Günümüzde Espor ve Üstünde Çalışmalar vb. (2. sayfa)

quote:

Orijinalden alıntı: algülümvergülüm

quote: Orijinalden alıntı: NR1 Kwestia quote: Orijinalden alıntı: algülümvergülüm quote: Orijinalden alıntı: NR1 Kwestia quote: Orijinalden alıntı: algülümvergülüm Burası dh hocam kimse okumaz Bizim bir şeyler yapacak gücü elde etmemiz için bunu okuyan kişilerle birlik olmamız lazım okumayanlar şimdilik habersiz kalsa da olur :) Hocam post kasıyorum bireysel algılamayın Ben de cevap niteliğinde bir şeyler yazıyorum ki sende +1 tane daha post at diye :D

Sağolun hocam

quote:

Orijinalden alıntı: sipidik

Dediklerinde kısmen haklısın fakat riot games o kadar iyi yönetiyor ki pazarlama işini. Oyunun seyir zevki artıyor ev arkadaşım dota 2 oynuyor lolden bi hero soyle desen dıraven derdi fakat benle oturup lcs maçlarını izliyor. Lole yapılan her yatırım karşılığını alıyor her reklam karşılığını alıyor. Cs:go çok popüler ama kim neden cs go izlesin adam gider 1080p savaş filmi izler işte.

Sen resmen futbol takımların dev sponsorları var ama su topunun yok demişsin. Kim niye su topuna destek olsun biz de oynuyoz yazın

quote:

Orijinalden alıntı: calibrane

hepinize başarılar ama bunu okuyacak delikanlı burda yok.

quote:

Orijinalden alıntı: Rapid Step

100 satır yazı var 99 u boş dicektimde tamamı boş

quote:

Orijinalden alıntı: NR1 Kwestia

Aslında bu yazıyı yazmak beni üzüyor ama yazmak istiyorum.
Bilinmesi gereken şey insanlarımızın oyun ve oyuncu kavramlarını, oyun sektörünü yanlış anlamış ve bu anlayışa göre davranıyor olması.

;) Önce "Oyun" kavramından bahsedelim...
Oyun, herkesin çok iyi bildiği gibi eğlenilmesi, öğrenilmesi ve kişisel gelişime katkıda bulunması için oluşturulmuş belirli kurallarla desteklenmiş bir şeydir.

Oyun oynarken insan her şeyden önce eğlenmelidir, eğlenmeyi bilmelidir. Çünkü eğlenmek aslında oyun oynamanın temelidir. Kişisel gelişime katkısı ise aslında eğlenmekle bağdaştırılır, yani eğlendikçe ve yaptığınız şeylerden zevk aldıkça günlük hayatınıza da yansır bu durum. Öğrenmek konusu ise oyunların tarih boyunca değişimiyle ortaya çıkmış bir durumdur. En basit örneğiyle iskambil kartlarıyla oynadığınız her hangi bir oyun artık şans değil matematiğe bağlı olarak görülür. Aynı zamanda satranç, tavla, puzzle gibi oyunlar artık öğrenme ve zeka gelişimine katkıda bulunan şeyler olarak görülür ve direk zeka oyunu olarak anılır.

Ancak Türkiye ve Türk halkı olarak oyun denildiğinde, nedense insanların akılları çok farklı şeyler geliyor. Bunların en başında gereksiz olduğu ve zaman kaybı olduğu var. Neden ?
Çünkü Türk halkı olarak, bir şeyleri sadece başkalarının dillerinden duyarak hareket ediyoruz. Neden oyun oynuyorsun, kalk şunun başından, oğlum/kızım hadi yeter gibi. Bunları söyleyen ebeveynler, bundan 30-40 sene önce sokakta 4-5 taşı üst üste koyup onları devirmeye çalıştıkları günleri ve o zaman farketmeden öğrendikleri fizik kurallarını, matematiği, sürtünmeyi, etki-tepkiyi hatta momentumu düşünmüyorlar. Her seferinde eğilip taşların hizalarına baktıklarında, görüş açısının önemli olduğunu artık düşünmüyorlar. Bu dönemin oyunlarının artık aynı şeyleri bilgisayar ortamında barındırdığını araştırıp öğrenmiyorlar ve oyunu sadece 3-13 yaş arası çocukların oynaması gerektiğini düşünüyorlar. Bu görüşü ve düşünce tarzını değiştirmek sizlerin elinde, çünkü bu düşünce tarzının yarattığı sorunları şuan siz yaşıyorsunuz.

:o Sırada "Oyuncu" kavramı var...
Oyuncu kimdir ? Nedir ? Ne işe yarar ?
Oyuncu aslında zeka küpüdür. Oyuncu aslında görsel ve matematiksel zekayı aynı anda barındıran ve bunları el-göz koordinasyonuyla, zamanlamayla birleştirebilen kişidir. Oyuncu istatistik uzmanıdır, olasılık hesaplama uzmanıdır, strateji uzmanıdır.
Aslında oyuncu, bir çok şeydir. Ama ülkemizde oyuncu, çocuktur. Derslerine çalışmayan, tembel, ilgisiz, asosyal aptal bir insandır. Yani düşünce tarzı budur. Genel düşünce tarzının dışındakiler ise sadece oyuncuların saygı duyduğu kişilerdir. Yani ülkemizde, oyuncu sadece oyuncuların saygı duyduğu kişi olmaktan öteye gidememektedir.

Şimdi bu bahsettiklerimizi biraz açalım;
-Görsel ve matematiksel zekayı birlikte kullanmak ?
-Oynadığınız hemen hemen her oyunda, gördüğünüz her görüntüyü başka görüntülerle eşleştirir, sürekli olarak zamanlama ve hesaplama yaparsınız. Bazen bunu farketmeden yaparsınız, basit bir örnek vermek gerekirse, Assassins Creed oynamayanınız yoktur herhalde, atladığınız bir çatıyı ve oradan atladığınızda yetişebildiğiniz yeri unutmazsınız. Bu durum başka bir yerden atlarken bilinç altınızda bu hesaplamayı, aradaki mesafeyi çoktan yapıp, atlayıp atlamamaya karar vermenizi etkiler. Aynı şekilde, bu durumlar günlük hayattada karşınıza çıkar.

-Oyuncu istatistik-olasılık ve strateji uzmanıdır ?
-Evet garip gelebilir ama hepimiz bu konular uzmanız arkadaşlar.

İstatistik mi? O ne abi, ne alaka ? MMORPG oyunları oynayan arkadaşlarımızdan örnek verirsek, bir çoğunuz artık oynarken aldığınız eşyaların, kullandığınız skillere etkisine bakmadan, hesaplamadan karar veriyorsunuz. Bu aslında oyun içi istatistik yapmanızdan dolayı oluyor. League of Legends oyuncularından küçük bir örnek verelim; Dakika 32 olmuş, gerine gerine base atmışız, pat almışız bir rabaddon, ohh Ability Power oranınız n+120+[(n+120)x30]/100 artmış. Biraz önce kullandığınızda aynı rakibe 300 vuran yetenek şimdi 400-450'den aşağı vurmayacak. Bunun hesaplamasını bilinçsizce yaptınız ve ona göre oynamaya başladınız bile.

Olasılık hesaplama mı ? Abi ne olasılığı gözünü seveyim...
Evet arkadaşlar, olasılık hesaplama. Hatta gariptir bunu artık günlük hayatınızda da sürekli olarak kullanıyorsunuz. Mesela nasıl?

Haberiniz olsun, fotoğrafı gördüğünüz anda, oluşabilecek olasılıkları hesaplamaya ve çözümü aramaya başladınız bile. Aynı şekilde, sizce nasıl oluyorda League of Legends, CS:Go, Dota, Cod ve strateji oyunlarını oynuyorsunuz? Hop şuradan adam geliyor, o adam şuradan şu hızla gelse, şu kadar mesafeden şu skilli kullansa, ondan şu şekilde kaçsam, o sırada karşıdan gelen rakiplerden şu şekilde kurtulsam, sonra şu mesafeden şu kişiye vursam, onlar geri dönse, o olsa bu olsa.
Bu düşünceleri oyun oynarken, sürekli olarak beyninizin içinde çevirmeniz, sizleri olasılık hesaplama uzmanından başka bir şey yapmıyor.

İyi de abi, tamam hepsine tamam, strateji uzmanı nedir yahu ?
Asıl, bu konuda hepsinden daha çok gelişirsiniz. Strateji oyunlarını işin içine katmıyorum bile, çünkü onlar zaten strateji geliştirmek üzerine yapılmış oyunlardır. Peki ya diğer oyunlar, onların ne alakası var derseniz;
LoL oyuncuları ne zaman ejder alacaklarını, drake girmeden önce en azından bir rakibi eksiltmeyi veya rakipler uzakken bunu yapmayı, hiç olmadı birileri rakibi oyalarken bu girişimde bulunmanın daha mantıklı olduğunu bilirler. Şuraya totem atsam, adamlar buradan gelirken görürsem, kaçma şansım daha yüksek olur, gerekirse üst koridor oyuncusu ışınlanıp gelir ve anlık bir avantaj değişimi yaratırız gibi gibi.
Dust 2, Counter'ız. Bomba bölgelerini, 2-2-1 şeklinde dağılarak ve alan izleme avantajıyla koruyalım. Tamam, o zaman siz ikiniz A bölgesine gidip, şu ve şu noktalarda durun, siz ikiniz B bölgesinde şuralarda durun ve şu yönleri kontrol edin. Her hangi bir destek isteme durumunda ben ortada ve rakibi arkadan çevirebilecek bir pozisyonda bekliyor olacağım ve ani baskınlarda destek olacağım. Okay let's go, o zaman.
Bunların hepsi stratejidir ve siz oyunlarda bunları sürekli olarak düşünürsünüz.

:'( Son olarak oyun sektörü var...
Dünya ve Türkiye arasında bir kıyaslama yapacağım, komik gelecek ama doğru arkadaşlar...
Kore'de E-spor Bakanlığı var !!! Avrupa ve Amerika'da federasyonlar, profesyonel takımlar, profesyonel oyuncular, ligler ve bir çok profesyonel, oturmuş, gelişmiş sektör ismini hakeden şeyler var.
Peki ya Türkiye ? Gülsem mi, ağlasam mı...

Kıyaslamamız burada devreye giriyor, Kore için 2050 , Avrupa-Amerika için 2030 dersek, Türkiye'de oyun sektörü diğer ülkelere göre 2005 yılında diyebiliriz. Evet arkadaşlar, bu sektörde bu kadar geriyiz...
Bundan 8 sene önce 16 yaşımdayken kazandığım Rise of Nations Dünya Şampiyonası'ndan kazandığım 50.000$ parayı "Kumar ve Yasa Dışı Kazanç" olarak adlandıran bir hukuk sistemimiz var. Bu parayı, babamın banka hesabına, arsa satışı şeklinde göstermek zorunda kalışımız var.

Anlayacağınız, bizim ülkemizde çok şey var ama oyun sektörüne dair, gerçek bir sektör oluşturulması namına hiç bir şey yok.
Gariptir, bu durumu değiştirmek için yapılan hareketler diye bir cümleye başlayamıyorum, çünkü bizlerin dışında bu konuyla ilgili kimse yok...

Son zamanlarda gördüğümüz en büyük gelişme, 14-17 yaşında çocukların, profesyonel takımlara alınıp, 2-3bin lira maaşla sürekli antreman ve oyuna zorlanıp, yeteneklilermiş gibi piyasaya sürülmesi diyebiliriz. Ama bizim Dünya Halflife şampiyonu bir oyuncumuz var, bir gidelim görüşelim, ne bileyim sponsora ihtiyacı vardır ?
Bizim Dünya Dota şampiyonu bir oyuncumuz var, gidelim en azından uçak biletini ve masraflarını karşılayalım ?
Ne gerek var, bizim yatırım alanımız, üniversite öğrencisi ve üniversiteyi bitirmiş kişiler değiller ki... Bizim gelirimiz, kendi ekonomik özgürlüğünü almış kişiler değiller ki. Bizim gelirimiz, 16-35 yaş aralığında, bir oyunu daha rahat ve iyi oynayabilmek için bir mouse veya headset için 300-600 lirayı gözden çıkartabilen ve bunların ne kadar iyi olduklarını araştırarak alan kişiler değiller ki...
Bizim gelir kaynağımız, 6-7 yaşından 14-15 yaşları aralığında, oyunu başkalarına küfür etme aracı olarak gören ve bunu yaparken korkmasına gerek olmadığı için sürekli yapan, terbiyeden ve karakterden yoksun, ne yaptığını bilmeyen veya anlamlandıramayan, çocuklar...
Başında söylediğim gibi, bu yazıyı yazmak beni üzüyor ama bazı şeylerin bilinmesi gerekiyor...

Bizim ülkemizde, oyuncular artık benim 16-17 yaşımda yaptığım COD2 partilerindekiler gibi değiller, Knight Online oynarken tanıştığım ve sırf 2 çocuğuyla beraber, beni de alıp birlikte oyun oynayabilmek için evine çağıran, yediren içiren, bir hafta misafir eden Beyaz abi gibi değiller.
Silkroad Online oynarken tanıştığım ve ÖSS'de yaptığım tüm matematik sorularını yapmamı sağlayan, matematik delisi Seçil gibi değiller şimdiki oyuncular.
Şimdiki oyuncular, oyuncu etiği denen şeye sahip değiller...
Artık ülkemizde oyuncular, 7-15 yaş arasında, okulundan kaçıp, internet kafe veya evinde, oyuna girip, ego tatmini amacıyla, düşünmeden, ölçmeden, tartmadan, saygı duymadan oyun oynayan insanlar.
Birlikte oynadıkları kişilerin, kişiliklerine ve karakterlerine saygı duymayan, oyunu sürekli olarak korkmadan küfür edebilecekleri bir araç olarak gören, bunu yaptıkları için ne oyun içi ne oyun dışı hiç bir yaptırımla karşılaşmayacaklarını düşünerek daha cesur davranan kişiler, artık bizim ülkemizde oyuncular.

Ama benim, bizim oyuncu dediklerimiz;
Gerek takım arkadaşına, gerek rakibine, saygıda kesinlikle en küçük bir kusur etmeyen kişidir.
Yaptığı veya yapılan hatayı dillendirmeyen, olgunlukla karşılayan ve düzeltilmesi için elinden geleni yapan kişidir.
Oyunu oynarken, ne kadar ciddileşirse ciddileşsin, eğlenmeyi unutmayan ve bunu yapamadığında hatasının farkında olan kişidir.
Gariptir ama oyun içinde gördüğü karaktere dahi saygı duyan kişidir, oyuncu... Mesela, ben hala Ezio Auditore'nin babasına üzülürüm, çok efendi, çok kral adamdı yaa :'(
O çocukta babasız kaldı, üzüldü, ezildi, dert çekti, ahh Ezio ahh !
Skyrim'de Ulfric Stormcloak mesela, tamam biraz kırodur, hayvan gibi konuşur, güler falan ama güçlüye karşı güçsüzü, zengine karşı fakiri savunur. İyi adamdır aslında, başkaldırır, eşit olmak ister, herkese saygı duyulsun ister. Yiğit adamdır, mert adamdır... Saygı duyulması gereken adamdır...

Öyle işte arkadaşlar, Türkiye için Oyun-Oyuncu ve Oyun Sektörü kavramlarını böyle özetleyebiliriz...
Farkındayım, çok uzun oldu ama okursanız sevinirim. ( Şaka bir yana o kadar kısalttım ki aslında yazıyı, normalde uzun uzun yazsam, aman!!! )
İyi forumlar, iyi eğlenceler, iyi oyunlar diliyorum :)