DYING LİGHT 2|PS ANA KONU|TÜRKÇE|4 ŞUBAT 2022

Polonyalı geliştiriciler Türkçe dil desteği konusunda yüzümüzü güldürüyor, Techland, 11 bit studios ve CD Project..

Bu konteyner görünümlü yerlerin önemini yeni fark ettim, belki benim gibi olan varsa kaçırmasın diye paylaşayım. Ya içinde ya da içeriye girdiğinizde başka bir yere bağlanarak girdiğinzi bölgede epic ve legendary eşyalar bulabileceğiniz sandıklar yer alıyor.

Polonya'lı stüdyolar oyunlarını Türkçe çıkartarak yüzümüzü güldürüyorlar.   Nasıl bir oyun olacak merak ediyorum.  

Oyun basını tarafından her ne kadar düşük puanlar alsa da genel olarak inceleme puanlarını umursamadığım için hiç umurum da olmamıştı. Oyun çıksın görelim, karar veririz kafasındaydım. İlk oyunun büyük bir fanı ve 2.oyunun duyurusunda çığlık atmış biri olarak Dying Light serisinin bende yeri ayrıdır. Kendi görüşlerim bir tarafa, oyun hakkında bir inceleme yapmak istedim. Oyunu tüm ana görev, yan görev ve karakteri geliştirmek için yapmış olduğum gerekli bir kaç açık dünya aktiviteleri ile birlikte 44 saatte bitirmiş bulunmaktayım.

Hikaye;

Oyunun hikayesinin başlangıcından orta seviyelere kadar çok iyiyken finalini de bir o kadar kötü buldum. Yani oyunun hikayesi %60-70'e kadar merak uyandırıcı, politik olaylardan vb ilerlerken bu yüzdeden sonrasında anlatım tarzında büyük bir düşüş yaşanıyor. Spoiler olmaması adına bir şey söylemek istemiyorum ama bunun en büyük sebebi oyunun yapım aşamasında yediği büyük darbe ve seçimler mevzusundan kaynaklandığını düşünüyorum.

Seçimlerin oyuna etkisi 0, farklı seçenekler sunulsa bile 1-2 konuşmadan öteye gitmiyor, ilerde olacak olaylara bir etkisi bulunmuyor. Sadece final seçiminde bir etkisi oluyor ama hikayesel olarak hiç bir şey hissettirmiyor size bu durum, çünkü hikaye amacına ulaşamıyor. Hikaye ki amacımıza baktığımız da oyunun finali her 2 seçimde de aynı sonuca varıyor. Oyunun finalinden hiç ama hiç memnun olmadım. Oyun sonunda size sunulan 2 seçenek o kadar benzer ki "nE" fln oluyorsunuz. 2 seçeneği örneklendirmek gerekirse, yoğurdu sarımsaklayıpta mı saklasak, sarımlamasakta mı saklasak gibi soruyor oyun, sizde düşünüyorsunuz ee bunların ikisi de aynı diyorsunuz. Bu olay çeviri ile mi alakalı yoksa gerçekten de mi böyle hiç bir fikrim yok ama durum bundan ibaret.

Oyunun gerçek sonu "Bence" kötü final kaldı ki bende kötü final ile bitirdim. Bizim amacımız oyunun başından beri belli, dağ tepe yol alan bir gezginiz şehirde ki insanlar bizim için hiç bir şey ifade etmiyor "hikayesel" olarak.

Oyunun hikayesinin ve seçimlerin bu şekilde olmasından kaynaklı oyunun eski tanıtımlarına nazaran değiştirildiği o kadar belli ki. Chris Avalone abimiz taciz olaylarına karışmasa şuan çok daha farklı konuşabilirdik. Her neyse Dying Light'ın olayı hiç bir zaman hikaye olmadı zaten..

Bu arada oyunda ki tek adam gibi adam karakter Hakon'dur net.

Oynanış;

Oynayın, oynattırın. FPS kamera açısı ile bu kadar iyi animasyonların bu kadar akıcı şekilde kullanıldığı başka bir oyun yok. (Belki Mirror's Edge) Oyunun haritası tamamen bir parkur şeklinde modellenmiş gerçekten inanılmaz. Ulaşamadığınız, gidemediğiniz hiç bir yer yok oyun size sınırsız bir alan sunuyor.

Combat kısmı ise oyunun en belirgin mekaniklerinden, hiç olmadığı kadar fazla insanla dövüşüyorsunuz. Vuruş hissi muazzam, özellikle keskin silahlara sahipsiniz uzuvları kopardıktan sonra fışkıran kan muazzam etki veriyor size. Kameranızı ne tarafa bakarak vurursanız oraya etki etmesi de çok hoşuma gitti. Ben genelde önce kafaya 1-2 kere vurup ardından bacağa giriyordum uzvu kopup direk yere yapışıyorlardı, sonrasında da yerde sürünürlerken kafalarına çullanmak inanılmaz tatmin ediyordu  

Parkur ve parkur animasyonları çok oturaklı "smooth" bir deneyim sunuyor. Fırlatma kancası özellikle beğendiğim mekaniklerden biri. İlk oyunda ki spiderman kancasından daha iyi. İpin fiziğini, karakterin ağırlığını hissediyorsunuz. Paraşüt var birde ne desem bilemedim fazla kullanışlı bulmasam da eğer yüksek bir yerdeyseniz uzak yerlere inişi kolaylaştırıyor. Yine de stamina dan harcaması can sıkıcı olmuş.

Kısaca oyunu oynayan ne demek istediği mi zaten anlamıştır, oynamamış kişiler ise yaşayarak deneyim etmeleri gerekiyor.

Teknik;

Grafikler ile başlayalım ben oyunu PS5 de oynadım. Bir çok kişinin doğal olarak tepki gösterdiği 60 FPS'nin sadece 1080p çözünürlükte verebilmesi gerçekten de kabul edilebilir bir durum değil. Optimizasyonun patlak olduğunu düşünmüyorum çünkü oyun içinde hiç FPS düşüşü yaşamadım, PC'de oynayanlardan da kötü bir şey duymadım açıkçası. Belli ki konsollar için pek uğraşmamışlar yada yetiştirememişler bilemiyorum, ilerde bu durumu düzeltirler belki ama oyun nasıl çıkarsa öyle anılır ne yazık ki.

44 saatlik oyun maratonum da hiç bir bug ile karşılaşmadım. Sadece oyunun finalinde camdan, Waltz'a baktığımız yerde ara sahne tetiklenmedi, ara sahne sesleri geliyordu ama ben serbest olarak dolaşa biliyordum. Onun dışında sıkıntısız bir oyun deneyimi yaşadığımı söyleyebilirim.

Oyunun grafikleri 24 inç monitör de performans modun da 1080p 60 FPS de oynamış biri olarak ben çok beğendim. Texture kalitesi evet düşük gibi ama oyun çok hızlı olduğundan durup iyice yakınlaşmadan fark etmeniz çok zor. Işıklandırma ve atmosfer ise oyunun en güçlü olduğu taraf, kesinlikle mükemmel seviye de. Gün batımı veya gün aydınlanırken sokak aralarında dolaşmak inanılmaz bir his veriyor.

Yüz grafiklerini de çok beğendim ben, özellikle en gereksiz karakterlerin veya yan görevdekilerin modellemeleri ve yüz animasyonları oldukça iyi. Bu konu da tek eksi bir yön gördüm oda bizim konuştuğumuz zamanlar da karşımızda ki karakter dinlerken sinirli dudak büzüşü yapıyor   her animasyonda görmek mümkün.

Yağmuru hiç beğenmedim, ilk oyunda çok daha iyiydi bence onu geçtim bir kamptayken, kulübenin, evin içerisine vb yağmur giriyor. Kapalı ortamda ki NPC'ler ıslanmış şekilde görünüyor. Yağmur işini hiç yapamamışlar belli ki, keşke ilk oyunda ki halini copy-paste yapsalarmış.

Yapay zeka oldukça iyi olduğunu düşünüyorum bir MGS değil tabi ki ama olması da gerekmiyor. Herhangi bir FPS oyunundan çok daha iyi. İnsanla olsun, marazlılarla olsun oldukça beğendim. Özellikle Kalabalıkta affetmiyorlar.

Ses tasarımı muazzam olmuş. PS5 üzerinde 3D ses profili yüksekte, Arctis 1 Wireless kulaklığım ile inanılmaz bir deneyim yaşadım diyebilirim. İç mekanda çıtırdama, yağmur, rüzgar sesleri çok ama çok iyi. Dış mekanda da yine konumunuza göre değişen sesler, uzaklardan gelen insanların, zombilerin bağırışları sizi atmosfere oldukça iyi sokuyor.

Açık Dünya / Etkinlikler;

Açık Dünya oyunlarında dağı taşı incelemeyi her soru işaretine gidip keşfetmeyi oldukça seven ve her oyunda yapan biriyim ama ilk defa Dying Light 2 de çok sıkıcı geldi. Açık dünya aktiviteleri inanılmaz boş olmuş bence. İntibör tesislerinin tamamı aynı iç tasarıma sahip sadece kutuların yeri değişiyor, aynı şekilde loot bulunan dükkanlarında tasarımları çok benzer. Parkur ve zombi öldürme meydan okumaları 1-2 kere eğlenceli sonra sıkıyor. Yollarda ki askeri araç lootları da bir o kadar zaman kaybı üretim malzemesi veya kıyafet fln veriyor ama şu ana kadar hiç üstümde giyindiğimden iyi bir loot çıkmadı. Anomaliler de aynı boss'u aynı hareketler ile dövüyoruz bize saldırmıyorlar bile arada bir bomba salıyorlar ortalığa o kadar R2 spamlamaktan başka hiç bir şey yapmıyoruz bu etkinlikte ama intibör kasmak için en iyi etkinlik diyebilirim.

Kampları veya insan toplulukları olan yerleşimleri çok beğendim. Yaşayan dünya izlenimini çok iyi verdiklerini düşünüyorum. Her karakter farklı bir işle meşgul, oyunun hikayesinde yaşanan olaylar hakkında düşüncelerini bir birleriyle paylaşıp konuşuyorlar. Birde her geldiğiniz de o alanlar da NPC'ler farklı şeyleri yapıyorlar sürekli aynı işi yapan insanlar ile karşılaşmıyorsunuz.

Yan görevlerin kaliteleri de oldukça beğendimi söylemem gerek. Çok iyi yazılmış dallanıp budaklanan görevler size farklı hissettiriyor, seçimlerin tek etki ettiği yerde bu yan görevler diyebilirim, olayları farklı yerlere çekebiliyorsunuz. Kuryeciler birliği ve kitap toplama görevleri amele işi gibi görsem de sonradan onların hikayesi de farklılaştı. Özellikle kitap toplama görevlerini tamamlamanızı öneririm, oyunda ki tek romance seçeneği o görevin sonunda oluyor, ahh Thalia üzümlü kekim..   Lawan dan trip yiyeceğinize gidin kitap toplayın.

Gece, gündüz olayı ne iyi ne kötü olmuş. Oyunun %80'i çatılardan parkur yaparak gittiğimiz bir oyunda sokaklara dökülen özel zombilerin etkisini hiç hissedemedim. Evet dükkanlar, evlerde ki zombi nüfusu azalıyor belki ama parkuru çatıda yaparken, boşalan lokasyonlara girdiğimiz de de o özel zombileri göremedikten sonra ne fark ediyor ki? İlk oyunda geceleri kuyruğumuzdan ayrılmayan Volatileleri eve tıkmak nedir Allah aşkına? Serinin en ikonik olayını bitirmişler resmen. Hem geceleri sokağa çıkmıyorlar, hem de gece lokasyonlara girdiğiniz de içeri de olmuyorlar ee ne anladık bu işten? Ancak ve ancak sabahları girmeniz lazım ki onları görebilesiniz veya Chase levelini 4 yapacaksınız.

İlk oyunda ki korku ve gerilim hissi tamamen kaybolmuş oyuna karşı tek hayal kırıklığım bu oldu açıkçası. 2.oyunda ki karantina bölgeleri o kadar ışıklı ve gerilimden uzak ki hiç bir şey hissettirmiyor size. İlk oyunda bulunan iç dizaynları bir birinden farklı karantina bölgelerinde ki o korku, gerilimi iliklerinize kadar hissediyordunuz, muazzam bir atmosfer oluyordu.

SONUÇ;

İlk duyurulduğunda çığlık atmama sebebiyet veren gün geçtikçe daha da heyecanlandığım bu yapım tüm hype mı karşıladı diyebilirim. Geliştirme sürecinde yaşanan sıkıntılar dan oyunun özellikle hikaye ve seçim tarafında darbe yediği oldukça açık, bu durumu oyunu oynarken ben çok hissettim. Oynanış, açık dünyanın parkura olan uyumu, mekaniklerin tok ve smooth hissettirmesi beni oyuna en çok bağlayan etmenlerdi.

İlk oyunda ki askeri eğitim almış bir karakterden, Aiden gibi standart özellikte ki bir karakter arasında ki movement sistemi, hareket şemasında ki davranışlarının farklılıkları 2 oyun arasında ki en büyük fark diyebilirim. Crane daha atletik biriydi, hele karakter son level ise birde..  

İlk oyunda ki korkunçluk seviyesi, gerilimi ve atmosferde ki o gri havayı, ikinci oyunda ışık ışıl renkli bir atmosfere ve 0 gerilime bırakmış fakat yeni oyuncuları çekmek ve/veya devam oyunu için farklı bir hava oluşturulması, hissedilmesi için gereken de buymuş gibi geliyor bana.

Oynadığım her saniyesinden zevk aldığım bu oyuna 85 puanın uygun olduğunu düşünüyorum. İlk oyunun hala kült bir deneyim sunduğunu ve orada yaşadığınız bir çok hissi bu oyunda yaşamadığımızı fakat yapmış olduğu yeni, geliştirilmiş özellikleri ile farklı bir deneyim sunduğunu söylemem gerek.

Kesinlikle oynanması gereken bir oyun, oynayın ve keyif alın. Satılmış oyun basınının vermiş olduğu puanları hiç bir umursamayın.

Son olarak Techland'a oyuncu dostu oldukları için, yıllar boyu bu oyunu destekleyerek, geliştirecek olmalarından dolayı ve incelememi buraya kadar okuyan bordo berelilere teşekkür ediyorum.

Techland'ı diğer gelişticiler ile karıştırmamalıyız..

Arkadaşlar boşverin 4K mı veriyor 1080p mi?! Takmayın kafaya bunları. Cyberpunk, Battlefield gibi bir rezil durum olmadığı sürece sıkıntı yok. Oturun bu gece, her dakikasından zevk alarak oynayın. Ayrıca Türkçe zaten. Adamlar 5 yıl boyunca oyunu destekleyeceklerini de açıkladılar. Daha ne olsun.

Benim şahsi fikrim; çok rezil bir şey yapmadıkları sürece ben her türlü bu tarz oyun stüdyolarını ön sipariş vererek desteklerim. Adamlar sonuçta Dead Island`dan beri iyi seriye bağladılar. Bir de Polonya gibi küçük bir ülkeden çıkmış.

Zombi oyunları üzerine doktora yaptı adamlar resmen.

Arkasında milyon dolarlık bütçe olup, adam akıllı oyun çıkaramayın büyük firmalar varken, bu tür küçük stüdyolara biraz pozitif ayrımcılık yapılması daha iyi olur.

HERKESE BU GECE "İYİ GECELER VE İYİ ŞANSLAR" :)

Puanlamanın bir önemi yok ki, çünkü oynayan kişi kendi zevkleri doğrultusunda hareket ediyor ve ona göre notluyor. Mesela ben rol yapma ögelerinin fazla olacağını umuyordum fakat yokmuş, bu benim için bir eksi ama bir başkası için rol yapmanın hiçbir değeri olmayabilir, sadece parkur için bile alıyor olabilir ve onun için 90'lık bir oyundur. Çok göreceli bir şeyden bahsediyoruz, olay tamamen hitap etme meselesi bence.