Şimdi Ara

Elektrik - Elektronik Mühendisliği Hakkında

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
24
Cevap
0
Favori
3.625
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Size danışmak istediğim bir durum var. Şimdi şuradan başlayalım: Birkaç senedir Bilgisayar Mühendisliği'ni kafama koymuştum. Bilgisayarla uğraşmayı sevdiğim için böyle bir tercihim vardı ve açıkçası ondan başka meslekler çok mantıklı ve uygun gelmiyordu bana. Bu sene son senem olduğu için lisede haliyle en çok karşılaştığım soru "Hangi bölümü düşünüyorsun?" oldu. Bilgisayar Mühendisliği'ni dillendirdiğim birkaç yerde pek de iyi olmadığını söylediler. Bir hocam "Onu herkes yapıyor" dedi. Forumda da çeşitli kişiler belirtmiş Bilgisayar Mühendisliği'ni sadece programlama sananların yanılgısı olduğunu bu görüşün. Sonrasında ben de isteğimi askıya aldım. Sınavdan sonra düşünürüm diye. Bu arada hocalarım bana Elektrik - Elektronik Mühendisliği'ni öneriyorlardı. Benim için daha avantajlı. Neyse sınav oldu bitti araştırdım ben de ne var ne yok diye. Elektrik - Elektronik Mühendisliği mantıklı geldi. Yapıma uygun bir mesleğe benziyor. Şöyle bir karar verdim son olarak Elektrik - Elektronik Mühendisliği'ni tercih edip Telekomünikasyon bölümünde ilerlemek. Sonrasında Bilgisayar Mühendisliği'nde master yapmayı düşünüyorum. (Bunu forumda biri önermişti. Mantıklı geldi ama bunun için daha 4 senem var. Kararım değişebilir.) Size aslında üniversite danışmak için bu konuyu açtım. Şu an aklımda Bilkent ve İTÜ var. Bilkent'in adı (meslek hayatına girişte büyük kolaylık sağlayacak bir üniversite, yurtdışı imkanlarıyla da daha önde) onu düşünmeme sebep oluyorken İTÜ'ye garip bir sempati besliyorum. Sebebini bilmiyorum açıkçası. Bu ikisine de girebileceğimi umuyorum. Benim birkaç sorum var:

    1- Bilkent'in Elektrik - Elektronik Mühendisliği bölümü tam burslu 50, %50 burslu 20, burssuz 90 kişi alıyor. Bunların hepsi aynı yerde mi ders görüyor? Öyleyse vakıf üniversitesi için çok kalabalık bir durum değil mi bu? Kalabalık bir sınıfın eğitim için dezavantaj olduğunu düşünüyorum. Sizce de öyle mi?
    2- İTÜ'nün öğretim üyelerine baktım. Çoğunluğu İTÜ'den çıkma. Master, doktora vb. hepsini İTÜ'de yapanlar var. Devlet üniversitelerinde sanırım hep böyle. Boğaziçi'nde biraz farklı gördüğüm kadarıyla durum, ODTÜ, YTÜ vb. üniversitelerde hep böyle. Bilkent'te ise öğretim üyelerinin eğitim aldığı yerler çok farklı. Zaten tanıtım turlarında da bununla övünüyor. Bunun nasıl bir etkisi olur eğitim hayatında öğrencilere? Çok önemli bir şey mi bu?
    3- Devlet ve vakıf üniversitelerin farkı ne? Yani hangisi daha avantajlı?
    4- Sizce Elektrik - Elektronik Mühendisliği için hangi üniversiteyi tercih etmeliyim?
    5- Tercih ettiğim bölüm hakkında önerileriniz, eleştirileriniz vb. varsa ve söylerseniz çok sevindirirsiniz beni.

    Biraz uzun oldu. Okuduysanız bile çok teşekkür ederim. Şayet cevaplarsanız çok fena hoşnut edersiniz beni.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sekunden137 -- 15 Temmuz 2011; 16:35:44 >







  • 1-elbette aynı yerdeler, öbür türlüsü ciddi bir suç olurdu :) bilkent en büyük vakıf (kalite/kişi oranı olarak) o yüzden az değil ama inanılmaz da değil. devletlere bakarsanız bitkibilimden falan o kadar alıyorlar, kısaca: bilkent iyi bir ünv.

    2-bazı öğr. üyeleri, prof.lar falan da ne yazık ki cüzi bir miktar karşılığı özellere geçiyor, nereden çıktığı gerçekten pek önemli değil şahsi fikrime göre. ünv.'deki arkadaşlarım en yakın oldukları ve en sevdikleri hocaların asistanlar olduklarını söylemişlerdi bir kere, ben daha ünv.'ye gidemedim (salağım evet) ama lise ve önceki eğitimimde de gördüğüm bir insanı iyi akademisyen/öğretmen/mesleki yetkin yapan şey pek etikete bakmıyor, ne elbiseler gördüm zaten yoktular..

    3-bu da aslında bütün sorularınız gibi size bağlı. ben vakıf tercih ederim, ama siz yok o zengin züppeleriyle nefes alamam aynı yerde dersiniz, ne bileyim arabaları olmasına bozulursunuz vesaire. eğitim olarak bence vakıf, tabii ki almasını bilene. şu da var, örn. itü gibi bir yer ortalama bir vakıf ünv.'den çok daha geniş çevre edinebileceğiniz, göreceli bağlantılar kurabileceğiniz bir yer. ama labları, teknoloji, fiziki şartlar vakfa göre daha kötü.. bu da tabii nereyle karşılaştırdığınıza göre değişir, 81 ilde ünv. var artık çünkü, ama sıranın yukarlarına bakınca, yani kaliteli devlet-vakıf karşılaştırması yapınca, paranın gücü galip geliyor.

    4-bu da kişiye göre değişir galiba. örn. itü'deki haberleşme müh. daha çok telekominikasyon'a yönelik, bilkent'in çok sağlam yurtdışı bağlantıları var diye biliyorum. bu da siyah/beyaz bir soru değil yani.. ne istediğini bilmek ve ona göre tercih yapmak gerekiyor.

    5-ben de benzer yollardan geçtim, 11-12 yaşımdan beri kendi çapımda c/c++ ve bundan türevlenen programlama dilleriyle iç içeyim, öyle mükemmel yeteneklerim yok ama bilg. müh. ciddi anlamda ilgimi çekiyordu. özellikle son zamanlarda google'ın gücünü gören zeki bir güruh bilgisayarına format atmayı öğrenebildiği için şu anda bilg. müh.'ü küçümsüyor. olaya sadece yazılım yönünden baksak bile alaylı bir programcı, yaratılmış olan dev dillerin yapısını kavramada teoriye yıllarını vermiş bir okulluyla mukayese edilemez. hadi edildi diyelim, zaten bu şahıs harcadığı zamanda bilg. müh. eğitimi alabilir, ki bilgisayar mühendisleri sadece yazılım değil, network modelleri, image processing ve şu anda unuttuğum üzere bir çok alanda bilgi sahibi. zaten eğer bu iş evde öğrenilse, evde öğrenilirdi :)

    elektronik müh.'e gelince, bu sürekli dallanması gereken dalı kocaman bir şekilde elektrik/elektronik diye birleştirmek, zaten en ağır mühendislik dalını iyice zorluyor, öğrenciler kafayı yiyor(muş). kolay bir alan değil, bana göre mühendisliklerin tıppı :) ama yine ne yapmak istediğini bilmek gerek, ben enerji sistemleri üzerine çalışmak istiyorum, bunu da nanoteknolojiyi de hesaba katarak yapabileceğim daha geniş ve kapsamlı bir yer yok, eğer siz de ne istediğinizi biliyorsanız buyrun diyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi x--treme -- 16 Temmuz 2011; 0:43:53 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: x--treme

    1-elbette aynı yerdeler, öbür türlüsü ciddi bir suç olurdu :) bilkent en büyük vakıf (kalite/kişi oranı olarak) o yüzden az değil ama inanılmaz da değil. devletlere bakarsanız bitkibilimden falan o kadar alıyorlar, kısaca: bilkent iyi bir ünv.

    2-bazı öğr. üyeleri, prof.lar falan da ne yazık ki cüzi bir miktar karşılığı özellere geçiyor, nereden çıktığı gerçekten pek önemli değil şahsi fikrime göre. ünv.'deki arkadaşlarım en yakın oldukları ve en sevdikleri hocaların asistanlar olduklarını söylemişlerdi bir kere, ben daha ünv.'ye gidemedim (salağım evet) ama lise ve önceki eğitimimde de gördüğüm bir insanı iyi akademisyen/öğretmen/mesleki yetkin yapan şey pek etikete bakmıyor, ne elbiseler gördüm zaten yoktular..

    3-bu da aslında bütün sorularınız gibi size bağlı. ben vakıf tercih ederim, ama siz yok o zengin züppeleriyle nefes alamam aynı yerde dersiniz, ne bileyim arabaları olmasına bozulursunuz vesaire. eğitim olarak bence vakıf, tabii ki almasını bilene. şu da var, örn. itü gibi bir yer ortalama bir vakıf ünv.'den çok daha geniş çevre edinebileceğiniz, göreceli bağlantılar kurabileceğiniz bir yer. ama labları, teknoloji, fiziki şartlar vakfa göre daha kötü.. bu da tabii nereyle karşılaştırdığınıza göre değişir, 81 ilde ünv. var artık çünkü, ama sıranın yukarlarına bakınca, yani kaliteli devlet-vakıf karşılaştırması yapınca, paranın gücü galip geliyor.

    4-bu da kişiye göre değişir galiba. örn. itü'deki haberleşme müh. daha çok telekominikasyon'a yönelik, bilkent'in çok sağlam yurtdışı bağlantıları var diye biliyorum. bu da siyah/beyaz bir soru değil yani.. ne istediğini bilmek ve ona göre tercih yapmak gerekiyor.

    5-ben de benzer yollardan geçtim, 11-12 yaşımdan beri kendi çapımda c/c++ ve bundan türevlenen programlama dilleriyle iç içeyim, öyle mükemmel yeteneklerim yok ama bilg. müh. ciddi anlamda ilgimi çekiyordu. özellikle son zamanlarda google'ın gücünü gören zeki bir güruh bilgisayarına format atmayı öğrenebildiği için şu anda bilg. müh.'ü küçümsüyor. olaya sadece yazılım yönünden baksak bile alaylı bir programcı, yaratılmış olan dev dillerin yapısını kavramada teoriye yıllarını vermiş bir okulluyla mukayese edilemez. hadi edildi diyelim, zaten bu şahıs harcadığı zamanda bilg. müh. eğitimi alabilir, ki bilgisayar mühendisleri sadece yazılım değil, network modelleri, image processing ve şu anda unuttuğum üzere bir çok alanda bilgi sahibi. zaten eğer bu iş evde öğrenilse, evde öğrenilirdi :)

    elektronik müh.'e gelince, bu sürekli dallanması gereken dalı kocaman bir şekilde elektrik/elektronik diye birleştirmek, zaten en ağır mühendislik dalını iyice zorluyor, öğrenciler kafayı yiyor(muş). kolay bir alan değil, bana göre mühendisliklerin tıppı :) ama yine ne yapmak istediğini bilmek gerek, ben enerji sistemleri üzerine çalışmak istiyorum, bunu da nanoteknolojiyi de hesaba katarak yapabileceğim daha geniş ve kapsamlı bir yer yok, eğer siz de ne istediğinizi biliyorsanız buyrun diyorum.


    Sorularıma tek tek cevap verdiğiniz için minnettarım. Ben tam olarak ne istediğimi bilmiyorum ama ortaya yeni bir şeyler çıkarabileceğim bir meslek istiyorum. Kendimi geliştirebileceğim bir meslek. Mühendisliği tercih etmemin sebebi de bu, bir şeyler geliştirmek istiyorum. Telekomünikasyon'a yönelmek istiyorum açıkçası. Gerçi bunu eğitim almaya başladıktan sonra daha sağlıklı bir seçim yapabileceğimi düşünüyorum uzmanlaşmak istediğim alan konusunda. Diğer mühendislikler bana uygun değil gibi geliyor. Şu an için en uygunu bu. Zorluğuna da katlanabileceğimi düşünüyorum.

    Bilkent'te hepsinin aynı yerde eğitim görmesi çok kalabalık yapıyor bölümü sanki. İTÜ'den bile daha kalabalık hale geliyor.

    Vakıf üniversitelerinden çekinmeme neden olan şey açıkçası parayla gelenler. Bilkent'te aşırı derecede değilmiş diyorlar ama bilemiyorum.

    Siz de bu bölümü düşünüyorsunuz galiba. Siz hangi üniversiteyi tercih etmeyi düşünüyorsunuz?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137

    quote:

    Orijinalden alıntı: x--treme

    1-elbette aynı yerdeler, öbür türlüsü ciddi bir suç olurdu :) bilkent en büyük vakıf (kalite/kişi oranı olarak) o yüzden az değil ama inanılmaz da değil. devletlere bakarsanız bitkibilimden falan o kadar alıyorlar, kısaca: bilkent iyi bir ünv.

    2-bazı öğr. üyeleri, prof.lar falan da ne yazık ki cüzi bir miktar karşılığı özellere geçiyor, nereden çıktığı gerçekten pek önemli değil şahsi fikrime göre. ünv.'deki arkadaşlarım en yakın oldukları ve en sevdikleri hocaların asistanlar olduklarını söylemişlerdi bir kere, ben daha ünv.'ye gidemedim (salağım evet) ama lise ve önceki eğitimimde de gördüğüm bir insanı iyi akademisyen/öğretmen/mesleki yetkin yapan şey pek etikete bakmıyor, ne elbiseler gördüm zaten yoktular..

    3-bu da aslında bütün sorularınız gibi size bağlı. ben vakıf tercih ederim, ama siz yok o zengin züppeleriyle nefes alamam aynı yerde dersiniz, ne bileyim arabaları olmasına bozulursunuz vesaire. eğitim olarak bence vakıf, tabii ki almasını bilene. şu da var, örn. itü gibi bir yer ortalama bir vakıf ünv.'den çok daha geniş çevre edinebileceğiniz, göreceli bağlantılar kurabileceğiniz bir yer. ama labları, teknoloji, fiziki şartlar vakfa göre daha kötü.. bu da tabii nereyle karşılaştırdığınıza göre değişir, 81 ilde ünv. var artık çünkü, ama sıranın yukarlarına bakınca, yani kaliteli devlet-vakıf karşılaştırması yapınca, paranın gücü galip geliyor.

    4-bu da kişiye göre değişir galiba. örn. itü'deki haberleşme müh. daha çok telekominikasyon'a yönelik, bilkent'in çok sağlam yurtdışı bağlantıları var diye biliyorum. bu da siyah/beyaz bir soru değil yani.. ne istediğini bilmek ve ona göre tercih yapmak gerekiyor.

    5-ben de benzer yollardan geçtim, 11-12 yaşımdan beri kendi çapımda c/c++ ve bundan türevlenen programlama dilleriyle iç içeyim, öyle mükemmel yeteneklerim yok ama bilg. müh. ciddi anlamda ilgimi çekiyordu. özellikle son zamanlarda google'ın gücünü gören zeki bir güruh bilgisayarına format atmayı öğrenebildiği için şu anda bilg. müh.'ü küçümsüyor. olaya sadece yazılım yönünden baksak bile alaylı bir programcı, yaratılmış olan dev dillerin yapısını kavramada teoriye yıllarını vermiş bir okulluyla mukayese edilemez. hadi edildi diyelim, zaten bu şahıs harcadığı zamanda bilg. müh. eğitimi alabilir, ki bilgisayar mühendisleri sadece yazılım değil, network modelleri, image processing ve şu anda unuttuğum üzere bir çok alanda bilgi sahibi. zaten eğer bu iş evde öğrenilse, evde öğrenilirdi :)

    elektronik müh.'e gelince, bu sürekli dallanması gereken dalı kocaman bir şekilde elektrik/elektronik diye birleştirmek, zaten en ağır mühendislik dalını iyice zorluyor, öğrenciler kafayı yiyor(muş). kolay bir alan değil, bana göre mühendisliklerin tıppı :) ama yine ne yapmak istediğini bilmek gerek, ben enerji sistemleri üzerine çalışmak istiyorum, bunu da nanoteknolojiyi de hesaba katarak yapabileceğim daha geniş ve kapsamlı bir yer yok, eğer siz de ne istediğinizi biliyorsanız buyrun diyorum.


    Sorularıma tek tek cevap verdiğiniz için minnettarım. Ben tam olarak ne istediğimi bilmiyorum ama ortaya yeni bir şeyler çıkarabileceğim bir meslek istiyorum. Kendimi geliştirebileceğim bir meslek. Mühendisliği tercih etmemin sebebi de bu, bir şeyler geliştirmek istiyorum. Telekomünikasyon'a yönelmek istiyorum açıkçası. Gerçi bunu eğitim almaya başladıktan sonra daha sağlıklı bir seçim yapabileceğimi düşünüyorum uzmanlaşmak istediğim alan konusunda. Diğer mühendislikler bana uygun değil gibi geliyor. Şu an için en uygunu bu. Zorluğuna da katlanabileceğimi düşünüyorum.

    Bilkent'te hepsinin aynı yerde eğitim görmesi çok kalabalık yapıyor bölümü sanki. İTÜ'den bile daha kalabalık hale geliyor.

    Vakıf üniversitelerinden çekinmeme neden olan şey açıkçası parayla gelenler. Bilkent'te aşırı derecede değilmiş diyorlar ama bilemiyorum.

    Siz de bu bölümü düşünüyorsunuz galiba. Siz hangi üniversiteyi tercih etmeyi düşünüyorsunuz?

    Alıntıları Göster
    Dostum bir ders illa ki tek şube verilecek diye birşey yok. Örneğin Fizik-1 dersi diyelim, tüm mühendislik bölümleri için ortaktır. Diyelim ki o dersi alması gereken 300 tane öğrenci var. 5-6 tane ayrı şube açılır haftalık programa dağıtılır. Ders programına hangi şube uyuyorsa sen o şubeden derse girersin, 50-60 civarında kişiyle ders işlenir. Beşiktaş yeni açık tribünü havasında ders işlediğini zanneden fantastik üniversiteler var ama vakıf üniversiteleri genelde öyle değil merak etme.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aslan26 -- 15 Temmuz 2011; 17:56:50 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aslan26

    Dostum bir ders illa ki tek şube verilecek diye birşey yok. Örneğin Fizik-1 dersi diyelim, tüm mühendislik bölümleri için ortaktır. Diyelim ki o dersi alması gereken 300 tane öğrenci var. 5-6 tane ayrı şube açılır haftalık programa dağıtılır. Ders programına hangi şube uyuyorsa sen o şubeden derse girersin, 50-60 civarında kişiyle ders işlenir. Beşiktaş yeni açık tribünü havasında ders işlediğini zanneden fantastik üniversiteler var ama vakıf üniversiteleri genelde öyle değil merak etme.


    Peki devlet üniversitelerinde durum aynı mı?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137


    quote:

    Orijinalden alıntı: aslan26

    Dostum bir ders illa ki tek şube verilecek diye birşey yok. Örneğin Fizik-1 dersi diyelim, tüm mühendislik bölümleri için ortaktır. Diyelim ki o dersi alması gereken 300 tane öğrenci var. 5-6 tane ayrı şube açılır haftalık programa dağıtılır. Ders programına hangi şube uyuyorsa sen o şubeden derse girersin, 50-60 civarında kişiyle ders işlenir. Beşiktaş yeni açık tribünü havasında ders işlediğini zanneden fantastik üniversiteler var ama vakıf üniversiteleri genelde öyle değil merak etme.


    Peki devlet üniversitelerinde durum aynı mı?


    İTÜ'de de durum bu. :)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: :AlacaKaranlık:


    quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137


    quote:

    Orijinalden alıntı: aslan26

    Dostum bir ders illa ki tek şube verilecek diye birşey yok. Örneğin Fizik-1 dersi diyelim, tüm mühendislik bölümleri için ortaktır. Diyelim ki o dersi alması gereken 300 tane öğrenci var. 5-6 tane ayrı şube açılır haftalık programa dağıtılır. Ders programına hangi şube uyuyorsa sen o şubeden derse girersin, 50-60 civarında kişiyle ders işlenir. Beşiktaş yeni açık tribünü havasında ders işlediğini zanneden fantastik üniversiteler var ama vakıf üniversiteleri genelde öyle değil merak etme.


    Peki devlet üniversitelerinde durum aynı mı?


    İTÜ'de de durum bu. :)


    Normalmiş o zaman. Teşekkür ederim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137

    quote:

    Orijinalden alıntı: x--treme

    1-elbette aynı yerdeler, öbür türlüsü ciddi bir suç olurdu :) bilkent en büyük vakıf (kalite/kişi oranı olarak) o yüzden az değil ama inanılmaz da değil. devletlere bakarsanız bitkibilimden falan o kadar alıyorlar, kısaca: bilkent iyi bir ünv.

    2-bazı öğr. üyeleri, prof.lar falan da ne yazık ki cüzi bir miktar karşılığı özellere geçiyor, nereden çıktığı gerçekten pek önemli değil şahsi fikrime göre. ünv.'deki arkadaşlarım en yakın oldukları ve en sevdikleri hocaların asistanlar olduklarını söylemişlerdi bir kere, ben daha ünv.'ye gidemedim (salağım evet) ama lise ve önceki eğitimimde de gördüğüm bir insanı iyi akademisyen/öğretmen/mesleki yetkin yapan şey pek etikete bakmıyor, ne elbiseler gördüm zaten yoktular..

    3-bu da aslında bütün sorularınız gibi size bağlı. ben vakıf tercih ederim, ama siz yok o zengin züppeleriyle nefes alamam aynı yerde dersiniz, ne bileyim arabaları olmasına bozulursunuz vesaire. eğitim olarak bence vakıf, tabii ki almasını bilene. şu da var, örn. itü gibi bir yer ortalama bir vakıf ünv.'den çok daha geniş çevre edinebileceğiniz, göreceli bağlantılar kurabileceğiniz bir yer. ama labları, teknoloji, fiziki şartlar vakfa göre daha kötü.. bu da tabii nereyle karşılaştırdığınıza göre değişir, 81 ilde ünv. var artık çünkü, ama sıranın yukarlarına bakınca, yani kaliteli devlet-vakıf karşılaştırması yapınca, paranın gücü galip geliyor.

    4-bu da kişiye göre değişir galiba. örn. itü'deki haberleşme müh. daha çok telekominikasyon'a yönelik, bilkent'in çok sağlam yurtdışı bağlantıları var diye biliyorum. bu da siyah/beyaz bir soru değil yani.. ne istediğini bilmek ve ona göre tercih yapmak gerekiyor.

    5-ben de benzer yollardan geçtim, 11-12 yaşımdan beri kendi çapımda c/c++ ve bundan türevlenen programlama dilleriyle iç içeyim, öyle mükemmel yeteneklerim yok ama bilg. müh. ciddi anlamda ilgimi çekiyordu. özellikle son zamanlarda google'ın gücünü gören zeki bir güruh bilgisayarına format atmayı öğrenebildiği için şu anda bilg. müh.'ü küçümsüyor. olaya sadece yazılım yönünden baksak bile alaylı bir programcı, yaratılmış olan dev dillerin yapısını kavramada teoriye yıllarını vermiş bir okulluyla mukayese edilemez. hadi edildi diyelim, zaten bu şahıs harcadığı zamanda bilg. müh. eğitimi alabilir, ki bilgisayar mühendisleri sadece yazılım değil, network modelleri, image processing ve şu anda unuttuğum üzere bir çok alanda bilgi sahibi. zaten eğer bu iş evde öğrenilse, evde öğrenilirdi :)

    elektronik müh.'e gelince, bu sürekli dallanması gereken dalı kocaman bir şekilde elektrik/elektronik diye birleştirmek, zaten en ağır mühendislik dalını iyice zorluyor, öğrenciler kafayı yiyor(muş). kolay bir alan değil, bana göre mühendisliklerin tıppı :) ama yine ne yapmak istediğini bilmek gerek, ben enerji sistemleri üzerine çalışmak istiyorum, bunu da nanoteknolojiyi de hesaba katarak yapabileceğim daha geniş ve kapsamlı bir yer yok, eğer siz de ne istediğinizi biliyorsanız buyrun diyorum.


    Sorularıma tek tek cevap verdiğiniz için minnettarım. Ben tam olarak ne istediğimi bilmiyorum ama ortaya yeni bir şeyler çıkarabileceğim bir meslek istiyorum. Kendimi geliştirebileceğim bir meslek. Mühendisliği tercih etmemin sebebi de bu, bir şeyler geliştirmek istiyorum. Telekomünikasyon'a yönelmek istiyorum açıkçası. Gerçi bunu eğitim almaya başladıktan sonra daha sağlıklı bir seçim yapabileceğimi düşünüyorum uzmanlaşmak istediğim alan konusunda. Diğer mühendislikler bana uygun değil gibi geliyor. Şu an için en uygunu bu. Zorluğuna da katlanabileceğimi düşünüyorum.

    Bilkent'te hepsinin aynı yerde eğitim görmesi çok kalabalık yapıyor bölümü sanki. İTÜ'den bile daha kalabalık hale geliyor.

    Vakıf üniversitelerinden çekinmeme neden olan şey açıkçası parayla gelenler. Bilkent'te aşırı derecede değilmiş diyorlar ama bilemiyorum.

    Siz de bu bölümü düşünüyorsunuz galiba. Siz hangi üniversiteyi tercih etmeyi düşünüyorsunuz?

    Alıntıları Göster
    Rica ederim. Bu dediğiniz şeyin ("ortaya yeni bir şeyler çıkarabileceğim bir meslek") en yaygın alanı elbette bu mühendislik. Ama başarı öykülerine baktığımızda da aslında hiç bilinmeyen ve çok yaygın olan alanlardan da mucizeler çıktığını görüyoruz. Yani kısaca meslek sizi sadece bir yere kadar götürür, bilgiyi verir ama yaratıcı ışığı veremez diyeyim :)

    Bilkent de, Koç da, Sabancı da (ben burayı düşünüyorum bu arada, bölüm olarak daha çok hareket alanı sağlıyor zira) hibrit yerler. Genelde burslular burssuzların yanında sayısal olarak ezilse de farklı oranlarda görgü/saygı durumları var. Açıkçası bu iş ünv.'e göre değişiyor. Geçen yıl özel bir ünv.'ye paralı olarak giden ve ekonomik durumu çok iyi olan bir arkadaşım bile bu durumdan rahatsız olmuştu. Ama kısacık hayatımda öğrendiğim bir şey varsa, çevreyi insanın kendisi belirlediği. Her yerde dallama ve gereksiz tipler olur, ama aynı şekilde anlaşılabilecek, iyi insanlar da elbette her yerde vardır. Bu burs olayını fazla takmayın, örneğin Boğaziçi devlet ünv. ama geçen yıl giden arkadaşlarımın çoğu bildiğin BMW'leri falan olan ciddi anlamda kalburüstü ailelerin çocukları. Ben devlet okuluna gittim ama görgüsüzlük yapan bir sürü insan tanıdım, aynı zamanda özel okula da gittim ve babasının büyük bir AVM sahibi olduğunu okul bittikten sonra öğrendiğim arkadaşlarım var. Kısacası buna fazla takmamak, doğru insanlarla ilişki kurmak lazım.

    Bir de anladığım kadarıyla puanınız bayağı iyi, aldığınız puanı sorup da "boşa gitmesincilik" yapmayacağım ama merak ettim doğrusu ? :)

    Son olarak, bu bölümü düşünüyorum çünkü Türkiye'de işler biraz yavaş ilerliyor. Benim dedem zamanında Mühendislik diye bir bölüm vardı, sonra ayırdılar makina falan filan diye, şimdi de her şeyi kapsıyor diye bu bölüme girmenizi önermem. Kendinizi tanıyın, emin olun bu kadar yılda bir yönünüz, öne çıkarmasanız da daha çok zevk aldığınız, veya daha kolay yaptığınız bir iş olacak. Bunu bulun, tercihinizi ona göre yapın. Yanlış tercih hayat karartır demiyorum, tıp okuyup medikal malzeme pazarlamacılığı yaparak da iyi bir yaşama kavuşulabilir, ama doğru tercih her zaman hayatınızı daha kolaylaştırır.

    Bu gidişle sınavlar ağustos'ta açıklanacağı için düşünebileceğiniz, araştırma yapabileceğiniz bir dönem var önünüzde. Kullanın, 3. sınıfta okulu bırakıp yeniden sınava girmek pek hoş olmasa gerek..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: x--treme

    Rica ederim. Bu dediğiniz şeyin ("ortaya yeni bir şeyler çıkarabileceğim bir meslek") en yaygın alanı elbette bu mühendislik. Ama başarı öykülerine baktığımızda da aslında hiç bilinmeyen ve çok yaygın olan alanlardan da mucizeler çıktığını görüyoruz. Yani kısaca meslek sizi sadece bir yere kadar götürür, bilgiyi verir ama yaratıcı ışığı veremez diyeyim :)

    Bilkent de, Koç da, Sabancı da (ben burayı düşünüyorum bu arada, bölüm olarak daha çok hareket alanı sağlıyor zira) hibrit yerler. Genelde burslular burssuzların yanında sayısal olarak ezilse de farklı oranlarda görgü/saygı durumları var. Açıkçası bu iş ünv.'e göre değişiyor. Geçen yıl özel bir ünv.'ye paralı olarak giden ve ekonomik durumu çok iyi olan bir arkadaşım bile bu durumdan rahatsız olmuştu. Ama kısacık hayatımda öğrendiğim bir şey varsa, çevreyi insanın kendisi belirlediği. Her yerde dallama ve gereksiz tipler olur, ama aynı şekilde anlaşılabilecek, iyi insanlar da elbette her yerde vardır. Bu burs olayını fazla takmayın, örneğin Boğaziçi devlet ünv. ama geçen yıl giden arkadaşlarımın çoğu bildiğin BMW'leri falan olan ciddi anlamda kalburüstü ailelerin çocukları. Ben devlet okuluna gittim ama görgüsüzlük yapan bir sürü insan tanıdım, aynı zamanda özel okula da gittim ve babasının büyük bir AVM sahibi olduğunu okul bittikten sonra öğrendiğim arkadaşlarım var. Kısacası buna fazla takmamak, doğru insanlarla ilişki kurmak lazım.

    Bir de anladığım kadarıyla puanınız bayağı iyi, aldığınız puanı sorup da "boşa gitmesincilik" yapmayacağım ama merak ettim doğrusu ? :)

    Son olarak, bu bölümü düşünüyorum çünkü Türkiye'de işler biraz yavaş ilerliyor. Benim dedem zamanında Mühendislik diye bir bölüm vardı, sonra ayırdılar makina falan filan diye, şimdi de her şeyi kapsıyor diye bu bölüme girmenizi önermem. Kendinizi tanıyın, emin olun bu kadar yılda bir yönünüz, öne çıkarmasanız da daha çok zevk aldığınız, veya daha kolay yaptığınız bir iş olacak. Bunu bulun, tercihinizi ona göre yapın. Yanlış tercih hayat karartır demiyorum, tıp okuyup medikal malzeme pazarlamacılığı yaparak da iyi bir yaşama kavuşulabilir, ama doğru tercih her zaman hayatınızı daha kolaylaştırır.

    Bu gidişle sınavlar ağustos'ta açıklanacağı için düşünebileceğiniz, araştırma yapabileceğiniz bir dönem var önünüzde. Kullanın, 3. sınıfta okulu bırakıp yeniden sınava girmek pek hoş olmasa gerek..


    Çok doğru söylüyorsunuz. Elbette her şeyi üniversiteden beklemiyorum. Her şeyin eninde sonunda bende biteceğini biliyorum. Hemen hemen aynı bence üniversitedeki eğitimler. Yeni açılan üniversitelerde kalite düşük galiba emin değilim. Önemli olan sanki etiketmiş gibi geliyor bana. Bilkent'i istememin en önemli nedeni bu. Ne yapmaktan hoşlandığımı tam olarak kestirebilmiş değilim açıkçası. Meslekler hakkındaki bilgilerden yola çıkarak bana uygun olup olmadığını anlamaya çalışıyorum. Gerçi 12 yılda hala karar verememişim, birkaç haftada karar vermeye çalışıyorum. Arkadaşlarımın durumları da pek farklı değil. Buna bir çözüm getirilmeli kesinlikle.

    Okul puanı eklenmemiş hali MF-4'te 485 gibi bir puanım var. TÜBİTAK'tan da ek puanım var. Elektrik - Elektronik Mühendisliğini ön planda tutmanın en büyük sebeplerinden biri de TÜBİTAK ek puanım. Fizik'le alakalı bir bölüme gidersem ek puan veriliyor.

    Sizin puanınız nedir öğrenmem de sakınca yoksa?

    Bir de Sabancı'da çok az fakülte var. Mühendislik ve Doğa Bilimleri'ni düşünüyorsunuz siz. Daha sonra uzmanlaşma şeklinde bir mantık mı izliyorlar? Tam olarak nasıl bir yol izliyorlar?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137

    Size danışmak istediğim bir durum var. Şimdi şuradan başlayalım: Birkaç senedir Bilgisayar Mühendisliği'ni kafama koymuştum. Bilgisayarla uğraşmayı sevdiğim için böyle bir tercihim vardı ve açıkçası ondan başka meslekler çok mantıklı ve uygun gelmiyordu bana. Bu sene son senem olduğu için lisede haliyle en çok karşılaştığım soru "Hangi bölümü düşünüyorsun?" oldu. Bilgisayar Mühendisliği'ni dillendirdiğim birkaç yerde pek de iyi olmadığını söylediler. Bir hocam "Onu herkes yapıyor" dedi. Forumda da çeşitli kişiler belirtmiş Bilgisayar Mühendisliği'ni sadece programlama sananların yanılgısı olduğunu bu görüşün. Sonrasında ben de isteğimi askıya aldım. Sınavdan sonra düşünürüm diye. Bu arada hocalarım bana Elektrik - Elektronik Mühendisliği'ni öneriyorlardı. Benim için daha avantajlı. Neyse sınav oldu bitti araştırdım ben de ne var ne yok diye. Elektrik - Elektronik Mühendisliği mantıklı geldi. Yapıma uygun bir mesleğe benziyor. Şöyle bir karar verdim son olarak Elektrik - Elektronik Mühendisliği'ni tercih edip Telekomünikasyon bölümünde ilerlemek. Sonrasında Bilgisayar Mühendisliği'nde master yapmayı düşünüyorum. (Bunu forumda biri önermişti. Mantıklı geldi ama bunun için daha 4 senem var. Kararım değişebilir.) Size aslında üniversite danışmak için bu konuyu açtım. Şu an aklımda Bilkent ve İTÜ var. Bilkent'in adı (meslek hayatına girişte büyük kolaylık sağlayacak bir üniversite, yurtdışı imkanlarıyla da daha önde) onu düşünmeme sebep oluyorken İTÜ'ye garip bir sempati besliyorum. Sebebini bilmiyorum açıkçası. Bu ikisine de girebileceğimi umuyorum. Benim birkaç sorum var:

    1- Bilkent'in Elektrik - Elektronik Mühendisliği bölümü tam burslu 50, %50 burslu 20, burssuz 90 kişi alıyor. Bunların hepsi aynı yerde mi ders görüyor? Öyleyse vakıf üniversitesi için çok kalabalık bir durum değil mi bu? Kalabalık bir sınıfın eğitim için dezavantaj olduğunu düşünüyorum. Sizce de öyle mi?
    2- İTÜ'nün öğretim üyelerine baktım. Çoğunluğu İTÜ'den çıkma. Master, doktora vb. hepsini İTÜ'de yapanlar var. Devlet üniversitelerinde sanırım hep böyle. Boğaziçi'nde biraz farklı gördüğüm kadarıyla durum, ODTÜ, YTÜ vb. üniversitelerde hep böyle. Bilkent'te ise öğretim üyelerinin eğitim aldığı yerler çok farklı. Zaten tanıtım turlarında da bununla övünüyor. Bunun nasıl bir etkisi olur eğitim hayatında öğrencilere? Çok önemli bir şey mi bu?
    3- Devlet ve vakıf üniversitelerin farkı ne? Yani hangisi daha avantajlı?
    4- Sizce Elektrik - Elektronik Mühendisliği için hangi üniversiteyi tercih etmeliyim?
    5- Tercih ettiğim bölüm hakkında önerileriniz, eleştirileriniz vb. varsa ve söylerseniz çok sevindirirsiniz beni.

    Biraz uzun oldu. Okuduysanız bile çok teşekkür ederim. Şayet cevaplarsanız çok fena hoşnut edersiniz beni.


    Benim de hedefim İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği-İng ama sanırsam ya yetecek bir puanım olacak ya da sınırda kalacağım, gerçi soruların bu sene geçen seneye göre daha az yapıldığını düşünürsek belki bir umut ilk 3500'e girerim. Olmassa Bilkent (%50 burs) EE düşünüyorum. Babamı ikna edebilmeme bağlı. Ne kadar göndermem desede yumuşamasını bekliyorum.

    Büyük ihtimal şu konuya göz atmışındır ama atlamışta olabilirsin burada yararlı bilgiler var:http://forum.donanimhaber.com/m_50681974/tm.htm

    İTÜ'nün kadrosunda da mühendislikte önde gelen uluslararası üniversitelerden mezun olan değerli hocalar var. Ama tabi senin dediğin gibi lisans, yüksek lisans ve doktora ünvanını İTÜ'den alanlar daha fazla. Dediğin gibi Bilkent'in uluslararası bağlantıları daha iyi ama İTÜ'nün de imkanları çok güzel. ;Özellikle son bir kaç yıldır bir çok projede İTÜ'nün imzası var. Yetkin Mühendislik kavramının da ne getireceği gerçekten önemli. Ayrıca Dijital Türkiye Üssü ve Türk Telekom'un arge merkezi itüye kurulduğu için telekomünikasyon açısından daha tercih edilesi gözüküyor. Zaten Türkiye'nin en çok büyüme potansiyeline sahip sektörü telekomüniskasyon. Ben Türk Telekom'un pazar payının yıllar ilerledikçe düşeceğini ve rekabetçi bir ortamın oluşacağını düşünüyorum. Bu rekabetin sonucunda arge yatırımları ve mühendislik hizmetlerine ayrılan bütçe dahada artacaktır. Bunları düşünürsek İleride bu alandaki kaliteli mühendislerin aranan adam olacağı gözüküyor.

    Türkiye’nin en büyük Ar-Ge merkezi "Dijital Türkiye Üssü” :http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/16643596.asp
    Telekom'dan İTÜ'ye dev Ar-Ge merkezi :http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2010/06/06/telekomdan_ituye_dev_arge_merkezi

    Bir de linkini aradım ama bulamadım. İTÜ rektörünün bir röportajı vardı. 3 yıl içerisinde tamamiyle türkçe bölümleri kapatacaklar ve böylece lisans öğrenci sayısını düşürecekler. Ondan sonra daha fazla yüksek lisans öğrencisine kapılarını açacaklar. 7 bin mühendisin üniversite içerisindeki arge merkezlerinde istihdam edileceğini söylüyor. Bu açıdan İTÜ'ye şimdiden girerek bu oluşumun bir parçası olmanın daha mantıklı olacağını düşünüyorum.

    İTÜ geçen sene sadece arge merkezlerinden 250 milyon tl net gelir elde etmiş. Bir çok üniversitenin bütçesinden fazla. Ayrıca rektör öğretim üyesi performans değerlendirme sisteminden bahsediyor. Yani itü kendi bütçesinden öğretim üyelerine para verecek. Bu da yurtdışındaki kaliteli türk hocaların aynen vakıflara dönmesi gibi İTÜ'ye de dönmesi anlamına geliyor. Tüm bu sebeplerden dolayı İTÜ'nün YÖK'ten özel bir ricası var. Bize kendi ekonomik özgürlüğümü verin diyorlar. Başbakan'da yök'ün yeniden yapılandırılarak üniversitelerin özerkliği sağlanabilir ve yök sadece denetleyici bir kurum haline dönüşebilir dedi.

    Kısacası İTÜ Türkiye'de yine bir ilke imza atarak; ürettiği teknolojiyi pazarlayarak kendini geliştiren, Türkiye'de olmayan bir konsepti yaratıyor. Hem bu gelirlerin üzerine devlet üniversitesi olduğu için hazineden aldığı bütçeyide düşünürsek yurtdışındaki mühendislik üniversiteleriyle rekabet eden bir duruma gelecek. Zaten bu sene uluslarası öğrenci projelerinde alınan dereceler bunun ilk sinyalleri. Artık İTÜ gibi bir kalite devlet üniversitesiyle vakıfların farkı burada ortaya çıkacak.

    Eğer itü elektronik ve haberleşme-ing'ye giremessem içimde kalacak ve çok üzüleceğim inşallah puanım gelir. Osym'de ne zaman açıklayacaksa ...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi eray93teiz -- 15 Temmuz 2011; 20:38:14 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: eray93teiz


    quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137

    Size danışmak istediğim bir durum var. Şimdi şuradan başlayalım: Birkaç senedir Bilgisayar Mühendisliği'ni kafama koymuştum. Bilgisayarla uğraşmayı sevdiğim için böyle bir tercihim vardı ve açıkçası ondan başka meslekler çok mantıklı ve uygun gelmiyordu bana. Bu sene son senem olduğu için lisede haliyle en çok karşılaştığım soru "Hangi bölümü düşünüyorsun?" oldu. Bilgisayar Mühendisliği'ni dillendirdiğim birkaç yerde pek de iyi olmadığını söylediler. Bir hocam "Onu herkes yapıyor" dedi. Forumda da çeşitli kişiler belirtmiş Bilgisayar Mühendisliği'ni sadece programlama sananların yanılgısı olduğunu bu görüşün. Sonrasında ben de isteğimi askıya aldım. Sınavdan sonra düşünürüm diye. Bu arada hocalarım bana Elektrik - Elektronik Mühendisliği'ni öneriyorlardı. Benim için daha avantajlı. Neyse sınav oldu bitti araştırdım ben de ne var ne yok diye. Elektrik - Elektronik Mühendisliği mantıklı geldi. Yapıma uygun bir mesleğe benziyor. Şöyle bir karar verdim son olarak Elektrik - Elektronik Mühendisliği'ni tercih edip Telekomünikasyon bölümünde ilerlemek. Sonrasında Bilgisayar Mühendisliği'nde master yapmayı düşünüyorum. (Bunu forumda biri önermişti. Mantıklı geldi ama bunun için daha 4 senem var. Kararım değişebilir.) Size aslında üniversite danışmak için bu konuyu açtım. Şu an aklımda Bilkent ve İTÜ var. Bilkent'in adı (meslek hayatına girişte büyük kolaylık sağlayacak bir üniversite, yurtdışı imkanlarıyla da daha önde) onu düşünmeme sebep oluyorken İTÜ'ye garip bir sempati besliyorum. Sebebini bilmiyorum açıkçası. Bu ikisine de girebileceğimi umuyorum. Benim birkaç sorum var:

    1- Bilkent'in Elektrik - Elektronik Mühendisliği bölümü tam burslu 50, %50 burslu 20, burssuz 90 kişi alıyor. Bunların hepsi aynı yerde mi ders görüyor? Öyleyse vakıf üniversitesi için çok kalabalık bir durum değil mi bu? Kalabalık bir sınıfın eğitim için dezavantaj olduğunu düşünüyorum. Sizce de öyle mi?
    2- İTÜ'nün öğretim üyelerine baktım. Çoğunluğu İTÜ'den çıkma. Master, doktora vb. hepsini İTÜ'de yapanlar var. Devlet üniversitelerinde sanırım hep böyle. Boğaziçi'nde biraz farklı gördüğüm kadarıyla durum, ODTÜ, YTÜ vb. üniversitelerde hep böyle. Bilkent'te ise öğretim üyelerinin eğitim aldığı yerler çok farklı. Zaten tanıtım turlarında da bununla övünüyor. Bunun nasıl bir etkisi olur eğitim hayatında öğrencilere? Çok önemli bir şey mi bu?
    3- Devlet ve vakıf üniversitelerin farkı ne? Yani hangisi daha avantajlı?
    4- Sizce Elektrik - Elektronik Mühendisliği için hangi üniversiteyi tercih etmeliyim?
    5- Tercih ettiğim bölüm hakkında önerileriniz, eleştirileriniz vb. varsa ve söylerseniz çok sevindirirsiniz beni.

    Biraz uzun oldu. Okuduysanız bile çok teşekkür ederim. Şayet cevaplarsanız çok fena hoşnut edersiniz beni.


    Benim de hedefim İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği-İng ama sanırsam ya yetecek bir puanım olacak ya da sınırda kalacağım, gerçi soruların bu sene geçen seneye göre daha az yapıldığını düşünürsek belki bir umut ilk 3500'e girerim. Olmassa Bilkent (%50 burs) EE düşünüyorum. Babamı ikna edebilmeme bağlı. Ne kadar göndermem desede yumuşamasını bekliyorum.

    Büyük ihtimal şu konuya göz atmışındır ama atlamışta olabilirsin burada yararlı bilgiler var:http://forum.donanimhaber.com/m_50681974/tm.htm

    İTÜ'nün kadrosunda da mühendislikte önde gelen uluslararası üniversitelerden mezun olan değerli hocalar var. Ama tabi senin dediğin gibi lisans, yüksek lisans ve doktora ünvanını İTÜ'den alanlar daha fazla. Dediğin gibi Bilkent'in uluslararası bağlantıları daha iyi ama İTÜ'nün de imkanları çok güzel. ;Özellikle son bir kaç yıldır bir çok projede İTÜ'nün imzası var. Yetkin Mühendislik kavramının da ne getireceği gerçekten önemli. Ayrıca Dijital Türkiye Üssü ve Türk Telekom'un arge merkezi itüye kurulduğu için telekomünikasyon açısından daha tercih edilesi gözüküyor. Zaten Türkiye'nin en çok büyüme potansiyeline sahip sektörü telekomüniskasyon. Ben Türk Telekom'un pazar payının yıllar ilerledikçe düşeceğini ve rekabetçi bir ortamın oluşacağını düşünüyorum. Bu rekabetin sonucunda arge yatırımları ve mühendislik hizmetlerine ayrılan bütçe dahada artacaktır. Bunları düşünürsek İleride bu alandaki kaliteli mühendislerin aranan adam olacağı gözüküyor.

    Türkiye’nin en büyük Ar-Ge merkezi "Dijital Türkiye Üssü” :http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/16643596.asp
    Telekom'dan İTÜ'ye dev Ar-Ge merkezi :http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2010/06/06/telekomdan_ituye_dev_arge_merkezi

    Bir de linkini aradım ama bulamadım. İTÜ rektörünün bir röportajı vardı. 3 yıl içerisinde tamamiyle türkçe bölümleri kapatacaklar ve böylece lisans öğrenci sayısını düşürecekler. Ondan sonra daha fazla yüksek lisans öğrencisine kapılarını açacaklar. 7 bin mühendisin üniversite içerisindeki arge merkezlerinde istihdam edileceğini söylüyor. Bu açıdan İTÜ'ye şimdiden girerek bu oluşumun bir parçası olmanın daha mantıklı olacağını düşünüyorum.

    İTÜ geçen sene sadece arge merkezlerinden 250 milyon tl net gelir elde etmiş. Bir çok üniversitenin bütçesinden fazla. Ayrıca rektör öğretim üyesi performans değerlendirme sisteminden bahsediyor. Yani itü kendi bütçesinden öğretim üyelerine para verecek. Bu da yurtdışındaki kaliteli türk hocaların aynen vakıflara dönmesi gibi İTÜ'ye de dönmesi anlamına geliyor. Tüm bu sebeplerden dolayı İTÜ'nün YÖK'ten özel bir ricası var. Bize kendi ekonomik özgürlüğümü verin diyorlar. Başbakan'da yök'ün yeniden yapılandırılarak üniversitelerin özerkliği sağlanabilir ve yök sadece denetleyici bir kurum haline dönüşebilir dedi.

    Kısacası İTÜ Türkiye'de yine bir ilke imza atarak; ürettiği teknolojiyi pazarlayarak kendini geliştiren, Türkiye'de olmayan bir konsepti yaratıyor. Hem bu gelirlerin üzerine devlet üniversitesi olduğu için hazineden aldığı bütçeyide düşünürsek yurtdışındaki mühendislik üniversiteleriyle rekabet eden bir duruma gelecek. Zaten bu sene uluslarası öğrenci projelerinde alınan dereceler bunun ilk sinyalleri.

    Eğer itü elektronik ve haberleşme-ing'ye giremessem içimde kalacak ve çok üzüleceğim inşallah puanım gelir. Osym'de ne zaman açıklayacaksa ...



    Çok teşekkür ederim verdiğiniz aydınlatıcı bilgiler için. İnşallah istediğiniz bölüme girebilirsiniz. Benim telekomünikasyonu düşünmemin nedeni önünün çok açık olduğunu düşünüyorum. Benim istediğim de önü açık bir alan olması zaten. Düşündüğüm gibidir umarım. En geç pazartesi açıklıyormuş ÖSYM ama kesin bilgi yok. Bekleyip göreceğiz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137

    Çok teşekkür ederim verdiğiniz aydınlatıcı bilgiler için. İnşallah istediğiniz bölüme girebilirsiniz. Benim telekomünikasyonu düşünmemin nedeni önünün çok açık olduğunu düşünüyorum. Benim istediğim de önü açık bir alan olması zaten. Düşündüğüm gibidir umarım. En geç pazartesi açıklıyormuş ÖSYM ama kesin bilgi yok. Bekleyip göreceğiz.


    Açıkcası bu sene bölümün puanının artmasından da korkuyorum. Çevremde ve bu forumda gördüğüm kadarıyla özellikle Elektronik ve Haberleşme-ing'ye ilk bin deki kişiler tarafından bir yönelme var.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eray93teiz

    quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137

    Çok teşekkür ederim verdiğiniz aydınlatıcı bilgiler için. İnşallah istediğiniz bölüme girebilirsiniz. Benim telekomünikasyonu düşünmemin nedeni önünün çok açık olduğunu düşünüyorum. Benim istediğim de önü açık bir alan olması zaten. Düşündüğüm gibidir umarım. En geç pazartesi açıklıyormuş ÖSYM ama kesin bilgi yok. Bekleyip göreceğiz.


    Açıkcası bu sene bölümün puanının artmasından da korkuyorum. Çevremde ve bu forumda gördüğüm kadarıyla özellikle Elektronik ve Haberleşme-ing'ye ilk bin deki kişiler tarafından bir yönelme var.


    Sanmıyorum. Hala tıp çok gözde bir alan. Benim çevremdekilerin neredeyse hepsi tıp düşünüyorlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: eray93teiz

    quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137

    Çok teşekkür ederim verdiğiniz aydınlatıcı bilgiler için. İnşallah istediğiniz bölüme girebilirsiniz. Benim telekomünikasyonu düşünmemin nedeni önünün çok açık olduğunu düşünüyorum. Benim istediğim de önü açık bir alan olması zaten. Düşündüğüm gibidir umarım. En geç pazartesi açıklıyormuş ÖSYM ama kesin bilgi yok. Bekleyip göreceğiz.


    Açıkcası bu sene bölümün puanının artmasından da korkuyorum. Çevremde ve bu forumda gördüğüm kadarıyla özellikle Elektronik ve Haberleşme-ing'ye ilk bin deki kişiler tarafından bir yönelme var.

    Alıntıları Göster
    bilkent elektroniğe gitme şansın varken kesinlikle itüyü düşünme. hacettepe nasıl tıpta en iyiyse bilkent de elektrik elektronikte öyle. yurtdışına en çok öğrenci gönderen bölüm diye biliyorum bilkent elektroniği. her sene yaklaşık 150 mezunun 40 tanesi yurtdışına burslu mastera gidiyor. bi senede yurtdışındaki en iyi üniversitelere 40 tane öğrenci gönderen başka bi bölüm yok ülkede. MIT, Stanford, Caltech, Berkeley gibi en iyi okullara öğrenci gönderen bir bölüm. ayrıca bilkentte elektrik elektronik çok ayrı bi yerdedir. üniversitenin nazar boncuğu gibidir o bölüm. ben tıp düşünmesem bilkent ee den başka bölüm yazmazdım ama tıp istiyorum

    edit: en iyi arkadaşımın abisi 2007 de türkiye 37.si olarak girdi o bölüme. gelecek sene de amerika da burslu mastera gidecek. kısaca çok sağlam bölümdür.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: flynn5

    bilkent elektroniğe gitme şansın varken kesinlikle itüyü düşünme. hacettepe nasıl tıpta en iyiyse bilkent de elektrik elektronikte öyle. yurtdışına en çok öğrenci gönderen bölüm diye biliyorum bilkent elektroniği. her sene yaklaşık 150 mezunun 40 tanesi yurtdışına burslu mastera gidiyor. bi senede yurtdışındaki en iyi üniversitelere 40 tane öğrenci gönderen başka bi bölüm yok ülkede. MIT, Stanford, Caltech, Berkeley gibi en iyi okullara öğrenci gönderen bir bölüm. ayrıca bilkentte elektrik elektronik çok ayrı bi yerdedir. üniversitenin nazar boncuğu gibidir o bölüm. ben tıp düşünmesem bilkent ee den başka bölüm yazmazdım ama tıp istiyorum

    edit: en iyi arkadaşımın abisi 2007 de türkiye 37.si olarak girdi o bölüme. gelecek sene de amerika da burslu mastera gidecek. kısaca çok sağlam bölümdür.


    Yurtdışı konusunda zaten Bilkent bir numara. Bilkent'i o yüzden istiyorum zaten. Ama eray93teiz'in yukarıda verdiği bilgiler de İTÜ'yü gözümde büyütmedi değil. Gerçi silmiş mesajını ama ondan alıntı yaptığım mesajda okuyabilirsin.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137


    quote:

    Orijinalden alıntı: flynn5

    bilkent elektroniğe gitme şansın varken kesinlikle itüyü düşünme. hacettepe nasıl tıpta en iyiyse bilkent de elektrik elektronikte öyle. yurtdışına en çok öğrenci gönderen bölüm diye biliyorum bilkent elektroniği. her sene yaklaşık 150 mezunun 40 tanesi yurtdışına burslu mastera gidiyor. bi senede yurtdışındaki en iyi üniversitelere 40 tane öğrenci gönderen başka bi bölüm yok ülkede. MIT, Stanford, Caltech, Berkeley gibi en iyi okullara öğrenci gönderen bir bölüm. ayrıca bilkentte elektrik elektronik çok ayrı bi yerdedir. üniversitenin nazar boncuğu gibidir o bölüm. ben tıp düşünmesem bilkent ee den başka bölüm yazmazdım ama tıp istiyorum

    edit: en iyi arkadaşımın abisi 2007 de türkiye 37.si olarak girdi o bölüme. gelecek sene de amerika da burslu mastera gidecek. kısaca çok sağlam bölümdür.


    Yurtdışı konusunda zaten Bilkent bir numara. Bilkent'i o yüzden istiyorum zaten. Ama eray93teiz'in yukarıda verdiği bilgiler de İTÜ'yü gözümde büyütmedi değil. Gerçi silmiş mesajını ama ondan alıntı yaptığım mesajda okuyabilirsin.


    itü de tabiki güzel bi üniversite ama elektrik eektronik diyince ben bilkent derim. valla duyduğum kadarıyla sırf öğretim kadrosunda zamanında öss 1.si olmuş 5 tane hoca varmış. gereksiz gibi görünebilir ama bence çok karizma bişey bi de IEEE fellow alan çokmuş. IEEE fellow dünyanın en iyi elektrik elektronik mühendislerine verilir. bu konuda bilkentin hocaları en yakın rakibi olan boğaziçine fark atmış boğaziçinin yaklaşık 2 katı kadar fellow olmuş hocası varmış diye biliyorum. ayrıca türkiyenin en iyi ingilizce eğitim veren kurumlarından biri bilkent. itü daha yeni %100 ingilizce eğitime geçti ne kadar iyidir bilmiyorum. tabi son tercih senin ama ben olsam bilkent ee dururken itü yazmazdım




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137


    Çok doğru söylüyorsunuz. Elbette her şeyi üniversiteden beklemiyorum. Her şeyin eninde sonunda bende biteceğini biliyorum. Hemen hemen aynı bence üniversitedeki eğitimler. Yeni açılan üniversitelerde kalite düşük galiba emin değilim. Önemli olan sanki etiketmiş gibi geliyor bana. Bilkent'i istememin en önemli nedeni bu. Ne yapmaktan hoşlandığımı tam olarak kestirebilmiş değilim açıkçası. Meslekler hakkındaki bilgilerden yola çıkarak bana uygun olup olmadığını anlamaya çalışıyorum. Gerçi 12 yılda hala karar verememişim, birkaç haftada karar vermeye çalışıyorum. Arkadaşlarımın durumları da pek farklı değil. Buna bir çözüm getirilmeli kesinlikle.

    Okul puanı eklenmemiş hali MF-4'te 485 gibi bir puanım var. TÜBİTAK'tan da ek puanım var. Elektrik - Elektronik Mühendisliğini ön planda tutmanın en büyük sebeplerinden biri de TÜBİTAK ek puanım. Fizik'le alakalı bir bölüme gidersem ek puan veriliyor.

    Sizin puanınız nedir öğrenmem de sakınca yoksa?

    Bir de Sabancı'da çok az fakülte var. Mühendislik ve Doğa Bilimleri'ni düşünüyorsunuz siz. Daha sonra uzmanlaşma şeklinde bir mantık mı izliyorlar? Tam olarak nasıl bir yol izliyorlar?


    Evet birçok insanın durumu sizinkiyle aynı. Siz en azından bölümü sınırlamışsınız, bir arkadaşım 2. yılında hâla daha karar veremedi, sınavdan hemen sonra tercihler gelsin bakalım diyordu :) Normal bir durum yani, bunun en büyük sebebi de öğrencileri kaya gibi ezberle/test çöz/unut mantığına göre yetiştiren eğitim sistemi.. Kaçımız hangi mesleğin tam olarak neyle uğraştığını, alan derslerini, ortak dersleri ve yatkınlık derecelerini biliyoruz ki? Türk eğitim sisteminin rezilliği..

    Puanım Sabancı %50 ile %100 arasında bir yerde. Tam olarak ben de bilmiyorum puanımı, ama 500'ün üstü olduğu kesin. Sabancı'ya geçen yıl TÜBİTAK ek puanıyla 37 kişiden 4 kişi girmiş. O puanınız çok değerli, zaten mühendislikte fizikle ilgilenmeyen yok gibi, o yüzden o puanı en güzel şekilde kullanmanızı dilerim, umarım dilediğiniz yere gitmenize yardımcı olur.

    Sabancı'daki mantık şu: İlk 2 yıl bölüm seçilmiyor. Zaten her ünv.'de ilk yıl fkb(fiz/kim/bio) ve calculus/integral falan gibi ortak dersler vardır. Bazı ünv.'lerde müh.'e göre derecesi değişir, atıyorum FİZ-1/101,FİZ1-103 gibi. Neyse, bana en ilgi çekici gelen bu ünv.'ye giden öğrencilerin %60 kadarı 2 yıl önce atıyorum Makina Müh. istiyorlarsa, sonra başka bir bölüm seçmişler. Düşünün, bir okulun %60'ı, eğer imkan olmasa istemediği bir mesleği okuyacak, tamamen bilgisizlikten. Bu sebepten kararımı vermiş olsam da kararsızlar için de çok cazip ;) Reklam yapıyormuş gibi görünmeyeyim, hatta sizin gibi başarılı bir öğrenciyi hiç heveslendirmek istemem :) İzledikleri yol bu, bazısı öyle şey olur mu diyor, bazısı da doğrusu bu diyor. Bence ünv. işi ileri yıllarda tamamen ders alma üzerine kurulacak. Artık mesleklerin önemi yok, özellikle teknik alandaysa. Intel'e bakarsanız, kendi içinde koca bir devlet olduğunu görürsünüz. Birçoğu elektronik ve bilgisayar mühendislerinden oluşsa da, çok sayıda birime ayrılmıştır ve herkes uzmanı olduğu işi yapmaktadır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: x--treme

    Evet birçok insanın durumu sizinkiyle aynı. Siz en azından bölümü sınırlamışsınız, bir arkadaşım 2. yılında hâla daha karar veremedi, sınavdan hemen sonra tercihler gelsin bakalım diyordu :) Normal bir durum yani, bunun en büyük sebebi de öğrencileri kaya gibi ezberle/test çöz/unut mantığına göre yetiştiren eğitim sistemi.. Kaçımız hangi mesleğin tam olarak neyle uğraştığını, alan derslerini, ortak dersleri ve yatkınlık derecelerini biliyoruz ki? Türk eğitim sisteminin rezilliği..

    Puanım Sabancı %50 ile %100 arasında bir yerde. Tam olarak ben de bilmiyorum puanımı, ama 500'ün üstü olduğu kesin. Sabancı'ya geçen yıl TÜBİTAK ek puanıyla 37 kişiden 4 kişi girmiş. O puanınız çok değerli, zaten mühendislikte fizikle ilgilenmeyen yok gibi, o yüzden o puanı en güzel şekilde kullanmanızı dilerim, umarım dilediğiniz yere gitmenize yardımcı olur.

    Sabancı'daki mantık şu: İlk 2 yıl bölüm seçilmiyor. Zaten her ünv.'de ilk yıl fkb(fiz/kim/bio) ve calculus/integral falan gibi ortak dersler vardır. Bazı ünv.'lerde müh.'e göre derecesi değişir, atıyorum FİZ-1/101,FİZ1-103 gibi. Neyse, bana en ilgi çekici gelen bu ünv.'ye giden öğrencilerin %60 kadarı 2 yıl önce atıyorum Makina Müh. istiyorlarsa, sonra başka bir bölüm seçmişler. Düşünün, bir okulun %60'ı, eğer imkan olmasa istemediği bir mesleği okuyacak, tamamen bilgisizlikten. Bu sebepten kararımı vermiş olsam da kararsızlar için de çok cazip ;) Reklam yapıyormuş gibi görünmeyeyim, hatta sizin gibi başarılı bir öğrenciyi hiç heveslendirmek istemem :) İzledikleri yol bu, bazısı öyle şey olur mu diyor, bazısı da doğrusu bu diyor. Bence ünv. işi ileri yıllarda tamamen ders alma üzerine kurulacak. Artık mesleklerin önemi yok, özellikle teknik alandaysa. Intel'e bakarsanız, kendi içinde koca bir devlet olduğunu görürsünüz. Birçoğu elektronik ve bilgisayar mühendislerinden oluşsa da, çok sayıda birime ayrılmıştır ve herkes uzmanı olduğu işi yapmaktadır.


    Sabancı'daki sistem gayet de mantıklıymış. Ama bence bu iş için üniversite geç. Daha öncesinde öğrencinin bilgilenmesi lazım. Ama ne yazık ki şu anki sistemde olmuyor bu. Sabancı'nın yaptığı şimdilik mantıklı. Eğitim sistemimizde adam akıllı bir yapılanmaya gidilmeli. Ama ne yazık ki sınav sistemleriyle oynamaktan başka pek de bir şey yaptıklarını bilmiyorum ben. Keşke yapsalar. Umuyorum ki yeni bakan daha iyi adımlar atacaktır.

    Umarım siz de istediğiniz yere rahatlıkla girebilirsiniz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137
    Yurtdışı konusunda zaten Bilkent bir numara. Bilkent'i o yüzden istiyorum zaten. Ama eray93teiz'in yukarıda verdiği bilgiler de İTÜ'yü gözümde büyütmedi değil. Gerçi silmiş mesajını ama ondan alıntı yaptığım mesajda okuyabilirsin.


    edit: geri gelmiş. ben silmemiştim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi eray93teiz -- 15 Temmuz 2011; 21:32:39 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eray93teiz

    quote:

    Orijinalden alıntı: sekunden137
    Yurtdışı konusunda zaten Bilkent bir numara. Bilkent'i o yüzden istiyorum zaten. Ama eray93teiz'in yukarıda verdiği bilgiler de İTÜ'yü gözümde büyütmedi değil. Gerçi silmiş mesajını ama ondan alıntı yaptığım mesajda okuyabilirsin.


    edit: geri gelmiş. ben silmemiştim

    Alıntıları Göster
    bende boğaziçi ee ile itü elohab arasındayım. itü daha yakın bu bahsettikleriniz olursa on numara olur. boğaziçi ee nasıl sizce?




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.