Tatil bitti Bir işadamı, oldukça yoğun ve yorucu geçen bir seneden sonra tatile çıkmaya karar verir. Eşi de kendisi gibi meşgul olduğu için birlikte tatil yapacakları bir dönem ayarlamak zor olur. İspanya kıyılarında bir otel bulur ve bulduğu ilk uçakla oraya gider. Otele yerleşirken bir aylık bir rezervasyon yaptırır. Bir hafta kadar güzelce tatil yaptıktan sonra, bir akşam yemeğinde garson kendisine bir mektup iletir. Mektubu okuyan işadamı, tatilini geçirdiği otelin yöneticisinin yanına gider. "Ne yazık ki tatil sona erdi..." Yönetici şaşırır ve üzülür. "Ama beyefendi, bir aylık rezervasyon yaptırmıştınız, ne oldu böyle aniden?" İşadamı çaresiz bakışlarla cevap verir: "Evet bir ay kalacağım, ama tatil bitti. Karım işinden izin almayı başarmış ve iki gün sonra burada olacakmış...
Yılan İki laz yılan olan Temel'le İdris yolda gidiyorlarmış. Birden Temel İdris'e dönüp: - Ula İdris biz zehirli miydik yoksa zehirsiz mu? diye sormus. İdris şaşırmış - Ula ne oldu gene demiş. Temel de: - Ula biraz once dilimi isirdim da, demiş...
Baba Oğul Muhabbeti
Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki çocuğunu kapının önünde beklerken buldu.
Çocuk babasına, "Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun" diye sordu ...
Zaten yorgun gelen adam, "Bu senin işin değil" diye cevap verdi. Bunun üzerine çocuk "Babacım lütfen, bilmek istiyorum" diye üsteledi.
Adam "İllâ da bilmek istiyorsan 20 milyon" diye cevap verdi.
Bunun üzerine çocuk "Peki bana 10 milyon borç verir misin" diye sordu.
Adam iyice sinirlenip, "Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi, derhal odana git ve kapını kapat" dedi.
Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı.
Adam sinirli sinirli "Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder." diye düşündü.
Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, "Belki de gerçekten lazımdı..." Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı... Yatağında olan çocuğa, "Uyuyor musun" diye sordu.
Çocuk "Hayır" diye cevap verdi... "Al bakalım, istediğin 10 milyon. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim" dedi...
Çocuk sevinçle haykırdı, "Tesekkürler babacığım..." Hemen yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkardı.
Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı.
Bunu gören adam iyice sinirlenerek, "Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun..? Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok..." diye kızdı.
Çocuk "Param vardı ama yeterince yoktu" dedi ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları babasına uzattı; "İşte 20 milyon... Şimdi bir saatini alabilir miyim babacım..?"
Ateşli Sarışın Güzel mi güzel olan genç bir sarışının bir tanesi, telefonda yüksek ateşli olduğunu söyleyerek doktordan randevu alır Randevu saatinde sarışın doktorun yanına gider ve sırası gelince içeri girer Doktor her hastasına sorduğu gibi bizim genç sarışına da aynı soruyu sorar şikayetiniz nedir hanim efendi? Ah doktor bey bir bilseniz çok ateşim var o zaman derece ile bir ateşinizi ölçelim buyurun dereceyi ağzınızda biraz tutunuz ay doktor bey ben dereceyi ağzıma alamam, ondan tiksinirim o zaman öyle ise koltuk altına koyunuz oradan ateşinizi ölçelim ay doktor bey orası katiyen olmaz, ben çok gıdıklanırım o zaman ateşinizi ölçebileceğimiz, son çare olarak tek bir yer kalıyor Neresi doktor bey? Ancak makatınıza dereceyi koyarak ölçebiliriz bu fikir bizim genç bayanın aklına yatar ve kabul eder Tabii bu arada derecenin makatına yerleştirilmesi için gereken pozisyonu da almıştır Tamam doktor bey ben hazırım ateşimi ölçebilirsiniz Doktor da ateşi ölçmek için atağa kalkar Bizim genç sarısından yine bir itiraz gelir şey doktor bey ne oldu hanim efendi? o dereceyi koyduğunuz yer makatım değil ki ha ha ehm oraya koyduğum şey de, zaten derece değil...:))
KOMİK OLAYLAR
Bilgisayarin cinsiyeti. Amerika'da kadınlar ve erkekler bilgisayarın dişi mi yoksa erkek mi olduğunu tartışıyorlarmış...
Kadınlar bu aletin erkek olduğunu savunmuşlar: "Cünkü" demişler, "bilgisayarlar aslında sorunları çözmek için yaratılmış olmalarına rağmen ömürlerinin dörtte üçünü sorun yaratarak geçirirler... Daha da önemlisi, bunlardan bir tane aldığınız an, biraz daha sabretmiş olsaydınız çok daha gelişmiş bir modeline sahip olabileceğinizi görüp pişman olursunuz...."
Erkekler tabii tam ters görüşte... "Bilgisayar dişidir" diyorlar, "çünkü onun mantığını yaratıcısından başka hiç kimsenin anlaması mümkün değildir, bu bir. Yaptığınız en küçük hatayı bile derhal hafızasına kaydedip tekrar tekrar önünüze koyar bu ikiii... Ve bir bilgisayar aldıktan kısa bir süre sonra fark edersiniz ki, bir o kadar daha parayı ona gereken aksesuarlar için harcamaktasınız, bu da üüüççç..."
1 yil garanti Hirsiz bir adam varmis bu kez bir televiziyon calmayi pilanlamis.Adam dukkana girince televizyonu alir ama yoldan gecen iki polis onu gorur adami mahkemeye alirlar. Hakim: hirsizlik yaptigin icin sana 1 yil hapis der Hirsiz: ben biliyodum 1 yil gelecegini der Hakim: nerden biliyodun Hirsiz: caldigim televiziyonun ustunde 1 yil garanti yaziyodu
şöför Barbaros bulvarında olmuş bir olay... Arkadaşlarla öyle Barbaros bulvarında yürüyorduk. Bir anda yanımızdan son sürat bir minibüs geçti. Biz 'Freni patladı' filan demeye kalmadan, minibüs kafadan elektrik direğine bindirdi. Hemen koştuk, yardım edelim diye. Minibüse ulaştığımızda manzara şuydu: Yolcuların kiminin kası açılmıs, kiminin dudağı patlamış... Dağılmış vaziyetteler yani. Ama bir tuhaflık var. Çünkü o hallerine rağmen, gözlerinden yaşlar gelecek şekilde gülüyorlar. Biz ne yapacağımızı şaşırdık. 'Ne oldu?' diye sorduk. Bir iki tanesi, güçlükle 'Şoför, şoför...' diyebiliyor ama yine gülmeye başlıyorlar. Bu şaşırtıcı manzaranın aslını öğrenebilmek için 2 -3 dakika geçmesi gerekti. Meğer şoför, tükürürken minibüsten düşmüş. Hani, bizim şoförlere özgü, giderken kapıyı açıp dışarı tükürme hareketi vardır ya. Baba, dengeyi tutturamamış, tükürükle beraber, gümbürt aşagı düşmüş. Minibüs de kontrolden çıkıp direğe bindirmiş.
Lastik Yaşlı bir amca elinde bastonuyla kalabalık bir otobüse biner,oturacak yer yok..Bastonunu yere vura vura taa arkaya gider ama kimsede tın yok.. Baston tıklamasından rahatsız olan gencin biri,yüksek sesle bağırır amcaya;''Dede,şu bastonunun altına keşke lastik taksaydın.Bu kadar kafamızı şişirmezdin,biz de rahat ederdik.'' Bütün gözler gence dikilirken,yaşlı adam istifini bozmadan otobüsü kahkahaya boğacak bomba cümleyi patlatır; ''17-18 yıl evvel de senin baban o lastiği taksaydı,şimdi biz rahat ederdik!!'
Ördekleri Ezme 3 adam ölür ve cennetin kapısına gelirler..... cennetin kapısındaki melek onlara der ki: - Burada tek kural var, ördekleri ezmeyeceksiniz.... Adamlar bir şey anlamaz ama cennete bir girerler ki, her taraf ördeklerle dolu adım atacak yer yok.... içlerinden biri yanlışlıkla bir ördeğin üstüne basar, anında bir melek gelir, yanında da görüp görebileceğiniz en çirkin kadın....melek adama der ki: - Sen ördeklerden birini ezdin, ceza olarak bu kadınla seni sonsuza kadar birbirinize bağlıyorum... ve melek onları zincirle birbirlerine bağladıktan sonra gider. İkinci gün adamlardan biri daha yanlışlıkla bir ördeğe basar.Hemen melek çok çirkin bir kadınla gelir ve zincirle ikisini birbirine bağlar.Üçüncü adam tek başına kalır.Arkadaşlarının başına geleni gördüğü için, ördeklere basmadan etrafı dolaşmaya başlar.Aylar geçer ve adam tek bir ördeği ezmemiştir.Bir gün bakar ki melek ona doğru geliyor,yanında da son derece güzel ve seksi bir kadın.Melek hiçbir şey söylemeden adamı bu kadınla birbirlerine zincirler ve gider.Adam bu işe çok şaşırır ama çok da sevinir: - Bunu hakkedecek ne yaptım acaba der..... Kadın cevap verir: - Seni bilmem ama ben bugün bir ördek ezdim....
Mezardan cıkan eller Biz Daima Pikniğe Giderdik... Ben Arkadaşlarıma Gelin Şurdaki Ağacın Dibine Kadar Koşalım Dedim. Arkadaşlarım Tamam dedi... Ve Koştukk. Ağaca Tam Varacaktımki Birden dümdüz Çimenin Üstünde Sanki Birisi Ayağımı Tutmuş Gibi Yere Düştüm.. Arkama Baktım Arkadaşlarım Daha Çook Gerideler.. İçimden Dedimki Beni Kim Tuttu.. Çook Şaşırmıştı. Koşmayı Bırakıp Düştüğüm Yere Bakıyorduum.. Dümdüz Yer.. En Ufak Bir Taş Bile Yokk.. Sonra Bırakıp Gittim.. 3 Hafta Sonra Yine Pikniğe Geldik.. Bu Sefer Ailemle Beraber düştüğüm Yerin Yanındaki Ağacın Dibinde Oyurduk.. Erkek Kardeşimn Topu O Tarafa Gitti... Yakalamak İçin Peşinden Koştu. Ve O da Aynı Benim Düştüğüm yerde Düştü... Ben Adeta Donmuştum.. Çünkü Onun Nasıl Düştüğünü Görmüştüm. Bir Ayağı Hava da Diğeri Dümdüz Yerde.. Ama Nasıl Olduysa Yere Düşmüştü... Bunu Aileme Solemedim.. Benim Babam Ole Şeylere Kızar... 1 Hafta Sonra Tekrar Oraya Geldik.. Baktıkki.. Orayı Kazmışlar Su Hattı Geçirecekler.. ama Tüm elemanlar Durmuştu Bir Yere Bakıyordu.. Benim Düştüğüm yere.. Meğerse Orda Nezamandır bilinmeyen Bir Mezar Varmışş.. Demekki Bizi Yere Düşüren O Mezardaki Kişiydi.. Ben Çok Korkmuştu.. Şimdi tam 3 Yıl Geçti Ve Hala O Korku İçimde...
Bir daha cin cağrırsam Merhaba arkadaşlar.Ben 16 yaşındayken sanaayi mahallesinde oturuyordum bizim mahalle küçük ve kalabalıktı herkes birbirini tanırdı neyse, arkadaşlarla hergün olduğu gibi maç yapmak için anlaşmıştık maç bittikten 1-2 saat sonra samimi arkadaşlarımı eve davet ettim ve onlara birşeyler ikram ettim.Evde kimse yoktu annemler eryaman daki teyzemlere ziyarete gitmişlerdi televizyon izliyorduk ve zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştık saat 23-24 gibiydi bayağı geç olmuştu.Aniden elektrikler kesildi saat geç olduğundan dolayı herkes evlerine gitmek için hazırlanmıştı ki; elektrikler geldi arkadaşlarıma bizde kalmalarını teklif ettim ve kabul ettiler.Canımız çok sıkılıyordu ve o saattede televizyonda hiçbirşey yoktu.Aklıma 1 hafta önceki din dersi geldi.Hocamız "cin vardır" demişti.Bende sıkıntıdan vakit geçirmek için arkadaşlara cin çağıralımmı diye sordum.Çoğu saçmaladığımı söylediler ben çok ciddi olduğumu söyledim ve bana çağırmayı biliyormusun diye sordular bende bilmediğim halde bildiğimi belirttim.Neyse,cin çağırmaya karar verdik ve masanın etrafına oturduk ışıkları söndürüp mumları yaktım.El ele tutuştuk ve aklıma geleni söylemeye başladım."Ey cin bizi duyuyorsan ses ver"dedim.Arkadaşlar kısık bir sesle gülüyordu mutfaktan metal sesine benzer bir sses gelmeye başladı herkes irkildi ve devam ettik "sesimi duyuyorsan işaret ver"dedim sanki biri bizi izliyormuş izlenimine kapıldım masada duran mumlardan biri söndü ve tekrar işaret vermesini istedim mum alevlendi ve aniden söndü gerçekten hepimiz çok korkmuştuk kikirdemelerin yerini ağlamaklı sesler aldı arkadaşlarıdan biri "korkuyorum"dedi ve seansı bırakmaya karar verdik.Cin i bir kere çağırmıştık nasıl göndereceğiz?Işıkları açtım televizyonu açtım aniden elektrikler kesildi mutfaktan hâlâ tıkırtılar geliyordu.Elektrikler geri geldi hepimiz kanepeye geçtik salondan telefon sesi geldi gittim telefona bakmaya tanımadığım biri annemin cep telefonundan beni arıyordu ve annemin, kardeşimin, babamın öldüğünü söylüyordu ilk başta inanmadım "sen kimsin?" diye sordum bana"kaza yerinden arıyorum"dedi gözlerim den yaşlar süzülür gibi oldu içime serin sular boşaldı ve ayaklarım titremeye başladı.Arkamdan arkadaşlar gelerek ne olduğunu sordular bende "ailem ölmüş..." dedim ve ağlamaya başladım telefonu adamın yüzüne kapamıştım.Tekrar telefon çaldı ve aynı numaradan arıyorlardı yine aynı adam kısık bir sesle "bir daha yüzüme kaparsan sende ölürsün dedi"ne yapacağımı şaşırmıştım ve tekrar telefonu yüzüne kapadım ardından hızla odama koştum kapıyı kilitledim arkadaşlarıma yalnız kalmak istediğimi söyledim.Elime Kur'an Kitabını aldım okumaya başladım Cin Suresini okudum ardından Euzübillah içim biraz rahat lamıştı ve içimden bir ses bir daha bilmediğim işe karşmamam gerektiğini söyledi.Odadan çıktım arkadaşlarım evde yoktu çok korktum ve kapı çalındı kapıyı açtığımda nefes alamamıştım çünkü;kapıdakiler annem, babam ve kardeşimdi.O günden sonra birdaha tövbe ettim cin çağırma gibi saçmalıklarla uğraşmıyacağıma olayın etkisindeyim hâlâ ama arkadaşlarıma anlattığımda bana gülüyorlar bende olayın etkisini üzerimden atmaya çalışıyorum...
Ölüler sayilmaz *Bu olay kütahyanın gediz ilcesinde olmustur.* Bir gün üniversiteli beş kız cin çağırmaya karar verirler çağırmak için hazırlıklar tamamdır.Seans başlar cin gelir.Neyse ertesi günlerde bu cin onlara musallat olur kızların gitmediği hoca kalmaz bir gün bi hoca tavsiyesiyle cini tekrar cağırrırlar kızlardan birini dolaba saklarlar cin'e kaç kisi oldumuzu bilemezsen pesimizi bırakacaksın derler (dolaptakiyle 5 kişidirler)cin 4 der kızlar sevinirler bilemedin bir arkadasımız dolapta derler cinin yanıtı:Arkadasınızı heba ettiniz pesinizi bırakmaycam der kızlar nasıl yani derler cin ölüler sayılmaz 4 kişisiniz kızlar dolabı actıklarında o kızın kafasız bedeniyle karsılasırlar cin ise hepsine iğrenç oyunlar düzenlemektedir hepside tımarhanede korkunc bir sekilde hayatlarını kaybederler...
Babam Bir gece babam evi aradı ve bu gece gelemeyeceğini işinin cıktıgını ve bızım yatmamızı soyledı.Annem ve bende babamı beklemeden yatmaya karar verdık.Biz evin 2. katında yatarken asagıdan mutfaktan ılgınc sesler gelıyodu.Ben korktum ve hemen annemın yanına gıttım ve onu uyandırdım.Annem de sesleri duyunca hemen asagı ındı.Sesler kesılmıstı.Seslerın kesıldıgını duyunca bende annemin yanına asagı ındım.2 mizde koltukta uzanırken bırden sokak kapısı acıldı.Gelen babamdı.Fakat davranısları bır garıptı.Hicbir ifadesı yoktu yuzunun.Annem hosgeldın dedi.Sonrada hanı bu gece gelemeyecegını solemıstın dedı.Babamdan cok yorgun oldugunu yatmak ıstedıgını bızımde yukarıya cıkıp yatmamızı soledı.Fakat bız annemle tv ızledıgımızden dolayı yukarı henuz cıkmamıstık.Nedendır bılmıyorum ama 2mizde uyuya kalmısız.Sabah oldugunda yukarda kımse yoktu.Ne babamın esyaları ne de bır ız.Bır anda kapı acıldı ve babamı gorduk.Annem ona nereye gıttın dıye sordugun da ıse cevap olarak ben daha ısten gelıyorum dun gece noldu dıye sordu.Annemle 2miz cok korktuk ve tuylerımız dıken dıken olmustu.Ve o an anladık kı dun gece gelen babam değıldı.
Bir daha dalga geçersen ölürsün öncelikle merhaba. ben tatil zamanlarında genellikle sabaha kadar uyumayan biriyim ve cinlere inanmazdım, ne zaman konusu açılsa dalga geçerdim. 22 temmuz günü yine uyumuyordum ve internette dolaşıyordum. nasıl olduğunu anlamadım ama açılır pencerelerden birinde cinlerle ilgili yazlılar vardı kapattım ve tekrar açıldı yine kapattım ve tekrar, virüs olabiliceğini düşünüp bilgisayarımı yeniden başlattım ama internete bağlandığımda hangi siteye girsem açılır pencere olarak aynı sayfa çıkıyordu. merak ettim ve okudum. orada cinlerle ilgili birçok şey yazıyodu ve sayfa her formatta açılıyodu çok şaşırdım çünkü bu milyonda bir görülecek bişey. herneyse merakım dahada arttı ve sayfayı okumaya başladım nasıl cin çağırılır diye bi ikon vardı tıkladım ve orada adım adım yazıyodu. sayfayı kaydettim ve yatağıma yatıp uyumaya çalıştım saat 3 ü geçiyodu ama uyuyamadım bişey beni dürtüyodu ve tekrar bilgisayarımı açtım kaydettiğim o sayfayı sildim. sigara içmek için dolabının çekemecesini açtım sigaramın yanında bir kağıt vardı hemen açtım aman allahım o da ne az önce kaydedip sildiğim sayfa çok korktum ve hemen tekrar bilgisayarımı açtım yazıcını programına baktım o sayfa daha 22 saniye önce yazdırılmış printerimdan. ama printerimin kartuşları yoktu çünkü o günün akşam üstü doldurtmak için ofsete bırakmıştım. o kadar korktumki bilgisayarımın fişini çektim ama olay bundan sonra başlıyomuş. kağıdı hızla tekrar okumaya başladım cin çağırma seansını anlatan yazının altında, çağırmasanda gelir diye yazıyodu ve bir anda odamın havası çok ağır oldu nerdeyse nefes alamıyodum, kapıya doğru yöneldim abimi uyandıracaktım ama kapı kilitliydi ve açılmıyordu. nefes almam iyice zorlaştı ve eski türk filmlerindeki kötü adam gülümsemesi duydum öyle bir bağırıyorduki kulaklarım patlıyordu nerdeyse. kapıyı iki-üç tekme atarak kırdım ve hemen çıktım tam karşımda lavabonun aynası vardı aman allhım o da ne! orda simsiyah bir adam vardı ve çok korkunçtu ve aynanın üzerinde bidaha dalgageçersen ölürsün yazıyodu. öyle korkmuştumki bidaha dalga geçmeyeceğim diye yalvarırır tarzda bağırıyordum. koşarak abimi uyandırım, olanları anlatırken bayılmışım. beni birsüre sonra abim uyandırdı ve rüya gördüğümü söyledi. ama rüya olmadığına eminim. sabaha kadar uyumadım sabah olduğunda, bilgisayarımı açtım. printerin programında o dosya kayıtlı değildi, olamazdı gözümle görmüştüm. geri dönüşüm kutusuna baktım sildiğim dosya oarada yoktu. hemen interneti açıp yazıyı okuduğum siteye girdim ama öyle bir adreste yoktu ve kağıtta en son biraktığım yerde yoktu sanki hiçbişey yaşanmamıştı tek geri kalan kırılan kapı olmuştu. bu olayın etkisnde kurtulmak için psikoloğa gittim bana cin diye bişey olmadığını söyledi bende olduğunu ve dalga geçmemesini söyledim o anda doktorun odasının tavanında şu yazı belirdi aferin! bir aydan fazla oldu hala olayın etkisindeyim. arkadaşlar siz siz olun sakın dalga geçmeyin ve inanmamazlık yapmayın. bu olaya inanmayanlar kendileri bilir ama ben bidaha dalga geçersem öleceğime inanıyorum.
KOMİK YAZILAR
GERÇEK OLAY
Soru, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinin İşletme Matematiği kitabından gerçek bir alıntıdır. Hiç dokunulmadan ve yorumsuz şekliyle verilmiştir:
Kitap Adı: İşletme Matematiği Yazar: Prof. Dr. Müh. Yılmaz Tulunay
Sayfa: 173 Soru : Amerika'ya lisansüstü çalışmalar yapmak üzere giden Mehmet, iki kız arkadaş edinmiştir. Bunlar Mary ve Nancy'dir. Mehmet'e göre;
a-) Mary olgun bir kızdır ve klasiklerden zevk almaktadır. Böyle bir yerde onunla 3 saat birlikte olmak 12 dolara mal olmaktadır. Diğer taraftan Nancy daha çok popüler eğlenceleri yeğlemektedir. Onunla böyle bir yerde 3 saat birlikte olmanın maliyeti de 8 dolardır.
b-) Mehmet'in bütçesi gönül işlerine ancak ayda 48 dolar ayırmasına olanak vermektedir. Ayrıca, derslerinin ve çalışma koşullarının ağır oluşundan dolayı, kız arkadaslarına en fazla ayda 18 saatlik süre ve 40.000 kalorilik enerji ayırabilmektedir.
c-) Mary ile her buluşmasında 5.000 kalori enerji harcayan Mehmet, Nancy için bunun iki katını harcamaktadır. Eğer Mehmet'in Mary ile buluşmaktan beklediği mutluluğu 6 birim ve Nancy ile buluşmaktan beklediği mutluluğun da 5 birim olduğunu biliyorsak, mutluluğunu maksimize etmek isteyen Mehmet'in sosyal yaşamını nasıl planlaması gerekecektir?
Grafik ve cebirsel yoldan bulunuz.
BIR ÖGRENCININ CEVABI:
Sayın Hocam, Bu Mehmet şerefsizi buradan Amerika'ya lisans üstü çalışma yapmaya gitti de herifin s...nin derdi bize mi düştü? Biz burada tahsili bırakıp karıya, kıza dalsak bizi de böyle ballandıra ballandıra kitaplara yazar mısın? Neyse geçelim sorduğunuz sorunun cevabına;
a-) Bi kere bu Mehmet ibnesinde iki hatuna ayrı ayrı zaman harcayacak g.. de, para da yok, sıkarrrr. Ayrıca dünya piyasalarında saati 100 dolardan açılıp minimum 50 dolara kadar düşen tarifeler göz önüne alındığında, 3 saati 12 dolarlık ya da 3 saati 8 dolarlık karılardan hayır gelmez. Muhtemelen Mary 68, Nancy 79 yaşındadır ve ikisinin de bu güne kadar yattıklarının haddi hesabı yoktur. Bu durumda Mehmet'in hem vakit darlığı, hem kadınların hali, hem de para yokluğu sebepleriyle bu iki orospuyla grup sexi yapması gerekir. b) Mehmet'in bütçesi (bu gönül işi tabirini ben anlamadım)sevişmek için ayda 48 dolara yetiyorsa zaten bu o.....çocugunun masturbasyon yapması daha uygun olur. Böylelikle iki ay para biriktirip bu çuvalların yerine doğru dürüst bir karıya zıplar ve ayırdığı 40.000 kaloriyi hakkıyla harcar.
Ama siz bu cevabı kabul etmeyeceğiniz için şöyle cevap verelim; Mehmet’in bütçesi 48 dolara yettiği için ancak grup sex yapılacağından pazarlıkla miktar iskontosu alınır ve bütçe rahatlatılır.Böylelikle ayda ayırdığı saati 3 saate bölersek 6 kez yapmış olur ve her sevişmede 40.000/6= 6700 (yaklaşık) kalori harcar. Bu hayvan bir seferde kesintisiz 3 saat zıplayabiliyorsa zaten Amerika’da kalması ve buralara dönmemesi hepimiz için hayırlı olur. c-) Mehmet Mary ile her buluşmasında 5.000 kalori harcıyorsa yukarıdaki hesaba göre Nancy'ye sadece 6.700 - 5.000 = 1.700 kalori kalır ki bu da Nancy gibi falafoş bir motoru sadece gıdıklar. Bu durumda birinden 6, diğerinden 5 birim zevk alan Mehmet'in mutluluğunu maksimize etmesi için kendisini de birilerine d..dürmesi gerekir. Sonuç olarak bu işe alışan Mehmet'in bundan sonraki sosyal yaşantısını kaşarlı bir ibne olarak planlaması gerekir. Bu sayede ayda 48 dolar tasarruf sağladığı gibi üste para da kazanarak bütçeyi de düzeltir.
Saygılarımı arz ederim
Harika 1) Yer Ankara, hava çok sıcak.. Arkadan kokana teyzem bağırıyor, "Şöfer bey! Klimayı açar mısınız, hava çok sıcak oldu!"... Pala bıyıklı şöför, dikiz aynasından şöyle bir bakıyor ve.... otomatik kapıyı açıp açıp kapıyor..
2) Yolcunun kafası belli ki karışık, "Şöför bey, mükemmel (müsait demek istiyor herhal) bir yerde inebilir miyim?", dolmuşcu, sağa çekiyor, "Buyrun, size layık değil ama..."
3) Yine inecek yolcu ama bu kez dil sürçmesi, "Şöfür bey, müsait bir yerde iner misiniz?", şöförün yanıtı kısa, "niye sen mi kullanacan?"...
4) Otobüs durağa yanaşıyor, yolcunun belli ki acelesi var, "Kaptan! Orta kapıyı rica edebilir miyim?", şöför olaya hakim, "Buyur götür, senden kıymetli mi?"...
5) Bayanın biri, marketin reyonunda çalışanlara aldırmadan, bütün meyvelerden tek tek alarak tadıyor.. Görevli en sonunda dayanamıyor, kadının yanına yaklaşıp, "Abla, kapruz da keselim mi?"...
Hediye Dört arkadas barda muhabbete dalmistir. Içlerinden biri tuvalete gider. Üç arkadas sohbetlerine devam ederler. Birinci adam oglundan söz eder, "Benim oglan araba yikamakla ise basladi. Bir baltaya sap olamayacagindan korkuyordum ama bir gün arabasini yikadigi adamlardan biri ona is teklif etmis. Sonra iyi bir araba saticisi oldu. Hatta o kadar iyi para kazandi ki geçenlerde bir arkadasinin dogum gününde ona Mercedes aldi !" Ikinci adam da mevzuya girer, "Benim oglum da biraz problemliydi. Büyük bir emlak sirketinde çalisirken inanilmaz bir is kapti ve ondan sonra ilerledi acayip zengin oldu. Çalistigi sirketi de satin aldi. Bir arkadasinin dogum gününde ona bir ev bile hediye etti." Digerlerini dinleyen üçüncü adam da heyecanla söz alir, "Aynen benimki de öyle. Ise bir borsa sirketinde temizlik elemani olarak basladi. Bir gün kendi kendine hesaplar yaparken patron tarafindan fark edilince broker oldu ve büyük basarilarla inanilmaz bir servete sahip oldu. Üstelik de en iyi arkadasina bir milyon dolarlik hisse senedi armagan etti !" Bu sirada dördüncü adam tuvaletten çikmis ve sohbete katilmistir. Digerleri ona çocuklarindan bahsettiklerini söyleyince adam içini çekerek konusmaya baslar, "Ehh...benim oglumun bir hayal kirikligi oldugunu itiraf etmeliyim. Dogru düzgün bir iste dikis tutturamadi, berber çirakligi falan yapti, eroine bulasti. Derken onun yoldan çikmis oldugunu fark ettim, maalesef homoseksüelmis ! Çok çok üzüldüm. Bir sürü erkekle birlikte oldugunu duydum." Adam, gülümsemeye çalisarak konusmasina devam eder, "Ama ise iyi tarafindan bakmaya çalisiyorum. Geçen dogum gününde bu homoseksüel arkadaslari ona bir Mercedes, bir ev ve bir milyon dolarlik hisse senedi hediye etmisler !"
6) Banka kredi kartı başvuru formlarından birisi... Kadın, Erkek hanelerinin yanına 'kız' eklenip yanına çarpı konmuş.. Ama, teyzem 45 yaşında... Yazııııkkkkk...
7) Bandırma'da bir restoran camı, "23 saat açığız"...
8) Uluslararası bir firmadan, Hindistan'ın koyu müslüman bölgesindeki temsilciğe telefon ediliyor.. "How are you" "Fine, elhamdüllillah!" Sonra istenen işler iletiliyor ve karşı taraftan son ses, "okey inşaallah!"...
9) Trabzon Farabi Hastahanesi'nin önünde üç araba sert bir şekilde dip dipe duruyor. Arabaların kapıları açılıyor, panik halinde herkes bağırıyor, "Doktor nerede, sedye getirin!..." Bu bağırtıyı yapanlar bir yandan da diğer arabadakilerden hastayı dışarı çıkarmasını sesleniyor. Sonuç, hasta Rize'de.. Her araba hasta diğerinde diye son sürat hastahaneye yetişmişler... !!!! (Bu gerçekten, gerçek..)
10) Dolmuş seyrü sefer halinde, gün sevgililer günü... Radyodaki DJ güzellik olsun diye, "Bu gün sevgililer günü. Hadi yanınızdaki o güzel insanın elini tutup, gözlerinin içine bakarak seni seviyorum deyin", deyince dolmuştaki çiftler DJ'nin isteğine uydular. Bu arada ön koltukta tek başına oturan adam, şöyle çevreyi kolaçan ederken, gözü şöföre takıldı.. Şöförden tepki, "Sakın aklından bile geçirme..."
11) Arabalı çift yolda, öpüşüyorlar, arkadan polis anonsu, "yiyişme sağa çek!"..
12) Okul kantininde bir kız, çayına beş-altı şeker koydu, aklı kesmemiş olacak ki, bir-iki tane de yanına aldı.. Kantinci ağzı gevşek sırıtarak, "bir kaç tane daha al ağda yaparsın!"..
13) Ve günün bombası... Arkadaş evde bangır bangır müzik dinlerken, evin annesi de elektrik süpürgesi ile ortalığı süpürüyormuş. Kızıl kıyamet ortam... Bir süre sonra oğlan müziğin sesini kısınca şu durum ortaya çıkmış... Süpürge çalışmıyor ve anne, yarım saattir boşu boşuna dönüp duruyor..
Öpecekse Öpsün Yoksa..
Delikanlı Sevgilisini akşam eve bırakır.Sonra elini duvara dayayarak...
Delikanlı:Beni öpermisin? Kız:Delimisin evin önünde annemler görür. Delikanlı:Ne olcak canım bu saatte kim görcek.Ne olur seni çok seviyorum... Kız:Bende seni seviyorum ama olmaz...
Delikanlı devamlı ısrar eder.Bi ara aniden merdivenlerin ışığı yanar ve kızın küçük kız kardeşi görünür...
Kız Kardeş:Babam diyorki öpecekse öpsün,öptürcekse öptürsün yoksa kendisi gelip öpecekmiş.Ayrıca O salak herifede söle elini diyafon düğmesinden çeksin yoksa gelip ben çekecem
Dizi İsimleri En iyi arkadasim diyen Sila ve Selena, Bizim mahalle'nin
Kadin Böyle Sever diyen Beyaz Gelincik, Ezo Gelin'e gider.
Bizim Evin Halleri'ni Hatirla Sevgili arkadasim diyen Candan Öte Iki Dost, çareyi önce Acemi Cadi'ya, ardindan Hirsiz Polise sorar. Ablam Böyle Istedi diyen Kaynanalar, En Son Babalar Duyar diyerek Iki Aile arasina Yalanci Yarim diye bir Yabanci Damat sokarak Yolcu eder.
Dede Korkut Hikayeleri'ndeki gibi Genis Zamanlar'da