araya girdik ama kusura bakma sen kaptırmışken ne copy paste yapmışsın beah kütüphane gibi topic burayı oku 4 yıllık tarih kazan
önemi yok
arkadaşım dün gördümde işin bitmiş galiba eline koluna sağlı araya girip kirletmek istemedim bazılarının gözü tarih görsün tekrar teşekkürler bencede üst konu yapılmalı
destek verdiğin için saol
Adı: Faryd Aly Camilo Soyadı: Mondragon Forma Numarası: 1 Oynadığı Mevki: Kaleci Doğum Tarihi: 21.06.1971 Doğum Yeri: Kolombiya Oynadığı takımlar: Deportivo Cali, Independiente, Santa Fe (Kolombiya), Cerro Porteno (Paraguay), Argentinos Juniors, Independiente (Arjantin), Zaragoza (İspanya), FC Metz (Fransa) Geldiği Takım: FC Metz Giriş Yılı: 2001 Boyu: 1.89 m Kilosu: 94 kg
Adı: Stjepan Soyadı: Tomas Forma Numarası: 2 Oynadığı Mevkii: Defans Doğum Tarihi: 06.03.1976 Doğum Yeri: Zagrep - Hırvatistan Oynadığı takımlar: NK Dinamo, Vicenza, Como, Fenerbahçe Geldiği Takım: Vicenza Giriş Yılı: 2004 Boyu: 1.86 m Kilosu: 82 kg
Adı: Rigobert Soyadı: Song Forma Numarası: 4 Oynadığı Mevkii: Defans Doğum Tarihi: 01.07.1976 Doğum Yeri: Kamerun Oynadığı takımlar: Tonerre Yaounde, Metz, Salernitana, Liverpool, West Ham, Köln, Lens Geldiği Takım: Lens Giriş Yılı: 2004 Boyu: 1.83 m Kilosu: 76 kg
Adı: Orhan Soyadı: Ak Forma Numarası: 5 Oynadığı Mevkii: Defans Doğum Tarihi: 29.09.1979 Doğum Yeri: Sakarya Oynadığı takımlar: Kocaelispor Geldiği Takım: Kocaelispor Giriş Yılı: 2003 Boyu:. 1.79 m Kilosu: 74 kg
Adı: Yalçın Soyadı: Ayhan Forma Numarası: 6 Oynadığı Mevki: Defans Doğum Tarihi: 01.05.1982 Doğum Yeri: İstanbul Oynadığı takımlar: İstanbulspor Geldiği Takım: İstanbulspor Giriş Yılı: 2005 Boyu: 1.92 m Kilosu: 82 kg
Adı: Alioum Soyadı: Saidou Forma Numarası: 7 Oynadığı Mevkii: Orta saha Doğum Tarihi: 19.02.1978 Doğum Yeri: Maroua Oynadığı takımlar: Garouna, İstanbulspor Geldiği Takım: İstanbulspor Giriş Yılı: 2005 Boyu: 1.80 m Kilosu: 72 kg
Adı: Marek Soyadı: Heinz Forma Numarası: 8 Oynadığı Mevkii: Orta saha Doğum Tarihi: 04.08.1977 Doğum Yeri: Olomouc (Çek Cumhuriyeti) Oynadığı takımlar: Sigma Olomouc, Hamburg, Arminia Bielefeld, Banik Ostrava, Borussia M'Gladbach Geldiği Takım: Borussia M'Gladbach Giriş Yılı: 2005 Boyu: 1.87 m Kilosu: 80 kg
Adı: Hakan Soyadı: Şükür Forma Numarası: 9 Oynadığı Mevkii: Forvet Doğum Tarihi: 01.09.1971 Doğum Yeri: Sakarya Oynadığı takımlar: Sakaryaspor, Bursaspor, Galatasaray, Torino, FC İnter, Parma, Blackburn Rovers Geldiği Takım: Blackburn Rovers Giriş Yılı: 2003 Boyu: 1.91 m Kilosu: 81 kg
Adı: Necati Soyadı: Ateş Forma Numarası: 25 Oynadığı Mevkii: Forvet Doğum Tarihi: 03.01.1980 Doğum Yeri: İzmir Oynadığı takımlar: Altay, Adanaspor Geldiği Takım: Adanaspor Giriş Yılı: 2004 Boyu: 1.82 m Kilosu: 80 kg
Adı: Hasan Gökhan Soyadı: Şaş Forma Numarası: 11 Oynadığı Mevki: Orta Saha Doğum Tarihi: 01.08.1976 Doğum Yeri: Adana Oynadığı takımlar: Ankaragücü Geldiği Takım: Ankaragücü Giriş Yılı: 1998 Boyu: 1.77 m Kilosu: 74 kg
Adı: Aykut Soyadı: Erçetin Forma Numarası: 12 Oynadığı Mevkii: Kaleci Doğum Tarihi: 14.09.1982 Doğum Yeri: Goppingen Oynadığı takımlar: Stuttgart Geldiği Takım: Stuttgart Giriş Yılı: 2003 Boyu: 1.87 m Kilosu: 80 kg
Adı: Cafercan Soyadı: Aksu Forma Numarası: 15 Oynadığı Mevki: Forvet Doğum Tarihi: 15.01.1987 Doğum Yeri: Antalya Oynadığı takımlar: Galatasaray PAF, Ç.Rizespor Geldiği Takım: Altyapı Boyu: 1.83 m Kilosu: 68 kg
Adı: Fevzi Soyadı: Elmas Forma Numarası: 17 Oynadığı Mevki: Kaleci Doğum Tarihi: 09.06.1983 Doğum Yeri: Çanakkale Oynadığı takımlar: Çanakkale Dardanelspor Geldiği Takım: Çanakkale Dardanelspor Giriş Yılı: 2005 Boyu: 1.82 m Kilosu: 74 kg
Adı: Ayhan Soyadı: Akman Forma Numarası: 18 Oynadığı Mevkii: Orta Saha Doğum Tarihi: 23.02.1977 Doğum Yeri: İnegöl Oynadığı takımlar: İnegölspor, Gaziantep, Beşiktaş Geldiği Takım: Beşiktaş Giriş Yılı: 2001 Boyu: 1.73 m Kilosu: 69 kg
Adı: Cihan Soyadı: Haspolatlı Forma Numarası: 19 Oynadığı Mevkii: Orta Saha Doğum Tarihi: 04.01.1980 Doğum Yeri: Diyarbakır Oynadığı takımlar: Kocaelispor Geldiği Takım: Kocaelispor Giriş Yılı: 2002 Boyu: 1.84 m Kilosu: 71 kg
Adı: Volkan Soyadı: Arslan Forma Numarası: 20 Oynadığı Mevkii: Orta Saha Doğum Tarihi: 29.08.1978 Doğum Yeri: Hannover Oynadığı takımlar: Hannover 96 Adanaspor, Kocaelispor Geldiği Takım: Kocaelispor Giriş Yılı: 2003 Boyu: 1.79 m Kilosu: 76 kg
Adı: Emre Soyadı: Aşık Forma Numarası: 21 Oynadığı Mevki: Defans Doğum Tarihi: 13.12.1973 Doğum Yeri: Bursa Oynadığı takımlar: Sönmez Filament, Balıkesirspor, Fenerbahçe, İstanbulspor, Galatasaray, Beşiktaş Geldiği Takım: Beşiktaş Giriş Yılı: 2006 Boyu: 1.83 m Kilosu: 76 kg
Adı: Sasa Soyadı: İliç Forma Numarası: 22 Oynadığı Mevki: Orta saha Doğum Tarihi: 30.12.1977 Doğum Yeri: Belgrad Oynadığı takımlar: Partizan Belgrad Geldiği Takım: Partizan Belgrad Giriş Yılı: 2005 Boyu: 1.78 m Kilosu: 72 kg
Adı: Mehmet Soyadı: Güven Forma Numrası: 24 Oynadığı Mevki: Orta Saha Doğum Tarihi: 30.07.1987 Doğum Yeri: Malatya Oynadığı Takımlar: Altyapı Boyu: 1.83 Kilosu: 75
Adı: Ferhat Soyadı: Öztorun Forma Numrası: 25 Oynadığı Mevki: Defans (Sol Bek) Doğum Tarihi: 08.05.1987 Doğum Yeri: İstanbul Oynadığı Takımlar: Altyapı Boyu: 1.74 Kilosu: 66
Adı: Aydın Soyadı: Yılmaz Forma Numrası: 26 Oynadığı Mevki: Orta saha Doğum Tarihi: 29.01.1988 Doğum Yeri: İstanbul Oynadığı Takımlar: Altyapı Boyu: 1.76 Kilosu: 65
Adı: Özgürcan Soyadı: Özcan Forma Numarası: 27 Oynadığı Mevki: Orta Saha Doğum Tarihi: 10.04.1988 Doğum Yeri: Antalya Oynadığı takımlar: Altyapı Boyu: 1.84 m Kilosu: 83 kg
Adı: Mülayim Soyadı: Erdem Forma Numarası: 29 Oynadığı Mevki: Orta Saha Doğum Tarihi: 10.01.1987 Doğum Yeri: İstanbul Oynadığı takımlar: Altyapı Boyu: 1.82 Kilosu: 78
Adı: Uğur Soyadı: Uçar Forma Numarası: 33 Oynadığı Mevki: Defans Doğum Tarihi: 05.04.1987 Doğum Yeri: İstanbul Oynadığı takımlar: Altyapı Boyu: 1.80 Kilosu: 70
Adı: Sabri Soyadı: Sarıoğlu Forma Numarası: 55 Oynadığı Mevkii: Orta Saha Doğum Tarihi: 26.07.1984 Doğum Yeri: Çarşamba Oynadığı takımlar: Altyapı Giriş Yılı: 2003 Boyu: 1.70 m
Adı: Hasan Soyadı: Kabze Forma Numarası: 58 Oynadığı Mevki: Forvet Doğum Tarihi: 26.05.1982 Doğum Yeri: Ankara Oynadığı takımlar: Bucaspor, Çanakkale Dardanelspor Geldiği Takım: Çanakkale Dardanelspor Giriş Yılı: 2005 Boyu: 1.85 Kilosu: 74
Adı: Ergün Soyadı: Penbe Forma Numarası: 67 Oynadığı Mevkii: Orta Saha Doğum Tarihi: 17.05.1972 Doğum Yeri: Zonguldak Oynadığı takımlar: Gençlerbirliği Geldiği Takım: Gençlerbirliği Giriş Yılı: 1994 Boyu: 1.76 m Kilosu: 68 kg
Soyadı: Karan Forma Numarası: 99 Oynadığı Mevki: Forvet Doğum Tarihi: 01.10.1976 Doğum Yeri: Almanya Oynadığı takımlar: Gençlerbirliği Geldiği Takım: Gençlerbirliği Giriş Yılı: 2005 Boyu: 1.81 m Kilosu: 75 kg
Erik Gerets
15 Mayıs 1954 Rekem, Belçika doğumlu Belçika'nın ve Avrupa’nın başarılı savunma oyuncularından olan Erik Gerets, savunmanın sağ tarafında gelmiş geçmiş en iyi futbolculardan biri olarak kabul ediliyor. Erik Gerets; Rekem, Standard de Liège, AC Milan, MVV Maastricht ve PSV Eindhoven takımlarında oynadı.
2 Belçika şampiyonluğu ve 6 Hollanda şampiyonluğu kazandı. Teknik Direktör olarak Lierse SK, Club Brugge, PSV Eindhoven, 1. FC Kaiserslautern ve VfL Wolfsburg takımlarını çalıştırdı. Franky Van Der Elst ile beraber Belçika'nın en çok milli formayı giyen futbolcularındandır
İlk Renkler: Kırmızı-Beyaz ( Sonradan Sarı- Siyah ve Sarı -Kırmızı)
İlk Lokal: Galatasaray`da Bulgar Sütçü`nün Dükkanı
İlk Amblem: Tobler Çikolatasındaki kartal
İlk Başkan: Ali Sami Yen
İlk Maç: Galatasaray- Kadıköy Faure Mektebi (2-0)
İlk Spor Dalı: Futbol
İlk Şampiyonluk: İstanbul Pazar Ligi Şampiyonluğu
Kuruluş Hedefi: " İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak. Türk olmayan takımları yenmek."
Galatasaray Spor Kulübü, Türk Spor Tarihi'ndeki öncü olma özelliğini hiç kuşkusuz içinden doğduğu ve gene öncü bir kurum olan Galatasaray Lisesi'nden (Mektebi Sultani) almıştır. Okul ile kulüp arasındaki koparılmaz bağ, yadsınamayacak bir gerçeklik ve övünç kaynağıdır.
Devlet adamı yetiştirmek amacıyla II. Beyazıt tarafından 1482'de kurulan mektep, adını kurulduğu bölgeden alır ve "Galata Sarayı" olarak anılmaya başlar. Okul modern konumuna 1 Eylül 1868'de Sultan Abdülaziz döneminde kavuşur. Okul' un yeniden yapılanmasıyla birlikte, Türkiye'de de gerçek anlamıyla ilk sportif çalışmalar başlamış olur ve okulda Beden Eğitimi dersi jimnastikçi 'Monsieur Curel' tarafından eğitim programına konur. Bu atılımlar gerçekten bir devrim niteliği taşımaktadırlar. Curel, modern aletler eşliğinde çalıştırdığı öğrencileri sportif açıdan geliştirirken, onlar için Kağıthane'de bir idman Bayramı düzenler. Yıl 1870'tir. Bu etkinlikte başarı gösteren sporcular değişik ödül ve madalyalar kazanır ve yarışmaların sonunda öğrencilere "kuzulu pilav" verilir. Bu da, sonraki yıllarda bir başka geleneğin başlangıcını oluşturur.
Curel'den sonra görevi devralan yabancı spor hocaları (M. Moiroux, Signor Martinetti, Stangali gibi), jimnastik ve atletizmin yanı sıra, değişik branşlara da eğilerek (yüzme, kürek, aletli jimnastik), bir ilki daha başlatmış olurlar. Bu çalışmaların ürünü çok geçmeden alınmaya başlanır ve adı Türk Spor Tarihi'ne altın harflerle yazılan Faik Üstünidman'ın yanı sıra, Binbaşı Mazhar Kazancı, Abdurrahman ve Ahmet Robenson kardeşler GSL'nde görev alıp, izcilik, tenis, hokey gibi spor dallarının öğrenciler arasında yaygınlaşmasını sağlarlar. Özellikle Üstünidman'ın ön ayak olmasıyla, öğrenciler futbolla tanışırlar. Ama oynanan futbol, bir kör dövüşünden farklı olmayan ve kural tanımayan bir koşuşturmayı andırmaktadır. Ama futbol GSL' nin Tören Kapısı'ndan adımını atmış ve tam bir salgına dönüşmüştür.
1901 yılında İstanbul'da yaşayan iki İngiliz, James Lafontaine ve Horace Armitage, Rum ve İngiliz oyunculardan oluşan Kadıköy Futbol Kulübü'nü kurmuşlar ama 1903'te takımdaki İngilizler bir anlaşmazlık sonucu ayrılarak Moda Kulübü'nü oluşturmuşlardır. 1904 yılında ise bu kulüpler, Imogen, Elpis, Strugglers takımlarıyla anlaşarak, İstanbul Futbol Birliği'ni hayata geçirmişler ve bugünkü Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın yerinde bulunan "Union Club-İttihat Spor" sahasında düzenli karşılaşmalar yapmaya başlamışlardır. Görüldüğü gibi bu takımlar yabancı ya da azınlık takımlarıdır. Türk olmayan ekiplerin gerçekleştirdikleri bu ilk futbol karşılaşmaları, GSL öğrencilerini hem ilgilendirir hem de çok üzer. Artık onların amacı, kendi futbol kulüplerini kurmak, ölesiye sevdikleri bu oyunun kurallarını "hatmetmek" ve yabancılarla boy ölçüşmektir.
Türk olmayan takımları yenmek
Galatasaray Spor Kulübü'nün kurucusu Ali Sami Yen, "Ellinci Yıl" kitabında kuruluş öyküsünü şöyle anlatır: "1 Teşrin 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat muallimimiz merhum Mehmet Ata beyin dersi esnasında birkaç arkadaş baş başa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. İlk müteşebbisler oyuna ve mücadeleye meyyal arkadaşlardan Asım Tevfik Sonumut, Reşat Şirvani, Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver, Kamil...gibi gençlerdi. Mektepde tahsilde bulunan Bulgar ve Sırp talebesinden çevik ve kuvvetli olanlar da bize iltihak etmişlerdi. Asım'ı muhasebeciliğe, Cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de Reis olmuştum. Asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakda mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. Ben Reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. Yani o zaman Reisliğe ve diğer vazifelere payeyi, en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci Reisliği formaları yıkadığı için almıştı.
"Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek."
Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audace (Cesaret) konulması yolunda görüşler ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya varılmıştır. Araştırmacı Cem Atabeyoğlu, Galatasaray adının, bu takımın yaptığı ilk maçta Rum ekibini 2-0 yenerken, seyircilerin onlardan "Galata Sarayı efendileri"diye söz etmelerinden doğduğunu yazar. Bunun üzerine kurucular da ismi benimserler ve "Adımız Galata Sarayı olsun" derler.
Kurucu Listeler
1905'ten 1919'a kadar Galatasaray Spor Kulübü'ne Başkanlık yapan, mektebin 889 numaralı öğrencisi Ali Sami Yen, inci gibi elyazısıyla tuttuğu Galatasaray Terbiye-i Bedeniye Kulübü ıhsaiyet Defteri'nin (Sayım-İstatistik Defteri) 181 ve 182. sayfalarında kurucu 13 üyeyi şöyle sıralar: 1-Ali Sami Yen; 2-Asım Sonumut; 3-Emin Bülend Serdaroğlu; 4-Celal İbrahim; 5-B. Nikolof; 6-Milo Bakiş; 7-Pol Bakiş; 8-Bekir Sıtkı Bircan; 9-Tahsin Nahit; 10-Reşat Şirvanizade; 11-Hüseyin Hüsnü; 12-Refik Cevdet Kalpakçıoğlu; 13-Abidin Daver.
1905'te Osmanlı İmparatorluğu'nda bir dernekler yasası bulunmadığından, Galatasaray Spor Kulübü yasal olarak tescil edilme olanağını bulamamıştır. 1912 yılında Cemiyetler Kanunu çıkarıldıktan sonra, kulüp yasal bir kimlik kazandı. Yetkili makamlara kulüplerin tüzükleriyle birlikte, kurucu üyelerin ad ve adreslerinin de bildirilmesi zorunlu tutulduğundan, istifa eden ya da eğitimlerini tamamlayarak ülkelerine dönen üyeler ilk listeden çıkarılmış ve 1 Eylül 1913'te kurucu liste yeniden düzenlenmiştir. Kurucu üyelerin yeni sıralaması şöyle gerçekleşmiştir: 1-Ali Sami Yen; 2-Asım Sonumut; 3-Emin Bülend Serdaroğlu; 4-Celal İbrahim; 5-Bekir Sıtkı Bircan; 6-Reşat Şirvanizade; 7-Refik Cevdet Kalpakçıoğlu; 8-Abidin Daver.
Renklerin öyküsü
Galatasaray Spor Kulübü'nün ilk renkleri kırmızı-beyaz'dır. Bayrağımızın renklerinden esinlenerek seçilen bu renkler, dönemin baskıcı ve paranoyak yönetimi tarafından kuşkuyla karşılanmış ve futbolcular sıkı bir takibe alınmışlardır. Bu nedenle, sarı-siyah renkler gündeme gelmiş ama bunlar da kalıcı olmamış ve Galatasaray bugünkü renklerine kavuşmuştur. Bu renklerin öyküsünü Ali Sami Yen'den dinleyelim: "Birçok yerleri dolaştıktan sonra, nihayet Bahçekapı'daki Şişman Yanko'nun dükkanına gidilerek orada zarif iki yünlü kumaşa tesadüf ettik. Biri, vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızı, öteki de, içinde turuncudan iz taşıyan tok bir sarı. Tezgahtar, mahirane bir el hareketi ile kumaşların dalgalarını birleştirdi. Bir saka kuşunun başı ile kanadının yarattığı renk güzelliğine benzer bir parlaklık hasıl oldu. Ateşin içindeki renk oyunlarını görür gibi olmuştuk. Sarı-Kırmızı alevinin takımımız üstünde parıldamasını tasavvur ediyor ve bizi derhal galibiyetten galibiyete götüreceğini tahayyül ediyorduk. Nitekim de öyle oldu." Buna karşılık kuruculardan Bekir Sıtkı, söz konusu renklerin Gül Baba'nın II.Beyazıt'a verdiği sarı ve kırmızı güllerden esinlendiğini ileri sürer.
Galatasaray Dergisi`ne bize sağladıkları içerik için teşekkür ederiz.
Galatasaray Lisesi talebelerinden Ayet Emin'in çizdiği Galatasaray amblemi, eski Türkçe şekli ile
Galatasaray ' ın ilk amblemi, 333 Şevki Ege tarafından çizildi. Bu, ağzında futbol topu olan kanatları gerili bir kartaldı. "Kartal", Galatasaray'lıların üzerinde durduğu bir amblem örneğiydi. Ancak, kartal adı benimsenmeyince, Şevki Ege'nin kompozisyonu bir kenara itildi. Sonraları , GS amblemi doğdu ve benimsendi.
Suat Başar,Galatasaray ambleminin nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor:
Yıl 1923…
O yıl biz "cinquieme" da, yani lise 1' deydik. Arkadaşlarımızdan 74 Ayetullah Emin, sıra arkadaşı Şinasi (Şahingiray), ile birlikte her hafta "Kara kedi" %90 nispetinde Ayet'in inci gibi el yazısı ile yazılmıştır. Ayet, bir taraftan mecmuasının yazılarını temize çekerken, bir yandan da sahifelerini ve bilhassa kapak vazifesi gören ilk sahifesini süslerdi. Bir defasında bu kapakta hepimiz basit fakat zarif çizilmiş bir "Gayin -Sin" gördük. Kırmızı Gayin' ın içine sarı bir "Sin" oturtulmuştu. Hendesi çizgilerle ve muayyen ölçülerle resmedilmiş olan bu şekil , kulübümüzün, yalnız kulübün değil, bütün Galatasaray ' lılığın remzi olacaktı. Ama, her şeyden evvel bu şekli kulübün kongresine teklif etmek lazımdı. Bu teklifi kim yapacaktı? Tasarladığımız arkadaş çekingendi ve kongre günü yaklaşıyordu. Nihayet o gün geldi. 1923 yılında, bir gün mektebin resim sınıfında kalabalık bir kongre toplandı. Ne ateşli, ne heyecanlı bir kongreydi o. Kimler yoktu ki? Belli ki Galatasaray yeni hamlelere hazırlanıyor, spor sahasında yeni inkilaplar yapacak, memlekette yeni çığırlar açacak. Teklifler ve kararlar bibirini kovalıyor. Şinasi arkadaşımız Ayet'den "Gayin-Sin" resmini almış, kongreye teklif edecek, ama o da çekingen,arka sıralarda oturmuş bekliyor. Nihayet Şinasi'nin yanında oturan Dr. Namık (Canko) merhum , söz alıp ortaya çıktı ve:
Arkadaşlar, genç kardeşlerimizden Şinasi Reşit, kongremize bir rozet şekli getirmiş, kulübümüzün remzi ven rozetimizin şekli olarak kabul edilmesini teklif ederim, dedi. Büyük bir resim kağıdına çizilmiş ve renklerimizle boyanmış "Gayin-Sin" i ortaya çıkardı. Teklif alkışlar arasında ittifakla kabul olundu. Ayet, yalnız eski harflerle "Gayin-Sin" çizmekle kalmamış, aynı uslupla bir de "GS" yaratmıştı. Bunların asılları Ayet'in Şinasi'nin yardım ile çıkardığı haftalık el yazısı "Kara Kedi" mecmuasındadır. "Gayın-Sin" ilk defa 1925 de kurulan Galatasaray talebe sandığının hazırladığı mektup, kağıt ve zarflarına basıldı. Yine, 1925 de kabul edilen lise kasketine ve daha sonra lise ceketlerine işlendi. Bazı imkansızlıklar, rozetin yapılmasını geciktiriyordu. Nihayet bunu da sıra gelince, şekiller o zaman eski İpek sinemasının kapısındaki dükkanlardan birinde Besim Koşalay ile birlikte tuhafiye mağazası açan Nihat Bekdik'e verildi. Bir aksilik eseri bunlar kayboldu. O zamanki İdare Heyetinin bastırdığı matbualarda ve yaptırdığı rozetlerde Ayet'in eseri biraz şekil değiştirdi. GS nin yaratıcısı Ayet Emin'i 29 eylül 1931 de toprağa verdik. Dr. Namık ağabeyimiz 1933 yılında aramızdan ayrıldı. Allah Şinasi Şahingiray arkadaşımıza uzun ömürler versin. GS yi gördükçe, her üçünü hatırlar, ebediyete tevdi ettiklerimizi rahmetle yadederim.
Not: Maalesef, şu tatlı anıyı bize nakleden 550 Suat Başar ağabeyimiz de aramızdan ayrıldı. Nur içinde yatsın...
Ali Sami YEN (1905-1918) (1925) Refik Cevdet KALPAKCIOĞLU (1919-1922) (1934) Yusuf Ziya ÖNİŞ (1922-1924) (1950-1952) Ali Haydar ŞEKİP (1925)
Ahmet ROBENSON (1926) Adnan İbrahim PİRİOĞLU (1927) Necmettin SADAK (1928-1929) Abidin DAVER (1929-1930)
Ahmet KARA (1930-1931) (1933) Tahir KEVKEP (1931-1932) Ali Haydar BARŞAL (1932-1933) (1933-1934) Fethi İSFENDİYAROĞLU (1933)
Faruk SÜREN (1996-2001) H.Mehmet CANSUN (2001-2002) Özhan CANAYDIN (2002-...)
Sezon Antrenör 1905-1906 1907 1908-1911 1911-1914 1915 1916-1917 1919-1921 1922-1923 1924-1928 1929 1930-1931 1931-1932 1933-1936 1937 1938 1938-1939 1939 1939-1940 1941-1945 1945-1946 1947 1947-1949 1950-1952 1952-1953 1953-1954 1954-1957 1957-1958 1959-1961 1961-1963 1964-1967 1967-1968 1968-1970 1970- 1971 1971-1972 1972-1973 1974-1975 1975-1976 1976-1977 1977-1978 1978-1979 1979-1980 1980-1982 1982-1983 1983-1984 1984-1988 1988-1990 1990-1991 1991-1992 1992-1993 1993-1994 1994-1995 1995-1996 1996-2000 2000-2002 2002-2004 2004-2005 2005-2006 Nikolof (Futbolcu)-Bulgaristan Emin Bülend (Futbolcu) Horace Armintage (Futbolcu) Emin Bülend (Futbolcu) Sadi Bey Ali Sami Yen Necip Şahin (Futbolcu) Adil Giray (Futbolcu) Billy Hunter- İskoçya Nihat Bekdik (Futbolcu) Lamberg- Macaristan Fred Pegnam- İngiltere S. Pedeafoot- İngiltere Hans Baar- Avusturya Peter Szabo- Macaristan Peter Tandler- Avusturya Hayman- İngiltere C. Zaharczuk- Polonya Jhon Begget- İngiltere Miço Dimitriyadis J. Szweng- Macaristan Pat Molloy- İngiltere D. Lockhead- İngiltere Gündüz Kılıç Lazlo szekelly- Macaristan Gündüz Kılıç George Dick- İngiltere Remondini- İtalya Gündüz Kılıç- Çoşkun Özarı Gündüz Kılıç Eşfak Aykaç- Bülent Eken Kaleperoviç- Yugoslavya Coşkun Özarı Brian Birch- İngiltere Brian Birch- İngiltere Don Howe- İngiltere Mansell- İngiltere M. Allison- İngiltere Fethi Demircan Coşkun Özarı Turgay Şeren Brian Birch- İngiltere Özkan Sümer Tomislav İviç- Hırvatistan Jupp Dervall- Almanya Mustafa Denizli Siggi Held- Almanya Mustafa Denizli Karlheinz Feldkamp- Almanya Rainer Hollmann- Almanya Reinhard Safting- Almanya
Fatih Terim Mircea Lucescu-Romanya Fatih Terim Gheorghe Hagi Eric Gerets
Zoran Simoviç
1954 yılında Karadağ'da doğan Simoviç futbol hayatına SZ Napredak takımında başladı. Yugoslav Milli Takımı'nda kalecilik yapan Simoviç 1984 yılında Galatasaray'a Derwall döneminde transfer oldu. Özellikle kurtardığı penaltı vuruşlarıyla ünlenen Simoviç, sarı kırmızılı forma ile 2 Lig Şampiyonluğu yaşadı. 1990 yılında futbolu bıraktı.
Cüneyt Tanman
1956 yılında doğan Tanman Galatasaray alt yapısından yetişti. 342 lig maçında görev yapan Tanman, 1.Lig'de en çok forma giyen oyuncu ünvanını aldı. Bu ünvanı 2001-02 sezonuna kadar korudu. Savunma ve orta sahada görev yapan Tanman, 1975-76 sezonunda Giresunspor'da kiralık oynadığı dönem dışında futbol hayatı bitene kadar Galatasaray'da futbol oynadı. 1988-89 sezonunda Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finale çıkan Galatasaray'ın kaptanlığını yaptı. 17 kez A milli Takım'da görev yapan Cüneyt Tanman futbola 1991'de veda etti. Daha sonra Galatasaray'da Lucescu döneminde ve A Milli Takım'da Mustafa Denizli yönetiminde menajerlik yaptı.
Cevad Prekazi
1957 yılında doğan Prekazi 1985-86 sezonunda Galatasaray'da forma giymeye başladı. Frikik ustası olan Prekazi, Tanju ve Mirsad ikilisine yaptığı asistlerle sayısız golü hazırladı ve bununla Galatasaray'ın unutulmazlar listesine adını yazdırdı. Galatasaray'ın lig şampiyonluklarında ve Avrupa kupası başarılarında büyük pay sahibi olan Arnavut asıllı oyuncu 1991 yılında Galatasaray'a veda etti. Bir süre Altay ve Bakırköyspor'da top oynadıktan sonra ülkesine geri döndü.
Tanju Çolak
1963 yılında Samsun'da doğan Tanju Çolak futbol hayatına Samsun Yolspor'da başladı. Daha sonra Samsunspor'a geçen Tanju Çolak bu forma altında 1984-85 ve 1985-86 sezonlarında gol kralı oldu. 1986-87 sezonunda Galatasaray'a transfer oldu. 1987-88 sezonunda ise 39 gol ile Avrupa Gol Krallığı ünvanını kazandı. Aynı yıl France Football Dergisi'nin düzenlediği Altın Ayakkabı ödülünü de aldı. Bu ödülü bugüne kadar alan ilk Türk futbolcu olarak da tarihe geçti. 1988'de 240 gol atarak Türkiye 1.Ligi'nde en çok gol atan oyuncu ünvanını 217 gol sahibi Metin Oktay'dan devraldı. 1991-92 sezonunda da gol kralı olan Tanju sezon sonunda Fenerbahçe'ye transfer oldu. Futbol hayatına İstanbulspor'da oynadıktan sonra son verdi. Tanju Çolak, A Milli Takım'da 31 kez forma giydi ve 9 gol attı. Gerek Neuchatel gerek Monaco galibiyetlerinde attığı goller ile takımının Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finale yükselmesinde büyük rol oynamıştır.
Taffarel
1966 yılında doğan Taffarel 1994 yılında Brezilya'nın kazandığı Dünya Kupası'nda takımının file bekçisiydi. Kurtardığı penaltı vuruşlarından sonra yıldızlaştı ve tüm kulüplerin peşinden koştuğu bir file bekçisi oldu. Taffarel ise peşinden koşanlar arasından Parma'yı seçti ve 1998'de Galatasaray'a transfer olana kadar Parma'nınfile bekçiliğini yaptı. Galatasaray'da 3 sezon görev yapan Taffarel 2 Türkiye, 1 Lig Şampiyonluğu, UEFA ve Süper Kupa heyecanını takımıyla birlikte yaşadı. 2001 yılında Galatasaray'dan ayrılan Taffarel eski takımı Parma'ya geri döndü.
Hagı
1965'te Köstence'de doğan Gheorghe Hagi, futbola 1979-80 sezonunda Farul Köstence takımında başladı.
1983-84 sezonunda Spartul'a transfer olan Gheorghe Hagi 1985 yılında Romanya'nın en iyi oyuncusu olarak seçildi. Daha sonra Steaua'ya geçen Hagi bu takımla 3 lig şampiyonluğu bir de Avrupa Süper Kupası'nı kazandı.
1990 Dünya Kupası'nda sergilediği futbol ile dikkatleri üzerine çeken Gheorghe Hagi, Real Madrid'e transfer oldu. Bu forma altında 64 lig maçına çıkan Gheorghe Hagi 1992 yılında İtalya'nın Brescia takımına geçti.
1994 Dünya Kupası'nda yine nefis bir performans sergileyen Gheorghe Hagi İspanya'ya geri dönerek Barcelona'da forma giymeye başladı.
Geroge Hagi 1996 yılında Galatasaray'a katıldığında futbol otoritelerinin olduğu gibi hayranlarının da kafalarında çok sayıda soru işareti vardı.
Gheorghe Hagi kendisini eleştirenlere karşın, ilk üç maçındaki galibiyet golleriyle Galatasaray'da etkisini kısa süre içinde gösterdi. Metin Oktay, Turgay Şeren veya Fatih Terim gibi kült oyuncuların ölesiye özlemini çeken taraftar Gheorghe Hagi'yi bağrına bastı. Çok geçmeden Ali Sami Yen'in yanısıra dört bir yandaki stadyumlar 'I Love You Hagi' şarkıları ve sloganlarıyla yankılanmaya başladı. 4 Lig Şampiyonluğu, UEFA Kupası ve Süper Kupa'nın kazanılmasında büyük rol oynadı. Futbola veda ettikten sonra Romanya Milli Takımı'nın başına geçen Hagi takım finale çıkamayınca görevinden ayrıldı. 2003-2004 sezonunda Bursaspor ile anlaşan Gheorghe Hagi, 12. hafta sonunda yeşil-beyazlı kulüpten istifa etti. Aynı sezonun sonunda Fatih Terim'in Galatasaray'dan ayrılmasıyla 27. Hafta'da Galatasaray'ın yeni teknik direktörü olan Hagi, Galatasaray'ı 2004-2005 sezonu boyunca çalıştırdı. Bu süreçte Fenerbahçe’yi tarihi farkla yenerek 5-1 kazanılan final maçının sonucunda Galatasaray’a 14. Türkiye Kupası’nı kazandıran kadronun da başındaydı.
Çoğu insan onu 'Türkiye'de oynayan gelmiş geçmiş en iyi yabancı oyuncu' diye tarif ediyordu. Nefes kesen serbest vuruşları, zarif çalımları, öldüren sol ayağı, dayanıklı mizacı ve kişiliği dünyanın her yanındaki Galatasaray hayranlarının aklında ve gönlündekini yerini hala koruyor. Bugün 10 numaralı forması Galatasaray Müzesi'nin duvarlarında asılı duran iki formadan biri; öteki de Metin Oktay'a ait.
Popescu
1967'de Kalafat'ta doğan Popescu Steaua Bükreş'te ve PSV Eindhoven'da oynadığı yıllarda yıldızlaştı. Daha sonra Barcelona'ya transfer oldu ve takımın kaptanlığını üstlendi. Kupa Galipleri Kupası Şampiyonluğunu yaşadıktan sonra 1997'de Galatasaray'a transfer oldu. Galatasaray tarihinin unutulmaz savunma oyuncularından olan Popescu 2001-02 sezonunda Lecce'ye transfer olana kadar sarı kırmızılı forma ile 3 lig, 2 Türkiye, 1 UEFA Kupası ve 1 de Avrupa Süper Kupasını kazandı.
ATATÜRK Ve Galatasaray
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü "bir takım taraftarı" yapmak çabaları, tarihin gerçekleri karşısında her zaman hüsrana uğruyor.Ulusların yaşamında çok az sayıda kişi önder niteliğini kazanmış ve tüm ulusa mal olmuştur. Bu nitelikteki kişilerin kayıtlı belgeler olmadan sözel tanıklıklara dayanarak birtakım alanlarda tüm ulusun aidiyetinden koparılıp bazı camialara mal edilmesi yanlış bir tutumdur. Bu kişiler tarihsel özellikleriyle, kişiler, topluluklar, gruplar ve camialar üstüdür. Bunun tersini savunmak kişi ve camialara bir öncelik kazandırmayacağı gibi, toplumsal boyutta da onarılmaz yaralar açar. Bunun bilincinde olan gerçek önderler de, toplumun tümünü kucaklamayan ve kurucusu olmadıkları ya da arasında yer almadıkları oluşumlara katılma konusunda büyük hassasiyet gösterirler. Mustafa Kemal Atatürk bu özeni göstermemiz gereken kişilerin başında gelir.
Atatürk'ün Galatasaray camiasıyla olan ilişkisi, Galatasaray Lisesi'ni 2 Aralık 1930, 28 Ocak 1932 ve 1 Temmuz 1933 tarihlerindeki ziyaretleriyle somutlaşmıştır. Çok yakın bir tarihte yitirdiğimiz ve bugün örneğine pek rastlanmayan "dinozor" gazeteci Metin Toker' in sözleriyle
"Hiçbir lise Atatürk'ten böyle bir ilgi görmemiştir...Galatasaray, sadece 'Türkiye'nin' Batı' ya açılan penceresi' değil, Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden, belki de en önemlisi laisizmin kilometre taşlarından biri olmuştur.
Nasıl Harp Akademisi, Harbiye ve Mülkiye sıradan eğitim müesseseleri sayılmazsa Galatasaray da sıradan bir lise sayılamaz."
Evrensel bir sevgi
Galatasaray camiasının Atatürk'e karşı duyduğu sevginin evrenselliği 956 okul numaralı Celalettin Som' un satırlarında çarpıcı bir biçimde dile gelir:
"Galatasaray Lisesi 7. sınıftaydım. Sınıf, müdür merdiveni karşısında, ön avluya bakan, müdür odasından sonraki ilk sınıftı. Beyoğlu Caddesi'nin bütün gürültüsü duyulurdu. İlk dersimiz Fransızcaydı. Hocamız Monsieur M. Journé anlatıyordu...Birden bütün sesler sustu...Koyu sessizlikte mektebin önünde virajı alan tramvayın acı çığlık sesine benzeyen demir tekerleklerin raylara sürtünmesinden çıkan ses kulaklarımızda çınladı...M. Journé ders anlatmayı kesmiş, başını elleri arasına almış ağlıyordu!..Tarih 10 Kasım 1938 saat 9'u 5 geçiyordu...ATATÜRK vefat etmişti." İşte o günlerde evrensel ve toplumlar üstü bir devlet adamına karşı duyulan evrensel sevgi budur.
Galatasaray Lisesi'ni İlk Ziyareti
1930 yılında dünyanın ve Türkiye'nin, siyasal ve toplumsal konjonktürü oldukça hareketlidir. Atatürk 18 Kasım'da bir yurt gezisine çıkar ve İstanbul'a döndükten sonra bazı okulları ziyaret ve teftiş eder. Devletin resmi yayın organı Ayın Tarihi mecmuası bu olayı şöyle anlatır (cilt 23-24, sayı 79-81, sayfa 6630-6631):
"3.12.1930; Reisicumhur Gazi Hz. saat ikide otomobille saraydan hareket ederek sıra ile Harp Akademisi, Mülkiye ve Harbiye Mekteplerini...buradan Galatasaray Lisesi'ni teşrif ettiler.(...) Galatasaray Lisesi'nde kütüphanenin hatıra defterini imzaladılar. Daha sonra müdür odasında bir müddet oturarak mektebin vaziyeti umumiyesi ve talebenin durumu hakkında konuştular. İmla, resim ve lisan derslerinde bulundular, mektep müdüründen uzun uzadıya izahat aldılar..."
Şimdi devlet arşivlerinden edinilen bu kuru ve nesnel bilgilerin yanına çağdaş yazınımızın öykücülüğünün ve tiyatro yazarlığının bir klasiği olan, benzersiz kurgu işçiliğinin yanı sıra edebiyatımıza 'humour' denilen ince alayı ve gözlem gücünü de kazandıran ve bir Galatasaraylı olan ustanın kalemine, Haldun Taner'in gözlemlerine başvuralım ve bu ziyareti bir kez de onun anlatısından dinleyelim:
Şarklıların Efsaneye Düşkünlüğü
"Ya sekizde ya dokuzda idik. Demek ki otuz, otuz bire rastlıyor. Mektepte bir telaş, bir kıyamet. Taş tablolar boyanıyor, yıkık yerler sıvanıyor. Meğer Gazi Paşa gelecekmiş. İdare her sınıfa Afet Hanımın, baskısı henüz bitmemiş Yurt Bilgisi kitabından üçer nüsha dağıttı. Talebeler kımlanıyor: 'Ah bir bizim sınıfa girse.' Hocalar başka gûna: 'Allah vere bizimkine girmese.' (...) Atatürk'e bakıyorum, resimlerinde sık sık gördüğümüz pozlarından birinde: Sol elinin iki parmağını üst yelek cebine takmış, başı hafif öne eğik, çatık kaşları ve o meşhur bakışıyla gözünün üstünden müdüre bakarak anlattıklarını dinliyor. Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz. Aklı başında insanlardan duymuştum: 'Bakılamıyor efendim,' diyorlardı. 'İmkânı yok gözlerine bakılamıyor. Çenesine kadar hadi neyse ne ama, başınızı daha yukarı kaldırdınız mı, gözleriniz iki kuvvetli projektörle karşılaşmış gibi kamaşıyor, çarpılıp sersemliyor, bir şeyler oluyorsunuz.' Ben bunu duydum ya, şimdi korkudan başımı kaldırıp da yüzüne bakamıyorum. Bütün görebildiğim: Saatinin kösteği, yeleği, sol elinin yelek cebine dalmış iki parmağı, kolalı devrik yakası, hadi bilemediniz biraz da çenesinin ucu...Hepsi bu kadar. Ama çocukluk işte, şeytan dürttü. Ya herrü ya merrü deyip birden daha yukarı bakıverdim. A, ne kamaşma ne çarpılma, işte pekala bakılabiliyordu. Hatta müdür de bakabiliyordu. Hoca da bakabiliyordu.
Bu Gözlerden Hiçbir Şey Kaçmaz
Gerçi projektör, şimşek filan edebiyat ama, şunu söylemeli ki, bu bakış pek öyle herkesin bakışına da benzemiyordu. Bu gözler bir yere bakıyor ama baktığı şeyden çok daha gerileri çok daha derinleri görüyor gibi idiler. O gün, orada, onun karşısında çocuk kafamın koyduğu ilk teşhis şu oldu: Bu gözlerden hiçbir şey kaçmaz arkadaşlar. Bu adam kandırılamaz, aldatılamaz. Bu adam mugalataya, laf cambazlığına pabuç bırakmaz. Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır(...) Atatürk mektepten ayrılmak üzere iken paydos trampeti çaldığından hepimiz bahçeye boşandık. Rahmetli, maiyetindeki mutat zevata bir şeyler söyledikten sonra talebe kalabalığının ortasına dalıverdi. O, tek başına, ortamızda, maiyetindeki zevat ise geride, çok geride, mektebin iki kanadı da açılmış cümle kapısına doğru yürümeğe başladık. Atatürk, yüzünü daha iyi görebilmek için yengeç gibi yampiri yampiri hatta gerisin geri yürüyen bir sürü çocuğun arasında, iki eli ceketinin iki yan cebinde, gururlu ve gülümser ilerliyordu. Büyük kapının önüne binlerce meraklı birikmişti. El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zaptediyorlardı. Karşı apartmanların her bir penceresinde ben diyeyim, on, siz deyin yirmi baş. Atatürk görününce bir alkış koptu. Aklımıza gelmiş gibi biz de onlara uyduk. Atatürk bu alkışlar arasında otomobiline bindi (...) Akşam, etütte yoklama yapılınca, o kargaşalıkta iki açıkgöz arkadaşımızın neharilere karışıp mektepten kaçtıkları anlaşıldı. Geçmiş zaman, kendilerine idarece bir ceza verildi mi idi, pek hatırlamıyorum. Galiba, bu tarihi günün yüzüsuyu hürmetine, Beyoğlu'nda sürtüp durdukları yanlarına kâr kaldı idi. E, artık o kadar da olmasın mı?"
İkinci Ziyaret
Mustafa Kemal, 28 Ocak 1932 Perşembe günü Beyoğlu'nda otomobille çıktığı bir gezinti sırasında saat 16'da Galatasaray Lisesi'ni ikinci kez ziyaret ederek onurlandırmıştır. Lisedeki tarihi Tevfik Fikret salonunda verilen bir müsamereyi izlemiş ve oyunda rol alan öğrencilere övgüler yöneltmiştir. Niyazi Ahmet Banoğlu'nun "Atatürk'ün İstanbul'daki Hayatı" adlı yapıtında bu ziyaret hakkında bilgi verilmektedir.
Üçüncü Ziyaret
Atatürk'ün Galatasaray Lisesi'ne üçüncü gelişinin tarihi 1 Temmuz 1933'tür. Gazi bu gelişinde öğrencilerin Tarih-Coğrafya-Yurt Bilgisi grubundan geçirdikleri orta mektep bakalorya sınavlarına bizzat katılmış ve çeşitli sorular sormuştur. Maiyetiyle (Riyaseticümhur Katibi Hikmet (Bayur), Başyaver Celal, Yaver Şükrü ve Cevdet Beyler ve Muallim Afet Hanım) Lise' ye gelen Atatürk talebenin alkışları arasında Müdürlük odasına çıkmış, burada müdür Tevfik Bey ve öğretmenlerle okul hakkında görüştükten sonra doğruca imtahan odasına girmiştir.
İlhan E. Postacıoğlu'nun anılarından Gazi'nin imtahan odasına girdiğinde sınavdaki öğrencinin Bandırmalı Ahmet olduğunu öğreniyoruz. Ardından Serbest Fırka'nın kurucusu Fethi Okyar'ın oğlu Osman (Okyar) sınav odasına alınır. Sınavdan çıkan Osman Okyar'a Atatürk tarafından babasına selam söylendiği öğrenciler arasında hızla yayılır ve büyük bir memnuniyet uyandırır. Atatürk'ün Galatasaray Lisesi öğrencilerine yönelttiği bazı sorular şunlardır: Atilla'nın Romalılar'la ilk harbi; Sevr muahedesiyle, Lozan muahedesi arasında ne gibi farklar vardır?; Eti medeniyeti; Devletçiliğin ve fertçiliğin mukayesesi; Şimendifer siyasetimiz; Malazgirt Meydan Muharebesi; Din ve laiklik üzerine sorular; İspanya yarımadası; Mudanya Mütarekesi; Bizanslılarla Türklerin ilk temasları; Referandum ve halk oylaması vb. Sınavlar gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürmüş ve Atatürk Galatasaray Lisesi'nden memnun kalarak ayrılmıştır. Dönemin okul müdürü olan Tevfik Ararat o günün izlenimlerini şu sözlerle anlatır:
"1 Temmuz 1933, Galatasaray Lisesi'nin yaşadığı en büyük gündür; o gün Gazi Hazretleri, müessemizde beş saat bir çeyrek saat kalmışlar, ve birinci devre Tarih-Coğrafya-Yurtbilgisi mezuniyet imtahanlarına giren talebemizden dokuzunu imtahan etmek lütfunda bulunmuşlardır. Galatasaray Lisesi, bundan sonra, o unutulmaz günü her sene anmak ve tekrar yaşamak için aynı devrenin aynı imtihanlarını daima aynı güne koyacaktır."
Bu yazı, "Dünden Bugüne Galatasaray" (Hazırlayanlar: Vefa O. Semenderoğlu-Osman Tamburacı), "Atatürk Önünde Tarih Bakaloryası" (İlhan E. Postacıoğlu), "Şişhaneye Yağmur Yağıyordu; Ayışığında Çalışkur" (Haldun Taner), "Atatürk ve Galatasaray" (Galatasaray'ın 500. Yıldönümünü Kutlama Komitesi), "Galatasaray Tarihine Ait Belgeler:I (1868-1933) (Orhan Koloğlu) başlıklı kitap ve belgelerden Metin Pınar tarafından derlenmiştir.
Galatasaray Dergisi`ne teşekkür ederiz.
Şehitlerimiz
Bugünkü Galatasaray Lisesi'ne girer, ağaçların doğal bir koridor oluşturduğu yoldan ilerlerseniz karşınıza çıkacak olan Mektep binasının ana kapısına ulaşırsınız. İçeriye girin tüm Galatasaraylılar ve Galatasaraylı olmayanlar ve tarihin bir bölümüne tanık olun.
İçerdeki bu taş ve mermer salonda sizi "VATAN" ve "GALATASARAYLILIK" sevgisi karşılayacaktır. Kapının tam karşısındaki bölümde yalın olmasına karşın görkemli bir anıtta vatan uğruna şehit düşen Galatasaray Lisesi öğrencilerinin listesi yer almaktadır. Bu anıtı gördükten sonra "fazla söze gerek olmadığını" siz de anlayacaksınız. Salonun, giriş kapısına göre sağ tarafında, Osmanlı İmparatorlu' ğunun 1910 senesi hudutlarını gösteren bir harita, haritanın her iki yanında ise şehit olan gencecik yurtseverlerin fotoğrafları sıralanmıştır. Ve haritanın üstünde bir ibare: "Galatasaray'ın bu kahraman evlatları, 500 yıllık bu vatan topraklarını kurtarmak için şehid düştüler."
Bu bölümün tam karşısındaki duvarda ise Donanma Mecmuası'nın Ekim 1915 sayısının Spor İlavesi'nde yayınlanmış olan Galatasaray mensubu şehitlerin, yaralıların ve cephelerde vuruşanların listeleri "Şerefli İdmancılar" başlığı altında yer alıyor. Bu liste Donanma Mecmuası'nın büyük boyda yayımlanan haftalık dergisinin "İdman Sütunları ismi altında verdiği ilavelerin 118 ve 119. sahifelerinde yayımlanmıştır. Bu panoların yanındaki bir başka panoda, "Devrin en büyük gazetesi Tasvir-i Efkar'ın 13 Nisan 1913 tarihli ve 725 sayılı nüshasında çıkan resmin ve yazının bugünkü Türkçe'yle ifadesi" bulunuyor: '1913 Balkan Harbine Gönüllü Giden Galatasaray Talebeleri Hakkında' başlığıyla verilen yazıda, talebeyken savaşa gidenlerin haberi yer alıyor. Çoğu öğrenciyken gönüllü olarak katıldıkları savaşlarda şehit olan bu yurtseverler hiçbir zaman unutulmadı.
Ruhları şâd olsun.
Galatasaraylı Şehitler
1- Ahmet Muhtar Bey, mektep numarası 783; Sultaniyi bitirdikten sonra (1895 mezunu) asker oldu, İstanbul'da 31 Mart 1908 ihtialinde şehit edildi. Taksim, talimhanede şehid olduğu yerdeki sokağa adı verilmiştir.
2- İdris Bey, talebe iken 1911'de gönüllü olarak katıldığı Trablus Garb harbinde şehit oldu.
3- Fuad Bey, talebe iken 1912'de gönüllü olarak katıldığı Balkan Harbinde şehit oldu.
4- Arif İsmail Bey, Trakya'da zengin bir çiftçinin oğlu idi, Balkan Harbinde talebe iken Bulgarlara karşı gönüllü dövüşürken şehit oldu.
5- Ahmet Refik Bey, mektep numarası 119, mektebin 1911 yılı mezunlarından; Hammer mütercimi Mehmet Ata Beyin büyük oğlu, Dr. Galib Ataç ile yazar Nurullah Ataç'ın ağabeyleri, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Çanakkale Muharebelerinde 1914'de şehit oldu.
6- Cahid Bey, mektep numarası 206, mektebin 1913 mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.
7- Cemil Bey, mektep numarası 64, mektebin 1913 mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.
8- Halid Fuat Bey, mektep numarası 134; müşir Deli Fuat Paşanın oğlu, 1911'de gönüllü olarak Balkan Harbine katıldı, sonra orduda kaldı ve Çanakkale'de şehit oldu.Paşanın harpte şehit olan dördüncü oğludur.
9- Muzaffer Bey, mektebi son sınıftan terk ederek gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.
10- Vecdi Bey, mektebi son sınıfta terk ederek önce gönüllü olarak Balkan Harbine katıldı, sonra orduda kaldı, Çanakkale'de şehit oldu.
11- Hasnun Galib Bey, valiliklerde bulunmuş Galib Paşanın oğlu. Galatasaray Kulübünün en iyi futbolcularındandı, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu (1915). Kulüp binasının bulunduğu sokak onun adını taşımaktadır.
12- Mehmet Ali Bey, Kadıköylü Enver Paşanın oğlu, talebe iken gönüllü olarak önce Balkan Harbine, sonra Birinci Cihan Harbine katıldı ve 1915'de şehit oldu.
13- Aziz Ulvi Bey, şair Ali Ulvi Beyin oğlu, 1915'de mektebi son sınıftan terk ederek gönüllü olarak katıldığı 1. Cihan Harbinde şehit oldu.
14- Agop Elmasyan, askeri doktor olarak katıldığı Çanakkale Muharebelerinde 1915'de bombardıman altında yaralıları tedavi ederken vatanı yolunda öldü.
15- İbrahim Orhan Bey, mektep numarası 794, mektebin 1912 yılı mezunlarından; Dr. Sadık Beyin oğlu, Sadullah Paşanın torunlarından, gönüllü olarak hava subayı oldu, Çanakkale Muharebelerinde iki defa yaralandı. 1916'da uçağı ile Semadirek adası açıklarında denize düşerek şehit oldu, harpte düşen ilk havacımızdır.
16-Said Fuad Bey, son sınıfta iken gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu; mektebin ilk Keşşaflarından (izcilerinden) idi, Keşşaf Said diye anılırdı.
17- Neş'et Bey, mektep numarası 434, Bandırmalı Tevfik Paşanın oğludur, mektebin son sınıfında iken gönüllü olarak önce Balkan Harbine katılmış, 1. Cihan Harbinde şehit olmuştur.
18- Mehmet Refik Bey, talebe iken gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1914'de Kafkas Cephesinde şehit oldu.
19- Cevad Bey, mektep numarası 317, mektebin 1912 yılı mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1916'da Kafkas Cephesinde şehit oldu.
20- Halet Bey, talebe iken Balkan Harbine gönüllü olarak katıldı, sonra orduda kalarak Birinci Cihan Harbinde Sina Cephesine gitti, "Fedai Hecinsüvar Birliği" kumandanı iken mektepten sınıf arkadaşı Memduh Beyle birlikte şehit oldu (1916).
21-Memduh Bey, mektep numarası 669, Halet Beyin sınıf arkadaşı, 1912'de yalnız Türkçe'den ehliyatname almış, bir ara mektepte muid (mubassır) olarak çalışmıştı, mektepte "Alişpaşazade" diye anılırdı, Birinci Cihan Harbinde ihtiyat zabiti olarak Sina cephesinde arkadaşı Halet Beyle birlikte şehit oldu.
22- Hasib Bey, mektep numarası 13, mektebin 1913 senesi mezunlarından, Almanya'da ziraat tahsilinde iken tahsilini yarım bırakarak gönüllü katıldığı Birinci Cihan Harbinde Kafkas Cephesinde şehit oldu.
23- Celal İbrahim Bey, mektep numarası 6, mektebin 1914 yılı mezunlarından ve Galatasaray takımının ünlü futbolcularından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1917'de Irak cephesinde şehit oldu.
24- Ahmed Hamdi Bey, mektep numarası 117, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1917'de Gazze'de şehit oldu.
25- Mehmed Ali Bey, mektep numarası tesbit edilemedi, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbi'nde 1917'de Sina'da şehit oldu.
26- Sadi Bey, Mektebi Sultani'den Harbiye'ye geçti, muvazzaf subay oldu, 1921'de Sakarya Muharebesi'nde şehit oldu.
27- Fatin Bey, mektep numarası 1073, mektepten 1920'de mezun oldu, askeri tıbbiyeyi bitirdi. 1932'de askeri tabib olarak katıldığı şark isyanı tenkil harekatında asiler eline düşerek vahşiyane şehit edildi. Menemen'in Kubilay'ı gibi, hatırası kutlanacak, Ağrı'ya yahut Karaköse'ye abidesi dikilecek bir şehittir*.
* 100. Yıl Kutlama Derneği yayınından. Galatasaray Dergisi`ne bize sağladıkları içerik için teşekkür ederiz.
Galatasaray Müzesi
Galatasaray Spor Kulübü’nün kurucusu Ali Sami Yen 1905 yılında Kalamış’da ilk Galatasaray Müzesi’ni açtı.
Müzede o güne kadar kazanılmış madalyalar ve kupaların yanı sıra tarihi fotoğraf ve belgelerle forma ve şiltler bulunuyordu.
Birinci Dünya Savaşı sonunda spor anılarımıza el konulacağı haberini alan kurucumuz Ali Sami Yen müzeyi 15 Mayıs 1919 tarihli Genel Kurul kararıyla Galatasaray Lisesi’ne taşıdı.
Türkiye’nin ilk spor müzesi niteliğini taşıyan Galatasaray Müzesi’nin müdürlüğünü şu an Ali Oraloğlu yapmaktadır.
Müze her Çarşamba saat 13.00 - 17.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Müze’de Galatasaray Spor Kulübü’nün kuruluşundan bu yana kazanılan kupalar, şilt ve formaların yanı sıra Birinci Dünya Savaşı’na gönüllü olarak katılan 200 lise öğrencisinin kılıç, karabina silahları da bulunmaktadır.
Ayrıca müzemizde kulüp arşivi, 97 yıllık resim koleksiyonu, başta Atatürk olmak üzere Türk ve Yabancı Devlet Başkan’larının imzalı fotoğrafları ve 2000 yılında kazanılan UEFA Kupası ve Süper Kupa ile birlikte 3000 adet kupa bulunmaktadır.
Ulaşım Bilgileri;
Galatasaray Müzesi
Galatasaray Lisesi Beyoğlu-İstanbul
Tel: 0 212 249 11 00
ALİ SAMİ YEN
1905-1918: 4 kupa (Pazar Ligi 3, Cuma Ligi 1)
1925: 1 kupa (İstanbul Ligi Şampiyonluğu) R. CEVDET KALPAKÇIOĞLU
1919: 1 kupa (Cuma Ligi Şampiyonluğu)
AHMET ROBENSON
1926 1 kupa (İstanbul Ligi Şampiyonluğu) A. İBRAHİM PİRİOĞLU
1927-1928: 1 kupa (İstanbul Ligi Şampiyonluğu)
NECMETTİN SADAK
1928-1929: 1 kupa (İstanbul Ligi Şampiyonluğu) M. TAHİR KEVKEP
1931-1932: 1 kupa (İstanbul Ligi Şampiyonluğu)
SEDAT ZİYA KANTOĞLU
1937-1939: 1 kupa (Milli Küme Şampiyonluğu) TEVFİK ALİ ÇINAR
1940-1942: 1 kupa (İstanbul Kupası Şampiyonluğu)
OSMAN DARDOĞAN
1942-1943: 1 kupa (İstanbul Kupası Şampiyonluğu) SUPHİ BATUR
1946-1950: 6 kupa (Pazar Ligi 3, Cuma Ligi 1) 1965-1968: - Federasyon Kupası (2), TSYD Kupası (2), Cumhurbaşkanlığı Kupası
REFİK SELİMOĞLU
1954-1956: 2 kupa (İstanbul Profesyonel Ligi Şampiyonluğu) SADIK GİZ
1957-1959: 1 kupa (İstanbul Profesyonel Ligi Şampiyonluğu)
ULVİ YENAL
1962-1964: 5 kupa (Lig Şampiyonluğu-2, Federasyon Kupası-2, TSYD Kupası Şampiyonluğu) SELAHATTİN BEYAZIT
1973-1975: 2 kupa (Lig Şampiyonluğu, Başkanlık Kupası) PROF. DR. ALİ URAS
1977-1986: 5 kupa (TSYD Kupası, Federasyon Kupası-2, Cumhurbaşkanlığı Kupası, Başbakanlık Kupası Şampiyonluğu)
DR. ALİ TANRIYAR
1986-1990: 6 kupa (Lig Şampiyonluğu-2, TSYD Kupası, Cumhurbaşkalığı Kupası-2, Başbakanlık Kupası Şampiyonluğu) ALP YALMAN
1990-1996: 10 kupa (Lig Şampiyonluğu-2, TSYD Kupası-2, Başbakanlık Kupası-2, Türkiye Kupası-2, Cumhurbaşkanlığı Kupası Şamp.-2)
FARUK E. SÜREN
1996-2001: 14 kupa (Lig Şampiyonluğu-4, Türkiye Kupası-3, TSYD Kupası-3, Cumhurbaşkanlığı Kupası-2, UEFA Kupası, Süper Kupa Şampiyonluğu) H. MEHMET CANSUN
2001-2002 (8 ay): -
ÖZHAN CANAYDIN
2002-2004: 1 kupa (Türkiye 1. Süper Ligi Şampiyonluğu)
2004- : 1 kupa Türkiye Kupası
Avrupa'da, yarıştığı Tüm Kupaları alan İLK ve TEK takım GALATASARAY ;
Türkiye'nin İLK futbol takımı Galatasaray- (1905) Dünya sıralamasında İLK On' da 1.sıraya giren İLK Türk takımı. Devlet üstün madalyası alan İLK takım UEFA kupasını hiç yenilgi almadan kazanan İLK ve TEK Türk takımı Türkiye'nin en çok Şampiyon olan takımı (15 kez) Üç yıldızı alan İLK takım Türkiye Süper Ligi'nin İLK Şampiyonu Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda Avrupa Kıtasını temsil eden İLK ve TEK Türk takımı Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final'e çıkan İLK ve TEK Türk takımı İstanbul Şampiyonluğu'nu kazanan İLK futbol takımı- (1907-1908) Yurt dışında İLK galibiyet alan Türk futbol Takımı-(1911) Yurt dışında Türkiye'yi temsil eden İLK futbol takımı- (1911) Şampiyonlar ligine katılan İLK Türk takımı Avrupa'da, UEFA kupasını hiç yenilgi almadan kazanan İLK ve TEK takım Balkanlarda UEFA Kupasını kazanan İLK ve TEK takım Uluslararası maçlarda kendi sahasında ardarda EN çok galibiyet alan TEK Türk takımı - 20 kez
UEFA kupasını kazanan İLK ve TEK Türk takımı - (1 kez) Avrupa Şampiyonu olan İLK ve TEK Türk takımı Süper kupa kazanan İLK ve TEK Türk takımı - (1 kez) İnternet Sitesine sahip İLK Türk takımı İspanyolları deplasmanda yenen İLK Türk takımı. İspanyolları eleyen İLK Türk takımı. Bir sezonda 2 İtalyan takımını eleyen İLK Türk takımı (Milan-Bologna) Bir sezonda 2 İngiliz takımını eleyen İLK Türk takımı (Leeds-Arsenal) Avrupa maçlarında galibiyeti, mağlubiyetinden çok TEK Türk Takımı Türkiye 1. Ligi'ni na-mağlup bitiren İLK takım (1985-86)
EN fazla aralıksız şampiyon olan takım. - 4 kez Yerli hocayla EN çok şampiyon olan takım. GALATASARAY - 9 kez EN fazla şampiyonluk yaşayan futbolcular Bülent (8 Kez)- Suat, Arif ( 7 Kez ) Bir sezonda EN fazla Avrupa Kupa maçı oynayan takım.- 18 kez (Süper kupa dahil) Avrupa'da Şampiyonlar Ligine EN fazla katılan takım GALATASARAY - 6 kez Şampiyonlar liginde EN fazla puan toplayan Türk takımı- 10 puan Türkiye Spor yazarları Kupasını EN fazla kazanan takım Türkiye Kupasını EN fazla kazanan takım -14 kez Cumhurbaşkanlığı Kupasını EN fazla kazanan takım- 10 kez Avrupa kupalarında 1 sezonda EN fazla puan toplayan takım. - 17 maç 34 puan Avrupa'da, bir sezonda Avrupa kupalarında EN fazla galibiyet alan takım. - 11 kez (Süper kupa dahil) Bir sezonda Avrupa kupalarında EN fazla gol atan takım.- 35 gol (Süper kupa dahil) Deplasmanda aralıksız EN fazla yenilmeyen takım.- 40 kez Bir sezonda EN fazla maç yapan takım. GALATASARAY - 59 kez (Süper kupa dahil) Avrupa Kupaları'nda EN çok tur geçen Türk takımı. Bir sezonda EN fazla maç yapan futbolcu HAKAN ŞÜKÜR - 54 maç 4697 dakika Avrupa Kupalarında EN fazla maç yapan Türk takımı. Türkiye liglerinde bir sezonda EN fazla gol atan takım. - 62-63 sezonu 105 gol Türkiye liglerinde EN çok resmi kupa kazanan takım -56 kupa
Avrupa Kupalarındaki İLK Goller
1.GOL: Metin Oktay -27.08.1956 (Galatasaray-Dinamo Bükreş:1-3) 100.GOL: Uğur Köken -1.10.1969 (Galatasaray-Vatford:2-3) 200.GOL: Mirsad Seydiç-20.10.1982 (Galatasaray - Avusturya Wien:2-4) 300.GOL: Uğur Tütüneker -4.11.1992(Galatasaray - E.Frankfurt:1-0) 500.GOL: Tugay Kerimoğlu 5.11.1997 (Galatasaray - Sparta Prag:2-0) 400.Gol Faruk Yiğit tarafından 13.7.1996 tarihinde Kocaeli- Hibernias maçında atılmıştır.
Teşekkürler GALATASARAY !
Teşekkürler; Bu gurur veren tablonun yaratılmasında emeği geçen herkese..
Eminiz daha birçok EN'ler ve İLK'ler vardır.
Teşekkürler Gözden kaçırdığımız bütün EN ve İLK'ler için....
Ali Sami Yen
Sonradan Yen soyadını alan Ali Sami bey, 20 Mayıs 1886'da İstanbul`un Kandilli semtinde doğdu.Babası, ünlü edebiyatçılarımızdan Şemsettin Sami' ydi. Galatasaray Lisesinde okudu ve futbol oynadı. 1905 yılında Galatasaray Lisesi'nden arkadaşlarıyla birlikte Galatasaray Kulübünü kurma kararını aldı ve Kulübün bir numaralı kurucu üyesi oldu. Ali Sami Yen ayrıca Türk futbolunun önde gelen örgütleyicilerinden de biri oldu. Yen 1923 yılında kurulan Türkiye idman cemiyetleri İttifakı'nın kurucuları arasında yer aldı ve başkanlığını yaptı. 1924 Paris olimpiyatlarına katılan Türk kafilesinin başkanlığını yaptı. 1926-1931 yılları arasında Türkiye Milli Olimpiyat komitesinin başkanlığı görevini yürüttü. Galatasaray'da 1905-1918 arasında 13 yıl, 1925'te 1 yıl olmak üzere iki dönemde 14 yıl başkan olarak hizmet verdi.Ali Sami Yen' in Sarı Kırmızılı kulübe önemli bir katkısı da Galatasaray Müzesinin kurulması oldu. 1905 yılında yönettiği Moda-Kadıköy karşılaşması nedeniyle, Ali Sami Yen' in ilk Türk hakem olabileceği de çeşitli kaynaklarda yazılıdır. Mili Takımın Romanya ile yaptığı ilk maçta, teknik adam olarak takımın başında o vardı. Bu görevi de bir süre yürütmüş, yani Türk Milli Takımın ilk teknik direktörü olmuştur. Galatasaray Spor Kulübü'nün kurucusu Ali Sami Yen'nin adı bugün takımın her maçını oynadığı stada verilerek ölümsüzleştirildi. Ali Sami Yen 1951 yılında vefat etti ve Feriköy mezarlığında toprağa verildi.
Ali Sami Yen, sadece Galatasaray' ın değil Türk sporunun en seçkin kişiliklerinden biriydi. Onun açtığı yoldan pek çok sporcu, teknik adam ve yönetici yetişti. Bunlar sadece Galatasaray' a değil Türk sporuna da büyük hizmetler verdiler. Atletizm, basketbol, voleybol gibi öteki spor dallarında da Galatasaray' lılar sadece öncü olmakla kalmadılar, sporcu, teknik adam ve yönetici olarak da bu sporların ülkemizdeki gelişiminde çok önemli roller oynadılar. Kısacası, Ali Sami Yen sadece Galatasaray kurucusu olarak kalmadı, Türk sporunun da pek çok kuruluşunun temelinin atılmasını ve yükselmesini sağladı. Böylece Galatasaray' lıların çok önemli bir özelliklerini de en çarpıcı biçimde ortaya koymuş oldu. Bu gelenek hep devam etti. Galatasaraylılar her zaman ülke sporuna çok önemli hizmetlerde ve katkılarda bulundular
Metin Oktay
Türkiye'nin en büyük golcülerinden biri olarak kabul edilen Metin Oktay 1936 yılında İzmir'de doğdu. 1954 yılında Yün Mensucat takımından İzmirspor'a transfer olan Metin Oktay aynı sezon 17 gole imza atarak 2.Lig'de gol krallığını ilan etti.Böylece Metin Oktay'ın gol krallığı dönemi başlamış oldu. 1955 yılında Gündüz Kılıç, Metin Oktay'ı 5 yıllık sözleşme karşılığında Chevrolet marka bir otomobil vererek sarı kırmızılı renklere bağladı.Galatasaray'da oynamaya başladığında henüz 19 yaşındaydı. Fakat genç yaşına rağmen Galatasaray camiasına çabuk ısındı ve daha ilk sezonunda 19 gol atarak gol kralı oldu.
Aynı sezon Galatasaray da İstanbul Ligi'nde şampiyon oldu. Yalnız 1961-62 sezonunu İtalya'nın Palermo takımında geçiren Metin Oktay 1969 yılına kadar Galatasaray forması giydi. Futbol hayatı boyunca 6 kez gol kralı oldu ve 217 gollük bir rekora imza attı. Bu rekor 1988 yılında Tanju Çolak tarafından kırıldı. Taçsız Kral olarak anılan Metin Oktay derbi maçlarının büyük golcüsüydü. Ağları delip geçen meşhur golüyle birlikte Fenerbahçe'ye tam 18 gol atan Metin Oktay, Beşiktaş'a da 13 gol attı.
36 kez A Milli Takım'da oynayan Metin Oktay bu formayla da 19 gol attı. Hayranlarınca daha çok 'Kral' olarak bilinen efsanevi oyuncu Metin Oktay, Türk futbol tarihindeki her rekoru kırdı: En çok gol atan oyuncu (632), birkaç sezon aralıksız en çok gol atan oyuncu (11), tek sezonda en çok gol atan oyuncu (38), uluslararası bir müsabakada en çok gol atan Türk oyuncusu (19).
Taçsız kral 1969 sezonunda futbola veda etti. 1991 yılında vefat eden Metin Oktay Galatasaray Spor Kulübü'nün efsaneleşmiş golcülerinden biridir.
Fatih Terim
1953 yılında Adana'da doğan Terim, futbola Adana Demirspor' da başladı. 2. Türkiye Ligi'nde şampiyon olarak 1.Lige geçen Demirspor' da sergilediği oyun ile herkesin ilgisini üzerine çekti ve bir sonraki sezon Galatasaray'a transfer oldu. 1985'te futbola veda edene kadar Galatasaray'da futbol oynayan Terim bir süre de takımın kaptanlığını üstlendi. Galatasaray'daki oyunculuk kariyeri boyunca yürüttüğü kaptanlığı sayesinde tüm zamanların en sevilen Galatasaray oyuncusu haline geldi. Galatasaray formasıyla 327 maç oynadı.
A Milli Takım'da aralıksız 51 kez forma giyen Fatih Terim bir kez daha adını Türk futbol tarihine yazdırmış oldu. Futbol hayatına noktayı koyduktan sonra kısa bir süre ticaret ile uğraştı. Fakat daha sonra futbola geri dönen Fatih Terim için başarılarla dolu yepyeni bir teknik direktörlük sayfası açıldı. Ümit, A Milli Takım' larında alınan başarılı neticelerden sonra Galatasaray'da da 1996-2000 yılları arasında görev yapan Terim, Galatasaray'ı 4 yıl üst üste şampiyon yaptı ve 2000 yılında da ilk kez bir Türk takımına UEFA Kupasını kazandırdı.
Galatasaray'ın yanısıra Fiorentina ve Milan'ı çalıştıran Terim, Galatasaray'a dünya çapında kupalar kazandırarak önemli başarılara adını yazdırdı. Hayranlarının deyimiyle 'İmparator' 2002-03 sezonunda Galatasaray Teknik Direktörlüğünü tekrardan üstlendi. 2003-2004 sezonun da görevinin başında olan Fatih Terim, aynı sezonun 27. haftasında Galatasaray'dan ayrıldı.
Tüm kalbiyle sevdiği ve değer verdiği takım için kanının son damlasına kadar oyunu götüren genç, karizmatik, tutkulu bir adamı gözünüzün önüne getirin. Başkalarına hiç benzemeyen bu genç adamda güçlü Güneyli kişiliğini yansıtan bütün yetenek, cazibe, görünüş ve mizaç bulunmaktadır. İddialı koçluk tarzı ve karizmatik kişiliğiyle
GALATASARAY TARİHİ
Galatasaray Spor Kulübü
Kuruluş:1905
Renkleri : Sarı - Kırmızı
Kuruluş : 20 Ekim 1905 İstanbul
Kurucular : Ali Sami Yen, Asım Tevfik Sonumut, Emin Bülend Serdaroğlu, Bekir Bircan, Mehmet Celal, Tahsin Nahit, Cevdet Kalpakçıoğlu, Resad Sirvani, Abidin Daver
KURULUŞ
Galatasaray Spor Kulübü'nün kuruluş hazırlıkları, o zamanlar Galata Sarayı Sultanisi adıyla anılan lisede yapıldı. Sonradan kayıtlara 1 numaralı kurucu olarak geçen Ali Sami Bey'le birlikte, Asım Tevfik, Emin Bülent, Bekir Sıtkı, Reşat Şirvani, Celal İbrahim, Tahsin Nihat, Abidin Daver ve Refik Cevdet kurucular olarak bilinir. 1 Ekim 1905'te Galatasaray Terbiye-i Bedeniyye Kulübü adıyla kurulan birliğin amacını da Ali Sami Yen şöyle anlatır: "Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak. Türk olmayan takımları yenmek." Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audace(Cesaret) konulması yolunda görüşler ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya varılmıştır. Araştırmacı Cem Atabeyoğlu, Galatasaray adının, bu takımın yaptığı ilk maçta Rum ekibini 2-0 yenerken, seyircilerin onlardan "Galata Sarayı efendileri" diye söz etmelerinden doğduğunu yazar. Bunun üzerine kurucular da ismi benimserler. Artık kulübün adı bulunmuştur; "Galata Sarayı" derler. Galatasaray Lisesi gibi Türk Milli Eğitimi'nde çok önemli bir yeri olan kurumun bağrından çıkan Sarı Kırmızılı kulüp, kültürel boyut da dahil olmak üzere, pek çok yönden de öncü olma niteliğini her zaman sürdürecektir. Galatasaray'ın "1" numaralı kurucusu Ali Sami Yen, "Ellinci Yıl" kitabında kuruluşun öyküsünü şöyle anlatır:
"1 Ekim 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat öğretmenimiz merhum Mehmet Ata Bey'in dersi esnasında birkaç arkadaş başbaşa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. İlk girişimler oyuna ve mücadeleye yönelik arkadaşlardan Asım Tevfik Sonumut, Reşat Şirvani, Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver, Kamil ... gibi gençlerdi. Okulda eğitim gören Bulgar ve Sırp öğrencilerden çevik ve kuvvetli olanlar da bize katılmışlardı. Asım'ı muhasebeciliğe, Cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de reis olmuştum. Asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakta mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. Ben Reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. Yani o zaman reisliğe ve diğer vazifelere payeyi en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci reisliği formaları yıkadığı için almıştı. Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmekti."
Türkiye'nin İLK futbol takımı Galatasaray- (1905) Dünya sıralamasında İLK On' da 1.sıraya giren İLK Türk takımı. Devlet üstün madalyası alan İLK takım UEFA kupasını hiç yenilgi almadan kazanan İLK ve TEK Türk takımı Türkiye'nin en çok Şampiyon olan takımı (16 kez) Üç yıldızı alan İLK takım Türkiye Süper Ligi'nin İLK Şampiyonu Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda Avrupa Kıtasını temsil eden İLK ve TEK Türk takımı Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final'e çıkan İLK ve TEK Türk takımı İstanbul Şampiyonluğu'nu kazanan İLK futbol takımı- (1907-1908) Yurt dışında İLK galibiyet alan Türk futbol Takımı-(1911) Yurt dışında Türkiye'yi temsil eden İLK futbol takımı- (1911) Şampiyonlar ligine katılan İLK Türk takımı Avrupa'da, UEFA kupasını hiç yenilgi almadan kazanan İLK ve TEK takım Balkanlarda UEFA Kupasını kazanan İLK ve TEK takım Uluslararası maçlarda kendi sahasında ardarda EN çok galibiyet alan TEK Türk takımı - 20 kez
UEFA kupasını kazanan İLK ve TEK Türk takımı - (1 kez) Avrupa Şampiyonu olan İLK ve TEK Türk takımı Süper kupa kazanan İLK ve TEK Türk takımı - (1 kez) İnternet Sitesine sahip İLK Türk takımı İspanyolları deplasmanda yenen İLK Türk takımı. İspanyolları eleyen İLK Türk takımı. Bir sezonda 2 İtalyan takımını eleyen İLK Türk takımı (Milan-Bologna) Bir sezonda 2 İngiliz takımını eleyen İLK Türk takımı (Leeds-Arsenal) Avrupa maçlarında galibiyeti, mağlubiyetinden çok TEK Türk Takımı Türkiye 1. Ligi'ni na-mağlup bitiren İLK takım (1985-86)
EN fazla aralıksız şampiyon olan takım. - 4 kez Yerli hocayla EN çok şampiyon olan takım. GALATASARAY - 9 kez EN fazla şampiyonluk yaşayan futbolcular Bülent (8 Kez)- Suat, Arif ( 7 Kez ) Bir sezonda EN fazla Avrupa Kupa maçı oynayan takım.- 18 kez (Süper kupa dahil) Avrupa'da Şampiyonlar Ligine EN fazla katılan takım GALATASARAY - 6 kez Şampiyonlar liginde EN fazla puan toplayan Türk takımı- 10 puan Türkiye Spor yazarları Kupasını EN fazla kazanan takım Türkiye Kupasını EN fazla kazanan takım -14 kez Cumhurbaşkanlığı Kupasını EN fazla kazanan takım- 10 kez Avrupa kupalarında 1 sezonda EN fazla puan toplayan takım. - 17 maç 34 puan Avrupa'da, bir sezonda Avrupa kupalarında EN fazla galibiyet alan takım. - 11 kez (Süper kupa dahil) Bir sezonda Avrupa kupalarında EN fazla gol atan takım.- 35 gol (Süper kupa dahil) Deplasmanda aralıksız EN fazla yenilmeyen takım.- 40 kez Bir sezonda EN fazla maç yapan takım. GALATASARAY - 59 kez (Süper kupa dahil) Avrupa Kupaları'nda EN çok tur geçen Türk takımı. Bir sezonda EN fazla maç yapan futbolcu HAKAN ŞÜKÜR - 54 maç 4697 dakika Avrupa Kupalarında EN fazla maç yapan Türk takımı. Türkiye liglerinde bir sezonda EN fazla gol atan takım. - 62-63 sezonu 105 gol Türkiye liglerinde EN çok resmi kupa kazanan takım -56 kupa
Avrupa Kupalarındaki İLK Goller
1.GOL: Metin Oktay -27.08.1956 (Galatasaray-Dinamo Bükreş:1-3) 100.GOL: Uğur Köken -1.10.1969 (Galatasaray-Vatford:2-3) 200.GOL: Mirsad Seydiç-20.10.1982 (Galatasaray - Avusturya Wien:2-4) 300.GOL: Uğur Tütüneker -4.11.1992(Galatasaray - E.Frankfurt:1-0) 500.GOL: Tugay Kerimoğlu 5.11.1997 (Galatasaray - Sparta Prag:2-0) 400.Gol Faruk Yiğit tarafından 13.7.1996 tarihinde Kocaeli- Hibernias maçında atılmıştır.
Teşekkürler GALATASARAY !
Sezon Ev Sahibi Skor Deplasman Tak. Lig Stadyum 1987-88 Galatasaray 2 - 0 PSV Eindhoven Şampiyonlar Ligi eleme maçı Ali Sami Yen 1988-89 Galatasaray 5 - 0 Neuchatel Xamax Şampiyonlar Ligi 2. Tur maçı 2. ayak Ali Sami Yen 1988-89 AS Monaco 0 - 1 Galatasaray Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final maçı 1. ayak Stade Louis II 1994-95 Galatasaray 2 - 1 Barcelona Şampiyonlar Ligi grup maçı Ali Sami Yen 1996-97 Galatasaray 4 - 2 Paris S.G. Kupa Galipleri Kupası 2. tur 1. ayak Ali Sami Yen 1997-98 Galatasaray 2 - 0 Sparta Prag Şampiyonlar Ligi grup maçı Ali Sami Yen 1998-99 Galatasaray 2 - 1 Athletic Bilbao Şampiyonlar Ligi grup maçı Ali Sami Yen 1998-99 Galatasaray 3 - 0 Rosenborg BK Şampiyonlar Ligi grup maçı Ali Sami Yen 1999-00 Hertha Berlin 1 - 4 Galatasaray Şampiyonlar Ligi grup maçı Olympic Stadium 1999-00 Galatasaray 3 - 2 AC Milan Şampiyonlar Ligi grup maçı Ali Sami Yen 1999-00 B. Dortmund 0 - 2 Galatasaray UEFA Kupası 4. tur maçı 1. ayak Westfalenstadion 1999-00 R. Mallorca 1 - 4 Galatasaray UEFA Kupası Çeyrek Final maçı 1. ayak Son Moix 1999-00 Galatasaray 2 - 1 R. Mallorca UEFA Kupası Çeyrek Final maçı 1. ayak Ali Sami Yen 1999-00 Galatasaray 2 - 0 Leeds United UEFA Kupası Yarı Final maçı 1. ayak Ali Sami Yen 1999-00 Arsenal 1 - 4(pen) Galatasaray UEFA Kupası Final maçı Parken Stadyumu 1999-00 Real Madrid 1 - 2 Galatasaray Süper Kupa Final maçı Stade Louis II 2000-01 Galatasaray 3 - 2 AS Monaco Şampiyonlar Ligi 1. grup maçı Ali Sami Yen 2000-01 Galatasaray 3 - 2 Rangers Şampiyonlar Ligi 1. grup maçı Ali Sami Yen 2000-01 Galatasaray 1 - 0 Paris S.G. Şampiyonlar Ligi 2. grup maçı Ali Sami Yen 2000-01 Galatasaray 1 - 0 Deportivo Şampiyonlar Ligi 2. grup maçı Ali Sami Yen 2000-01 Galatasaray 2 - 0 AC Milan Şampiyonlar Ligi 2. grup maçı Ali Sami Yen 2000-01 Galatasaray 3 - 2 Real Madrid Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final maçı 1. ayak Ali Sami Yen 2001-02 Galatasaray 1 - 0 S.S. Lazio Şampiyonlar Ligi 1. grup maçı Ali Sami Yen 2001-02 Nantes 0 - 1 Galatasaray Şampiyonlar Ligi 1. grup maçı La Beaujoire 2001-02 Galatasaray 2 - 0 PSV Eindhoven Şampiyonlar Ligi 1. grup maçı Ali Sami Yen 2003-04 Galatasaray 2 - 0 Juventus Şampiyonlar Ligi 1. grup maçı Westfalenstadion 2006-07 Galatasaray 3 - 2 Liverpool Şampiyonlar Ligi 1. grup maçı Atatürk Olimpiyat
İlk Renkler: Kırmızı-Beyaz ( Sonradan Sarı- Siyah ve Sarı -Kırmızı)
İlk Lokal: Galatasaray`da Bulgar Sütçü`nün Dükkanı
İlk Amblem: Tobler Çikolatasındaki kartal
İlk Başkan: Ali Sami Yen
İlk Maç: Galatasaray- Kadıköy Faure Mektebi (2-0)
İlk Spor Dalı: Futbol
İlk Şampiyonluk: İstanbul Pazar Ligi Şampiyonluğu
Kuruluş Hedefi: " İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak. Türk olmayan takımları yenmek."
Kuruluş
Galatasaray Spor Kulübü, Türk Spor Tarihi'ndeki öncü olma özelliğini hiç kuşkusuz içinden doğduğu ve gene öncü bir kurum olan Galatasaray Lisesi'nden (Mektebi Sultani) almıştır. Okul ile kulüp arasındaki koparılmaz bağ, yadsınamayacak bir gerçeklik ve övünç kaynağıdır.
Devlet adamı yetiştirmek amacıyla II. Beyazıt tarafından 1482'de kurulan mektep, adını kurulduğu bölgeden alır ve "Galata Sarayı" olarak anılmaya başlar. Okul modern konumuna 1 Eylül 1868'de Sultan Abdülaziz döneminde kavuşur. Okul' un yeniden yapılanmasıyla birlikte, Türkiye'de de gerçek anlamıyla ilk sportif çalışmalar başlamış olur ve okulda Beden Eğitimi dersi jimnastikçi 'Monsieur Curel' tarafından eğitim programına konur. Bu atılımlar gerçekten bir devrim niteliği taşımaktadırlar. Curel, modern aletler eşliğinde çalıştırdığı öğrencileri sportif açıdan geliştirirken, onlar için Kağıthane'de bir idman Bayramı düzenler. Yıl 1870'tir. Bu etkinlikte başarı gösteren sporcular değişik ödül ve madalyalar kazanır ve yarışmaların sonunda öğrencilere "kuzulu pilav" verilir. Bu da, sonraki yıllarda bir başka geleneğin başlangıcını oluşturur.
Curel'den sonra görevi devralan yabancı spor hocaları (M. Moiroux, Signor Martinetti, Stangali gibi), jimnastik ve atletizmin yanı sıra, değişik branşlara da eğilerek (yüzme, kürek, aletli jimnastik), bir ilki daha başlatmış olurlar. Bu çalışmaların ürünü çok geçmeden alınmaya başlanır ve adı Türk Spor Tarihi'ne altın harflerle yazılan Faik Üstünidman'ın yanı sıra, Binbaşı Mazhar Kazancı, Abdurrahman ve Ahmet Robenson kardeşler GSL'nde görev alıp, izcilik, tenis, hokey gibi spor dallarının öğrenciler arasında yaygınlaşmasını sağlarlar. Özellikle Üstünidman'ın ön ayak olmasıyla, öğrenciler futbolla tanışırlar. Ama oynanan futbol, bir kör dövüşünden farklı olmayan ve kural tanımayan bir koşuşturmayı andırmaktadır. Ama futbol GSL' nin Tören Kapısı'ndan adımını atmış ve tam bir salgına dönüşmüştür.
1901 yılında İstanbul'da yaşayan iki İngiliz, James Lafontaine ve Horace Armitage, Rum ve İngiliz oyunculardan oluşan Kadıköy Futbol Kulübü'nü kurmuşlar ama 1903'te takımdaki İngilizler bir anlaşmazlık sonucu ayrılarak Moda Kulübü'nü oluşturmuşlardır. 1904 yılında ise bu kulüpler, Imogen, Elpis, Strugglers takımlarıyla anlaşarak, İstanbul Futbol Birliği'ni hayata geçirmişler ve bugünkü Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın yerinde bulunan "Union Club-İttihat Spor" sahasında düzenli karşılaşmalar yapmaya başlamışlardır. Görüldüğü gibi bu takımlar yabancı ya da azınlık takımlarıdır. Türk olmayan ekiplerin gerçekleştirdikleri bu ilk futbol karşılaşmaları, GSL öğrencilerini hem ilgilendirir hem de çok üzer. Artık onların amacı, kendi futbol kulüplerini kurmak, ölesiye sevdikleri bu oyunun kurallarını "hatmetmek" ve yabancılarla boy ölçüşmektir.
"Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek."
Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audace (Cesaret) konulması yolunda görüşler ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya varılmıştır. Araştırmacı Cem Atabeyoğlu, Galatasaray adının, bu takımın yaptığı ilk maçta Rum ekibini 2-0 yenerken, seyircilerin onlardan "Galata Sarayı efendileri"diye söz etmelerinden doğduğunu yazar. Bunun üzerine kurucular da ismi benimserler ve "Adımız Galata Sarayı olsun" derler.
Türk Olmayan Takımları Yenmek
Galatasaray Spor Kulübü'nün kurucusu Ali Sami Yen, "Ellinci Yıl" kitabında kuruluş öyküsünü şöyle anlatır: "1 Teşrin 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat muallimimiz merhum Mehmet Ata beyin dersi esnasında birkaç arkadaş baş başa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. İlk müteşebbisler oyuna ve mücadeleye meyyal arkadaşlardan Asım Tevfik Sonumut, Reşat Şirvani, Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver, Kamil...gibi gençlerdi. Mektepde tahsilde bulunan Bulgar ve Sırp talebesinden çevik ve kuvvetli olanlar da bize iltihak etmişlerdi. Asım'ı muhasebeciliğe, Cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de Reis olmuştum. Asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakda mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. Ben Reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. Yani o zaman Reisliğe ve diğer vazifelere payeyi, en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci Reisliği formaları yıkadığı için almıştı.
Kurucu Listeler
1905'ten 1919'a kadar Galatasaray Spor Kulübü'ne Başkanlık yapan, mektebin 889 numaralı öğrencisi Ali Sami Yen, inci gibi elyazısıyla tuttuğu Galatasaray Terbiye-i Bedeniye Kulübü ıhsaiyet Defteri'nin (Sayım-İstatistik Defteri) 181 ve 182. sayfalarında kurucu 13 üyeyi şöyle sıralar: 1-Ali Sami Yen; 2-Asım Sonumut; 3-Emin Bülent Serdaroğlu; 4-Celal İbrahim; 5-B. Nikolof; 6-Milo Bakiş; 7-Pol Bakiş; 8-Bekir Sıtkı Bircan; 9-Tahsin Nahit; 10-Reşat Şirvanizade; 11-Hüseyin Hüsnü; 12-Refik Cevdet Kalpakçıoğlu; 13-Abidin Daver.
1905'te Osmanlı İmparatorluğu'nda bir dernekler yasası bulunmadığından, Galatasaray Spor Kulübü yasal olarak tescil edilme olanağını bulamamıştır. 1912 yılında Cemiyetler Kanunu çıkarıldıktan sonra, kulüp yasal bir kimlik kazandı. Yetkili makamlara kulüplerin tüzükleriyle birlikte, kurucu üyelerin ad ve adreslerinin de bildirilmesi zorunlu tutulduğundan, istifa eden ya da eğitimlerini tamamlayarak ülkelerine dönen üyeler ilk listeden çıkarılmış ve 1 Eylül 1913'te kurucu liste yeniden düzenlenmiştir. Kurucu üyelerin yeni sıralaması şöyle gerçekleşmiştir: 1-Ali Sami Yen; 2-Asım Sonumut; 3-Emin Bülent Serdaroğlu; 4-Celal İbrahim; 5-Bekir Sıtkı Bircan; 6-Reşat Şirvanizade; 7-Refik Cevdet Kalpakçıoğlu; 8
Renklerin öyküsü
Galatasaray Spor Kulübü'nün ilk renkleri kırmızı-beyaz'dır. Bayrağımızın renklerinden esinlenerek seçilen bu renkler, dönemin baskıcı ve paranoyak yönetimi tarafından kuşkuyla karşılanmış ve futbolcular sıkı bir takibe alınmışlardır. Bu nedenle, sarı-siyah renkler gündeme gelmiş ama bunlar da kalıcı olmamış ve Galatasaray bugünkü renklerine kavuşmuştur. Bu renklerin öyküsünü Ali Sami Yen'den dinleyelim: "Birçok yerleri dolaştıktan sonra, nihayet Bahçekapı'daki Şişman Yanko'nun dükkanına gidilerek orada zarif iki yünlü kumaşa tesadüf ettik. Biri, vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızı, öteki de, içinde turuncudan iz taşıyan tok bir sarı. Tezgahtar, mahirane bir el hareketi ile kumaşların dalgalarını birleştirdi. Bir saka kuşunun başı ile kanadının yarattığı renk güzelliğine benzer bir parlaklık hasıl oldu. Ateşin içindeki renk oyunlarını görür gibi olmuştuk. Sarı-Kırmızı alevinin takımımız üstünde parıldamasını tasavvur ediyor ve bizi derhal galibiyetten galibiyete götüreceğini tahayyül ediyorduk. Nitekim de öyle oldu." Buna karşılık kuruculardan Bekir Sıtkı, söz konusu renklerin Gül Baba'nın II.Beyazıt'a verdiği sarı ve kırmızı güllerden esinlendiğini ileri sürer.
Galatasaray Spor Kulübü'nün kuruluş hazırlıkları, o zamanlar Galata Sarayı Sultanisi adıyla anılan lisede yapıldı. Sonradan kayıtlara 1 numaralı kurucu olarak geçen Ali Sami Bey'le birlikte, Asım Tevfik, Emin Bülent, Bekir Sıtkı, Reşat Şirvani, Celal İbrahim, Tahsin Nihat, Abidin Daver ve Refik Cevdet kurucular olarak bilinir.
1 Ekim 1905'te Galatasaray Terbiye-i Bedeniyye Kulübü adıyla kurulan birliğin amacını da Ali Sami Yen şöyle anlatır: "Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak. Türk olmayan takımları yenmek."
Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audace(Cesaret) konulması yolunda görüşler ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya varılmıştır.
Araştırmacı Cem Atabeyoğlu, Galatasaray adının, bu takımın yaptığı ilk maçta Rum ekibini 2-0 yenerken, seyircilerin onlardan "Galata Sarayı efendileri" diye söz etmelerinden doğduğunu yazar. Bunun üzerine kurucular da ismi benimserler ve " Adımız Galata Sarayı olsun" derler.
Galatasaray Lisesi gibi Türk Milli Eğitiminde çok önemli bir yeri olan kurumun bağrından çıkan Sarı Kırmızılı kulüp, kültürel boyut da dahil olmak üzere, pek çok yönden de öncü olma niteliğini her zaman sürdürecektir. Galatasaray'ın 1 numaralı kurucusu Ali Sami Yen, Ellinci Yıl kitabında kuruluşun öyküsünü şöyle anlatır:
"1 Ekim 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat öğretmenimiz merhum Mehmet Ata Bey'in dersi esnasında birkaç arkadaş başbaşa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik.
İlk girişimler oyuna ve mücadeleye yönelik arkadaşlardan Asım Tevfik Sonumut, Reşat Şirvani, Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver, Kamil ... gibi gençlerdi.
Okulda eğitim gören Bulgar ve Sırp öğrencilerden çevik ve kuvvetli olanlar da bize katılmışlardı. Asım'ı muhasebeciliğe, Cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de reis olmuştum.
Asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakta mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. Ben Reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi.
Yani o zaman reisliğe ve diğer vazifelere payeyi en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci reisliği formaları yıkadığı için almıştı.
Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmekti."
Masal Bitti Galatasaray'da yilan hikayesine dönen stat projesi karmasasina yönetim noktayi koydu. Tekfen firmasi ile yapilan 85 milyon dolarlik proje iptal edildi. 40 milyon dolara mal olacak yeni stat için komite kuruldu
GALATASARAY'DA yillardir süren Ali Sami Yen Stadi'nin yikilip yeniden insa edilmesi projesi Yönetim tarafindan iptal edildi. Yaklasik iki yil önce eski baskan Faruk Süren tarafindan 10 milyon dolar harcanarak hazirlatilan ve 4 milyon dolar da masraf yapilan toplam 14 milyon dolarlik stat projesi rafa kaldirildi. Önceki gece toplanan Galatasaray yönetimi tam bir fikirbirligiyle yeni bir proje hazirlanmasina karar verdi. Yönetim ilk etapta yeni proje için komite kurulmasini kararlastirdi.
YENi yönetimin yaptigi uzun ve titiz incelemeler sonucu eski baikan Faruk Süren'in hazirlattigi stat projesinde birçok sorun tespit edildi. Eski projenin hesap edilenden daha da az gelir getirecegini tespit eden Cansun yönetimi derhal yeni bir proje hazirlanmasina karar verdi. Eski projenin 120 milyon dolara mal olacagi hesaplanmis ancak bir türlü istenilen kredi bulunup stat insaatina baslanamamisti. Elestiri oklarina hedef olan projeyi hayata geçirmek için son kongre öncesi eski baskan Faruk Süren tarafindan Tekfen firmasi ile 85 milyon dolara anlasma imzalanmisti.
YAPILAN kapsamli arastirmalar sonucu eski projenin yüksek maliyetine karsilik, gelir getirme açisindan da yetersiz oldugu belirlendi. Galatasaray camiasinan içinde yer alan mühendislerden alinan bilgiler dogrultusunda 40 milyon dolara, daha çok gelir getirebilecek ve daha kullanisli bir stat yapilabilecegi ortaya çikti. Bunun üzerine Yönetim Kurulu, isin uzmanlarindan olusan bir komite olusturulmasina ve bu komitenin bir an önce çalismalara baslamasina karar verdi. Bes kisiden olusan mimarlar komitesinin basina Dogan Hasol getirildi.
ESKi ve yeni stat projesindeki maliyet ve gelir getirme açisindan büyük farklar olusu, su andaki yönetimde proje ve insaat islerinden anlayan isimlerin bulunmasina baslandi. Dogan Hasol baskanligindaki bes kisilik mimarlar komitesinde camianin önde gelen isimlerinden irfan Aktar da yer aliyor. Komite, stat projesi için Galatasaray'dan tek kurus para almayacak. Böylelikle daha önce sadece proje çizimi için 14 milyon dolar harcandigi düsünülürse, Sari-Kirmizililar çok büyük bir külfetten kurtulmus olacak. Yeni stat öncekiyle ayni kalitede ama daha kullanigli olacak.
STAT proesi ile birlikte Galatasaray üzerindeki borç yükünden de kurtulacak. Stat A.s.'nin bir bölüm hisseleri Vakifbank'a devredilerek elde edilmesi beklenen 20 milyon dolarlik gelirlerle hem bu bankaya hem de diger bankalara olan borçlar kapatilacak. Borç temizleme operasyonunun hayata geçirilebilmesi için eylül ayinin son haftasinda olaganüstü kongre yapilacak. Mehmet Cansun yönetimi ve Galatasaray camiasinin kenetlenerek konulan tüm haciz ve borçlari temizlemesine kesin gözüyle bakiliyor. Yönetim bu konuda camiadan tam destek bekliyor.
Aksam - Erhan KÖKNAR Proje Akisi Stad projesi 18 ay boyunca yaklasik 200 kisinin emegi sonucunda nihai asamaya gelmistir. 2499 sayfalik destek evrak ve 1800 adet mimari proje hazirlanmistir.
Eylul 1996 Mimari projenin baslatilmasi Finans kuruluslariyla on gorusmenin baslatilmasi Ekim 1996 Genclik ve Spor genel mudurlugunden Ali Sami Yen stadi ve arazinin ust hakkinin alinmasi icin fizibilite raporunun hazirlanmasi ve basvurunun yapilmasi Agustos 1997 Genclik ve Spor Genel Mudurlugu Ust Hakki Sozlesmesinin imzalanmasi Aralik 1997 Uluslararasi mali danismanlik kurulusu Arthur D. Little ve Ata Invest on raporu Mayis 1998 Avan proje tasdiki (Sisli Belediyesi) Temmuz 1998 Cevre etkileme ve degerlendirme raporu. Agustos 1998 Projenin ISKI'ye takdimi ve Onemli Altyapi Denge Bedeli tespiti ve onayi. Ekim 1998 Trafo belgesinin alinmasi Kasim 1998 ISKI proje onayi ve Kanal ruhsati onayi, Sivil Savunma Dairesi onayi Aralik 1998 Buyuksehir Belediyesi proje tescili, Itfaiye mudurlugu onayi, Trafik ulasim etudu onayi, Mimari ruhsat projeleri onayi (Sisli Belediyesi) , Hazirlanan fizibilite raporunun Arthur D. Little tarafindan onayi, Hazine mustesarligindan tesvik belgesinin alinmasi...
Tablonun ozeti; Tum muracaatlar tamamlanmis, izinler alinmis ve Sisli Belediyesi tarafindan verilecek nihai ruhsat asamasina gelinmistir.
Maliyeti 99.7 milyon dolar olup, diger hizmetlerle birlikte 118.5 milyon dolar olarak hesaplanmistir. Maliyetin dusurulmesi icin caba sarfedilmektedir. Rakamin tumu otofinansman yoluyla saglanacaktir. Dusunulen modeller Uluslararasi bankalar konsorsiyumundan yuzde 100 borclanma, Stad gelirleri karsiligi muteahhit firma finansmani, 'Private Equity Fund' yoluyla istirak saglanmasi. Bu 3 ana model disinda , Gayrimenkul yatirim ortakligi, ASY stadinin isletmesini ustlenecek sirketimizin kismen halka arzi, Hisse Senedine cevrilebilir tahvil ihraci da yukaridaki seceneklerin tamamlayicisi olabilmektedir. Projenin buyuklugu gozonunde bulundurularak yuzde 100 finansman temin edilmeden insaata baslanmiyacaktir. Kulubumuzun diger mal varliklari hicbir sekilde finansman icin teminat olarak gosterilmeyecektir. Temin edilen finansman stadin yeniden insaati disinda hicbir amacla kullanilmayacaktir. Proje ile ilgili bugune kadar olan harcamalar Mecidiyekoy Arsasi bedeli 1,533,236 Stadium Consultants Intern. 2,781,053 Brisbin Brook Beynon Architects 1,378,151 TML- Bovis 818,320 ISKI Alt Yapi Denge Harci 668,096 Arthur D. Little 269,233 Ust Hakki Bedeli (1. Taksit) 100,000 Somay Hukuk Burosu 35,000 Diger harclar ve giderler 91,046 Toplam: 7,664,135.- USD
Yayalarin karsidan karsiya gecebilmesi icin Mecidiyekoy tarafindaki cikista stad kapisindan direk E-5 uzerinden gecen ve yolun karsisina benzin istasyonu yanina cikacak bir TUPGECIT yapilacak.
Trafigi azaltici bazi tedbirlerde var. Daha dogrusu Mecidiyekoy'un tum trafik hatti degisecek zaten. Cikista yogunluk yasanmamasi icin daha cok stadin arka tarafi ve Ortaklar caddesi kullanilacak. Bu sadece stadin yapilmasi ile ilgili degil. Mecidiyekoy'de su anda ayni zamanda birde yer altinda Metro insaati var ve bitmek uzere. Mecidiyekoy'un hemen girisinde Ortaklar caddesi basinda yer altinda bir Metro duragi olacak. Onla baglantili olarak bazi alt gecisler ve viyaduklerle yeni ust gecisler yapilacak.
Ortaklar caddesi ile Buyukdere caddesi kosesinde yeni bir doner kavsak olacak. Bu doner kavsagin altindan Metronun ustunden gececek bir alt gecis yapiliyor. Bu yol arac gecisi icin yapiliyor. ve bu sayede hic doner kavsaga ve trafige girilmeden Buyukdere cad.den alttan karsiya gecerek E-5 e Halic tarafina direk cikis verilecek. ayrica Mecidiyekoy'e giriste de Metro duragi uzerinden viyaduklerle Ortaklar caddesine giris olacaktir. Bir viyaduklede Stadin on tarafina yani simdiki bildigimiz o E-5 viyadukleri altina giris olacak. Bu sayede hic doner kavsaka girilmeden direk otoparka ulasilacaktir.
Stadin su andaki eski acik tarfinda kalan kisminin altina yaklasik 1850 araclik otopark yapilacak. Ayrica eski acigin arkasina her turlu sporcu, yonetici, idari personel v.s. giris cikisi, otobus park yeri icin servis alani yapilacak.
Stada yapilacak otoparklarin iki girisi var. Bir girisi stadin kuzey tarafinda (mecidiyekoy tarafi) stadin altindan. Digeride Ortaklar caddesi uzerinden gidilerek ulasilacak Guney tarfindadir. Yani Halic tarafindan gelecek trafik viyaduklerle direk stad icine gelebilecektir. Cikisatada ayni sekilde yeralti gecisyile E-5 karayoluna cikabilecektir. En cok yogunluk oralarda olmaktaydi. Birde Metronun acilmasiyla Tarfik ve yaya problemi hemenhemen hic kalmayacak gibi.
Bu anlattiklarimi sema olarak resmin Sag alt kosesinde Alt gecis, Viyadukler, yeni Doner kavsak ve Metro istasyonu uygulamalarini gorebilirsiniz. Tribunler Yeni yapılacak Ali Sami Yen stadimizda seyirci gorus acisi oncelikle dusunulerek tribun dizayni seyirciyi stada cekecek sekilde yapilacaktir. Bu yuzden proje planlanmasinda 3 ana unsura dikkat edilmistir : Azami seyirci kapasitesi Gorus acisi Emniyet faktoru (Seyirciyi riske sokmadan seyircinin sahaya yakin olma prensibidir. ) Tribunlerde seyircinin gorusunu engelleyebilecek herhangi bir kolon vs. gibi obstruksiyon bulunmamaktadir. Tribunler yatay iki ana kademeye ayrilmistir. Proje oncelikle bir futbol stadi oldugu icin ,butun seyircilerin emniyetli bir sekilde oturduklari yerden oyun sahasinin her yerini rahatca gorebilmelerine ozen gosterilmistir. Esasen UEFA yonetmeliklerine gore ayakta seyirci kabul edilmemektedir. Projemizde trubunlerin % 85 i kapalıdır. Butun tribunlerin uzerinde catı vardır. Sadece guney tribunlerinin alt bolumunun tamaminin ustu aciktir.
Koltuklar plastik ve 50 cm. enindedir. Koltukların arasında 35 cm. bosluk birakilmistir. Tribunlere giris ve cıkısta kalabalıgın bloke olmadan düzenli bir şekilde dagilimi icin azami gayret gosterilmistir. Stadın bosalmasinin 8-9 dakikada tamamlanacagı hesaplanmistir. Stada gelen ev sahibi ve misafir takimin otobusleri guney tarafindan soyunma odalarina yanina girebilecek ozel servis alanı planlanmistir. Bu alan icin emniyet faktoru onemli oldugu icin dedektor kameralar yerlestirelicek dısarıdan bu bolume taraftarlar giremiyecektir. Soyunma odalari oyun sahasina kolayca ulasilabilecek mesafede , oyun sahasiyla ayni mesafede ve seyircilerin ulasamıyacagi bir bolumde planlanmistir.
Projemizin celik (uzay catı ) olan tribun catilari haric tamamen betonermedir. Insaatin suratli metodlarla bitirilebilmesi icin projemizde onemli bir alan kaplayan tribun basamakları prefabrik ve aynı zamanda on gerilimli betondan meydana gelecektir . Tribun catıları yari seffaf "polycarbonate"' malzemeden olusacaktir. (Son yapilan ornek Amsterdam Arena )
Buyuk elektronik bir scoreboard mac sirasinda tekrarlar ( instant replay ) , animasyon ve reklamlar icin bir kumanda odasından idare edilecektir. Stad Kapasitesi ve Koltuk Kullanimi Kapasite Fiyat (s) 125 adet Suit 2,300 27,000 - 200,000 72 adet Loca 570 6,000 - 9,000 9275 adet Sezonluk 500 - 3,500 26250 adet Gunluk 4 - 90/mac 2087 adet Diger (Davetli Basin vs..)
Toplam: 40,482 Gunluk koltuklardan 3,179 adedi misafir seyirciler icin ayrilacaktir.
Suitler: Galatasaray taraftarinin sosyo - ekonomik profili dikkate alinarak yeni ASY satadinda "suit" konsepti getirilmistir. SCI tarafindan onerilen fiyat seviyelerine gore bu suit'ler icin talep edilecek yillik kira ucreti 27,000 - 200,000 USD arasinda degismektedir. Yukarida verilen fiyat uc farkli tipteki ( Beyaz, Sari, Kirmizi) ve degisik lokasyonlardaki suitlerin en dusuk ve en yuksek yillik kira ucretini yansitmaktadir. Gecmisteki taraftar baglilihi ve localara olan talep dikkate alindiginda suitlerin yuksek oranda dolu olacagi dusunulmustur.
Localar: Yeni staddaki localarin kalitesi mevcut localarin cok ustunde olup, sezonluk ortalama ucretleri 7,500 USD /loca olarak belirlenmistir. Fevkalade rahat seyir imkani saglayan localara zaman icerisinde buyuk talep olmasi beklenmektedir.
Sezonluk Koltuklar: Yeni stadda sezonluk koltuklara verilen hizmetlerin articagi dusunulerek sezonluk fiyatlar 500 - 3,500 USD arasinda belirlenmistir. Muhafazakar bir yaklasimla sezonluk koltuklarin 81% oraninda dolu olacagi dusunulmustur.
Geriye kalan sezonluk koltuklarin mac gunu satilacagi planlanmasina ragmen bu satislar gelir hesaplarina dahil edilmemistir.
Gunluk Koltuklar: Yeni ASY stadi yanlizca bir futbol stadi olmaktan oteye gidecek, bir sosyal ve kulturel aktivite merkezi olacaktir. Stadin bu ozelligi izleyici kitlesini de tamamen degistirecektir. Izleyiciler stad dahilindeki restaurant (Hard Rock Cafe, Planet Hollywood, vb) , bufe gibi hizmetlerden faydalanma imkanina sahip olacagindan koltuklarin degeri artacak, mevcut 6 USD'lik ortalama fiyatin cok daha ustune cikacaktir.
Yeni staddaki butun yerler koltuklu olacaktir. Bilet fiyatlari yapilan pazar arastirmasi sonuclarina bagli olarak 4 ila 90 USD araliginda belirlenmistir.
Yillik Suit Gelirleri: 6.8 milyon dolar. Loca ve Sezonluk Koltuk: 9.9 mil. dolar. Gunluk Koltuklar: 10 milyon dolar. Kapanabilen Konser Salonu I$te bu yeni stadimizda en cok ilgimi ceken bu resminde gosterilen harika duzenek. Daha onceki resimlerde gormu$sunuzdur. Stadin guneydogu kismindaki tribunlerin catisi Top gibi bir kure $ekinde bir yer var. Stadin o kismindaki tribunler ozel yapim bir perde ile kapatilmak suretiyle istendiginde 6.000 ki$ilik kapali bir konser salonu haline getirilebilecek. Bu kisim Istanbulda e$i olmayan bir konser salonu haline donu$ebilecek $ekilde in$a edilecek. Mac olmadigi zamanlar burasi konserler ve gosteriler icin ayrica gunluk kiraya verilebilecek ve ekstra gelir elde edilebilecek.. Stadi cok amacli bir huvviyete sokan bu konser duzeni; catidan itibaren akustik perde ile cercevelenip, kubbe ile belirlenen ve portatif sahnesi ile dahili alana donu$en yakla$ik 6.000 seyirci alabilecek tribun bolumudur. Bu ozelligi , stadi Istanbul'da show ve konserlerin izlenebilecegi onemli bir kultur merkezi haline getirmektedir . Bu tip stadlarin en onemlisi Toronto'daki Skydome projesidir. Bu cok amacli ve kapanabilen stad emsallerinin oncusu olan Skydome'un mimarlari Brisbin Brook Beynon Architecs , ayni zamanda ALI SAMI YEN stadi projesininde mimarlaridir.
Likör Fabrikasi Arazisi Mecidiyekoy is ve ticaret bolgesinde bulunan Likor Fabrikasi Arazisi son derece kiymetli olup, ticari olarak degerlendirildigi takdirde buyuk bir gelir potansiyeli tasimaktadir.
Kulubumuz bu araziye talip olmaya karar vermis ve kapali zarf usulu ile yapilan teklif asamasina katilmistir. Ihaleye katilma sarti olan bir trilyon TL tutarindaki teminat mektubu Finansbank'tan temin edilmistir. Ihalenin ilk asamasi 31 Temmuz 1998 tarihinde neticelenmis ve Kulubumuzun en yuksek teklifi verdigi gorulmustur. Ihalenin acik arttirma usulu ile yapilan ikinci asamasina Klubumuzun yanisira dort kurulus davet edilmistir.
4 Eylul 1998 tarihinde yapilan acik artirmaya Klubumuzle birlikte iki kurulus katilmistir. Acik artirmayi 42 milyon USD teklif veren Kulubumuz kazanmistir. Verilen teklif uyarinca bu bedel 7 milyon USD tutarinda alti esit taksitte odenecek olup, birinci taksit tapu devri sirasinda odenecektir. Diger taksitler, odemenin gerceklestigi yili takip eden yilin sonunda baslayacak ve birer yil arayla yapilacaktir.
Acik artirma sonucu Tekel Genel Mudurlugu ilgili onay mercilerine basvurulmustur. Tapu devir islemlerine bu onay mercilerinin satisi onaylamasini muteakiben baslanacak ve satinalma islemi tamamlanabilecektir, ancak, Tuzuk geregi oncelikle, Genel Kurul'un arazinin alimi icin Yonetim Kurul'una yetki vermesi gerekmektedir.
Likor Fabrikasi arazisi imar planinda "is merkezi" olarak yeralmaktadir. Imar plani, 23,171 m2 arsa uzerinde 1'e 3 oraninda yerustunde, ayni oranda yeraltinda insaat izni vermektedir. Bu hesaba gore; yaklasik 71,000 m2 yerustunde ve 71,000 m2 yeraltinda olmak uzere toplam 142,000 m2 insaat yapilabilecektir.Yapilan arastirmalar sonucunda; Mecidiyekoy Bolgesinde halen ticari ve ofis binalarinin rayic m2 satis bedelinin 2,000 ila 3,000 USD oldugu tespit edilmistir.
Likor Fabrikasi arazisinde yapilacak insaat tamamlandiginda, sadece yerustu kisimlarin piyasa degeri 142 ile 213 milyon USD mertebesinde olacaktir. Bu hesaba yeraltinda yapilacak ve otopark ya da baska amacla ticari alan olarak degerlendirilebilecek insaat degeri dahil degildir.
Arsa aliminin Genel Kurul'ca onayini takiben, insaatin projelendirilmesi ve yapim isleri icin muteahhit firmalarla temasa gecilecektir. Arsa bedelinin finansmani icin ozellikle muteahhit firmalarin ilgisi bu asamada baslamis olup, degisik alternatifler sunmaktadirlar. Finansman Yapilacak olan Ali Sami Yen stadiyla ilgili en cok konusulan biz bu borcu nasil odeyecegiz. O da bir plan dahiline oturtulmus tabi ki projede... Bu plana gore her ay odemeler hala yapiliyor zaten.
Eger planlandigi gibi Stad'a ilk kazma Mayis sonunda vurulursa harcanacak paralarda o tarihten itibaren artacak. Plana gore Ekim 1999 da butun yikim bitmis ve ilk beton dokulmeye baslayacak.
"Hayal kurmayalim bu stad olmaz sen bunlari bosuna anlatma" diyebilirsiniz. Benim sahsi gorusum onemli olan yikima bir baslamak. Baslamak bitirmenin yarisidir. 1999 butcemiz ve yapilan kredi anlasmalari ile Ocak 2000 e kadar odemelerde aksama olmayacagi belli . O tarihe kadar odemeler fazla butce sarsacak turden degil. Ama stadin kaba insaati bitmesine dogru subat 2000 den itibaren isler yogunlasiyor. Tabi ki yuklenici sirketlerin hakedisleride. Tablodanda gorulecegi gibi Stad icin Odemeler 2001 yilinin Haziran ayina kadar devam ediyor. Ama ozellikle subat 2000- subat 2001 arasinda odenmesi gereken yaklasik 85 MILYON AMERIKAN DOLARI var. Iste bu cok zor gibi. Cok buyuk bir meblag. Her ay ortalama 6-7 Milyon Dolar lazim. Benim tahminim Stadi yikariz kaba insaat yukselmeye baslar. Mart veya Nisan 2000 gibi HELP leriz. O sira kongre mongre derken para isleri aksayabilir insaat yavaslayabilir. Bu durumda onumuzdeki sene Mart ayinda ya "Devlet baba yardim et, bu stad ulkenin de gururu ben basladim sende bir el at" diyecegiz. Ya da agir aksak ilerletip odemeleri ve yapim asamasini uzatip Aralik 2000 yerine bir yil sonraya Aralik 2001 yilinda bitirecegiz. Ama merak etmeyin bu stad oyle yada boyle bitecek. Yeter ki MAYIS ayinda yikima baslayalim.
Bu 2000 yilindaki odemeler dengesine Aktif hanesine yazilacak kalemler eklenirse belki bu durumda bu donemi rahat atlatabiliriz. Bustada icin henuz hic bir sponsorluk anlasmasi yapilmadi. Projede ornekler verilereke onceden yapilabilecek sponsorluk anlasmalarindan kazanilabilecek 23.711.000 AMERIKAN DOLARI kazanilabilecegi dusunulmus ama maliyet disi tutulmustur. Insaat maliyeti 99.7 Milyon dolardir.
Bence eger daha stad yapilmadan bu 23.7 milyon dolarlik sponsorluk yapacak firmalari bulabilirsek ilac gibi gelecektir. Stad yikilipta kaba insaat yukselmeye basladiktan sonra yani Aralik 1999- Ocak 2000 gibi bu sponsorlari bulmak ve on anlasma imzalamak daha rahat olacaktir. Buradan gelcek parada ilac gibi gelecektir.
Projede finanse edilebilecek yapilar icin oneriler ve orenkler sunlardir. Oneriler Yaklasik Maliyet (USD) ------------------------------------------------------------------------ Scoreboard.......................................... 1.612.000. TV ekranlari ve Monitorler.......................... 1.000.000. Saat................................................ 200.000. Koltuklar........................................... 3.611.000. Suitlerin dosemeleri................................ 5.000.000. Guneslikler......................................... 9.288.000. Saha Isiklandirmalari............................... 2.000.000. Buyuk ekranlar...................................... 1.000.000. ------------------------------------------------------------------------
TOPLAM: 23.711.000. USD. Bu tutarlar insaat maliyetini de dusurecektir.
Ben hala en onemli noktanin yikim asamasina gelmeyi goruyorum. Yikima basladikmi kopruyu gectik demektir. Bu projenin hazirlanmasi icin bile 7.5 milyon dolar harcandi. Projenin finansman modelinin cikarilmasi icin dunyanin en iyi sirketleri ile calisildi. Ben onlara guveniyorum. Bazi nakit akim sorunlari olabilir. Belki beklenen Kredilerde aksamalar olabilir ama sonucta bu is ya olacak ya olacak. Onemli olan baslamak.
Rahmetli Baris Manco'nun bir parcasi vardir.
Tanri butun kullara rizkini dagitirken Kimi sirtustu yatar kimi bosta gezerken Kul Ahmet erken kalkar "Haydi Ya Nasip" derdi ... Kimseler anlamazdi "Ya Nasip" demekti O mahallede herkes gomlek giyerdi Bizim kul Ahmet bir gun bir ceket diktirdi Konu komsuya dert oldu Kul Ahmetin ceketi ... Mahalleli kahvede muhabbet pesindeyken Leylekler lak lak edip peynir gemisi yuklerken Kul Ahmet erken kalkar Sabaha "Ya Kismet" derdi Kimseler anlamazdi "Ya Nasip" demekti .... Bizde o hesap "Ya Nasip" dedik girdik bu ise. simdi butun KONU KOMsU bizle dalga geciyor MAHALLELI lak lak ediyor. Ama sonunda BARIs Abinin o sarkida dedigi gibi biz ceketimizi verip yardim etmeyecegiz. O gunler gelecek. ibreti alem olacak ALI SAMI YEN.
Biz stadin gelirleri ile paraya para demeyince ihtiyac sahipleri bize gelip yalvaracak. Parali baskan gelir, gider. futbolcu gelir, gider ama Baki kalan ne var. O onemli... Bir zamanlar Malatyaspor da tepelerdeydi. Parali bir baskanlari vardi Nurettin Guven. Adam bir kacip gitti Malatyaspor nerelerde? Bugunlerde de parali Baskanimiz var diyip bobourlenenler de bir gun boyle para sacan adam bulamayinca neler oalcagini dusunuyorlar mi? Sinan Kalpakcioglu anlatiyor Oncelikle, Sinan Bey, bize bu konuda cok ayrintili bilgi verdi, ancak bazi bilgileri ve isimleri henuz resmilesmedigi icin yazmamamizi rica etti... Dolayisiyla, cogu ticari sir sayilabilecek bilgileri buraya aktaramayacagim.
Ilk olarak, stadin yapilmasina suan hicbir engel yok. Trafik raporu, çevre raporu, belediyeden tescil, insaat ruhsati vs. tumu tamam. Istenildigi an insaat baslayabilecek durumda. Tek sorun, insaata baslama tarihi konusunda Gençlik ve Spor Genel Mudurlugu'nun verdigi son tarih, su an asilmis olmasi... Ancak Galatasaray Klubu'nun geçerli mazeretleri (buna mucbir sebebler deniyor GSGM ile yapilan sozlesmede) bulundugu icin, bu konuda bir uzatma talebi GSGM'ne gonderilmis. Insaati yapacak firmayla sozlesme imzalandiginda, bu sure uzatilacak, dogal olarak. Bu konuda basinin yaygara koparmasini anlayamiyorlar.
Stadin finansmani sureci oldukca uzun. Yapilan bir cok sey var. Belki de bu yuzden 'Bize neden tek alternatifle geliyorsunuz' sorularina cok icerliyorlar. Sinan Bey 'Niye biz sizin zamanini alalim? Bizim isimiz bu, görüsüyoruz, onlarca alternatifi degerlendiriyoruz. Bize bu yetkiyi siz verdikten sonra Kulup icin en iyisini bulmaya calisiyor ve en iyisini sunuyoruz.' diyor. Bu yuzden olsa gerek, ASY Projesi icin yapilanlari, alternatifleri bize uzun uzun anlatti. Ben burada ozetlemeye calisacagim.
ASY Projesi icin Yonetimin finansman arayislarini 5 baslik altinda toplayabiliriz.
STAD AS kurup hisselerini halka açarak finansmani yaratmak Bu model, Manchester ornegi. Gayri Menkul Yatirim Ortakligi (GMYO) yoluyla IPO'ya gitmek (senetleri satmak) yontemi, iki yildir Turkiye'nin basina gelen iktisadi kriz, deprem vs. nedeniyle uygulanamamis. Sirket kurulmus, IPO icin ATA Menkul Degerler sirketi ile ortak calisma yapilmis. Hisse senetlerinini yurtdisinda kote edilmesi için tam 75 banka ile 'Global Coordinator' tayin etmek uzere gorusulmus. Yatirim bankalarinin çogu proje ile ilgilenmisler ve bazilari 'hisseleri halka acma yontemleri'nin prezantasyonunu da yapmislar (Credit Suisse, Deutsche Morgan, Merill lynch vs.) . Ama tum bu calismalar bir sonuca ulasamamis. Gecen iki yilin borsanin durumu gozonune alindiginda, goze alinamamis.. Gerek yabancilardan, gerekse yonetim tarafindan... Aslinda bu yontem, anladigimiz kadariyla, bundan 2 yil once ilk planda dusunulen yontem. Ancak kriz nedeniyle bir turlu hayata gecirilememis. Peki simdi olabilir mi ? Bugunku kosullarda olabilir gibi gozukuyor. Hatta, gecen yazimda da bahsetmistim, bizim borsadan bile bu konuda istek gelmis... Ancak simdi Yonetimi bu konuda sikistiran bir baska faktor var: Zaman.. Bu yontemin klasik sureci icin 6-8 ay gerekiyor. Buna bir de bu is bittikten sora insaat hazirliklari vs.'yi eklerseniz 1 yili buluyor. Bu da insaatin gecikmesi demek... Belki de stad icin anlasma imzalamak kendilerine kongrede avantaj saglayacagi icin bu yolu secmiyorlar.. Belki de acil nakite ihtiyaclari oldugu icin.. Cunku anlasma imzalandigi anda Galatasaray Klubu 15 milyon dolar gibi buyuk bir meblagi hemen aliyor! (Bugune dek harcadigi paralar, biliyorsunuz toplam maliyetin icerisinde).. Ama bir neden daha var: Avrupa Ligi! 2 yil sonrasi icin bu lige girebilmek, hayati bir onem tasiyor. Ve bu lige suanki stadla girmemiz mumkun degil, UEFA, CL maclarini bile burada oynatmak istemiyor, biliyorsunuz... Insaatin 2 yil surecegi dusunulurse, zaman meselesi hakikaten onem kazaniyor. Zaten ligler bitmeden baslanamaz. Arti ligler bitince de, hemen kazma vurulamiyor, 2-3 ay hazirlik sureci gerekiyor... Ama GMYO dusuncesi, stad bittikten sonra tekrar gundeme gelecek, anladigimiz kadariyla...
STAD A.S. kurup bu sirkete yabanci kaynakli yatirim kredisi temin etmek. 100 milyon dolar tutarindaki bu krediyi o donem icerisinde ne yurdisinda ne yurt icinden bulamamislar..
STAD A.S'ye stratejik bir ortak almak Bu, malum AIG. AIG'e hisse satisiyla gelecek paranin bir kisminin STAD A.S sermayesine ilave edilmesiyle ve mahkeme bilirkisilerinin degerlendirmesi sonucu ortaya cikan degerin de ayni sermaye olarak ilave edilmesiyle, zaten 100 milyon dolara ulasiliyor. Bu olursa, AIG'in bulacagi uluslararasi yatirim kuruluslari beklenen finansmani yapabiliyor. Ancak bu yontem, AIG'in Sportif A.S.'ye olan ortakliginin henuz belli olmamasi nedeniyle askida.. AIG'in ortakligi Kongre'de kabul edilmezse, zaten bu yontem otomatik olarak devreden cikiyor....
Stad insaatini yapacak muteahhitin krediyi bulmasi ve
Stad insaatini yapacak müteahhidin yap-islet-devret modeliyle finansman yaratmasi. Bu baslik altinda Turkiye'den ve Yurtdisindan epey firmayla gorusulmus... Ancak gecen yilki kriz nedeniyle gorusmelerden bir sonuc alinamamis. Turkiye kismi icin Bayindir, Alarko-Alsim, Yuksel, Tekfen, Nurol, Gok Yapi, Tepe, Ceylan gibi ulkemizin tum kalburustu sirketleri var. Bir parantez : stadin maliyetinin Turk sirketleri yapsa daha dusuk olurdu elestirisini sorduk. Ismini burada yazamayacagim epey muteber bir mutehhit sirketinin sahibinin bu konuda bir onerisi olmus. 25 milyon dolara yapariz demisler. Ama stadi yikmayiz, iskeleti koruruz! Fenerin yaptigi gibi yani...(ki Fener bile bunu 15 milyon dolara yaptiriyor) Stadin bugunku halinin kullanilamaz duruma geldigi anlatilmis, ekonomik omrunun doldugu soylenmis ve hazirlanan projeye gore maliyet istendiginde - tahmin edebileceginiz gibi - ongorulen maliyet cikmis... Ustelik iskelet korunarak...
Anladigimiz kadariyla bugun karar kilinan yontem bu. Birincisi, Turkiye'deki ekonomik durumun iyilesmesiyle, gecen yillarda gorusulen firmalar tek tek geri donmeye baslamis... Ikincisi, yukarida bahsettigim 'zamanlama meselesini en iyi bicimde cozen yontem bu.... Ve ucuncusu, bu yontemde bugune kadar stad icin harcanan tum paralar faiziyle birlikte arti hatta daha fazlasi (tamamen negotiation meselesi!) hemen geri alinabiliyor. Simdi Galatasaray Yonetiminin elinde 4. yonteme gore 3 adet teklif var. Arti AIG'in finansmanini saglayacagi teklif. Tekliflerin ayrintilarina burada giremeyecegim. Cunku yazilmamasini rica ettiler. Ancak sunu soyleyebilirim, iclerinde bizi ferahlatanlar da var, endiselendirenler de... Tumunun ortak ozellikleri, oldukca elverisli bir geri odeme planlari olmalari.. Uzun vade, Turkiye kosullarinda dusuk faiz.. Hapsinde ortak olan, ilk 2 yil odemesiz. Ve yine ortak olan yon, anlasma imzalandigi andan itibaren Galatasaray'in bugune kadar harcadigi toplam 8.5 milyon dolarin ve fazlasinin hemen klube geri donmesi. Ki bu klubu oldukça rahatlatacak bir miktar.
Son notlarim:
ASY projesinin finansmaninda IPO yolu da bir sure sonra (stad bittiginde) gundeme gelecek gibi hissettik konusmada..
AIG teklifini konusamadik dedim ama, ayakustu soylesinin sonunda laflarken , Yeni AIG teklifi ortakligi + bir kisim hissenin halka acilmasi gibi ortak bir kombinasyon havasi aldim.
Stad karsiligi Gürpinar Belediyesi icin yaptirilacak 15 bin kisilik portatif stadin maliyeti de genel maliyetin icinde...
Turkiye'de son donemde spora girmeye calisan kaynaklari belirsiz bazi kurumlar da stadla ilgileniyorlar ve cok muthis avantajlar sunuyorlar ama yonetim bunlara itibar etmiyor....
Bu arada yeri gelmisken toplam resime bakip biraz ahkam kesmek istiyorum. Yonetici secmek bir tercih tarzini secmek demektir, bana gore.. Bir tip yonetici vardir, ornegin, yukarida bahsettigim bizim Turk firmasinin 25 milyon dolarlik teklifine baliklama atlar. Hem stadi 40 kisilik hale getirir, hem klubunun cebinden az cikartir.. Olur buyuk baskan.. Bir kismi, dunya capinda bir vizyona sahip olur, dunyada stad isletmeciligi, stad yapim trendlerini takip eder, olmasi gerekeni bilir, ama elindeki olanaklara gore hareket eder. Olmasi gerekene ulasamaz belki, ama olanaklarini en iyi bicimde degerlendirir. Bir kismi, olanaklarini veri olarak almaz, hedefi neyse ona gore hareket eder. Bazilari da olanaklarini da degerlendirmez, acik secik bir hedefi de yoktur zaten... Bizim baskan ve yonetim, anladigim kadariyla, hem en iyisini istiyor, hem de imkanlara gore olanaksizi... Bu stad isi icin bugune kadar sadece bize gosterilen isimleri sayarsak, 120'yi askin firmayla gorusme yapilmis olmasi gerekiyor. Ben Turkiye'deki hicbir klubun baskaninin F.Suren kadar gozu kara bir baskan olabilecegini zannetmiyorum. Tamam, bizim camia buyuk. Ama Fenerbahce camiasi da buyuk, hicbirinin F.Suren'inki gibi buyuk projelere cesareti yetmiyor. Bu konuda bizimkiyle yarisabilecek tek baskan adayi, Ali Sen'di... Ali Sen pes etti, birakti. Faruk Suren ise pes etmiyor. Bugun kadar getirdigi, 4 yildir olgunlastirdigi butun projelerinin, konjonkturel olarak uygulanma surecinini hemen basinda oldugunu biliyor. Yani, su an hem AIG konusunda hem de Stad konusunda yemeklerin pisirilmeye hazir oldugunu goruyor. Ocaga ogalgaz geldi, tuz, biber ve yemegin diger unsurlari tamamlandi. Kongre'den gecirebilmek icin buyuk bir inatla pesini birakmiyor. Bu bir kisisel hirs mi? Yoksa, Galatasaray tarihine altin harflerle gecmek konusunda hissettigi ona yaklasma duygusunun verdigi bir baska hirs mi ? Dusunsenize, baskansiniz, diyelim ki 6 yil...takim 6 yil boyunca sampiyon... Yeni bir stad yapmissiniz, inanilmaz guzel.. gelirleri geometrik olarak katlamissiniz... ABD?li Ortaginiz sizi kendi ?tarzina? alistirmis... Borsa'da klubun hisseleri almis basini yurumus... Avrupa Ligine secilmissiniz... Fenerbahce Kayseri'ye, Besiktas Van'a deplasmana giderken, 'ulan bu hafta Madrit deplasmani var, Real de cok formda anasini satayim' diye dusunen taraftarlarin gozunde ne olursunuz ? Seba Efsane Baskansa eger, Faruk Suren'i siz soyleyin...
Bence Faruk Suren'in inadinin kokeninde, bu yatiyor...
Galatasaray Spor Kulübü'nün kuruluş hazırlıkları, o zamanlar Galata Sarayı Sultanisi adıyla anılan lisede yapıldı. Sonradan kayıtlara 1 numaralı kurucu olarak geçen Ali Sami Bey'le birlikte, Asım Tevfik, Emin Bülent, Bekir Sıtkı, Reşat Şirvani, Celal İbrahim, Tahsin Nihat, Abidin Daver ve Refik Cevdet kurucular olarak bilinir.
1 Ekim 1905'te Galatasaray Terbiye-i Bedeniyye Kulübü adıyla kurulan birliğin amacını da Ali Sami Yen şöyle anlatır: "Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak. Türk olmayan takımları yenmek."
Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audace(Cesaret) konulması yolunda görüşler ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya varılmıştır.
Araştırmacı Cem Atabeyoğlu, Galatasaray adının, bu takımın yaptığı ilk maçta Rum ekibini 2-0 yenerken, seyircilerin onlardan "Galata Sarayı efendileri" diye söz etmelerinden doğduğunu yazar. Bunun üzerine kurucular da ismi benimserler ve " Adımız Galata Sarayı olsun" derler.
Galatasaray Lisesi gibi Türk Milli Eğitiminde çok önemli bir yeri olan kurumun bağrından çıkan Sarı Kırmızılı kulüp, kültürel boyut da dahil olmak üzere, pek çok yönden de öncü olma niteliğini her zaman sürdürecektir. Galatasaray'ın 1 numaralı kurucusu Ali Sami Yen, Ellinci Yıl kitabında kuruluşun öyküsünü şöyle anlatır:
"1 Ekim 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat öğretmenimiz merhum Mehmet Ata Bey'in dersi esnasında birkaç arkadaş başbaşa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik.
İlk girişimler oyuna ve mücadeleye yönelik arkadaşlardan Asım Tevfik Sonumut, Reşat Şirvani, Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver, Kamil ... gibi gençlerdi.
Okulda eğitim gören Bulgar ve Sırp öğrencilerden çevik ve kuvvetli olanlar da bize katılmışlardı. Asım'ı muhasebeciliğe, Cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de reis olmuştum.
Asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakta mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. Ben Reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi.
Yani o zaman reisliğe ve diğer vazifelere payeyi en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci reisliği formaları yıkadığı için almıştı.
Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmekti."
Devleri bir bir dize getirdik Arsenal'e Parken'i dar ettik G.Sarayımız'la tarihe geçtik. 10 kişi kaldık ama yılmadık Sakatlandık, asla yıkılmadık Aslanımız'la yine destan yazdık 17 Mayıs 2000... Tarihe yeni bir Türkiye bayramı olarak geçecek artık. Görenler görmeyenlere, bugünü yaşayanlar çocuklarına, torunlarına anlatacak. Dev Taffarel'i... Mehmetçik Bülent'i... Cengaver Hakan'ı... O aslanları... Tarih unutmayacak, efsaneleri Türkiye yıllar geçse de gururla anacak. NE devleri yıktık birer birer... Sahada yıkamadılar, her yola başvurdular, başaramadılar. Hagi'ye haksız kırmızı kart gösterildi, yetmedi. Bülent sakatlandı, pes etmedi. Arsenal ne yaptıysa yıkamadı. Çünkü onlar kahramandı, hepsi birer altın adamdı. Ve altın adamlar, hakları olan kupaya bilek gücüyle ulaştı
Şan bizim, şeref bizim KİM bekliyordu ki bunu! Terim, "Türk futbolunda heyecanı mayıs ayına taşıyacağız" derken, kim inanıyordu! Belki bir kaç kişi... Ama mutlaka Galatasaray onbiri... İnandılar, kazandılar. Avrupa'nın devlerini yıktılar, UEFA Kupası'na Galatasaray'ın, Türkiye'nin adını yazdırdılar... Sağolun aslanlar... Varolun çocuklar... Şan bizim, şeref bizim... Ve yarınlar da bizim...
Öyle bir başladık ki maça... Tribünde üstünlüğü ele geçiren taraftarlarımızın da desteği ile fırtına gibi... Hagi haksız bir kararla kırmızı kart gördü, yılmadık... Bülent sakatlandı, kolunu sardı, devam etti, yılmadık... Çünkü sahada 11 veya 10 kişi değildik... 70 milyon Galatasaraylıydık... Ve bileğimizin gücüyle söke söke kazandık.
3. ve 16. dakikalarda Arif'le yokladık Arsenal kalesini, Seaman'ı geçemedik. 26. dakikada Hakan Şükür'ün dengesini kaybetmesine rağmen vurduğu şutun auta gitmesine yandık. 34. dakikada Overmars'ın nefis vuruşunda Taffarel'in kurtarışıyla rahatladık. Ah o 48. dakikada... Hagi, Okan'a, o da Hakan'a aktardı. Hakan'ın şutunda direkten dönen topa yandık. 70. dakikada Capone'nin şutu Seaman'ı yıktı ama gol olmadı, üzüldük. Normal süre bitmiş, umudumuz artarak devam etmişti... 95. dakikada Adams'la karşılıklı itişen Hagi'nin haksız bir kararla kırmızı kart görmesine yandık. Ama inanmıştık bir yere... Yılmadık. Ve her geçen dakika devleşen Taffarel'e şahit olduk. 104. dakikada Henry'nin, 108. dakikada Parlour'ın, 112. dakikada Kanu'nun şutlarındaki kurtarışlarıyla gurur duyduk. Ve penaltılar... Ergün attı... Suker, direğe çarptırdı. Hakan Şükür ağları havalandırdı. Parlour karşılık verdi. Ümit yine kaçırmadı... Vieira'nın şutu direği salladı. Ve Popescu son vuruşu yaptı: Galatasaray şampiyon... Ne mutlu Türkiye'ye.
'Yarınlar da bizim' Terim, "Konuşmakta güçlük çekiyorum" dedi ve ekledi: "Ülkemize hayırlı olsun. İnşallah devamını da getiririz" GALATASARAY Teknik Direktörü Fatih Terim, maçtan sonra konuşmakta güçlük çekiyordu... "Ne diyeceğimi bilemiyorum" dedi, "Kelimeler boğazıma düğümleniyor" diye de ekledi. Sarı - Kırmızılı takımın hocası, derin bir nefis çektikten sonra da devam etti: "Yarınlar da bizim... Ülkemize hayırlı olsun. İnşallah devamını da getiririz. Bizi destekleyen bu insanların hepsine teşekkür ediyorum. Bize güvenen herkesle, bu çocuklarımla iftihar ediyorum. İnşallah devamını da getiririz." Ve penaltı kahramanları... Topa gelirken neler düşünüyorlardı? Ne hissediyorlardı? Önce ilk penaltıyı atan Ergün de söz: "Çok heyecanlıydım. Ama hocam ilk penaltıyı atar mısın, diye sorunca kabul ettim. Derin bir nefes çektim. Soğukkanlılığımı sağlamaya çalıştım. Ve vurdum. Gol olunca dünyalar benim oldu." Sıra son penaltıyı atan Popescu'da: "Benim futbol hayatımın en önemli vuruşu herhalde buydu. Bu güzel ülkeye bu mutluluğu yaşattığımız için çok mutluyum. Herhalde şu an dünyanın en mutlu insanı benim."
Yer yerinden oynadı! Dünya'nın dört bir yanındaki Türkler maçı coşkuyla izledi, çeşitli illerde de şölenler düzenlendi GALATASARAY'ın UEFA Kupası finalinde Arsenal'le oynadığı karşılaşma nedeniyle Dünya'da adeta yer yerinden oynadı. Dünya'nın dört bir yanındaki Türkler maçı coşkuyla izledi. Avrupa ülkelerinde, ABD'de, Afrika'da, Asya'da ve Avustralya'da maç için dev ekranlar kuruldu. Kazakistan'da Türk şirketleri tarafından işletilen üç otelde sporseverler için özel programlar hazırlandı. Almanya'da, Fransa'da, Hollanda'da, Avusturya'da ve diğer Avrupa ülkelerinde Türkler karşılaşmayı tezahüratlarla izledi.
Taksim'de izdiham Taksim'de kurulan dev ekran nedeniyle izdiham yaşandı. Binlerce taraftar ellerinde bayraklarla maçı izledi. İstanbul'un her bölgesinde aynı tür uygulamalar göze çarptı. İzmir, Ankara, Adana ve diğer illerde de dün Sarı - Kırmızı bir gece yaşandı.
Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turu Rapid Wien-Galatasaray: 0-3 Galatasaray-Rapid Wien: 1-0
Şampiyonlar Ligi (H) Grubu: Galatasaray-Hertha Berlin (Almanya): 2-2 Milan (İtalya)-Galatasaray: 2-1 Chelsea (İngiltere)-Galatasaray: 1-0 Galatasaray-Chelsea: 0-5 Hertha Berlin-Galatasaray: 1-4 Galatasaray-Milan: 3-2
7 puanla grup üçüncüsü olan Galatasaray, UEFA Kupası'na katılmaya hak kazandı.
UEFA Kupası 3. tur: 23 Kasım 1999: Bologna-Galatasaray: 2-2 9 Aralık 1999: Galatasaray-Bologna: 2-1
4. tur: 2 Mart 2000: Borussia Dortmund-Galatasaray: 0-2 9 Mart 2000: Galatasaray-Borussia Dortmund: 0-0
Çeyrek final: 16 Mart 2000: Real Mallorca-Galatasaray: 1-4 23 Mart 2000: Galatasaray-Real Mallorca: 2-1
Yarı final: 6 Nisan 2000: Galatasaray-Leeds United: 2-0 20 Nisan 2000: Leeds United-Galatasaray: 2-2
Final: 17 Mayıs 2000: Galatasaray-Arsenal: 4-1 (penaltılarla)
yorumlarınızı bekliyorum . . .
bu ne len oku oku bitmez
eline sağlık
Yorum için teşekkürler de ben daha fazla ilgi beklemiştim
emeğine sağlık kardeşim bencede üst konu olsun plz