Şimdi Ara

Hakkımızda Hayırlısı Olsun mu ? (3 Temmuz İçerir)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
246
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  •  Hakkımızda Hayırlısı Olsun mu ? (3 Temmuz İçerir)


    Uyku tutmadı yahu! Hollanda hafif soğuk bu gece. Uyumayı denemedim değil oysa ki; yataktan geldim bilgisayar başına tekrar. Döndüm durdum beceremedim uyumayı. Kişisel olarak bir sıkıntım yok Allah’a çok şükür, yuvarlanıp gidiyorum. Lakin Fenerbahçe, fazlasıyla kurcalıyor bu aralar kafamı.

    Hayatta en sevmediğim şey umutsuz olmaktır, umutsuz kalmaktır. 3 Temmuz sürecinde dahi umudunu yitirmemiş ben, artık zayıfladığımı, güçsüzleştiğimi ve umutsuzlaştığımı fark ediyorum. O dönemden bu döneme her seferinde ‘bu sene bambaşka olacak!’ sloganı ile girip, hüsranla çıkmaktan yoruldum. Acaba başta var gücümüzle verdiğimiz savaşta artık mağlubiyetin kokusu burnumuza gelmeye başladı da ondan mı böyle olduk ? Sakın yanlış anlamayın beni! Şike yaptık demiyorum, boşuna savaştık da demiyorum. Yine olsa yine savaşırım, Fenerbahçe’ye can feda diyorum. Lakin bir şeyin altını özellikle çizmek lazım ki: Fenerbahçe’ye can feda, kişilere değil. Bizim verdiğimiz savaş, birkaç sürtüşmeyi saymazsak bütünüyle ruhani bir savaştı. Operasyonun başladığı günden bugüne dek hep dimdik durduk. Taraftara (bize) karşı yapılan müdahalelerin tamamı psikolojik idi. Zira futbolcularımıza da benzerleri uygulanıyor, her önemli maçtan önce ayrı bir olumsuz haber servis ediliyordu.

    Neyse… Ne diyorduk ? Fenerbahçe’ye can feda, kişilere değil. Böyle diyor olsak da savaşımızın adı hep ‘Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ başlıklı idi. Hani artık adını ne koyarsanız; komutan, lider, öncü, başkan kafanıza göre. 3 Temmuz 2011 tarihinde kurulan Fenerbahçe Taraftarı ordusu 2 Temmuz 2012′de ağır bir darbe aldı. Zira o tarihten itibaren savaşın adı yalnızca ‘Fenerbahçe’ olacak, herhangi bir lideri de olmayacaktı. Başlarda bu durum pek anlaşılmadı; Aziz Yıldırım’ın tahliye olduğu gün binlerce kişi gidip orada bayram havası yarattı. Fenerbahçe için hapis yatan başkanlarına sahip çıktı, iyi mi yaptı ? Tabii ki, yine olsun yine yaparız. Şahsım adına belirtmemde fayda var ki; 2 Temmuz 2012 tarihine kadar yaptığım, yazdığım, düşündüğüm hiçbir şey için pişman değilim. Peki o tarihten, son 1-2 aya kadar ? Anlam veremiyorum. ‘Cumhuriyetin son kalesidir Fenerbahçe!’ diyen adamla, şuan ki adamın aynı kişi olduğunu bir türlü kabullenemiyorum. Zira ağzından çıkan laflar da, davranışları da, duruşu da çok değişti Aziz Yıldırım’ın. Bir yandan sözde savaş halinde olduğu tarafı, lideri olduğu orduya hedef gösterirken, diğer yandan o taraf ile samimi ilişkiler kurması iç huzursuzluğa sebep oldu.

    Taraftar, o tarafa ait olan kuruluşlar ile eski ilişkilerin dahi sonlandırılmasını beklerken, her geçen dönem farklı bir kuruluşla daha yeni anlaşmalar imzalandı. Başkan Aziz Yıldırım, o tarafa ait liderler ile buluştu, görüştü, yemekler yedi, söyleşilere katıldı, ilişkilerini geliştirdi de geliştirdi. Peki ya taraftar ? Bir savaşın içindeyiz, düşman ile aramızda inanılmaz bir mücadele var. Kazanan, karşı tarafı kesinlikle imha etmiş olacak, dönüşü olmayacak şekilde ve bunun bilincinde az da olsa korku hakim. Ve inanması çok güç ama; böyle ağır psikoloji altındaki insanların lideri, düşman ile her saniye dostluğunu geliştiriyor. Anlam vermeye çalışmayın, veremezsiniz. Mesela birkaç örnek vereyim; bahsettiğim savaşın, hukuksal boyutlarından olan bir dava, belirli sözler karşılığında çekiliyor. Sözler tutulmuyor, lider çıkıp bundan bahset(e)miyor, taraftarını bilinçlendirmiyor. Taraftar sürekli düşünüyor, ‘acaba ?’ diyor ‘acaba aklanacaksınız sözü mü verildi ?’ emin olamıyor, düşünüyor düşünüyor, bekliyor. Derken UEFA, çatır çatır cezaları döşüyor. İşte o gün taraftarda bir ayılma oluyor ilk kez. Hani böyle kör kütük uyuyan bir insanın yüzüne soğuk suyu vurduğunuzda bir titreme ile kalkar ya yerinden, öyle bir kalkmaya çalışıyor. Yılların verdiği güven ve alışkanlık ile yine de tam emin olamıyor, diyor ki; ‘açıkla başkanım korkma! Ne dediler de, ne söz verdiler de tutmadılar ?’ Derken bir basın toplantısı yapılacağı haberi geliyor, heyecanlanıyoruz. Başlıyor toplantı, dinliyoruz, bitiyor toplantı. Sonuç ? Anlamsız gülümsemeler, birkaç gazeteci ile geyik, transfer duyumu ve bitiş. Dikkatinizi çekerim birkaç gün önce ağır cezalar alan kulübün başkanı yapıyor bu basın toplantısını.

     Hakkımızda Hayırlısı Olsun mu ? (3 Temmuz İçerir)


    Özetle; istediğimizi yine alamıyoruz. Yine anlamsız bir savaşın içinde, mücadele veriyoruz. Tabii taraftar bu savaşın içindeyken, rakip Galatasaray 2 kez şampiyon oluyor, EFSANE ALEX kovuluyor, Aykut Kocaman anlamsız şekilde istifa ediyor ve bir ton olay dönüyor ama o kadar yorgunuz ki ‘ne oluyor yahu ?’ dahi diyemiyoruz, düşünemiyoruz. Sonra olayın hukuksal boyutundan devam edip davaydı, CAS’tı falan derken bir şekilde cezayı askıya aldırıp, şampiyonlar ligine girmeyi başarıyoruz. İnanın bana hiç mühim değil(miş)! Girdiğimiz haberini aldığımda sevinçten havalara uçan ben söylüyorum bunu, ciddiyim. Kulüp, taraftarlar, yönetim, futbolcular o kadar mayışmış bir vaziyete gelmişiz ki ruh kalmamış. Arzu, istek, hırs, azim hiçbir şey kalmamış bizde meğersem. Bunu da Arsenal bize Kadıköy’de 0-3, Londra’da 2-0 geçirince anladık maalesef.

    Bugün tarih 28 Ağustos 2013. Belki de yıllar sonra bile hatırlanacak, Fenerbahçe tarihine yön verecek günlerden bir tanesi olacak. CAS, kararını açıklayacak Fenerbahçe’de çoğu şey değişecek. Gönül ister ki; tertemiz çıksın bu işten Fenerbahçe. Lakin görünen köy kılavuz istemez, kulübe yakın kaynaklardan umutlu olan bir kişi bile yok ise bizde pek olumlu olamayız haliyle. Zaten ne demişler ? ‘Dibe vurmadan tekrar yükselemezsin’. Sonuç her ne olursa olsun; bundan sonraki süreçte Fenerbahçe, tertemiz bir sayfa açıp, yeni bir yönetim ile kendisine sıfırdan bir yol haritası çizmelidir. Yıpranan kişiler artık kulüpten, kendilerine hizmetlerinden ötürü teşekkür edilerek gönderilmelidir. Kendi arzuları ile veyahut zorla. Artık bu işin şakası, beklenilesi bir tarafı kalmamıştır, olabilecek en kötü şey zaten başa gelmiştir.

    3 Temmuz tarihine ait her şeyden arınarak, bambaşka bir Fenerbahçe oluşturulmalıdır artık. Kulüpteki hiç kimsenin ne bahanesi, ne de üzüntü kaynağı olmamalıdır o tarih. Hep hatırlansın, her geçen gün daha fazla ders alınsın, mevcut cephelerde savaş devam ediyorsa savaşılsın ama ADI DAHİ ANILMASIN! Yada her şey aynı kalsın, herkesin mazereti olsun, kulüp ezikliğe bürünsün ve ardı arkası kesilmeyecek başarısızlıklar devam etsin.

    Şimdi içinizden, sizden bir kardeşiniz olarak sormak istiyorum; HAKKIMIZDA HAYIRLISI OLSUN MU ?


    ---------------------------------------------------------------------

    Not: Blog'a yazdım, burada da paylaşmak istedim. Değer verip okuyan herkese teşekkür ederim, Allah tüm Fenerbahçe taraftarına sabır versin...







  • İlgi gormedi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bu taşkalada o yazıyı kim okuyacak kardeş?
  • son ırmak kuruduğunda,
    son ağaç kesildiğinde,
    son balık tutulduğunda,
    paranın yenmeyecek bir şey olduğunu
    ANLAYACAKSINIZ

    İnşallah Aziz beyefendi de anlar...
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.