Şimdi Ara

(Edit 17 haziran : ss geldi) - Lise Hayatımın Başlangıcı ve Olaylar

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
7 Misafir - 7 Masaüstü
5 sn
221
Cevap
101
Favori
7.972
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
30 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Edit 17 Nisan 2015: Arkadaslar yaziyi bastan sona okudum ve bircok eksiklerimin oldugunu farkettim. Yazi tarzimi degistirerek anlatmayi dusunuyorum. Daha edebi,betimlemeli olarak anlatacagim. Olaylar biraz daha yavas ama akici gececek.. Desteklerinizi esirgemeyin. Yazmaya basladim bile, buyrun ( yazilari kapattim cunku hikayede degisiklik olabilir :) )

     (Edit 17 haziran : ss geldi) - Lise Hayatımın Başlangıcı ve Olaylar



    Arkadaşlar WATTPAD ' e geçtim. Hikayeye buradan devam edeceğim fakat orayada ekliyorum. Wattpad kullanan arkadaşlar varsa oradan yorum yapıp beğenirlerse çok sevinirim. WattPad Hikayemin linki için BURAYA tıklayabilirsiniz. Oradan okumanız beni çok mutlu edecektir. İyi okumalar


    Edit : Lütfen olumlu veya olumsuz yorumlarınızı belirtmekten çekinmeyin.
    Edit2: Arkadaşlar 7-8 ve 9. bölümde geçen Sevda hakkında ne olduğunu merak eden arkadaşlar olmuş.Onlar için şöyle birşey söyleyeyim, o kız sınıfta kaldı bir sene.Ondan sonra aramızdaki olan bağ iyice zayıfladı,tenefüslerde görüşebiliyorduk oda her zaman değil.Ben liseyi bitirdim bu hala okuyordu.Bu da aramızdaki bağın tamamen kopmasına neden oldu.Yani numarası hala var fakat görüşmem pek.
    Edit3: Arkadaslar eger konudaki bolum guncellemelerinden haberdar olmak istiyorsaniz favorilerinize ekleyebilirsiniz.


    Arkadaşlar canı sıkılanlar için ufak bir dönem hayatımı sizler için kitap şeklinde yazdım. İsimler ve mekanları ve bazı kısımları değiştirerek yazdım ki bu CSB olduğunu belirtmez, tamamen deneme yazısıdır. Bölüm bölüm yazmayı düşünüyorum. Lafı uzatmadan başlıyalım

    HİKAYE CSB DEĞİLDİR



    - Bölüm 1 ORTAOKULUN SONLARI VE MEZUNİYET BALOSU -


    İlkokul çağlarımız bitti bitecek. O zamanlar SBS bizi vurmuş, her sene sınav stresi çekiyoruz. Aile baskısı felan derken
    iyice o yaşlarda sınav stresiyle tanışmıştık. Herşey çok güzeldi, 6.sınıfın 2.döneminde geldiğim okul ile baya kaynamıştım.
    Arkadaş çevrem çok güzeldi, sınıfta sevilen,eğlenceli bir çocuktum.İlk senem 400 ikinci sene 360 üçüncü sene ise 320 puan
    alarak zirvede bırakmam gerektiğini anlayacağım bir sınav dönemi yaşadım.Hani bi deyim vardır halk arasında hızlı koşan atın
    b*ku seyrek düşer misaliydi benimkisi.Ortalaması çok iyi olmasa da o zamanlar Ankara'nın ücra köşelerindeki Anadolu liseleri
    tutuyordu.Kendi kararlarımı kendim versemde çevremdeki insanların ne söyledikleri beni çok etkilerdi, en ufak bir şeyi bile
    kafayı takan bir çocuktum.Tam 3 sene dile kolay göz açıp kapayana kadar geçmiş,içimde eski arkadaşlarımla ayrılacağım için
    üzüntü,lakin yeni liseye geçeceğimden,yeni ortam,arkadaş çevresi edineceğimden buruk bir sevinç vardı.Mezuniyet balosu günü
    geldi çattı.Son sınavında verdiği stresle o gün kot pantolonumu ve gömleğimi giyerek çıkmıştım evden.O zamanlar saçlarıma
    pek vakit ayırmazdım ki hala ayırmıyorum,savruk,dağınık bir saçlarım vardı.Arkadaşlarım saatlerce fön makinesinin önünden ve
    vaxın etkisinden ayrılamazken bense ufak bir el hareketiyle yana attığım saçlarımla tüm gün boyunca idare ederdim.Dekoru güzel,
    önünde havuzu bulunan bir mekan kiralamış okul.Herkes farklı servislerle gelmişti mekana.Kızlar özene bözene makyaj yapmış,
    abartılı bir saç ve elbiseyle gelmişler,adeta öncelikli amaçları erkekler değilde kendi aralarında rekabet yapmaktı. Erkekler
    ise klasik kot pantolonu tişört gömlek kombinasyonuyla baloya katılmıştı.Yemekler,içecekler,müzik,dans derken saat 12 ye
    yaklaşmıştı.En son sınıf öğretmenlerinin yaptığı ufak konuşmayla o gün bitmiş herkes evlerine dağılmıştı.Araya upuzun bir yaz
    tatili girmek üzereydi, liseye geçiceğimiz yaz tatili...

    - Bölüm 2 LİSENİN İLK GÜNÜ -


    Kafamda lise ile ilgili bin tane soru işaretleri oluşmuş,liseye geçmiş arkadaşlarıma sürekli saçma sapan sorular
    soruyordum.En çokta kız ortamını sorduğumu hatırlarım ki liseye geçince hayal kırıklığı olarak kalmıştı bu bende :).. Ramazan
    ayındaydık hava aşırı sıcaktı ve okula kayıt için muhtarlık,okul müdürü vs baya uğraştığımızı hatırlarım...
    Okulun ilk günü gelmişti, kıyafetlerimi ütülü gömleğimi ve kumaş pantolonumu giyip tam bir memur edasında evden çıktım.
    O gün ilk defa saçlarımı tarayıp fönlemiştim.Daha önceden okulu gidip gördüğüm için alışıktım fakat bahçesine girdiğimde
    adeta koyun sürüsü gibi dizilmiş kravatlı çocuklar,etekli kızları görünce 1.sınıfa başladığım gün geldi aklıma. Sınıfa geç
    girmiştim.Sanki ilk defa insan görürmüşcesine atılan bakışları hatırlıyorum.Millet sırasında melül melül oturmuş 1-2 kişi
    aralarında muhabbeti çoktan kurmuştu bile.İlk gün öylece geçmişti,ama diğer günler adeta o 40dk geçmek bilmiyor.Hani yazın
    boşluğa alışırsın sonra okul başlayınca okulun ilk 1-2 haftası işkence gibi geçer ya aynı o misal.Bir haftayı çoktan devirmişiz.
    Kimileri köşede cs de nasıl tk attığını anlatıyor,kimi futbol muhabbetine girmiş bense 3-4 kişiyle merabalaşmaktan öteye pek geçememiştim.Üzerimde
    anlam veremediğim bir utangaçlık vardı.Sanki o ben ben değilmişim gibiydim, ortaokuldaki Emre gitmiş, yerine başka biri
    gelmişti..İkinci haftanın ilk günleri, ders boştu.Başka sınıfın öğretmeni geldi bizi serbest bıraktı oturuyoruz. Bende en
    önde öğretmenle biraz muhabbet kurmaya çalışmıştım..Konu özel derse gelmişti işte tavsiye ediyormusunuz hocam felan derken
    Rahmi hoca sonra konuşuruz diyerek konuyu geçiştirdi.Benim jeton daha düşmemiş,olayı tam anlayamamışken Rahmi hocanın bana
    özel ders vermeye başlaması bir oldu.Her hafta geliyor ve iki saat ders anlatıp 120tl alıp gidiyordu.Üzerimde ekstra bir
    sorumluluk hissediyordum.Memur çocuğuyum ve ailemin 2 saate 120 tl vermesi gerçekten bana çok koyuyor ve sorumluluk yüklüyordu.
    Ya sınavdan düşük alırsam? O zaman ailemin yüzüne nasıl bakacaktım korkusu bitmek bilmiyordu.Çünkü o kadar para döküyorlardı o adama...
    Parayı görünce gülümseyen tipte insanlardandı.Ama konuyu çok iyi anlatıyor ve öğreniyordum.İşte o zaman 1 dakikanın kıymetini
    öğrenmiştim...


    - Bölüm 3 TAHTADAKİ UTANÇ ANIM -


    Gel zaman git zaman ilk dönem bitmiş, ikinci dönemin ortalarına gelmiştik.Sınıfta konuşmadığım kimse kalmamıştı 1-2 tane
    içine kapanık kızlar hariç hemen hemen herkesle muhabbetim vardı..3-4 kişilik bir arkadaş grubum olmuş, öğle tenefüslerinde,
    okula gelirken giderken felan hep birlikte takılıyorduk.Adeta birkaç ay içinde can ciğer kuzu olmuştuk.Vakit çok güzel geçiyor
    herkes kendi dalgasında takılıyordu.Matematik öğretmenimiz vardı, adı Mehmet.60'lı yaşlarda saçlarına ak düşmüş ve okulda
    yaklaşık 30yıldır görev yapan eski hocalardandı.Ayrıca matematik zümre başkanıydı kendisi.İlk dönem pek muhabbetimiz
    olmamıştı kendisiyle.Pek tahtaya kalkıp soru çözen veya parmak kaldırıp soru soran bir tip değiltim.Kendi halinde sınavlardan
    45'i hedeflemiş klasik bir öğrenciydim ona göre.Bir gün ilk ders başlamış ve matematik öğretmeni yanıma yanaşmıştı.Önümde de Esen
    yayınlarının 9.sınıf matematik kitabında bir sayfa açık ve zor sorular çözülmüş vaziyette duruyordu.Bana "Bunları sen mi çözdün?"
    diye bir soru sordu.Evet hocam yanıtım pek gecikmedi.Gel bakalım tahtaya diyerek beni kaldırdı.El mahkum kalkacaktım, kaçarım yoktu.
    Devlet okulundaydım...Tahtaya kalkmamla bana baba bir soruyu dayaması bir oldu.Başladım denklem kurmaya yazıyorum yazıyorum bişiler
    saçmalıyorum,arkadan sesler geliyor "Yanlış yapıyorsun!" "orası 5 değil 8 olacak" vs..Bende baya heyecanlandım ve 2+2 yi yapamayacak
    duruma gelmiştim.Hoca da bana bakarak "Anlaşıldı o soruları kimin yaptığı,geç otur!" dedi ukala bir
    ses tonuyla...Adeta dünyam başıma yıkılmış,liseden nefret etmiştim.O gün baya dalga geçmişlerdi benimle.Sonraki 1 hafta okula zorla
    gidip geldiğimi hatırlıyorum...


    - Bölüm 4 ÖZEL HOCA ve SINAV SORULARI -


    Bizim eve gelen özel hocayla aram baya iyiydi.Ama bu dediğim samimiyet tamamen para üzerine ve sahte gülücükler üzerine kuruluydu.
    Okulda konuşmamız "Günaydın" ve "İyi dersler hocam" tarzındaydı,ötesine geçmiyordu,geçemezdi.Çünkü kimse bilmiyordu bizim eve
    geldiğini ve bana özel ders verdiğini.Eğer duyulursa çok kötü şeyler olabilirdi okulda.Herneyse çoğunuz bilirsiniz lisede 3 tane sınav yapılır 1 ya da 2 tanesi ortak sınav olur.Tüm
    sayısal,eşit ağırlık sınıfları aynı ders saatinde sınava girer.Ayrı bi heyecanı vardır o sınavların.
    2 sınavımın ortalamasıyla çok rahat geçiyordum.Lakin bana gelen özel hocanın hakkını verir nitelikte notlar değildi.
    Baraj puanı yani 45i zorla geçiyordum.Buna rağmen sınıftaki en iyi nota sahiptim.Zamanı bir gün önceye alalım.Özel hocam tekrar
    bize gelmişti.Sınavdan bir gün önce geldiği için içimde ayrı bir heyecan,stres oluşmuştu o gün.Ders anlatmaya çoktan başlamıştı bile
    ve bitmesine yakın ona "Hocam bu ortak sınav sorularını nasıl hazırlıyorlar.Mesela yarınki ortak sınavın
    soruları şuan hazır mı?" tarzı ucu açık bir soru yönelttim.Gerçekten hep merak etmişimdir.O da "Çok kolay,kitaptan güzel bir soru buluyoruz ve her hoca
    1 ya da 2 soruyu kağıda yazıp zümre başkanına vererek toplam 10 soruyu temize geçer ve fotokopiyle 1 ders önceden çoğaltıp dağıtılır."dedi.
    Ardından ekledi "Hatta ben daha hazırlamadım iyiki aklıma getirdin"diyerek A4 kağıdı ikiye ayırıp önümdeki kaynak kitabı açtı ve
    rasgele iki soruyu kağıda yazdı.Rasgele dediğim mesleğin getirdiği tecrübeyle güzel okkalı 2 soruyu seçmiş ve sayılarını değiştirmişti.
    Kitaptan seçtiği soruları göz ucuyla zor seçmiştim ve emin değildim.
    Tabi o an beynimden aşağı kaynar sular dökülmüş,garip tarif edilemez tuhaf bir his oluşmuştu bende.İçimden keşke tüm soruları bu hocam
    hazırlasa gibi bir düşünce geçmedi değil..Hoca parasını zarf ile alıp arabasına atlayıp diğer gideceği öğrencinin yolunu çoktan tutmuş,
    ben ise hala şokta ve o soruları göremediğime yanmıştım.Tabi o sıra bana bi soru yazmıştı ve onu çözmekle uğraşıyordum.Aklım orda olduğundan çözemiyordum da.
    Soruları yazarken utangaçlık ve ahlaki hislerim devreye girdi ve göz ucuyla dahi zorla bakabilmiştim.Ah salak kafam ah,
    keşke yazarken baksaydım.

    - Bölüm 5 MATEMATİK HOCASIYLA FENA ATIŞTIM -



    Sınavı çoktan olmuş ve sonuçlarının açıklanması için can atıyordum.Bu hoca da hiç gelip notları kendi açıklamaz,hep bi öğrenciye notların
    yazılı olduğu kağıdı verir gelip sınıfa notları listeye göre okurdu.Herkes pür dikkat kendi notunun açıklanmasını beklerken notları okuyan çocuk
    Emre 55 dedi ve beynimden vurulmuşa dönmüştüm.Hemen hemen 90-100 lük verdiğim kağıda 55 notunu alınca sinirlenmiştim.Hocanın
    yanına gidip ona uygun bir şekilde notumun beklediğim not olmadığını ve kağıdıma bakmak istediğimi belirttim.Cevabı fazla gecikmedi.
    "Demek kağıdını görmek istiyorsun ha...fazla verdiğim tüm notları geri alacağım" diyip iyice sinirlenmeme neden olmuş ve bi sonraki
    ders kağıdı getirmişti.Hemen bakmaya başladım ve en az 3 doğru sorumu çizdiğini gördüm.Cevap anahtarından bile güzel yazdığım
    cevapları adeta boş soruymuşçasına çizik atarak geçmişti.55 olan notumu 50 yapıp yerine geç diye bağırdıktan sonra şalterim attı
    ve kapıyı vurup sınıftan ağlayarak çıktım. Evet ağlamıştım o gün ilk defa.Hatta unutmuyorum okulun önünde bi arkadaş gözlerim
    dolu bi şekilde beni görünce oğlum neden ağlıyon la noldu demişti.Bende matematikten 90lık kağıda 55 vermiş dedim.Ve baya güldüklerini
    hatırlarım.Haklılarda...Sınıftaki en iyi not benimdi ve buna ses etmemem gerekiyordu.Fakat gelen özel hocanın hakkını vermiyordum.
    Tamamen üzerimde oluşturduğu psikolojik baskılar yüzündendi bu ağlamam ve sinirlenmem.O kadar özel hocaya dökülen paraya karşılık ortalaması
    45 olan bir öğrenci..Tam bir hayal kırıklığı.Hoca adeta bana düşman olmuştu.Okulların kapanmasına daha 1buçuk aydan fazla vardı
    ve nasıl geçeceğini şimdiden düşünmeye başlamıştım,okul adeta bana zehir gibi gelmeye başlamıştı.



    - Bölüm 6 TAHSİNE SINAV SORULARINI VERMEM -



    Matematik zümre kurulu toplanmış ve okul geneli düşük not aldığı için kurtarma sınavı yapmayı karar almışlardı.Kimisi seviniyor,
    kimisi üzülüyordu.Bense arada kalmış teşekkür alıp almadığımı hesaplamakla meşguldum o ara..Bu bana takan hoca hep şunu söylerdi
    sınıfta "Bana selam vereni geçiririm"... Bu nasıl birşeydi böyle? Türkçe meali bana yalakalık yapanı arkaümden düşmeyeni geçiririm
    demekti bu.En sevmediğim şeyde yağcılık yapmaktır.Nefret ederim.O hocanın beni tahtaya kaldırmasından sonra baya özgüvenim düşmüştü ama
    genede baya cool biriydim,hiç umursamıyormuş havasına girmeye çalışmıştım ve sanırım başarmıştım.Kankim vardı adı Tahsin.Onunla sürekli takılıp kimseye pek
    yüz vermezdik.Kimse gelip sulu şakalar yapamazdı bize,bu öyle reis olduğumuzdan felan değil pek fazla yüz vermediğimizdendi kimseye.
    Kurtarma sınavı günü geldi çattı, bu tahsinin notları ortalaması 38 küsür en az 50-60 alması lazım geçebilmesi için.Sınava 1 ders
    kala bunu yanıma çağırdım ve özel hocadan aldığım 2 soruyu bu laleye uzattım.Bunlar ne la gibi bi tepki verdi ve sonra bu soruların
    sınavda çıkacağından bahsedince benle konuşmayı kesip hemen o 2 soruyu ezberlemeye başlamıştı bile.Çünkü sonraki dersti sınav.
    Sınav bitiminde bana bir dua ediyor,ben ise sevinsemmi yoksa kendimi riske attığım için üzülsemmi bilememiştim. Adeta beni o an
    hacker modunda gizemli biri felan zannetmişti ve nerden buldun olum bu soruları neden 2 tane verdin niye hepsini vermedin gibisinden
    birşeyler söylemeye başladı ki suçlu gene ben olmuştum..Neyse tahsinde ortalamasıyla geçmişti o sınavdan sayemde..Onun adına çok sevinmiştim, hala 9.sınıfı sayende geçtim Emre diyip bi fatihasını esirgemez benden sağolsun.


    - Bölüm 7 SEVDAYA YAPTIĞIM 12 NUMARALI ATIŞ -


    Karne almamıza birkaç hafta kalmış, sıraların üzerleri ortalama puan hesaplarıyla karalanmış, görünmüyordu bile.Kimileri hocanın arkaünden
    ayrılmıyor notunu 45i aşırtmak için kimileri ise kulaklığı takmış vurmuş kafayı yatıyordu ki en güzelini onlar yapıyordu..Ne dert ne stres....En sevmediğim şeydir benimde bi hocaya yağcılık yapıp arkasından koşturmak tenefüs tenefüs fellik fellik onu aramak...Bi çocuk vardı sınıfta hiç unutmam tüm notları 2-3 felandı ama takdir almıştı.Tüm hocaların yanına gidip hocam sizin dersiniz 5 olmazsa sınıfta kalıyorum diyerek tüm notlarını 4-5 yapmıştı.
    Hocalarda enayi anasını satayım aralarında iletişim yokmudur nedir nerdeyse sınıfı zor geçecek cocuk o sene takdir almıştı.Ama gerçekten
    benim takdirimi kazanmıştı.Cin gibi çocuktur hala görüşürüm onunla. Herneyse asıl konumuza dönelim bizim sınıfta sevda diye bir kız vardı.Kızı göreceksiniz felaket taş
    böyle gömleğin üstten 2-3 düğmesi hep açık,altında mini eteğiyle gezer ve tüm okuldaki apaçiler okulun merdivenlerinin oraya toplanır bir frikik yakalayabilmek için. Birşeyler gördükleri zaman birbirine bağıra bağıra hunharca anlatırlardı.
    Bizde onlardan biriydik tabi. Ama aynı sınıfta olduğumuz için alışmıştık artık, fazla farklı bir olay,diğer sınıftaki çocuklar gibi gelmiyordu gözümüze o kız.Ben ona derste sürekli
    kağıt ve silgi parçaları atardım şaka bağbında.Bir keresinde ise yine derste tahsinle oturuyoruz canımız acayip sıkılmış yapacak bişiler ararken bu kıza
    takmaya karar verdik.Amacım silgi parçalarını kafasına atıp onu rahatsız etmek ve ders dinlemesini engellemekti.Haha lafa bak sanki bana ders dinliyorda kız ben onu engelleyecem.Sünepenin tekiydi anasını satayım,erkek hocalardan kaldığı ders yoktu zaten nedenini felan anlatmama gerek yok hiç oralara girmeyelim. Neyse tam çapraz arka sırasında oturuyorum arada boşluk vardı.Bikaç tane başarısız
    denemeden sonra son attığım büyük silgi parçası hoop cumburluk tam hedefe. Kızın göğsünün arasına girmezmi.Tahsin dersin ortasında bağırdı "12 dennnn" diye. Ama ben nasıl kızardım ama öyle böyle değil hiç beklemiyordum
    tahmin bile edemezdim öyle olacağımı ama kız biraz sinirli biraz sapşal bi tavırla dönüp bize "yaaa emre yeter artık ehehe" demez mi?..Nası farkedememiştik bu kızdaki o potansiyeli. Adeta haberimiz olmadan bizi ağına çekiyordu Sevda.


    - Bölüm 8 KARNE GÜNÜ VE KIZIN ETTİĞİ DAVET -



    Lisede adeta insan sarrafı olmuş, daha meraba demeden insanın psikolojik karakterini analiz edebiliyordum.Bikaçkez muhabbet
    ettiğim çocukla bunda eksiklik var kanka diyip Tahsinle gırgır yapardık.Haklıda çıkardım hep..Ama çok iyi deyipte yanıldığım
    insanlar yok değil.Hep tutmayacaktı ya sarraflığımız.Bu sevda da kafadan biraz eksik mi desem kuntik mi desem adını tam koyamadım
    öyle bir kızdı.Saf,aynı zamanda da gösterip elletmeyen biriydi,yani dışardan biri görse 5dk da eve atabileceğini düşünür ama
    çağırıp merhaba dese "uff mnykmsn be.s.s" yanıtını alması çok gecikmeyek tipten birisiydi.Çılgın çağlarımızdı,muhabbet arası konu oralara kayınca sinirlenir, ama kendi belaltı konuşursa hiçbişi olmamış
    gibi güler bizde bu duruma anlam veremezdik.Ah kızlar ah hepsi çok garip varlıklar.Karne sabahı gelmiş millet okulun yolunu tutmuştu bile. Liseye geçince saçlarım o kadar çok yağlanmaya başlamıştıki yıkandıktan 1 gün sonra sıksan 3 tepsi böreklik yağ çıkacak.Hayır anlamıyorum nerden geliyor bu kadar yağ.Hergün el mahkum yıkıyıp önünü yana atıp efendi bir şekilde okulumun yolunu
    tutardım.Fakat karne günü buna sadece biraz saç spreyi ve 10dk kadar zaman eklenmişti.Karne günlerinde erkekler bıraksan karneyi diğer eğitim-öğretim yılı başlayınca alacak modda,kızlarsa okulu Bugün ne giysem yarışmasına çevirmişler.Saatlerce emek verip yapılan abartılı saçlar,
    2haftada ne giysem diye karar kılınmış fistanlar,bluzlar,abiyeler..ve hatta topuklular derken okula toplanmışlardı.Beni tek cezbeden pantyhoseler,topukluklar felan..İşte bilirsiniz.. lise 1 de başlamıştı bu tarz şeyler bende. Tabi o zamanlar bilmiyoruz,işimizi xhamster reddubeden hallediyorduk.Hala çok ararım yerlerini....Yani okula gitmemde karne işin resmi kısmı.Yoksa yoklamanın alınmadığı gün
    sabahın köründe kim uyanır haziran sıcağında..Bu arada e okul gibi bi sistem varken karne dağıtmanın mantığı nedir hala anlayamamıştım.
    Tek tesellimiz saat 10 da karne dağıtılacak diye yıllardır kandırılacağımızı bilmeden sabahın 8inde internet kafenin açılmasını bekleyip
    online oyun oynamaktı arkadaşlarla.Nerdeyse 12 ye kadar beklerdik karne almak için.İ*neler sanki araba çekilişi yapıyor.Altı üstü
    ne geleceğini bildiğimiz notlarımızı kağıda basılmış olarak alıp evimize giktir olup gidecektik.Beklenen an gelmiş herkes gruplaşmış karnesini alıyor.
    AVM de annesinin eli yerine başka bi eli tutan çocuk gibi kaybolmuş ordan oraya koşuşturuyorum bahçede.Tabi ya olum lise 1 bitmiş artık cömezlik rütbesinden onbaşıya hatta kendi çapımızda
    subaylığa terfi edecek merasimdi bu bizim için. En sonunda bizim sınıftan bi tane çocuğu gördüm ve bizimkilerin yerini sordum. Okulun içinde dağıtıyormuş sınıf hocası.
    Koca bahçede yer kalmadı anasını satayım.Gittim ve karnemi aldım.Herkes kırışmaması için poşet dosyası arayıp eve nası götüreceğini düşünürken bense 4e katlayıp ceketimin iç cebine koymuştum kağıt parçasını.
    En cool olduğum anlardan biridir o an.Hatta sınıftan bi kezbanı tavlamıştım.Ohaaaa emreee naptın sen diyerek far görmüş tavşan gibi bana bakmıştı hiç unutmam o anı.
    Herneyse klasik karne sonrası 11.75e 2 menu alıp burger king double whopper atma törenimizi gerçekleştirelim mi yoksa doise gidip 4.50 ye hatay usulü döner+ayran mi yiyelim tartışmasına girmişti bizimkiler.
    Klasik şeylerdi bunlar lise hayatımın her senesinde yaşadım,lanet olsun o yemek kararsızlığına düştüğümüz anlara.
    "olomm arada 7-8 lira fark var ama ikiside doyuruyo", "yook laa burger daha lezzetli doisten tavuk ayağı çıkmış geçen bi bebeye" diye bizim kekolar arasında muhabbet koyulaşmaya başlamıştı.
    Ama hep burger king galip gelirdi bu tarz tartışmalarda derken sevda beliriverdi yanımda.Selamlaştıktan sonra karnemizi sorduk.Mallığa bakar mısın herşeyi notları felan biliyoruz ama gene soruyoruz maksat muhabbet işte ergeniz derken bu bana
    doğum gününden bahsetti.Bugün doğum günüm ama yarın kutlayacağım gelir misin? diye sordu.Yanımda da benim bff tahsin vardı.Hani DH de laf vardır : "KALKTI" diye. Aynı o misal olmuştu bizim olayda.
    Sonra kısa bi süre tahsinle bakışıp olayın şokunu atlattıktan sonra tahsin gelemeyeceğini söyledi.Hemen bir dürtttüm o sıra kenara çekip kulağına hafifçe olm manyak mısın lan böyle bir fırsat bidaha gelir mi
    seneye o kızla aynı sınıfta olacağımızdan şüpheliyken senin yaptığına bakar mısın diye fısıldadım.Çocuğun 2-3 yıllık bi manitası vardı ama toplasan 2 kere buluşmuşlar ilişkiye bakar mısın zmk..Hızlı düşünmem gerekiyordu.
    Doğum gününe gitsem mi gitmesem mi? Tahsini düşündüm.Haklımıydı acaba gidip napacaktık orda? Bi seçim yapmam lazımdı.


    - Bölüm 9 DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ ve YAZA GİRİŞ -


    Karar vermiştim ve o doğum gününe gidecektim.Kızla aynı sınıfta olmama rağmen sadece tahsinle beni çağırmıştı.Bu iyi bi işaretti.
    Ama kız hep kendinden büyük sınıflarla takıldığı için çekiniyordum açıkcası ve kızdan başka kimseyi tanımadığımdan oraya gidince bi kenarda dondurması elinden alınmış çocuk gibi
    oturmakta istemiyordum.Açıkcası o gün pek heycanlı olmasamda akşam uyuyamamıştım.Acaba parti nasıl olacaktı? Çok kız olur muydu? Hediye olarak ne alacaktım? Evet.. tabi ya
    bi de hediyemi çıktı başımıza.Evimde oturup çekirdek kola yapsam daha mutlu olacağım kesindi.Ama o asosyallikten kurtulmam için bu fırsatı kaçıramayacağımı da biliyordum.
    Yer belli olmuş,mütevazi,canlı müzik olan bir kafede doğum gününü yapacaktı.Cebimde kalan son 20lirayla hediye arayışlarına girdim.Daha oturup adam akıllı konuşmamız bile olmayan bi kıza ne alabileceğimi düşünmeye başladım.
    Aklıma hiçbirşey gelmiyordu hatta birşey almamayı bile düşünmüş eve gitmeye karar vermiştim.Katılmam yeterli olacaktı.Şans eseri eve giderken yolda bileklik satan bi seyyar satıcıya rasladım.Her bilekliğin bi anlamı varmış ki hepside aşkla ilgiliydi
    anasını satayım.Neyse örgülü rengarenk güzel işlemeli bir bileklik beğenip 10 tl bayılmıştım.Cebimde kalan 10 liraylada oraya anca giderdim sanırım.Yaz gelmişti,maaşta kesiliyor haliyle okul yok bişi yok.Para vermezdi ailem tatillerde bana.
    Bilekliğin o dandik hediye paketi görünümlü poşetini çöpe atmıştım.Cebime koyduğum bileklikle atladım otobüse kafeye doğru gidiyorum.Neyse sora sora bağdata varılır lafının hakkını o gün vermiştim.Kafeyi buldum.Gözlerimi kısıp yansımalı camdan içeriyi kesip insanları ayırt etmeye çalışıyordum.
    Tam o sırada Sevda kapıda beliriverdi.Üzerinde mini etek topuklu bluz dan oluşan kombinle beni karşılamıştı.Çok güzeldi o gün Sevda.
    Selamlaştıktan sonra içeri girdik.Masaları birleştirmiş,etrafına sandalyeleri çekmişlerdi.Rahmi hoca beni tahtaya kaldırdığından beri o sene hiç bu kadar strese girmemiştim.
    Herkese meraba diyip tokalaşmak için elimi herkese tek tek uzatmak ölüm gibiydi.Bitmiyorlardı ve meraklı gözlerin bana bakışını hissedebiliyordum.Masada o sıra tek boş yer 2 kişinin arasıydı..geçebilir miyim diyerek aralarına sıvışıverdim..Yanımda bi tane dallama oturuyor diğer yanımda ise sessiz sakin bi kız oturuyordu.Sevda aranıza geçebilir miyim diyerek yanıma sokulu vermiş
    daracık yerde sevdayla sıkış pıkış oturuyorum.Bacağı bacağıma değmeye başladı, ben yandaki dallamaya sokuldukça sevda üzerime üzerime geliyor ben iyice utanıyordum.Adeta kıpkırmızı olmuştum.Hep utanınca kulaklarım pancar gibi olurdu.O an daha beter bir renge bürünmüştü kulaklarım.Baktım olacak gibi değil battı balık yan gider yandaki çocuk kıllanmaya başlamadan bende yapıştırdım bacağımı.
    Bacak bacaga döt döte oturuyoruz Sevdayla..Bu arada DH tabiriyle "KALKTI" olayını orda 2. kez yaşamıştım.Birkaç dakika sonra rahatlamış ve utangaçlığım bi nebzede olsun geçmişti.
    Herkes gruplaşmış kendi arasında muhabbete girmiş birşeyler tartışıyordu ki o ara sevda da bana ee nasılsın emre diyerek
    klasik soruyu yapıştırıverdi. Nolsun aynı diye cevap verdim. Biliyordum. Çoğu doğum günleri cenaze töreni gibi geçer.Bu da öyle birşeydi. O gün yanımdaki tek tanıdığım dostum can yoldaşım Sevda değil tuş kilidimdi. Boş boş telefona bakıyor bi açıyor bi kapatıyordum. Hiç öyle hayalimdeki "PARTY" sıfatını haketmiyordu ortam.
    Amerikan pastası ortamını düşünmüştüm en çokta.Burası Türkiye ve lise ortamı kendine gel emre dedim kendi kendime.Bi anda karşımda oturan çocuk bana aynı sınıftamısınız sevdayla diye sordu. Evet cevabım gecikmedi.Çok şanslısın kıymetini bil sevdayla aynı sınıfta olmanın ehehe diyee devam etti. "Yaa yaa iyi biridir bilirim bilirim" dedim ve içimden
    hadi len ordan p.zevk demeden edemedim. E haliyle güzel kızdı.Herkes onu elde edebilme uğraşındaydı.Bense pek oralı değildim..İşte muhabbet iyice derinleşmeye başlamıştı ki alkışlar eşliğinde pasta geldi.Sevda mumları üflemeden önce bana bakarak iyiki geldin canım dedi ve tüm gözler bana döndü dedim noluyor.Yanındaki kıza bak en sevdiğim arkadaşım
    demiştim ya sana işte buydu diye ekledi.Kızda bana bakarak ya siz çok yakışıyosunuz hadi kalkıp dans edin demezmi? LANN suss..bağırmaa... Allahtan kimse duymadı o hengamede.Eğer duyulsaydı alkış kıyamet düşünsenize kalkıp dans edeceksiniz kızla o kadar kişinin içinde.Ya yok başım ağrıyo diyerek geçiştirdim.Rolleri değişmiş erkek kezo konumuna geçmiştim.
    İçimdeki asosyali öldürememiştim hala...O an kalkıp eve gidesim gelmişti ama hediyemi daha vermemiştim.Aklım durmuş sanki kendi kendimi yönetemiyor dışardan gelecek tepkilere karşı otomatik bir robot halini almıştım.Sahte arama programından annem arıyormuş gibi yaparak kalkıp acil eve gitmem gerektiğini ve bu durumdan dolayı üzgün olduğumu belirterek herkese iyi akşamlar dedim.Bikaç
    kişinin iyi akşamlar lafını duymak yetmişti bana.Gerçi sen kimsin ki sanki herkesle tek tek vedalaşıp gideceksin, kendi kendime trip atıyordum adeta.Sevdayı yanıma çağırdım ve ona "sana senden daha güzel bir hediye bulamadım" diyerek bileğine bilekliği takmıştım.Evet evet yanlış duymadınız.Buna evde çalışmamıştım.O an ağzımdan dökülüvermişti.
    Yani ben bile inanamadım o konuşmama.Öpüşüp vedalaştıktan sonra kafeden çıkarki an, o sene en cool olduğum 2.andı.O gün sevdayla yan yana oturup fenalaştığım anın dışındaki herşey yalandı benim için.Anlatılmaz yaşanır lafı tam buraya göre.
    Herneyse bu dertten de kurtulduğuma göre artık uzun bir yaz tatili beni bekliyordu.....



    - Bölüm 10 YAZ TATİLİM ve YAŞADIĞIM BİR OLAY -


    Hazirana girdik mi yaz tatili başlardı benim için.Zorlu, matematik hocasıyla baya atıştığım ve birkaç güzel anımın dışında, "Lise nasıl bi yer acaba?" sorununun
    yanıtını aldığım bir sene olmuştu benim için.O yaz tatile her sene olduğu gibi dayımın yanına gidecektik,yazlığa.Kuzenler,ben,bizimkiler ve dayımlar çok güzel vakit geçirirdik hep.
    Kuzenler yoğun çalıştığı için bizlere pek katılamazdı ve yaşça büyük olduğu için pek kafa dengi değildik açıkçası...Bizimkiler bana hep oğlum biraz aşağı in arkadaş edin.Gezin tozun.
    Ne bu böyle akşama kadar evdesin bilgisayar oynamaktan başka birşey yapmıyorsun.. diye yakınır ve bana baskı kurarlardı.Açıkcası tek başıma çıkmayı pek sevmezdim.
    Bu baskılara yenik düşmüştüm.Artık hergün güneşlenmek için havuza iner,göstermelik stephen king twilight kitabını havlumu ve kahvemi alıp aşağı inerdim ağır adımlarla.
    Bikaç kez havuza gir çık yaparak cool benliğini korumaya çalışırdım.Gerçi öyle sanardım...hissettiğim gerçekte olan capsleri aklıma geldi nedense:)
    O gün teyzemlerin bize geleceğini öğrendim.Oğlu serhatta geliyormuş.Benden 2-3 yaş büyük ama çok kafa çocuktu.Kızlarla arası çok iyiydi keratanın.Yani ben öyle biliyordum.Sürekli kızlar hakkında konuşur,dertleşir ve fikir alışverişiri yapardık birlikte.
    Tek çocuk olduğumdan keşke kardeş olsaydık onunla derdim..Gerçi kuzen kardeş sayılır ama olsun, aynı evde aynı ortamda bulunmak apayrı şeyler.
    Farklı şehirlerde olduğumuz için sömestr veya yaz tatili dışında pek görüşemezdik.
    Sürekli sabahlara kadar oturup erkenden kahvaltı yapıp havuza iner yüzerdik.Akşama doğru bitkin düşüp eve geldiğimizde yemeğe yumulup bikaç saat kestirip internetin başına geçerdik.Akşamları ise dışarıda çekirdek kola
    tarzı şeyler yapar, sahilde yürürdük..Ertesi gün sabah bizimkiler denize gideceğimizi söyledi ve hazırlanmaya başladık.Havlu,güneş kremi,buzlu su,biraz meyve derken deniz çantamızı hazırlamış denizin yolunu tutmuştuk.
    Birkaç şezlong kiralamış güneşin yakıcı ışınları altında vucüdumuzu sermiştik.Çocuk bağırışları,denizin kokusu ve karaya vurma sesi kulağıma ninni gibi geliyordu ve iyice mayıştırıyordu.Güneş kremini vucut iyice emmişti.Üzerimizde
    oluşan kavruk deriyi serinletmek için birkaç kez denize girip çıktıktan sonra kuzenle dondurma almaya gittik.Yanımıza 10tl para almış magnum mu cornettomu alacağımızın münakaşasını yaparken magnum galip gelmiş 2 tane magnuma
    10 tl para bayılmış,etrafta başka dondurma satan yerde olmadığı için mecburen ordan almıştık.Sahil boyu elimizde dondurmalarla yürüyor aynı zamanda karı kız hakkında klasik muhabbetimizi orda da devam ettiriyoruz.
    Ardından çimenlerde yatan bir grup kızı gözümüze kestirmiştik bile.Ama önce elimizdeki dondurmaları bitirmemiz gerekiyordu.Adeta avını izleyen leopar edasında karşı şezlonglarda oturmuş onları keserken dondurmalarımızı bitirdik.Plan yapmaya koyulduk.
    Bana gidip onlarla konuşup şu şezlongtaki çocuk sizden hoşlanmış sizinle tanışmak istiyor dememi söyler söylemez kalbim yerinden fırlayacaktı.Ulan sana ne oluyor sen konuşacaksın birşey olursa rezil olacak olan o.
    Neyse cesaretimi bi fiil toplayıp kızların yanına doğru ağır adımlarla yanaşmış,ellerinde bira şişelerini görünce olacakları tahmin eder gibi olmuştum.İyice yaklaşmıştım, adımlarım iyice küçülmüş nerden girsem cümleye acaba diye düşünürken
    ııı saat kaç acaba? diye bi soru çıktı ağzımdan.Ah ulan ah..Naptın senn?!.Saati söylemeleri uzun sürmedi fakat görevimi başaramamış WASTED yazısını gözlerimin önünde görür gibi olmuştum.
    Kuzene rezil olacak olan bendim.Hızlı düşünmem lazımdı, tekrar onlara doğru yönelip ıı şurdaki çocuk sizden hoşlanıyorda dedim ve işaret parmağımla kuzenimin oturduğu şezlongu göstermiştim.Bu sefer WASTED değilde GEBERDİN! belirmişti gözümün önünde.İşaret parmağımla
    gösterdiğim yerde ne kuzenim ne başka birisi vardı.Adeta bikaç saniye sessizlik oluşmuş,o sessizliği kızların kahkaha tufanı bozmuştu.O sıra beynimde filler uçuşurken arkamı dönüp melül melül yürümeye başlamıştım.Ne tarafa gittiğimi bilmeden...
    Bu işte hiç başarılı olamayacakmıydım ben?


    -Bölüm 11 AVRUPAYA AÇILMAK ! -


    Tüm yaz ailemin çalış,kendine bi iş bul artık evde boş boş oturma demesiyle geçmişti. Haklılarda,iş hayatına atılmam belki bi nebze olsun
    beni insanlarla içli dışlı yapacağından bu durumdan kurtulabilirdim.İnternet üzerinden birkaç yere başvurdum.Genelde market ağırlıklı olarak.
    Ama dönüş alamadığım için üstelemedim.Sonra internetten bi anket şirketini arayıp görüştüm, başvurmak için gittim ve form doldurdum.Büyük ihtimal başlarsın demelerine
    rağmen onlarda dönüş yapmadı.Bu olanlar beni iyice ümitsiz bir insan konumuna getirmiş hayattan beklentimi düşürmüştü.Sahiden ne iş yapacaktım ben? Beynimi bu soru kemirirken yaz tatili tüm hızıyla ilerliyordu....

    Teknolojiyle çok haşır neşirdim.Arkadaşlarım telefon,bilgisayar almadan önce hep bana danışır bende geniş çaplı F/P ürünlerini iyi seçer onlara sunardım.
    Teknoloji,kod yazmak felan tam bana göre bi meslekti fakat yazılım mühendisliğinin puanları beni aşıyordu.Ortalama bir öğrenciydim.Arap atı gibi sonradan açılan tiplerden değilde,okulun başlarında
    yeni alınan kalemin verdiği çalışma isteğiyle birkaç ay çalışır sonra yan gel yat osman hesabı.Yeni alınan kalemin ve defterin verdiği çalışma isteği,ne ailenin etkileyici konuşması ne de ilerde gideceğin üniversite hayallerinden fazla olamazdı.Bu bi gerçekti.
    Ders çalışmaya başladığım zamanlardaki performans grafiğim gitgide düşer,durma noktasına gelirdi.Başlarda da belirtmiştim, halk arasında "Hızlı koşan atın poku seyrek düşer" lafı
    tam beni tarif ediyordu.Yazın verdiği sıcaklık,can sıkıntısı iyice bunalmışım.Beni mutlu vakit geçirecek birşeyler lazım.Cevabı duyar gibiyim. "DİŞİ" Evet bi karşı cins belki tüm sıkıntımı giderecek ve beni mutlu edecekti.
    İnternet üzerinden birkaç sosyal ağ programına raslamıştım.Ama böyle hatun düşürme tarzı programlar değil,normal whatsapp tarzı sohbet,chat programları.Tabi o zamanlar
    yabancı hatunlar whatsapp kullanmıyordu.Diğer sosyal chat programlarında daha ağırlıktaydılar.Sahi ya? Nerden çıktı bu yabancı hatunlar meselesi..Türk kızlarında bulamadıklarımı onlarda mı bulacaktım?
    Başladım araştırmalara işte bikaç kız buldum sohbet ettim ama tarzanca olan ingilizcem fazla ileriye gitmeme izin vermedi.Çok üzücü. Adeta ingilizcem bitti gidiyorum dercesine konuşamadım kızlarla.
    Ama inanın beyler bu kızlarda Türk kızlarında kezbanlığın,tribin binde biri bile yok! Neden geç yazdın,kimle konuşuyon,resim atmıyon vs cart curt tribini hiç çekmezsiniz.Acayip anlayışlılar ama aşırı duygusuzlar.Ruslar öyledir belkide bilmiyorum.Şimdi birazdan oraya geleceğim.
    Bu kızlarla konuşurken google translate tarzı telefon programı kullanıyordum ve yabancı dizi de izlemeye başlamıştım,o sıralar gene idare edecek şekilde biliyoruz tabi ama türkçede olan cümlelerin translatate tam karşılığı olmuyor.Genelde aldığım cevaplar
    "How did u mean","what","ı dont understond" tarzında olunca bunu anladım.
    Rus bi kızla tanışmıştım ama kızı göreceksiniz yani Allah-u Teala yaratmış.! Çilliydi ama felaket bir kızdı.Şimdi size pek tarif edemeyeceğim.Yani zevkler ve tadlar tartışılmaz elbet ama bunu beğenmeyecek erkeğe erkek demem kusura bakmayın.
    Selam naber kaç yaşındasın çok tatlısın tarzı muhabbeti çoktan aşmış derin meselelere girmiştik bi anda.Yazları Antalyaya geldiğini öğrenince içimde reelde görüşebiliriz fikri oluşmuştu.Pek anlaşamadığımızdan başta ona belirtmiştim
    "VERİ BAD SİPEAK ENGLİŞ, AYEM SORİ" diye..Artık sözlüğü pek kullanmıyor aklıma gelenleri yazıyordum.Sadece cümleler devrik oluyordu o kadar.İdare ediyordu beni.
    Vakit farkı olduğundan pek tam zamanlı konuşamasakta attığı 3-5 mesaj beni gün içinde mutlu ediyor ve sevindiriyordu.Bana sürekli rusyadan fotoğraflar atardı.Her taraf bembeyazdı.Cadde ve sokaklar kardan gözükmüyordu.
    Evleri 2 katlı oldukça mütevazı bi evdi.Odası ise tam bir kız odasıydı.O da benim gibi liseliydi.Dakika başı attığı fotoğraflarla adeta içimdeki çocuk Rusya'da yaşıyor ve üşüyordu! Bedenim Ankara'da olabilir ama ruhum Rusya'da! diye sloganlar atardı içimdeki ses.
    Nasıl bir dizi izleyince siz reeldesiniz içinizdeki çocuk dizide olur aynı o misal.Eee ne oldu o kız anlat artık diyor gibisiniz.Anlatıcam ama fazla uzatmadan kısaca özetliyeceğim.
    Sonucu tahmin edenler vardır aranızda belki, HÜSRAN.....Bir gün akşam attığı upuzun bir mesajla şok etmişti beni.Mesajda anlaşamakta çok zorlandığımızı beni yinede Antalya'da görmek istediğini üzmek istemediğini söyleyip konuşmamalıyız gibisinden birşeyler
    yazıyordu.İçimde Rusya soğuğunda yaşayan çocuk his dead!


    - Bölüm 12 LİSE 2 BAŞLIYOR... -




    Okul ve kızlar....Türk erkeğini bitiren en önemli etkenlerden sadece ikisi.Kardeşim amma takıntı yaptın bu kızları ve okulu sende
    baydın artık diyenleri duyar gibiyim.Ama burası DH. Çıksa çıksa birkaç kişi çıkar onlarada hak veririm tabiki :)
    Herneyse yaz tatili bitimine 1 hafta kadar kalmıştı.Her zamanki gibi PC başına geçmiş youtubede o videodan bu videoya atlıyor alakasız konulara kafa yoruyordum..O zamanlar
    lise 2 ye geçerken sayısal,eşit ağırlık,sözel gibi bölümlerle karma yapılacaktı.Sanki yeniden liseye başlıcakmışım gibi heyecan oluşmuş,kafamdan
    inşallah 9/C deki esra,sibel,derya ve 9/A daki merveyle aynı sınıfta olurum düşünceleri beynimin bi köşelerinde yerlerini edinmişti..Tabiki en önemli
    temennim o matematik hocamın değişmesi ve sevdiğim hocaların kalmasıydı.Sınıfa doğru yürüyordum ve bizim sınıfa sarışın bir kızın girdiğini
    görmemle çağla şikel memesi görmüş alişan gibi zıplamam bir oldu.Allahım inşallah bizim sınıftadır diye dua ettim.Sınıfa girdim ve "Bu ne lan!? geçen senenin aynısı zmk."
    dedim hafif bir ses tonuyla.Ukala tipler,yalakalar,sünepeler hepsi geçen seneki sıralarına oturmuştu..Değişen hiçbirşey yoktu.Sadece birkaç kişi gitmiş yerine başkaları gelmişti ki onlarda beni pek alakadar
    eden insanlar değildi.Aynı tiplerle 1 sene daha? Tam bir hayal kırıklığı.
    Ha bu arada sınıfa giren şarışında üst sınıfan biriymiş ilk defa görmüştüm onu.Hocalarda baştan aşağı değişmiş hiç ismini bile duymadığım hocalar gelmişti.O Rahmi hoca gitmiş yerine başka bir bunak kadın gelmişti.
    İçimden inşAllah gelen gideni aratmaz deyip oturdum sırama.Üzüldüğüm nokta Tahsindi, o eşit ağırlık bölümünü seçmiş bense sayısalı seçmiştim..1 Senede tanımış olduğum sanki kan kardeşimmiş gibi olan çocuk gitmiş
    bense yalnız başıma kalmıştım o sınıfta.Neyse yeni gelen bikaç çocukla tanıştım.Tahsinin yokluğunu 3-4 kişi doldurmasada güzel vakit geçiriyorduk..
    Su gibi akıp geçiyordu zaman.Takıldığım tayfa...hepsi kafa çocuklar ama maalesef birbirinden asosyal tiplerdi.
    Yani ben gene hiç yoktan kızlarla konuşabiliyordum o seneye kadar, ama bunlarla ne zaman tanıştım kız hayatı benim için durma noktasına geldi.Okulda yanıma bi kız gelir konuşurdu, bunlar hemen başlar ooooo
    ooooo diye anırmaya.Kardeşim asosyalsin bari yerinde otur başkalarının işlerine çomak sokma.Beni küçük duruma düşürürlerdi.ee üzüm üzüme bakarar kararır.O senenin sonlarına doğru bende iyice pasif biri olmuş kız gelince
    kafası istop eden tiplere dönmüştüm.Başlardaki çok konuşkan eğlenceli her ortama uyum sağlayabilen çocuk gitmiş yerine lisede içine kapanmış sagopa dinleyen melankolik klasik liseli emre gelmişti..
    Haftaiçi bigün okul çıkışı yemeğimizi yedik, kızılay meydanında takılıyoruz bu benim meşhur arkadaş tayfasıyla.Önümüzden 3 tane afet geçiyordu.Ortadaki kızı ortaokuldan tanıdığımı farkettim.Yani yan sınıfta olmasına ve sadece okulday nöbetçiyken
    bi kere bana şu hocayı gördünmü diye sormasına rağmen onlara bu kızı bayadır tanıyormuşum gibi anlatarak 1 saat hava atmıştım o gün.."Olomm bana ayarlasna lan o kızı noluur" dedi içlerinden biri. Hadi len ordan, allahın asosyali seni..dercesine baktım.Ergeniz işte abartıyoruz şişiriyoruz patlatıyoruz.
    O gün eve geçtim ve klasik yaptığım şeyi yaptım.Uyumak...Eve gittiğimde müthiş bi uyku bastırıyordu beni.Yani halada öyleyimdir.
    En son uykumu anne karnındayken almışım sanırım.Bu okul bitene kadar tepinen
    her tenefüs dışarı çıkan,çıkışta dershaneye gidip o kafe bu bar takılan çocuklar nerden buluyordu o kadar enerjiyi anlayamıyordum..Gece 3 te yatsamda 9-10 da yatsamda uykumu bi türlü
    alamıyor sabah rahat uyandığımı hatırlamıyordum.Alarm sesi yaptığım müzik işkence gibi gelmeye başlamıştı.Gün aşırı değiştiriyor en sevdiğim müziği bile alarm sesi yapsam tiksinmeye başlıyordum.Alarm sesi yapılan her müzik terk edilmeye muhtaçtı adeta.
    Akşam saat 8e geliyordu.O günde real madrid maçı vardı kimle oynadığını hatırlamıyorum..Facebook a girmiş öyle akraba eş dost neler paylaşmış diye geziniyorum.Beş dakika bakıp çıkıcam diye girdiğim facebookta saatlerim çöpe gidiyordu.
    Aktif olarakta kullanmazdım zaten, öyle ayda yılda birşey paylaşır ara ara dondurur sonra tekrar açardım.Daha sonra bu tanıyor olabileceğiniz kişilerde gezip ara ara ortaokul arkadaşlarımın facebooklarına denk geliyor "amaan kim eklicek zmk ben ekleyemem kimseyi
    onlar eklerse eklesin" modunda cool olma çabalarım devam ediyordu.Bundan kaybediyordum zaten.Cool görünmeye çalışıp daha beter bi duruma düştüğümün farkında değildim sanki.
    Derken o gün facebookta tanıyor olabileceğiniz kişiler listesinde dışarıda arkadaşlarla rasladığım ortaokuldan tanıdığım kıza denk geldim.Elim istemsizce ekle yazısına gitti ve tıkladım.Kalbim sanki yerinden çıkacak gibiydi.Geldiğim nokta buydu.
    Daha bir kızı sosyal ağdan eklerken bile bayılacak gibi olan ben, bir kızla yüzyüze nasıl konuşabilirdi? Başka bir macera beni bekliyordu...


    - Bölüm 13 İLK MESAJ -



    İkinci dönemi ortalamış son sınav haftasına 1 hafta kalmıştı.Ne ara geçti bu kadar zaman derken dalmışım uykuya.Sabahın ilk ışıklarıydı,uyandım.Haftasonu sabahı uyandığım ve yatakta köy ağası gibi oturup
    odanın mimarisini incelemeye başladığım normal bi cumartesi günüydü.Genellikle haftasonları sabah uyandığımda klasik rütin yaptığım birşeydi bu.Ha bu arada adı da Merveydi kızın.Yatakta uzanırken
    "ANNE MERVELERDEYİZZZ" lafını kullanabileceğimi düşünmüş fantastik hayaller kurmuştum.Daha 2 kelam edemediğim,zor bela eklediğim
    bir kız ile hayal kurmaya başlamıştım.Yokluğun daniskasıydı...Uyandım ve herzamanki gibi elimi yüzümü yıkamadan önce telefonu kontrol ettim.Uykulu gözlerle "1 Yeni Mesaj" gibi birşeyler gördüm ve hiç açasım gelmedi.
    Mesajın içeriği bildirim ekranında gözükmediği için ya bizim dallamalardandır,ya da oparatör şirketleri şudur budur diye geçiştirdim.Kahvaltımı yaptıktan sonra biraz dizi izledim.Ders çalışmak için odama gittiğimde
    hala telefonun bildirim ışığı yanıyordu.Gitmesi için mesajı açtım.Mervedendi mesaj. Aman allahım.Kalbim ağzıma gelmişti sanki..Acaba ne yazmış olabilirdi.Kafamda birsürü soru işaretleri oluştu..Açtığımda ise kimsin
    mesajını görünce tüm heyecanım uçup gitsede ne yazabilirdi ki başka? Olsun..Hiç yoktan hayal meyal beni hatırladığını yazsa kâfiydi benim için.Hemen cevap vermem lazımdı yaklaşık 2 saat olmuştu..
    "Yaa beni nası tanımazsın?" gibi ukala bi yanıt verdim.İşte sonra resimlerime baktığını ve biraz hatırladığını belirtti.Hangi okuldasın? Memnun musun? Eskilerden kim var görüştüğün hala? İşte mustiyi hatırlıyomusun?
    gibko sorularla biraz muhabbeti açmaya çalışsamda kısa yanıtlar aldım.Herşey buraya kadardı diye düşündüm.Ardından yeni bir mesaj geldi ve mesajda whatsappımın olup olmadığını eğer varsa oraya geçebileceğimizi yazmış.
    Ben şok! Kızdan nasıl whatsapp ını isteyeceğimi kara kara düşünürken onun daha bikaç mesajlasmadan sonra istemesi beni çok şaşırtmıştı.Vereceğim cevabı on kere düşünür siler yazar siler yazar gelecek cevabı tahmin edip diğer
    vereceğim yanıtı hesaplayarak cevap verirdim.Bu zekicemi yoksa paranoyakcamı bi hareket bilemiyeceğim.Neyse zekice diyelim geçelim:) Whatsapptan o akşam uzun uzun konuşmuş eskiden aynı okulda hiç konusmadıgım bi kızla
    tanısma fırsatı bulmustum.Bikac hafta sabah Günaydın mesajından ta aksam İyi geceler mesajına kadar aralıksız konuşuyordum.
    Çok mutluydum,annem babam yüzümdeki gülücüklerin nedenini merak ediyor,okula gitmekten,erken uyanmaktan,odamı temizlemekten zevk alır duruma gelmiştim.Hayata yeniden tutunmuştum adeta.
    Mutluluğun kaynağı basit,yeni tanışılan bir kız mıydı? Bu kadar kısa sürede mutlu olduktan sonra sonunda üzüleceğinden haberim yokken o yola girecek miydim,yoksa asosyal hayatıma
    kaldığım yerden devam mı edecektim? Ayağıma gelen fırsatı tepmekten korkuyor,acilen bu sorulara yanıt arıyordu beynim.....


    - Bölüm 14 WHATSAPP'TAN NEREYE KADAR -


    Hikaye başlığı amacından sapar gibi oldu..Başlığı "Lisede asosyal olan genco" diye değiştir diyenler olabilir.
    Lakin artık bu durumu yaşamadığım ve liseyi yıllar önce bitirdiğim için başlığı ilk açtığım şekilde bırakmayı uygun görüyorum.

    Paranoya haline gelen bu ilk buluşma meselesi, özgüven düşüklüğünden beynimin köşesinde yer bile edinememişti.Haftalardır konuşuyorduk birbirimizle.Aklımın ucundan
    geçmeyen bu buluşma işi bi anda sohbet ederken laf arasında geçiverdi.Ne olduğunu anlayamamış,kafamda buluşursak ne konuşacağımızı tasarlamaya başlamıştım bile.
    Ne giyinecektim,hangi parfümü sıkacaktım,ilk yanına giderken sadece el mi sıkısacak yoksa yanaktan öpüşecekmiydik,ilk söyleyeceğim söz merhaba mı olursa daha çok
    etkilenecek yoksa selam olursa mı? Kafamda tahmin edilemez sayıda soru oluşmuş iyice o zaman paranoya kelimesinin hakkını vermiştim."DOĞAL DAVRAN KANKA" günümüzde
    esprisi yapılan bu 3 sözcük oysa dikkatle bakıldığında ne kadarda doğru söylenmiş birşeydi.Doğallıktan kastı sa gardaş gidip kızla hayvan gibi sarılmakmıydı
    yoksa yanına gidip 0 heyecanla selam verip sessizlik olunca aklımda soru aramamakmıydı.Bence doğallıktan kastı yanına gittiğinde akışına bırakmaktı. Peki ya nasıl olacaktı bu
    akışına bırakmak? En son kızla yıllar önce bulusmus asosyal cocuklarla takılmaktan kızlarla konusurken ağzı kilitlenen birisi nasıl akışına bırakabilirdiki?
    Buluşma işini sürekli erteliyor,bahane buluyordum.Artık o kadar saçma bahaneler buluyordum ki en sonunda kıza "Babaannem pencereden düşmüş,bugün olmaz" diyecek konuma gelmiştim.
    Durum gerçekten vahimdi.Ama kızla konuştuğumdan beri evden çıkarken artık kendime daha çok bakıyor,saçlarıma şekil veriyor,üstüme başıma uyumlu şeyler giyip
    parfümümü de sıktıktan sonra evden çıkıyordum.Olur ya, ya yolda onunla karşılaşırsam? Çünkü aynı mahallede oturuyorduk Merveyle.Sadece merve için değil,eskilerden bi arkadaşla
    karşılaşırsam diye de hep güzel giyinmeye başlamıştım.Ama tesadüf ya,ne zaman sabah terlik pijamayla bakkala giderim, o zaman eski arkadaşları görürdüm.Hiç güzel giyimli olduğum
    bi zaman karşılaşmazdım tanıdıklarla.Cuma akşamı bilgisayar başında otururken her zamanki gibi kızla tek tük konuşmalarımız devam ediyordu.Muhabbet arasında tekrar buluşma
    konusu geçince sinirlenmiştim. Ama bi taraftan kendi kendime soruyordum ne zaman olacaktı bu ilk bulusma? Sonsuza dek kızla whatsapptan konusmaya devam mı edecek yoksa acilen bi yolunu bulup
    onunla yüzyüze görüsecek miydim?


    - Bölüm 15 İLK BULUŞMA -



    Zaman hızla akıp geçiyor artık buluşma vaktinin çanları çalmaya başlıyordu.Cumartesi günü akşamı saat 8 suları kızla her zamanki gibi konuşurken
    acayip gaza gelmiştim. Ama şöyle ki o gün buluşamazsak 2 hafta full doluydum ve oda 1 ay kadar hiç bulusamayacagını söylemişti.Yani o gün bulusamazsak bidaha zor gibiydi bulusmamız.
    Ona bulusabileceğimizi nihayet söylemiştim.Evet söylemiştim ama hiç hazır değildim.Kalitali bi esofman takımım vardı, giyip birazda parfüm sıkarak çıkmıştım evden.
    Kafamdaki sorular hala cevap bulamamış,bizim mahallenin ordaki bi mağazanın önüne,buluşma yerine doğru ağır adımlarla ilerliyordum.Aklımdaki tek acil cevap arayan soru yanak yanağa öpüşecek miydim
    yoksa sadece el mi sıkacaktım.Gittiğimde kız orda bekliyordu.Altında tayt,harley çizmeleleri bluzu ve çantası vardı.Giyimi çok hoştu,tam istediğim kız tipiydi.
    Yanına giderken beni görünce hafifçe gülümsedi.İstemsizce bende karşılık vermiştim.Elimi uzatmamla Mervenin bana yapışması bir oldu.Yanağıma öyle bir yapıştıki,inanın heyecanım
    1 se 10 oldu.Ne yapacağımı bilememiştim.Ben sadece elini sıkmayı düşünürken bu olayın karşısında dizlerim titremeye başlamıştı.
    Başladık yürümeye ama nereye yürüdüğümüzü bilmiyorum.Cadde boyunca ağır adımlarla ilerliyor muhabbet iyice koyulaşmaya başlıyordu.Hiç çalışmamıştım onu mu sorsam bunu mu sorsam diye.
    Hani önceki yazılarımızda DOĞAL DAVRAN KANKA ve AKIŞINA BIRAK laflarını ilk kez burada deniyordum.. işe de yarıyordu.Annesinden babasından kaç kardeş olduğundan bahsederken muhabbet iyice
    derinlemiş zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varamamıştım.Bu arada kızın yarım saat vakti vardı yani 9 dan önce evde olması gerekiyordu.Annesi durumdan haberdardı fakat babasının haberi yoktu.
    Tam bir ev kızıydı.Yani öyle bildiğiniz kızlar gibi değildi beyler.Annesi sürekli arıyor naptığını soruyor ve babasını idare edeceğinden bahsediyor Merve ise "Emreyle tur attıyoruz anne birşey yaptığımız yok" diyerek annesini bastırıyordu...Bu beni çok sevindirmiş, adeta
    ailenin damadı gibi görüldüğümü hissediyordum.Neyine senin öyle hissetmek...... Mahallenin sokaklarında ağır adımlarla yürürken hafiften nisan yağmurları başlamış, yavaş yavaş çiseliyordu.
    Romantik bi ortam için herşey oluşmuştu adeta.Üzerimdeki kapşonlu eşofmanı çıkarıyormuş gibi yaparak ona üşüyorsan vereyim diye soru sordum.Yo gerek yok deyince vermekten vazgeçtim.Biraz odunluk yapmışım,
    kusura bakmayın.Ama neden yaptım diye asla kendime kızmam.Bizim evi göstermek istedim ona ve yürümeye devam ettik.Binanın önüne geldiğimizde kız binanıza girebilirmiyim biraz üşüdüm dedi.Tabi diye karşılık verdim.
    O ara eve girip başka bi polar alıp içini parfümle doldurdum.Tam çıkacakken birde ne göreyim,annem kızı görmüş sohbet çoktan başlamıştı.Hayatında o zamana kadar kızla çıktığımı görmemiş olan annem şok olmuş
    meraklı bakışlarıyla kıza sorular soruyordu.Nerde okuyosun kızım sen?Emreyle bayadır arkadaşsınız sanırım? Ama senden hiç bahsetmedi bana? gibi sorularla kızı bunaltıyordu.O günde Arda diye bi arkadaşımla gezicem diye annemden izin istemiştim..Yalanım ortaya çıkmıştı.Ama yapıcak birşey yok.Kızla tekrar dışarı çıktık binadan.Poları uzattım.Gerek yoktu yaa
    gibisinden birşeyler diyip üzerine giyindi.Merveyi eve bırakma zamanı gelmişti artık.Saat 23:00 sularıydı.Karanlık sokaklarda ilerliyoruz.Karşıda 3 kişi belirdi.Yaklaşınca hepsinin şentepe kekoları olduğunu
    anlamıştım.Kafalarında bükülmüş şapkaları,ellerinde tespih,ayaklarında nike in sponsor olduğu ayakkabıları.Belliydi her hallerinden... İçimi bir korku kaplamadı desem yalan söylemiş olurum.Acaba sataşacaklar mıydı,
    yoksa yollarına devam mı edeceklerdi?....Yanyana geldiğimizde içlerinden bize yakın olanı "Kaşşşşşşar" diye bağırmaz mı.Aman allahım...O an gözümün önünden gitmez.neden hep beni bulurdu böyle şanssızlıklar,
    kızla olduğum an güzel geçse bari,neden ben Allahım diye sitemde bulunmuştum..Acil birşeyler yapmam gerektiğini anlamış fakat beynimin istop ettiğini farketmiştim.


    - Bölüm 16 ÇARESİZLİK -



    Vücudumda pompalanan adrenalini hissedebiliyor,lakin bunu dışarı çıkarırsam da iyi şeyler olmayacağını biliyordum.
    Ulan emre,farz mıydı kızla buluşmak? Kafamda milyonlarla soru işareti oluşmuş,şöyle yapsam böyle olur diye cevaplıyordum içimden.
    Ama o kadar hızlıydıki geçen süre 1 saniye kadardı.Yani o kadar soruya 1 saniye içinde cevap vermiştim.Dalarsam dayak yiyeceğim,dalmazsam
    kız neden bana laf atmalarına izin verdi diyecekti.Yani cevaplanacak o kadar soru vardıki yetişememiştim.Tamam eğer 3üne dalarsam belki
    1-2 tanesini hırpalayabilirdim.Ama sonucun DEFEAT olacağı gerçeğini değiştiremeyecekti. Hepsi bi deri bi kemik çocuklar,bense yaklaşık
    1 sene kickboxa gitmiş biriydim.Tabi dış görünüşe aldanmamak lazım.O kavgadan maglup çıkarsam haftaya 8 tane sınava babam mı girecekti?
    En sonunda kararımı vermiş ve sadece arkamı dönerek onlara TİP TİP bakabilmiştim.Evet o kadar sorudan sonra bunu yapmaya karar vermiştim.Gerçi o bile cesaret isteyen bi hareketti.Vucüdumdaki adrenalinden olsa gerek felaket ters bir bakış attığımı hatırlarım.Kendim bile hala şaşırırım o kaşları öyle çatıp attığım bakışa..O an birisi "TORRRRRNAVİDAYI VER BABAAA"diye bağırmazmı? Vucüdumdaki adrenalin seviyesi sıfıra indi...Herneyse kızın kolumdan tutup yürü Emre ya boşver demesi adeta ilaç gibi geldi bana.Ya yok bırak dedim erkekliğime yediremeden.
    Ama olsun,iyiki öyle birşey demişti kız..Sonra bu kekolar yoluna devam etti ve kız bana ne oldu diye sormaz mı? Duymamış bile kekoların söylediklerini!
    Belki beni üzmemek için söyledi bilemeyeceğim ama baya rezil olmuş,utanmıştım.Bu tatsız olayı geçtik.Evinin önüne gelmiştik.Ulan 320 tl lik adidas polarım
    kızın üzerinde kalmış nası isteyeceğimi kara kara düşünürken şakayla karışık bi şekilde "üzerinden ameliyatlamı alıcaz polarımı" diye mırıldandım merveye.
    Gülümseyerek aa evet unutmusum diyerek yavasca cıkardı üzerinden.Parfümün ne güzel diye de ekledi.Binaya girişini izledikten sonra mutluluktan uça uça evin
    yolunu tutmuştum.İçimde kelebekler uçuyor derler ya gerçekmiş onu anladım.Eve gittiğimde Vardın mı diye mesaj attım..Vardım diyerek teşekkür etmişti sanırım.
    Sonra "üstüm sen kokuyosun,acaba senin üstünde ben kokuyomuyumdur" dedi.Allahım nasıl konuşmalardı bunlar.Emre ne oluyor sana ! Çok şaşırmış ve iyiki ter kokmuyormuş
    üstüm gibi salakça bir cevap verip o güne noktayı koymuştum.Lisede en mutlu geçen sayılı günlerimde ilk 10 a girerdi sanırım o gün.
    Olay başkalaşmış arkadaşlıktan öteye geçer bi duruma gelmişti sanki.İstemsizce gelişiyordu olaylar.O kızla sevgili olmayı düşünmedim desem yalan olur fakat
    sevgili olmak için hiçbir çaba göstermemiştim.Akışına bırakmak tabiri bu olsa gerekti......

    Dipnot1: Arkadaşlar o güne ait whatsapp konuşması hala bilgisayarımda durmaktadır.Eğer isteyen olursa bunu yorum olarak belirtirse PM olarak veya direk 16.Bölümün altına koyabilirim.

    Bir çok arkadasin istegi üzerine Whatsapp Konusma SS'i

     (Edit 17 haziran : ss geldi) - Lise Hayatımın Başlangıcı ve Olaylar


    Dipnot2 : Arkadaşlar isim ve resmi gizlemek zorunda kaldım kusura bakmayın,özel hayatımı çok fazla detaylandırmak istemiyorum.Evde internetim yok arkadaşlar,hikayeyi bilgisayarda yazıp telefonumu modem olarak kullanıp sizlerle paylaşmaktayım.Ondan dolayı gecikmeler olabiliyor. Lütfen Cool Story Bro,Senaryo vs diyecek olanlar okumasın... Resim yaklaşık 2 sene öncesine aittir.


    - Bölüm 17 BİZ SEVGİLİ MİYDİK ŞİMDİ? -


    Kızın yaptığı bu iltifat çok hoşuma gitmişti.Bi anda bambaşka bir duruma geçmişti olaylar.Buluşma sayımız haftada bikaç keze çıkmıştı.
    Yaklaşık 1 ay kadar daha böyle devam etti,yani sevgili değildik ama iltifatlar,seni seviyorumlar havada uçuşuyordu.Anlam verememiştim.Acaba kız benden bir adım mı bekliyordu?
    Hiç konuşmadan yani aramızda seninle çıkmak istiyorum gibi kelimeler geçmeden sevgiliydik adeta.Ama ismini koyamıyorduk bu ilişkinin. Çıkmak kelimesi kadar itici gelen birşey yoktu bana.
    Çıkmak...Kelimenin derinlerine inmeye gerek bile yok.ÇOCUKÇA!
    Günler geçtikçe acayip sıkılmaya başlamıştım bu durumdan.Zaman aramızdaki sıcak suları soğutuyordu.Lise 2 eğitim ve öğretim yılının bitmesine merdiven dayamıştık.O başka bi yere ben başka bi yere gidecektik tatile.
    İyice aramız açılmış günde 1 mesajı dahi zor atacak duruma gelmiştim.O hala atmayı bırakmıyordu ama bu durumun da farkındaydı.
    Ardından uzun bir sessizlik...Ne o aradı ne de ben. Hiçbirşey demeden aramızda yaşanmış onca şey uçup gitmişti sanki.Artık rahattım.Ne sabah uyandığımda atmak zorunda olduğum
    bi günaydın mesajı, ne de geç cevap veriyorum derdim vardı.Hepsinden kurtulmuştum.Bekarlık sultanlıktır lafına hak vermiştim o gün.Ohh be,dünya varmış.Karı kız boş iş dedim kendi kendime.
    Evet, çok üzülmüştüm ama geri dönüşü olmayan bir yola
    girmiştim.Dönemezdim.Topu topu 2 ay süren tatlı vakitler,evde mutluluktan uçtuğum,yüzümde gülücüklerin eksik olmadığı zamanlar geride kalmıştı.Onca buluşma,onca konuşma.... hepsi neden bu kadar kısa
    sürede olup bitmişti.Böyle giderse evlenemeyeceğimi düşünmeye başlamış,zihnimin derinliklerinde sorulmayı beklenen bir soru olarak yerini almıştı.



    - Bölüm 18 UFAK BİR TORPİL -



    Yalnızken sevgilim olsun istiyordum,sevgilim olunca da yalnızlık iyiydi lan diyordum.Nasıl bir ruh halim vardı inanın bende bilmiyorum.
    Şimdilik kız işlerini bi kenara bırakıp önümdeki yaz tatiline odaklanmıştım.Karnemi almış,2 zayıfla geçmiştim sınıfı.Allaha şükür hiç kalmadım lisede.
    En az 2-3 zayıfım olur ama diğer derslerin ortalamasıyla geçerdim sınıfı.Arkadaşlarımın çoğu ise sorumluluk sınavlarına kalırdı.O yaz Antalya manavgatta beş yıldızlı bi otele gidecektik
    ailecek.Daha önce hayatımda beş yıldızlı otele gitmemiştim..Sadece 6gece 7gün sürecek eğlenceli bir tatil bekliyordu beni.
    Bavulum 3gün öncesinden hazırdı.Otogarın yolunu tuttuk.Yaklaşık bi 8-9 saatlik yolculuğun ardından otelin yerini bulabilmiştik.
    Babam girişte kayıt işlemlerini hallediyordu,bense lobide oturmuş otelin mimarisini,insanları felan süzüyordum..Kolumuza bileklik takmaları gerektiğini belirttiler,annemle babama mavi
    bana ise beyaz bileklik takmışlardı.Nedenini anlayamamış,heycandan o detayı pek önemsememiştim.Otelin %90 ı rustu.Kalanı iste gene yabancıydı ama ingiliz,fransız vs.Sadece 3 tane türk aile vardı otelde.
    Bu durum biraz canımı sıksada avantaja çevirebileceğim noktalar vardı.İlk gün sabah erkenden uyanıp oteli keşfe çıktım.Aquaparkı,miniclubı ve açık büfeyi gezdikten sonra ilk işim havuza gitmek oldu.
    Ankara'dan geliyorsun,haliyle orda bikinili rus çıtırları görünce bi değişik oluyor insan.Adaptasyon meselesi herşey.Belki orda 1 ay kalsam duruma alışırdım ama yıllardır Ankara gibi bir yerde yaşadığım için
    durum böyleydi.DH lafıyla "KALKTI" yı orda 3.kez yaşamıştım.Aileyle gidilen tatil ne kadar eğlenceli olabilirdi ki? Babanla veya annenle arandaki mesafe bellidir,bi sınırı vardır.Keşke bi arkadaşım olsa
    ne eğlenirdim be dedim içimden.Günler hızlı geçeceğine tam tersi çok yavaş geçiyordu.Olabildiğinde otelden faydalanıyor,her aktiviteye katılmaya çalışıyordum.İnşallah burda o sonradan kazandığım asosyal benliğim son bulacaktı.
    Ertesi gün ok atışları yapılacağını öğrenmiştim ve gidip adımı yazdırmıştım.Orda stajyerlik yapan Melis isminde bi kızla tanıştım.Sarışın ufak tefek boylu alımlı bi kızdı.Benden sanırım 1 yaş kadar büyüktü.Rus çocuklarla sıraya
    girmiş ok atmayı bekliyordum.Sonra sıra bana geldi, yayla oku elime aldım ve Melis'e napcam bunu gobumemı dokucam bakışı attığımı hatırlıyorum.Sonra gülüştük..Bana ok atmayı öğretmeye çalıştı,birkaç atıştan sonra sonunda hedefi vurabilmiştim
    ama puanım utan vericiydi.Sanırım sonunculuk yolu gözükmüştü bana.Rus çocuklar çatır çutur vuruyodu,bense onları izlemekten öteye geçememiş,bikaç taktik öğrenmeye çalışıyordum.
    Neyse ogün akşam oldu.her akşam olduğu gibi animatorler felan gösteri yapıyor,milleti eğlendirmek için uğraşıyorlardı.
    Bizde ortalarda yerimizi edinmiş,gösteriyi izlerken bi anda sahneye Melis ve Adem abi çıkmıştı.Adem abi de orda animatör olarak görev yapan birisiydi.Tüm garson,animatör,aşçı vs hepsiyle kanka olmuş her işimi hallediyordum.
    Neyse bugünkü miniclup oyunlarımızda ok atışı yapıp ilk 3 e girenleri açıklıyorum dedi Melis, ingilizce olarak.Kafam orda olmadığı için bi boh anlamamış etraftaki kızları kesiyordum.Birden adımı duyunca neye uğradığımı şaşırdım.
    Annemle babam şok olmuş bana bakıyor hadi oğlum çıksana diye baskı kuruyorlardı.İki tane rus çocuk sahneye doğru yürürken ben olduğum yerde donakalmıştım.Neyse alkış kıyamet bütün otel orda, kalabalığın arasından sahneye doğru yürümeye
    başladım.Bi tane plaket gibi birşey verip madalya taktılar.3.olmuşum haberim yok.Daha 1 ok isabet ettiremeden 3.olduğum için gerçekten şaşırmıştım.Melis bana göz kırptı,neler olduğuna anlam veremeden akışına kaptırmış,ödülümün sevincini
    yaşarken gerçekten 3. olan çocuğun bana bakışlarını hiç unutmam. O gün torpil kelimesinin anlamını daha iyi anlamıştım.


    - Bölüm 19 DANİÊLLE -


    Son günlere yaklaşıyor ve otelin tadını yeni yeni çıkarmaya başlıyordum.Başlarda mal gibi gezsemde,son bikaç gün kala otelin yarısı beni tanıyordu.Çalışanların hepsi kafa adamdı,otelde nerdeyse tek türk biz olduğumuzdan
    ailecek tanınıyorduk otelde.Daha hiç denize gidememiştim.Dibini göremediğim yerde yüzmeyi çocuklugumdan beri pek sevmezdim.Havuz var mis gibi tertemiz gir çık fantazi aramaya gerek yok derdim.Açıkcası NAT GEO'da jaws
    belgesellerini çok izlememde buna bi etken olabilirdi tam bilemicem.Herneyse o gün otelin plajına gitmeye karar verdim, geçtiğimiz akşam yemekte tanışdığım Erkut isimli bi çocuk vardı yaşıtım.Tam benim kafadan biriydi.
    Hep kız ayarlamaya çalışır ayarlayamaz bu durumdan yakınırdık.Neyse bunla birlikte denize gittik o gün.Havlularımızı sermiş güneşin kavurucu
    sıcağında bronzlaşıyorduk.Kafamdaki şapkadan gözlerim kısık bir biçimde etrafı kesiyor,gelen gideni yokluyordum.Erkut uyudu uyuyacaktı.Tam arkamıza 3 tane bikinili rus kızlar geldi.Erkutu hemen bi dürttüm olum şansımız açıldı kalk lan
    kalk diyerek.Mağaradan yeni çıkmış gibi kızları kesiyoruz.Hepsi rusça konuşuyor bi boh anlayamıyorduk.Rusca tek bildiğimiz kelime davay davaydı.Otelde bu kelimeyle kaç rusla anlaşmıştım hala bende bilmiyorum.Yani dil bi yere kadardı,el hareketleri,
    içtenlik,mimikler vs derken iletişim kuruyorduk.Tabi tarzanca ingilizcemizde etkili oluyordu biraz.Kızlar birbirine güneş kremlerini sürüyor bizse onları izlemekten başka birşey yapamıyorduk.Yapacak birşeyler yoktu, can sıkıntısından patlayacaktık.
    Su sporlarını işleten bi abi vardı adı Hasan.Yanına gittik biraz muhabbet edip kafaya aldıktan sonra muza binmeye karar verdik.Ama 8-10 kişi olmadan iş yapmıyormuş.Koyulduk adam aramaya plaj boyunca yürüyoruz gelen geçene muza biner misiniz diyerek
    anlamsız bakışlarını izlemekten başka birşey yapamıyorduk.Hiç kimse gelmiyordu.Neyse bikaç ufak cocugu kandırdık.3 kişi daha lazım muz için.Bizim arkamızda oturan rus kızların yanına teleport attık.Erkutla heycandan ne diyceğimizi düşünürken bu muthis ingilizce
    bilgisi ile kızlara "Do you want ride my banana girls" yani muzuma binmek istermisiniz kızlar ? gibi yanlış anlaşılmaya sebebiyet verebilecek bir söz söyledi.Kızlar kahkaha atmaya başlayınca cümleyi yeniden kurmamız gerektiğini anlamıştık.Bikaç el hareketiyle
    su sporlarındaki muzdan bahsettiğimizi anlatabildik.Önümüzde sürat teknesi en önde ufak çocuklar arkalarında rus kızlarla ben ve erkut yerlerimizi almış heycanla bekliyoruz.Hasan abi bikaç kere suya düşürdü bizi,tam bitti dönüyoruz sanarken sürat teknesinin yaptığı
    son bi manevrayla hepimiz bi tarafa dağılıp tekrar
    akdenizin sıcak sularıyla buluştuk.Ama öyle böyle bir düşme değil fena düşmüştük.Ben su yüzeyine çıkmış Erkutu ararken rus kızın biri yanıma düşmüş felaket su yutmuş öksürüyo öldü ölecek lan bende heycanlandım kızı suyun içinde kavradım ve tekneye çıkardım bunu.
    Are you okey? dedim, im fine thanks diye karsılık verdi.Karaya gidene kadar bikaç cümle sohbet ettik.O günden sonra erkut ben ve bu üç rus kız tatil arkadaşıydık,sürekli birlikte geziyor akşamları sahilde felan yürüyorduk.Çok eğlenceliydi.
    Kızların isimlerini tam hatırlayamıyorum ama muzdan düşüp tekneye çıkardığım kızla baya bi kaynatıyordum.Bi tek onun adı aklımda kalmıştı..Daniêlle.Ailesiyle bile tanışmıştım.Erkuta diğer iki kız senin bu kız benim dedim.Zaten bi kız biraz kilolu birşeydi
    ama diğeri de en az Daniêlle kadar fenaydı.Erkutta tamam olm bana farketmez dedi.Bi akşam erkutla ben diskoya indik baktık kapıda benimki ve erkutunki duruyor diğer şişman olan yoktu,neyse sanırım içeri almamışlar bunları.Diskoda çalışanlar tanıdıktı haliyle.
    Hepberaber içeri girebilmiş beleş içkilerden yudumluyor yanıp sönen beyaz ışığın altında kim kime dum duma hunharca dans ediyorduk.İnsanlar bile zor seçildiğinden sergilediğim dans figürlerinin hiçbir önemi kalmıyordu.Saçma sapanca ellerimi havaya kaldırıp indiriyordum.
    Baya yorulmuştuk saat gece 2 sularıydı zaten sabaha kadar açık kalmıyordu disko.Birer içki daha aldı herkes ve elimize alarak sahilin yolunu tuttuk.Kumlara uzanıp yıldızları izleyerek içkimizi yudumluyor erkutun bana rüyadamıyız olm dediğini hatırlıyorum.
    İngilizcemizin yetmediği yerde telefonumuzdaki sözlükten kelimenin anlamına bakıp kızlarla konuşuyorduk.Erkutla ben çakırkeyfiz,yani kafalar kıyak,ne yaptığımızı biliyorduk.Yani sarhoş değildik.Kızlar bizden biraz daha sarhoş bazen durduk yere kahkahalar atıyordu.
    Erkut bana sence doğru gece mi Emre diye soru sordu.Ne için dedim.Kestane işi için olum anlasana dedi.Haaa dedim,bilmiyorum ki diyemeden Erkutla bununki kalktı ve biz gidiyoruz dedi.Nereye diye sorduğumda bizim Cemal abi'nin yanına dedi.(Cemal abi barda çalışan bi abimizdi,
    bunların kaldığı lojmanlar oluyor,işiniz düştüğünde gelin koçum anlarsınız ya diye göz kırpmıştı bize bi kere) Tamam dedim görüşürüz sonra kardeşim, zaten son gecemizdi.Bunlar gitti ben ve Daniêlle başbaşa kumsalda uzanıyorduk.
    Kafalarda kıyak olduğundan konu bi anda cinselliğe kaymıştı.Daha önce hiç seks yapıp yapmadığımı sordu bana bende hayır dedim.Gülmeye başladık bi anda.Sonrasını anlatmıyorum çünkü ban yiyebilirim.
    Hayatımda hayal edemediğim şeyleri o gece yaşamıştım.Rüya gibi bir akşamdı....Üşüyoruz Daniêlle


    - Bölüm 20 LİSE 3 -


    O yaz da iş bulma hayallerim hüsranla noktalanmış,evde online oyunlara kendimi kaptırmış bir vaziyette geçmişti.Zaten yaz tatilleri ne kadar çabuk geçiyor anlamıyordum.Artık üniversite sınavıda yaklaşıyordu.Pek bilincinde olmasamda
    lise 3 te dershaneye gitmek istiyordum.Tabi öncelikli hedefim biraz sosyalleşmek ve ortamlara akmaktı.Belki lise 1 ve 2 de bulamadığım hayatımın aşkını orada bulacaktım.Bu da düşünce olarak beynimin derin köşelerinde yer edinmişti.
    Araştırmaya başlamış,fiyat performans olarak öncelikli dershaneleri liste haline getirmiştim.Öyle butik bi dershaneye 10-15 kağıt bayılacak durumumuz da yoktu.Klasik,kitle dershanelerinden
    birine gidecektim mecbur.İlk sıradaki dershaneye baktım,yıllık parayı peşin istiyordu ve direk eledim,geriye 3 tane dershane kalmıştı.Birbirlerine çok benzeselerde fiyatlarında ufak tefek oynamalar
    oluyordu.Neyse babamında baskıları üzerine bitanesine yazıldım.Şimdilik isim vermiyeceğim.Bu dershanede de okul öncesi eğitimleri mi oluyormuş, bilmiyordum haliyle.En son 7.sınıftayken bi dershane serüvenim olmuştu onunda pek güzel geçtiğini
    söyleyemem.Yazın evde oturup pineklemek,pc de arkadaşlarla online oyunlarda akmak varken neydi Allah aşkına şimdi bu okul öncesi hazırlık? Üstümü giyindim ve dershanenin yolunu tuttum.Heyecan yok desem yalan olurdu çünkü yeni
    bi okula kaydolmuş gibiydim.İstemsizce selamın aleyküm diyerek girdim sınıfa.Elimde olan birşey değildi, normalde öyle selam vermem ama oraya girince vermek zorunda hissettim.Tahmin edenleriniz var gibi içinizde hissediyorum...
    Günler günleri haftalar haftaları kovalamış neredeyse 1 ay geçmişti dershaneye gideli, okulda 2. haftasında felandı.Ev okul dershane ev okul dershane arasında mekik dokuyordum.Hayatım o kadar rutindi ki uyanınca dejavu oluyor bu ne lan
    dünün aynısı diyordum içimden.Daha o kadar kısa zaman geçmiş ama o dersler işkenci gibi geliyordu bana.Dershaneye geçince bi köşede oturup ya telefonla oynuyor ya da camdan aşağıyı izliyordum.
    Sosyalleşmek! Bu kavram sanki hayal olmuştu benim için.sorun bendemiydi peki? bilmiyorum.Gidiyorum geliyorum gidiyorum geliyorum dershaneye.İçimdeki seste ulan birşey eksik emre! diye haykırıyordu.Ama neyin eksik olduğunu inanın bulamamıştım.
    Bi gün dershanede otururken yanımdaki çocuğa bi soru sordum."Bilader bizim sınıftaki kızlar nerde?". Evet soru aynen bu şekildi.Sanki sınıfta birsürü kız varmışta hiç gelmemiş gibiydiler.Bu soruyu da istemsizce sormuştum.Çocuk ise bana "kardeşim
    burası cemaat dershanesi ne kızı dalgamı geçiyorsun,erkek şubesindesin ayrıca" dediği an evladını kartal kaçırmış fatma girik gibi oldum.O anı hiç unutmam unutamam.Eve gitmiş sabırsızlıkla babamı bekliyor ve beni neden Erkek şubesine yazdığını
    sormak için can atıyordum.Nihayet geldi ve ona sordum.Cevabı da pek şaşırtmadı acıkcası..Sen oraya karı kız için mi gidiyon lan benzeri bi yanıt almış odama inzivaya çekilmiştim.O kadar sinirliydim ki sonraki aylar psikolojim alt üst olmuştu.O kadar dershane arasından
    neden cemaat dershanesi ve ERKEK ŞUBESİNE gitmiştim.İşin kötü tarafı bende o dershaneyi seçmiştim baştaki üç dershane arasından.Fazla konuşmaya hakkım yok gibiydi...
    Kayıt olurken de adamın seni "burada kız yok ona göre kaydolun" diye ikaz edecek hali de yoktu ya.Mecburdum,sözleşme çoktan imzalanmış paranın yarısı peşin verilmişti bile.El mahkum oraya gidecektim.
    Ben düz yoldan gitmek istiyordum,hayat ise beni bambaşka çamurlu yollara sokuyordu..

    - Bölüm 21 SANAL ÇOCUK -


    Hayat çok monotondu.Renklendirmek için arasıra birşeyler yapmak istiyordum ama aynı zamanda da hiç enerjim olmuyordu..Daha çok internet çocuğuydum ben.
    Öyle hertürlü sosyal ağda hesabım vardı o zamanlar..Ortaokuldan beri beni cezbederdi teknoloji.Hacker Emre derlerdi bana.Tabi bu profesyonel birşey değil sadece yaşıtlarımın öyle şeylere kafası basmazken
    biz msn patlatıp trojen gönderip fake siteler hazırlayıp kendimizi iskorpitx triplerine sokardık.(iskorpitx türkiyede ünlü hackerlerdandı hala öylemi bilmiyorum.)Hackerlık ünvanını yitirirken lisede espor ve online oyun merakım arttı.
    Bi gün çok samimi takıldığım arkadaşlarımla burgera gitmiş yemek yiyorduk.Bu arkadaşlar ise ortaokuldandı.Senede 3-5 kez görüşürdük öyle fazla değil.İkisinin en iyi anlaştığı nokta ise kızlardı.
    Bense internette takılan pek dışarı çıkmayan biriydim.Asosyal değilde ismini tam veremiyorum asosyallik ile sosyallik arasındaki bi noktadaydım sanırım danielle olayından sonra.
    Bunlarla pek takılamazdım,anlamazdım öyle onlar kadar kız işlerinden.Her ne kadar her sene bi kız tecrübesi yaşasamda başaramıyordum.
    Hala ara ara dilim kilitleniyordu kızlarla konuşurken.Sohbet muhabbet baya ilerlemiş burgerlerı yemiş patateslere geçmiştik bile.Kızlar hakkında konuşurken laf arasında bana "sen sanal çocuksun Emre,biraz değiş artık" gibi
    esprili birşey söylemişti.Bazı laflar insana çok dokunur,insanı değiştirir ya bu da o cinsten.Her ne kadar şaka yapsada her şakada bi gerçeklik payı olduğu gerçeğini değiştirmedi.Evet sanalda çok iyiydim.
    Her türlü kızla muhabbetimi yapabilirdim,ellerim çatır çutur işlerdi ama iş reele gelince afallardım beceremezdim.Neyse o gün arkadaşın telefonunu kurcalarken X diye kayıtlı birini gördüm rehberinde.Telefonu karıştırmak huyum değildir ama tesadüfen o çıkmıştı karşıma.
    Kim bu la diye sordum buna oda tanımıyorum dedi.Telefonunda kayıtlı olan numarayı tanımaması garipti.Israrla sorunca yine bilmediğini onunda bi arkadaştan ölesine kaydettiğini söyledi.istersen al kanka konuş kızla bana lazım degil diye ekledi.whatsappına girip
    resmine bakınca güzel bir kız olduğunu gördüm yani bana göre güzeldi onlara göreyse sıradan..Neyse bende iyi tamam deyip numarasını kendi telefonuma kaydettim ama heyecandan bir türlü selam yazamadım kıza.Haftalar geçti hala numarası duruyor bense sürekli
    değiştirdiği whatsapp resimleri ve durumlarına bakarak kıza gitgide bağlanıyordum.Yalnızlık mıydı yoksa ergenliğin verdiği abazanlık mıydı?Beni bu duruma iten neydi sahi.


    - Bölüm 22 NE YAZACAKTIM X'E -


    Daha adını dahi bilmiyordum.Nerden başlıyacaktım ki sohbete? çok kararsızdım..Ya terslerse? ya numarasını hangi arkadaşımdan aldığımı öğrenirse? whatsappta sohbet penceresini açınca bile kalbimin hızının arttığını hissedebiliyordum.
    Yanlışlıkla elimin klavyede bi harfe basıp gönderecekmiş hissi bile kalbimi ağzıma getirmeye yetiyordu.Adeta sanal sapık gibi hissediyordum kendimi.Samet adında bi abim vardı,kendisiyle hala görüşürüm.Adeta kız doktorudur kendisi.
    Bi kafede oturduğumuz zaman hangi kızı gösterirsem 10 dakika içerisinde tanışıp evine getirtebilecek nitelikte bir abimdir kendisi.Aynı zamanda işin garibi evli ve çocuk babası.Kızlardan o kadar iyi anlıyordu ki bi ara üniversiteyi kızlarla ilgili
    bir bölümde bitirdiğini düşünmeye başlamıştım.Ona içinde bulunduğum platonik durumu anlattım bigün..Anlamsızca gülmeye başladı ve neler yapabileceğimi saydı.Ama hepsi bi o kadar zor ve cesaret isteyen şeylerdi.
    Hepsine başımı sallayıp yaparım deyip geçiştirdim.Herşey bende bitiyordu aslında.elbette birkaç birşey kapmıştım ama işin büyük kısmını kendimin yapabileceğinin farkında değildim.Akşam yazacağıma dair kendi kendime yemin ettim.
    Eve girdim üstümü değiştirip biraz televizyonda izdivaç programları izledikten sonra telefonu kaptığım gibi X in profilini açtım.Durumuna baktığımda bi tarih yazılı ve yanına sonsuzluk işareti koymuştu.İşte bu kötüye işaretti.Olumlu düşün Emre olumlu.
    Negatif olma,düşünme diye mırıldandım kendi kendime.Sonra o durumun annesinin babasının doğum günü olabileceğini düşündüm.Ama bu düşünme fazla uzun sürmedi.Tarih 1 hafta önceye aitti.Annesi 1 hafta önce mi doğdu zmk dedim.Neyse belki kardeşi doğmuştur diye
    düşündüm ama o sonsuzluk işaretini bağdaştıramadım.Kardeşinin ölümsüzlüğünü mü istiyordu la? Hayır bu da olamazdı.Tüm çıkarımlarım kötü yöndeydi.Evet sanırım bizim X birini bulmuş ve ben o kızı da kaçırmıştım..Olumlu düşünme yetimi kaybetmiş kara kara düşünüyorum.
    Ama tüm olanlara rağmen ettiğim yemini bozmayacaktım.Sonucun %100 olumsuz olacağını bile bile neden bu riski göze alacaktım ki? En sonunda yazmaya başladım.Önceki tecrübelerimden merabayla mı yoksa selamlamı girsem diye pek giblemesemde düşünmedim değil bunu..
    Neyse "Selam" diyerek girişi yaptım.Tek tikkkk...İnterneti kapalı...tam yazmaktan vazgececekken çift tik oldu.Donakaldım o an, devamını getiremeyeceğimi düşündüm.Ardından bi patlama oldu içimde ve şöyle ekledim, numaranız bende kayıtlıda tanıyamadım tanışıyor muyuz acaba?
    gibisinden birşeyler yazdım.Finali de ortak noktamız var mı gibi gibko bir cümleyle yapıp büyük bi rahatlama yaşadım.Sanki tüm yük üzerimden kalkmıştı ama sonrasında olacaklar neydi? Ne cevap alacaktım? uff snne be slk bende tanımıyorum sil numaramı mı yazacak
    yoksa bende tanımıyorum ama tanışabiliyoruz diyip gülücük mü atacaktı?


    - Bölüm 23 İLK İZLENİM -


    Geçen her dakika heyecanım daha da artıyor gözüm sürekli telefona kayıyordu.Saniyeler,dakikalar,hatta saatler geçmiş hala bir tık yoktu.
    Tabi o zamanlar mavi tik olayıda yoktu okuyup okumadığını çözmek ayrı bi profesyonellik gerektiyordu..
    Hele o dakikalar arasında yapılan ince matematik hesaplamalarının lise matematiğime büyük katkısı olmuştur desem yalan olmaz.Bakıyorum en son sabah girmiş demekki okumamış, çıkıyordum.
    Her akşam olduğu gibi yatak sporumu yapmaya başlamıştım.Uyku tutmuyor sağa 3erden 4 set sola 3 erden 4set dönüyor yatağın soğuk taraflarını
    araya araya helak oluyordum derken birden telefonum titredi.Gelen bir mesaj değil oyun isteğiydi.Güzelce sövüp yatağıma geri döndüm.Umudumu tamamen kaybetmiş yatmaya koyulmuştum.
    Tam uyanıklıkla uyku arasında geçiş yaparken yüksek bi sesle tekrar telefonum titredi.Gelen mesaj ondandı.İsmi gözüküyordu attığı yerde.Adı Damlaydı.
    Kız isimlerinden en çok sevdiğim isimdir Damla.Bu kıza olan aşk levelimi 1 lv daha yükseltmişti.Çünkü 1.sınıfta ilk aşık olduğum kızın adıydı.Gelen mesajda bende seni tanımıyorum kimsin yazmıştı.
    Tahmin ettiğim cevaptan farkı yoktu.Samet abimin dediği üzere kızlar kendini beğenmiş ukala,dünyanı gibine takmayan erkeklerden hoşlanır lafı geldi aklıma.
    Ama uygulayamayacağımı biliyordum çünkü kızı kaybetmek istemiyordum.Ardından "Ya sen hedefok dershanesine gittin mi" diye birşey sordum hayır dedi.
    Hadi ya ordan tanıyor olabileceğimi düşünmüştüm dedim.olabilir gibi bişi yazdı.Bir kaç soru daha sorduktan sonra yelkenlerimi suya indirmiştim.
    Çünkü kız hep kısa yanıtlar veriyordu.Evet-hayır-bilmiyorum.Bu ne arkadaş bi muhabbet aç bi sohbet et.Nası bi varlıksınız anlam veremiyorum! diye söylendim.
    Kızdan artık komple ümidimi kesmiştim.Peki kusura bakma rahatsız ettiğim için diyordum ki numaramı silebilirsin diye mesaj attı bu.İşler çığrından çıkmış beklediğim
    gibi ilerlemiyordu.Oysa kafamda o kadar hayaller kurmuştum ki sabah kalkıp bana krep hazırlamasından aynı evin elektrik faturasına oha dememize kadar kurgulamıştım..Adaletmiydi
    şimdi bu bana yazdığı mesajlar, ve kurduğum onca hayaller.Çok sinirlenmiştim ama bi yandan kibar,ukala ve cool tavırlarımı aynı potada eritmeye çalışarak kıza "Numaranı silmem
    için bi sebep var mı" diye açık uçlu bi soru yönelttim.Beyni kukucıkladı tabi o an,hayal edebiliyordum.Birşeyler geveledi gene aynı kısa cevaplar felan bende tamam tekrar kusura bakma hadi eyvallah yazıp o
    güne öylece noktayı koyup sabaha kadar uyuyamamıştım.Bre allahsız,daha tanımadığın kız seni uykundan ediyorsa vay haline! Oglum bu kız 3 gün içinde bana tekrar
    dönerse senindir dönmezse hiç senin olmamıştır dedim..Kekoca bir teselli ama olsun doğruluk payıda yok değildi.Samet abimin dediği üzere kızlar meraklı varlıklardı.Buna bende inanıyordum.Peki ya geri dönüş yapacakmıydı
    bana? Yoksa hiçbirşey olmamış,beni hiç merak etmemiş biçimde hayatına devam mı edecekti? Kafamda bu yeni sorular yanıt ararken sabah olmuş
    içimde oluşan mutsuz bir hisle okulun yolunu tutmuştum bile.


    - Bölüm 24 EN İYİ ARKADAŞI OLMUŞTUM -



    Aradan yaklaşık 2 gün geçmişti.Hala arasıra profiline giriyor ve çaktırmadan kontrol ediyordum.Ama ümidim kalmamıştı.
    Neyse 3. gün akşamına gelmiş yatmak için hazırlanıyor ertesi gün için planlar kurarak tam uykuya dalıyordum ki telefonumun titremesiyle irkildim.
    Gelen mesaj ondandı.Bi an şoka girdiğim için bi 5 dakika kadar açamadım mesajı..Sonra açtım mesajı ve şu yazıyordu : "Bu arada adım damla"...
    Heycandan dilim tutulmuştu.Neyse hemen muhabbeti sürdürmeye başladım ve oldu bu iş Emre oldu dedim kendi kendime.Sabaha kadar konuşmuştuk ilk gün.
    O kadar güzel konuşuyordukki birbirimize nerdeyse herşeyimizi anlatıyorduk.Tanışalı daha 2 gün olmasına rağmen bana her sırrını anlatıyordu.
    Aramızda mükemmel bir güven duygusu oluşmuştu.O saatten sonra sevgili olarak değilde normal arkadaş olarak yaklaşıyordum kıza.Olacağına varsın herşey diyordum içimden.
    Sabah günaydın mesajları,okuldayken mesajlasmalar,aksam uzun bir sohbet.Bana kedisinin fotoğraflarını felan atıyordu ne bileyim alışverişe çıktığı zaman hangi elbiseyi seçsem
    diye kararsız kaldığında bana danışıyordu..Yani o kadar mutluydumki o zamanlar
    tarif edilemez bi duygu içerisindeydim.Nerden nereye gelmişti konuşma.Daha 1 hafta önce adını bilmediğim kızın en iyi arkadaşı konumuna gelmiştim.
    Size birazda kızdan bahsetmek istiyorum kısaca arkadaşlar.Bilirsiniz güzellik göreceli bir kavramdır yani bana güzel sana çirkindir ya da içi güzeldir bilemem herneyse kız
    uzun kumral saçları olan,yüzü baya çilli,kahverengi gözlü biriydi.Gülümsemesi o kadar güzel ve içtendiki resimlerinin hepsinde gülüyor ve her baktığımda istemsizce bende gülüyordum.


    - Bölüm 25 BULUŞTUKKK -



    Aynı şehirde oturmamıza rağmen aklımızın ucundan bile geçmemişti buluşma işi.Nedendir bilinmez ama böyle gayet rahattık sanki ikimizde.
    Ama içimi onu dışardayken ya görürsem korkusu kaplamaya başlamıştı.Yani düşünsenize en iyi arkadaşınızı daha hiç görmemişsiniz ve ilk defa gördüğünüzde ne yapacaksınız? ne konuşacaksınız?
    Gene ilk buluşma işi karşı taraftan sunuldu bana.Geçiştirmeye çalışsamda başarılı olamadım.Bu sefer durum farklıydı.Beni evlerine çağırıyordu.İnternet üzerinden
    tanıştığım bir kız ve aylardır konuşuyorum, bi anda beni yemeğe evlerine çağırıyorlar.Biraz tuhaf karşıladım elbet.Her ihtimal gözümün önünde canlandı.Ben de neden evde buluşacağımızı
    dışarda gayet güzel mekanlar olduğunu ifade ettim.Hani ilk buluşmada ev abartı olabilirdi ama güzel nezih canlı müziğin olduğu mekanlar daha caziptir her zaman.Sonra sinemaya gidebileceğimizi belirttim
    ama kabul etmedi.Ah ulan ah..daha ilk buluşmada niyeti belli etmiş gibi olmasan olmazdı dimi.sanırım kız yanlış anlamış olabilir diye düşündüm.Karanlık ortam,yanyana oturuyosun ve daha ilk buluşma.
    Herneyse bi parkta karar kıldık.O gün çok heycanlıydım.Daha önce böyle bi heyecan yaşadım mı bilmiyorum ama 2 tane pantolon arasında yarım saat düşündüğümü hatırlıyorum.Meşakatli bir düşünmenin ardından
    klasik elbiselerim kot pantolon kazak ve deri ceket kombinasyonumu tamamlayıp yola koyuldum.Kızılayın o taraflarda bi park vardı Ankara da adını tam hatırlamıyorum ama kurtuluş parkıydı sanırım orada beklemeye başladım.
    Her geçen saniye içimde oluşan heycan katlanıyor içimi korkuyla karışık bir duygu kaplıyordu.Uzaktan kendisine benzettiğim her kız başka biri çıkıyordu.Bi anda arkamdan gözlerimi kapatan iki el uzandı.
    O an sanki kalbim yerinden fırlayacaktı.Birini mi bekliyorsunuz beyfeennndii diyerek gülümsemeli bir ses tonuyla bağırdı.Evet zilli bi hanım gelecekti onu bekliyorum diyip sarıldık.Sanırsınız yılların dostuyuz.
    Bizimki dümdüz saçlarıyla o gün fırtınalar estiriyordu.Giyimine pek dikkat edemedim ama sade bi giyimi vardı işte kot pantolon kazak vs gibi.
    Neyse biz o kadar doğaldık ki yani gezerken ağzımızdan tükürük fırlıcak ne biliyim yemek yerken ketçap bulaşırmı gibi tripler felan hiçbiri yok bizde.Önce bi banka geçtik oturduk yan yana işte muhabbet ediyoruz siyasetten ülke sorunlarına kadar
    herşeyi konuşuyoruz.Doğallıkta bunu gerektiriyordu zaten.Hani bazılarınız diyebilir kızla ilk buluşmada siyasetmi konuşulur la gibisinden ama arkadaşlar akışına bırakmıştık ve isteyerek açılan konular değildi.Ama o kadar keyifliydi ki
    hiç bitmesin istedim o an.Yaklaşık 1 saat kadar banklarda oturduktan sonra kalkıp yürümeye başladık ama nereye yürüdüğümüzü bilmeden.Bi kafeye gideriz diye kalktık ama 2 saat rahat yürümüşüzdür.
    Akşama kadar izin almıştı o gün.Eve dönme vaktinin geldiğini söyledim ona.Ayrılacağımız için baya somurtmuştu.Kendisi kadar enerjili neşe dolu bi kızdıki beni o asosyal hayattan alıp bambaşka dünyalara götürüyordu.Enerjisi bana da geçiyordu sanki.
    Bende üzülmedim desem yalan olur ayrılacağımız için.Otobüs durağına kadar tekrar yürüdük ve onu otobüse bindirdikten sonra varınca haber ver gibi birşey dedim.Tamam öptüm diyip elini ağzına götürdükten sonra bana bay bay yaptı ve o hareketi
    çok hoşuma gitmişti.Sahi o gün ne hoşuma gitmemişti ki benim? Artık yüzümdeki gülücüklerin bi nedeni vardı.Herşey yanlışlıkla alınan bi telefon numarasıyla başlamıştı.Tamamen tesadüftü herşey..Tabi ya, aşk tesadüfleri severdi dimi?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi LaHeL -- 2 Haziran 2015; 17:58:49 >







  • Devam hocam :)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TeddyDaniels

    Devam hocam :)



    Hocam pek ilgi gormuyor gibi. Ama genede okuyan bikac kisi icin devam ettirmeyi dusunuyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Devam..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sonunda zebani çıkmaz umarım
  • Bulunsun okuucam

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Takip

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • yaşın kaç ? ilgi çekici şeyler yok

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Takip zevkli oluyor okuması

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Vaas.

    Sonunda zebani çıkmaz umarım

    İnsallah çikar da biz de guleriz

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Csb
  • Takip devamını bekliyorum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 5-6 ve 7. Bolumler eklenmistir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Okuyacağım beni üzme inş zebani yoktur

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Devam dostum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Devam etmelisin bence fena yazı değil

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yeni bölüm eklendikçe alıntılarsan sevinirim kardeşim
  • Devam

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: LaHeL


    quote:

    Orijinalden alıntı: TeddyDaniels

    Devam hocam :)



    Hocam pek ilgi gormuyor gibi. Ama genede okuyan bikac kisi icin devam ettirmeyi dusunuyorum.

    Devam pls

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Up devam

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.