Şimdi Ara

İNGİLİZCE KİTAP ALACAKLARA TAVSİYELER- ANA KONU (15. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
387
Cevap
18
Favori
26.113
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1314151617
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Ben de öyleyim merak etme. Hatta o nedenle ilk dönem yazıları gece yazıyordum ve ne kadar uykusuz da olsam, gece dikkatimi toplayamadığım için yazılarda inanılmaz imla hataları, anlam bozuklukları falan var. Bazıları o kadar kötü ki düzeltmeye üşeniyorum.

    Ben de kendime kafa tatili vermiştim. Yavaş yavaş başladım tekrar bir şeyler okuyup çizittirmeye. Herhalde 2-3 hafta olmuştur Osmanlıca adam gibi okumayalı, pratiğim gitmeye başlamış bile. Onu düzeltiyorum. Ha bu arada denemek için bir şeyler yazacak olursan, istersen benim sayfada yayınlayabilirsin.

    Ya bir de aklıma gelmişken yazayım. İnanılmaz saçma bir sistem varmış üniversitede. Örgün öğretimdeyken aynı zamanda açıkta da kaydın varsa örgün için harç ödemen gerekiyormuş. Bütün bir sene boyunca böyle bir harç çıkmadı, sene bittikten sonra çıktı bu olay. Şimdi yok yere para ödeyeceğiz bir de. Haberim olsaydı kaydımı sildirirdim, senelerdir donuk vaziyette duruyor kaydım. Boşu boşuna para vereceğim yahu. Vermesem seneye ders alamıyorum, burs da gidiyor haliyle. Saçmlığa bak.

    Alıntıları Göster
    İşte yönetmeliğe bakmayan zavallı öğrencinin ibretlik sonu

    Osmanlıcaya ben bir kaç aydır bir kaç rik'a belge çevirmek dışında bakmadım. Geçen gün Basın Müzesine gittik bir arkadaşla. Oradaki görevli nerede okuduğumu sordu dedim İstanbul Tarih YL. A güzelmiş dedi adam, nasıl alıyorlar alırken dedi. Valla dedim bir standart yok. Matbu okuyamayan hıyarları bile alıyorlar dedim. Yukarı kata çıktık. Gazete başlığını okumaya çalıştım okuyamadım

    Kendi kendime güldüm sonra. Sen aşağıda matbu okuyamayana laf at, yukarı çıkınca okuyama xd. Neyse işte ben de fark ettim ki paslanmışım okumaya okumaya. Bir ara şu yarım bıraktığım Ali Kemal'in Rical-i İhtilal'ini bitireyim bari.

    Ama kardeşim bu tip kitaplar da zevk vermiyor vallahi. Rical-i İhtilal iyi güzel. Açıyorum interneti Robespierre yazıyorum, Ali Kemal'in verdiği kısıtlı bilginin kat kat fazlası çıkıyor. Ne anladım ben bu işten?

    Ben de isterdim bir Histoire Naturelle gibi bilimsel serilerimiz olsun da okurken zevk alalım diye ama yok işte




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    İşte yönetmeliğe bakmayan zavallı öğrencinin ibretlik sonu

    Osmanlıcaya ben bir kaç aydır bir kaç rik'a belge çevirmek dışında bakmadım. Geçen gün Basın Müzesine gittik bir arkadaşla. Oradaki görevli nerede okuduğumu sordu dedim İstanbul Tarih YL. A güzelmiş dedi adam, nasıl alıyorlar alırken dedi. Valla dedim bir standart yok. Matbu okuyamayan hıyarları bile alıyorlar dedim. Yukarı kata çıktık. Gazete başlığını okumaya çalıştım okuyamadım

    Kendi kendime güldüm sonra. Sen aşağıda matbu okuyamayana laf at, yukarı çıkınca okuyama xd. Neyse işte ben de fark ettim ki paslanmışım okumaya okumaya. Bir ara şu yarım bıraktığım Ali Kemal'in Rical-i İhtilal'ini bitireyim bari.

    Ama kardeşim bu tip kitaplar da zevk vermiyor vallahi. Rical-i İhtilal iyi güzel. Açıyorum interneti Robespierre yazıyorum, Ali Kemal'in verdiği kısıtlı bilginin kat kat fazlası çıkıyor. Ne anladım ben bu işten?

    Ben de isterdim bir Histoire Naturelle gibi bilimsel serilerimiz olsun da okurken zevk alalım diye ama yok işte

    Alıntıları Göster
    Yav geçen sene bakmıştım, tamamını okumak lazımmış demek ki.

    Senin durumun da iyiymiş vallahi ha. Bizim Osmanlıca'yı veren profesörümüz de onu diyordu. Osmanlı yüksek lisansa ben bakıyorum, vallahi de billahi de şu yazıyı iyi okuyamayanı Osmanlı için kapıdan içeri sokturtmam diye kükrüyordu bize. Adam da haklı abi. Tamam ben de süper değilim ama, finale 1 hafta kala 20. yüzyıl hikayeleri tadındaki metni okuyamayan görünce biraz sinirlenmiş olabilir yani.

    Tarih-i Osmani Encümeni'ni okurken çok keyif alıyorum ben de. O dönemin anlayışıyla öyle bir yazılmış ki, okurken biri kazara mehter açsa yanımda Allah Allah deyü sefere çıkacağım yani. Hele ilk sayısında şimdi tam hatırlamıyorum ama sanırım Trablusla ilgili bir olayın anlatılışı var İspanyollar'a karşı, leşker-i kafirunu kesmeye gideceğim, o derece. Öte yandan bir dönem boyunca Denis Sinor'un kitabını okumak zorunda kalmıştım, onu hiç unutmayacağım. Ben bu kadar kötü yazılmış bir kitap daha okumamışımdır herhalde. Verdiğim paraya kıyamadığım için atamıyorum da. Talat Tekin'in, Şinasi Tekin'in falan birkaç iyi çevirisi var Allah'tan da o kısımları okunuyor. Onun dışında bu kadar illallah ederek, okurken sızdığım bir kitap daha olmadı ki elimden çok sıkıcı kitap geçti. Dili güzel olduktan sonra bilgi kısmı geride kalıyor yine. Kilisli Rifat'ın bir tefrikası vardır Dîvânu Lugâti't-Türk'ün bulunuşu üzerine. Allah'ım, okuması bu kadar mı zevk verir bir insana yahu ? Bildiğin lezzet alıyorum okurken. Muazzam bir dili var. Aynı olayı Denis Sinor'un kitabında okusaydım nefret edecektim büyük ihtimalle.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Yav geçen sene bakmıştım, tamamını okumak lazımmış demek ki.

    Senin durumun da iyiymiş vallahi ha. Bizim Osmanlıca'yı veren profesörümüz de onu diyordu. Osmanlı yüksek lisansa ben bakıyorum, vallahi de billahi de şu yazıyı iyi okuyamayanı Osmanlı için kapıdan içeri sokturtmam diye kükrüyordu bize. Adam da haklı abi. Tamam ben de süper değilim ama, finale 1 hafta kala 20. yüzyıl hikayeleri tadındaki metni okuyamayan görünce biraz sinirlenmiş olabilir yani.

    Tarih-i Osmani Encümeni'ni okurken çok keyif alıyorum ben de. O dönemin anlayışıyla öyle bir yazılmış ki, okurken biri kazara mehter açsa yanımda Allah Allah deyü sefere çıkacağım yani. Hele ilk sayısında şimdi tam hatırlamıyorum ama sanırım Trablusla ilgili bir olayın anlatılışı var İspanyollar'a karşı, leşker-i kafirunu kesmeye gideceğim, o derece. Öte yandan bir dönem boyunca Denis Sinor'un kitabını okumak zorunda kalmıştım, onu hiç unutmayacağım. Ben bu kadar kötü yazılmış bir kitap daha okumamışımdır herhalde. Verdiğim paraya kıyamadığım için atamıyorum da. Talat Tekin'in, Şinasi Tekin'in falan birkaç iyi çevirisi var Allah'tan da o kısımları okunuyor. Onun dışında bu kadar illallah ederek, okurken sızdığım bir kitap daha olmadı ki elimden çok sıkıcı kitap geçti. Dili güzel olduktan sonra bilgi kısmı geride kalıyor yine. Kilisli Rifat'ın bir tefrikası vardır Dîvânu Lugâti't-Türk'ün bulunuşu üzerine. Allah'ım, okuması bu kadar mı zevk verir bir insana yahu ? Bildiğin lezzet alıyorum okurken. Muazzam bir dili var. Aynı olayı Denis Sinor'un kitabında okusaydım nefret edecektim büyük ihtimalle.

    Alıntıları Göster
    Benim Mecmua-i Fünun gibi bir iki dergiyi koleksiyon yapma isteğim var ama param yok. Sen herhalde Tarih-i Osmani'yi Hakkı Tarık Us Online'dan ya da kütüphaneden okuyorsundur. Ömrümde kütüphaneye iki kere falan gitmişimdir herhalde. İlkinde ilkokuldaydım galiba. İkincisinde de üniversitede boş vaktimi doldurmak için evden kitap getirip fakülte kütüphanesinde okumuştum.

    Ben kütüphane sevmiyorum. Param yetiyorsa alıyorum. Öyle yukarıdaki dergi bahsinde olduğu gibi 2.000, 3.000 lira tutmuyorsa da alabiliyorum istediğimi. O yüzden Allah'a şükür hiç kütüphane kullanmak zorunda kalmadım.

    Ama şimdi tezim için Hakkı Tarık Us Online'ı kullanacağım. Başka çare yok.

    Bir de benim matbuyu okuyamamam tamamen uzun süredir okumamış olmamdan kaynaklı. Yoksa alışık olduğum zamanlarda çok hızlı okuyorum. Ama gerçekten de şöyle diyeyim; Osmanlı Müesseseleri Anabilim Dalında bizim bölümde bir çocuk var, cidden matbu bile okuyamıyor. Onun yerine asistan okuyor. Ve bu çocuk böyle bir Anabilim dalına alınmış. Düşün artık ne torpiller dönüyor.

    Allah'a şükür şu fetö meselesi yüzünden pislikleri attılar da kurtulduk biraz bu torpil meselesinden. Adamlar her yere kanser gibi yayılmışlardı. Açıktan açığa onlarla ilişkisi olanlar direkt yüksek lisansa girmekten bahsediyordu. Tabii bitti mi torpil, bitmedi ama neyse ki azaldı. En azından artık alenen yapılamıyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Benim Mecmua-i Fünun gibi bir iki dergiyi koleksiyon yapma isteğim var ama param yok. Sen herhalde Tarih-i Osmani'yi Hakkı Tarık Us Online'dan ya da kütüphaneden okuyorsundur. Ömrümde kütüphaneye iki kere falan gitmişimdir herhalde. İlkinde ilkokuldaydım galiba. İkincisinde de üniversitede boş vaktimi doldurmak için evden kitap getirip fakülte kütüphanesinde okumuştum.

    Ben kütüphane sevmiyorum. Param yetiyorsa alıyorum. Öyle yukarıdaki dergi bahsinde olduğu gibi 2.000, 3.000 lira tutmuyorsa da alabiliyorum istediğimi. O yüzden Allah'a şükür hiç kütüphane kullanmak zorunda kalmadım.

    Ama şimdi tezim için Hakkı Tarık Us Online'ı kullanacağım. Başka çare yok.

    Bir de benim matbuyu okuyamamam tamamen uzun süredir okumamış olmamdan kaynaklı. Yoksa alışık olduğum zamanlarda çok hızlı okuyorum. Ama gerçekten de şöyle diyeyim; Osmanlı Müesseseleri Anabilim Dalında bizim bölümde bir çocuk var, cidden matbu bile okuyamıyor. Onun yerine asistan okuyor. Ve bu çocuk böyle bir Anabilim dalına alınmış. Düşün artık ne torpiller dönüyor.

    Allah'a şükür şu fetö meselesi yüzünden pislikleri attılar da kurtulduk biraz bu torpil meselesinden. Adamlar her yere kanser gibi yayılmışlardı. Açıktan açığa onlarla ilişkisi olanlar direkt yüksek lisansa girmekten bahsediyordu. Tabii bitti mi torpil, bitmedi ama neyse ki azaldı. En azından artık alenen yapılamıyor.

    Alıntıları Göster
    Temiz bir el çekimi pdf'i var seri olarak ondan okuyorum. (96 sayı + 5 yeni seri) Hatta bir ara çevirmeye başlamıştım hem bana pratik olur hem ileride neşrini yaparız belki diye. Sonra her sayısının yüzlerce sayfa olduğunu düşündüm ve koşarak uzaklaştım.

    Kütüphaneye ben de gitmedim vallahi ne yalan söyleyeyim. Şimdiye kadar birkaç şey dışında ne aradıysam etraftan buldum çünkü bir şekilde. İleride de araştırmak dışında gitmeyi pek düşünmüyorum. Kitapların elimin altında olmasını ve rahat rahat kendi evimde oturup okumayı tercih ediyorum. Ben de senin gibi alınabilecek kitapları kendim almayı tercih ediyorum.

    Ya o değil de okuldu ek araştırmaydı makaleydi falan derken benim Fransızca ile Farsça yalan oldu iyice. Tek tük kelime hatırlar vaziyete gelmişim. Bana Farsça veya Fransızca başlangıç için bir şeyler önersene sana zahmet. Yoksa online falan mı baksam acaba diye düşünüyorum.

    Bir de o torpil muhabbeti hiç bitmeyecek. Önceden de vardı, mevcut hükümet değişse de olacak. Ülkede durum bu. Bizim okulun yanında pazarcılık yapıyor bir ablamız mesela. İsim sahibi bir hocanın kaprisi nedeniyle yüksek lisansı bırakmak zorunda kaldı. Bu gibi şeyler hep varmış, halen var ve olmaya devam edecek.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 23 Haziran 2018; 21:44:23 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Temiz bir el çekimi pdf'i var seri olarak ondan okuyorum. (96 sayı + 5 yeni seri) Hatta bir ara çevirmeye başlamıştım hem bana pratik olur hem ileride neşrini yaparız belki diye. Sonra her sayısının yüzlerce sayfa olduğunu düşündüm ve koşarak uzaklaştım.

    Kütüphaneye ben de gitmedim vallahi ne yalan söyleyeyim. Şimdiye kadar birkaç şey dışında ne aradıysam etraftan buldum çünkü bir şekilde. İleride de araştırmak dışında gitmeyi pek düşünmüyorum. Kitapların elimin altında olmasını ve rahat rahat kendi evimde oturup okumayı tercih ediyorum. Ben de senin gibi alınabilecek kitapları kendim almayı tercih ediyorum.

    Ya o değil de okuldu ek araştırmaydı makaleydi falan derken benim Fransızca ile Farsça yalan oldu iyice. Tek tük kelime hatırlar vaziyete gelmişim. Bana Farsça veya Fransızca başlangıç için bir şeyler önersene sana zahmet. Yoksa online falan mı baksam acaba diye düşünüyorum.

    Bir de o torpil muhabbeti hiç bitmeyecek. Önceden de vardı, mevcut hükümet değişse de olacak. Ülkede durum bu. Bizim okulun yanında pazarcılık yapıyor bir ablamız mesela. İsim sahibi bir hocanın kaprisi nedeniyle yüksek lisansı bırakmak zorunda kaldı. Bu gibi şeyler hep varmış, halen var ve olmaya devam edecek.

    Alıntıları Göster
    Fransızca Yusuf Polat'ın meşhur gramerine bak. Ondan iyisi yok. Sonra yavaştan okumaya başlarsın.

    Farsça için de Mehmet Kanar Hocanın grameri artı yayınladığı 6 seviyeli okuma kitapları. Ondan sonra unutmaya yol alıyorsun okuyacak başka bir şey kalmadığı için

    Torpil maalesef ülkenin kanayan yarası. Sebebi de Modernitenin ülkeye tam manasıyla nüfuz edememesi. Bir Fransa ya da Britanya değil yani. Hala Ortaçağ'daki gibi şahsi ilişkilerle dönüyor çoğu şey.

    Burada da daha önce de söylemiştim, Türkiye'de Kurumsallık diye bir şey yoktur çünkü Moderniteye intibak edememiştir bu ülke. En Kurumsalım diyen yapıda bile şahsi ilişkiler belirler her şeyi.

    Ne yazık ki vaziyet bu. Hükümet değişince yok olacağını iddia etmiyorum zaten. Zaman içerisinde dalgalı bir grafik izliyor bu ama asla bitmiyor. Lanet olasıca.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Fransızca Yusuf Polat'ın meşhur gramerine bak. Ondan iyisi yok. Sonra yavaştan okumaya başlarsın.

    Farsça için de Mehmet Kanar Hocanın grameri artı yayınladığı 6 seviyeli okuma kitapları. Ondan sonra unutmaya yol alıyorsun okuyacak başka bir şey kalmadığı için

    Torpil maalesef ülkenin kanayan yarası. Sebebi de Modernitenin ülkeye tam manasıyla nüfuz edememesi. Bir Fransa ya da Britanya değil yani. Hala Ortaçağ'daki gibi şahsi ilişkilerle dönüyor çoğu şey.

    Burada da daha önce de söylemiştim, Türkiye'de Kurumsallık diye bir şey yoktur çünkü Moderniteye intibak edememiştir bu ülke. En Kurumsalım diyen yapıda bile şahsi ilişkiler belirler her şeyi.

    Ne yazık ki vaziyet bu. Hükümet değişince yok olacağını iddia etmiyorum zaten. Zaman içerisinde dalgalı bir grafik izliyor bu ama asla bitmiyor. Lanet olasıca.

    Alıntıları Göster
    Bizim hocalardan birinin bir master-asistanlık hikayesi var, anlatınca oha demiştim ağzımdan kaçırıp. Yine çok meşhur ve bilinen bir hoca az kalsın hayatıyla oynuyormuş.

    Bu arada Her Yönüyle Fransızca'yı diyorsun sanırım. Onu duymuştum da başlangıç için çok ağır dediler diye bakmamıştım. Başlangıç için ağır değilse onu alayım bari, en meşhur kitap hakikaten. Farsça'yı ise unutmam yav. İleride alanım için de gerekecek belki ama, ben sırf şiir için öğrenmek istiyorum. Hem Farsça şiirleri okumak hem de bizim Farsça kelimeleri anlamak için lazım bana. Eski sözlüklerde bile o tabirlerin anlamı kuşa dönüyor, gerçek manası çıkmıyor. Şerh edilmiş şiiri okumak da bir keyif vermiyor. Bir beyite 3 paragraf şerh mi yazılır lan.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Bizim hocalardan birinin bir master-asistanlık hikayesi var, anlatınca oha demiştim ağzımdan kaçırıp. Yine çok meşhur ve bilinen bir hoca az kalsın hayatıyla oynuyormuş.

    Bu arada Her Yönüyle Fransızca'yı diyorsun sanırım. Onu duymuştum da başlangıç için çok ağır dediler diye bakmamıştım. Başlangıç için ağır değilse onu alayım bari, en meşhur kitap hakikaten. Farsça'yı ise unutmam yav. İleride alanım için de gerekecek belki ama, ben sırf şiir için öğrenmek istiyorum. Hem Farsça şiirleri okumak hem de bizim Farsça kelimeleri anlamak için lazım bana. Eski sözlüklerde bile o tabirlerin anlamı kuşa dönüyor, gerçek manası çıkmıyor. Şerh edilmiş şiiri okumak da bir keyif vermiyor. Bir beyite 3 paragraf şerh mi yazılır lan.

    Alıntıları Göster
    Yusuf Polat'ın gramerinin ağırdan ziyade aşırı detaylı olduğunu reddetmeyeceğim ama zaten gereken de detaylı bir gramer değil mi? Sen gene istediğin temel konulardan başlarsın. Alıştırması yok tabii. Onun için de françaisfacile ya da İngilizcesiyle easyfrench mi ne öyle bir site var. Yusuf Polat'tan çalış, oradan alıştırmanı yap. Süper oluyor. Tavsiye ederim. Zaten Yusuf Polat'ınkinden başka kaliteli bir gramer yok herhalde Türkçe'de.

    Farsçayı unutuyorsun cidden ama tam unutma değil. Yani çalışsan hemen hatırlayacak şekilde unutuyorsun. Cidden okuyacak kaynak bulamazsın. İnternetten e-kitap bulabilirsin gerçi sen alışıksın. E-kitap okursun. Yalnız Farsça şiir dilinde bile konuşma dili ve yerel ağız kullanılır. O yüzden Mehmet Kanar'ın o devasa Farsça-Türkçe sözlüğü bile yetmiyor bazen. Der vakt-e cost o cu ez ferheng, men mi mirem agacan.

    Bir de ben şiir okurken şeyden çok karıştırıyordum, nasıl diyeyim, sanki böyle çok noktalama işareti yok ya hani, o yüzden bir kelimenin başında zi ekini mesela kelimeye dahil falan sanıp ze diye okuyabiliyorsun. Bu sadece bir örnek. Buna benzemez ne örnekler var.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Yusuf Polat'ın gramerinin ağırdan ziyade aşırı detaylı olduğunu reddetmeyeceğim ama zaten gereken de detaylı bir gramer değil mi? Sen gene istediğin temel konulardan başlarsın. Alıştırması yok tabii. Onun için de françaisfacile ya da İngilizcesiyle easyfrench mi ne öyle bir site var. Yusuf Polat'tan çalış, oradan alıştırmanı yap. Süper oluyor. Tavsiye ederim. Zaten Yusuf Polat'ınkinden başka kaliteli bir gramer yok herhalde Türkçe'de.

    Farsçayı unutuyorsun cidden ama tam unutma değil. Yani çalışsan hemen hatırlayacak şekilde unutuyorsun. Cidden okuyacak kaynak bulamazsın. İnternetten e-kitap bulabilirsin gerçi sen alışıksın. E-kitap okursun. Yalnız Farsça şiir dilinde bile konuşma dili ve yerel ağız kullanılır. O yüzden Mehmet Kanar'ın o devasa Farsça-Türkçe sözlüğü bile yetmiyor bazen. Der vakt-e cost o cu ez ferheng, men mi mirem agacan.

    Bir de ben şiir okurken şeyden çok karıştırıyordum, nasıl diyeyim, sanki böyle çok noktalama işareti yok ya hani, o yüzden bir kelimenin başında zi ekini mesela kelimeye dahil falan sanıp ze diye okuyabiliyorsun. Bu sadece bir örnek. Buna benzemez ne örnekler var.

    Alıntıları Göster
    Adres sorup muhtemelen cevabı anlayamayacak, yemek sipariş edilebilecek düzeydeydim zaten. Yeni başlamıştım hiç ilerletmeye vaktim olmadığı için sıfıra yakın durumdayım, o yüzden ağır olr mu acaba diye düşündüm ama dediğin gibiyse bundan başlayacağım o halde.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Adres sorup muhtemelen cevabı anlayamayacak, yemek sipariş edilebilecek düzeydeydim zaten. Yeni başlamıştım hiç ilerletmeye vaktim olmadığı için sıfıra yakın durumdayım, o yüzden ağır olr mu acaba diye düşündüm ama dediğin gibiyse bundan başlayacağım o halde.

    Alıntıları Göster
    Fransızcada konuşulanı anlayabilmeyi çok umma derim ben. Tekil çoğul aynı sesle verilmesi, inanılmaz sayıda eşsesli kelime olması falan, zor ya. Ben bazen dinliyorum üç beş bir şey anlıyorum ama tamamını anlayamıyorum. Yazılı olarak görsem anlarım ama herhalde.

    Sıkıntı hiç kulak aşinalığı olmaması. Bir de İngilizcenin aksine hiç maruz kalmıyorsun ya, ondan.

    Eh Devr-i Tanzimat'ı idrak etmiyoruz ne de olsa...




  • Arkadaşlar kitaplar için 150 euro/dolar'a kadar gümrük vergisine takılmıyormu ? Bu 22 euroluk gümrük vergisi sınırı geçersizmi kitaplar için?

    Edit: Doğru 150 dolara kadar kitap alışverişlerinde gümrük vergisi alınmıyormuş.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kıyamet Senfonisi -- 26 Haziran 2018; 16:57:55 >
  • Arkadaşlar yazıcıdan aldığım ders notlarını kitap şekline getirmek istiyorum.
    Bunun için pratik bir araç var mı?
    Genelde bunun için cilt makinesini kullanıyorlar.Örnek;
    www.hepsiburada.com
    Sarff SD1288 Plastik Spiral Cilt Makinesi (15302006) Fiyatı
    https://www.hepsiburada.com/sarff-sd1288-plastik-spiral-cilt-makinesi-15302006-p-HBV000007I6MY?magaza=SARF%20MARKET


    İkinci bir sorum daha var.
    Travel Guide dediğimiz seyahat rehberleri sizce ne düzeyde başarılı oluyor?
    Bu rehberlere ait farklı markalara bakıyorum.Hepsinin öncelikleri daha farklı görünüyor.
    Acaba bu reklamlarla mı ilgili?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rat.planet

    Arkadaşlar yazıcıdan aldığım ders notlarını kitap şekline getirmek istiyorum.
    Bunun için pratik bir araç var mı?
    Genelde bunun için cilt makinesini kullanıyorlar.Örnek;
    https://www.hepsiburada.com/sarff-sd1288-plastik-spiral-cilt-makinesi-15302006-p-HBV000007I6MY?magaza=SARF%20MARKET

    İkinci bir sorum daha var.
    Travel Guide dediğimiz seyahat rehberleri sizce ne düzeyde başarılı oluyor?
    Bu rehberlere ait farklı markalara bakıyorum.Hepsinin öncelikleri daha farklı görünüyor.
    Acaba bu reklamlarla mı ilgili?
    Bu araçlar spiralli defter şeklinde ciltliyor. Çok hoş durmuyor ama fazla para verilmek istenmiyorsa kullanılabilir. Ben ders notlarını kapaklı şeffaf dosyada tutuyorum.

    Ayrıca çok para varsa bir mücellide iş yaptırılabilir.

    http://www.kebikecciltevi.com/

    http://www.kitapciltcisi.com/




  • Evet beyler, bayanlar, takip edenler artık kaç kişi takip ediyorsa totalde.

    Almanya'daki bir sahaftan sipariş ettiğim 1800 basımı "Poesies de Malherbe" geldi. Alman Kargosuna verilmiş. Salaklar verirken ismimi yazmamış, sadece adres yazmışlar.

    Ama kitap iyi paketlenmiş olarak geldi neyse ki. Hava yastığının içindeydi.
    İNGİLİZCE KİTAP ALACAKLARA TAVSİYELER- ANA KONU
    İNGİLİZCE KİTAP ALACAKLARA TAVSİYELER- ANA KONU
    İNGİLİZCE KİTAP ALACAKLARA TAVSİYELER- ANA KONU




  • Resimden görüldüğü kadarıyla kitabın baskısı kaliteli ama sağlam nem yemiş gibi gözüküyor. Yağmur falan yağdığında dikkat et bari. Gerçi benim elimdeki 1983 baskısı Uzunçarşılı'nın vaziyeti içler acısı bunun yanında. 200 küsür enelik kitap 30 küsür senelik kitaptan çok daha iyi durumda. Artık nasıl bir matbaamız varsa.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Resimden görüldüğü kadarıyla kitabın baskısı kaliteli ama sağlam nem yemiş gibi gözüküyor. Yağmur falan yağdığında dikkat et bari. Gerçi benim elimdeki 1983 baskısı Uzunçarşılı'nın vaziyeti içler acısı bunun yanında. 200 küsür enelik kitap 30 küsür senelik kitaptan çok daha iyi durumda. Artık nasıl bir matbaamız varsa.
    Vallahi inan bana 90'larda basılan bizim kitaplar bu 218 senelik kitaptan daha beter durumda her açıdan. Ulan kitabın basım tarihine bakıyorum 1999, elime alıyorum kapağı ayrılmış, açıyorum sayfalar kopuyor, sayfaların rengine bakıyorum saman kağıdından daha sarı, bu hale gelmesine sebep olan tek şey de kitaplıkta öylece durması, tüh Allah belanızı versin diyorum buradan bütün yayınevlerine, hakkım varsa haram olsun.

    Bir de bu Firmin Didot'nun yayınevinin bastığı bir kitap. Kendi zamanında ucuzluğuyla bilinen bir yayınevi. Öyle kıyas et. Cildi falan da orijinal ha, o da gayet sağlam.

    Aslında kitap elime geçtiğinde aklıma ne geldi biliyor musun, Evliya Çelebi'nin Mısır'da kitapların çürüdüğünü görünce söyledikleri geldi;

    "Bir ümmet-i Muhammed demez ki "bu kadar Kitâbullâh telef oluyor, buna bir çâre edelim" demek ihtimâlleri yokdur, zîrâ Kitâbullâhlara kâfir kadar mahabbetleri yokdur".

    Bizim 1800'lerden de kitaplarım var, hangisine baksam kağıdı birbirinden daha dandik. Bir onların kağıdına bakıyorum bir de şu kraft kağıdı kadar dokulu olan kağıda bakıyorum ve ah ediyorum.

    Şimdiye kadar bizim eski yazılı kitaplardan sadece bir tane kaliteli bir baskısı olan kitap gördüm; "Renan Müdafaanamesi", 1911. Belki de bendeki kopyası çok iyi bakıldı ama aynı tarihteki diğer kitaplarımla arasında bariz fark var, Allah nazarlardan saklasın.




  • Yeni sayfa.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Vallahi inan bana 90'larda basılan bizim kitaplar bu 218 senelik kitaptan daha beter durumda her açıdan. Ulan kitabın basım tarihine bakıyorum 1999, elime alıyorum kapağı ayrılmış, açıyorum sayfalar kopuyor, sayfaların rengine bakıyorum saman kağıdından daha sarı, bu hale gelmesine sebep olan tek şey de kitaplıkta öylece durması, tüh Allah belanızı versin diyorum buradan bütün yayınevlerine, hakkım varsa haram olsun.

    Bir de bu Firmin Didot'nun yayınevinin bastığı bir kitap. Kendi zamanında ucuzluğuyla bilinen bir yayınevi. Öyle kıyas et. Cildi falan da orijinal ha, o da gayet sağlam.

    Aslında kitap elime geçtiğinde aklıma ne geldi biliyor musun, Evliya Çelebi'nin Mısır'da kitapların çürüdüğünü görünce söyledikleri geldi;

    "Bir ümmet-i Muhammed demez ki "bu kadar Kitâbullâh telef oluyor, buna bir çâre edelim" demek ihtimâlleri yokdur, zîrâ Kitâbullâhlara kâfir kadar mahabbetleri yokdur".

    Bizim 1800'lerden de kitaplarım var, hangisine baksam kağıdı birbirinden daha dandik. Bir onların kağıdına bakıyorum bir de şu kraft kağıdı kadar dokulu olan kağıda bakıyorum ve ah ediyorum.

    Şimdiye kadar bizim eski yazılı kitaplardan sadece bir tane kaliteli bir baskısı olan kitap gördüm; "Renan Müdafaanamesi", 1911. Belki de bendeki kopyası çok iyi bakıldı ama aynı tarihteki diğer kitaplarımla arasında bariz fark var, Allah nazarlardan saklasın.

    Alıntıları Göster
    Çok ilginç bir durum o hakikaten. Hatta belki de üzerinde çalışılabilecek bir konu. Artık hangi alana giriyor, bilmiyorum. Kağıdı bilmeyen bir millet değiliz. Kağıdı koruyabilen de bir milletiz. Malum önceleri kağıdın üzerine bir tür cila çekilip öyle yazılırmış, yanlış yazıldığında da orası tükürükle vs. temizlenirmiş ki mürekkep yalamak lafı da oradan geliyor zaten. Baskı işinde ise ciddi bir problem var. Hadi Müteferrika'yı anlarım. Adam kendi çabalarıyla yapmış. 28 Çelebizade de ikinci kurucu; o da kişisel çabalarıyla halletmiş. Ondan sonra neden düzelmemiş onu bir türlü anlayamıyorum. 20. yüzyılda zaten fakirdik. Ona lafım yok. Hele Cumhuriyetin ilk yıllarında değil kitap, defterlerin kağıtları hepten beter durumdaymış. Yazarken kalemin deldiği saman kağıtlar kullanılıyormuş parasızlıktan, çünkü kağıt yok, alacak para da yok. İyi de sonrasında paramız olmasına rağmen yine aynı.

    Evde bizimkilerin taa Maraş döneminden kalma bazı dua kitapları ve birkaç Kuran var. 60 küsür yıllıklar sapsarılar ama sağlamlar. Ha ama onun yanında bazı romanlar falan var ki ellemeye korkar ve tiksinir haldeyim resmen. Gerçi şimdilerde de yeni bir moda çıktı. Kaliteli olacak diye bembeyaz parlak kağıda basıyorlar. Kuşe değil, başka bir şey. Okurken gözüm ağrıdığı için kısa sürede bırakmak zorunda kalıyorum. Nerede görülmüş bembeyaz kağıda hele de ufak puntolu kitap basıldığı yahu ? İşkencden beter hale geliyor okuması. Tipini tam bilmiyorum ama, gayet kaliteli sarı ve bej kağıt tipleri var. Bazı yayınevleri kullanıyor. Onlar çok iyi mesela, okurken zerre rahatsız etmediği için saatlerce başından kalkmadan okutuyor. Elbet benim de bir gün kitabım çıkacak. O zaman görüşeceğiz şu yayınevleriyle, ne kavgalar vereceğimi cidden merak ediyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Çok ilginç bir durum o hakikaten. Hatta belki de üzerinde çalışılabilecek bir konu. Artık hangi alana giriyor, bilmiyorum. Kağıdı bilmeyen bir millet değiliz. Kağıdı koruyabilen de bir milletiz. Malum önceleri kağıdın üzerine bir tür cila çekilip öyle yazılırmış, yanlış yazıldığında da orası tükürükle vs. temizlenirmiş ki mürekkep yalamak lafı da oradan geliyor zaten. Baskı işinde ise ciddi bir problem var. Hadi Müteferrika'yı anlarım. Adam kendi çabalarıyla yapmış. 28 Çelebizade de ikinci kurucu; o da kişisel çabalarıyla halletmiş. Ondan sonra neden düzelmemiş onu bir türlü anlayamıyorum. 20. yüzyılda zaten fakirdik. Ona lafım yok. Hele Cumhuriyetin ilk yıllarında değil kitap, defterlerin kağıtları hepten beter durumdaymış. Yazarken kalemin deldiği saman kağıtlar kullanılıyormuş parasızlıktan, çünkü kağıt yok, alacak para da yok. İyi de sonrasında paramız olmasına rağmen yine aynı.

    Evde bizimkilerin taa Maraş döneminden kalma bazı dua kitapları ve birkaç Kuran var. 60 küsür yıllıklar sapsarılar ama sağlamlar. Ha ama onun yanında bazı romanlar falan var ki ellemeye korkar ve tiksinir haldeyim resmen. Gerçi şimdilerde de yeni bir moda çıktı. Kaliteli olacak diye bembeyaz parlak kağıda basıyorlar. Kuşe değil, başka bir şey. Okurken gözüm ağrıdığı için kısa sürede bırakmak zorunda kalıyorum. Nerede görülmüş bembeyaz kağıda hele de ufak puntolu kitap basıldığı yahu ? İşkencden beter hale geliyor okuması. Tipini tam bilmiyorum ama, gayet kaliteli sarı ve bej kağıt tipleri var. Bazı yayınevleri kullanıyor. Onlar çok iyi mesela, okurken zerre rahatsız etmediği için saatlerce başından kalkmadan okutuyor. Elbet benim de bir gün kitabım çıkacak. O zaman görüşeceğiz şu yayınevleriyle, ne kavgalar vereceğimi cidden merak ediyorum.

    Alıntıları Göster
    Ben beyaz kağıda karşı değilim. Daha kaliteli oluyor bence. Okuması senin gibi bazı kişilere sıkıntı yaratabilir ama bende çok da şey yapmıyor mesela gözüm bozuk olmasına ve gözlük kullanmamama rağmen.

    Ben zaten bu eski roman toplayan çöpçüleri anlamıyorum. Bak ilmi bir kitap olur, başka bir şey olur onlar o kadar zarar görmüyor herhalde fazla talep olmadığı için halk arasında. Ama şu 50'lerden 70'lerden falan roman toplamak neyin kafasıdır çözebilmiş değilim. Onların zaten en kral çevirileri baskıları şimdi var kardeşim nedir derdin? Bence bu tip eski romanlar, çeviri kitaplar falan toplatılıp SEKA'ya gönderilmeli diyecektim ama SEKA da kalmadı

    Benim eski yazıdan çevirdiğim kitap da güya 2017'nin sonuna kadar yayınlanacaktı. Yayınevi Haziran'ın ilk haftası yayınlayacağız en geç dedi, Temmuz 1 ve hala bekliyorum. Cidden sabır taşı olmak gerekiyor hele bir de çok büyük bir yayınevi değilse. Yayınevi MEB'in tavsiye ettiği bir kitap basmış. 2-3 ayda 5. baskıyı yaptı. Onu basmaktan benim çeviriye fırsat kalmıyor herhalde

    Sabır




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Ben beyaz kağıda karşı değilim. Daha kaliteli oluyor bence. Okuması senin gibi bazı kişilere sıkıntı yaratabilir ama bende çok da şey yapmıyor mesela gözüm bozuk olmasına ve gözlük kullanmamama rağmen.

    Ben zaten bu eski roman toplayan çöpçüleri anlamıyorum. Bak ilmi bir kitap olur, başka bir şey olur onlar o kadar zarar görmüyor herhalde fazla talep olmadığı için halk arasında. Ama şu 50'lerden 70'lerden falan roman toplamak neyin kafasıdır çözebilmiş değilim. Onların zaten en kral çevirileri baskıları şimdi var kardeşim nedir derdin? Bence bu tip eski romanlar, çeviri kitaplar falan toplatılıp SEKA'ya gönderilmeli diyecektim ama SEKA da kalmadı

    Benim eski yazıdan çevirdiğim kitap da güya 2017'nin sonuna kadar yayınlanacaktı. Yayınevi Haziran'ın ilk haftası yayınlayacağız en geç dedi, Temmuz 1 ve hala bekliyorum. Cidden sabır taşı olmak gerekiyor hele bir de çok büyük bir yayınevi değilse. Yayınevi MEB'in tavsiye ettiği bir kitap basmış. 2-3 ayda 5. baskıyı yaptı. Onu basmaktan benim çeviriye fırsat kalmıyor herhalde

    Sabır

    Alıntıları Göster
    Beyaza ben de tamamen karşı değilim. A4 ve parlak olan bazı tipleri var onlar tam baş belası. Cidden rahatsız ediyor. En güzeli yine de kaliteli sarı kağıtlar.

    Çeviri ve yeni baskılar konusunda katılamayacağım maalesef. Eski kitapların yeni baskılarının çok büyük kısmı rezlaetten bile beter. Paçavra, varakpare... Güzelim kitapların güzelim dillerini bozmaktan başka bir halta yaramıyorlar. Bazıları aynı kitabı farklı isimle yayınlıyor. İnanılmaz yahu. Çok daha büyük hırsızlıklar dönüyor orada.




  • EVET. Ruhi Çenet'in ekonomi videosunda dolar 6 lira olacak lafını duyunca dedim s...... ve iki ay sonra alıp 100 TL fazla ödemektense bu ay Türkçe kitap almayıp onun yerine yüklüce İngilizce ve Fransızca alayım dedim. Çünkü ben bu sene dolar en çok 5 lira olur diye tahmin ediyordum ama görünen benim tahminimden 100 lira daha fazlaymış. Zaten kargo fiyatı da bu kararı vermemde önemli bir etken oldu. 4,5 euro tabanından başlayan kargo 6 kitap da eklesem 8 kitap da eklesem 8-9 bandında dolaşıyordu. Ben de 7 kitap ekledim. Tabii 9 euro kargo parası yani bir kitap parası kadar kargo parası vermek koymuyor değil ama ne yapalım?

    Buradan bana ayrıca The Great Cat Massacre'ı tavsiye eden kişiye teşekkür ediyorum, tom.waits'ti galiba bulamayacağım şimdi o konuyu ama şimdiden teşekkür ediyorum.

    @Hupogrammos hocama da sormak istiyorum Vinland Sagalarını okuyup okumadığını. Okuduysa yorumu nedir?

    Bir de Ortaçağ'ı pek okumasam da severim. Almanya'yla alakalı kitabından source cinsinden olduğunu görünce canım çekti bayağı bir. Aslında bu kitabı bir kaç aydır alacaktım da şimdi alabiliyorum. Bu bazı üniversitelerin Medieval Source tipi yayınları gerçekten çok muazzam işler.

    İNGİLİZCE KİTAP ALACAKLARA TAVSİYELER- ANA KONU




  • 
Sayfa: önceki 1314151617
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.