Şimdi Ara

Danıştay'da bir YGS davası daha!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
850
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Danıştay'da bir YGS davası daha!


    Ankara Barosuna kayıtlı avukat Bilal Kolbüken, Danıştayın, YGS'nin iptali istemiyle açılan davada görevsizlik kararı vererek, dosyayı Ankara İdare Mahkemesine gönderme kararına rağmen, sınavın ve adaya özgü soru kitapçığına ilişkin sınav yönergesinin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’da dava açtı.




    Avukat Kolbüken, dava dilekçesinde, “ÖSYM'nin 'Adaya Özgü Soru Kitapçığı'na ilişkin sınav yönergesinin, düzenleyici işlem niteliğinde olduğunu” savunarak, “yönergenin ve sınavın iptali konusunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla davanın Danıştayda açılması gerektiğini” savundu.



    Avukat Kolbüken'in, Çankaya Atatürk Lisesinden 2009'da mezun olan ve 27 Mart 2011'deki YGS'ye giren müvekkili O.K.Ö. adına açtığı davanın dilekçesinde, 2575 sayılı Danıştay Kanunu uyarınca, idari işlemin düzenleyici nitelikte olmasının, “ilk derece mahkemesi” sıfatıyla Danıştayda dava görülebilmesinin ilk koşulunu oluşturduğu belirtildi.



    “ÖSYM'nin 'Adaya Özgü Soru Kitapçığı'na ilişkin sınav yönergesinin, hukuk düzeninde değişiklik meydana getirmesi, kural koyması, ülke çapında uygulanması ve sınava giren tüm öğrencileri bağlayıcı olması nedeniyle düzenleyici işlem niteliği taşıdığı” savunulan dilekçede, ÖSYM yetkililerinin açıklamalarına göre, her aday için ayrı kitapçık hazırlandığının değerlendirildiği ifade edildi. Dilekçede, şöyle denildi:

    “Burada açıkça yanıtlanması gereken soru şudur: Acaba, farklı kitapçıklar ve şıklandırma eğitim tekniği açısından uygun mudur, değil midir? Bu uygulama bir eşitsizlik yaratıyor olabilir mi? Bir öğrenciye kolay bir soruyla, diğerine zor soruyla; yanıtların bir öğrenciye doğrusal akan şıklarla diğerine karışık şıklı gelmesi eşitlik ilkesini bozmaz mı ve sınav tekniğine aykırı değil midir? Davalı idarenin söz konusu sınav yönergesinin ve her adaya ayrı kitapçık uygulamasının bu yönüyle mahkemenizce değerlendirilmesi ve eşitlik ilkesini ihlal ettiğinin anlaşılması halinde, elbette yönergenin de, bu yönergeye dayanılarak gerçekleştirilen sınavın da iptali gerekmektedir.”



    Tüm bir ülkenin geleceğini etkileyen böyle önemli bir sınava ilişkin yönergenin ve sınavın kusursuz, şeffaf, adil, eşit ve güvenilir olmasının, hiçbir kuşkuya yer bırakmamasının önemi belirtilen dilekçede, “YGS'nin dayanağı olan 10 Mart 2011 tarihli ÖSYM Sınav Uygulama Yönergesi'ndeki 'Soru Kitapçığı/Cevap Kağıdı' başlıklı düzenlemenin ve bu yönergeye dayanılarak gerçekleştirilen 27 Mart 2011 tarihli YGS Sınavının yürütmesinin durdurulması ve iptali” istendi.



    DANIŞTAY'IN GÖREVSİZLİK KARARI



    Danıştay, 27 Mart 2011'de yapılan YGS'nin iptali istemiyle daha önce açılan davada, görevsizlik kararı vererek, dosyayı Ankara İdare Mahkemesine göndermişti. Danıştay 8. Dairesinin görevsizlik kararında, “söz konusu sınavın düzenleyici işlem niteliğinde olmadığı” belirtilmişti.



    http://www.abbasguclu.com.tr/egitim/danistayda_bir_ygs_davasi_daha.html







  • Sonuçsuz kalacak.Millet heyecan arıyor.
  • Bir öğrenciler tatmin olamadı


    SONUNDA "ahkâm kesildi".
    Tek umudum oydu. Olmadı.
    Başbakan Erdoğan, "Ben de ÖSYM Başkanı'nın açıklamalarından tatmin oldum" dedi.
    İyi de şimdi ne olacak peki!
    Biliyorsunuz, ÖSYM'deki şifreli kopya skandalıyla ilgili olarak pek çok öğrenci yargıya gitti.
    Yargı bununla ilgili bir karar verecek.
    Sonra konu belki Danıştay'a kadar gidecek.
    Peki sorarım size şimdi, yani Başbakan da "tatmin olmuşken" yargı nasıl bağımsız bir biçimde karar verecek!
    Düşünün şimdi, Bölge İdare Mahkemesi'nden genç bir hâkimsiniz.
    Dosya önünüze gelecek.
    Başbakan'ın "tatmin olduğunu" söyleyen görüntüsü ise gözünüzün önünde.
    Türkiye gibi "yargının bağımsız olduğu bir ülkede" o hâkim hangisine daha çok bakar?
    Dosyadaki görüntüye mi, yoksa gözünün önündeki Başbakan görüntüsüne mi?
    Ya vicdanıyla baş başa karar verecek ya da HSYK ile baş başa kalacak.
    Gel de çık için içinden.
    Cesur bir hâkimse en azından "Benden gitsin" diyerek "bilirkişiye" gönderecek dosyayı. Baksın diye.
    Bilirkişi dediğin ne?
    Profesörler, bilim adamları.
    Peki onlar nasıl karar verecekler?
    Dosyaya bakarak mı, yoksa Başbakan'ın tatmin olduğu bir konuda tatmin olmaması imkânsız YÖK Başkanı'na bakarak mı?
    Aleyhte rapor versen vicdan var, lehte versen YÖK var!
    Haydaaa!
    Gel de karar ver bakalım.
    Diyorum ya ileri demokrasinin en ileri hali bu.
    Tatmin demokrasisi.
    Herkes tatmin olduğuna göre, geriye kala kala tatminsiz öğrenciler kalıyor.
    Onlar da mühim değil.
    Büyüyünce onlar da tatmin olmanın bir yolunu bulurlar.



    FATİH ALTAYLI
    http://www.fatihaltayli.com.tr/index.cfm




  • Padişahta tatmin olmus sizi kim takar simdi. Oturun Lys calısın. Ve dua edin 2000-3000 kişi falan öne gecirmis olsunlar. Daha fazla olursa yandık demektir. Bugünün hırsızları yarının avukatı dokturu olur bizde onların arkasında diplomalı işsiz oluruz.
  • ODTÜ'den Doçent Melek Yücel: 'YGS iptal edilmeli'




    Milliyet

    ODTÜ'den Doçent Melek Yücel: ‘YGS iptal edilmeli’

    ODTÜ Kriptoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Melek Diker Yücel, YGS’deki şifre iddiaları için “Hata sadece medyaya dağıtılan kitapçıkta değil tüm kitapçıklarda var. Sınavın iptal edilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

    YGS’deki şifre iddiaları, NTV Ana Haber’de masaya yatırıldı. Anlatımını örneklerle yapan ve sonuca giden Doç. Yücel, “Hata yalnızca medyaya dağıtılan kitapçıkta değil, diğer kitapların tümünde karşılaşılan bir hata var” dedi ve ekledi:

    ‘Yanlış bir algoritma var’
    “Her aday için ayrı ayrı kitapçık hazırlamak gereksiz ve yük getiren bir durum. Ve bu tür problemlerin çıkmasına neden olmuş. Maalesef ben sınavın iptal edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Doğru şıkların dağıtımları son derece yanlış bir algoritmayla yapılmış.”
    Yücel’in, Can Dündar’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
    Soruların veya cevap anahtarının formülasyonunda bir hata görüyor musunuz?
    “Konu cevap anahtarındaki doğru şıkların yeteri kadar rastgele şekilde dağıtılmış olup olmadığıdır. Böyle sınavlarda, soruların yanıtlarının rastgele bir algoritmayla dağıtılmış olması çok önemli. Şıklarını yerleştirirken, zar atarsınız ve gelen rakama göre ‘doğru şıkkımız bu olsun’ şeklinde bir rastsallaştırma algortiması uygularsınız. Bu maalesef burada yapılmamış ve üzücü bir hata olmuş. Görme özürlüler için hazırlanan ve medyaya dağıtılan soru kitapçığında bir takım şifreler olması doğal dendi... Hata yalnızca bu kitapçıkta değil, diğer kitapların tümünde karşılaşılan bir hata var.”
    ÖSYM iddialara karşılık, “sizin elinizdeki kitapçık size özel ve görme engelliler için hazırlanan kitapçık. Oradaki hata diğer kitapçıklarda yok” açıklamasında bulundu. Doğru anladıysak siz, “hayır, diğer kitapçıklarda da hata var diyorsunuz” , öyle mi?
    “Evet doğru. Şifreyi hangi anlamda kullandığımızı bildiğimize göre, birden fazla şifre bulunması da çok doğal. Önümüzdeki günlerde yenileriyle karşılaşacağız. Sorulara verilen cevaplar küçükten büyüğe sıralanır ve onun üzerinde çembersel döndürme işlemi yapılırsa, cevabı bilmeden de, doğru şıkka bütün sorular için ulaşılabiliniyor. Burada önemli bir algoritma hatası var. Rastgele şık koyma algoritması düzgün hazırlanmamış. Daha önceki yıllarda bu tür problemler yoktu. Sanıyorum yenilikler katılmaya çalışılmış. Her aday için ayrı ayrı kitapçık hazırlama gereksiz ve yük getiren bir durum. Ve bu tür problemlerin çıkmasına neden olmuş.”
    “Bu bir hata ve kasten yapılmamış olabilir” diyorsunuz. Şifteyi çözebilen birileri çok büyük avantaj sağlamış olmuyor mu?
    “Bazı soru kitapçıklarında bu durumların daha kolay fark edilmesi mümkün olabilir. Benim kanım, bazı adaylar bu garip durumları fark etmiş ve ona göre çözüme gitmiş olabilir.Şaibeli bir durum yok mu o zaman, iptali gerektiren bir durum?
    “Doğru, maalesef ben öyle düşünüyorum. Doğru şıkların dağıtımları son derece yanlış bir algoritmayla yapılmış...”


    http://www.candundar.com.tr/_old/index.php?Did=15502




  • Danıştay daha birkaç gün önce bu benim işim değil deyip dosyayı Ankara İdare Mahkemesi ne göndermedi mi. Bunu bile bile tekrar Danıştay a başvuru yapmak abesle iştigal den başka birşey değil. Meşhur olmak için seçilmiş bir yol bana göre. Eğer gerçekten ciddiysen gidip Ankara İdare Mahkemesi ne başvurursun..
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.