Şimdi Ara

Flüorit Maddesi ve Tehlikeleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
685
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Yazıyı hazırladığım tarih 08 Kasım 2002 / Ankara.
    > > >
    > > > Sevgili Arkadaşlar,
    > > >
    > > > Okuduğum anda çok ilgimi çeken aşağıdaki bu konu Almanya'da
    kendi
    > > > vatandaşlarını aydınlatmak ve bilgilendirmek için çaba harcayan
    > > > Johannes Holey adlı bir yazarın kitabında yer alıyordu. Kitabın
    > > > adı "Bis zum Jahr 2012 - Der Aufstieg der Menschheit" ( 2012
    > >yılına
    > > > kadar - İnsanlığın yükselişi ). Bu kitabı temin etmek isteyenler
    > > >www.amadeus-verlag.com adlı internet sitesinden veya Almanya'da
    > >bir
    > > > kitapçıdan sipariş ederek temin edebilirler. Kitabın türkçesi
    > > > maalesef yok. Bu kitap, insanlığın ve dünyanın önümüzdeki
    yıllarda
    > > > yeni bir zamanın içine gireceğini, bunun için kişisel olarak
    > > > hazırlanmanın bilgilerini okurlarına sunuyor. Bu konuları
    > >açıklarken
    > > > de günümüzdeki kültürlere, ülkelere ve nihayetinde insanlara
    > > > yapılan; Bilinç manipulasyonu, Ruhsal yönlendirmeler , Hızlı
    > > > kapitalizm, Yeni Dünya Düzeni, Dünya çapında gözetlemeler,
    Yayın-
    > > > Basın yönlendirmeleri, Günlük-Uzun-Kısa-Kişisel politik
    > > > manipulasyonlar vs. gibi konulara da değinmeden edemiyor.
    > > > Bu tarz konuları son bir kaç yılda bizde sayın Oktay Sinanoğlu,
    > > > Metin Aydoğan, Atilla İlhan gibi aydınlarımızdan Türkiye'de
    > > > yasaklanmadan yayınlanan kitaplarından okuyoruz. Bu konulara
    artık
    > > > çok şükür yabancı değiliz ve önlemlerimizi toplum olarak
    > >aldığımızı
    > > > ümit ediyorum.
    > > > Benim bu yazıyla amacım almanca diline veya bu konuya vakıf
    > >olmayan,
    > > > bu tarz kitapları okuyamayan arkadaşlara, bu kitapta yazılı olan
    > > > önemli bir bilgiye sahip olmaları ve bu sayede konu hakkında
    > > > araştırma yapmaları için bir fırsat tanımak. Ayrıca kafalarında
    da
    > > > bir soru işareti bırakmaktır.
    > > > Kitabın 135. sayfasındaki "Bilinç Manipulasyonu" adı altında
    > >işlenen
    > > > konunun türkçe çevirisi şöyle.
    > > >
    > > > BİLİNÇ MANİPÜLASYONU:
    > > > Bilinç manipulasyonu "Flüoritli Su" sayesinde, toplumların
    dayanma
    > > > gücünü, kaybettikleri özgürlüklerini indirgemek, onlara rahatça
    > > > hükmetmek ve kontrol altına almak amacıyla uygulanır. " Her kim
    > >bir
    > > > yıldan fazla bir süre boyunca vücuduna flüoritli su alırsa, o
    kişi
    > > > hem ruhsal hem de fiziksel olarak eskisi gibi değildir."
    > > > "ZeitenSchrift" dergisi (http://www.zeitenschrift.com/) 1999'un
    > > > 22.sayısında "Suyun kötüye kullanılması" adlı bir haber
    yayınladı.
    > > > Ve Jim Keith'in "Bilinç kontrolü" ("The American Mercury"
    > >dergisinde
    > > > hangi sayısı bilinmiyor ve "Contact" dergisinin 31.01.1995
    yılında
    > > > yayınlanan sayısında) adlı yazısından alıntılar yaptı: Halbuki -
    > > > bunu gerçekten kararlılıkla ve açıklıkla söylüyorum- suyun
    > > > flüoritlenmesinin gerçek sebebi çocuk dişlerine iyi geldiği için
    > > > değildir. Gerçek sebebi bu olsaydı o zaman daha basit, daha
    ucuz,
    > > > daha etkili ve başka imkanlar kullanılınırdı.
    > > > Suyun flüoritlenmesindeki gerçek amaç, toplumların
    > >hükmedilmelerine
    > > > ve kontrol altına alınmalarına, kaybettikleri özgürlüklerine
    karşı
    > > > dirençlerini azaltmak için yapılmaktadır.
    > > > Beynin sol lobunun arkasında küçük bir beyin dokusu vardır. Bu
    > >doku,
    > > > bireyin gücünden ve hükmedilmeye dayanmasından sorumludur. Bu
    > >beyin
    > > > dokusunu, yok olup giden küçük miktarlardaki flüorit
    dozajlarıyla
    > > > yavaş yavaş zehirlemek ve uyuşturmak, belirli bir zaman sonra
    > > > bireyin gücünü herhangi bir hükmetmeye karşı dayanmasını azaltır
    > >ve
    > > > onu yönetmek isteyenlerin arzularına boyun eğmesini
    kolaylaştırır.
    > > > "Bana bu büyük plan, büyük bir kimya endüstri sanayisi olan ve
    > > > zamanında Nazi harekatında önemli bir yer tutan Farben (
    > > > I.G.Farben ) kimya endüstrisinde çalışan alman bir kimyacı
    > > > tarafından anlatıldı.
    > > > Bunları size 20 yıldan beri flüoritle Kimya, Biyokimya, Ruhbilim
    > >ve
    > > > Pataloji dallarında araştırma yapan bilim adamlarının bütün
    > > > ciddiyeti ve dürüstlüğüyle söylüyorum. Her kim bir yıldan fazla
    > >bir
    > > > süre boyunca vücuduna flüoritli su alırsa, o kişi hem ruhsal
    hemde
    > > > fiziksel olarak eskisi gibi değildir."
    > > > Flüorit'e dair daha söylenmesi gerekenlerden bir diğeri de;
    büyük
    > > > endüstrilerin size bu yüksek orandaki zehiri en ucuz şekilde
    > > > vermeleridir. Diş çürümelerini veya erimesini engellemek için
    > > > kullanmış olduğunuz diş macunlarının biyolojik sisteme yarardan
    > >çok
    > > > zararı vardır (diş macununun köpüğünü kaç dakika ağzınızda
    > > > tutuyorsunuz ve neden? ). Dişleri fırçalama esnasında istem dışı
    > > > sindirim sistemine inen flor izleri ayrıca bağırsak florasını
    > >zayıf
    > > > düşürmekte hatta oymaktadır.
    > > > İşte kitapta yer alan konu böyle arkadaşlar. Tesadüf bu değil
    ya!
    > > > İstanbul'da çalışan bir bayan doktor arkadaşıma bu konuyu
    > > > anlattığımda tüyleri diken diken bir vaziyette
    > > > 'Biliyormusun hastanemizde çocuklarda 3 aydan başlamak
    suretiyle 7
    > > > yaşına kadar "Flüorit tedavisi" uyguluyoruz' dedi. Peki bu
    > >tedaviyi
    > > > niye uyguluyorsunuz dediğimde. 'Çocuklarda diş erimesi ve diş
    > > > çürüğünü tedavi etmek, flüorit oranı az olan çocuklarda bunu
    > > > artırmak için' dedi.
    > > > Bende uyanan merak şu: Bunlar kimler tarafından niye
    > > > uygulandırılıyor? Gerçekten doktorlarımız, kimyagerlerimiz ve
    > > > araştırma laboratuvarlarımız bu kullanılan kimyasal maddeler
    > > > hakkında yeterli bilgiye sahipler mi? Sahiplerde bazı şeyler
    gizli
    > > > mi tutuluyor? Flüoritin zararları bazı avrupa ülkerinde
    > >bilinmesine
    > > > ve uygulamadan kalkmasına rağmen neden ülkemizde bu konuda kimse
    > >bir
    > > > şey yazıp çizmiyor? Yoksa bazı araştırmalar varda üstü örtbas mı
    > > > ediliyor? Doktorlarımız diş eti hassasiyetlerini veya diş
    > > > çürümelerine karşı flüoritli diş macunu tavsiye ediyor.
    Türkiye'de
    > > > bütün diş macunlarında bu madde var. Dişlere yararı flüoritten
    > > > olduğu sanılıyor. Sakın bu diş macunlarının içerisinde, diş ve
    diş
    > > > etine flüoritin değilde, başka bir maddenin yararlı olduğu
    > >olmasın?
    > > > Böylece bilmediğimiz yararlı bir maddenin yanında, yararlı
    > >olduğuna
    > > > inandığımız flüorit bazlı diş macunlarını faydalı diye
    kullanıyor
    > > > olmayalım? Bu maddenin reklamı ülkemizde de öyle bir yapılıyor
    > > > ki "flüorit=yararlı madde" gibi bir izlenim uyanıyor halkta! Bu
    > > > madde sadece diş macununda yok. İçme sularında, çoğunlukla
    avrupa
    > >ve
    > > > amerika da popüler olan yavaş yavaş ülkemizde de satılan ağız ve
    > >diş
    > > > sularında ve iyotlu tuzlarda mevcut.
    > > > Yaptığım küçük bir araştırmayla bu konuya duyarlı olan başka
    > > > arkadaşlarında internette yazılarını gördüm fakat kaynaklarını
    ve
    > > > kimin yazdığını bulamadım.Yazıyı ekliyorum;
    > > >
    > > > SULARA DİKKAT EDİN
    > > > Şehir şebekelerinden gelen musluk suyu, ABD'de gittikçe artan
    bir
    > > > şekilde, ciddi bir sağlık sorunu haline geliyor. Halkın içtiği
    > >içme
    > > > suyunu kirletenler, sadece böcek öldürücü ilaçlar ve tarımsal
    > > > runoff'lar (yağmurun emilmeyip toprak üstünde kalan kısmı)
    değil.
    > > > Çevresel Korunma Birliği EPA'ya göre, 30 milyon Amerikalının
    > >musluk
    > > > suyunda, tehlikeli kurşun düzeyi var.
    > > > Musluk suyu, çeşitli kirletici maddeler içerebilir. Bunlar,
    > >hastalık
    > > > yapan bakteriler, radyoaktif partiküller, ağır metaller, benzin
    > > > çözümleyicileri, endüstri atıkları, kimyasal atıklar ve sentetik
    > > > organik kimyasallar ve dezenfekte edici yan ürünler olabilir.
    > > > Yeraltı suları da toksik düzeyde radyonüklitler içerebilir.
    > >Bunlar,
    > > > uranyum, radyum ve radon gibi, doğada zaten bulunan radyoaktif
    > > > maddeler ve su kaynaklarına yapışıyor.
    > > > Bir su toksikoloğu olan Dr. William L. Lappenbusch'a göre, "İçme
    > > > suyundaki radyonüklitler, o ortamdaki diğer tüm faktörlerden
    daha
    > > > çok kansere neden oluyor. Belki sadece böcek öldürücü ilaçlar,
    > > > onların tehlikesine yaklaşabilir."
    > > > Bazen hiç beklenmedik kirletici maddeler de, halka verilen su
    > > > rezervlerine doğru kendilerine bir yol bulabiliyor. Örneğin
    > > > California'da San Quentin Köyü'nde, 42 evin musluklarından akan
    > > > sularda naftalin bulunmuş. Naftalin, güveleri yoketmek için
    > > > kullanılan bir kimyasal, ayrıca benzin ve boya tineri gibi
    petrol
    > > > temelli ürünlerde kullanılıyor.
    > > > Kirli içme suları, başka nedenlerle de kanser riskini
    > > > yükseltebiliyor. Suda, zararlı organik ve inorganik kimyasallar,
    > > > klorlama ürünleri, flüorit, radyoaktif materyaller, canlı
    > > > organizmalar ve asbest gibi katı zerrecikler de olabiliyor.
    > > > Onyıllardır, ağır kimyevi gübrelerin kullanımından meydana gelen
    > > > nitratlar, yeraltı sularına karışıyor ve bebeklerde, oksijen
    > > > yetersizliğine, ölüme neden olabiliyor. İçinde kurşun bulunan
    içme
    > > > suyu da, hem çocuklarda hem yetişkinlerde sağlık sorunlarına
    neden
    > > > olabiliyor. Bunların arasında, doğumsal sakatlıklar, öğrenme
    > > > yetersizliği, yüksek tansiyon, zihinsel gerileme ve
    iktidarsızlık
    > >da
    > > > var.
    > > > Eski su tesisatından kurşun sızıp sulara karışabiliyor. Musluk
    > > > suyunda bulunan kurşun, bakır ve diğer ağır metaller, bedenin
    > > > dokularında toplanıyor ve sonunda da kronik ağır metal
    > >zehirlenmesi
    > > > meydana getirebiliyor. Ayrıca, sudan bedene giren toksinlerin %
    > > > 70'inin de, banyo sırasında cildimizden içeriye sızdığını
    > > > unutmamakta yarar var.
    > > >
    > > > KLORLU SU
    > > > Tabii sularla bulaşan, tifo, kolera, salmonella gibi
    hastalıklara
    > > > karşı, klorun büyük bir rol oynadığına hiç kuşku yok belki ama,
    > > > milyonlarca insanın kanser riskini artırdığı da bir gerçek.
    > > > 1992 yılında International Journal of Epidemiology Dergisi'nde
    > > > yayımlanan bir Norveç araştırmasına göre, klorlanmış içme suyu
    > >ile,
    > > > kolon (kalın bağırsak) ve rektal (makat) kanser vakalarındaki %
    20-
    > >40
    > > > artış arasında ilişki var.
    > > > Ayrıca Harvard Üniversitesi ile Wisconsin Tıp Okulu'nun
    yaptıkları
    > > > ortak bir çalışmaya göre, uzun süre klorlu su içen insanların,
    > > > rektal kansere yakalanma riskleri %38, mesane kanserine
    yakalanma
    > > > riskleri ise %21 artıyor.
    > > > Klor, sudaki organik maddelerle etkileşime girdiği zaman,
    > > > trihalomethane denilen, toksik ve karsinojenik kimyasal
    bileşimler
    > > > oluşuyor. Bunlardan iki tanesi, kloroform ve trikloroetilen.
    İkisi
    > > > de, kanser nedeni olarak, ürkütücü maddeler.
    > > > Bir zamanlar anestezi amacıyla kullanılan kloroform, 1976'da,
    FDA,
    > > > yani ABD'de ilaç ve gıdaları onaylayan kurum tarafından
    > >yasaklanmış.
    > > > Nedeni de kansere neden olan özellikleri. Trichloroethylene ise
    > > > birçok ilaç imalatı işlemlerinin toksik bir yan ürünü.
    > > > Bu konuyla ilgili olarak çok önemli bir nokta var. Kloru
    solumanın
    > > > getireceği tehlikeler, klorlu su içmenin getireceklerinden çok
    > >daha
    > > > fazla olabilir. Çünkü bir duş sırasında solunan veya cilt
    yoluyla
    > > > emilen kloroform (klorlanmış sudaki en yaygın zehirli kimyasal)
    > > > miktarı, klorlanmış içme suyundan alınandan tam altı kat fazla
    > > > olabiliyor. Bunu, International Health News Dergisi söylüyor ve
    bu
    > > > şekilde kloroforma maruz kalma, duş yaparken pencereyi açık
    tutmak
    > > > veya suyu karbon filtresinden geçirmekle, %30 azaltılabiliyor.
    > > >
    > > > FLÜORİTLİ SU
    > > > Flüorit, toksik etkisi açısından, "sadece arsenikten daha az
    > > > zehirli" bir madde ve sağlığa verdiği zararlar gittikçe daha çok
    > > > kanıtlanmasına karşın, 1950'li yıllardan beri, düzenli olarak
    > >musluk
    > > > sularına ve diş macunlarına katılıyor. Ayrıca suya en yaygın
    > >olarak
    > > > katılan flüorit bileşimleri, aslında, fosfat kimyasal gübre
    > > > üretiminin, rafine edilmemiş, toksik atık ürünleri. Üstelik, ta
    > >1953
    > > > yılında bilimadamları, flüorit katılmış suların, çocuklarda diş
    > > > çürüklerini önlemediğini kanıtlamıştı.
    > > > Bilimsel araştırmalara göre, flüorit tüketimi, kanserle ilgili
    > > > olarak, katmerli tehlikeler yaratıyor. Aslında flüorit, çok çok
    > > > küçük miktarlarda bile, normal insan hücrelerini kanserli
    > >hücrelere
    > > > dönüştürebiliyor. Ayrıca, flüoritli suyun, 20 yaşın altındaki
    > > > erkeklerde altı kez daha fazla kemik kanserine neden olduğu
    > > > saptanmış.
    > > > Flüorit ayrıca, kansere neden olan diğer kimyasalların etkisini
    de
    > > > artırabiliyor. 14 yıllık verileri inceleyen Ulusal Kanser
    > >Enstitüsü
    > > > çalışmasına göre, flüorite normalden daha fazla maruz kalmak,
    ağız
    > > > ve gırtlak kanseri oranlarını %50'ye kadar artırabiliyor.
    > > > Dr. John Yiamouyiannis, artık klasikleşmiş olan bir
    çalışmasında,
    > >30
    > > > yıl boyunca, flüorit katılmış su kullanan 10 kentle, katılmamış
    su
    > > > kullanan 10 kentin, kanserden ölüm oranlarını karşılaştırmış ve
    > > > suları flüoritli olan kentlerde 17 yıl içinde kanser oranının,
    > > > özellikle de 45 yaşından büyük kişilerde %10 arttığını saptamış.
    > > > Flüoritli su, aslında 14 Avrupa Ülkesi, Mısır ve Hindistan'da,
    > >halk
    > > > sağlığı için fazla toksik olması nedeniyle yasaklanmış olmasına
    > > > karşın, ABD'de halâ kullanılıyor. Unutulmaması gereken birşey
    daha
    > > > var, içme sularındaki flüoritin üstüne, diş macunlarındaki, ağız
    > > > çalkalama sularındaki, jellerindeki, tabletlerindeki, bilumum
    ağız
    > > > ürünlerindeki flüoritler de ekleniyor.
    > > > Bu yazılanların sizlerin ve halkımızın bilinçlenmesi için
    olduğunu
    > > > lütfen unutmayın! Bu yazıyı gönderebildiğiniz kadar çok
    > >arkadaşınıza
    > > > gönderin ki araştırsınlar. Bilgisayarı olmayan arkadaşlara veya
    > > > yakınlarınıza bu konu hakkında bilgi verin. Yalnız yazının
    başında
    > > > da belirttiğim gibi önce daha detaylı bir bilgi sahibi olun.
    Varsa
    > > > doktor veya kimyacı arkadaşlarınızdan bilgi toplayın. Onların
    > > > düşüncelerinden ve araştırmalarından faydalanın. Eczacı
    > > > arkadaşlardan veya diş hekimi arkadaşlardan çocuklarımıza
    > > > kullandırttırılan flüorit tabletleri hakkında bilgi isteyin. Bu
    > > > tabletleri dağıtan firmalardan doktor arkadaşlar daha detaylı
    > >bilgi
    > > > ve kaynak istesinler. Bu firmaları araştırın. Üzerinde yabancı
    > > > hayranlığı ve manipülasyonu gerçekleşmemiş kimyager veya
    > > > laboratuvarlardan analizler yaptırtın, bilgi edinin. İnanın
    bana,
    > > > doktor arkadaşlarımız dahi bu maddelerin vücudumuzda
    yarrattıkları
    > > > kalıcı hasarlardan haberdar değiller. Bir diş doktoru
    > > > arkadaşım "Labarotuvarlarda inceleniyor ve bize gerekli olduğu
    > > > söyleniyor" diyor! Bir çok doktorumuz görevlerini
    araştırmalardan
    > > > yoksun, soruşturmadan, kabullenerek, yarım bilgiyle
    > > > gerçekleştiriyorlar. Bari siz bu konular hakkında bilimsel
    > >yayınları
    > > > okuyun ve araştırın! Lütfen armut piş, ağzıma düş yapmayın!
    Doktor
    > > > hanım veya doktor bey biliyordur diye kestirip atmayın. Sorun ve
    > > > araştırın. Ancak bu sayede bilgi size gelecektir! Bu sizin
    > > > sağlığınız ve bundan daha kıymetli bir şeyiniz yok.
    > > > Bu konuyla ve sularla ilgili başka çeviriler elinizde varsa
    lütfen
    > > > sizlerde bilgilerinizi benimle paylaşın. Bu yazdıklarım
    > >başlangıçta
    > > > korku uyandırabiliyor ama korkmayalım. Korku, sevginin olmadığı
    > > > yerde olur. Bilginin olmadığı yerde cahillik, ışığın olmadığı
    > >yerde
    > > > karanlık vardır. Bunları değiştirmek bizlerin elindedir. Bu
    > >değişimi
    > > > istersek yaratabiliriz.
    > > > Hepimizin daha bilinçli ve sağlıklı yaşayabilmesi niyetiyle.
    > > >
    > > > Almanca kaynak arayan arkadaşlar için Flüoritli suyun
    tehlikeleri
    > > > üzerine yayınlanan önemli
    > > > 2 kitabı temin edebilirler.
    > > > Bücher: Fluor
    > > > Yazar: Bruker, Dr. MO
    > > > Vorsicht Fluor! ( Dikkat Flüorit! )
    > > > Das Kariesproblem, Fluoridtabletten, Fluoridlacke,
    > > > Kochzalzfluoridierung
    > > > in sehr vielen Zahnpasten, Zahnseiden, in manchem Kochsalz usw.
    > > > befindet sich Fluor zur Eindämmung von Karies usw. Zahnkaries
    ist
    > > > aber keine Fluormangelkrankheit, trotzdem wird die Verabreichung
    > >von
    > > > Fluor weltweit propagiert. Die Fluoridierung ist zu einem
    > >Politikum
    > > > geworden, bei dem es nicht so sehr um medizinische Fragen,
    sondern
    > > > um wirtschaftliche Interessen geht. Das Buch wurde deshalb auch
    > > > heftig attackiert – die Inhalte konnten bis heute jedoch nicht
    > > > widerlegt werden
    > > > 424 S., geb.,
    > > > Art.Nr. 00-2010
    > > > Yazar: Yiamouyiannis, Dr. John
    > > > Früher alt durch Fluoride ( Floritle erken yaşlanma )
    > > > Immer wieder werden auch in der Bundesrepublik Stimmen laut, die
    > > > nach einer Fluoridierung des Trinkwassers rufen, weil damit
    > > > angeblich Zahnkaries eingedämmt werden könne. Zu welchen
    > >Krankheiten
    > > > die Trinkasserfluoridierung und die Verabreichung von
    > >Fluortabletten
    > > > in Kindergärten und Schulen führen kann, belegt der Autor in
    > >seinem
    > > > Buch eindeutig.
    > > > 283 S., kart.
    > > > Art.Nr. 00-2009
    > > >
    > > > SVEBO ( Sevginiz Ve Enerjiniz Bol Olsun )
    > > >
    > > > Ufuk Mercan


    kaynak mail olarak geldi.......







  • Teşekkürler
    ,
    zihin kontrol kısmı biraz komplo teorisi gibi ancak genel olarak kimyasallardan kaçınmak lazım,
    ,
    bilim insan hırsı ile zararlı bir canavar'a dönüşüyor
  • bu biraz paranoya gibi geldi bana
    büyük lebowski filminde diyordu
    adamın arkadaşı bakterileri ve virüsler temizlik ürünü satan firmaların ürünlerini satmak için
    çıkarttığı bir yalan olduğunu düşünüyormuş bu birazda bana öyle geldi.
    kaldıki bildiğim kadarıyla(tıpçıyım en azından bie öğretilmedi)beyinde böyle bireyin gücünden ve hükmedilmeye dayanmasından sorumlu
    bir alan yok.
    bilemiyorum pek sağlıklı gibi gelmedi bu mesaj.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.