|
Dragon Age: The Veilguard (Çıktı) [PC ANA KONU] (27. sayfa)
-
-
Oyunu bitirdim, uzun süredir beklediğim bir oyun olduğu için de bitirmeden herhangi bir yorumda bulunmak doğru gelmedi. Trespasser DLC'sinden sonra çok fena bir cliffhanger ile bitirip yıllarca beklettiler sonrasında firmanın üzerinden EA kamyonu geçti zaten. Andromeda ve Anthem'de aldıkları sonuçlara rağmen EA'nin stüdyoyu kapatmaması ve tekrar bir Dragon Age yapmalarına izin vermesi pek inanılır şey değil ondan bu oyunu sonunda oynayabilmek gerçekten şans bana göre. Beklentim Trepasser'da hikayeyi getirdikleri yerden devam etmeleri ve Solas'ı da bozmadan hikayesini sonlandırmaları bunu yaparken de evrenin temelindeki Fade, Blight gibi olayların nedenlerini açıklamalarıydı. Bu beklentiye sahip olma sebebim de Inquisition'da Solas'ın yazımdan sorumlu olan, Trespasser'ın baş yazarı olan Patrick Weekes'in bu oyunun baş yazarı olmasıydı. Bu konuda beklentimi karşıladı oyun ki bu oyuna dair karşılamasını en çok istediğim beklenti buydu. Solas'ı bozmadan, evrenin temelindeki olaylara da açıklık getirerek hikayesini güzel bitirmişler. Oyundan ve hikayeden en çok keyif aldığım kısımlar da zaten Solas'ın, Evanurilerin ve arka planda gelişen olayların odak noktası olduğu kısımlardı. Oynanış konusunda sonunda tamamen aksiyon RPG olmayı benimsemişler, Bioware yıllardır hem Mass Effect hem de Dragon Age oyunlarında oynanışı basitleştirip daha çok aksiyona kaymayı tercih etti. Rol yapma ögelerini azaltıp aksiyon kısmına daha çok odaklandı bu yüzden bunun günün sonunda tamamen bir aksiyon RPG olması bana tuhaf gelmiyor, yıllardır sinyalini veriyorlardı zaten. Bioware CRPG tarzından Baldur's Gate, KOTOR ve Dragon Age Origins oyunlarından sonra vazgeçti. Mass Effect ile tam olarak aksiyon RPG olayına geçmeye başladılar ve Veilguard ile geçiş tamamlanmış bence. Bu seri EA'nin en çok gazabına uğrayan seri bu yüzden bu oyun bir Dragon Age veya değil muhabbetine girmek ne kadar doğru bilmiyorum. Origins ile Baldur's Gate'in ruhani devamını yaptılar, başardılar da ve bunu hala günümüzde görebiliyoruz çünkü Baldur's Gate 3 söz konusu olduğunda ilk akla gelen oyun Origins oluyor. İkinci oyun da firma Old Republic MMO'sunu yetiştiremediği için bir buçuk yılda yapıldı ve Inquisition'ın başlangıcına ön ayak oldu, bu oyun ile başladı Dragon Age serisi aksiyon RPG'ye kayma olayı. Inquisition orijinal yapımcıların yapmak istediği esas ikinci oyundu ama EA yüzünden üçüncü oyun oldu ve üstüne BF oyun motoru Frostbite ile yapmaya zorladılar. Firma aşina olduğu motoru ve yetkinliği de kaybedip bazı şeyleri yeniden keşfetmeye çalıştı üzerine o dönem moda olan her oyuna MP mod yapıştırma furyasından da nasibini aldı. Buna rağmen bence çok iyi bir oyun çıkardılar ve seri bu oyunla fiilen aksiyon RPG oldu. Veilguard da aldı bu gazaptan nasibini, 10 yıl aradan ve iki tane başarılı olmayan oyundan sonra eski haline dönmeye çalışan Bioware tarafından yapıldı ve tamamen aksiyon RPG oldu. Günün sonunda ve yaşadıkları birçok olumsuz şeye rağmen iyi bir oyun çıkarmışlar bence, eksikleri ve farklı yapabilecekleri şeyler kesinlikle var ama üzerinden EA Games geçen bir stüdyo olarak hala hayatta kalmaları ve Solas'ın hikayesini güzelce bitirebilmeleri iyi bir şey.
Hikaye konusu, dediğim gibi oyuna dair en çok beklentimin olduğu kısımdı. Trespasser DLC'si ile evrenin kökenine inip Solas'ı çok başka bir yere çıkarmışlardı gözümde, o DLC'den sonra Solas'ı yazılmış en iyi oyun karakterlerinden biri olarak görüyordum. Bu oyundan da beklentim Solas'ın hikayesine açıklık getirmesi ve bunu güzelce sonlandırmasıydı. İsmi Dreadwolf'den Veilguard'a dönünce ana odak Solas'dan başka yere kayabilir mi diye düşünmüştüm ama nihayetinde oyunun ana hikayesi hala Solas'ın üzerine kurulu ve bu durum beni memnun etti. Bu serinin evrenini çok seviyorum, oyunların dışında ansiklopedisini de alıp bir de öyle okumuştum. Yaşadığı bir çok aksi duruma rağmen hala taş gibi evreni var serinin ve Veilguard bu evrenin en önemli kısımlarına değiniyor. Arka planda olan her şeyin gün yüzüne çıkması ve detaylandırması bu oyunda en çok beğendiğim şey oldu. Bunun dışında bu hikayenin Rook ve Veilguard ekibiyle değil The Inquisitor ile ilerlemesini de tercih ederdim özellikle Trespasser'ın sonunda Solas seni kendinden kurtaracağım dostum dedikten sonra adamı sadece birkaç yerde görebilmek üzdü. Bu durum sadece The Inquisitor özelinde de değil, bu denli büyük bir hikayenin önceki oyunlardan önemli karakterleri de getirmesi gerekiyordu ama Bioware bu konuda ne yazık ki çok az karakteri çok kısa süreliğine getiriyor. Bu durum World State olayının gitmesinin eksiliğini tamamen ortaya çıkarmış. Buna çok odaklanmadıklarını düşününce kendileri belli bir World State yaparlar demiştim ama onu da pek yapmamışlar, geçmişteki karakterlerin eksikliğini çok net hissettim. Ben Inquisition'a kadar olan World State'de Morrigan ile Hero of Ferelden'i bir araya getirmiştim ve adam Inquisition esnasında Blight konusunda araştırmalar yapıyordu. Konu olan hikayeye mükemmel bir şekilde uyardı demekten kendimi alamadım birkaç defa, ciddi anlamda yazık etmişler. The Inquisitor ile de Trespasser'ın sonunda o kadar yükseldikten, haritada Tevinter'e bıçağı sapladıktan sonra daha çok muhatap olmak isterdim en azından, kontrol edemeyecek olsam dahi. The Inquisitor kendini ilgilendiren kişisel hikaye yerine güneyin problemleri ile ilgileniyor oyunda ve mektup arkadaşından öteye de gidemiyor. Bu durumu da ciddi anlamda potansiyel kaybı olarak görüyorum. Tevinter konusunda da oyun potansiyelini kullanmamış, şu ünlü Magisterium karşısına bir kere dahi çıkamadık oyunda. Dorian ve birkaç magister'in anlattıklarından tecrübe ettiğim de yeterli gelmedi açıkçası. Altın Şehri, Kara Şehre çeviren arkadaşların kuvvetine tanıklık etmek isterdim. Oyunun hikayesi ana odak olarak doğru işler yapıyor, anlatması gerekenleri anlatıyor ama ölçeğinin farkındaymış gibi hareket etmiyor. Aklımdaki sorulara cevap vermesini beğendim ama bu hikayeyi daha büyük ölçekte, geçmişten daha çok karakterle beraber tecrübe etmek isterdim. Aradan geçen 10 yılın etkisi diye düşünüyorum bunu, ölçeği büyük yapıp altında kalmaktan çekinmiş olabilirler bu yüzden de çok suçlayamam açıkçası. EA'nin istediği şekilde iki oyun yapıp özgür kaldıkları bu oyunda boylarını aşan işlere girip yine başarısız olsalar firmanın tabutuna çakılan son çivi olurdu.
Ana karakter Rook bana Hawke ve biraz da Shepard'ı anımsattı. Arka planını, görünümünü belirleyebiliyoruz ama karakteri konusunda rol yapmaya pek alan tanımıyor, daha çok ön tanımlı bir karakter. Diyalog sistemi Dragon Age 2'yi anımsattı, Rook'un tavrı konusunda pek müdahale etme şansı yok ama söyleme şeklinde seçenek sunmuşlar. Ne kadar çeşitliydi bunlar diye sorarsanız çok çeşitliydi diyemem. Dragon Age 2'de Charming diyalogları çok kullanırdım, bunda da kullandım ama ondaki kadar munzurluk pek yaptırmıyordu. Rook'u fazla ön tanımlı yapmışlar, oynayanların bu tanımı değiştirme şansları da pek yok. Dragon Age 2'de Hawke'ın fikirlerini söyleme şekline göre yoldaşları arasında kapışmalar çıkabilirdi, birbirleriyle rekabete girme durumları vardı ama bunda pek öyle bir durum yok. Rook, yoldaşlarına pek ters gelecek laflar etmiyor ya da aralarında seçim yapacağı durumlara girmiyor, sonsuza kadar en iyi arkadaşlar olmanızı istiyor oyun. Bioware oyunları arasında yoldaşlara en çok odaklanan oyun budur diye düşünüyorum çünkü abartmadan dahi oyunun yarısı yoldaşlar, dertleri ve bağlı oldukları gruplar üzerine kurulu diyebilirim. Bu durumun ana sebebi oyunun isminde belli aslında, bu oyun ana karakter Rook'dan çok, o ve yoldaşlarının oluşturduğu Veil Gardiyanlarını ana kahraman koltuğuna oturtuyor. Önceki oyunlarda da yoldaşlar ön plana çıkardı, zaten bu stüdyonun en önemli özelliklerinden biri yoldaş karakterleri iyi yapmak ama bu oyunda durumu biraz daha da ileri taşımışlar. Rook, oyuncunun karakteri ama hikayeyi ele aldığımızda bu oyunun ana kahramanı sadece Rook diyemeyiz, Veil Gardiyanları bu oyunun ana kahramanı bu yüzden de hikayenin yarısı bu grubun üzerinden ilerliyor. 7 yoldaşın hepsinin de çok fazla görevi var ve oyunun gidişatına etki ediyorlar. Oyundaki yoldaşları Evanurilerin kullandığı piyonları aktarma konusunda bir araç olarak kullanılmışlar bu yüzden görevleri sadece kendi dertlerini değil ana hikayeyi de etkiliyor ve ilgilendiriyor. Her yoldaşın bir ana düşmanı var, o ana düşmanın idare ettiği gruplar Evanurilere çalışıyorlar. Rook ile adım adım karakterleri tanırken baş düşmanlarını da ortadan kaldırıyorsunuz. Bioware bu konuda biraz formülize gitmeyi tercih etmiş çünkü yapı itibariyle hepsi aynı şekilde ilerliyor. Tanışma faslı, dertleri dinleme, düşmanını tanıma, düşmanı araştırma ve sonunda düşmanı yenme yoldaş görevlerinin yapısı, aralarda da kendilerini ve karakterlerini anlatan muhabbetler, gezintiler bulunuyor. Yoldaşlar arasında Emmrich, Neve, Bellara ve Davrin'i sevdiğimi söyleyebilirim özellikle Emmrich favorim. Yoldaşların bağlı olduğu gruplar da yoldaşlar kadar önemli, bu gruplardan birini kendinize arka plan olarak da seçiyorsunuz. Ben Grey Warden oynadım ve incelediğim kadarıyla hikaye ile en bağlantılı, en çok seçenek sunan da bu grup çünkü hikayede Blight önemli bir yere sahip. Yoldaşlarda olduğu gibi gruplarında da bir bağlılık seviyesi var, bu bağlılık görevlerini yaparak artıyor ve bağlı olduğunuz gruplar hikayede etkili oluyorlar. Oyunda karar verme konusunda en çok serbest bırakılan yerler yoldaşlar ve gruplarının görevleri, bu görevlerde çok fazla karar veriliyor ve verdiğiniz karara göre farklı sonuçlar gelişiyor. Rol yapma konusunda oyunun en özgür bıraktığı kısım bunlar. Yoldaşlarla ilişkiyi ve oyunun sonuna etki etmesini Mass Effect 2'ye benzettiğimi söyleyebilirim, özellikle son kısımda yoldaşlarla ve gruplarla olan bağınızın sonuçları ortaya çıkıyor. Yoldaşlara dair güzel bir detay da eklemişler, hepsi kaldığı odayı ilişkiniz ilerledikçe daha da kişiselleştiriyor, aranızdaki ilişki ilerledikçe odalarını daha çok dekore etmeleri hoşuma gitti.
Dragon Age, bu oyunla beraber hem fiilen hem de alenen bir aksiyon RPG olmuş diyebiliriz. Daha önce bahsettiğim gibi Bioware yıllardır oyunlarındaki detayları, mekanikleri basitleştirip aksiyona kayıyordu. Dragon Age, bu geçişin en net gözlemlendiği seriydi ve sonunda aksiyon RPG olmuş. Origins CPRG oynanışını benimseyip, infinity engine oyunlarına benzer bir oynanış sunuyordu bu sayede karakterlerin oturup kalkma şekline bile önceden karar verebilmek mümkündü. İkinci oyun ilk oyunun temellerini esas alıp aksiyon RPG konusunda ilk adımı attı, rol yapma konusunda ön tanımlı karakter sunduğu için de kısıtlamayı beraberinde getirdi ama onda da hala karakterlerin her hareketini önceden belirlemek mümkündü. Inquisition tamamen alakasız bir motor ile yapıldı ve bence seri bu oyunla da fiilen aksiyon RPG oldu. Taktiksel kamera kullanılamaz derecede kötüydü bu yüzden de anlamsızdı bence, karakterlerin sadece kaç can basabileceği ve hangi hareketi kullanabileceğini seçebiliyorduk ki bunlar da çok anlamlı değildi bana göre. Diğer oyunlardan tek kalan şey grup üyelerini kontrol edebilmekti onunla da çok zor düşmanlar gelmediği müddetçe ilgilenmiyordum. Veilguard eski oyunlardan kalan tüm CRPG ögelerini dışarıda bırakmış, daha çok Mass Effect oyunlarına yakın bir oynanış benimsemiş. Karakterlerin hangi özelliklere sahip olacağına ve ne zaman kullanacağına karar veriyoruz. Benim bu geçiş konusundaki fikrim ya CRPG olmalı ya da aksiyon RPG olmalı, arada kalırsa ne olduğu belirsiz iki taraftan da bir şeyler almış bir melez ortaya çıkıyor ve köşeli oynanışa sahip bir oyun ortaya çıkıyor. Inquisition'da can hakkımı yemesinler diye ellerinden alıyordum bu yüzden gidip bayılıyorlardı bir de onları canlandırmaya uğraşıyordum, oynanış aksiyon RPG'ydi amelelikleri CRPG ögelerinden geliyordu bu oyunda en azından öyle köşeli bir durum yok. Rook'un seçebildiği sınıflar ve bunların sunduğu çeşitliliği beğendiğimi söyleyebilirim. Warrior olarak oynamayı tercih ettim, önce Champion sonrasında Slayer olarak devam ettim genel olarak keyifliydi oynanış. Sınırsız respec hakkı vermeyi akıl etmeleri güzel olmuş bu sayede farklı şeyler denenebiliyor. Yoldaşların özellikleri geliştirip doğru ekibi kurunca sinerji atakları yapmak keyifliydi. Düşmanlar ve sahip oldukları zayıflıklar dövüşlerde ana etmen olmuş, eğer düşmanın zaafı üzerinden saldırmazsanız süngere dönüşebiliyorlar bu yüzden hangi düşmanın neye karşı zayıf olduğunu bilmek önemli.
Sanat tasarımı, atmosfer ve grafikler oyunun en çok konuşulan kısımlarından. Sanat tasarımı, Inquisition'a yakın ama daha yumuşak yapmışlar, serideki en çok beğendiğim sanat tarzı Inquisition'da olduğundan bu oyundaki tasarımlar beni rahatsız etmedi. Genel olarak karakter tasarımları fena değildi ama mekan tasarımlarında çok başarılı iş ortaya koymuşlar. Mekanların atmosferi çok güzel, grafik ve ışıklandırma kalitesi üst düzey oyunda özellikle kapalı mekanlarda atmosfer çok iyi oluyor. Oyunun bölgelerinden Hossberg'i çok beğendiğimi söyleyebilirim ama diğer bölgeler de güzeldi. Doku kalitesi, özellikle de sıkça bahsedilen saçların kalitesinde çok iyi çalışmışlar. Frostbite motorunun sunduğu en büyük artı da budur zaten, atmosfer ve grafikler konusunda üst düzey bir ürün çıkıyor ortaya. Karakterlerin yüz ifadeleri de güzeldi özellikle Bellara'yı canlandıran kişi güzel aktarmış. Oyun genel anlamda son dönemde çıkan en cilalı oyunlardan diyebilirim rahatlıkla. Bu kadar düzgün, sıkıntısız çalışıp güzel görünen oyunlar pek olmuyor son dönemlerde.
Bölüm tasarımlarında Origins ve ikinci oyuna geri dönüş yapmışlar. Inquisition ve Andromeda'da eleştiri alan açık dünyalarından sonra çok şaşırdığımı söyleyemem bu duruma. Inquisition'daki açık alanlara da tercih ederim bu tarz bölüm tasarımlarını. Görev dizaynlarında Mass Effect 2 benzetmesi yapılıyordu, katılıyorum buna. Hafif bir metroidvania tarzı var bölümlerde, yoldaşların sahip olduğu özelliklerle, gidilmeyen yolları açıp sandıklara erişmede kendini gösteriyor. Loot güzel oyunda, aynısından alınan eşyaların yer kaplamasındansa eldeki olanın nadirliğini arttırması güzel bir detay. Zırhlar, aksesuar ve silahlardaki çeşitlilik iyi. Çok fazla sayıda ve görünümde eşya var ve birçok farklı tarzda avantaj sunuyor bu da oynanışı zenginleştirme açısından olumlu bir şey. Sandıkları iyi bir şekilde doldurmuşlar ve bölgeleri tamamlamak ödüllendirme açısından başarılı olmuş. Bu bölüm tasarımının getirdiği tek eksi büyük mekanlara sahip olmayı da engelliyor maalesef. Minrathous ve Treviso gibi yerler çok ufak kalıyor, yıllardır merak ettiğimiz mekanları tüm ihtişamıyla göremiyoruz. Minrathous'un Dock Town'dan ibaret olması üzücü bir şey.
Müzikler konusunda oyun önceki oyunlardan geride kalmış. Hans Zimmer ve Lorne Balfe ilgilendi oyunun müzikleriyle, özellikle Zimmer çok büyük isim ve işlerini de çok beğeniyorum ama bu oyunda ortaya koydukları çalışma Trevor Morris ve Inon Zur'un arkasında kalmış ne yazık ki. Oyunda Dawn Will Come, Fen'Harel, Grey Warden müziği, Fenris müziği gibi öne çıkan bir parça bulunmuyor. Bu dediklerimi defalarca dinlemişimdir ve çaldığı sahneler de özellikle aklıma kazınmıştır. Bu konuda oyunun arkada kalması üzücü oldu özellikle Trevor Morris ile çalışmaya devam etmemeleri oyun Solas'ın üzerine kuruluyken çok üzücü.
Toparlamak gerekirse; Veilguard Solas ve hikayesi konusunda beklentilerimi karşıladı fakat hikayenin ölçeğinin hakkını verememiş. Bunda Bioware'in 10 yıl istediğini yapma şansı olmamasının da etkisi var diye düşünüyorum, bu stüdyo tepe noktasındayken bu hikaye çok daha geniş ölçekte anlatılıp Origins'i de geçecek bir iş ortaya çıkabilirdi. Rook karakterini çok sevdiğimi söyleyemem bu oyunu The Inquisitor ile oynamayı tercih ederdim. Rol yapma ögelerindeki azalış belirgin seviyede, diyaloglarda çeşitlilik pek yok ve yazım kalitesi çok iyi diyemem. Yoldaşları genel olarak sevdim, oyunda önceki oyunlarda yer edinenlerden fazla yer ediniyorlar ve yoldaştan fazlası olup ana kahramana yakın bir yerde bulunuyorlar. Oyun rol yapma konusunda en çok özgürlüğü yoldaş ve bağlı oldukları grup görevlerinde sunuyor bu yüzden oynarken yapmanızı tavsiye ederim. Oynanış yıllar içerisinde maruz kaldığı basitleştirme sonucunda tamamen bir aksiyon RPG haline gelmiş, genel olarak beğendim oynanışı. En azından ne olduğunu biliyor ve melez olup köşeli bir yapıya sahip değil. Bu oyunu Inquisition'ı ve Solas'ı sevenlere tavsiye edebilirim, özellikle Trespasser oynadıysanız bu oyun Solas'ın hikayesini güzel bir şekilde sonlandırıyor. Origins tarzı bir oyun arayanlar pek istediğini bulamayabilir çünkü ortak yanları pek yok. Bu oyunun ne kadar Dragon Age olduğunu sorgulamak başta da söylediğim gibi pek doğru değil bence çünkü yıllar içerisinde her oyununda da büyük değişiklikler yapan bir seriyi tanımlamanın yolu pek yok. Yıllar sonra üzerine çöken EA baskısından bir nebze kurtulup bu oyunu çıkardığı için Bioware adına mutluyum, umarım EA bu stüdyonun üzerinden tekrar kamyon gibi geçmez de biraz kendilerini toparlamalarına ve eski hallerine dönmelerine izin verir.
-
Genel olarak Dragon Age: Inquisition'la aynı anlatıma ve diyalog yapısına sahip kombatlar, karakter oluşturma vesayre tamamen aynı. origin çizgisinden çıkalı çok olmuş ama Inquisition'a görede üstüne eklemişler.
Oyun motoru EA'nın kendi motoru ama bu motor BF2042 geliştirmeden önce güncellenmişti.
bu oyunda kullandıkları güncel olmayan hali ki bir çok kısım 2012 oyunlarından kalma gibi aydınlatma ve texture'lar sırıtıyor yer, yer.
Woke saçmalığıda gelirsek. Baldurgate gibi bu ögeleri bulundurup başarılı olan yapımlardan mı ilham alındı. yoksa bunları öne çıkararak taktir göreceklerini düşündüler bilemeyiz. aciz bir hareket olmuş ön plana çıkarmak. sıvamışlar.
Mage sınıfıyla 13-14 saat'te bitirdim oyunu. sıkıcı değil kendini oynatıyor fiyatı düşünce alınıp oynanabilir.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi unconc3rn3d -- 13 Kasım 2024; 16:8:0 > -
Oyunu 80 saat sonunda %100 tamamladım. Dragon Age serisine oldukça aşinayım; Inquisition dışındaki diğer iki oyunu severek bitirmiş biri olarak, bu oyun hakkında görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, Inquisition’ın açık dünya tasarımından duyduğum hayal kırıklığını burada tekrar yaşamadım. Inquisition’ı tam anlamıyla bitiremeden bırakmamın ana sebebi, açık dünyasının sıkıcı ve monoton yapısıydı. Buna rağmen, Inquisition'daki karakterler daha iyi yazılmış ve akılda kalıcıydı. Ancak Veilguard bölüm tasarımları ve dövüş mekanikleriyle bana göre daha başarılı bir deneyim ortaya koyuyor.
Açıkçası, oyunla ilgili çıkan onca olumsuz haberden sonra beklentim çok düşüktü. Oyunu oynayıp, beklediğim kadar kötü olmadığını fark edince devam ettim. Bu noktada beni oyunda tutan en büyük etken, Inquisition’da sevmediğim unsurların bu oyunda olmaması ve Dragon Age evreninin hikâyesine az da olsa bir devam niteliği taşıması oldu.
Ancak, oyunda beğenmediğim pek çok şey de var. Hikâye, bana göre Mass Effect 2’nin Dragon Age’e uyarlanmış bir versiyonu gibi hissettirdi. Hatta Darkspawn’ın resmen Collectors’a dönüştürüldüğünü söyleyebilirim. Müzikler de oldukça yetersizdi. Oyunun son sahnelerinde ve Harding’in görevlerinde farkettiğim bir kaç müzik dışında dikkat çeken bir yanı yoktu. İlk oyunun efsane müzikleri Leitmotiv olarak seride kullanılmalı bence; bu şekilde, en azından bir tema devamlılığı sağlanır.
Oyunu hakkıyla bitirebilmek için ana görevler dışında yoldaş görevlerinide bitirmek gerekiyor. Bölgelerdeki lootları toplamasanız ve minik yan görevleri yapmasanız bile sadece yoldaş görevleri bile oyunun süresini haddinden fazla uzatıyor. Üstelik diyalogların hem basit bir düzeyde yazılmış olması hem de zaman zaman aşırıya kaçan politik doğruculuk kaygıları nedeniyle yoldaşlarla bağ kurmak ve gereksiz uzunlukta olan görevlerini yapmak tahammül sınırlarımı baya zorladı. Yine de Emmrich’in görevleri biraz farklı ve eğlenceliydi; bu noktada hakkını yememek lazım.
Tüm eleştirilerime rağmen, oyunun kendini bu kadar saat oynatması bazı şeyleri doğru yaptığının bir göstergesi. Net bir şekilde bir emek ve çaba var, ancak bu çaba özgün bir hikâye ve daha iyi yazılmış diyaloglarla çok daha etkileyici bir oyun ortaya çıkarabilirdi.
Sonuç olarak, benim için ilk iki oyunun gerisinde kalan bir Dragon Age oyunu olsa da, herkesin en az bir kez deneyip bitirebileceği, ortalama bir yapım olduğunu düşünüyorum. Ancak, ikinci kez oynayacağımı sanmıyorum.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi KnightOfCups -- 12 Kasım 2024; 12:48:55 >
-
Oynayıp sevenleri kıskanmaya başladım ha. Tüm ön yargımı kenara bırakıp oyunu bitirmeye çalışıyorum yok abi katlanamıyorum gitmiyor. Karakter tasarımları olsun diyaloglar olsun karakterlerin çok meleğimsi olması olsun katlanılmaz yapıyor bir müddet sonra. Hele Origins oyununu sevenlerin bu oyunu da çok sevmesini asla anlayamıyorum. Sanırım zevkler ve renkler mevzusunu daha iyi anlıyorum artık. En azından seriye saygımdan bitirmek isterdim yazık oldu.
-
İlk kez bu tür oyun oynuyorum. Oyunu çok beğendim. Bu sabah itibariyle oyun bitti. Tekrar aynı adamla kazandığım silahlar ve güçlere devam etme imkanım yok mu gençler. Olmazsa yan görevlere girişeceğim. -
Çok güzel bir inceleme yazmışsınız, bir solukta okudum tebrik ederim. Oyunun gizli sonu ile ilgili düşüncelerinizi merak ettim.
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Crossroads'ta erişilmesi zor özel bossları kestiğimizde bir ses bizimle konuşuyordu. Aynı ses oyunun bitiş ekranında da mesajlar veriyordu. Bildiğim kadarıyla Evanuris grubundan hayatta kalan son 2 elf bu oyunla birlikte yok edildi. Bu gizemli kişi Evanuris grubundan hayatta kalan birisi mi yoksa Inqusition oyununda da bazı yerlerde adı geçen infazcılar (Executors) grubunun bir üyesi mi, görüşlerinizi merak ettim. Çünkü sanırım bir sonraki oyun bu karakter üzerinden şekillenecek gibi görünüyor. -
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Gizli sonu alınca biraz inceledim. Executors bu arkadaşlar, Inquisition'da bahsettiğiniz yerde adı geçenler. 3 yerde konuşuyorlar oyunda, Necropolis, Arlathan ve Crossroads'da. Haklarındaki en detaylı bilgi Tevinter Nights öykü derlemesinde oyunun baş yazarı Patrick Weekes'in yazdığı The Dread Wolf Take You hikayesinde bulunuyormuş. Şimdilik görünen, evrendeki önemli olayların arkasında bu arkadaşların olduğu, Evanurilerin bunları tanıdığı ve Thedas'ın ötesinde, denizin diğer tarafında kalan bir grup oldukları. Herhangi bir DLC çıkmayacağı için sonraki oyuna kadar doğrudan bir şey görmek pek mümkün olmayacak büyük ihtimalle ama Dark Horse ile yakın çalışıyor Bioware. Yakında oyunun sanat kitabı çıkacak, sonrasında çizgi romanlar gelebilir. Sık sık roman da çıkarıyorlar. İlerleyen süreçte bunlar üzerinden birkaç ipucu verirler ama esas hikaye sonraki oyun ile başlar. Veilguard'da süre gelen hikayeyi iyi bir şekilde sonlandırdılar bu yüzden memnunum, sonrasında yapacakları şeyleri de zamanla göreceğiz artık.
-
Bu yılın tartışmalı yapımını bitirdim ve başarılı buldum. dragon age serisi rol yapma unsurlarını 2. ve 3. (dai) oyunda bitirmişti. 2014 dai zaten fazlasıyla yumuşatılmıştı bu yüzden veilguard dan rol yapma öğeleri beklemiyordum.
Oyunun en kuvvetli yanları combat, companionlar ile savaş, keşif, animasyonlar, karakter kişiselleştirme ve başarılı pc optimizasyonu.
Ana hikaye yer yer ilgi çekici oluyor ama ortalama denebilir. Yan görevlerin bazıları beklenmedik kadar iyi ve ödüllendirici. Ayrıca bazı companionların hikayeleri de fena olmamış hepsi mutlaka yapılmalı.
Oyunun en büyük sorunu yazımı ve düşman çeşitliliği. Hikayeyi aktivistlere yazdıracaklarına bu işin ustalarına yazdırsalarmış böyle sıradan diyaloglar görmezdik.
Sonuç olarak yılın başarılı yapımlarından biri veilguard, fakat çok daha iyisi olabilirmiş.
-
ea baskısından kurtulup oyunu çıkardığı için bioware adına mutlu musun? oyun zaten ea baskısı yüzünden böyle. ea baskısı olmasaydı origins gibi oyun yapıyordu bioware, kod adı da joplin'di. 2 sene geliştirdikten sonra ea projeyi iptal etti ve canlı servis dragon age yaptırdı bioware'e. jedi fallen order satmasaydı bu oyun canlı servis oyunuydu. hiç sormadın mı kendine grafikler niye fortnite, sanat tasarımı niye destiny gibi. oyunda ki karakterler arasında geçis olmamasının sebebi bile karakterlerin online'da ki diğer oyuncular tarafından kontrol edilmesi üzerine tasarlanmasıydı. zaten görev ve bölüm dizaynı, diyalogların basitliği oyunun canlı servis olduğunu belli ediyor. oyun iyi veya kötü bu beni ilgilendirmez ama oyun bas bas bağırıyor ben canlı servis için planlandım diye. oyun çıkışından bu yana 1 milyon bile satamamış. bırak ea'nin bu saatten sonra bioware'i rahat bırakmasını, bioware'i kapatmazsa iyidir.
-
inqusition'da rol yapma unsurları yok muydu? oyunda bir sürü seçim yapabildiğin an var; kimin divine olacağını seçmek, cole'u ruh veya insan yapmak, tapınakçılar ve büyücüler arasında seçim yapmak veya orlais'in bir sonraki hükümdarını seçmek... yan görevlerde de keza seçimlerinizi yapabiliyorsunuz. aynı zamanda kötü karakter olabiliyor, herkesin nefret ettiği karakter olabiliyorsun. evet bir origins değildi inqusition ama gayet rpg özellikleri vardı. veilguard en fazla a.creed falan olur. bu sitede veilguard övenler bana hiç objektif gelmiyor, aynı 9 10 veren siteler gibi sallayıp sallayıp duruyorsunuz. oyunu sevmeniz tabi ki kişisel tercihiniz , saygı duyarım ama veilguard övmek içinde serinin iyi oyunları yermek çok saçma.
-
Oyunu yan görevleri ile birlikte tamamen 70 saatin sonunda bitirdim. yer yer bazı görevlerinde senaryo düşüklüğü sebebiyle sıkılsam da oyun bana göre oldukça başarılı olmuş.
oyunun genel tablosuna baktığımızda RPG elementleri ahım şahım bir şekilde yok. istesek de kötü adam olamıyoruz. oyunun belirlediği çizgiden çok ufak şekilde sapmalar olsa da rol yapma konusunda yetersiz olmuş. yine de oyunun başında yaptığımız bir seçim oyunun sonunu etkiliyor ama bu tabi ki istenilen düzeyde değil.
RPG yönü ne kadar eksi ise de aksiyon, bölüm dizaynı, sanat tasarımı, yoldaşlar, beceriler ve görünüş çeşitliğinde oldukça aşmış ve iyi olmuş. görünümü istediğimiz gibi şekillendirmemiz, oynayış çeşitliliği, arayüz, açık dünya olmayışı ve bunları bize aynı şeyleri tekrar tekrar yaptırmayışı artı puan.
senaryosu bir tık vasat, diyalog yazımı daha güzel yapılabilirmiş, oyunun belli başlı yerlerinde politik doğruculuk aksa da eleştirildiği gibi fazla değil.
oyun yan görevleri zorunlu tutmuyor. ama unutmayın oyunun yüzde 30luk kısmı ana hikayeyi oluştururken geriye kalan yüzde 70'lik kısım yoldaş hikayelerinden oluşuyor. yani oyunu sadece ana hikayesini bitirip de rafa kaldırmanızı tavsiye etmem. çünkü bunu yaptığınız takdirde baya bir içerik kaçıracaksınız. ayrıca yoldaş görevlerini yapmamanız oyunun sonunu direkt olarak etkiliyor.
bazı görevlerin sonu beklenmedik ve sürprizlerden oluşuyor. hoş bir detay olmuş.
düşman çeşitliliği yok. oyunun başındaki düşmanlar ne ise sonundaki düşmanlar da o. daha farklı düşman çeşitliliği yapılabilme imkanı varken neden yapmamışlar kafada soru işareti.
genel olarak değerlendirildiğimde senaryo ve diyalog yazımına birazcık daha uğraşıp RPG öğelerine birazcık daha yüklenselermiş ortaya daha iyi bir iş çıkacakmış. ben şans vermenizi tavsiye ederim eleştirildiği kadar kötü değil. önyargısız yaklaşılacağı takdirde beğenileceğini düşünüyorum. ben baya severek oynadım, kendisi de baya bir oynatırdı kendini. dragon age evreni güzel bir evren belli bir yerden sonra kendinizi o evrenin içinde hissediyorsunuz.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi GalaxySpınn -- 13 Kasım 2024; 14:43:43 >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X