Şimdi Ara

Dünyanın en gelişmiş hiper yerçekimi tesisi faaliyete geçti

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
1
Favori
419
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Dünyanın en gelişmiş hiper yerçekimi tesisi faaliyete geçti
    Çin, bilim dünyasında bir kez daha büyük bir adım daha atarak dünyanın en güçlü yapay yerçekimi oluşturabilen santrifüj tesisini hizmete açtı. Hangzhou kentinde yer alan ve Centrifugal Hypergravity and Interdisciplinary Experiment Facility (CHIEF) olarak adlandırılan bu tesis, mühendislikten jeolojiye, malzeme biliminden çevre araştırmalarına kadar geniş bir yelpazede deneylerin yapılmasına imkan tanıyacak.



    Yapay yerçekimi için pahalı bir tesis



    2018 yılında Çin hükümetinden onay alan ve 2020’de inşaatına başlanan proje, yaklaşık 2 milyar yuan (276,5 milyon ABD doları) maliyetle tamamlandı. CHIEF, dünyanın en büyük ve en güçlü hiper yerçekimi santrifüjüne ev sahipliği yapıyor. Bu devasa yapı, yapay olarak yerçekiminden katbekat daha güçlü olan bir "hiper yerçekimi" oluşturabiliyor.



    Santrifüj teknolojisinin merkezinde, yüksek hızda dönen dev bir kol bulunuyor. Bu kol, taşıdığı yükle birlikte dairesel bir hareketle döndüğünde, merkezkaç kuvveti devreye giriyor. Bu kuvvet, Dünya'nın normal yerçekimi (1G) üzerinde bir basınç oluşturarak çok daha güçlü yerçekimi koşullarını, yani hiper yerçekimini (hypergravity) simüle ediyor.



    Araştırmaları hızlandıracak



    Dünyanın en gelişmiş hiper yerçekimi tesisi faaliyete geçti
    CHIEF, bilim insanlarına doğada binlerce yıl sürebilecek süreçleri hızlandırarak gözlem yapma imkanı sunuyor. Örneğin, bu gibi tesisler sayesinde bilim insanlarının doğada on binlerce yıl sürecek kirleticilerin taşınması süreçleri incelenebilecek. Tesis sayesinde bilim insanları ayrıca, nehir taşkınlarının barajlara etkisi, depremlerin zemin yapıları üzerindeki sonuçları ve uzayda bitki yetiştirme gibi farklı alanlarda deneyler yapılabilecek. Aynı şekilde, barajların yıllar süren stres koşulları altındaki performansını birkaç saat içinde modelleyerek, daha güvenli ve dayanıklı mühendislik yapılarının tasarlanması mümkün olacak.



    CHIEF’in santrifüjleri, 1.900 g-t (yerçekimi ivmesi × ton) kapasiteye ve 32 ton yük taşıma gücüne sahip. Bu kapasite, ABD Ordusu Mühendislik Birliği’nin 1.200 g-t’lik tesisi gibi diğer tüm mevcut tesislerin çok üzerinde bir güç sunuyor.



    Karşılaştırmak gerekirse, NASA’nın Goddard Uzay Merkezi’ndeki santrifüj, 10 yıl önce dünyanın en büyüğüydü. 42,6 metre çapında ve 250 km/s hızda dönebilen bu santrifüj, yalnızca 2,5 tonluk yükü 30G’ye kadar hızlandırabiliyordu. CHIEF’in çok daha büyük yükleri çok daha yüksek G kuvvetine çıkarması, onu eşsiz bir teknoloji harikası yapıyor.



    Genel olarak CHIEF, baraj ve yamaç mühendisliği, sismik zemin mekaniği, derin deniz mühendisliği, derin yer mühendisliği, jeolojik süreçler ve malzeme işleme alanlarında kullanılacak. Tesisin ilk santrifüj motoru halihazırda çalışır durumda ve diğer iki santrifüj ile 10 birimlik destek ekipmanlarının üretimi sürüyor. CHIEF'in ilk devreye alma aşamasının bu yıl gerçekleşmesi planlanıyor.




    Kaynak:https://newatlas.com/science/chief-hypergravity-facility-most-powerful/







  • Çin Batı menşeili değer, dünya görüşü, uygulama ve sistemleri benimseyip içselleştirerek yükseliyor. Geleneksel Çin olarak kalsalardı bugün hiçbir yere gelemezlerdi. Geleneksel Çin olarak on yıllar boyunca süründüler (Çinliler yabancı işgallerinin ve felaketlerin eksik olmadığı bu dönemi aşağılanma devri olarak anar). Bu dönemi takiben komünist devrimci Mao Zedong Çin'e gelenekten bile berbat bir rejim ve ideoloji getirdi. Çin bu süreçte daha da battı ancak Mao'nun mezalimi sayesinde Çin'i hep aşağıya çeken aşağılık geleneğin de beli kırıldı. Sonunda Mao'dan arta kalan komünist rejim - ki komünizm de aslında Batı menşeili - Deng Xiaoping döneminde Çin'in yönünü Batı'ya çevirdi ve bu şekilde modern Çin bildiğimiz Çin oldu. Şu bir gerçektir ki, gelenek kötüdür. "Gelenekle" her yerde her zaman azminizle, aklınızla ve bilginizle savaşın. İnsanlığın geleceği akıl, bilim ve teknolojidedir. O "gelenek" denen tarihsel ve coğrafi şartlanmışlıklar dizisi insanlığın yüz karasıdır. Batı ile Doğu'nun zaten farkı budur: "Batı" gelenekleri gözden geçirebilir, güncelleyebilir, geleneği reddedip yenisini koyabilir. Ama "Doğu" geleneklere saplanır kalır. Yükselen Çin Batılılığına yüz çevirip Doğululuğunu kucaklasın. Kısa sürede baş aşağı giderler. Bizim "Nas" yani dini gelenek diyerek keyfi faiz indirimleriyle enflasyonist bir cehennem yaratıp bir anda baş aşağı gitmemiz gibi. Aynı şekilde tepeden aşağı sert bir biçimde düşerler (bu arada klasik geleneksel Osmanlı'da oldukça yüksek bir oranda faiz vardı, "gelenekçilerimiz" bir yandan şuursuz da!)


    Neyse. Konuya dönersek gerçekten Çin'in yükselişini Doğu'nun yükselişi gibi okumak çok yanlış bir yaklaşımdır.

  • bir basınç oluşturarak
    basınç hatalı kelime olmuş. İtme vs denilebilir çünkü basınç teknik olarak hatalı.

  • Ülkemizdede olması gereken tesislerden. 🙏🏻

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Çin bilimin her alanında Batı'yı sollamaya başladı. Tekrardan ışık doğudan yükselecek mi bakalım.

  • setcom_2000 kullanıcısına yanıt

    Çin Batı menşeili değer, dünya görüşü, uygulama ve sistemleri benimseyip içselleştirerek yükseliyor. Geleneksel Çin olarak kalsalardı bugün hiçbir yere gelemezlerdi. Geleneksel Çin olarak on yıllar boyunca süründüler (Çinliler yabancı işgallerinin ve felaketlerin eksik olmadığı bu dönemi aşağılanma devri olarak anar). Bu dönemi takiben komünist devrimci Mao Zedong Çin'e gelenekten bile berbat bir rejim ve ideoloji getirdi. Çin bu süreçte daha da battı ancak Mao'nun mezalimi sayesinde Çin'i hep aşağıya çeken aşağılık geleneğin de beli kırıldı. Sonunda Mao'dan arta kalan komünist rejim - ki komünizm de aslında Batı menşeili - Deng Xiaoping döneminde Çin'in yönünü Batı'ya çevirdi ve bu şekilde modern Çin bildiğimiz Çin oldu. Şu bir gerçektir ki, gelenek kötüdür. "Gelenekle" her yerde her zaman azminizle, aklınızla ve bilginizle savaşın. İnsanlığın geleceği akıl, bilim ve teknolojidedir. O "gelenek" denen tarihsel ve coğrafi şartlanmışlıklar dizisi insanlığın yüz karasıdır. Batı ile Doğu'nun zaten farkı budur: "Batı" gelenekleri gözden geçirebilir, güncelleyebilir, geleneği reddedip yenisini koyabilir. Ama "Doğu" geleneklere saplanır kalır. Yükselen Çin Batılılığına yüz çevirip Doğululuğunu kucaklasın. Kısa sürede baş aşağı giderler. Bizim "Nas" yani dini gelenek diyerek keyfi faiz indirimleriyle enflasyonist bir cehennem yaratıp bir anda baş aşağı gitmemiz gibi. Aynı şekilde tepeden aşağı sert bir biçimde düşerler (bu arada klasik geleneksel Osmanlı'da oldukça yüksek bir oranda faiz vardı, "gelenekçilerimiz" bir yandan şuursuz da!)


    Neyse. Konuya dönersek gerçekten Çin'in yükselişini Doğu'nun yükselişi gibi okumak çok yanlış bir yaklaşımdır.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Doğu'yu gelenekçilik, Batı'yı modernizm diye okumak çarpık bir bakış açısı. Gelenekçilik de kötü bir şey değil. Son birkaç yüzyılda batıda endüstriyel ve teknolojik bir devinim gördük. Bu da asimetrik bir refah ve şımarıklığa sebep oldu. Piramidin en üstündekiler bu ayrıcalıklı pozisyona kuşaklar boyunca o kadar sahip oldular ki bir çaba göstermezlerse de durumun böyle kalacağını sandılar.

    Kazanılan kültürel ve finansal sermaye progresif ideolojilere kurban edildi. Sizin deyişinizle gelenekçi, bana göre toplumu bir arada tutan sosyo-kültürel bütün temeller sorgulandı ve yıkıldı. Bu hesapsız ve limitsiz progresifliğin sonuçlarını gözlemleyip analiz etmek için dahi olmaya gerek yok. Batı üfleseniz kendi üstüne yıkılmaya hazır bir kağıt kale gibi.

    Batı pro-noun'ları tartışırken Çin hem geleneklerine bağlı kalıyor, hem de teknolojik liderliği kazanıyor. Bunu batılılaşarak değil, batıya rağmen yapıyor. Batı bugüne kadar hep işine yaradığı için en iyi bildiği kaba yöntemle hasımlarını, hatta müttefiklerini bile tehdit ve yok ediyor, Çin ise köprüler kuruyor, müttefik kazanıyor.


    Gelenekler olmadan sürdürülebilir bir ilerleme mümkün değil. Zira gelenekler olmayınca elde edilen kazanımlar eninde sonunda olgunlaşmamış, materyalistik ve şımarık ideolojilere feda ediliyor.
    Doğu gelenekleri birer saplantı gibi görmek yerine gelenekçiliğini koruyarak temsil ettiği toplumun da tam desteğini alarak daha sağlam ve idealist temellerde ilerleme sağlıyor.

    Kısacası, Çin bal gibi de Doğu'nun yükselişini sembolize ediyor. Ancak bu yükseliş elbette sadece Çin'e endekslenecek bir yükseliş değil. Ortadoğu'yu cehennem gibi yakmakta olan ve nerdeyse yüz yıldır ona yükseliş fırsatı tanımayan hegemonyanın etki alanı daraldıkça Ortadoğu da bu yükselişin hamiliğine soyunacak.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kseo -- 21 Kasım 2024; 00:58:27 >




  • Batının geliştirdiği tüm teknolojileri tek başına tek ülkede topluyor adamlar ve ne pahasına olursa olsun yapıyorlar Komunist Partinin gücü müthiş gerçekten.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • setcom_2000 kullanıcısına yanıt
    Batının kendi bokunda boğulması, otomatikman çinin onları bilim alanında geçebileceği anlamına gelemez. Bilim en başta hür fikre ihtiyaç duyar. Çin rejiminde bu laf onlara komik bile gelebilir. Particilik ve adam kayırma bizden iyi olmasın onlarda da üst düzeydeyken bazı işler yaş. Fikri hürriyet olmadan baağzı milestoneleri geçemezler.

  • Kseo kullanıcısına yanıt

    Batının toplum ve halk kitleleri olarak kendisinde değil ama kültüründe kurumsal bilim ve teknolojinin konsolidasyonuna ve iktisadi büyümeye izin veren bir proaktif rekreasyon ve entelektüel kritik anlayışı mevcut. Hayır, gelenekçilik berbat bir şeydir. Sürekli değişen çevreye ve koşullara gerçekten hakkıyla ayak uydurabilmen için devamlı yeni bir zemin kurgulaman gerekir ve bu gelenekçilikle taban tabana zıttır. Meseleyi hemen cinsiyete getirmek zaten sığlıktır. Başka bir şey değildir. Cinsiyet tartışması toplum vs yıkmaz. Tepkisel solun kapitalizm alerjisi gibi tepkisel sağ kesimin paranoyasıdır o. Çin'in yükselişi Dünya'daki son birkaç asırdır fırtına gibi esen Batı rüzgarının bir yan ürününden veya iterasyonundan ibarettir (Meiji Restorasyonu ile Japonya'nın yükselişi gibi, birçok analist Meiji sonrası modern Japonya'yı tüm geleneksel kaprislerine rağmen Batı'nın emperyal kapital sisteminin bir parçası, uzantısı görmüştür). Şimdi herkes giderek daha fazla "Batı" olduğu için günümüzde artan bir oranda Batı'nın bir özelliği veya anlamı kalmamaya başladı. Buna mukabil "Doğu" - veya Afrika, onlar da ayrı bir dünya - kalan her yer sürünüyor. Çin Batı'yı belirli konularda geçiyorsa Batı'dan daha "Batılı" olduğu için geçiyor, daha Doğulu veya gelenekçi olduğu için değil! Tıpkı Meiji sonrası Japonya gibi. Batıdaki endüstriyel ve teknolojik devinim kültürlerinde gelişmiş bir takım - gene tarihsel süreçte şekillendirilebilir - tarihsel ve kültürel tohumlarda saklı. Batının bu gelişimi yaşaması alelade bir şans değil. Batı aşırı güçlenmesine ve rakiplerini ezmesine olanak tanıyan bu kendi tohumlarını işgal ederek, uluslararası ve yerel rejimler empoze ederek veya ticaret yaparak etrafa saçmasaydı eski Çin veya başka bir doğulu uygarlık bunları - en azından tarihsel süreçte bir şekilde "Batılılaşmadan" - üretemeyecekti.


    Bir noktada Batı'nın değişime göre şekillenebilen, buna göre bir farkındalık geliştirmiş paradigmasının ayarından geçip zihniyet, değer ve kurumlarını benimseyip Batılı olmak zorundasın. Çin bunu başardı. Batıda yetişmiş veya Batılı felsefeleri benimsemiş entelektüellerce bina edilmiş komünist politik sisteminin Batılı demokrasilerden farklı olması ya da A'den Z'ye Batı'nın her şeyini az veya çok modifiye ederek kullanan "gelenekçilerin" boşbeleş geleneği temsil ediyoruz veya koruyoruz anlatıları yanıltmasın!


    Batı vs Doğu kavramlaştırmaları bile Batı'nın ürünü. Bu tartışma tarzın, jargonun bütünüyle Batı kaynaklı. Mesela Putin "Batı karşıtlığı" yapıyor ama adamın bütün aşırı milliyetçi tarih paradigması Batı ürünü/menşeili. Putin gerçekten gelenekçiliği konusunda samimiyse Batı kaynaklı romantik milliyetçiliğin ürünü Velikorus (Büyük Rusyacı) milliyetçiliğini bırakıp Rusya'yı taş fırın Ortodoks Hıristiyan Bizans devrine döndürür ve Mesih Tanrı'nın suretini taşıyacak gerçek bir Ortodoks gibi upuzun bir sakal bırakır! Günümüzde gelenekçiyim diyenlerin hepsi ya - kuvvetli ihtimalle iptidai politik ihtirasları olan - şovmen ya da şuursuzdur. İnsanları gerçekten kültürlü olmadıkları, gerçekten tarih bilmedikleri için gelenek veya geleneksel değerler diyerek çok fena yiyorlar.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Karşı argümanlarınızı beğendim. Temelsizce sallamıyorsunuz ama tarihsel olayları tahlil ederken önyargılı, batı yanlısı yaklaşımınız da gözümden kaçmıyor.


    Çin batılılardan çok batılaştığı için yükselmiş ise, Batı şimdi neden Çin'den daha çok Doğululaşmaya gayret ediyor? Batı'nın formülü kusursuz ise neden o sistemi kusursuz yapan nitelikleri daha da geliştirmek dururken tam tersine Çin gibi otoriterleşiyor? Neden Çin'in kendi vatandaşlarına uyguladığa sansür ve gözetim yöntemlerini benimsiyorr? Neden kişilerin mahremiyetini ihlal ediyor? Dijital ID ile internete girilmesi gibi distopik fikirleri benimsiyor, halka benimsetmek için propaganda yapıyor? Merkeziyetçi yaklaşımları benimsiyor? Rekabeti bugüne dek teknolojik gelişmenin dinamosu olarak görmüş olan Batı, neden artık rekabet etmek yerine yasaklıyor, izole ediyor, vergilendiriyor?


    Batı alan kaybediyor. Sahip oldukları asimetrik refah zayıf nesiller yetiştiriyor. Sömürgeciliğin getirdiği kaynaklar ve endüstriyel devrimin getirdiği verimlilik artışı onlara nesillere yayılmış büyük fırsatlar verdi ancak dünya bir sarkaç gibi devinim içinde. Güç sürekli yer değiştiriyor. Kendi kaderini belirlemeye hasret, güçlü olma arzusundaki uygarlıklar hırsla zincirlerini kırmaya çabalıyorlar. Bu güce zaten doğuştan sahip olan Batı medeniyetleri ise gücünü ve pozisyonunu korumaya odaklanıyor.


    Batı ve Doğu temelde aynı kaynak için mücadele ediyor gibi görünseler de kaynakların onlar için ifade ettiği motivasyonlar farklı. Doğudaki hırsın yerini Batı'da doyumsuzluk ve açgözlülük alıyor. Temelde aynı değere sahip olmayı hedefliyorlar ama bu iki motivasyondan bir tanesi medeniyetlerin -hatta bireylerin- kaderini belirleme açısından diğerinden daha etkili. Birisi sahip olma arzusunda, diğeri sahip olduğunu koruma arzusunda. Zayıflamakta olan imparatorlukları genelde bu "sahip olduğunu koruma arzusu" ve paranoya yıkıyor. Temelinde korku ve paranoya olan motivasyon histerik, dürtüsel tepkilere sebep oluyor. Bu tepkiler daha fazla yanlışa, daha fazla yanlış da sürekli alan kaybetmeye, etki alanındaki toplumların senden daha da uzaklaşmasına sebep oluyor. Bugün Batı'da gördüğümüz, kimi zaman yakıştıramadığımız ve anlam veremediğimiz pek çok değişimin de bu dürtüsel tepkilere dayandığına inanıyorum.


    Temelde batıya atfettiğiniz pek çok önemli kriter sahip oldukları refahla ilişkili. Refaha sahip oldukları için bilime, felsefeye, huzura, düşünsel aktiviteye, bireyselliğe alan açabiliyorlar. Köklerinde bu değerleri benimsemiş oldukları için bugünkü refaha eriştikleri fikrine katılmıyorum. Daha 300 yıl önce insanları cadı diye yakan medeniyetlerin köklerinde doğuda olmayan, kendine has rasyonel kriterler olduğu fikri bana gülünç geliyor. Ortada Batı toplumlarının Okyanuslarda hakimiyet kurması, bu sayede sınırsız kaynağa ulaşmaları, etki alanlarını din ve ticaret yollları sayesinde genişletmeleri gibi birkaç doğru şeyin bir araya gelmesinin sağladığı avantajdan başka bir şey yok.


    Barut, kağıt, yazı gibi günümüz uygarlıkların gelişiminde büyük önemi olan buluşların Çin ve Mezopotamya'dan tesafüden çıkmadığını da siz değerlendirin. Zira bu durumda sizin tezinize benzer şekilde Batı'nın son 300 yıldaki gelişimi de Doğu'nun gelişiminin bir yan ürününden başka şey olmuyor.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kseo -- 21 Kasım 2024; 3:49:31 >




  • Kseo kullanıcısına yanıt

    Öyle değil maalesef. Rönesans'ı, coğrafi ve bilimsel devrimi üreten Batı esasında Yunan, Roma, Arap ve kısmen Bizans'ın klasik antikitenin kurumsal bilim ve teknolojiyi üreten çok spesifik bir entelektüel ve kültürel anlayış ve uygulama hattından temelleniyor. Kadim Çin böyle değil. Demi-god bilgelerin, mandarin denilen bürokratların, aile ve ata gelenekçilerinin, göğün oğlu hükümdarların, ermiş bilgelik deyişlerinin ülkesi. O sebeple klasik Çin'in barutu Avrupalılar bu teknolojiyi elde edene kadar havai fişeklerin veya ilkel tüfeklerin ya da ok atıcıların ötesinde milyon çeşit kullanım ve türevde ilerleyen başlı başına gelişmiş bir teknoloji sahasına evrilmiyor. Progresyona izin veren çünkü Batı'da son ve tam pişmiş halini almış bu bahsettiğim anlayış ve uygulama dizisi. Diğerleri de bu yarışa aynı dar boğazdan geçerek katılmak zorunda. Komünizmi benimseyip merkeziyetçi bir rejim kuran Çinliler özellikle Deng Xiaoping ve politik ardıllarının yarı despotik - bazı Avrupalı "aydınlanmış" despot hükümdarlarınkini andıran - atılımıyla bu dar boğazdan geçebildiler ve işlevsiz olduğu anlaşılan komünizmi politika ve söylem hariç birçok alanda Western life outlook ve practice lehinde terk ederek büyük bir gelişme kaydettiler. Xiaoping Çin'i - özellikle iktisadi anlamda - Batı'ya açtı. Doğululuğa sapan - ve aslında Doğucu/Doğulu kafasıyla çöken - klasik Sovyet rejim tarzını eleştirip yönünü Batı yaptı (bir yandan kısmen de izlenen Batıcı politikanın yan etkisel bir gelişimi ve kişisel iktidara ilişkin politik bir problem olarak Deng Tiananmen Meydanı'nda muhaliflerini gözünü kırpmadan katlettiği için klasik Leninist ve Maoist tiplerle olan majör zihniyet farkı yetkin akademisyenler haricinde yeterince algılanamadı. Neyse Çin'in politik tarihiyle konuyu dağıtmayayım)


    Çinliler mesela kendi kültürlerine atıfta bulunacakları zaman kendi literatürlerinde yer alıp Batı'daki klasik aydınlanma ekolüyle ilişkilendirilebilen lafları düstur ediniyorlar. Bu ilgili sözlerde akla veya üstesinden gelme azmine, sorunların çalışarak ve düşünerek çözülebilirliğine vurgu yapıyorlar. Çinliler eğitimi ve gelişimi öne koyuyorlar. Ne Konfüçyüs ne de Mao'ya, ne de başka bir "her şeyi bilen" doğulu ermiş tipine öyle eskisi gibi yüz vermiyorlar. Gelenek ve otoriteyi temsil eden, insanları The Big Brother misali dikizleyen ve sadakati teşvik eden merkezi hükümet bile söylemini bunlara dikkat ederek kuruyor. Çin'de çelişen mefhumları söylem ve anlatı (discourse and narrative) ile bir arada yaşatırım kafası var. Ondan Çinliler hala "komünistler", pardon Marks'ın idealinden vazgeçmeyen fabrika sahibi girişimci aydınlanmış sosyalistler!


    Kaldı ki, Çin'in yükselişindeki içsel ve dışsal problemler ya da halen geri kaldığı konular da hafife alınmamalı. Çin Batı'ya - en azından Batı'nın kaslı jandarma şampiyonu Amerikan gücüne - gerçek bir rakip ama birçok konuda da Batı'nın ve Batı bloğunun en güçlü devleti ABD'nin hala bir hayli gerisinde. Bunu genelde Çin'in yükselişini abartan, hayranlıkla öykünen ve onlara nazarla kesinlikle "Batılı" olan bizlerin aksine Çinliler de gayet iyi biliyor. Ama bir yandan birçok konuda öncüler veya en azından büyük yarışa üst seviye oyuncu şeklinde dahil oldular. Kendilerine inanılmaz bir özgüven duyuyorlar. Tıpkı klasik Avrupalılar veya klasik Yunanlar gibi bir şeyler öğrenmeye çok meraklılar. Bu övgüye ve özenmeye layık bir durum işte. Buna mukabil kadim dönemden bir Çinli en iyi kültür, ideoloji, bilgi, gelenek bende diyeceği için bunu yapmazdı ve bundan dolayı - mesela Afyon Savaşları'nda - Avrupalıların sopasını defalarca kez yediler. Akıllanmaları çok zaman aldı ve ancak Batı'yı zamanla özümseyerek sindirebilmeleriyle mümkün oldu.


    Kendine kainatın merkezindeki krallık diyerek hükümdarına yolanan elçileri teslimiyetin veya vasallığın bir ifadesi olarak görürsen, herkese kowtow denilen secde hareketini yaptırtırsan, Konfüçyüsçü/Kongzici öğretleri veya Tao öğretisini, Mos Maiorum'u dogmalaştırırsan nasıl tekamül edebilirsin Allah Aşkına? lol. Bilakis Çin hem başkaları hem de sonunda kendileri kendi geleneklerine tükürdüğü ve dürüp çöpe attığı için adam oldu.


    Çin literatürü ve kültürü muazzam derecede derindir. Çin özlü sözleri gerçekten harikadır. Ama dostum işte yukarıda bahsettiğim gibi "gelenek" çöp! Çünkü gelenek dediğin mefhum tam tabirle çöp. Coğrafi ve tarihsel bir koşullanmadan ibaret. Hiçbir eskiden kalma paradigma gelenek denilerek koşulsuzca saygı görmemelidir. Her şey eleştiriye ve daha iyisinin yerleştirilmesi için lağvedilmeye veya bir kenara itilmeye açık olmalıdır.


    Bizde Atatürk olağanüstü bir cesaret göstererek bunu yapmaya çalıştı. Ama birçok gelenekçi yaptığını kaldıramadı ve burunlarından solur ve göz damarları büyümüş bir halde kendisine düşman kesildi. Hala da Atatürk'ün birçok düşmanı ve sevmeyeni var. Atatürk düşmanlığı büyük bir enayilik veya akılsızlık, başka bir değil. Atatürk eleştirilemez değil tabii ki ama eleştirenler Atatürk'ün işe yaramaz geleneği inkılaplar lehinde bir kenara atışını her hatırlayışında tansiyonları bir anda yükseldiği için husumetle eleştiriyorlar. Samimi akılcı eleştiriler yapmıyorlar. Açıkça laf edebilecek cesaret zaten çoğunda yok.


    Şu ifadeyle uzun mesajımı artık kapatayım:


    İnsan türü sürü gücünü öne çıkaran evrimsel psikolojisi itibarıyla gelenekçiliğe eğilimlidir ancak gelenek paradoksal biçimde hem sürü hem de birey için en büyük maladaptasyon - yani uyum sağlayamama ve zarar görme/zarar verme - kaynağıdır.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • LuckyNack5 L kullanıcısına yanıt
    masanın üzerine bir kalem koyarsan bu kalem masaya bir basınç uygular. basınç sadece sıvı ve gazlarda olan bir şey değil.

    Basınç = Kuvvet / Alan



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi CleanCoders -- 21 Kasım 2024; 10:10:07 >
  • Şu uçak fiyatına bu tesisten iki tane yapılabilir

    Dünyanın en gelişmiş hiper yerçekimi tesisi faaliyete geçti

  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Aslında doğudan yükselecek mi derken yön olan doğuyu ve bir zamanların ileri medeniyetlerine ev sahipliği yapmış yine yön olarak doğuyu kastetmiştim. Ama bu güzel bilgiler için sonsuz teşekkürler. Çin'in yön olmayan batı medeniyetine yetişme anlamında hala kat etmesi gereken çok mesafeleri var.

  • Fizik ile aran pek iyi değil gibi görünüyor...

  • CleanCoders C kullanıcısına yanıt

    İngilizce ile aran pek iyi değil gibi görünüyor...

  • CleanCoders C kullanıcısına yanıt

    Okuduğunu anlayabilmek gerekli. Aynı haberde "G kuvveti" ifadesi geçiyor. Fizik bilgin yetersiz olduğu aşikar olsa da aynı metindeki bilgileri kullanabilirsin. Ayrıca haberin orijinalinde de "press" geçiyor. İngilizce bilmiyorsan anlamına bakabilirsin, pressure vs press şeklinde araştırabilirsin.

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.