Şimdi Ara

Dershaneler ve Okuma Salonları kapatılıyor (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
73
Cevap
1
Favori
2.440
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: El Fuego

    fetullah cemaati eline geçirdikleriyle yetinemez halde. rte de de korkunç bir kibir ve hırs var, yediremiyor. ayrıca devlet ile ilgili her sınavın soruları yine bu dersanelerden çıkmakta. soruları kendi ışık evlerinde yetişmiş elemanlarına çaldırıyorlar. bursa polis kolejini hatırlayın. sıvamaya kalkarsınız belki ama hanefi avcı bunları yazdı kitabında.

    sözün özü: rte devletin sahibi olduğunu sanıyor. ama sadece bir memur. diğeri de abd güdümlü bir cemaat. sınırsız bir cia desteği var, mmadi manevi. akp çökmüş.


    RTE'nin aşırı kibirli olduğu görüşüne katılıyorum. Kibir ve kabadayıvari özelliklerini memleketle ilgili aldığı kararlara yansıttığını düşünüyorum.

    Ancak (kusura bakmayın) cemaatle ilgili yorumlarınız bana biraz komplo teorisi gibi geliyor hocam. Delillerle ispatlarsanız komlo olmaktan çıkar. Sizi kırmadan yazmaya çalışıyorum...
    Ben cemaatle lise döneminde onlarla tanıştım, üniversitede cemaatten arkadaşlar vardı. Onlarla defalarca faaliyetlerine katıldım. Hatta normalde dışarıdan katılan biri olarak bilmemem gereken hizmetlerine kadar öğrendim (samimi olduğum kankam sayesinde). Üniversite bitti sadece 2 arkadaşla arada bir görüşürüz. Halâ da memleket aleyhine bir iş yatıklarını görmedim.

    Uzun lafın kısası; ben cemaatin memleket aleyhinde çalıştığına inanmıyorum. Siz öyle düşünebilirsiniz buna saygı duyarım. Ancak bugüne kadar somut bir zararlarını görmedim, bir kişinin de çıkıp "cemaatin ülkemize şöyle de bir zararı var" dediğini duymadım. Uç noktalarda gezen radikal siyasiler hariç merhum DSP başkanı Ecevit, CHP'li Baykal, MHP ve AKP'den onlarca belki yüzlerce milletvekili cemaat hakkında iyi şeyler söylüyorlar. Hatta bunlara eski Anap ve Dyp'li zamane vekilleri de dahil.

    Adamların haklarında 28 Şubattan bu yana o kadar çok iddialar atıldı ki sonradan hepsinin de iftira olduğu ortaya çıktı. Hatta bazen bazı iddialara Fettullah hocanın direk yanıt verdiğini de gördük. En ğır ithamlardan biri de orduya sızıp ele geçirme meselesiydi. Birileri kampanya yürütüp "Orduya sızıyorlar" dediler, o da özetle "memleketin çocukları orduya girerse bu sızma olmaz, zamanında orduya farklı üst kimliklerle giren oryantalistler sızmıştır Türk evladı sızmaz" gibi şeyler söyledi -ki haklı bence.

    Ergenekon ve Balyoz davalarında gördük. Darbe amaçlı çalışan üst düzey kime dokunsan çoğunlukla Sabetaycı (yahudi) çıktı. Ordunun en tepesinde nüfusun %2'sini bile teşkil etmeyen Sabetayistlerinki sızma değildi de Türk evladının orduya girmesi mi sızmaydı? Haklıydı. Daha buna benzer onlarda iddia ve onlarca ceva var. Bir tanesinde de somut olarak cemaatin ülkeye zararı gösterilemedi.

    İddia ispat gerekir. Örneğin; başta Ergenekon-Balyoz davalarında yargılanan subaylarımızın haksız yere orada olduğunu düşünürdüm, ancak sonradan kendi kendilerine yaptıkları oyunlar bile öyle olmadığını gösterdi.
    İspat gösteren herkese inanılır, nokta.

    Navigasyonel



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Navigasyonel -- 15 Kasım 2013; 8:46:19 >




  • Bence mesele şu (RTE'nin icraatlarına ve sözlerine bakarak yaptığım çıkarımlar):

    RTE diyor ki:
    "Memlekette benden daha güçlü bir grup olmasın!"
    "Bana eyvallah etmeyen, bana itaat etmeyen güçsüz kalsın!"


    Son dönemlerdeki uygulamalara bakın. Adam "Ergenekon Cemiyetini" bile dize getirdi (ya da getirdiğini sandı), fakat son zamanlarda yüksek yargıyla ilgili aldığı kararlarla "Ergenekon Cemiyetinin" elini güçlendiriyor, birazcıkta MHP'li bürokratlara Emniyet içinde üst düzey makamlar verdiği söyleniyor, yakın zamanda Yeni Asya grubundan bir arkadaşın iddiasına göre "Mehmet Kırkıncı" hoca ile görüşüp onları güçlendirme teklifinde bulunmuş ve diğer yandan cemaate sardırıyor. Güçler dengesi kurmaya çalışıyor. Güçlüyü güçsüzleştirmek ve güçsüz kalmışı güçlendirmek isteyen birinin amacı nedir?
    Yanıt: "Herkesi ben yöneteyim istiyor."
    Makam sevasına kapılmayan biri, o koltuğun büyüsüne kapılmayan biri, kibirli olmayan biri bir yandan cemaate sardırıp diğer yandan alternatif cemaati güçlendirme teklifinde bulunduğu söylenir mi? MHP'li bürokratları emniyetteki üst düzey makamlara atadığı konuşulur mu? Organize biçimde memlekette darbe yapmaya çalışan Ergenekon Cemiyetine şimdilerde yol verir mi?




  • Devrim önce kendi evlatlarını yermiş. Yiyin birbirinizi.
  • Navigasyonel kullanıcısına yanıt
    Elinize saglik hocam, cok iyi gozlemleyip iyi ozetlemissiniz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Rica ederim.

    Ne kadar başarabildim bilmem ama ben biraz daha "ortadaki göz" olarak olaylara bakmak istedim. Yoksa herkes olaylara kendi açısından bakar. Cemaattaki 2 arkadaş kendilerince "Rte şu anda sadece bizimle uğraşıyor" diyor, bence mantıksal değil duygusal olarak verilmiş bir tepki, Rte sadece sizinle niye uğraşsın o sadece devlet erkini elinde tek güç olarak tutmaya çalışıyor, başka bir grup da güçlü olsaydı onlarla da uğraşacaktı. Ulusalcı bir arkadaşım "Tayyip hükümranlığını kurdu, şimdi karşısındaki tek güç olan cemmatle uğraşıyor. Bu cemaat ABD destekli, hoca orada kalıyor, Cia ajanları bunlara vize işlerinde ve diğer işlerde lojistik destek veriyor" diyor. İyi de aynı arkadaşım daha 2-3 yıl önce "AKP ABD projesidir" diyordu, geçmişte ABD destekli dedikleri AKP şimdilerde ABD destekli desikleri cemaatle uğraşıyor, bu bir çelişki... AKP bir yandan Ergenekon-Balyoz kapsamında uğraştıkları insanları yeniden yüksek yargıya taşıyacak icraatlar yapıyor. Diğer yandan Emniyet ve istihbarata MHP'lileri atıyor.
    Sonuçta her grup kendince bir şeyler söylüyor bir şeyler yapıyor.

    Ben sadece dışarıdan görüneni özetlemeye çalıştım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Navigasyonel -- 15 Kasım 2013; 9:56:15 >




  • Okullarda eğitim kalitesini düşürüp dershaneleri de kapatıyorlar sizce neden düşünün bakayım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Navigasyonel kullanıcısına yanıt
    Eve gidince yazacağım inşallah. Bulunsun şimdilik.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bütün dershaneler öyle ya da böyle kapatılmalı. Tayyip iyi iş çıkardı...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Dershaneler eğitim sistemindeki en büyük sömürülerin yaşandığı kurumlardır ve bunun yanı sıra, cemaatlerin beyin yıkama çalışmalarının önemli bir ayağıdır. Dershaneler öğrenciler arasındaki eğitim eşitsizliğini azaltmaz, aksine artırır. Dershaneler devletin eğitim konusunda yetersiz kaldığının itirafıdır ve eğitimin hiçbir şartta para karşılığında verilmemesi gerekirken, hem dershaneler hem de özel okullar (ki artık büyük bir kısmı tek bir cemaatin çevresindedir) her köşebaşında insanların vergilerinin karşılığı olması gereken eğitimden para kazanmakta, öğretmenleri sömürmektedir.

    Ama ben yine de sayın başbakanınıza sözlerini ileteceğim. Onun kesin bir bildiği vardır. Sağlık sisteminin düştüğü halden de anlaşılıyor.

    Dershanelerin var olmasinin sebebi, ögrenciler arasindaki egitim esitsizligini kaldirmak degil zaten. Okullarda verilen egitimin yetersiz olmasi da degil. Üniversite sinavi da degil.

    Dershanelerin var olmasinin cok basit: Ögrenci sayisi ile yüksek ögrenim kontenjani arasindaki ucurum. Isterseniz bütün okullarda en iyi egitimi verin ve üniversite sinavini toptan kaldirin ögrenciler öne cikmak icin yine dershanelere gidecekler. Istediginiz kadar dershaneleri kaldirin, ögrenciler bir sekilde bunun yolunu bulacaklar. Dershane endüstrisi sadece form degistirecek. Kisacasi devlet yanlis yere odaklaniyor.

    Avrupa'da bu nasil isliyor biliyor musunuz? Daha cocuk yasta ögrenciler "üniversite mezunu" veya "insaat iscisi" olarak ayrilarak cözülüyor. Egitim düzeyi yüksek aileler cocuklarina daha ailede daha iyi bir egitim veriyorlar. Dersi kötü oldugunda ilgileniyor. Özel ders aldirmaya maddi durumlari fazlasiyla yetiyor. Egitimsiz aileler ise cocuklarina ayni egitimi vermiyor, dersleri kötü oldugunda bunu kabulleniyorlar. Isteseler bile özel ders aldirmak icin bir cogunun maddi durumu yeterli olmuyor.

    Eger bir firsat esitsizligi varsa burada var. Resmen daha hicbir seyden haberleri olmayacak yastaki cocuklar, ailelerine ve maddi durumlarina göre diskrimine ediliyor. Pozitif ayrimciliga maruz birakiliyor. Bunu sorgulayacak yasa geldiklerinde geri dönüsü olmuyor. Bu acikca "insan haklarina" aykiri oldugu halde, AB ülkeleri bunu tartismak istemiyor. Cünkü ayak islerini yapan göcmen nüfuslari var. Bu göcmen nüfusun, diger vatandaslarla ayni firsatlara sahip olmasini istemiyorlar. Toplumun bu sekilde ayrilmasindan memnunlar. Ve bu insanlara inanilmaz düzeyde beyin yikama seanslari uygulaniyor. Cocuklar gerizekali olduklarina kabul ettirilip, diger insanlardan farkli olduklarini hayatlari boyunca sorgulamayacak kivamda bir psikolojiye getiriliyor.

    En azindan bizim sistemimizde, gecekonduda dogup büyüyen bir cocuk ileride isin ciddiyetinin farkina varip, dershanelerden bursa alip, en saglam üniversite okuyabiliyor. Bunun örnekleri var mi demeyin. Cok var. Ögrenci okutmak isteyen, bu cocuklarin elinden tutan bir sürü insan var.

    Kisacasi bu konu belli bir cözümü olan bir konu degil. Ya bu sistemi Avrupa gibi yaparsiniz, ya da simdiki gibi devam ettirirsiniz. Eger simdiki gibi devam ettirecekseniz dershaneleri kaldirmanin hic bir anlami yok. Tam tersi ülkede verilen "egitimi" engellemis ve daha egitimsiz bir toplum yetistirmis olursunuz.




  • Stv harıl harıl dershane haberi yapıyor.dershaneler sayesinde doğulu öğrenciler pkkdan uzak oluyormuş.o öğrencilerin parası olmazsa yine dershaneye kabul edeceklermi bakalım?

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Eğitime son darbe!
    Hazırlık işi yapan dershaneler eğitimin bir parçası değildir. Dershaneler eğitim kurumu da değildir.
    61 Hükümetin 61’ inde payı olduğu bir boşluğu fırsata dönüştüren ticari kurumlardır.
    Dolayısıyla dershanelerle ilgili hiçbir düzenleme eğitim başlığı altında değerlendirilemez böyle yapılırsa ya cahillikten yahut hırstan kaynaklanan bir saptırma vardır.
    Liseler ve Üniversiteler eğitim kurumudur. Çocukları buraya hazırlıyoruz bizde eğitimin bir parçasıyız denilmez. Okul açarak eğitimin parçası olunur. Hazırlığa gerek kalmayan bir sistemin kurulmasına destek olarak eğitimin bir parçası olunur. Oportünist bir stratejiyi Allah rızası ile örtmeye hatta hizmetle süslemeye çalışmak ayıca itikat tartışması gerektirir.

    Fakir fukaranın çocukları ne yapacak?
    Dershaneler ne yapmış ki zaten bu konuda daha önce? Bundan sonra yapacaklar? Ben kardeşimin elini tutup dershane dershane dolaşmıştım. Maaşa denk gelen bir taksit ve biraz indirim istemiştim her kapıdan. O kurumların müdürleri gayet net tavır koymuştu. Paran yoksa dershane sana göre bir yer değildir.
    Bedavaya hazırlık dersleri veriyorlar mı? HAYIR!
    Yan fayda olan dershane asli ihtiyaç olan okullardan daha pahalı eğil mi? EVET!
    Bu bir mantık hatası hatta bir ticari tuzak değil mi! EVET!
    Parasını ödemediğiniz herhangi bir dershanede gözünüzün yaşınıza bakmazlar. Kimse kimseyi kandırmasın.

    Oslo, KCK, PKK, Vatikan, İsrail ve karşılarında İslam’ın son kalesi Dershaneler.
    Komplo çorbasıyla yapılan bu defans kendi içinde yüzden fazla yüz kızartıcı çelişkiyi barındırmaktadır. Benim derdim herhangi bir Müslümanı utandırmak olmadığı için yazmayacağım lakin ihtiyaç olursa tek sıralayabilirim.

    Dershaneler hakkında düzenlemelerde hatalar, eksiklikler yanlışlar olabilir. Beşeri sistemlerin tamamen kusursuz olması yine aynı şekilde baştan aşağıya kusurlu olması eşyanın tabiatına aykırıdır. Türkiye deki dershanelerin en fazla %15 hadi abartalım %20 sine sahip olan hizmet hareketinin aşırı bir alınganlıkla bunu üzerine alınması aslında bir siyasi hamledir. Bu siyasi hamle ile kendini hedefteki mağdur gibi gösterme çabası asla diye inkar ettikleri siyaset hevesinden başka bir şey değildir. Altını çizelim bu hamle tamda siyasi bir hamledir, siyaset yapmaktır imtina edilen siyasete gırtlağa kadar bulaşmaktır. Siyaset yapmaya başladığınız andan itibaren gelecek siyasi tepkilere katlanmak zorundasınız artık. Geçmiş olsun!
    Türkiye yi hiç tanımayan birisi dün hizmet hareketinin yazdığı mesajlara, açıklamalara, demeçlere ve TV programlarına bakarak şunu zannedebilir. ‘’Galiba Türkiye de camiler kapatılıyor.’’ Muhalif bir din temelli sivil örgüt hep bir ağızdan şunları söylüyor; Satılmış, Pkk ile ortak, İsrail’in talimatına uyan, Vatikan’ın gönlüne su serpen, Gayretullaha dokunan Başbakan. Üstelik bu Başbakan için ya Kahhar ya Kahhar diye toplu beddualara bile var. Buradan anladığımız şey kuran kursları ve camiler kapanıyor, başı örtülü kızlar okuldan atılıyor. Namaz kılan akademisyenler, memurlar, bürokratlar fişleniyor, imam hatipler kapatılıyor bile olabilir. Bu kadar içli içli Kahhar çekildiğine göre öyledir değil mi? Aslında bunları ve daha beterlerini dönem dönem yaşadı bu ülke ve Tayyip Erdoğan için şimdi bunları söyleyenler o zamanlar hiç Kahhar çekmedikleri gibi üstüne sessizce beklediler. Küçük fırsatlarda İslam alemini hayal kırıklığına uğratan demeçler verdiler. Sonra unuttuk hepsini!

    Ez cümle…
    Çaresi var mı? Var tabi hem de onlarca. Örneğin okul açın mesela. Veliler hazırlık adıyla çöpe attıkları dershane parasıyla çocuklarını okutsunlar. Okul! İşte burada herkes geri adım atıyor. Niye biliyor musunuz? Okul işi eğitim çünkü. Dershane eğitim değil ki. Öğrenci sınavı kazanırsa bizim eserimiz kazanmazsa onun tembelliği pazarlaması üzerine kurulu bir ucubelik dershane. Sorumluluğu yok, dünya denkliği, sınavdan başka bir yerde işe yarar öğrettiği bir şey yok vs. derken en dibinde aslında gereği de olmayan ara bir pozisyon. Okul öyle mi? Okul açın efendiler. Devlet diyor ki size ben öğrenci göndereceğim parasını da vereceğim. Hizmet mi dedi biri. Hizmet budur.
    Siyaset mi dedi biri. Hoş geldiniz dikkatli olun derim çünkü men dakka dukka.

    Erem Şentürk.

    http://haybedenheybeye.blogspot.com/2013/11/islamn-son-kalesi-dershaneler.html?spref=tw




  • milli görüş vakıflarında yetişen arkadaşlarım gülen cemaati başta olmak üzere nur cemaatine hiç iyi gözle bakmazlardı bir zamanlar. durumun hiç değişmediğini kökten milli görüşçü olan başbakanımızın hamlelerinden görmek mümkün. dini yaklaşımlar öyle kolay kolay değişmiyor. bugün olanları okurken bu durumu gözden kaçırmamak lazım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Navigasyonel


    RTE'nin aşırı kibirli olduğu görüşüne katılıyorum. Kibir ve kabadayıvari özelliklerini memleketle ilgili aldığı kararlara yansıttığını düşünüyorum.

    Ancak (kusura bakmayın) cemaatle ilgili yorumlarınız bana biraz komplo teorisi gibi geliyor hocam. Delillerle ispatlarsanız komlo olmaktan çıkar. Sizi kırmadan yazmaya çalışıyorum...
    Ben cemaatle lise döneminde onlarla tanıştım, üniversitede cemaatten arkadaşlar vardı. Onlarla defalarca faaliyetlerine katıldım. Hatta normalde dışarıdan katılan biri olarak bilmemem gereken hizmetlerine kadar öğrendim (samimi olduğum kankam sayesinde). Üniversite bitti sadece 2 arkadaşla arada bir görüşürüz. Halâ da memleket aleyhine bir iş yatıklarını görmedim.

    Uzun lafın kısası; ben cemaatin memleket aleyhinde çalıştığına inanmıyorum. Siz öyle düşünebilirsiniz buna saygı duyarım. Ancak bugüne kadar somut bir zararlarını görmedim, bir kişinin de çıkıp "cemaatin ülkemize şöyle de bir zararı var" dediğini duymadım. Uç noktalarda gezen radikal siyasiler hariç merhum DSP başkanı Ecevit, CHP'li Baykal, MHP ve AKP'den onlarca belki yüzlerce milletvekili cemaat hakkında iyi şeyler söylüyorlar. Hatta bunlara eski Anap ve Dyp'li zamane vekilleri de dahil.

    Adamların haklarında 28 Şubattan bu yana o kadar çok iddialar atıldı ki sonradan hepsinin de iftira olduğu ortaya çıktı. Hatta bazen bazı iddialara Fettullah hocanın direk yanıt verdiğini de gördük. En ğır ithamlardan biri de orduya sızıp ele geçirme meselesiydi. Birileri kampanya yürütüp "Orduya sızıyorlar" dediler, o da özetle "memleketin çocukları orduya girerse bu sızma olmaz, zamanında orduya farklı üst kimliklerle giren oryantalistler sızmıştır Türk evladı sızmaz" gibi şeyler söyledi -ki haklı bence.

    Ergenekon ve Balyoz davalarında gördük. Darbe amaçlı çalışan üst düzey kime dokunsan çoğunlukla Sabetaycı (yahudi) çıktı. Ordunun en tepesinde nüfusun %2'sini bile teşkil etmeyen Sabetayistlerinki sızma değildi de Türk evladının orduya girmesi mi sızmaydı? Haklıydı. Daha buna benzer onlarda iddia ve onlarca ceva var. Bir tanesinde de somut olarak cemaatin ülkeye zararı gösterilemedi.

    İddia ispat gerekir. Örneğin; başta Ergenekon-Balyoz davalarında yargılanan subaylarımızın haksız yere orada olduğunu düşünürdüm, ancak sonradan kendi kendilerine yaptıkları oyunlar bile öyle olmadığını gösterdi.
    İspat gösteren herkese inanılır, nokta.

    Navigasyonel

    cemaat içerisinde samimiyetle davasına inanmış adamlar var. ama gelinen aşamada cemaatin de homojen yapıda olduğu pek söylenemez. gitgide güçlenen bu yapının artık kontrol edilemez hale geldiği, cemaat içerisinde bile bu konuda ciddi rahatsızlıklar olduğu biliniyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Dershaneler eğitim sistemindeki en büyük sömürülerin yaşandığı kurumlardır ve bunun yanı sıra, cemaatlerin beyin yıkama çalışmalarının önemli bir ayağıdır. Dershaneler öğrenciler arasındaki eğitim eşitsizliğini azaltmaz, aksine artırır. Dershaneler devletin eğitim konusunda yetersiz kaldığının itirafıdır ve eğitimin hiçbir şartta para karşılığında verilmemesi gerekirken, hem dershaneler hem de özel okullar (ki artık büyük bir kısmı tek bir cemaatin çevresindedir) her köşebaşında insanların vergilerinin karşılığı olması gereken eğitimden para kazanmakta, öğretmenleri sömürmektedir.

    Ama ben yine de sayın başbakanınıza sözlerini ileteceğim. Onun kesin bir bildiği vardır. Sağlık sisteminin düştüğü halden de anlaşılıyor.

    Dershanelerin var olmasinin sebebi, ögrenciler arasindaki egitim esitsizligini kaldirmak degil zaten. Okullarda verilen egitimin yetersiz olmasi da degil. Üniversite sinavi da degil.

    Dershanelerin var olmasinin cok basit: Ögrenci sayisi ile yüksek ögrenim kontenjani arasindaki ucurum. Isterseniz bütün okullarda en iyi egitimi verin ve üniversite sinavini toptan kaldirin ögrenciler öne cikmak icin yine dershanelere gidecekler. Istediginiz kadar dershaneleri kaldirin, ögrenciler bir sekilde bunun yolunu bulacaklar. Dershane endüstrisi sadece form degistirecek. Kisacasi devlet yanlis yere odaklaniyor.

    Avrupa'da bu nasil isliyor biliyor musunuz? Daha cocuk yasta ögrenciler "üniversite mezunu" veya "insaat iscisi" olarak ayrilarak cözülüyor. Egitim düzeyi yüksek aileler cocuklarina daha ailede daha iyi bir egitim veriyorlar. Dersi kötü oldugunda ilgileniyor. Özel ders aldirmaya maddi durumlari fazlasiyla yetiyor. Egitimsiz aileler ise cocuklarina ayni egitimi vermiyor, dersleri kötü oldugunda bunu kabulleniyorlar. Isteseler bile özel ders aldirmak icin bir cogunun maddi durumu yeterli olmuyor.

    Eger bir firsat esitsizligi varsa burada var. Resmen daha hicbir seyden haberleri olmayacak yastaki cocuklar, ailelerine ve maddi durumlarina göre diskrimine ediliyor. Pozitif ayrimciliga maruz birakiliyor. Bunu sorgulayacak yasa geldiklerinde geri dönüsü olmuyor. Bu acikca "insan haklarina" aykiri oldugu halde, AB ülkeleri bunu tartismak istemiyor. Cünkü ayak islerini yapan göcmen nüfuslari var. Bu göcmen nüfusun, diger vatandaslarla ayni firsatlara sahip olmasini istemiyorlar. Toplumun bu sekilde ayrilmasindan memnunlar. Ve bu insanlara inanilmaz düzeyde beyin yikama seanslari uygulaniyor. Cocuklar gerizekali olduklarina kabul ettirilip, diger insanlardan farkli olduklarini hayatlari boyunca sorgulamayacak kivamda bir psikolojiye getiriliyor.

    En azindan bizim sistemimizde, gecekonduda dogup büyüyen bir cocuk ileride isin ciddiyetinin farkina varip, dershanelerden bursa alip, en saglam üniversite okuyabiliyor. Bunun örnekleri var mi demeyin. Cok var. Ögrenci okutmak isteyen, bu cocuklarin elinden tutan bir sürü insan var.

    Kisacasi bu konu belli bir cözümü olan bir konu degil. Ya bu sistemi Avrupa gibi yaparsiniz, ya da simdiki gibi devam ettirirsiniz. Eger simdiki gibi devam ettirecekseniz dershaneleri kaldirmanin hic bir anlami yok. Tam tersi ülkede verilen "egitimi" engellemis ve daha egitimsiz bir toplum yetistirmis olursunuz.

    Söylediklerinizin bir kısmına katılmakla beraber, büyük oranda yanlış bir bakış açısıyla baktığınızı düşünüyorum.

    Herşeyden önce, Belçika'da üniversite eğitimi aldığım için az çok Avrupa'daki sistemi biliyorum. Söylediğiniz gibi, insanların tamamı üniversiteyi hedeflemek yerine, okuldaki başarısına göre bir okula yönlendiriliyorlar. Ancak bu durum sizin bahsettiğiniz kadar trajik bir şekilde olmuyor; çocuğun ilkokuldan itibaren okuldaki başarısına bağlı bir şekilde ve eğilimlerine göre oluyor. Diyorsunuz ya, Türkiye'de köyden çıkıp çok başarılı bir şekilde eğitimini tamamlayanlar var, Avrupa'da buna çok daha fazla örnek var çünkü devletin verdiği eğitim çok daha sistematik.

    Bunun yanısıra, Avrupa'da işçi olmakla Türkiye'de işçi olmak arasında da dağlar kadar fark var. Ya da, ara eleman olmak konusu da aynı şekilde gelişiyor. Orada insanlar fakir ya da zengin olarak ayrılmıyor ve herhangi bir işe sahip herkes az çok insanca yaşayabiliyorken, Türkiye'de ya esnaf olmak ya da iyi bir üniversiteden mezun olmak zorunda. Bu iki kıstastan herhangi birini yerine getiremeyen hiçkimse çok şanslı değilse ayda 1.000 TL parayı evine zor götürür durumda.

    İşte bu nedenden dolayı insanlar mecburen üniversite okuyor Türkiye'de. Yoksa, üniversitede okuyup da aslında çok da iyi bir elektrik teknisyeni olabilecek birçok insan bizim ülkemizdeki sınav sistemi, yanlış yönlendirme gibi nedenlerden dolayı harcanıyor.

    Türkiye'de sistemin baştan sona "sakat" olduğu bir gerçek fakat bu gerçek, dershanelerin başta öğrenciler olmak üzere, eğitim ya da fen-edebiyat fakültesi mezunu olup da devlete kapağı atamamış kişileri de sömürdüğü bir gerçek. 2005 senesinde sadece Ankara/Kızılay'da 690 tane dershane vardı ve bunların neredeyse hiçbirinde doğru dürüst bir eğitimci yoktu. Bunu nereden bildiğime gelirseniz; o dershanelerden bazılarının sahiplerini ya da öğretmenlerini tanıyorum. Bunun yanısıra, formasyon adı altında üniversiteden mezun olan öğretmen adaylarını bu kurumlara 2 yıl boyunca köle yapan, 2 yıl bitmeden de dershane sahiplerinin tehditleri nedeniyle alacaklarından vazgeçen binlerce insan var.

    Dershanelerdeki eğitime gelince;

    Üniversite sınavı tam bir saçmalık. Dershaneler de insanların bu saçmalığa hazırlanmasını az çok sağlayan ama bunun karşılığında hiçbir sorumluluk kabul etmeyen kurumlardır. Eğer dershaneye gittiğini için iyi bir üniversiteyi kazandığını bildiğiniz herhangi biri varsa ve bu kişinin dershaneye gitmese üniversite sınavını kazanamayacağını düşünüyorsanız, size kendi akrabalarımdan örnek vereyim; Bir tane Türkiye 13'üncüsü, bir tane Danıştay daire başkanı, bir tane yargıtay hakimi, onlarca doktor, birkaç tane profesör ve tamamı köyde yetişmiş, hiçbir dershane yüzü görmemiş insanlar.

    Dershanelere anlam yüklemek doğru değil. Onlar ticari amaçlarla kurulmuş ve aynı ehliyet kursları gibi, hiçbir eğitim vermeseler de devletin yönlendirmesi ile bir şekilde kendilerine müşteri bulabilen şirketlerdir. Hiçbiri kutsal bir amaca hizmet etmiyor ve bunların bir kısmı siyasi ve dini amaçlara hizmet ediyor. Aksi halde, tüm dert eğitim aşkı olsa, Samanyolu adlı kanal sabah akşam bacak kadar kız çocuklarını ekrana dikip ağlatmak, liderleri ana vatanından milleti hacet namazına durdurmak yerine, oturup bu aşkları ile eğitim sistemini düzeltmeye nasıl yardımcı olabileceklerini tartışırlardı.

    İyi niyetli olabilirsiniz fakat bakış açınız liberal olmanıza rağmen liberal bir bakış açısı değil. Avrupa'daki eleştirdiğiniz sistemin çok daha acımasız şekli burada yaşanıyor. İnsanlar yarış atına çevrilmiş durumda ve artık gençlerin hayatında ya okumak ya da serserilik dışında bir alternatif yok. Bu sistemi en fazla destekleyen kurumlar ise dershanelerdir. Üniversiteye insanları hazırlamakla yükümlü kurumlar, kendilerine kayıt yaptıran öğrencilere namaz kılmayı öğretiyorlarsa, zaten görevlerini çoktan şaşırmışlardır ve artık bu kurumların varlığı toplum için tehlikedir çünkü devlet kontrolünde olması gereken gençliğin eğitimi konusunu kendi ellerine kontrolsüz bir şekilde almışlar demektir.

    İktidarın dershaneleri kapatacağına inanmıyorum. Ancak tabelalarının üzerinde yazanlar değişir ve cemaate de sağlam bir uyarı yapmış olur. Aksi halde çok büyük zarar görür. Kendi eliyle büyüttüğü canavarı yok etmeye çalışmak kendisine de çok büyük zarar verecektir ve benim bildiğim iktidar sahipleri onu yok etmeye çalışmak yerine, farklı bir anlaşma yoluna giderek hem onların istediklerini verecek hem de asıl gücün kim olduğunu gösterecektir.




  • Hüseyin Çelik ilköğretim 6. sınıf 7. sınıf ve 8. sınıfta öğrencilerin sınava gireceğini açıklamıştı. MEB te açıklamalar yaptı. Ders kitaplarından soru sorulacaktı. Yazılılar etki edecekti. En önemle vurguladıkları artık dersaneye gerek kalmamıştı. Sınav üç yıla yayılmıştı.

    Ertesi gün ya da birkaç gün sonra 6. sınıfa yeni geçen çocuğumu dersaneye kaydettirdim.

    Bakanlıkla farklı düşünüyordum. Zaman geçince zarar edecek sanılan dersaneler öğrencilerin daha da artması ile kar ettiler.

    Şu anda dersane de yetmiyor iyi bir yeri kazanmak için. Para varsa özel ders de gerekiyor. Dersane olmasa da özel ders şart.

    Peki niçin MEB in dediği olmuyor. Yani artık dersane gerekmiyor sözü fos çıkıyor. Benim gibi pek çok veli öğrencisini dersaneye kaydettiriyor.

    Şunun için. Bir sınav var ve daha iyi olan kazandığı müddetçe artı ders şart. Devlet okulları yeterli olsa dersaneye gerek kalmaz sözü yanlış. Devlet okulu çok iyi de olsa rakibi geçmek için artı birşeyler görmek lazım. Özel öğretmen de dahil.

    Sınav olduğu müddetçe artı ders alınmak istenmesi işin doğasında var. Dersaneyi kapattığınızda yine artı ders ihtiyacı devam edecek. Dersanede ders verenler kayıtdışı çalışmak durumunda kalacaklar.

    Cezalar da işe yaramayacak. Ben toplamışım apartmandan 8 öğrenci bedava ders veriyorum sığınakta. Mesela yani. Ders vermek ayıp bir şey mi? Kimse birşey diyemez. Paralı olduğunu nasıl isbat edecekler. Kumarda bile para yakalayamazsan ispatlamak çok zor. (vicdanen birşey demezler diyorum. Karalı bir şekilde cezaya başlarlarsa suçu ispat etmek yerine dersin bedava olduğunu ispat etmeleri istenebilir) 8 genç yerine bir öğrenciye ders versen kim yakalayacak. Kimse yakalayamaz. Açıktan da ders verirsin bir öğrenciye. Kimse ispat edemez paralı olduğunu. Durumu iyi olan zenginler bir veya üçer dörder mesela matematik dersi alırlar para ile. Nasıl yakalayacaklar. Parası olmadığı için tek başlarına artı matematik dersi almak isteyen fakir veya ortagelirli genç tek başına öğretmen tutamayacak. İşte adaletsizlik başladı.

    Devlet özel ders alan zenginin çocuğuna hiç bir şey yapamaz. Yakalayamaz çünkü. Öğrenci ve öğretmen evde bir odada ders işler. Evi bassalar kitabı kapattımı ceza veremezler. Ders işlerken yakalasalar yine ceza veremezler. Sana ne derler. Bedava derler.

    Ama faki gençler tek başımıza özel öğretmen tutamıyoruz. On kişi birleşelim de komşunun öğretmenlik sınavını kazanamamış yeni mezun oğlundan ders alalım. Az biraz harçlık verelim dedİ mi ayvayı yerler. On kişi bir odaya sığmaz. Defter kitap yetmez tahta lazım. Bodruma giripte tahtada derş işlerken yakalandı mı cezayı yerler. Ceza eğitim olunca az olmalı değil mi? Ceza verenler bodrumda ders verilmesini istemiyorlarsa caydırıcı olmak zorundalar.Ceza aşırı yüksek olmalı yoksa bodrumda verilen matematik dersini önleyemezler.

    Dersaneyi yenecekleri bir düşman olarak gördüğünüzde hoş olmayan durumlara düşersiniz. Sonraki nesiller iyi anmazlar. Zamanında Kur an öğrenmek için biraraya gelenlerin başına gelenler geldi aklıma.

    Zaman gazetesinin yazdıkları maalesef doğru görünüyor. MEB Zaman gazetesini yalanlamadı. Ama yalanladı diye duyuruldu medyada. Gazeteni yazdığı taslağın kendisi. Taslağı ele geçirmesi ise gazetecilik başarısıdır bence.

    Dersaneleri kaldırmak isteyen sınavı kaldırmak zorunda. En azından değiştirmek zorundalar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ar_tryk -- 15 Kasım 2013; 23:21:15 >




  • 2 sene önce eğitimin tamamen içinin boşaltılıp matematik fen vb gibi bilimsel bilgileri bildiğini göstermek için sertifika alınması gerekeceğini duymuştum.hata bi kadın eski okul kitaplarını topluyordu.allah çocuklara yardım etsin
  • Devlet'in verdiği eğitim,gelişmekte olan bir ülkede hemen %100 seviyeye gelemez.Eğitim sisteminde,bugün planladım yarın gerçekleştirelim diye bir düşünce olamaz.Önce yapılacaklar planlanmalı,belli bir süre konulmalı ve doğru adımlarla eğitim seviyesi yükseltilmeli.Bunun için de her il'de eşit teknolojide ve eşit refah seviyesinde okullar tanzim edilmeli.Zaten bugün dershaneler devlet eğitiminin yetersiz olmasından kaynaklanıyor.Bu bir gerçek arkadaşlar,Türkiye'de eşit eğitim yok.Fakir ol ya da zengin ol,devlet okuluna gidiyorsan eksik bir müfredatla saçma sapan şeyler öğreniyorsun.Üniversite kazanmak için girdiğin sınavda da bu müfredatla alakası olmayan soruları soruyorlar.Kısıtlı ders saati olmasına rağmen sınava yönelik eğitim verebilen dershaneler varken,bol bol vakti olan devlet okulları neden sınava yönelik bir müfredatta eğitim veremiyor? O zaman benim aklıma şu sorular gelir: Madem devlet dershaneleri istemiyor neden sınava yönelik bir eğitim müfredatı hazırlanmıyor? Bu müfredat hazırlanırken akademisyenlere danışılmış mı? MEB'in müfredat hazırlayan elemanları bu konuda yeterli mi?
    Eğer devletin -daha doğrusu başbakanımızın- amacı eğitimle ilgili bir reform ise,neden hemen dershaneleri kapatmak istiyor? Ben şunları şunları planladım,her şey hazır o yüzden artık dershanelere gerek yok demiyor da ortada hiçbir plan-proje yok iken neden hemen dershaneleri kapatmaya kalkıyor? O zaman ben art niyet arıyorum işin içinde.Gerçekten hırs ve kibir sahibi aynı zamanda ülkeyi kendi malıymış gibi kullanmaya çalışan başbakanın aslında bir güç gösterisi mi bu dershane kapatma olayı? Siyasi bir adım mı? diye soruyorum.Bunlar konuya objektif ve iyi niyetli bakışımla gelen düşüncelerimdi.Diğer taraftan ise kuvvetle muhtemel düşünüyorum ki bu iş tamamen bir Erdoğan-Gülen sorununun meyvesi bir adım.Tam bir güç gösterisi.Ve güç gösterisi yapacağım diye eğitim seviyesi yerlerde,üniversite kazanma başarısı taban yapmış bir eğitim istatistiği bizleri bekliyor.Ayrıca ilk baştaki yazıda hocamın belirttiği gibi ahde vefa içerisinde binbir zorlukla çalışan dur durak bilmeden ders anlatan ve dünyadan bihaber kalan dershane hocalarımızın düşecekleri durumun hesabını kim verecek?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi incrediblemann -- 15 Kasım 2013; 23:29:33 >




  • webbie kullanıcısına yanıt
    Konulari ayirmakta fayda var:

    Yillardir Avrupa'da (Almanya, Isvicre, Avusturya ve su anda Liechtenstein) yasayan ve onlarca ogrenci ve ebeveynle dertlesen biri olarak sistemi "az cok" degil "gayet iyi" biliyorum. Derslerinde basarli olmayan ogrenci daha ilkokuldayken universite okuma ihtimali kalmayacak sekilde ayrilabiliyor. Bunu yapmak icin ebeveynin izni gerektigi icin rehberlik uzmanlari bunu ogrencinin avantajina olduguna dair anne ve babayi ikna etmek icin ciddi caba sarfediyorlar. Cunku net bir sekilde her okul seviyesinde belirli sayida ogrencinin ayrilmasi gerekiyor. Ve isin ilginc tarafi, egitimli ve bilincli aileler bunu kabul etmiyorlar, gerekirse ozel ders aldiriyorlar ama cahil ve bilincsiz aileler bunu kabul ediyorlar. Yani kimi oltaya getirebilirsek, yanimiza kardir anlayisi var.

    Buna bir cok kez taniklik eden milli egitim bakanligimizin yabanci ulkelere (Turk kokenli vatandaslara Turkce ogretmek adina) gonderdigi ogretmenlerden biri arkadasimdi. Defalarca okullarin baskisina ragmen bu ayrimin yapilmamasi icin direnen ve sonunda "insaat iscisi" yerine "muhendis, doktor" evlatlar yetistiren ailelere taniklik edilmis. Bir kere bunu kabul edelim. Bir insan cocuk yastayken ailesi ne vermisse odur. O yasta birinin universite okuyamayacagini tespit edecek bir sistem bilimsel olarak yoktur.

    Su videodaki istisnasiz butun Turk cocuklarin gerizekali olma ihtimali var mi? Boyle bir tesaduf olabilir mi? Acik bir sekilde pozitif ayrimcilik ve sonrasi beyin yikama http://www.youtube.com/watch?v=LccW4tXOfCw

    Avrupa'da isci olmakla, Turkiye'de isci olmayi karsilastirmanin bu tartismaya hicbir katkisi yok. Dunyanin her tarafinda universite mezunu olmak ile, ilkogretim mezunu olmak arasinda daglar kadar fark var. "Karinlari doyuyor, insan gibi yasiyorlar" diye bu farki yok sayacak degiliz. Eger bir ulkede insanlar arasinda ayrimcilik yapiliyorsa bunun karsilastirmasi Turkiye degildir. O zaman Turkiye'yi de Afrika ile karsilastiralim, hic sorun yok diyelim. Boyle carpik bir mantik olabilir mi?




  • Dersane Milli Eğitimin amaçlarını fazla önemsemez. Ticari kuruluşlardır. İhtiyaca cevap verirler. İhtiyaç kalkarsa ortadan kalkarlar.

    Devlet okulları için sınav en öncelikli amaç değildir. Kültürlü insanlar sadece testle yetişmiyor. İyi bir vatandaşta öyle. Ya da sistemin istediği insan tipi.



    Devlet okulunun ilk amacı sınav kazandırmak ollsa test üzerinde daha yoğunlaşırlar. Dersaneye gittiğinizde hemen elinize bilgisayardan çocuğunuzun netlerini gösteren dökümanları çıkarıp elinize verirler. Yorum yaparlar mesela matematikte şu konuda eksiği var derler. Devlet okullarında ise optik okuyucu bulamazsın. Ne netleri değerlendiren program, ne de soru bankaları yoktur. Fotokopi çekmek için bile paraları yoktur devlet okullarının. Veli dersaneye gelince kesenin ağzını açar. Çocuğu için fedakarlık yapıyordur. Devlet okulunda 30 tl fotokopi parası vermezler. Belki veli haklıdır. Verse de okulun başka borçlarına aktarılır o paralar.

    Zengin okullar vardır. Şakır şakır fotokopiler çekilir. Testler akşam çözülmesi için verilir. Veli kesenin ağzını açmıştır. Mezunlar iyi yerleri kazanır. Velileri ekonomik olarak zayıf elilerden okuşan okullardan herkes çocuğunu iyi bir okula aktarmak ister. Ev tutup mahalle bile değiştirilir.

    Kısacası okulun sınava hazırlıklı olması ekonomik ihtiyaçların asgari ölçüde karşılanmasına bağlıdır.




  • Devlet okullarının amacı kültürlü bireyler yetiştirmekse ÖSYM neden MEB müfredatından 180 derece farklı soruları soruyor sınavda? Tamam,ben lisedeki derslerimi iyi dinledim ve müfredatın amaçladığı gibi kültürlü ve sorumluluk şuuruna erişmiş bir birey olarak mezun oldum.İş var mı iş? Nereden para kazanıp hayata atılacağım? Mecburen tahsilime devam etmem gerekiyor ve bu da sınavlarla oluyor.Ama devlet okulu bana bu sınavlara yönelik hiçbir şey katmıyor ki? O zaman ya özel ders alacağım ya da dershanelere başvuracağım ki bence devlet okullarından kat kat daha iyi,daha bilgili ve anlayışlı hocalar mevcut.He diyeceksin ki parasını veriyorsun tabii ki anlayışlı olacak.Ama bilgi kısmına ne deyeceksiniz? Bilgi parayla alınmaz.Benim okuldaki edebiyat hocam gelip projeksiyondan slayt açacak sonra işim var deyip gidecek sonra o sınıf o dersten verim alacak ve gidip sınavda soru cevaplayıp üniversiteyi kazanacak.Yok öyle bir dünya maalesef.Ya dershanedeki gibi kaliteli eğitim verirler ki bu imkansız ya da paşa paşa açık kalacak o dershaneler bunun başkı çıkarı yok.Ama olay siyaset konusuysa ki reform falan yok ortada tamamen düzmece bence eğitim sistemimiz tam bir çıkmaza düşecek,laçkalaşacak.Sonu hayırlı olsun diyelim.




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.