Covid-19'un kökeni saptandı: Laboratuvardan mı yoksa pazardan mı yayıldı? (3. sayfa)

Asıl deney faresi olan sensin sadece haberin yok

Hayir diyelim ki bilim insanlari bunun laboratuvardan uredigini ogrendi. Eee owki bunu kamuoyuna gayet acik bir sekilde aciklayacaklar mi

Zamanında birçok Covid tartışması olmuştu bitmek bilmeyen. Ancak tartışmalar genelde şöyle sonlanıyordu: Bu önemler alınıyor çünkü Covid çok hızlı bir şekilde yayılıyor. Düşük öldürme oranı olsa bile yayılma hızından dolayı tehlike arz ediyor ve sağlık sistemini kilitlenme noktasına getirecek. O zaman diğer hastalar için de sorun olacak. Bu önlenmeye çalışıyor, deniliyordu. Kulağa mantıklı geliyordu tabii.

Virüsün o kadar da öldürücü olmadıgı sesleri cok yükselince, o sekil bir savunmaya gecmislerdi. Virus de virus diyerek, sağlık sistemini de devre dısı bıraktılar zaten. Gercek kronik hastalıgı olanların islemleri falan ertelendi.. 

işin içinde Bill Gates varsa , onun doğal bir olay olduğunu söylemek imkansız.

Adam Corona sözcüsü gibi sürekli demeçler verdi durdu, en son "pardon, kas yapmış gripmiş" dedi ve corona bitti.

Şu an avrupada muhtemelen bizde de düşük etkili versiyonları devam ediyor ama artık grip muamelesi görüyor bu hastalık.

Bakın ben sizi anladım, mesele sizin kendinizi izah edip edememeniz değil. Trump'ın sözlerinin güvenilirliği.

Trump her ne olursa olsun bir Amerikan başkanı. Neticede dünyada jeopolitik bir mücadele var ve Trump bu mücadele bir taraf.

Trump yıllardır Amerika'nın en büyük rakibinin Çin olduğunu söylüyor. Hatta bu konuyu saplantı haline getiren ilk başkan. Çin'in yükseliyor olması Amerika'nın jepolotik çıkarlarına karşı en büyük tehdit. Çin bu noktaya nasıl geldi? Basit. Amerika soğuk savaşı kazandıktan sonra bir güç sarhoşluğuna girdi. Gardını düşürdü ve kolay lokma gördüğü, kendisini savunmaktan aciz Ortadoğu ülkelerine savaş açmaya başladı. Kıyılmadık can, sakatlanmadık aile bırakmadı ve bu ülkelerin hem birikimlerini yağmaladı hem de yakın gelecekte belini doğrultamayacakları bir kaotik ortama mahkum etti. Açgözlülükten gözü kör olmuş şekilde Ortadoğu'yu yağmalarken ve dikkati son derece dağınık iken Çin'i de kendisi için bir köle pazarı gibi kullanmak istedi. Kullandı da! Serveti sürekli arttı. Hesapta bir yandan Çin'i köle pazarı olarak kullanıp iş gücünden yararlanacaktı. Bu devasa üretim tesisinin tüm ekolojik bedelini de Çin'e ödetecekti. Bu yetmiyormuş gibi sivil toplum örgütleriyle Çin'e girecek, zengin bir sermayedar sınıfı yaratacaktı, bu sermayedarları kullanarak bürokratları yozlaştıracak ve yavaş yavaş Çin'in politik geleceğini de Amerika'nın çıkarları doğrultusunda tayin edecekti (tanıdık geldi mi?). 1 milyar insandan oluşan yeni bir pazarı da eline geçirecek, onlara da Amerikan ürün ve hizmetlerini satabilecekti.

Hesap tutmadı. Çin'in devlet aklı üretim tesisi olmayı kabul etti, köleliği sineye çekti ancak otoriter ve baskıcı rejiminin gücünü kullanarak korumacı politikalarını sürdürdü ve Amerika'nın politik ajandasına boyun eğmedi. Bu beklenmedik duruma rağmen Amerika dikkatini dağıtan başka mücadeleler ve pek çok teknoloji devinin Çin'de ürettiği ürünler sayesinde katlanarak artan, ağız sulandırıcı kârları adına problemi görmezden geldi. Amerikan kapitalizminin açgözlülüğü, Amerika'nın uzun vadeli jeopolitik çıkarlarına baskın geldi. Başta kalitesiz ve taklit ürünlerin pazarı gibi başlayan Çin'in endüstri mücadelesi kısa zamanda büyük gelişmeler gösterdi.

Çin, günümüzde Amerika'nın üretebildiği her şeyi ondan çok daha ucuza ve daha kaliteli üretebiliyor. Hatta Çin, son yıllarda entelektüel bir devinim de kazanmaya başladı. Sinema, dizi ve oyun sektöründe büyük başarılar gösterdi. Bugüne kadar hiç varlık gösteremediği sosyal medya sektöründe bile TikTok ile hikayesini dünyaya anlatabilen bir aktör oldu. Bu gidişle Batı'nın tekelinde olan finans, sosyal medya, eğlence ve sinema sektörlerinde de baş aktör olacak. Ülkeler finans kaynakları yaratmak için Batı'ya alternatif olarak Doğu'ya da başvuracaklar. Gelişmiş ülkelerin kaynak arayışı sırasında Çin'in şartları şantajcı ve tefeci Batılılara kıyasla daha cazip olduğu için muhtemelen büyük bir eksen kayması yaşanacak. Daha önce pek çok haberde tekrarladığım gibi, şu aşamadan sonra Amerika'nın kirli oynaması, ambargoları, ticaret kısıtlamaları Çin'i değil, Amerika'yı izole etmeye devam edecek ama konu bu değil.

Bunları konuya nasıl bağlayacağımı söyleyeyim.

Bunları bir tek ben görmüyorum. Elbette Amerikalıların hepsi salak değil, onların içinde de gidişatı gören insanlar var. Sabah akşam Çin'i durdurmak, yavaşlatmak için tartışıyorlar. Geç kaldıklarının farkındalar ve akla gelmeyecek en radikal, insanlık dışı senaryoları bile değerlendiriyorlar.

Buradan itibaren söyleyeceklerime komplo teorisi de diyebilirsiniz, öngörü de. Bunu ancak zaman gösterebilir.

Bence Pandemi gerçekten de hem bir labaratuvar çalışmasıydı, hem de sosyal deneydi. Ama işin garibi, bu çalışmayı Çin değil bizzat Amerika yaptı. Maksat virüsün Çin'den çıkmış gibi gösterilmesi, küresel çapta yaşananan bu finansal ve sağlık felaketinin ihalesinin Çin'in üzerine yıkılmasıydı. Hastalık daha çıkar çıkmaz Çin'e parmak doğrultup "Çin virüsü" diye algı çalışması başlatılması da bunun neticesiydi. İnternette yarasa çorbası paylaşımları, Fransa'da bir trende bile Asyalı genç öğrenciyi hastalıklı gibi görüp ona hakaret eden, uzak oturan beyazların videoları bu algıyı toplumlara nakşetmek için yayılıyordu. Devletlerin Çin ile ticaretleri, iyi ilişkileri bu pandemiden büyük zarar görecek ve Çin'in son yıllarda yakaladığı ivmeyi kaybedecekti. Olmadı. Amerika kendi toplumunda bile vatandaşların yarısını bu virüsün varlığına ve aşının gerekliliğine ikna edemedi. Amerikalıların kendi kurumlarına olan güvensizliğii, Çin'e olan düşmanlıklarını bastırdı. İçeride kendi toplumunu ikna edemeyen bu küresel gücün dünya devletlerinin ticari tutumlarını etkilemesi de mümkün olmadı.

Pandeminin tek neticesi sözde demokratik ülkelerin demokrasiden uzaklaşmaları oldu. Pek çok Batılı ülkede kişilerin finansal özgürlükleri, seyahat imkanları kısıtlandı. Toplumlar sağlıklarıyla ilgili kararları nedeniyle cezalandırıldılar. Küreselci elit bir çete ilaç şirketleri üzerinden zenginleştiler. Bu ve bunun gibi pek çok dolaylı değişim yaşandı ve neticeleri hepimizin geleceğini olumsuz yönde etkileyecek.

Kısacası, söylediklerinizin neden-gelişim-sonuçları irdelendiğinde "Trump şöyle böyle demişti" diye geçiştirilemeyecek kadar katmanlı olduğunu düşünüyorum.

Görûp arttırıyorum,

daha kuvvetli bir biyolojik silah ile, ikinci bir virüs salgınını bekliyorum üzülerek.

Haklı olmanız mümkün ancak Çinliler bu gıdaları menülerine son 4 yılda katmadı. Çinliler bu hayvanlarla yüzlerce yıldır yakın temasta. Hatta gıdaların doğru şekilde tüketiminden tutun, hayvanlarda hastalıkların teşhisi ve kontrolü konusunda bilim tarihte hiç olmadığı kadar ileri bir noktada.

şayet iklimsel değişimin getirdiği, hesaplanamayan yeni bir risk faktörünü görmezden gelmiyorsak gıda amacıyla tüketilen hayvanlardan insanlara geçen bir virüsün öldürücü bir pandemiye dönüşme ihtimalinin sürekli düşüyor olması gerekir.