Şimdi Ara

IQ - EQ

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
9
Cevap
0
Favori
1.045
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • ilginç bir araştırma; IQ - EQ
    IQ - EQ

    Evliliğinin daha üçüncü yılında karısı, arkadaşlarına "hissettiği sevgi
    açlığı"ndan söz etmeye başlamıştı. Aşk evliliği olarak başlayan
    ilişki,beşinci yılına varmadan çatırdamaya başladı. Karısına koştuğu şart
    şuydu:

    "Seninle evli kalmamı istiyorsan yemeğim üç öğün, düzenli olarak odama
    gelecek. Benden dostluk veya yakınlık beklemeyeceksin. Bunlardan
    şikayet de etmeyeceksin!"

    Evlilik 11 yıl sürdü. Boşanmanın ardından çocuklarından ayrılmanın
    üzüntüsü ve aşırı çalışma, beraberinde şiddetli bir mide ülseri
    getirdi.Hastalığı sırasında kendisiyle ilgilenen birisiyle bir mantıkevliliği
    yaptı. Ama sürekli başka kadınlarla kısa ilişkiler kurdu. Duygusal
    hayatında gerçekten mutlu olduğu uzun bir dönem yaşamadı. Zaman zaman bu yüzden
    fiziksel sağlığını da kaybetti.

    Dünyanın belki de gelmiş geçmiş en zeki adamından bahsediyorum:
    Albert Einstein'dan!

    IQ'su sıradan insanlarla karşılaştırılamayacak kadar yüksek bir dahi!
    Nobel Fizik Ödülü sahibi. Keman çalan, mükemmel satranç oynayan, üstün
    bir beyin.

    EQ, yani "Emotional intellegence" (duygusal zeka) dersen, görünüşe
    bakılırsa yerlerde sürünüyor!Einstein'ın yaşadığı yıllarda daha bu ayırım
    yapılmamıştı tabii.

    Şimdilerde ise hangisinin daha önemli olduğu tartışılıyor: "IQ sizi
    okuldan mezun eder,EQ ise hayattan!" deniyor.

    Tanıma göre EQ duygularınızı ve iletişimi hayatta ne kadar doğru
    kullandığınızı ölçer. Başkalarının duygularını anlama,yaratıcılık, esneklik,
    dayanıklılık, stresle mücadele, liderlik vasfı,konsantrasyon,
    kendinizle ve diğer insanlarla ilişkilerinizle ilgilenir.

    IQ ise malum, öğrenme ve anlama yeteneğini, mantık yürütme, bilgiyi
    kullanma,
    soyut düşünce ve analitik yetenekleri ölçer. Yani televizyonun
    düğmesini açamayan anneannenin, insanları nasıl bu kadar iyi tanıdığı ve ev içi
    kavgaları nasıl bu kadar beceriklilikle sakinleştirebildiğini bu
    şekilde açıklıyoruz.

    Veya tam tersi, doktora sahibi insanların bazı tartışmalar sırasında
    nasıl kendilerinden geçip kabalaşabildiklerini. Ya da çocuklarını niye
    berbat yetiştirebildiklerini...

    Veya evlilik programlarında avuç avuç EQ'suz insanın nasıl birbirine
    girip gözyaşlarına boğulduklarını. IQ'ları ne durumda? Ha, onu
    tartışmıyoruz bile zaten!
    Uzmanlar EQ'nun zamanla geliştirilebileceğini, ama muhtemelen
    eğitiminiz sırasında okul ve aile tarafından ihmal edilmiş olduğunu
    söylemekteler.

    Zeka ne işe yarar? Para kazanmaya mı? İnsanlığa hizmet etmeye mi? Ünlü
    olmaya mı? Mutlu olmaya yaramaz mı? Kendimi bile mutlu edemiyorsam,
    akıllı olmanın kime ne faydası var ki?

    Görünüşe bakılırsa, gelecek yıllar EQ yılları olacak.
    'Einsteinvari'dahilerse, duygusal zekalarını yükseltmek üzere psikolog psikolog
    dolaşacaklar!







  • acaba EQ um kac
  • bu Eq yu nasıl ölçcez ki ?
  • Duygusal Zeka, duyguları zamanında üretebilme, yaşatabilme, denetim altında tutabilme ve başka bireylerle sağlıklı duygusal iletişime (empati) girebilme yeteneğidir. Çoğunlukla, duygusal zeka ile sezgisel zeka birbirine karıştırılır. "içime doğdu, bu iş olacak" dedirten şey sezgisel zekadır ve genellikle altıncı his, önsezi ya da telepati gibi isimlerle anlatılır. Bunlar, bilinçli bir düşüncenin ürünü olmayan ve zihinde kendiliğinden beliren birer ani 'bilme' işidir. Bu bilişte mantık, bilimsellik ve rasyonellik aranmaz. Çünkü önsezi, düşünce kurallarının etkisi ve güdümü altında değildir. "Herkes doğal olarak öfkelenebilir. Bu kolaydır. Kolay olmayan şey; doğru zamanda, doğru amaçla, doğru şekilde ve doğru kişiye ya da olaya karşı öfkelenmektir" ifadesi duygusal zekanın bir bölümü hakkında bize bir fikir vermektedir.

    Duygusal zekanın içeriği henüz tam olarak anlaşılamamıştır ve hatta tanımı bile henüz bilimsellik kazanmamıştır. Fakat duygu derken nelerden söz edildiğini açıklığa kavuşturmak ve hafızalarımızı tazelemek bakımından aşağıda yazdıklarıma bir göz atmak yerinde olacaktır:

    • *Sevgi (çocuk, aile, dost, millet, insan, Tanrı sevgisi gibi...)
    • * Aşk ( cinselliğin ve platonik romantizmin doğurduğu sevgi)
    • * Şehvet (cinsel dürtüleri bastırma isteği)
    • * Utanma (masumiyet ya da şerefsizlikten doğan...)
    • * Acı (yürek acısı, buruk acı...)
    • * Hırs/İhtiras
    • * Gurur/Övünç
    • * Kuşku/Vesvese
    • * Alınma/Küsme
    • * Panik/Şok
    • * Hayranlık/Gıpta
    • * Mutlu olma
    • * Mutsuz olma
    • * Tatmin olma
    • * Kendini aşağı hissetme
    • * Kendini üstün hissetme
    • * Zevk alma
    • * Hüzün duyma
    • * Üzüntü
    • * Sevinç
    • * Öfke
    • * Cesaret
    • * Korku
    • * İsyan
    • * Kıskançlık
    • * Suçluluk
    • * Pişmanlık
    • * Şefkat
    • * Arzu
    • * Minnet
    • * Ümit
    • * Ümitsizlik
    • * Hınçlanma
    • * Bıkkınlık

    Beynimizde, Hipotalamus denen, nohut büyüklüğünde bir "duygu merkezi" bulunmaktadır. Bu merkez, bedenin psiko-fiziksel faaliyetlerini düzenleyen ve "Endokrin Sistemi" denen bir hormonlar sistemine bağlı olan salgı bezleri ile sıkı bir işbirliği içindedir. Hipotalamus, bu salgı bezlerinin gerekli hormonları ürettikten sonra hedef organlara gönderilmelerinde önemli bir rol oynar. Troit bezi, Hipofiz bezi, Epifiz bezi, Pankreas, testisler, yumurtalıklar ve diğer birkaç organdan çeşitli hormonlar salgılanır. İşte bu hormonlar sayesinde ve vücuttaki bazı fizyolojik fonksiyonlar sonucu hislenir, duygulanır ya da heyecanlanırız. Duygulanmamızı sağlayan bir başka neden de beynimizin ürettiği "nörotransmiter" denen kimyasallardır. Bunların bazıları eroin, kokain, esrar, ekstasi veya alkol ile eşdeğer etkiler oluştururlar.


    İşte duygusal zeka, tüm bu duygular çerçevesinde, bilinç ile hisler arasındaki pozitif etkileşim süreci olarak ele alındığında, bu çağda başarılı bir yaşam için geliştirilmesi gereken önemli bir zeka türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu zeka türünü ölçebilecek GÜVENİLİR testler henüz ortaya çıkmamıştır. Fakat, kimbilir "Ne soğuk insan!" ifadesiyle suçladığımız kişiler, belki de ortalamanın üstünde bir duygusal zekaya sahip kişilerdir.

    Yapılan araştırmalar, zekanın başarıyı %20 etkilemesine rağmen duygusal zekanın iş, aile ve sosyal hayattaki başarı konusunda belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Zeka, oldukça zor değişen bir değişken olmasına karşılık, duygusal olgunluğun geliştirilmesinin mümkün olduğu bilinmektedir. Zeka, bireysel temele dayanan işler yapan ve hiyerarşik sistemde çalışanlar için önemli bir değer iken, duygusal zeka ekip çalışması gerektiren ortamda ‘‘olmazsa olmaz’’ bir özelliktir.

    Duygusal zeka, esas olarak iki yetkinliğin bileşkesidir. Bu yetkinliklerden birincisi ‘‘kişisel yetkinlik’’, ikincisi ‘‘sosyal yetkinlik’’tir.

    KİŞİSEL YETKİNLİKLER
    1. Kendiyle ilgili farkındalık: Kişinin kendi iç dünyasını tanıması, tercihlerini yapabilmesi, sahip olduğu kaynakların ve gücün farkında olması.
    a) Duygusal farkındalık: Kişinin kendi duygularını ve bunların doğurduğu sonuçları farketmesi, bunları dile getirmesi.
    b) Kendini değerlendirme: Kişinin kendi gücünü ve zayıflıklarını bilmesi, sınırlarının nereden geçtiğini farketmesi ve bunu kabullenmesi.
    c) Özgüven: Kişinin yetkinliklerinin farkında olması ve bu yetkinliklerle ‘‘değerli olduğuna’’ inanması.
    2. Kendini yönetme: Kişinin sahip olduğu dürtüleri, istekleri kontrol etmesi ve yönlendirmesi.
    a) Kendini kontrol: Kişinin dürtülerini ve içinden gelen olumsuz duyguları kontrol edebilmesi; olumsuz duygularla başaçıkabilmek, duygusal olgunluk açısından çok önemli bir ölçüttür ve ayrı bir yazının konusudur.
    b) Güvenilirlik: Ahlaklı, dürüst ve tutarlı olmak. Bu kavram Türk kültüründe ‘‘özü sözü bir’’ deyişiyle fade edilir.
    c) Esneklik: Kişinin beklenmedik durumlara ve değişikliklere uyum sağlayabilmesi. Bu özellik stresle başaçıkma becerileri açısından da temeldir.
    d) Yeniliklere açık olmak: Kişinin yeni bilgi, yaklaşım ve fikirlerden rahatsızlık duymaması.
    e) Kontrol odağı içerde olmak: Kişinin ortaya çıkan sonuçlarla ilgili sorumluluk üstlenmesi, başkalarını suçlamak yerine kendini sorgulaması. Bu özellik, içselleşmiş sorumluluk anlayışının temelini teşkil etmektedir.
    3. Motivasyon: Kişinin amaçlarına ulaşmak için duygularını yönlendirebilmesi.
    a) Başarı yönelimi: Kişinin mükemmellik düzeyine ulaşmayı hedeflemesi ve sürekli gelişim çabası içinde olması.
    b) Bağlılık: Kişinin içinde bulunduğu ekibin ve işletmenin amaçlarından ve hedeflerinden heyecan duyması.
    c) Girişimcilik: Kişinin fırsatları farketmesi ve zorlukları fırsata dönüştürmek için harekete geçmesi.
    d) İyimserlik: Kişinin engeller ve güçlükler karşısında amacını izlemek konusunda kararlı olması.

    SOSYAL YETKİNLİKLER
    1. Empati: Kişinin başka insanların duygularını, ihtiyaçlarını ve kaygılarını anlayabilmesi. Bu yetkinlik Türk kültüründe ne yazık ki en alt düzeyde mevcuttur.
    a) Diğer insanları anlamak: Kişinin başka insanların duygularını ve bakış açılarını farketmesi, bu konuda duyarlılık geliştirmesi ve onların kaygılarıyla, yargılamadan ve savunmaya geçmeden samimi olarak ilgilenmesi.
    b) Başkalarını geliştirmek: Kişinin birlikte çalıştığı insanların ihtiyaçlarını farkedip onları becerileri ölçüsünde geliştirmesi. Bu özellik, bir yöneticinin yönlendirme ve yol gösterme (coaching) becerisinin temelini oluşturur.
    c) Hizmete yönelik olmak: Kişinin iç ve dış müşterilerinin ihtiyaçlarını farketmesi, karşılaması ve onları memnun etmekten mutluluk duyması. Bu yetkinlik, hizmet sektöründe çalışanlar için temel özelliktir.
    2. Sosyal beceriler: Kişinin başka insanların davranışlarını kendi istediği yönde yönlendirebilmesi. Bizim kültürümüzde yaygın olan ‘‘tuttuğunu koparmak’’ yerine, istediklerini ‘‘zorlamadan ve zorlanmadan’’ elde etmesi.
    a) İletişim: Kişinin karşısındaki kişiyi anlamak için dinlemesi ve karşısındaki kişiyi ikna etmesi için mesajın, üslubu kadar önemli olduğunun farkında olması.
    b) Etki yaratma ve etkileme: Kişinin karşısındaki kişi veya grupta istek uyandırıp heyecan yaratması.
    c) Çatışma çözümü: Kişinin anlaşmazlıkları müzakere ederek ve uzlaşarak çözüme yönelmesi.
    d) İşbirliği: Kişinin başka insanlarla ortak amaçlar doğrultusunda işbirliği yapmaktan zevk duyması.
    e) Ekip çalışmasına yatkınlık: Kişinin bir grupla birlikte olduğu zaman ortak amaçlar doğrultusunda sinerji yaratacak bir çalışmaya girebilmesi.
    f) Liderlik: Kişinin başka insanları ikna etmesi, ilham vermesi, heyecan yaratması ve harekete geçirmesi.
    g) İlişki kurmak: Kişinin sosyal, aile ve iş çevresinde anlamlı ve doyumlu ilişkiler kurması, gündelik ilişkilerde insanlarla ilişki kurmak ve geliştirmek konusunda zorluk çekmemesi.
    h) Gücün farkında olmak: Kişinin içinde bulunduğu çevredeki güç sahipleriyle ilişkisini sağlıklı biçimde düzenlemesi. Gerektiği durumlarda uyum göstermesi, karşı çıkması gerektiğine inandığı durumlarda mücadelesini stratejik bir temelde sürdürmesi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Uzm.Psk.Danışman -- 27 Ocak 2005, 18:41:15 >




  • hocam sağolun eklemeleriniz için.. tam okuyamadım ama okuycam inşallah..

    eq testinin nasıl yapıldığını soruyodu sanırım arkadaşlar burdan buyrun

    http://www.duygusalzeka.com/Html/TEST01.htm
  • polyanna maalesef bahsettiğim olguya bakarak Einstein'in duygusal zekası yerlerde sürünüyor demişsin ama bana göre yanılmışsın.EQ yani duygusal zeka insanın duygularının farkında olabilmesi, onları kontrol edebilmesi ve onları yaralı olarak yönlendirebilme olayıdır.İnsanların duygusal olarak bir teslimiyeti olan aşk duygusal zekanın mnaalesef belirtisi DEĞİLDİR.Eğer o kişi yeteneklerinin ve davranışlarının farkındaysa ve kendini yönlendirebilmeyi koşullara göre yapabilmeyi becerebiliyorsa(işte Einstein bunu yapabilmişti) o zaman bu kişinin EQ olarak yüksek bir zekaya sahip olduğunu düşünebilirsiniz.Ne yazık ki aşık olmak insanlar inkar etmeye çalışsa da sıklıkla mutsuzlukla sonuçlanan bir durum yaratır.Çünkü kişi bu duygunu gelip geçici oılduğunu ve sevginin nasıl bir alacağının FARKINDA DEĞİLDİR.Kişi o an için kontrol edemediği duygularını gene ileriki zaman için anlayamaz.Zira duygusal zeka içerisinde empati de barındırır.Bahsettiğiin Einstein için belik dil ekası düşük dersen sana katılabilirdim ama ne yazık ki şu an IQ olarak ondan çok zeki insanlar var benim en son bildiğim en zeki insan bir kadındı gayet mutluydu ve bir bilim dergisinde editör olarak çalışıyordu ama bir buluşa sahip değildir.Yapılan araştırmalar göstermiştir ki üretkenlik yani bir bilimadamı için buluş EQ İLE FAZLASIYLA İLİNTİLİDİR.Hele bahsettiğimiz kişi kendini tanıyabilmiş ve insanların ona salak demesine raağmen dahi olduğunu kavrayabilmiş, zorluklara göğüs germiş ve sözleri şu an insanların diline plesenk olmuş ise o zaman o kişinin EQ'su yerlerde sürünmemektir ne yazık ki çünkü duygusal teslimiyet tam tersine yerlrede sürünen bir EQ göstergesidir




  • oldu
  • 18 yıl

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • nazgulersyoutube
    En komik haberatör bölümü
    https://www.youtube.com/watch?v=22z8p1dey0s&feature=youtu.be

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.