Şimdi Ara

Çılgın Proje'ye ne oldu? (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
185
Cevap
0
Favori
5.525
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • 2 yıl etüt,8-10 yıl yapım süresi olan 10 milyar Dolarlık bir proje.Daha hükümet düzgün kurulup tam anlamıyla iş başı yapmamış.Saman aleviydi söndü gibi imalar.Akıl var fikir var.
  • Akıl, fikir bende de var.
    Neden böyle yapıyorsunuz arkadaşlar? "Saman alevi" deyiminin kullanılmasına bile neden tahammül edemiyorsunuz?
  • yaw arkadaşlar kanalizasyon kazar gibi kazılabileceğini mi zannediyosunuz o kadar yerin. bunun bir sürü ön çalışması falan olacak bence en az onlar bile 2-3 yıl sürer !
  • biraz düşündüm de..
    - Boğazda yalı yapacak yer kalmamıştı, yeni boğaz olursa kanal manzaralı yalı ve konut yapmak için devasa yer olacak...
    - Çıkan hafriyatla karadenizde bir ada yapılır, böylece karadenizde bir adamız daha(kefken adasına ilave) olur, üzerine de 5 yıldızlı oteller yapılır
    - Bu alanlarda yüzlerce müteahhit köşeyi dönecek, tabi bu arada milyonlarca işçi ve aileleri karnını doyurabilecek

  • Şaştım kaldım valla konu boyunca. Kanal iile ilgili bilgisi olan yok. Ama herkes, 2 sene sürecek, 3 sene sürecek diye saman alevi değil diye konuyu çöpe çevirmiş.

    Projenin gidişatı ile ilgili bilgi lazım. Var mı kesin bilgi? Şu kurumlar, şu şirketler bir araya geldi, şu bölgede ya da masabaşında şu çalışmalara başladılar tarzı bir bilgiye sahip olan var mı? YOK. Herkes hükümeti koruma peşinde. Ne garip insanlarsınız!!
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Computeus

    Şaştım kaldım valla konu boyunca. Kanal iile ilgili bilgisi olan yok. Ama herkes, 2 sene sürecek, 3 sene sürecek diye saman alevi değil diye konuyu çöpe çevirmiş.

    Projenin gidişatı ile ilgili bilgi lazım. Var mı kesin bilgi? Şu kurumlar, şu şirketler bir araya geldi, şu bölgede ya da masabaşında şu çalışmalara başladılar tarzı bir bilgiye sahip olan var mı? YOK. Herkes hükümeti koruma peşinde. Ne garip insanlarsınız!!



    Beni anlayan birisi varmış. :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ömer -- 29 Ağustos 2011; 18:00:06 >
  • Anlasildigi kadariyla kanal projesi ile herhangi bir bilgi kamuoyu ile paylasilmamis.

    Bu henüz, projenin pabucunun dama atildigini göstermez.
    Projenin cok planli bicimde yol kat ettigini de göstermez.
    Ne gösterir? Bilgi sahibi olmadigimizi gösterir.
    Siz ne yapiyorsunuz? Bilgi sahibi olmadigimiz bir konuda ahkam kesip duruyorsunuz.

    Kolay gelsin...
  • Ben bir mimarlık öğrencisiyim. Eğer mimarlığın "m" sinden anlıyorsam ve Doğan Hasol 40 yıldır mimarlık yerine karpuzculukla uğraşmamışsa, aşağıdaki çılgın fikirlerin de bir değeri vardır elbet. Lütfen bir göz atın... Kara cahil olmayın.


    ÇILGIN PROJE

    Seçim öncesinde vaatler havada uçuşuyor. Sayın Başbakan bir süre önce bir gazeteci aracılığıyla “Çılgın Proje” olarak ortaya attığı ve sır olarak saklanan “Kanal İstanbul” düşüncesini 27 Nisan günü açıkladı; daha sonraki günlerde de İstanbul’a eklenecek iki yeni kent hayalini...

    Kanal projesinden niçin “Çılgın” sıfatıyla söz edildiğini anlamakta güçlük çekiyorum. Aslında, ortada daha bir proje yok; iki yıl içinde projenin hazırlanacağı söyleniyor. Bu nedenle biz bu sanal projeye isterseniz şimdilik “proce” diyelim.

    Gerçekleşmeyecek bile olsa, propaganda kapsamında işe yarayabilir. Proceyi ilkin, 1990 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müşaviri Yüksel Önem, Bilim ve Teknik Dergisi’nin Ağustos sayısındaki makalesiyle önermiş. Proceye daha sonra “şair” diye anılan eski başbakan Bülent Ecevit1994’te DSP’nin seçim bildirgesinde yer vermiş. Şimdi de 17 yıl sonra bugünkü başbakanımız öneriyor bu çok inovatif proceyi. Hattâ bunu ilk akıl edenin, dedesi Sultan Abdülmecitolduğunu vurguluyor.

    ÇILGIN YORUMLAR

    Biz de sürüp giden ciddi tartışmalara çılgın yorumlarımızla katılalım… Kanal-İstanbul procesine göre Çatalca- Silivri arasında açılacak, 40-50 km uzunluğunda, 150 m genişliğinde, 25 m derinliğinde bir kanalla Karadeniz, Marmara’ya bağlanacak. Kanal, Boğaz’ın gemi trafiğini bir doğrultuda paylaşacak, büyük gemiler, tankerler artık İstanbul Boğazı yerine bu kanaldan da geçecek. Bu şekilde, duble yollardan sonra bir de Duble Boğazımız olacak. Bir yandan da kanalın çevresinde yeni yerleşmeler geliştirilecek. Gemiler Boğaz’a göre çok daha dar kanaldan ağır ağır geçecekleri, kıyıya çarpmayacakları ve patlamayacakları için bu yerleşmelere pek zarar vermeyecek. Üstelik geçen gemilerden, Boğaz’daki uygulamaların aksine, büyük paralar alınacak, böylece hem kanalın parası çıkarılacak hem de kâr sağlanacak. Ayrıca yeni yerleşmeler oralardaki arazi fiyatlarının patlamasına yol açacağından, arazi spekülasyonu sayesinde birtakım uyanık çevreler hayırlı bir rant sağlayacaklar. Böylece eski zenginlerimize yenileri eklenmiş olacak. Procenin en sevindirici yanı da bu olmalı.

    Şimdi bu yeni yerleşmelerin, İstanbul nüfusunda yeni tırmanışlara, yeni nüfus patlamalarına yol açacağını söyleyenler var. Evet, doğrudur. İstanbul nüfusunun yeni rekorlar kırması bakarsınız işe yarar. Rekorlar her zaman yararlıdır. Bu konuda İstanbul, Guiness Rekorlar Kitabı’na bile girebilir. Bu, İstanbul’un ününü artırır; İstanbul’a turist gelir, yatırımcı gelir, para akar. Boğaz gibi olmasa da şahane kanal manzaralı yeni arsalar üretilir, inşaatlar yapılır. Fena mı olur? Yerleşme dengesizlikleri ve ulaşım sorunları çıkarmış... O sorunlar şimdi de var zaten, ama hiçbiri çözümsüz değil: Yeni asma köprüler, yeni tüneller yapılır... Zaten kanalın üzerine de köprüler kurulacak. Otomobiller için yeni duble yollar açılır. Böylece yeni iş alanları yaratılmış olur. Bir yandan da yeni spekülasyon alanları açarak yeni zenginler yaratmış oluruz!

    Kanal ve çevresindeki alanlar değerli tarım alanlarıymış!.. Pek önemli değil… Geçen gemilerden gelecek paralarla tarım ürünlerini ithal ederiz, olur biter. Nasıl ki şu anda eti bile ithal ediyorsak, tarım ürünlerini de ithal ederiz. Nasıl olsa tarım ürünleri bakımından dünyanın kendine yeterli 7 ülkesinden biri değiliz artık… Nasıl olsa gemiler dolar ödeyip geçecekler (Tabii isteyen gemiler avro da ödeyebilir.). Oradan çok para gelecek. Olmazsa borç alırız; borç yiğidin kamçısıdır. Ne demişler: “Borç yiyen (başkasının) kesesinden yer”; “Borçlu ölmemiş (alacaklısının) benzi sararmış”.

    Bilindiği gibi proceler birbirini tetikler. O kanaldan çıkacak kazı toprağının ne olacağını soran sözümona bilim insanları var. Bunlar boş düşünceler. İş ki elinizde toprak olsun... Tuttuğunuz toprak altın olur. O toprak, örneğin İstanbul’a taşınıp Haliç’in doldurulmasında kullanılabilir. Böylece Haliç doldurulunca orada artık köprülere ihtiyaç kalmaz; metro geçişi için yeni köprüye de gerek kalmaz. Ona harcanacak para İstanbul için yeni yatırımlara tahsis edilebilir: Örneğin Beyoğlu’nun kaldırımları bir kez daha değiştirilebilir. Ayrıca Haliç’in ortasında, dolgu alanında yoğun yapılaşmaya elverişli geniş alanlar kazanılmış olur. Eğer yine de toprak artarsa bir bölümü Boğaz koylarının, kıyılarının doldurulmasında ve yeni yalı arsaları yaratılmasında kullanılabilir. Arsa demek para demektir. Bu dâhice uygulama sayesinde büyük paralar kazanılır. Üçüncü, dördüncü, hattâ bilmem kaçıncı Boğaz Köprüleri bu kaynakla finanse edilebilir.

    Zenginlik parayla olur; her procede hedef para kazanmak olmalı: para, para, para... Para her şey demektir! Türkiye’de yıllardan beri sürdürülen politikalar paranın en çok topraktan kazanıldığını göstermiyor mu? Kısa bir süre önce göreve gelen Ulaştırma Bakanı Mehmet Habib Soluk, buradan çıkan hafriyat toprağının bir bölümünün üçüncü havaalanının alt dolgularında kullanılacağını, bir bölümüyle de Marmara Denizi’nde yapay bir ada oluşturacağını söylemiş.


    Bakan, ayrıca, bu adanın mesire amaçlı kullanılmasının düşünüldüğünü ciddi ciddi bildirmiş. Ben yine de benim Haliç’i ve Boğaz’ı doldurma önerimin daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum.

    Bir de bu procenin uluslararası antlaşmaların hükümleriyle bağdaşmadığını ileri sürenler var. İstanbul ve Çanakkale Boğazları’na ilişkin olarak imzalanmış Montreux antlaşmasının konuya ilişkin maddelerini hatırlatan yazılar çıkıyor basında. Bunların çok ciddiye alınmaması gerekir! Devletimiz güçlüdür, yabancı devletlerin her işimize burunlarını sokmalarını hiçbir zaman kabul etmedik, kabul etmeyiz. Herkes kendi işine baksın!...

    Procenin ekolojik dengeyi bozacağı iddialarına gelince… Evet ekolojik dengenin korunması kuşkusuz çok önemli. Gördüğümüz kadarıyla bu konuda hükümetimiz elinden gelen çabayı zaten gösteriyor. Akaryakıt ve doğalgaz fiyatlarını dünyadaki en üst düzeyde tutmamız bile fosil yakıtların doğayı kirletmelerini önleme amacına yöneliktir. Bu yoldan çevreyi koruma konusunda ne kadar tutarlı olduğumuz halkımızın hiç itiraz etmeyip zamları sineye çekmesiyle de onaylanmış bulunmaktadır. Ayrıca, ekolojik dengeyi bozacak tek proce bu mu? Ekolojik dengeyi bozan o kadar çok şey var ki. Önce o şeyler ekoloji dostu haline gelsinler.

    Başka söylentiler de var... Efendim, sözleşmeleri imzalanmış kimi projelere bile daha başlanamamış: Nabucco Doğalgaz Boru Hattı... Samsun-Ceyhan Boru Hattı... Marmaray projesi ise durmakta... Nabucco, Avrasya doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak, doğalgazda Avrupa’yı Rusya’ya bağımlı kalmaktan kurtaracak bir projeydi. Anlaşmalar imzalanmıştı, büyük bir gösterişle... “Sonra ne oldu, bilen var mı?” diyen meraklılar var şimdi. Boğazlardaki petrol trafiğini hafifletmek için geliştirilen Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nın temeli Nisan 2007’de atılmıştı. 1,5 milyar dolara mal olacak proje iki yılda tamamlanacaktı. Aradan dört yıl geçti. “Sonuçtan haberi olan var mı?” diye soranlar oluyor.

    Marmaray projesi de Başbakan’ın bildirdiğine göre çanak çömlek gibi sözde arkeolojik buluntular yüzünden durmuş bulunuyor. Müteahhitlerin işi bırakıp gitmiş olmaları çok önemli değil. Onların yerine yeni müteahhitlerin bulunması da çok zor değil. Hele şu seçimler geçsin… Yeni müteahhitler bulunuverir. Kuşku duyulmasın… Günün birinde elbet bitecek Marmaray projesi. Ayrıca, 3. Boğaz Köprüsü de yapılacak, Haliç Metro Köprüsü de, Göztepe ile Ahırkapı’yı bağlayacak Avrasya Tüneli de… Avrasya tüneli eski İstanbul’la Marmara denizi arasına girecek olan 4 gidiş-4 dönüş şeritli hızlı bir otoyol halinde Yedikule’ye doğru devam edecek. Hedef, İstanbul’da ulaşımı ve trafik sorununu çözmek. Halkla denizin arasına otoyol girmesinden yakınanlar şimdiye kadar olduğu gibi yine pek ciddiye alınmamalı. Önemli olan otomobiller ve trafiktir! Alınan bütün bu tür kararlar zamanı geldiğinde İstanbul planlarına da işlenecek. Şu anda işlenmiyorsa tek gerekçe, başkalarının arazi spekülasyonu yapmalarını önlemek.

    Ayrıca şunlar da söyleniyor: Kanal, gemilerin yolunu kısaltmıyormuş. Zaten proce yolun kısaltılmasına yönelik
    değil ki. İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçiş 1936 tarihli Montreux Sözleşmesi’ne göre bedava ve serbestmiş, kanaldan geçişe niçin para ödesinlermiş ki?.. Biz istedikten sonra neden ödemesinler? İstemeseler de ödemek zorundalar. Kanal bedava mı yapılıyor? Parası başka nasıl sağlanabilir ki? Hem biz yalnız Sultan Abdülmecit’in değil, Deli Dumrul’un da torunları değil miyiz? Deli Dumrul köprüyü geçenden 5 akçe, geçmeyenden döve döve 10 akçe almaz mıydı? Bu asla unutulmamalı!

    Böylece, çılgın proceyi irdelemiş olduk. Tabii, yaptığımız yorumları “akla zarar” ya da “uçuk kaçık” türünden bulabilirsiniz. Ne var ki onlar da hiç kuşkusuz procenin kendisi kadar çılgın!

    Ayrıca, sevgili Mimar-Karikatürist Tan Oral’ın YAPI’nın bu sayısındaki fikri de yabana atılmamalı. Oral, tankerleri karadan yürütmeyi öneriyor; tıpkı Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul kuşatması sırasında yaptığı gibi... Bu da gözden uzak tutulmayacak bir proce olabilir. Zaten Fatih Sultan Mehmet’in de torunları değil miyiz?

    Şimdi, ciddiyetimizi takınıp gelelim sonradan gündeme düşen iki yeni kent projesine...

    Başbakan baktı ki “Çılgın Proje” gündeme oturdu; herkes ciddi ciddi tartışıyor, ortaya iki yeni proje daha atıverdi: İstanbul’a biri Avrupa yakasında Karadeniz kıyısında, öteki Anadolu yakasında olmak üzere birer milyon nüfuslu iki yeni kent eklenecekmiş. Şimdi onlar da tartışılıyor. Birileri tartışadursunlar, temelde söylenecek tek şey var: İstanbul’u büyütecek ve İstanbul için nüfusu daha da artıracak projeler, çözümsüzlük üretmenin ötesine geçemez. Gerisi ayrıntıdır. Bütün bu projelerin seçim propagandası kapsamı içinde ortaya atılmış olmasını dileyelim.

    Haziran 2011 - Yapı Dergisi 35



    Wikipedia:

    "Doğan Hasol, 1937'de doğdu. 1956'da Galatasaray Lisesi'ni ve 1961’de İTÜ Mimarlık Fakültesi’ni bitirdi.
    1961’de Mimarlık ve Sanat Dergisini çıkaran topluluğa katıldı. Teknik Üniversite’deki asistanlığının yanı sıra Mimarlar Odası'nın dergisi Mimarlık'ın Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptı. Mimarlar Odası Yönetim Kurullarında çeşitli görevler üstlendi. 1968'de bir grup arkadaşı ile birlikte yapı alanında bir bilgi merkezi olan Yapı Endüstri Merkezi'nin kuruluşunu gerçekleştirdi. Uluslararası Yapı Merkezleri Birliği (UICB)'nin iki kez başkanlığına, daha sonra da Onur Üyeliğine seçildi.
    Yaklaşık 40 yıldan beri Yapı-Endüstri Merkezi’nin başında olan Doğan Hasol, bu kurumun bilgi merkezi işlevi doğrultusunda, YAPI Dergisi’nin yanı sıra başta Yapı Kataloğu olmak üzere, mesleki kataloglar ve mimarlık kitaplarının yayımlanmasına, kurslar, konferanslar, seminerler düzenlenmesine öncülük etti. Yayın etkinlikleriyle kendisine Türk Serbest Mimarlar Derneği’nin 1994/95 dönemi Basın-Yayın Ödülü verildi.
    Kimi mimari proje yarışmalarında ödül ve mansiyonlar kazandı, kimilerinde de jüri üyeliği yaptı. Eşi Hayzuran Hasol ile birlikte, Mimarlar Odası'nın 1990 Ulusal Mimarlık Ödülü'nü yapı dalında kazandı. Serbest mimarlık çalışmalarını eşi ve kızıyla birlikte kurdukları Has Mimarlık grubu içinde sürdürmektedir.
    1990-96 yılları arasında Galatasaray Spor Kulübü yönetiminde üç dönem 2. Başkan olarak görev almıştır. 1997’den bu yana Cumhuriyet gazetesinde haftalık spor yazıları yayımlanmaktadır.
    Doğan Hasol, Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü’nün yazarıdır. Bu sözlüğün yanında İngilizce - Fransızca - Türkçe Mimarlık ve Yapı Terimleri sözlüğünü hazırlamış, İngilizce-Fransızca bir mimarlık sözlüğü de Fransız yayınevi Le Moniteur tarafından Architecture et Bâtiment / Architecture and Building adı altında Paris’te yayımlandı.
    Hasol’un, “Yağma Var !”, “Her Şeyin Mimarı Var”, “Mimari İzlenimler” ve “Galatasaray’da Düşler-Gerçekler” ve “Anılar Kuşlar Gibidir” adlı kitapları bulunmaktadır.
    Kendisine 1998 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nce, 1999’da Yıldız Teknik Üniversitesi'nce Onursal Doktor unvanı, 2000’de Mimarlar Odası'nca Mesleğe Katkı Başarı Ödülü, 2007’de de Beykent Üniversitesi’nce de mimarlık dalında Onur Ödülü verilmiştir."




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Computeus

    Şaştım kaldım valla konu boyunca. Kanal iile ilgili bilgisi olan yok. Ama herkes, 2 sene sürecek, 3 sene sürecek diye saman alevi değil diye konuyu çöpe çevirmiş.

    Projenin gidişatı ile ilgili bilgi lazım. Var mı kesin bilgi? Şu kurumlar, şu şirketler bir araya geldi, şu bölgede ya da masabaşında şu çalışmalara başladılar tarzı bir bilgiye sahip olan var mı? YOK. Herkes hükümeti koruma peşinde. Ne garip insanlarsınız!!


    Sanırım siz konuyu okumadınız.
    Lütfen konunun ilk mesajı dahil olmak üzere tüm mesajları okuyun ve kaç tanesi hükümet yanlısı kaç tanesi de konu içeriğinden uzak ve peşin fikirli, sadece hükümet yapacaksa kötü olacak hemen karşı durmalıyım zihniyeti ile yazılmış bir bakın. Elinizden gelse sadece muhalif mesajlara izin verilsin diyeceksiniz. İlk sayfada da yazıldı. Proje açıklanalı 4 ay bile olmamış, hedef 2023 denilmiş, sadece etüt çalışması 2 yıl denilmiş. Peki şu anda ne bekliyorsunuz ? 4 ay sonra lego yapar gibi dünyanın en büyük projelerinden birinde işin yarısının bitirildiğini mi görmek istiyorsunuz ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: chakra


    quote:

    Orijinalden alıntı: Computeus

    Şaştım kaldım valla konu boyunca. Kanal iile ilgili bilgisi olan yok. Ama herkes, 2 sene sürecek, 3 sene sürecek diye saman alevi değil diye konuyu çöpe çevirmiş.

    Projenin gidişatı ile ilgili bilgi lazım. Var mı kesin bilgi? Şu kurumlar, şu şirketler bir araya geldi, şu bölgede ya da masabaşında şu çalışmalara başladılar tarzı bir bilgiye sahip olan var mı? YOK. Herkes hükümeti koruma peşinde. Ne garip insanlarsınız!!


    Sanırım siz konuyu okumadınız.
    Lütfen konunun ilk mesajı dahil olmak üzere tüm mesajları okuyun ve kaç tanesi hükümet yanlısı kaç tanesi de konu içeriğinden uzak ve peşin fikirli, sadece hükümet yapacaksa kötü olacak hemen karşı durmalıyım zihniyeti ile yazılmış bir bakın. Elinizden gelse sadece muhalif mesajlara izin verilsin diyeceksiniz. İlk sayfada da yazıldı. Proje açıklanalı 4 ay bile olmamış, hedef 2023 denilmiş, sadece etüt çalışması 2 yıl denilmiş. Peki şu anda ne bekliyorsunuz ? 4 ay sonra lego yapar gibi dünyanın en büyük projelerinden birinde işin yarısının bitirildiğini mi görmek istiyorsunuz ?



    Yok istemiyoruz ama bu projenin kamuoyuna tanıtılmasından önce planı, dökümü, çalışma günlüğü, stratejik ön hazırlığı yapılmamış mıydı? Sadece bir fikir miydi?




  • Bu kanalın ne işe yarayacağını aklı selim biri anlatabilir mi?

    Bu projeyi çılgın yapan ne?
    Böyle bir proje gerekli mi? Neden?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ömer


    quote:

    Orijinalden alıntı: chakra


    quote:

    Orijinalden alıntı: Computeus

    Şaştım kaldım valla konu boyunca. Kanal iile ilgili bilgisi olan yok. Ama herkes, 2 sene sürecek, 3 sene sürecek diye saman alevi değil diye konuyu çöpe çevirmiş.

    Projenin gidişatı ile ilgili bilgi lazım. Var mı kesin bilgi? Şu kurumlar, şu şirketler bir araya geldi, şu bölgede ya da masabaşında şu çalışmalara başladılar tarzı bir bilgiye sahip olan var mı? YOK. Herkes hükümeti koruma peşinde. Ne garip insanlarsınız!!


    Sanırım siz konuyu okumadınız.
    Lütfen konunun ilk mesajı dahil olmak üzere tüm mesajları okuyun ve kaç tanesi hükümet yanlısı kaç tanesi de konu içeriğinden uzak ve peşin fikirli, sadece hükümet yapacaksa kötü olacak hemen karşı durmalıyım zihniyeti ile yazılmış bir bakın. Elinizden gelse sadece muhalif mesajlara izin verilsin diyeceksiniz. İlk sayfada da yazıldı. Proje açıklanalı 4 ay bile olmamış, hedef 2023 denilmiş, sadece etüt çalışması 2 yıl denilmiş. Peki şu anda ne bekliyorsunuz ? 4 ay sonra lego yapar gibi dünyanın en büyük projelerinden birinde işin yarısının bitirildiğini mi görmek istiyorsunuz ?



    Yok istemiyoruz ama bu projenin kamuoyuna tanıtılmasından önce planı, dökümü, çalışma günlüğü, stratejik ön hazırlığı yapılmamış mıydı? Sadece bir fikir miydi?


    Bence burada sizin yaklaşımınız önemli. En azından benim aldım böyle.
    Konuya pozitif değil negatif yaklaşıyorsunuz. Çılgın proje açıklanmıştı, hani nerede ben bir çalışma göremiyorum diyorsunuz. Sanki söz konusu olan şey bir semt parkı. Biraz araştırdım, sayın başbakanımız bu projeyi lanse ederken aynen şöyle demiş;
    "proje üzerinde uzun zamandır büyük bir titizlikle, dar çerçevede çalışıyoruz, iki hususun altını çiziyorum, her türlü olumsuzluğu, haksızlığı önlemek adına projenin yeri ve maliyeti konusunu gizli tutmaya devam edeceğim. Çünkü onu açıkladığımızda bir çok olumsuzlukların olabileceğini görüyoruz. Yeri ve maliyeti belirlenmiş durumda. Sadece etüt çalışmaları tahminen iki yıl sürecek."

    Şöyle bir özet geçersek, elbette böyle projenin fizibilitesi, etüt çalışmaları, proje çizimi filan yıllar sürecektir, daha sonra ilk kazma vurulacaktır. Aşağıya bazı özellikleri kopyalıyorum. Başbakanın açıkladığı gibi dar bir çerçevede de olsa bir hazırlık çalışması yapılmadan aşağıdaki rakamlar, hedefler verilebilir mi ? Yoksa aşağıdaki rakamlar ve özellikler başbakanın o an gönlünden geçen tamamen sallama şeyler midir ?
    Ve size soruyorum. Türkiye Cumhuriyetinin, bu hükümetinin bu projeyi gerçekleştirebileceğine inanıyormusunuz ? Ve samimi olarak cevap verin, 10 yıl önceki Türkiye bu projeyi konuşup, gerçekleştirebilirmiydi ?




    * Kanal için 150 metre genişliğinde 45 kilometre uzunluğunda bir kanal açılmasını öngörülüyor.
    * Kanal İstanbul, Panama Kanalı ve Süveyş Kanalı ile kıyas dahi kabul etmeyecek ölçekte bir projedir.
    * Böylece Boğaz’ın Avrupa yakası, ikinci bir su yoluyla adaya dönüşecek. İstanbul üçe bölünmüş olacak.
    * Çatalca’dan Silivri’ye yeni bir gelişme havzası açılacak. Havaalanı, köprüler, yollar, uydu kentler inşa edilecek.
    * Cumhuriyet’in 100. yıldönümüne yetiştirilmesi planlanan kanalın yapılacağı bölgede oteller, kongre-fuar merkezi, konutlar inşaa edilecek.
    * yıllık 60 milyon yolcu kapasiteli bir havalimanı da inşa edilecek
    * Kanaldan 300 bin ton dwt’luk gemiler geçebilecek.
    * Kanal İstanbul’dan günde yaklaşık 160 geminin geçecek. İstanbul boğazından günde ortalama 140 gemi geçtiği düşünülürse, kanal gemi trafiğini artıracaktır. Kanalın tamamlanmasıyla bekleme maliyetinde de önemli ölçüde azalma olacak. Bekleme maliyeti 1, 4 milyar dolar. Kanalın tamamlanması ile bekleme maliyetinde azalma olacak.
    * Kanal İstanbul’un suyu durgun olmayacak. Kanal, İstanbul’un yeraltı ve yer üstü su kaynaklarına bir zarar vermeyecek. İstanbul’da bir su sorununa asla sebep olmayacak. Kanal boyunca tabii yaşamın muhafazasına, tarım alanlarının korunmasına dikkat edilecek. Kanaldan çıkan toprağın bir kısmı, sönmüş maden ocaklarının örtülmesinde kullanılacakprojede çok sayıda bilim adamı, sosyolog, biyolog ve uzman kişilerin yer alacak.

     Çılgın Proje'ye ne oldu?




  • Marmaray ve Sapanca Gölü ikilemesine dönmez inşallah.
  • chakra,

    Paylaşılması neticesinde neden olacağı olumsuzluklar neler olabilir acaba?
    Gündeme bomba gibi düşen bir projenin ya da proje taslağının neden şartlar olgunlaşmadan gündeme taşındığını merak ediyorum. Madem birtakım gizlilik esasları vardı niçin lanse edildi?


    Gelelim sorularınıza;

    Ben Türkiye Cumhuriyetinin bu projeyi başarı ile tamamlayacağına inanıyorum. 10 yıl önce böyle bir projenin tasavvur edilmeyeceğini düşünüyorum.
    Ancak hiyerarşi içerisinde, daha öncelikli halledilmesi gereken sorunlar yok mu? Ben kendi alanımdan örnek vereyim; 300.000 öğretmen varken atanamayan, dışarıdan İngilizce öğretsin diye 40.000 öğretmen ithal etmeyi düşünüyoruz. Şimdi her hanede 2 kişi olduğunda 600.000 kişinin ekmek yiyemediği bir durumda kanalın getirisi ne olacak? Bu açıdan zamanlama bakımından ve öncelik sırası bakımından doğru bulmuyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ömer -- 30 Ağustos 2011; 19:49:38 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ömer

    chakra,

    Paylaşılması neticesinde neden olacağı olumsuzluklar neler olabilir acaba?
    Gündeme bomba gibi düşen bir projenin ya da proje taslağının neden şartlar olgunlaşmadan gündeme taşındığını merak ediyorum. Madem birtakım gizlilik esasları vardı niçin lanse edildi?


    Gelelim sorularınıza;

    Ben Türkiye Cumhuriyetinin bu projeyi başarı ile tamamlayacağına inanıyorum. 10 yıl önce böyle bir projenin tasavvur edilmeyeceğini düşünüyorum.
    Ancak hiyerarşi içerisinde, daha öncelikli halledilmesi gereken sorunlar yok mu? Ben kendi alanımdan örnek vereyim; 300.000 öğretmen varken atanamayan, dışarıdan İngilizce öğretsin diye 40.000 öğretmen ithal etmeyi düşünüyoruz. Şimdi her hanede 2 kişi olduğunda 600.000 kişinin ekmek yiyemediği bir durumda kanalın getirisi ne olacak? Bu açıdan zamanlama bakımından ve öncelik sırası bakımından doğru bulmuyorum.


    Paylaşıldığında ne tür olumsuzluklar olabileceği zaten başbakan tarafından açıklanmış. Tersinden düşünelim. Henüz etüt projesi bile bitmeyen çalışmanın nesini, neden sizlerle paylaşsınlar ? Gizlilik esası olan konuların kimler tarafından ne kadarı bilinmesi isteniyorsa o kadarı taraflara açıklanır. Ve lanse edilmeden böyle bir projenin örtüsünü birden açıp "işte size kanal istanbul" denilecek bir şey de olamaz. Ben şahsen böyle bir projenin lanse edilmesinden mutlu oldum, gurur duydum.

    Öncelikler ve zamanlama konusundaki yaklaşımınıza katılmasam da saygı duyuyorum. Elbette herkesin düşüncesi farklı olacaktır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ömer

    chakra,

    Paylaşılması neticesinde neden olacağı olumsuzluklar neler olabilir acaba?
    Gündeme bomba gibi düşen bir projenin ya da proje taslağının neden şartlar olgunlaşmadan gündeme taşındığını merak ediyorum. Madem birtakım gizlilik esasları vardı niçin lanse edildi?


    Gelelim sorularınıza;

    Ben Türkiye Cumhuriyetinin bu projeyi başarı ile tamamlayacağına inanıyorum. 10 yıl önce böyle bir projenin tasavvur edilmeyeceğini düşünüyorum.
    Ancak hiyerarşi içerisinde, daha öncelikli halledilmesi gereken sorunlar yok mu? Ben kendi alanımdan örnek vereyim; 300.000 öğretmen varken atanamayan, dışarıdan İngilizce öğretsin diye 40.000 öğretmen ithal etmeyi düşünüyoruz. Şimdi her hanede 2 kişi olduğunda 600.000 kişinin ekmek yiyemediği bir durumda kanalın getirisi ne olacak? Bu açıdan zamanlama bakımından ve öncelik sırası bakımından doğru bulmuyorum.


    size yeteri kadar cevap verildiğini düşünüyorum şahsen ama ısrarla aynı şeyleri söyleyip duruyorsunuz onlarca kişi aynı şeyi tekrar etti;proje büyük bir proje en azından 1-2 yıl bekleyin ve o zaman sorgulayın DAHA MECLİS BİLE TATİLDE.Neden hala devam ettiriyorsunuz şu konuyu?gerekli cevabı almadınız mı?Sonra size cevap verenleri eleştiryorsunuz ama bir eleştiri yapacaksanız bunun adı özeleştiri olmalı çünkü hakikaten ideoloji perdesi gözünüzün gerçekleri görmesini engelliyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: chakra
    * Kanal İstanbul’dan günde yaklaşık 160 geminin geçecek. İstanbul boğazından günde ortalama 140 gemi geçtiği düşünülürse, kanal gemi trafiğini artıracaktır. Kanalın tamamlanmasıyla bekleme maliyetinde de önemli ölçüde azalma olacak. Bekleme maliyeti 1, 4 milyar dolar. Kanalın tamamlanması ile bekleme maliyetinde azalma olacak.



    Bu madde haricinde böyle bir projeye neden ihtiyaç duyuduğuna bir açıklama getirmiyor. (Cevabınızın bana olmadığını biliyorum ama bunlardan öte bir açıklama da yok bildiğim kadarıyla)
    Bundan 12 yıl sonra deniz taşımacılığının şekli nasıl olacak bunu da sormak lazım.

    Bekleme maliyeti nedir?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Previous Tune -- 30 Ağustos 2011; 19:59:12 >
  • Bu tür mühendislik projeleri yapilamayacak bir projeler degildir. Önemli olan bu projeyi yapmaya karar verip parayi yatirmaktir. Ondan sonrasi mühendislik, mimarlik prosedürlerine belli bir hizda ilerler zaten.

    Bu anlamda önemli olan projenin cizilmeye baslanmasi veya bir an önce kazmanin vurulmasi degildir. Önemli olan bu projeyi ranta dönüstürecek altyapinin planlanmasidir. Bu planlamanin da kamuoyu ile paylasilmasi pek mümkün degil. Mümkün oldugu kadar gizli yapilacaktir.

    Ayrica sartlar öyle gerektirirse bu proje geciktirilebilir de. Örnegin bir olimpiyat düzenlemek kisa vaadede daha cok maddi ve prestij getirisi olan bir projedir. Bence Kanal projesi bir vizyonun göstergesidir ve ekonomi büyüme böyle giderse eninde sonunda da yapilacaktir. Bence acele etmeyi gerektirecek bir durum yok.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ömer

    chakra,

    Paylaşılması neticesinde neden olacağı olumsuzluklar neler olabilir acaba?
    Gündeme bomba gibi düşen bir projenin ya da proje taslağının neden şartlar olgunlaşmadan gündeme taşındığını merak ediyorum. Madem birtakım gizlilik esasları vardı niçin lanse edildi?


    Gelelim sorularınıza;

    Ben Türkiye Cumhuriyetinin bu projeyi başarı ile tamamlayacağına inanıyorum. 10 yıl önce böyle bir projenin tasavvur edilmeyeceğini düşünüyorum.
    Ancak hiyerarşi içerisinde, daha öncelikli halledilmesi gereken sorunlar yok mu? Ben kendi alanımdan örnek vereyim; 300.000 öğretmen varken atanamayan, dışarıdan İngilizce öğretsin diye 40.000 öğretmen ithal etmeyi düşünüyoruz. Şimdi her hanede 2 kişi olduğunda 600.000 kişinin ekmek yiyemediği bir durumda kanalın getirisi ne olacak? Bu açıdan zamanlama bakımından ve öncelik sırası bakımından doğru bulmuyorum.


    Türk toplumu için toplumsal olarak herhangi iyileştirmenin herhangi bir değeri yoktur. Yaşam koşullarımız iyileşmiş, gelir seviyemiz yükselmiş bunlar tamamen boş şeylerdir. Türkiyenin gövde gösterisini yapmanız mutluluğumuzun en büyük kaynağıdır.




  • Şimdi bu bir seçim yatırımı mıydı yoksa değil miydi, arkadaşlar? Bunu samimi soruyorum size ve samimi cevap vereceğinizi ümit ediyorum.

    Bir de GusFring rica ediyorum, 2 yıl bekledikten sonra öğrendiğimiz bir proje oldu mu bu ülkede? Yoksa bu bir ilk mi?
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.