Günün son dersinin bitmesiyle kendini dışarı atan Sarp, havanın yeni yeni kararmakta olduğunu görmüştü. Şehrin fabrikaların pis dumanı ve Aralık ayının soğuk ayazıyla karışık kekremsi havasını ciğerlerine çeken genç derin derin düşündü; ben neden burdayım? Etrafına bakındı, 10 dakika önce aynı derslikte olan sınıf arkadaşlarının umarsızcasına birbirleriyle bir şeyler konuşup attıkları gürültülü kahkahaları gözlemledi. Kendi kendine sordu: Neden bu kadar mutlulardı? Kendilerini bekleyen umutsuz ve vasat geleceğin tehdit ediciliği altında neden hiç rahatsızlık duymuyorlardı? Bir cevap bulamadı, yürümeye devam etti. İçinden kendi kendine okkalı bir küfür savurdu, yaptığı tercihlerin pişmanlığı her gün bir hançer gibi saplanıyordu sırtına. Sokak lambasının cılız ve titrek ışığının aydınlattığı sokağın içinden yol boyunca yürüdü ama tercih yaptığı zamanki ruh halini bir türlü anımsayamadı, neden böyle bir şey yapmıştı ki?. Sonrasında bir anlığına telefondan gelen bildirim sesiyle irkildi, gelen mesajı kontrol etti, evet her zamanki gibi bir dişi daha onun kahve içme teklifini reddetmişti. Genç bunu aldırış etmedi kulaklığını taktı, yürümeye devam etti, açtı YouTube'u yarım kalan Akasya Durağı bölümünü izlemeye koyuldu. Şu pis kokulu şehirde ona en iyi gelen şey şüphesiz ki buydu... |
Bildirim