rock parçan olur, dene bak.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • bu türe pek aşina biri değilim ama beğendim tebrik ederim. umarım devam ettirirsin
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Şiirler,güzel sözler
    19 yıl önce açıldı
    Bir Şiir..:)
    19 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.