Şimdi Ara

hidrojen yakıt tasarruf sistemi (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
6 Misafir - 6 Masaüstü
5 sn
4.199
Cevap
51
Favori
516.374
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: catalyst

    Beyler hikaye bunlar. Tasarruf yapmak isteyen gider lpg taktirir ya da dizel araba alir. Bunun baska bir alternatifi yok.

    Ben sadece tek birsey soyleyecegim: 1.6 lt hacminde bir motor rolantide 700 d/d de calisiyor diyelim. Bu motora dakikada kac litre hava girecegi, atmosferdeki havanin yuzde kaci hidrojen oldugu ve bu zimbirtinin dakikada kac ml H2 gazi uretecegi hesaplanirsa, bu kite verilen paranin psikolojik etkisinden baska bir etkisi olmayacagi zaten cok rahat anlasilir.


    o kadar kesin konuşmamak lazım düşünce güzel denemek görmek gerek
  • mesajım bulunsun
  • Anladığım kadarıyla bu alet suyu hidrolize ediyor ve hidrojen gazı üretiyor. Bu üretilen hidrojen gazı da motorun hava girişine besleniyor.

    Temel fizik - araba bilgilerime dayanarak, şu 2 temel soruna işaret etmek istiyorum.

    1- Bu alet aküden enerji alarak sudan hidrojen gazı üretiyor. Daha sonra bu hidrojeni yakıyor. Eee sonuçta enerjiyi benzinden elektriğe hidrojene ve daha sonra yine mekanik enerjiye çeviriyor. Yani bir enerji kazancı göremiyorum, hatta kaybı görüyorum.

    2- Hidrojen yakıldığında su oluşur. Motorun patlaması sırasında da su oluşup motorun boğulma riski var.

    Eğer böyle bir sistem gerçekten çalışsaydi, araba üreticileri, mekanik-fizik-biraz da kimya konusunda bilgili kişiler şimdiye 10 kez bulmuş olurlardı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HITM@N

    Anladığım kadarıyla bu alet suyu hidrolize ediyor ve hidrojen gazı üretiyor. Bu üretilen hidrojen gazı da motorun hava girişine besleniyor.

    Temel fizik - araba bilgilerime dayanarak, şu 2 temel soruna işaret etmek istiyorum.

    1- Bu alet aküden enerji alarak sudan hidrojen gazı üretiyor. Daha sonra bu hidrojeni yakıyor. Eee sonuçta enerjiyi benzinden elektriğe hidrojene ve daha sonra yine mekanik enerjiye çeviriyor. Yani bir enerji kazancı göremiyorum, hatta kaybı görüyorum.

    2- Hidrojen yakıldığında su oluşur. Motorun patlaması sırasında da su oluşup motorun boğulma riski var.

    Eğer böyle bir sistem gerçekten çalışsaydi, araba üreticileri, mekanik-fizik-biraz da kimya konusunda bilgili kişiler şimdiye 10 kez bulmuş olurlardı.


    soruları düşünelim biraz:

    1. Şimdi söylediğin doğru gibi görünsede aslında çok doğru değil çünkü şarj dinamosu sürekli çalışarak enerji üretilir, üretilen enerji aküde depolanır, akü dolduğu zaman şarj dinamosunun ürettiği elektrik boşa gider (bazı araçlarda şarj dinamosu devreden çıkıyor bildiğim kadarı ile) bu sistem üretilip depolanamayan elektriği kullandığı için aslında atık enerjiden H2 üretilmiş oluyor. Burada olacak şey akünün ömrünün biraz kısalması olabilir ama bence kendini amorti edecektir.

    2. Su normal benzin, dizel, lpg yakıtları yanması sonucuda oluşur, motor bloğu çok sıcak olduğu için gaz halinde olacaktır ve tahliye edilecektir, ben bir risk görmüyorum

    ama hala sistem hakkında büyük şüpheler var tabi




  • Evet arkadaşlar sistemle ilgili son haber...

    "Thanks for your inquiry. Unfortunately, our systems are not compatible with LPG vehicles, however if you are interested in installing on a gasoline or diesel fueled vehicle, let us know and we can provide any information you need.

    --
    Thanks! "


    LPG ile kullanmayı düşünen arkadaşlar, bu sistem malesef LPG sistemleri için uygun değil. Ama dizelciler için alternatik olabilir. Kaldıki zaten benzinli sistemlerin alternatifi LPG.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: fezalii


    quote:

    Orijinalden alıntı: HITM@N

    Anladığım kadarıyla bu alet suyu hidrolize ediyor ve hidrojen gazı üretiyor. Bu üretilen hidrojen gazı da motorun hava girişine besleniyor.

    Temel fizik - araba bilgilerime dayanarak, şu 2 temel soruna işaret etmek istiyorum.

    1- Bu alet aküden enerji alarak sudan hidrojen gazı üretiyor. Daha sonra bu hidrojeni yakıyor. Eee sonuçta enerjiyi benzinden elektriğe hidrojene ve daha sonra yine mekanik enerjiye çeviriyor. Yani bir enerji kazancı göremiyorum, hatta kaybı görüyorum.

    2- Hidrojen yakıldığında su oluşur. Motorun patlaması sırasında da su oluşup motorun boğulma riski var.

    Eğer böyle bir sistem gerçekten çalışsaydi, araba üreticileri, mekanik-fizik-biraz da kimya konusunda bilgili kişiler şimdiye 10 kez bulmuş olurlardı.


    soruları düşünelim biraz:

    1. Şimdi söylediğin doğru gibi görünsede aslında çok doğru değil çünkü şarj dinamosu sürekli çalışarak enerji üretilir, üretilen enerji aküde depolanır, akü dolduğu zaman şarj dinamosunun ürettiği elektrik boşa gider (bazı araçlarda şarj dinamosu devreden çıkıyor bildiğim kadarı ile) bu sistem üretilip depolanamayan elektriği kullandığı için aslında atık enerjiden H2 üretilmiş oluyor. Burada olacak şey akünün ömrünün biraz kısalması olabilir ama bence kendini amorti edecektir.

    2. Su normal benzin, dizel, lpg yakıtları yanması sonucuda oluşur, motor bloğu çok sıcak olduğu için gaz halinde olacaktır ve tahliye edilecektir, ben bir risk görmüyorum

    ama hala sistem hakkında büyük şüpheler var tabi


    Dostum anladigim kadariyla sen inanmak istemiyorsun bu sistemin hikaye olduguna. Senin icin yapabilecegimiz birsey yok ama sorulari cevaplayayim:

    1- Arkadas hakli. Sarj dinamosu son nesil araclarda surekli calismiyor. Aku belli bir seviyenin altina inince calisiyor. Cunku sarj dinamosu calisirken motora belli bir yuk biner ve yakit tuketimi artar. Ayni klimanin calismasi gibi. Bu sistem bir kere verimliligi kesinlikle negatif olan bir sistem cunku hidroliz operasyonunun verimliligi 1'den dusuktur (yani en iyi sartlarda bile hidroliz icin verdiginiz enerjiden daha azini geri alabilirsiniz) hatta bu verimlilik bu sekil 3. sinif bir sistemde cok cok dusuk olur oyle saniyorum ki %10 bile olmaz.

    Is-guc-enerji konseptinden dusunursen bu acidan harcadigin enerjiyi geri kazanman teorik olarak bile mumkun degil.

    Daha once de dedigim gibi, bu sistem anca psikolojiyi tatmin eder. Baska da bir ise yaramaz.




  • Arkadaslar ilkokulda yaptiginiz elektroliz deneyini hatirlayin.

    Yarim saatte elektrolizden kazandiginiz hidrojen ufak bir deney tupunu zor dolduruyor. O da bir cakmakta pat diye yaniyor bitiyor olay bu.

    Simdi bu deney tupundeki hidrojen mi saniyede 10 defa patlama olan 100'lerce beygirlik motorumuzun performansini arttiracak, yakit tuketimini dusurecek? PEH.

    Bunu ornek olarak veriyorum gozumuzde canlansin diye. Inanmayan teknik verileri gitsin arastirsin kac voltta kac amper vererek sudan kac ml H2 elde edebiliriz.

    Denemeden fikir edinmek zor diyen arkadaslar, denemeye bile gerek yok sistemin teorik olarak bile ise yarar bir yani yok cunku.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi catalyst -- 15 Şubat 2011; 13:02:46 >
  • Yanlış bilmiyorsam içten patlamalı motorların çalışma verimi yılı ve teknolojisine göre %25-30 arasında gezmektedir.
    Belki bu sistem benzin yada motorinin yanma verimini arttırıcı etkenler ortaya koyuyor olabilir.
    Yani amaç hidrojeni etkin yakacak olarak kullanmaktan öte yanma verimini arttıracak bir katkı olarakta kullanıyor olabilir.
    Ayrıca bu sistemde kullanılan su da ayrıca potasyum hidroksit tuzuyla karıştırılıyor. Çünkü elektrik iletkenliğinin artması ve birim zamandaki gaz çıkışının arttırılması için...

    Ama tabii ki teorikte ne olursa olsun, test koşullarındaki sistem davranışını incelemek en sağlıklısı... Yada parası fazla gelen maceracı bir vatandaş =)

    Gerçi fordclubtr forumlarında benzinde 3'te 1'e yakın bir tasarruf sağlayan biri vardı. Ama forum kullanmayı bırakmış sanırım. Geri dönüş yapmadı.

    Ama kesinlik olan birşey var ki, üretici firma LPG ile uyumlu olamdığını söylüyor. Bu durumda benzinli motorlar için hala LPG tek başına en ekonomik çözüm.




  • sonuçları bekleyelim
  • yok mu bir gelisme, yeter artik 30-35 krs yakmak icin kendimi kasarak kullanmak istemiyorum.
  • ya boyle bır yazı buldum ama
    http://www2.tbmm.gov.tr/d21/7/7-2439c.pdf

    burda gazı unıversıtesı tarafından yapılan testlerde bı ıse yaramadıgı yazmıs ama
  • "



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi betelguz -- 12 Mart 2012; 13:41:35 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: betelguz

    Arkadaşlar kusura bakmayın işlerimin yoğunluğundan forumu bir süredir taskip edemedim.Birçok soru gelmiş.Bu süre zarfında bizde cihazı denedik.ilk denediğimiz araç 1998 model benzinli+LPG li renoult brodway araba.Bu araçta LPG de çalışırken ölçüm yapıldı.Eskiye göre motor şuan daha sessiz ve düzgün çalışıyor.Çekişi çok fazla arttı.Egzostan eskiden çıkan siyah duman tamamen kesildi.Yakıttasarrufu %27 çıktı.eskiden 11 km giderken aynı miktar yakıtla artık 14 km gidiyor.Benzinde denenmedi ama tasarruf miktarı daha yüksek olacağı kesin.İsteyen arkadaşlara cihazı kullanan müşterimizin telefon bilgilerini verebilirim.Bizzat konuşabilirsiniz.

    Cihazın takıldığı diğer bir araç 1989 model enjeksiyonlu Mercedes 200e otomatik vitesli benznli.Bu araçtada çekişte çok çok fazla artış, egzostan çıkan siyah dumanın kesilmesi ve yakıt tasarrufu sağlandı.Tasarruf oranı yaklaşık %30 civarı şehir içi.Şehir dışı ölçülmedi ancak %35 üzeri olacağını düşünüyorum.Şuan bu araçta denenmek üzere birde PWM kontrol devresi takıyoruz.Bunla daha az akımda daha fazla gaz üreterek verimi dahada artıracağız.

    Diğer takılan araç 2005 model 1,6 motor Toyata corolla.Bu araç oksijen sensörlü olduğundan ve araçta ecu ile uyum sağlaması için OBD-2 çipi henüz kullanmamaış olduğumuzdan dolayı yakıtta tasarruf sağlanamadı.Ancak çekişte artış oldu.Şuan OBD-2 performan çipi siparişi verdik.Geldğinde onunla denenecek.Oksijen sensörlü araçlarda OBD-2çipi kullanılması gerekiyor.Bir küçük sorun OBD-2 çipi LPG sistemi ile uyumlu değil.Benzinde kullanmak gerekiyor.Sistemi henüz dizel araçlarda deneyemedik.Yaklaşık 10-15 gün içinde bir dizel minübüste denemesinmi yapacağız.Sonuçları burdan yazmaya çalışacağım.Gittigidiyordaki ilanlarımızı takip ederseniz ordanda sonuçları öğrenebilirsiniz.Dizelde beklentimiz %40 tasarruf miktarıdır.Dizel araçların bir şansıda obd-2 çipi kullanmak gerekmiyor.

    Oksijen sensörü içermeyen benzinli-lpg li araçlarda tasarruf oranı mükemmel.ayrıca çekişi artırması motor ısısını düşürmesi buda yağ ömrünün uzamasını sağlıyor.Bunlar denemeler sonucunda bizzat tespit ettiğimiz durumlar.Biz denemeden emin olmadan bu böyledir demiyoruz.Bunu satıyorsak müşterimizin yüzüne sonrada utanmadan bakabilmeliyiz.

    Bu sistemler hikaye diyen arkadaşım bu sistemler emin ol çok gerçek.Sadece doğru sistemi kullanmak önemli.Yurdumuzda hidrojen tasarruf cihazı diye satılan yerli üretimler var.Bunların ürettiği gaz miktarı dakikada 70-120 mililitre arası.Tabi bu kadarcık gaz ile yeterli verim alınması mümkün olmuyor ve sonuçta ortada pekçok memnuniyetsiz müşteri oluyor.Bu nedenle bu sistemler işe yaramıyor deniliyor.Bizim sistemimiz bu yerli sistemlerin ürettiği gazın 10-20 katı (dakikada 1-2,2 litre arası ayarlanabiliyor) gaz üreterek motora veriyor.Haliyle çokta iyi bir tasarruf sağlıyor.

    Sistemi alıp kullanıp beğenmeyip iade etmek isteyenler için şöyle yapabiliriz.Bize araç bilgilerinizi iletirsiniz.Size en uygun seti veririz.Bu setle verim alamazsanız koşulsuz geri alırız.Gittigidiyordan yapılan alımlarda site komisyon kestiğinden sadece bu komisyon tutarını iadede düşeriz.Buda yeterince adil.



    betulgaz iyi haberler bekliyoruz senden, umarim hersey yolunda gider, bu cihazlar tutar, sizde emeginizin hakkini kazanirsiniz.




  • "



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi betelguz -- 12 Mart 2012; 13:41:43 >
  • ne tarz dizel araçlara uygun bunlar. eski nesil düz dizellere göre mi? bende 2010 CRDI hyundai era var. bu tarz turbolu dizel araçlar içinde uygun mu? turboyu 1000-2000 km sonra ele almak hoş olmaz.
  • "



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi betelguz -- 12 Mart 2012; 13:41:43 >
  • bu sistem gayette güzel çalışır.
    ama hadi hemen yarın öbür gün geçelim bu sisteme değil!
    en az birkaç sene daha araştırılması, geliştirilmesi lazım.
    sistem stabil olsa zaten her kanalda her sitede her gazetede ilanını görürdük. şu an ancak prototip niteliğinde diyebiliriz sanıyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: abisi1

    bu sistem gayette güzel çalışır.
    ama hadi hemen yarın öbür gün geçelim bu sisteme değil!
    en az birkaç sene daha araştırılması, geliştirilmesi lazım.
    sistem stabil olsa zaten her kanalda her sitede her gazetede ilanını görürdük. şu an ancak prototip niteliğinde diyebiliriz sanıyorum.



    ürün zaten hobi ürünü yada bireysel bir ürün değildir, ticari bir üründür.
    aynı zamanda 2008den beri kullanılmakta olup süreç içerisinde geliştirilmiş olan bir üründür.

    Stabil sistemi bir kenara bırakın, bu denli ticarileşmiş ve bilinen lpg sistemlerinde bile kullanıcı ile firmalar arasında gerginlik çıkarken,
    umduğunu bulamayan ve ürün hakkında hiç bir fikri olmayan kullanıcı arasındaki oluşacak samimiyet söylerken bikle içimi ürpertiyor




  • "



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi betelguz -- 12 Mart 2012; 13:41:52 >
  • bir süredir yazmıyordum ama tam da çalıştığım yerlerden konu açılmış .. motorların (içten yanmalı ve elektrikli tüm motorlar) çalışma prensipleri, verimleri ve bu sistemler hakkında biraz konuşmak lazım.. öncelikle hidrojenin atom sayısı olarak dünyada en çok bulunan atom olduğunu (yaklaşık %90) düşünürsek tüketilmesi en zor yakıttır.. ancak kendisi ikincil yakıt kategorisine girmektedir, bu da şu demektir; doğada hazır bir şekilde bulunmamaktadır, sudan elde edilir (neredeyse bütün yöntemlerde su önceliklidir) ve enerji üretmek için kullanıldığı bütün alanlarda yine suya dönüşür .. bir enerji kaynağını üretmek için ne kadar peşin enerji verirseniz o kadar verimsiz bir sistem elde etmiş olursunuz diyebiliriz.. benzin bu konuda karlıdır, mazot da.. çok güçlü yanma kapasitelerine sahip oldukları için doğru basınç ve hızda yandıklarında ortaya çıkan enerjileri çok yüksektir.. o yüzden petrolü damıtırken harcadığınız enerjiye değer.. ancak bu yakıtlar yandıklarında (hidrojenin aksine) başlangıç formlarına değil başka kimyasallara (zehirlere) dönüşürler, bu da onların bir son kullanım tarihleri olduğu anlamına gelir.. zaten hidrojenden medet arayışı da buradan doğmuştur..

    fakat şimdi enerji dönüşümlerine bakalım.. benzin, mazot üretmek onların yaratacağı enerji bakımından karlıdır dedim ancak bu potansiyel onların içinde zaten damıtılmadan önce de var.. sadece kullanım alanlarına göre ayrılıp saflaştırılıyorlar, yani tam bir enerji dönüşümü yok.. ancak bir enerji dönüşümünü A-B-A şeklinde yaparsanız, yani A dan B ye, sonra yine B den A ya bir dönüşüm yaparsanız en sonda elde ettiğini A, birinci A dan düşük olacaktır.. bu, bütün doğanın en temel yasalarındandır; kayıpsız enerji dönüşümü olmaz..

    şimdi elimizde bir miktar su var diyelim, 100 birim enerji ile suyu birleştirdik, hidrojen elde ettik.. kağıt üzerinde 100 birim enerji potansiyeline sahip hidrojenimiz olması lazım, yani hidrojeni herhangi bir yolla suya geri dönüştürüsek 100 birim enerji açığa çıkacak diyebiliriz (çünkü enerji ve madde yoktan var olmaz, vardan yok olmaz) ancak deneme yaparsak bunun böyle olmadığını görürüz.. bunun sebebi de dönüşümü yapan sistemin (başta ısınma olmak üzere) kayıplı bir sistem olmasıdır..

    bu kayıp anlayışına göre şunu diyebiliriz; enerjiyi ne kadar dönüştürürsek o kadar kayıp olacak! çünkü her sistem kayıplıdır..

    bu son cümleyi aklımızda tutalım ve hemen başka bir noktaya değinelim; alternatör.. yani aküyü şarj eden arkadaş.. bir alternatör ya da dinamo elektrik enerjisini bir yerde depolamaya veya üretmeye çalışmıyorsa hafifçe dönebilir... mesela büyükçe bir dinamonun miline bir kol takıp çevirdiğimizi düşünelim, eğer dinamo elektrik üretmiyorsa (yani fişe takılı değilse de diyebiliriz) kolayca döner.. çünkü döndürmek için vermeniz gereken kuvvetin dinamonun iç parçalarının sürtünme direnç kuvvetinden büyük olması yeterlidir.. ancak diyelim ki dinamoyu fişe taktınız ve bir cihaza 2kW güç besleyeceksiniz.. aynı dinamoyu bu defa döndürmek için ihtiyacınız olan kuvvet 2kW+parçaların iç sürtünme direnç kuvvetini karşılayacak kadar olmalıdır (çünkü enerji yoktan ver edilemez demiştik, dinamonun da 2kW ı yoktan ver etmesi imkansız, o gücü kendisini döndüren koldan almak isteyecek, yani sizin kolunuzdan) .. yani buradan anlayacağımız üzere zaten akü dolduğunda alternatörün içten yanmalı motordan talep ettiği güç sadece kendi parçalarını iç sürtünmesi kadar (elektrik üreteçlerinde bu sürtünme kaybı %1 veya daha altındadır, çoğu zaman dikkate bile alınmaz) olacaktır.. akü boşaldığında alternatörün dönmesi (ürettiği güç kadar) zorlaşacak ve motora ona göre yük bindirecektir.. dolayısıyla alternatörün devreden çıkması gibi bir kavram çok önemli değil, yeni arabalardaki devreden çıkma dediğimiz özellik ise gaza tam yüklenildiği birkaç saniyelik zamanda akü boş olsa bile alternatörün devreden çıkması özelliğidir, bu da araca 5-10 saniyeliğine 1-2 bg ekler.. genellikle spor arabalarda kullanılan bir özelliktir..


    şimdi içten yanmalı motorun veriminden bahsedelim; benzinliler için %20 civarı (genellikle daha da düşük), dizeller için ise %47 civarıdır.. yani benzinli aracınızda yaktığınız her 10 litre benzinin ortalama 2 lt si sizi hareket ettirirken kalan 8 litresi; ısınma, sürtünme, soğutma çabası, belirli devirlerde düşük verimli yanma, egzoz basıncı, devir değişimlerinde anlık olarak hava/yakıt oranının idealden uzaklaşması gibi sebeplerden ötürü boşa gitmektedir..

    şimdi bütün bu verim konularını bir araya getirelim; aracımızda 100 bg brüt güç üreten bir motor olsun.. alternatör tam kapasite ile elektrik üretirken sistemden 2 bg çeksin.. hidrojen sistemimiz de arabamızda kurulu olsun.. bu sistem sürekli akım çeken bir sistem olduğu için alternatör sürekli olarak yüksek kapasite (belki de en yüksek) ile çalışacak.. bildiğiniz gibi her enerji dönüşümü kayıplıdır.. şimdi motordan hareket enerjisi gelip alternatörde elektrik enerjisi üretirken 1. kayıp (verim %80), sonra bu alternatör suya elektrik verip hidrojen üretirken 2. kayıp (bilinen en yüksek hidroliz verimi çok özel şartlar altında %70 ancak suya eklenen maddeler silindir odalarında yapışıp kalıyor dolayısıyla %54 lük ideal saf su hidroliz verimini ele alalım), sonra bu hidrojen motora giriyor ve yine motorun yanma verimine tabi bir şekilde (yani benzinli için %20) yanıyor.. bu sistemin suyu ve hidrojeni taşıması için kullanacağı pompalama enerjisini aküden almasından falan bahsetmedim bile.. onlar en son detaylar..

    şimdi alternatörü döndürmek için kendimizi yırttığımız enerjinin ne kadarı bize beygir gücü olarak geri geldi hesaplayalım : %8,64 .. bu arada bir enerji dönüşümü daha var unuttuğum; alternatörden gelen elektrik doğru akıma çevrilip aküde kimyasal enerji olarak depolanıyor ve sonra tekrar elektrik enerjisi olarak çekiyoruz... bu elektrik-kimyasal-elektrik enerji dönüşümünün de verimi %75-80 civarı.. yani %8.64 x %80= %6.91 .. diyelim ki alternatörümüzün çektiği 2 bg in hepsini (teyp, farlar, klima herşey kapalı ) bu hidrojeni elde etmek, sistemimize katmak ve benzinle yakmak için harcadık.. 2 bg x %6.91 = 0,14 bg güç ortaya çıktı.. tabi burada kütle (aslında atom sayısı) üzerinden hidrojenin benzine oranla 2.8 kat daha yüksek verimle (2.8 gr benzinin yaratabildiğini 1gr hidrojen yapabiliyor) yanabildiğini hesaba katmayı unuttum.. dolayısıyla verim hesabımda sonuç %6.91 değil, 2.8 katı olan %19,34 çıkmalıydı.. 2 bg harcayarak elde ettiğimiz güç de 0.39 bg olmalıydı..

    diyelim ki şehir içinde sakin bir hızla seyrediyorsunuz, 3-5 bg güçle yapabileceğiniz dur-kalklar yapıyorsunuz.. bunun 0.39 unu hidrojenden gelecek güç olarak karşılayabilirsiniz.. ancak öncesinde alternatöre 2 bg kadar yük bindirmek zorundasınız.. yani hayali motorumuzla yapılan her 5-7 bg lik harcamanızın (motorun diğer giderlerini saymazsak) yaklaşık 0.40 bg ini hidrojenden elde edebilirsiniz.. tabi ki benzinle aynı kalitede motora püskürtme yapan bir sistemden bahsediyorsak..

    yani teorik olarak hidrojenden tasarruf yapmak mümkün müdür? evet mümkündür.. bu sistem karlı mıdır ("kar" bilimsel anlamda değil, değer mi anlamında) ? bence değildir.. üstelik halihazırda bahsi geçen, üzerinde 3 yıl ar-ge (buradaki ar-ge anlayışının zararsızlık testlerinden ibaret olduğunu düşünüyorum) yapılmış bir cihazın sürekli sabit hidrojen üretip sisteme vermesi de cok acemicedir ve yüksek devirlerde ihmal edilebilecek alternatör yükünün rölantiye yakın devirlerde (yüzde olarak) gereksiz yere artmış olacağını düşünürsek (sistem rölantide de 2 bg çekiyor, 5000 devirde de) verim beklenilenin de altında olacaktır..

    bir de turbo sorunu var, turbolu araçlarda motora hava yüksek basınç altında veriliyor, dolayısıyla da bu yüksek başınçlı ortama püskürtülecek (ya da gönderilecek diyelim) hidrojenin daha yüksek basınca sahip olması lazım ki ortama katılabilsin..

    yani böyle bir sistemle bu kadar uğraşılacağına en basit lpg kitinin üzerine (motorun avans ayarları değiştirilerek) hidrojen uygulaması yapılsaydı 100 kat daha karlı bir sistem elde edilmiş olurdu.. hiç olmazsa hidrojen arabaya hazır olarak geleceği için sudan hidrojene dönüştürülmesi esnasındaki verimi toplam sistem verimine katmak zorunda kalmazdık.. lpg tankları da 115 bar a kadar destekledikleri için bu şartlar altında tankın kütlesinin %7 si kadar kütlede hidrojen depolanabilir.. yani demir döküm 100 kilo bir tankın içine 7 kg hidrojen depolanabilir, bu da 7x4=28 lt benzinin işini yapabilir.. çok yüksek bir menzil vaadetmediği açık ancak hidrojeni elde etmek için kullanacaklarımızın su+elektrik olduğunu düşünürsek çok ucuz olduğu da kesin..


    bir de son bir not; sistemlerin hidrojen üretimlerini karşılaştırırken "litre" kullanılmış.. kapalı ve değişken basınçlı ortamlardaki gazlar litre ile karşılaştırılmaz.. 5 bar basınçtaki 10 lt hidrojen ile 10 bar basınçtaki 7 lt hidrojenin kütleleri aynı değildir.. benzin-hidrojen karşılaştırmasını yaparken de benzinin normal şartlar altındaki yoğunluğunu hesaplayıp kütlelerini karşılaştırmak gereklidir.. hidrojenin 2.8 kat daha güçlü yanma verimi de kütle farkı üzerinden elde edilmiştir.. hacim üzerinden karşılaştırmak isteseydik sıvı hidrojen (yaklaşık 900 bar basınç altında) söz konusu olurdu, o zaman da hidrojenin yanma potansiyeli yaklaşık 4 kat büyük derdik ancak gaz hidrojende bu karşılaştırma mümkün değil..




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.