Şimdi Ara

Deizme Karşı Olasılıksal Argüman

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
18
Cevap
0
Favori
677
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • P: Tanrı lehine argümanların(Ontolojik, tasarım, kozmolojik, bilinç, ahlak) teizmin tanrısına ulaştırdığını bilmekteyiz. Eğer tanrı lehine argümanlar başarılıysa her şeye gücü yeten, her şeyi bilen, ahlaken kusursuz, sevgi dolu, umursayan, özgür iradeli, kişi, nedensiz, fiziksel olmayan, mekansız, ezeli bir varlık vardır.

    P yargısı teizm lehine iyi bir gerekçe sağlamaktadır. Yani D karşısında iyi bir gerekçe (D, burada deizm yerine kullanıyorum). B, teistlerce ve deistlerce ortak olarak paylaşılan arka plan bilgiler olsun. (x/y) olasılığı ise, y'nin doğru kabul edildiği bir varsayımda x'in sahip olduğu olasılığı göstersin (bu olasılık 0'dan büyük ya da 0'a denk veya 1 'den küçük ya da 1'e denk bir sayı olacaktır). Bayes teorimine göre:

    (D/P&B) olasılığı ------ (P/D&B) olasılığı
    ------------------ = -----------------
    (D/B) olasılığı ------ (P/B) olasılığı

    (Buradaki temel fikir, P'nin D'yi aksi bir durumdan, yani (D/P&B) olas. < (D/B) olasılığından, ancak eğer D, P'yi aksi bir durumdan daha az olası kılarsa daha az olası kıldığıdır.) Bu denklem üzerinde yapılacak kısa bir inceleme, eğer (P/D&B) olas. < (P/B) olas. ise, o zaman (D/P&B) olas. < (D/B) olas. olacağını bize göstermektedir. Ve eğer (D/P&B) olas. < (D/B) olas. ise, o zaman benim dediğim gibi, P, B'yi aksi bir durumdan daha az olası kılmaktadır; yani, P bize teizm lehinde bir gerekçe vermektedir. Böylece eğer, (P/D&B) olas. < (P/B) olas. olduğunu gösterebilirse, teizm deizmden olasılıksal olarak daha büyük orana sahiptir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 3 Haziran 2019; 15:50:13 >







  • olm siz manyak mısınız anasını satayım sabah akşam tanrı mı konuşulur?
  • avcılarınavcısı kullanıcısına yanıt
    Burası felsefe bölümü ve bu konular seninde bildiğin üzere akademinin konuları. Nasıl ki bir tarihçi tarih konuları üzerine makale yazıyorsa din felsefecileri de bunlar üzerine makale yazmakta. Bende din felsefesine ilgili biri olarak bayes teoremi ile böyle bir argüman kurmayı düşündüm. İlgini çekmiyorsa okumak zorunda değilsin. Ayrıca ben sadece din felsefesi çalışan biri değilim özellikle evrimsel biyoloji, normatif ve pratik etik hakkında okumalar yapıyorum. Burada Tanrı hakkında konuşuluyor dediğin konular benim yazdıklarımla kıyaslanamaz bile. Kuranda kölelik varmış el kesme varmış tarzı konulr açılıyor buraya. Bunları tartışan şeylerler akademik değeri olan konuları kıyaslaman komik kaçmış.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 3 Haziran 2019; 14:46:47 >
  • İndirilen bir kitap var

    Ve deizm teizmin aksine dışarıdan gelen haber olmadığı için aklın tasarımlarına tam anlamıyla açıktır

    Yani teizmin tanrısıyla aynı sıfatlara sahip bir deizm tanrısı olacağından salt mantık çıkarımlarıyla ayıramayabilirler

    Tabi bunu benden evvel düşünmüşlerdir bu nedenden ötürü bu konu hakkındaki literatürü bekliyorum



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 3 Haziran 2019; 14:47:57 >
  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Benim bayesçi argümanım tam olarak bunu yapmaya çalışmakta. Literatürde deizm tartışması çok çok az. Deizmi tartışma değer bir şey olarak gören yok neredeyse. Aynı şekilde panteizm, panenteizm de böyle. Yalnız Yujin Nagasawa panenteizm-panteizm çok ilgili ama panenteist-panteist değil. O da teist. Nagasawaya dinini sorduğumda şunları söylemişti: "I don't defend pantheism. I only explore what sort of pantheism might be plausible. I would say I am a traditional theist of some sort."



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 3 Haziran 2019; 15:59:59 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    Benim bayesçi argümanım tam olarak bunu yapmaya çalışmakta. Literatürde deizm tartışması çok çok az. Deizmi tartışma değer bir şey olarak gören yok neredeyse. Aynı şekilde panteizm, panenteizm de böyle. Yalnız Yujin Nagasawa panenteizm-panteizm çok ilgili ama panenteist-panteist değil. O da teist. Nagasawaya dinini sorduğumda şunları söylemişti: "I don't defend pantheism. I only explore what sort of pantheism might be plausible. I would say I am a traditional theist of some sort."
    Diğer yorumunu okuyunca yapmaya çalıştığın şeyi anlamakla birlikte gene de olasılık üzerinden yapılan doğruluk değeri saptamasının olamayacağını düşündüm

    Bilirsin işte bias

    Bias ve reformist epistemeoloji

    Ki tanrı sıfatlarının belirlenmesi konusunda katı sınırlamalar var

    Dolayısıyla pay ve paydalar arasında çok uçurum olmayacaktır

    Literatürün zayıf olmasını biraz buna yoruyorum



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 3 Haziran 2019; 15:10:43 >




  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Olasılık bize kesin bir yargı vermiyor zaten. Benim argümanım sadece oranı yükseltmeye çalışmakta. Plantinga'nın reformcu epistemolojisi bu konudan farklı biraz. Reformcu epistemoloji deizmi de destekler. Hatta politeizmi, panenteizmi ve panteizmi de destekler. Reformcu epistemoloji kanıt aramaya karşı olmadığı için bir sorun görmüyorum. Reformcu epistemoloji tam olarak ateizme karşı kurulmuş bir din epistemolojisi. Plantinga ateizme karşı bireysel savaş açmayı sever. Natüralizme karşı evrimsel argümanı da tamamen natüralist ateizmi çürütme üzerine kurulu. Sıfatlar konusunda katılıyorum. Ben Thomas Aquinas'ın analoji yöntemini makul görüyorum bu konuda.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 3 Haziran 2019; 15:18:19 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    İslamdaki mantıksızlık ?
    3 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • D ve B bir şekilde sabit bir şeyi ifade etse dahi P bana göre sabit değil değişken olmak zorundadır. yani ilahiyat lehine argumanlar sabit bir değer olsa idi salt biçem engeli nedeniyle mesela asanın yılana dönüşmesi hakikati!!! ile anında dumura uğrardı.

    bu açıdan bana göre mesela ay yarıldı derken bunun olasılığının mümkün oluşunu destekleyen bir ilmi verinin varlığı ileri sürülmüş olmalı ki P Sabit değil ayet ayet anlamlı bir veri yumağı olarak mesela ilaha çıkan herhangi bir yolun tanımı olabilsin.

    yani ben asayı ejderha yapamam demek asanın ejderha olduğu ayet ile ilahiyata vasıl olamam demek iken bunu tercih etmeden ayın yarılmasını örnekleyip ayın mesafesi ve zaman ve mekanın ayrıksılığına yapılan( dünya ile ay arasındaki uzaklığı hesap edebilme yetisi) vurgu benim P önermelerimi salt herhangi bir P olarak tanımlamama neden verir.

    kitap ve yazarı 600 yılında ay ile dünya arasını hesap edecek ve bunu en beliğ şekilde ifade edecek bilgiye sahip ve bana asayı at ejderha olsun masalı anlatıyor şaşılacak şey demiş olmam lazım.

    .........................

    bu esemede D ve B denen yapı sabit değişken olarak kaldığı ölçüde din yerine geçer ve kuralları değişmez bütün olarak kalır. deistik bir önyargıyı değiştirmeksizin dinsel temayı en olabilir ve akla şaşkınlık veren yere koyarak olasılığı hesap etme zorunluluğu doğar. burada deist ve önyargısı dogmatiktir.

    bana kalırsa her cisim yere battığı ölçüde zaman ve mekanı eğer ise mesela ayın yarılması hadisesi de meselenin ağırlık noktasını oluşturursa yine örneğin asanın ejderha oluşu dahi faraza eksen eğikliğine işaret dahi edebilir.

    .....................

    kurgudur ancak gerçeklerle alakası fazlasıyla vardır.

    özünde ise musa aleyhisselamın firavun önünde attığı asa güce ve kudrete işaretti. büyük ihtimalle mevcut firavundan önceki asaydı ve bütün sahirler bu asayı görünce bırakın kendilerini sihir yapmayı unuttular. yani o asa mevcut firavunun gücüne kudretine bile ejderha gibi idi. karşımda çoluk çocuk gibi civalı oyunlar mı çekiyorsunuz diyen bir musa vardı. bu eylem belki dünyanın eksenini eğecek kadar da anlamlıydı. artık firavunun yok edildiği bir yer başka bir dünayaydı.

    .......................

    konu bakımından yorumcu olan yani deistik önyargı bu hallerin de mealen doğru olduğuna inandığı an kitabın okunuşunda değil okuyanın sığlığında ilahın anlaşılamaması durumunu beyan eder.

    yani ilah sana demiş ki daha bir adım öteni göremiyorsun (ay yarıldı ) koca ilahı görmekten bahsediyorsun( firavunun önünde at bakalım da görelim erkek neymiş) yani bana öyle partal atma diyor. seni de tanırım kainatı da. sen ayı yaramazsın veya yıkamazsın veya yaratmazsın. sen korku ve keder içinde hüküm bekler durursun.

    deistik önyargı bu değişkenleri algı konusunda nirengi noktasını belirlemek kaydıyla masalın ta kendisi hakikatin ötesinde bir yere oturur. yani bir ilah var ve daha da kötüsü seni de fazlasıyla tanıyor. bütün deistik önyargı yerle yeksan zira bir de örnek verirken mesela musa aleyhisselamın da yanında imiş.

    .......................

    desit diyemiyor ki neden beni muhattap almıyorsun zira ilah biliyor ki ben burnumun ucu denen ayı taktir edemem ve evimdeki firavuna söz geçiremem. yani bu ne biçim kudretsizliktir ki benimle en kadir olan muhattap ol diyeyim.

    kurgu ve kainat konusunda daha önce yazmıştım. bir şey kurgulanınca hakikat denen şeye yol alıyorsa bu şey kurgu olmaktan çıkar insan olmaya başlar. yukarıdaki hikaye olabilitesi(olasılığı) mevcut oldukça evet bu dahi vardır denecektir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Diğer yorumunu okuyunca yapmaya çalıştığın şeyi anlamakla birlikte gene de olasılık üzerinden yapılan doğruluk değeri saptamasının olamayacağını düşündüm

    Bilirsin işte bias

    Bias ve reformist epistemeoloji

    Ki tanrı sıfatlarının belirlenmesi konusunda katı sınırlamalar var

    Dolayısıyla pay ve paydalar arasında çok uçurum olmayacaktır

    Literatürün zayıf olmasını biraz buna yoruyorum

    Alıntıları Göster
    "Ki tanrı sıfatlarının belirlenmesi konusunda katı sınırlamalar var"

    bu bir yanılgıdır. Sınırlama sadece insanların algılarının sınırıdır. Diğer sınırlama ise insanların tekamülde ihtiyacı olmayan sıfatlardır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: combaba

    "Ki tanrı sıfatlarının belirlenmesi konusunda katı sınırlamalar var"

    bu bir yanılgıdır. Sınırlama sadece insanların algılarının sınırıdır. Diğer sınırlama ise insanların tekamülde ihtiyacı olmayan sıfatlardır.

    Alıntıları Göster
    Dediğine katılmıyorum

    İnanmayan insanlar için dahi önemli dersler alınabilir
  • combaba C kullanıcısına yanıt
    Zodion Tanrı hakkında konuşurken onu anlayamayacağımız, aklımızın onu anlamaya yetmeyeceği ya da layıkıyla kesin bir tanımlama yapmamızın mümkün olmadığını söylemeye çalıştı bence.-En azından ben öyle anladım- Mesela Tanrı ahlaken kusursuzdur diyoruz. Bu sıfatlar ne anlama geliyor? Ya da her şeyi biliyor diyoruz mesela. Bu bir tarihçinin tarih alanında bilgili olması gibi bir bilgi mi? Kısacası Tanrı'ya atfedilen sıfatlar, insana atfedilenlerle eş midir? Gündelik dilde nedenlere yüklenilen sıfatlar neden oldukları sonuca bağlıdır. Yani bir aç çocuğun karnını doyurursun bu iyiliktir. Bazı teistler Tanrı'nın iyi şeylere sebep olduğunu söyleyip bunu savunurlar. Ama burada şunlar sorulabilir: Nedenler her zaman sonuca benzer mi? Tanrıyı çok basite indirgemiyor muyuz? Burada 3 görüş altında toplayabiliriz bu konuyu:

    1. Metaforlarla ile Tanrı'yı Tanımlama

    Nedenlerin sonuçlara her zaman benzediği kabul edilebilir görünmüyor. Tanrı'yı bizzat neden olduğu şeylere benzetmek ya da neden olduğu şeylerle tanımlamak oldukça şüpheli görünüyor. Mesela Tanrı bu dünyayı yaratmıştır. Bu dünya maddidir o halde Tanrı maddidir mi diyeceğiz diye sorarlar. Ama burada bir hata var Tanrı'nın ne yarattığını yüklemiyoruz biz Tanrıya. Yaratma sıfatını yüklüyoruz o yüzden bu eleştiri kabul edilemez gibi duruyor. Bazıları bu sıfatların mecazi olduğunu söylerler. Fakat Tanrı hakkında her şeye metafor demek sakıncalı olacaktır. Örneğin "Tanrı, bilge bir çobandır" metafor olsa da "Tanrı, mutlak bilgilidir" ifadesine metafor denilemez.


    2. Olumsuzlama ile Tanrı'yı Tanımlama

    Burada negatif teoloji yapmak gerekir diyorlar. Tanrı hakkında yanlış bir şeyler söylememek için, O'nun ne olduğu değil ne olmadığı üzerine konuşmak doğrudur diyorlar. Mesela Tanrı koşmaz, sıçramaz dersek bir nebze doğru tanımlama yapabiliriz. Ben şunu sorarım burada: Bu olumsuzlama nereye kadar gider? Milyon kere olumsuzlama yapsak bile sıfatları net bir şekilde ortaya koyamayız gibi duruyor. Ayrıca olumsuzlamadan sıfat çıkaramayız o nedenle olumsuzlamaların toplamı Tanrı tanımını veremez.

    3. Analoji ile Tanrı'yı Tanımlama

    Burada nedensel bir ilişki söz konusudur. "Tanrı iyidir" demek aynı zamanda "Tanrı insanlardaki iyiliğe sebep olur" anlamına gelmekle beraber, buradaki nedensel ilişki Hume’un anladığı gibi “belirli tekrarların devam edeceğine yönelik bir alışkanlık veya psikolojik durumdan” ibaret değildir. Sanki nedenler karakterlerini şeylere yükler gibidir, hatta sonuçlar bizzat kendine neden olan şeylere bağlıdır. Sonuçlar (yaratılan insanlar), nedenden (Tanrı'nın bilgeliği ve gücü) doğduğu için bizzat bu nedenden (Tanrı) bir şeyler taşırlar. Bu nedenle yaratılmış olan şeylerle (insanlarla) ilgili kelimeler bizzat nedenden (Tanrı'dan) izler taşıdığı için Tanrı hakkında konuşurken de kullanılabilir. Bir diğer ifadeyle nedenler kendilerini şeylere yükleyerek kendilerini şeyler aracılığıyla gösterirler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 3 Haziran 2019; 19:18:42 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    Burası felsefe bölümü ve bu konular seninde bildiğin üzere akademinin konuları. Nasıl ki bir tarihçi tarih konuları üzerine makale yazıyorsa din felsefecileri de bunlar üzerine makale yazmakta. Bende din felsefesine ilgili biri olarak bayes teoremi ile böyle bir argüman kurmayı düşündüm. İlgini çekmiyorsa okumak zorunda değilsin. Ayrıca ben sadece din felsefesi çalışan biri değilim özellikle evrimsel biyoloji, normatif ve pratik etik hakkında okumalar yapıyorum. Burada Tanrı hakkında konuşuluyor dediğin konular benim yazdıklarımla kıyaslanamaz bile. Kuranda kölelik varmış el kesme varmış tarzı konulr açılıyor buraya. Bunları tartışan şeylerler akademik değeri olan konuları kıyaslaman komik kaçmış.
    Teoloji ile din felsefesi aynı şey zannediliyor burada.

    Edit: Konuyla pek alakalı gönderi değil özür dilerim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yallahlı -- 3 Haziran 2019; 21:6:46 >




  • Yazdım ama gitmedi galiba.
    Bilinç argümanından nasıl umursayan bir Tanrı modeli ortaya çıkıyor?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • eşom21 kullanıcısına yanıt
    İnsanlara bilinç bahşeden bir Tanrı; insanların belli şeyleri algılamasını, kavramasını, fark etmesini istiyordur. Bunlardan umursadığı çok rahat çıkarılabilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 26 Haziran 2019; 19:22:40 >
  • İnsanların belli şeyleri kavrayıp anlamasını istediği halde umursamıyor olamaz mı? Şöyle analoji kurarsak: askeri ve askeri teknoloji alanda uzman olan bir komutan, küçük bir savaşta, bazı askerlere belli şeyler öğretiyor ve onları teknolojik alanda donatıyor. Ama girecekleri savaş çok küçük bir savaş olduğu için ve asker sayısı da çok olduğu için askerleri umursamama ihtimali var gibi gözüküyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • eşom21 kullanıcısına yanıt
    Belli şeyler öğretip teknolojik olarak donatıyorsa nasıl umurasamıyor ki?
  • insanı bireysel olanı ayıralım.

    ben anne baba evlat kardeş eş denen unsurlardan oluşurum. teçhiz etmek istediği nokta evlat dediğim şey. yani benim içimdeki eril ya da dişil olan kızım ya da oğlum.

    ben bunlardan kızım olanı seçtim zira eril evladımın olamayacağını her şeyin en nihayetinde dişile evrildiğini gördüm ve saf halde dişil kız çocuğumu eğitmeye karar verdim.

    ................................

    deizmin umursamayan ilah anlayışında esasen gerçekten de dünyada umursanmayan varlığın dişil olduğunu ve bunun ilaha itiraz ettiğini anlamam uzun sürmedi. yani ilaha deistik yaklaşan örüntüm benim kız evladım olan parçamdı.

    ................................

    bu açıdan yaratıcının kız çocuğunu teçhiz etmesine karşı çıkan diğer şubelerim yaratıcı ile çatışkıya düştü.

    kız evladını öyle bir korudum ki meryem vasfına çıkardım e o halde ben nasıl türerim evlenirim aile hayatı kurarım.

    deistik karmada çelişkinin özü bu idi.ç kız çocuğunu koruyordum dua ediyordum sağında solunda önünde arkasında bulunuyordum ve fakat aile kurmam gerektiğinde bir yaradan var ALLAHU tealaya emanet o dilerse gibi akla zarar safsatalarla ilahiyatı yücelttiğimi zannettirip nefsimi cinselliğimi ön plana koyuyordum.

    ..................................

    cinsellik bakımından yaratıcıya karşı çıkan halim insanı neden yarattın diyordu halbuki iki kişi cima yapmasa yapsa bile olmuyor çoğu zaman insanın oluşmadığını bildiğim halde.

    ...................................

    yaratıcının bizdeki tezahürü evlat olan kızı korumak olsa bizdeki yasak elmacı yapı aynı gerekçe ile ona isyankardır. zordur. ı know. hem de çok zordur.

    ancak bu gerçek beni sarsmamalı ondan teala bi,r işaret gelene kadar ayağımı sabit tutmalı.

    .....................................

    işte bu anlayışın özü iman denen ayağını sebat etttirme hali olandır. yaratıcıya karşı çıkılamaz. zira ister atom ister evrim ister kainat ister ilah de bir yaratıcı var. ancak isyan eden hal nedir?

    burada korumak istediğim kız çocuğum iken ıslah etmem gereken baba (erkek) kardeş ve eş olan yapımdır.

    şimdi diyn bu 3 kavramı ıslaha ve kız çocuğu denen şeyi korumaya iner ve bu durum beni şubelerimden birine yok veya hiç dememle ya da inkarımla sonuç verir zira türemem lazım.

    bu türemek isteyen şey anne baba veya kardeş denen yapım değildir zira ben kızımı korur ve severim bu şey ne olabilir?

    .............................

    korunmak istenen değer , ıslah edilmesi gereken değer ve bir adet de düşmanımız var?

    bu düşmana şeytan denmiş ancak bu düşmanın o denli de düşman olmadığı esasen dost olduğu zehabı da var ki bu durum münafıklık denen cehennemin en alt katındaki bir düşünsel kavgaya çığlığa benzemekte.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.