Konu şahane. Düşük bütçeli olduğundan anlatmak istediğini değil de aynı mekanda geçtiğinden dolayı ister istemez film biraz aşağı düşmüş ama senaryonun kalitesi için aynı şeyi söyleyemem.konunun özü, anlatmak istedikleri harika Yüksek bir bütçe ile bir sinema şaheseri çıkabilirdi. Daha önce 2 defa izledim Beğendiğim bir film < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
En Son İzlediğiniz Film ve Yorumlarınız (5130. sayfa)



-
-
2.dünya savaşı filmi, yüksek bütçeli ve uzun sayılır 2 saat 15dk. Dram ağırlıklı, kısmen aksiyon savaş sahneleri var
Klasik Yahudi propagandası içerse de sinema sanatı açısından izlenebilecek bir yapım
İmdb puanı adil olmuş
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
ımdb
Boiling Point (2021) ⭐ 7.5 | Drama, Thrillerhttps://www.imdb.com/title/tt11127680/?ref_=lsedt_t_1Boiling Point - Puanım: 6/10.
İzlense de olur; izlenmese de olur denilebilecek bir film bence. Tek iyi yanı akıcı bir film, sıkılmazsınız. Bu yüzden 6 verdim yoksa 4-5'lik vasat bir film bence.
Bir lokantada çalşan aşçı ve garsonların yoğun ve baskılı geçen bir akşamı gösterilmektedir. Filmin anlattığı veya verdiği bir mesaj yok. Belki 1-2 sahnede şu influencerlar veya gurmelere laf gönderiyor denir de o da zorlama olur. Gerilim denmiş de olsa olsa ana karakterin sinir bozucu hareketlerine gerilirsiniz en fazla. Sonlarda gıcık etmeye başlıyor. Yoksa gerilimlik hiçbir şey yok.
-
ımdb
The Bad Seed (TV Movie 2018) ⭐ 5.9 | Drama, Horror, Mysteryhttps://www.imdb.com/title/tt4823992/9 yaşındaki psikopat ruha sahip bir kızın (gerçekte 12 yaşındaki Mckenna Grace) "evlat olsa sevilmez" sözüne ne denli başarıyla hayat verebileceğini gösteren bir film. Babası da kızını koruma güdüsünü abartınca bedeli ağır oluyor ve olanlar oluyor. Spoiler vermemek adına burada keseyim. 1.5 saatin altında kalan ve bu açıdan ziyadesiyle memnun bırakan, bunun yanında çerezlik grubunun bir tık üstünde kalan, gerilim/cinayet çözümleme ve hepsinin nihayetinde dram türüne daha yakın bir film diyebiliriz. Puanım 6/10.
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Kızın babası dahil 5 kişiyi hakladığını saydım. Normalde 4 kişi aslında ancak arada bir kadın daha vardı okul görevlisi ve bakıcı haricinde lakin kendisi hiç gösterilmedi, sadece bahsi geçti bir sahnede. Kız şeytan bildiğiniz. Allah böyle evlat vermesin kimseye. Angela hala da tam bir mal çıktı bu arada net şekilde. Not: Filmin devam filmi 2022'de çekilmiş. Puanı daha düşük görünüyor ancak henüz izlemedim. Kısmetse onu da paylaşırım. Uzunluğu da aynı.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi programmer_onur -- 15 Şubat 2025; 3:8:51 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
ımdb
Primal Fear (1996) ⭐ 7.7 | Crime, Drama, Mysteryhttps://www.imdb.com/title/tt0117381/?ref_=lsedt_t_1Primal Fear (İlk Korku) - Puanım: 10/10. İlk kez bir filme 10 puan vermiş bulunuyorum. Filmde hiçbir kusur dikkatimi çekmedi, kusursuzdu. Belki ileride incelemelerde falan görürsem puana tekrar göz atarım. Şimdilik 10'luk bir film bana göre.
Edward Norton döktürüyor. Şahane bir film. Bir mahkeme ve cinayet filmi. Bol bol mahkeme sahnesi içerir. Suçsuz (?) ve psikolojik sorunları olan şüpheliyi savunan bir avukat ile karşısında şüpheliyi idama götürüp davayı alel acele kapatmaya çalışan savcı ve onun emir aldığı kesimin mahkeme önündeki kapışmasını izliyoruz. Savcı kariyerini düşünürken savcının üzerindekiler de bu işten başka menfaatleri doğrultusunda sıyrılmaya çalışırlar.
Ayrıca filmde güzel bir süpriz var.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fulton -- 15 Şubat 2025; 5:54:22 >
-
https://m.imdb.com/title/tt10078772/
Hiç detaylara bakmadan izlemeye başlasanız bile ilk 3 dakikada filmin 5/10 puanlık Mark Wahlberg karamizah aksiyon olduğunu anlarsınız. İzlerken sızmışım, devam edeceğimi sanmıyorum.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı > -
70 yaşında yalnız yaşayan bir kadın ile yaşlılık & yalnızlık bir arada olduğunda insanın buna psikolojik reaksiyonunu irdeleyen bir İran filmi. Gerçekçi ve yalın anlatımı beni tam anlamıyla empati yapamadığım halde çok etkiledi, daha orta yaşlı ve üstü insanları hüzne boğma potansiyeline sahip. 7,5/10
ımdb
Four Weddings and a Funeral (1994) ⭐ 7.1 | Comedy, Drama, Romancehttps://www.imdb.com/title/tt0109831/90'ların eğlenceli ve Hugh Grant'lı romantik komedilerine yakın bir tadı var, azıcık da drama serpiştirmişler. Prime'dan kalkmak üzere bildirimi gelince izleyeyim dedim ve pişman etmedi. Bu türün sevenlerinin ıskaladığını düşünmüyorum, bilinip sevilen bir film. 7/10
-
Taste Of Cherry
İntihar etmek isteyen bir adamın öyküsünü anlatıyor. Çok basit bir film ama derin, beğendim.
Mutsuz olmak da günah değil mi ? gibi bir replik var...Sonra intihardan vazgeçirmek için bir amcanın yürekten çıkan cümleleri...
İranlılarla zihnen hiç anlaşamam (medya) ama onları sevgi dolu olduğunu düşünüyorum. Bizler kadar soğuk değiller sanki. Bilemiyorum. İtikadlarındaki 'bidatlerden' dolayı da olabilir, ortada bir yanlış var ama dönüşümleri böyle sevgi gibi de yansıyabiliyor. Öyle karmaşık,
ama bir dut ile bile mutlu olabilir insan değil mi ? bazen hiç mutlu olmayacak gibi gelir ama o dolu dolu dutu yediğinde bir anda dünyanın en mutlu insanı hissediverir.
Evet kardeşlerim,
Hayat biraz böyledir. Bazen değişmeyecek, olmayacak, düzelmeyecek sanırsın.
evet bazen çaba gerekebilir ama SAHİDEN bazen çaba bile gerekmeksizin kış bahar oluverir...
sana iyi gelmeyeceğini düşündüğün şey (mesela dut yemek) bir anda iyi gelebilir.
intihar etmek istediğin an bir güneşin doğuşuna, dolunayın yeryüzündeki yansımasına bakıp bir anda mutlu oluverirsin.
İnsan bazen kendini büyük bir şey sanıyor, sebepler uzak ve soğuk, umutsuz gibi ama koca bir balon gibi duygularımız, üflemeyle bile baştan sona değişebiliyor. öyle sanmıyoruz ama öyle...bazen ufacık sebeplerle, bazen bir sebep bile gerekmeksizin insan iyi hissediyor. aynı bir anda sebep yokken kötü hissetmesi gibi... duygulara çok anlam yüklememek,
bazen öylece geçip gitmesini beklemek gerek.
kendine de fazla yüklenmeden, sakince,
mesela bir sahlep içerek beklemek mutsuzluğun gitmesini :)
kalpler ALLAH'ın elindedir, bazen sıkar ve ruhun daralır, bazen genişletir ve iyi hissedersin. hepsi birer imtihandır.
Her halimize
Elhamdülillah :)
9.5 puan
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kader Sırrı -- 15 Şubat 2025; 18:16:45 >
-
Filmi izlemedim ama yazılanlardan The Sunset Limited'i çağrıştırdı bana.
-
ımdb
The Bad Seed (TV Movie 2018) ⭐ 5.9 | Drama, Horror, Mysteryhttps://www.imdb.com/title/tt4823992/konuda paylaşıldı. konu ve tür olarak ilgi alanıma girdiği için izledim. düşük bütçeli TV filmi
konu klişe. daha heyecanlı ve daha kanlı bir film bekliyordum
TV filmi olduğu için herşeyden kısmışlar
psikopat kız, babasından daha iyi oynamış. bu bütçesizliğe kısmen düşük sayılabilecek tempoya iyi bir imdb puanı almış.
Ethan Hawke abimiz ve rahmetli Rutger Hauer (Blade Runner'daki android Roy)
klasik aksiyon filmi. ölen bir tetikçinin 24 saatliğine canlandırılmasını anlatıyor. imdb puanı 6 olabilirmiş
-
ımdb
In the Heat of the Night (1967) ⭐ 7.9 | Drama, Mystery, Thrillerhttps://www.imdb.com/title/tt0061811/Günümüzün ırkçılık hamasetinden çok uzak çizgide çekilen, ırkçılık ve önyargılar üzerine harika bir film. Mississippi’nin küçük bir kasabasında işlenen cinayet soruşturması üzerinden, siyahi bir dedektif ile beyaz bir polis şefinin zorunlu işbirliği aracılığıyla ırkçılığın nasıl şekillendiğini gözler önüne serer. Kasaba ahlaki melekelerini kaybetmiş, etik nedir bilmeyen memurlarıyla aslında kara delikten farksızdır.
Filmin başlangıcında arabayla gezen polis memurunun aracının camında İsa figürini var. Bu figürinin hemen yanında küçük radyoda çalan müzikle gelen uyumsuzluk dikkat çeker. Sonrasında polis memuru aracını durdurarak perdelerini açık bırakan çıplak kızı izlemeye başlar ve olayın açıldığı cinayet mahalinde sahne son bulur. Bu dinsel işaret ve Sparta bölgesinin yozlaşmış tutumu daha ilk açılıştan kendini gösterir. Polis merkezinde şefin odasının havalandırması çalışmaz, kapısı bozuktur, kirlidir. Kapıdaki memur, amirinin telefonlarını sürekli dinler. Bir diğer görevli devriyesine ait olmayan yeri gezer vb. bütün bunlar sistemsel bozulmanın sadece metinsel yansımasını vermekle kalmaz aynı zamanda fiziksel tutumlarla da kasabanın tümden bok koktuğunu gösterir. Toplumsal çürümüşlüğün anatomisini çıkaran cesur bir sosyal eleştiridir.
Virgil Tibbs, yalnızca bir cinayeti çözmek için değil, kasabanın kolektif ahlaki çöküşüyle yüzleşmek için oradadır. Görsel dil, ırk gerilimini fiziksel mekana dönüştürür. Sıcak ve bunaltıcı gece sahneleri, terlemiş yüzler ve gölgelerle dolu sokaklar, Güney’in ırksal hiyerarşisinin boğuculuğunu vurgular. Gecenin tutumu olarak siyahi karakterin filme atılması da onu kasabada hem yabancı hem de gözlemci yapar. Tabii sadece beyazların Virgil'e değil, Virgil'in de köklerinden gelen acıların zamanla onda nefrete dönüştüğü gözlemlenebilir. Polis şefinin ''sen de bizim gibisin'' repliği bu anlamda çok kritik. Her replik, karakterlerin iç çatışmalarını ya da kasabanın kolektik suçluluğunu açığa çıkarır. Suçun izini süren bir yapım olmanın da ötesinde; suça öncülük eden toplumsal yapının diyalektiği üzerine bir bakıştır In the Heat of the Night. 8/10
-
Hapishanede işine yeni başlayacak gardiyanın, mekanı gezerken yaşanan bir olaydan sonra hapishanede mahsur kalmasını izliyoruz. Bu temayı sevenler için bence biçilmiş kaftan. Kaos, karşılıklı blöfler, operasyon için hazırda bekleyenler ve karakter dönüşümü derken izlenmesi zevkli filmlerden biri haline geliyor. Yersiz curcuna bazı yerlerde senaryo anlamında saçmalıklara yol açsa da genel olarak eli yüzü düzgün bir iş. Sosyal mesajlar açık ama didaktik değil; sistem eleştirisi, karakterlerin motivasyonları içinde eriyerek organik bir hâl alıyor. 7/10
-
ımdb
El hoyo 2 (2024) ⭐ 4.9 | Horror, Sci-Fi, Thrillerhttps://www.imdb.com/title/tt27729779/?ref_=lsedt_t_1The Platform 2 - Puanım: 5/10.
IMDB puanını hak ediyor. İlk filmin üzerine bu film hakkında çok olumsuz yorum okumuştum, bir süredir izlemeyi hep erteliyordum. Çok düşük beklentiyle izledim. Öncelikle film her şeye rağmen izlenebilir mi? Evet, sıkıcı değil, akış var, düz bir şekilde çerezlik izlenebilir. Vahşet dozu da epey artmış onu da belirteyim. Kendinizi kasmazsanız keyif bile alınabilir filmden.
Ama filmde çok fazla metafor var. Çok fazla sayıda mesaj vermeye ve bir şeyler anlatmaya çalışıp hiçbir şey anlatamamış bir film havası sezdim. Filmden herkes kendine göre mesajlar çıkartabilir politika, sistem, kapitalizm vb açısından. Bunlar hep ufak tefek mesajlar, yapboz gibi. Ama yapbozun parçaları çok dağınık, bütüne bakıldığında bir sonuç yok. Net bir anlatım hiç yok. Tümüyle yoruma açık film.
Mesela:
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Yasaları korumaya çalışırken kolu kesilen kadın, iyilerin de cezalandırıldığını düşünüp kötü olmaya karar veriyor. Bu bir sistem eleştirisi gibi geldi bana. Kötülerle beraber hep birlikte kuralların özgürlüklerini kısıtladığını fark edip yasalara uymamaya karar veriyorlar. Ben anca böyle ufak tefek çıkarımlar yapabildim.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fulton -- 17 Şubat 2025; 5:53:43 >
-
Son zamanlarda izlediğim açık ara en kötü filmlerden bir tanesi, itinayla uzun durun.
-
ımdb
Carry-On (2024) ⭐ 6.5 | Action, Crime, Dramahttps://www.imdb.com/title/tt21382296/?ref_=lsedt_t_7Carry-On - Puanım: 7/10.
Çerezlik güzel bir film. Gerilimi ve aksiyonu yüksek. Basit düzeyde, kafa yormayan izle-geç filmlerden. Ana kahramanımız Uluslararası Los Angeles Havalimanı'nda çalışan bir güvenlik görevlisi. Bir grup kötü niyetli kişilerin onu şantaj ve tehditlerle manipüle edip kontrol etme ve istediğini yaptırma hikayesi anlatılıyor.
Benim asıl eleştirmek istediğim başka bir nokta var. Netflix, yine Netflixliğini göstermiş. Hiçbir alakası olmayacak şekilde filme 1-2 sahnede eşcinsellik vurgusu yerleştirilmiş. Ciddi manada artık art niyetli olduklarını açık açık belli ediyorlar. Bu filmde uzaktan yakından konuya hiçbir katkısı, etkisi yokken göstere göstere bu vurguyu neden yaparsın?
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fulton -- 17 Şubat 2025; 17:54:47 >
-
Efsane Robocop (1987) filminin remake versiyonu. Remake dediysek ismi aynı ama hikayeyi değiştirmişler. Temelde benzerlikler olsa da ilk filmin özgün senaryosu yok İRONMAN ayarında film yapmışlar
Oyuncu kadrosu iyi ve tanıdık oyuncular var
Bu filmin ne kadara mal olup ne kadar gişe yaptığını merak ediyorum
Çünkü imdb'de puan olarak gömülmüş. İlk Robocop gibi bir film izleyeceğimi sandım
Yüksek bütçeli bir film. Bol bol efekt,CGI, oyuncular,figüranlar,mekanlar
Yüksek tempo. İmdb 6.5 & 7 arası eder. 6.1 nedir yahu. Benim gibi ilk Robocop filmini izleyeceğini sanıp hayal kırıklığına uğramışlar ama kesinlikle kötü bir film değil
Batman,İronman ayarında film izlemek istiyorsanız tam size göre
Gary Oldman da var. Kurgu , çekim tekniği olarak Nolan'ın Batman serisine benzetmeye çalışmışlar. Robocop'un Motorsikleti bile var.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Eastwood babanın hem yönetip hem başrolünde oynadığı bu Pazar sabahı için seçtiğimiz klasiklerden. Bir kasabanın kaynaklarına çöken zengin patron ahaliyi korkutup kaçırtmaya çalışır.. O esnada kasabaya bir yabancı gelir ve hikaye başlar.. 8/10
Ön yargılı başlamama rağmen daha girişiyle yanılacağımı hissettirdi ve bittiğinde müthiş keyif almış haldeydim. Absürt komediyi ve düşünmeye iten dramı harmanlayan film, Haluk Bilginer ve Köksal Engür'ün ikiye bir paslaşmalarıyla akıp gitti. Cihangir şimdilerde aklınca alaya alma çabasındakilere rağmen İstanbul'un en güzel semtidir. Doya doya izledim. Biraz kanaat notu kullanarak skorlayacağım ama olsun. 9/10
-
Sebastian Fitzeks Der Heimweg (2024) - 6/10
Fena değil, zaman zaman gerilim hissiyatını başarılı bir şekilde verebiliyor. Baştan sonra bir "ters köşe yapma çabası" izlenimi bırakıyor. Nitekim öyle de devam ediyor. Merakla izleyip iyi vakit geçirdim. Bir şeylere odaklanmanın zor olduğu son dönemde bunu verebilmiş filmlere düşük puan vermek istemiyorum.
Arada (2018) - 6/10
Senaryonun ve diyalogların zayıf olduğuna katılıyorum. Ancak filmin 90'ları yansıtan havası oldukça başarılı. Hikayenin temposu oldukça iyi. "Abi Barış Manço yaa! Abiiii Zeki Müren bee" diyalogları çok utandırıcı ama bu replikler bir gönderme de olabilir. Sonuçta bu muhabbetlerin yapıldığı dönemler de oldu. Filmin 90'ları yaşatması bir yana, underground havasını da sevdim. O dönem yaşım gereği hiç böyle ortamları görmesem de, kafamda canlandırdığımda tam olarak buna yakın bir şeyler canlandırabiliyorum. Bazı garip çekimler var. Kamerayı oyuncunun ağzına sokma, gereksiz kamera hareketleri rahatsız ediyor. Sonu pek tatmin edici değil. Karakterler yeterince derin değil. Afişi de vampir filmi afişi gibi. Fakat arada kalmışlık hissiyatını zaman zaman yaşamış biri olarak Ozan karakterinin "arada kalmışlığını" hissettim. Zaten hayatın bir yerinde hepimiz "arada" hissetmiyor muyuz?
Woman of the Hour (2023) - 7/10
Son dönemde kadınların çektiği ve kadın istismarına yönelik bu tarz filmleri izlediğimi fark ettim. Özellikle yaptığım bir seçim değil. Son izlediğim birkaç film bu tema üzerinde.
İzlerken; "Acaba gerçek bir hikaye mi?" diye düşündürttü. Keza öyleymiş. Aynı zamanda yine bir dönem filmi ve çekildiği dönemi yine başarılı bir şekilde aktarmış. Son yıllarda dönem filmlerinde gerçekçilik tatmin edici seviyelerde. Mantık hatası aratmadan izletiyorlar. Birkaç gün önce izlediğim Blink Twice kadar olmasa da; bu filmin de rahatsız edici bir atmosferi var. Bunda da Anna Kendrick'e karşı olan ön yargım dolayısıyla ısınmakta zorlandım. "Zeki ve idealist kadın" rolü olmuyor derken; filmin sonunda yönetmenin de Anna Kendrick olduğunu görünce şaşırdım. Özellikle anlatımı, olaylar arası geçişleri, pek çok sahnede görselliği beğendim. Belki de yönetmen Anna Kendrick'i severim. Helalinden 7/10.
-
ımdb
Just Cause (1995) ⭐ 6.4 | Action, Crime, Dramahttps://www.imdb.com/title/tt0113501/?ref_=ext_shrBurada önerilmişti. Gizem, gerilim, polisiye, suç, az biraz da aksiyon isteyen varsa bu filme baksın. Laurence Fishburne, Sean Connery, Ed Harris, küçük yaştaki Scarlett Johansson'ı bir arada görmek ayrı bir keyif. Scarlett zaten sürpriz oldu onu beklemiyordum. Neyse filmin konusunu anlatmadan sadece şunu söyleyeceğim, film size sağ gösterip sol vuracak gibi yapıp dirsek atıyor, öyle bir film. Aslında o dirseğin bir süre sonra geleceğini hissediyorsunuz, şüpheleniyorsunuz, sonrasında vay arkadaş diyorsunuz ve film güzel bir ters köşeyle bitiyor. Ama filmin en başındaki
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Laurence reisin Connery'yi aracına aldığında o yaptığı zorbalık gösterisi çok anlamsızdı. Muhtemelen bu polisi çok şerefsiz diye göstermek için yapılmış ve seyirci de bunu böyle görsün diye o sahne tasarlanmış ama film bitince bu sahneyi tekrardan hatırlayınca çok saçma geliyor be. Çok anlamsız. 7/10.
Bizdeki yerli çakmasının forumda açılmış konusunda orijinalinin adı geçince listeme almıştım. İzledik. Hayatında sorunlarla boğuşan, bıkkınlığını, yorgunluğunu, stresini seyirciye çok güzel aktaran şefimiz ve restoran ekibinin çok yoğun ve stresli bir akşamda yaşadıklarını anlatıyor. Oyuncular oldukça iyi Stephen Graham zaten hissiyatı doğrudan bize aktarıyor, onun dışında Alice Feetham'ın rolünü ve oyunculuğunu da beğendim. O da bir o kadar gerçekçi ve duyguları aktarma konusunda başarılıydı. Jason Flemyng ukala, sakin ama tehlikeli bir beyefendi rolüyle yine dikkatimi kazandı. Genel olarak oyuncuların bu rol, karakter ve duyguları geçirme konusunda ortalaması geçer not alır. Film öyle ki isterseniz yorgun bir şekilde izleyin isterseniz açık bir kafayla, bir şekilde akıp gidiyor hiçbir evrede sizi sıkmıyor, bir restorantta geçen koca yapım pek çok aksiyon filminden çok daha sürükleyici. Bir tarafta gıcık, kendini beğenmiş ve saygısız müşteriler; bir tarafta mutfaktaki sorunlar, bir tarafta çalışanlar arasındaki gerilim, bir tarafta işini yetiştirmeye çalışanlar, diğer tarafta ot içmekten ve dünya yansa umrunda olmayacak sümsük sümsük hareket eden işine geç kalıp duran çalışanlar. Hani iş yeri stresi nedir, neye benzer bunu çok iyi yaşatan, sanki o mutfaktaki çalışanlar sizmişsiniz gibi sizi de piskolojik olarak konforunuzdan eden, sizi de geren bir yapım. Genel olarak doğal ama sanki o iş yoğunluğunda kavgaların uzunluğu biraz fazla olmuş gibi. Kavga olur, gerilim olur, bağırış, çağırış, küfür olur ama o yoğunlukta o kadar uzun olmaz. Tepkiler de bir tık aşırı gibiydi. Bunlar biraz doğallığı götürdü. Gerçi insanoğlu bu tepkisi böyle abartılı olan da olur ama iş yeri yoğunluğu bunun genellikle kısa sürmesine sebep olur, fazla edebiyat kaldırmaz. Bu arada
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Bizim şef filmin sonunda ne oldu öldü mü, aşırı doz ve psikolojisinin iyice alt üst olmasından dolayı? Bayağı bayağı yere düştü ve film bitti. Mutsuz son. İzlerken hiç sıkılmadım 8/10.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Hocam ben de şahsen bu film çıkacağı zaman büyük bir heyecanla bekleyip izledikten sonra çok ciddi hayal kırıklığına uğradığımı hatırlıyorum. Film benim için o kadar sıradan ve önemsiz olmuş olacak ki bu filme dair kapağı dışında "hiçbir şey" hatırlamıyorum. Bir arada bu film ne anlatıyordu, nasıldı diye filmsiz kaldığımız için açıp izleyecektim sonra yine boşver diyip unutup gitmiştim. Bence IMDb ortalaması yerinde.
@programmer_onur Sanırım biraz şunun gibi bir yapım.
İzledin mi bilmem ama daha önce burada paylaşmıştım, bu filmi fena bulmadım ama senin verdiğin film buna kıyasla nasıldır bilmem.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X