Şimdi Ara

- Ekonomik KRİZ kime KRİZ? - (39. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
869
Cevap
6
Favori
28.635
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3738394041
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-86G53N200 -- 26 Ekim 2020; 22:39:17 >
  • Zengin daha da zenginleşiyor fakir daha da fakirleşiyor orta sınıflar yok oluyor. Kapitalizmin doğası budur. Sonsuz sermaye amaçlanıyorsa birileri de sonsuza kadar fakirleşecek. İşte Kapitalizm'in eleştirisi de buradan başlıyor. Fakir iyice fakirleştiğinde burjuvazi kime satacak? Neo-liberaller bankalardan borç alırlar diyorlar ama şu anda yaşadığımız krizin sebebi zaten bankalardan alınan borçtan kaynaklanan genişleme. Kısacası Kapitalizm bitecek. Ama çok kötü günler göreceğiz.
  • Ben ekonomiden pek çakmam.Anlamadığım birşey var.Herkes öldük,bittik,para yok vs. diyor.Ama şöyle bir çevreme baktığımda adamın elinde son model telefon,altında araba,hergün yeni elbise giyer.Ama hep ekonomi kötü hep işler kesat.Eğer kötü hali bu ise düzelince ne olur kimbilir :) Ya da biz toplum olarak şükürsüz bir milletiz
  • Türkiye'ye 26.7 milyar dolar!

    Türkiye’ye 10 ayda 26.7 milyar $ sıcak para girdi

    Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) yaptığı değerlendirmeye göre, sıcak para Türkiye’de son 8 yılda gelişmiş ülkelerde 50-100 yılda elde edemeyeceği kadar çok getiri sağladı.

    ATO’dan yapılan açıklamada, sıcak paranın son 8 yılda Türkiye’de kazandığı getirinin, Japonya’da 190 yılda, ABD’de 79 yılda elde edilebildiği, bu yılın ilk 10 aylık döneminde Türkiye’ye net 26.7 milyar dolar sıcak para girdiğinin hesaplandığı belirtildi.
  • "" Bu kadar zam yapıyorlar. Borç alıyorlar. Özelleştirme yapıyorlar. Nereye gidiyor bu paralar.""

    bu paralar, ilkokul seviyesinde matematik bilen ve sabah 9 akşam 4 çalışan memurlara gidiyor.


    dua edin o emekçiler uyanmasın.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: fizisyen

    "" Bu kadar zam yapıyorlar. Borç alıyorlar. Özelleştirme yapıyorlar. Nereye gidiyor bu paralar.""

    bu paralar, ilkokul seviyesinde matematik bilen ve sabah 9 akşam 4 çalışan memurlara gidiyor.


    dua edin o emekçiler uyanmasın.



    Memur sayısı azalırken ve maaşlarına komik oranlarda zam yapılırken nasıl olur da alınan borçlar ve yapılan zamlar bu emekçilerin maaşlarına yansımış olabilir ki?

    Ayrıca, işçilerin uyanması demek memurlar ile aynı maaşı almaları ve görece daha insanca bir yaşama kavuşmaları için mücadele etmeleri demektir. Yoksa asgari ücretle yaşamı sürdürebilmek gerçek anlamda yetenek ister.

    Ha belki haklı olduğunuz noktalar vardır. Mesela, şu anda tüm ülkenin şantiye olması ve tüm yolların duble yol olması konusunda bu duruma örnek teşkil eden olaylar vardır. Bozüyük-Bilecik arasında yapımı devam eden duble yolun bitmiş kısımlarının yamalar barındırması ve daha tamamlanmamış bir yolda bile yama yapmaya neden olacak kadar kötü işçiliğe ve malzemeye razı olup ihaleyi veren memurlar bu borçların ve zamların nedeni olabilir. Ama sanmıyorum ki bu memurlar sıradan memurlar olsun. Bu memurlar o dönemdeki iktidarla gelip daha sonra özel sektörde kendi şirketleri ile yer alabilecek sermaye birikimini sağlayan memurlardır.

    Yoksa, postanede çalışan ve 1.200 TL maaş alan memurun maaşı insanları ne bu kadar rahatsız eder ne de bu ülkeyi bu memurlar batırır.




  • Memurlardan önce hırsızlara bakınız.

    http://video.gencturkhaber.com/1-10775-kuzu_ve_gokcek_in_ses_kaydi.htm

    Bu arada o madde değiştirildi yani hırsızlık yapan belediye başkanları yargılanmayacak.

    Gökçek'in deyimiyle hırsızlık yap 2 ay yat çık.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
  • webbie, zam oranları az tabiki ona süphe yok. bişey demiyorum ben ona.
    "emekçilerin uyanmaması" sözümüde silinen o mesaj çok iyi açıklıyor.

    3. paragrafında yazdıgın şeyler. ben devlet için çalışan işçi-memur-bankacı ları hiç sevmem.
    çalışmazlar çünkü. ha çalışan yokmu, illaki vardır ama onlarda sisteme uymak zorundadır.
    çalışmaz. bu ezelden beri böyle. hatırlıyormusunuz 15 yıl önceki arena programlarını-haberleri,
    sürekli bir bankamatik memuru haberi yaparlardı.
    halende var. (yeni memurlar arkadaslar var, neler anlatıyolar.)

    ptt de çalışanlarda düz memurlukta en cok maası alıyor bildigim kadarıyla.
    1600-1800 civarı maas alıyolar. ama arabalı kargocularında veya taşıma işi verdikleri kargolarda durum ne
    bilmiyorum.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: castorpollux

    Memurlardan önce hırsızlara bakınız.

    http://video.gencturkhaber.com/1-10775-kuzu_ve_gokcek_in_ses_kaydi.htm

    Bu arada o madde değiştirildi yani hırsızlık yapan belediye başkanları yargılanmayacak.

    Gökçek'in deyimiyle hırsızlık yap 2 ay yat çık.


    bu kaydın devamı neden yok hiç araştırdınızmı?
    tavsiye ederim bi bakın.


    bide bu dolap cevirmeler, bürokrasinin ilk ayaklarında yani memurlukta başlıyor kanımca :))
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fizisyen

    webbie bu kısım senle ilgili degil alınma lütfen.

    adam ÖVÜNEREK, UTANMADAN gelip bişiler yazıyor.
    biri ona cevap verincede, MESAJIN ORJİNALİNİ SİLİNİYOR.
    - biri açıklayabilirmi kim, neden sildi o mesajı?-
    admin silince bi uyarı yazıyor.



    Mesaj uyenin kendisi tarafindan silinmistir, benimle bir ilgisi yok

    Saygilarimla
  • fizisyen o memurlara ne kadar ihtiyaç olduğunu belirleyen meclis. Seçimlere çeyrek kala memur kontenjanını artıran şark kurnazlarına, memurlara yaptığınız onda bir eleştiri yapacak yüreğiniz olsaydı ,zaten bu aptal muhabbeti yapıyor olmazdık.
  • Aslında konu çok da karışık bir konu değil. Bence memurların yaptıkları iş ile ilgili herhangi bir sıkıntı yok. Sıkıntı, kontrol ve idare mekanizmalarından kaynaklı.

    Eğer memuru işe alırken sadece yazılı sınav uygularsanız, ya da yazılı sınavın yanısıra mülakat yapıp bilgi yerine yandaşlığa bakarsanız, o memuru idare edecek amire aynı prosedürü uygularsanız, o amiri ve memuru denetleyecek denetçiye de aynı prosedürü uygularsanız, hiçbirşey yolunda gitmez. Ama hiçbirşeyin yolunda gitmemesi demek, birileri için herşeyin yolunda gitmesi demektir temelde.

    Burada memurun çalışmaması bir sıkıntı ve ben devlet dairelerine adım attığım andan itibaren kavga ederim ve çıkana kadar da tüm memurlar beni bir şekilde tanır. Ancak burada kusuru memurda bulmak demek, sokak çocuklarını sokak çocuğu olmalarından dolayı suçlamakla birdir benim için.

    Bu tembel güruha kanunlarla yaptırım da uygulamazsanız, olan yaptırımları da hafifletir, memurlara karşı hak arama mekanizmasını da ortadan kaldırırsanız, zaten yaptığı işi herhangi bir bağla değil, sadece maaş gününü bekleyerek yapan insanlara iş yaptırmak mümkün olmaz. Bu sorun sadece devletin değil, çok hızlı büyüyen ve çok büyüyen özel sektördeki firmaların da başına bela durumdadır. Kontrol mekanizması ya da yaptırım için kontrol mekanizması işlemeyen/işlemesine izin verilmeyen her kurum bu şekilde işler.

    Temelde, ben de memurların çalışmamasına karşıyım. Ama ne maaşları bana yüksek gelir, ne de yaptıkları işi küçümsemek doğru gelir. Yanlışlarının kaynağı ise yine bana göre kendileri değildir. Vasıfsız insanı sadece "taraf" olduğu için bir tarafa yerleştiren, ardından o insanı görmezden gelen, yaptırım uygulamayan üst seviye memurlar ve onları oraya getiren siyasilerdir sorun olanlar. O insanları da kendilerine yakın hisseden, sırf kendilerine yakın hissettikleri için yaptıkları yolsuzlukları/hırsızlıkları ve de ahlaksızlıkları görmezden gelen ve fanatizm seviyesinde o insanları savunup arkalarında duran insanlar ise asıl sorundur.

    Yani aslında sorun biziz...




  • valla 10 numara yazmıssınız. yazdıklarınızın her harfine katılıyorum.

    ayrıca, yanlışlık sadece tarafları almaları degil, alınan adamında
    "neden orada çalışması gerektigi" ni kavrayamaması.

    devlet işte alıyo işe yukarda ÖVÜNEREK,
    "ilkokul seviyesinde matematik biliyorum"
    diyen insanları.
    sonra al başına belayı.

    neyse siz yine rakamlara dönün :) ekonomi filan devam edin :)
  • memurlara çalışmıyor diyorsunuz da gerçekten çalışmayanlar var biliyoruz
    ama insanların da artık para kazanmak için bu teknoloji çağında kendilerini paralamalarına gerek yok.
    yazdıklarımı bir arkadaş benim aygıttan girip hesaba silmiş bir daha kısaca yazayım.
    dediğim gibi 60 milyar faizciye giderken her yıl sadece tüpraş ofer yolsuzluğunda bir iş adamına bu ülkenin tüyü bitmemiş yetiminin hakkından 1 milyar tl ye yakın kaynak aktarılırken
    sizin bunları görmeyip milyonlarca memura 1 yılda ödenen yaklaşık 5 milyar tl parayı sorgulamanız yanlış. işini yapmayan memur varsa gereği neyse yapılsın. yapılmıyorsa onu yapmayanlara söyleyin. bugün bu ülkede yoksulluk sınırı olmuş 3bin lira. doktorlar bile o kadar para almıyor. Gerçi benimde kızdığım memurlar var. Mesela gereğinden fazla polis alınması. bunların doktorlardan bile fazla maaş alması. imamlar falan. bunların ne katkısı varda bu dünyanın zenginliğine bu kadar maaş alıyorlar. bence bu dünyada en fazla doktorlar sonra mühendisler sonra hakimler sonra öğretmenler askerler ve çiftçiler sonra polisler sonra da işçiler kazanmalı. faizcinin imamın bide yolsuzluklara giden paralar bunlar boşa para. bunların hiçbir katkısı yok zararı çok. doktorlar mühendisler işçiler ve de çiftçiler bir olup süresiz greve gitseler haklarını alana kadar bu dünyayı bitirirler. taş devrine döneriz. bütün işi yapan onlar. politikacılar günümüzde sadece soygun işiyle uğraşıyorlar.
    onun için doktorlar mühendisler işçiler ve de çiftçiler bu dörtlüğü yıpratıcı konuşmalar yaparken iyi düşünün. sabırları taşıverirse görürsünüz. öyle klavye başında sağa sola laf atarak olmuyor bu işler. gerçi sizi takanda yok ya pek artık.
    ve sosyal devlet şart. illaki işsiz kalan birileri olacaktır düzgün bir sistemde olsa. onlara da sosyal devlet gereği muhtaç olmadan yaşayacakları şekilde yardım edilmelidir.
    ayrıca memurlarda emekçidir ayrım yapmamak lazım. işçilerin hepsi keşke kamuda az kalan kadrolu işçiler gibi olabilse. insan gibi yaşamak için şart bu.

    @fizisyen
    espri yaptım orda



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi töbolsun fake değilim -- 20 Kasım 2010; 15:51:43 >





  • Rekor büyüme !
    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 8,9 büyüdüğünü bildirdi.

    TÜİK, üretim yöntemiyle hesaplanan gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) 2010 dördüncü çeyrek sonuçlarını açıkladı.
    Buna göre, büyüme hızı 2010 yılının son çeyreğinde yüzde 9,2 oldu. Üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH tahmininde, 2010 yılının dördüncü üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre gayri safi yurtiçi hasıla cari fiyatlarla 298 milyar 294 milyon lira (204 milyar 766 milyon dolar) düzeyinde gerçekleşti.
    Büyüme hızı, geçen yıl ise sabit fiyatlarla yüzde 8,9 oldu. Geçen yıl gayri safi yurtiçi hasıla cari fiyatlarla 1 trilyon 105 milyar 101 milyon liraya (735 milyar 828 milyon dolar) çıktı.
    2010 yılında, kişi başına milli gelir ise 10 bin 79 dolar oldu.
    Öte yandan, takvim etkisinden arındırılmış sabit fiyatlarla GSYH, 2010 yılı dördüncü üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,6'lık artış gösterdi.
    Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH değeri de bir önceki döneme göre yüzde 3,6 arttı.

    sabah




  • Dış ticaret açığı yüzde 110,9 arttı
    quote:

    TÜİK ve Gümrük Müsteşarlığı işbirliği ile oluşturulan 2011 yılı Şubat ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri açıklandı.

    Buna göre, bu yılın Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 22,2 oranında artarak 10 milyar 109 milyon dolar, ithalat ise yüzde 48,7 artarak 17 milyar 516 milyon dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl Şubat ayında 8 milyar 269 milyon dolarlık ihracat, 11 milyar 781 milyon dolarlık ithalat yapılmıştı.

    2011 yılı Şubat ayında, dış ticaret açığı yüzde 110,9 artışla, 3 milyar 512 milyon dolardan, 7 milyar 407 milyon dolara yükseldi.

    Geçen yıl Şubat ayında yüzde 70,2 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2011 yılı Şubat ayında yüzde 57,7’ye geriledi.

    Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre, 2011 yılı Şubat ayında, 2010 yılı Şubat ayına göre ihracat ve ithalatın değişim oranları, takvim etkisinden arındırılmamış serinin değişim oranlarıyla aynı oldu.


    Milliyet

    Dış ticaret açığı çifte rekor kırdı, 71.5 milyar doları buldu

    quote:

    Aralık ayında dış ticaret açığı yüzde 74.9 artışla aylık bazda rekor kırınca, yıllık açık da, yüzde 84.5 artarak 71 milyar 563 milyon doları buldu.

    Bu rakamla dış açık, 2008 seviyesini aşarak tarihi zirvesine ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı son verilere göre, aralık ayında ve 2010’un tamamında dış ticaret verileri şöyle oldu:
    Aralıkta 8.6 milyar dolar açık
    Yılın son ayında ihracat 11 milyar 872 milyon dolar, ithalat 20 milyar 554 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. İhracattaki artış yüzde 18.1 olurken, ithalattaki artış yüzde 36.8’i buldu. Aralık ayındaki dış ticaret açığı 8 milyar 681 milyon dolar olarak hesaplandı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre aralık ayında, kasıma göre ihracat yüzde 10.5 arttı, ithalat yüzde 6.4 azalış gösterdi.
    2010 yılı ihracatı 113 milyar 930 milyon dolar, ithalatı da 185 milyar 493 milyon dolara ulaştı. Yılık bazda ihracat artışı yüzde 11.5 olurken, ithalat artış yüzde 31.6 oldu. İthalatın ihracattan fazla yükselmesi nedeniyle dış ticaret açığındaki artış, yüzde 84.5’i buldu. Dış ticaret dengesindeki açık, 71 milyar 653 milyon dolar olarak hesaplandı. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 72.5’ten yüzde 61.4’e geriledi.
    Bu verilere göre Türkiye, geçen yıl dış ticarette Orta Vadeli Programda (OVP) ortaya konulan öngörüleri aştı. Programda ihracat 111.7 milyar dolar, ithalat da 177.5 milyar dolar öngörülmüştü. Buna göre ihracat hedefin 2.2 milyar dolar üzerinde gerçekleşirken, ithalat 7,9 milyar dolar üzerine çıktı. Dış ticaret açığında da 5.8 milyar dolarlık sapma oldu.
    Tarihi rekorunu kırdı
    Böylece açık programda yer alan 65.8 milyar dolar hedefi aşarak, 71 milyar 563 milyon 245 bin dolara ulaştı. Bu tutar, 2008’de meydana gelen 69.9 milyar dolarlık zirveyi aşarak, yeni bir rekor oluşturdu. 2009’da ekonomik krizin etkisiyle daralan dış ticaret hacmi nedeniyle açık, 38 milyar 785 milyon 809 bin dolar düzeyine gerilemişti. 2010’da dış ticaret dengesindeki açık, yüzde 84.5 artış gösterdi.

    İhracatımızda Almanya ithalatta Rusya lider

    TÜRKİYE’nin geçen yıl en fazla ihracat yaptığı ülke yine Almanya, ithalat yaptığı ülke de Rusya oldu. Türkiye ile dış ticaret hacmindeki artışta İran öne çıktı. Bu ülkeye ihracat yüzde 50.3 artışla yaklaşık 3.1 milyar dolara, ithalat da yüzde 124.5 artışla 7.6 milyar dolara yükseldi. İsrail ise Türkiye’nin 2010 ihracatında yüzde 36.9 artış ve 2.1 milyar dolarla ilk 20 arasında yer alırken, ithalatta ilk 20 sıralamasına giremedi.


    Hürriyet




  • seçime yönelik hareketler bunlar.artık inandırıcılığını iyice yitirdi.
    ASO başkanı diyor ki;
    "sanayi 5 yıldır yerinde sayıyor.."
    bu ne demek biliyormusunuz..
    "son 5 yıldır geriye gidiyoruz demek..
    başka söze gerek yok..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    seçime yönelik hareketler bunlar.artık inandırıcılığını iyice yitirdi.
    ASO başkanı diyor ki;
    "sanayi 5 yıldır yerinde sayıyor.."
    bu ne demek biliyormusunuz..
    "son 5 yıldır geriye gidiyoruz demek..
    başka söze gerek yok..


    Bak sen ASO başkanına.
    Ben niye o zaman her gün yeni yeni temelleri atılmaya veya inşaatı biten fabrika ve yan sanayi işyeri görüyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    seçime yönelik hareketler bunlar.artık inandırıcılığını iyice yitirdi.
    ASO başkanı diyor ki;
    "sanayi 5 yıldır yerinde sayıyor.."
    bu ne demek biliyormusunuz..
    "son 5 yıldır geriye gidiyoruz demek..
    başka söze gerek yok..



    ASO Başkanı yine demiş ki :

    Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye'nin 2001 krizinden gerekli dersleri çıkardığını düşünüyor. Alınan tedbirlerin meyvesinin 2008 krizinde alındığına işaret eden Özdebir, "Dünya çökerken Türkiye büyüdü. Gelişen piyasalar içerisinde bir yıldız olarak parladı. Dünya sıralamasında 26.cılıktan 16.cılığa yükseldi." dedi.

    Şubat 2001 krizinin 10. yıldönümü dolayısıyla Cihan'a değerlendirmelerde bulanan ASO Başkanı Özdebir, kriz sonrası kamu maliyesinin yeniden yapılandırıldığını, bütçe disiplini getirildiğini aktardı. Özdebir, en önemli kazançlar arasına, 'bankacılığın sıkı denetim içine alınmasını' gösterdi. Bu sayede 2008'de ABD ve Avrupa'da bankalar batarken Türkiye'deki bankaların kar ettiğini vurguladı. ASO Başkanı, ""Bu yapılandırmanın faydalarını 2008 krizinde gördük. Bütün dünyada bütçe açıkları, gelişmiş ülkelerde ödemeler dengeleri ciddi sorunlar haline gelirken; Türkiye buradan çok daha güçlü ve borçlarını azaltarak çıktı." dedi.

    Kriz patlak verdiğinde kendisini, 'yıkımın altında kalmış' hissettiğini söyleyen Özdebir, o anları şöyle anlattı: "Çok iyi hatırlıyorum, o gün organize sanayi bölgemizin yönetim kurulu toplantısı vardı. Bölgenin ufak parası vardı. Vadeli yatıralım diye arkadaşlar çalışma yapıyorlardı. Birkaç saat içinde faizler yüzde 100'lerde yüzde 7 bin 500'lere çıktı. Bu o anda bende bıraktığı izlenim çok ciddi bir tabi afet yıkımı altında kalmış gibi hissettim."

    "3-5 MİLYAR DOLAR ÇIKIŞ ARTIK HER AY OLUYOR"

    Benzer krizlerin yaşanmaması için bütün reformların yanı sıra siyasi istikrarın da hayati önem taşıdığına dikkat çeken ASO Başkanı Özdebir, "Bugün yaşanan olayların her biri, anayasa kitapçığının fırlatılmasından çok daha fazla ekonomik sonuçlar doğurabilecek cinsten. Ciddi bir değişim içinde Türkiye. Bütün bunlara rağmen borsalarımızda, iş piyasasında, ekonomide ekstrem dalgalanmalar yaşanmıyor. Bu Türkiye'nin krizden bugüne kadar geldiği nokta açısından son derece önemli. O krizden çıkarmış olduğumuz görev ve derslerle epey olumlu işler yapmışız bunun ispatıdır bu. O gün 3-5 milyar dolarlık bir para çıkışıyla ekonomik sistem çökmüştü. Bugün bu paralar her ay giriyor çıkıyor ekonomimize etkisi olmuyor. Tam tersine Merkez Bankası'nın aşırı tutucu davranışı nedeniyle TL değer kazanıyor." ifadelerini kullandı.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nasozby


    quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    seçime yönelik hareketler bunlar.artık inandırıcılığını iyice yitirdi.
    ASO başkanı diyor ki;
    "sanayi 5 yıldır yerinde sayıyor.."
    bu ne demek biliyormusunuz..
    "son 5 yıldır geriye gidiyoruz demek..
    başka söze gerek yok..



    ASO Başkanı yine demiş ki :

    Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye'nin 2001 krizinden gerekli dersleri çıkardığını düşünüyor. Alınan tedbirlerin meyvesinin 2008 krizinde alındığına işaret eden Özdebir, "Dünya çökerken Türkiye büyüdü. Gelişen piyasalar içerisinde bir yıldız olarak parladı. Dünya sıralamasında 26.cılıktan 16.cılığa yükseldi." dedi.

    Şubat 2001 krizinin 10. yıldönümü dolayısıyla Cihan'a değerlendirmelerde bulanan ASO Başkanı Özdebir, kriz sonrası kamu maliyesinin yeniden yapılandırıldığını, bütçe disiplini getirildiğini aktardı. Özdebir, en önemli kazançlar arasına, 'bankacılığın sıkı denetim içine alınmasını' gösterdi. Bu sayede 2008'de ABD ve Avrupa'da bankalar batarken Türkiye'deki bankaların kar ettiğini vurguladı. ASO Başkanı, ""Bu yapılandırmanın faydalarını 2008 krizinde gördük. Bütün dünyada bütçe açıkları, gelişmiş ülkelerde ödemeler dengeleri ciddi sorunlar haline gelirken; Türkiye buradan çok daha güçlü ve borçlarını azaltarak çıktı." dedi.

    Kriz patlak verdiğinde kendisini, 'yıkımın altında kalmış' hissettiğini söyleyen Özdebir, o anları şöyle anlattı: "Çok iyi hatırlıyorum, o gün organize sanayi bölgemizin yönetim kurulu toplantısı vardı. Bölgenin ufak parası vardı. Vadeli yatıralım diye arkadaşlar çalışma yapıyorlardı. Birkaç saat içinde faizler yüzde 100'lerde yüzde 7 bin 500'lere çıktı. Bu o anda bende bıraktığı izlenim çok ciddi bir tabi afet yıkımı altında kalmış gibi hissettim."

    "3-5 MİLYAR DOLAR ÇIKIŞ ARTIK HER AY OLUYOR"

    Benzer krizlerin yaşanmaması için bütün reformların yanı sıra siyasi istikrarın da hayati önem taşıdığına dikkat çeken ASO Başkanı Özdebir, "Bugün yaşanan olayların her biri, anayasa kitapçığının fırlatılmasından çok daha fazla ekonomik sonuçlar doğurabilecek cinsten. Ciddi bir değişim içinde Türkiye. Bütün bunlara rağmen borsalarımızda, iş piyasasında, ekonomide ekstrem dalgalanmalar yaşanmıyor. Bu Türkiye'nin krizden bugüne kadar geldiği nokta açısından son derece önemli. O krizden çıkarmış olduğumuz görev ve derslerle epey olumlu işler yapmışız bunun ispatıdır bu. O gün 3-5 milyar dolarlık bir para çıkışıyla ekonomik sistem çökmüştü. Bugün bu paralar her ay giriyor çıkıyor ekonomimize etkisi olmuyor. Tam tersine Merkez Bankası'nın aşırı tutucu davranışı nedeniyle TL değer kazanıyor." ifadelerini kullandı.


    Bak sen Aso başkanına




  • 
Sayfa: önceki 3738394041
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.