Şimdi Ara

İtiraf Sitelerinden Seçmeler

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
38
Cevap
0
Favori
2.111
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar itiraf sitelerinden bazı beğendigim itirafları yazayım dedim ne kadar dogrudur bilemem sadece hoş vakit gecirmek icin yazıyorum ve okuyorum sizlerinde bunlar gibi itiraflarınız varsa duyalım:)

    Başlıyoruz...(Direk kopyala yapıstır yapıyorum orjinal metinlerdir)

    Misafir odasında baca deliği olmadığı halde "Anne sobayı bu sene misafir odasına kuralım mı?" diyen abime, "Olur, boruyu da k.çına sokarız, kafanı camdan çıkarırsın, sorun olmaz." diyen anneme alkış istiyorum. Hemencecik çözdü sorunu.

    Bir alkış da kaza mahalinde elinde cep telefonuyla koşturup "112'nin numarası neydi?" diye bağıran sarışına istiyorum.


    Bir alkış da birbirlerine ana avrat küfür eden iki kişinin arasına girip ikisine de birer tokat atan ve "Analar kutsaldır, analara küfür etmeyin, o. çocukları!!" diyen Karadenizli ağır abi hemşehrime lütfen.

    18.000 YTL kredi kartı borcum olduğunu öğrenen babamın ilk tepkisi; "Keşke korunsaydım".

    Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: "Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz." Hala gülmekteyim.

    6. His filmini izledin mi dedim. Hayır ama çok övdüler dedi. Bende filmin CD'si var, istersen vereyim izle, ben de çok beğendim dedim. Şimdi izlersem bir şey anlamam, ilk 5 tanesini izlemem lazım önce dedi. Sustum. Gülmedim bile. Artık görüşmüyoruz.

    Bu sabah, banyonun lambası yanmayınca elektrikler kesik zannedip yarım saat gelmesini bekledim. Beklerken de canım sıkılmasın diye televizyon seyrettim!

    Öğlen saatleri. Trafikteyim. Kırmızı ışıkta dururken yandaki kalabalığı fark ediyorum. Bir polis otosu ve kalabalığın ortasında bir genç elini kolunu sallayarak konuşuyor. Kulak kesilip durumu kavramaya çalışıyorum. Çocuk yayalara kırmızı yanarken karşıdan karşıya geçmiş, tabii bunu gören polis ceza yazıyor. Çocuk, "Herkes geçiyordu ben de geçtim" gibilerinden kendini savunuyor. Polis umursamaz bir tavırla ekip arabasına giderken yaşlı bir teyze çocuğa bağırıyor "Kaç oğlum kaç! G.tünde plakan mı var?!"

    Shrek'in fragmanlarını gösteren bir televizyon kanalında, el ele tutuşmuş Shrek ve Fiona'yı gören annem, "Bunlar Süleyman ve Nazmiye Demirel çifti mi?" diye sordu! Seçememiş gözleri o mesafeden.

    Büyük bir alkış da başbakan geç kaldığı için ezanı beş dakika geç okuyup, başbakana jest (!) yapan imama gelsin lütfen...


    Şu koca dünyada taksiden inmeden önce vermesi gereken 10 YTL yerine günlük ped uzatan, bir de üstüne şoföre "neden almıyorsunuz" diyen tek gerizekalı benim değil mi?

    Neymiş; otobüste gözünü dikmiş sana bakan adama "Ne bakıyorsun öküzün trene baktığı gibi" denmezmiş. Aksi taktirde "Bu öküz o trene binmek istiyor" cevabı ile ilk durakta inilirmiş. Oyoyoy

    Kuzenimin sünnet olmadan önceki son sözleri: ''Diyorum ki kesmesek? Ben orijinal kalmasını istiyorum!''

    Cıkmam lazım arkadaslar devam edebilirim istek gelirse


    Devamı yazılmıstır arkadaslar biraz asagıda:)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Love_Me -- 5 Temmuz 2008; 19:49:34 >







  • Devam istiyirik..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: azmodan931

    Devam istiyirik..
    istiyooruuss
  • quote:

    Orijinalden alıntı: azmodan931

    Devam istiyirik..
    tamam geldim biraz daha yazalım bakalım:)* isaretleri olanlar favorilerimdir:)

    Bir alkış da mahallemizde her gün bağıra çağıra heyecanlı heyecanlı oyun oynayan çocukların o gün sessiz sakin oturduklarını gördüğümde "neden bugün böyle sakinsiniz bir şey mi oldu?" şeklindeki soruma "Sana ne be, her gün eğlenecek miyiz, disko mu burası?" şeklinde cevap veren 6 yaşındaki küçük meleğe(!) gelsin.

    Çamaşırları kaynatırken dibini tutturan bir babaannem var. :)


    *Tatil dönüşü yoldayım. İlk mola yerinde koşarak tuvalete girdim. Boş bulduğum bir kabinde oturuyorum. Yan kabinden bir ses: "Meraba canım, nasılsın?" diye sordu. İlk anın şaşkınlığını üzerimden atınca ayıp olmasın diye cevap verdim. "İyi be, nasıl olayım bildiğin gibi." Ama anlaşılan yan taraftaki tek başına uzun süre oturmaktan sıkılmış olmalı ki hemen ardından ikinci soru geldi: "Nasıl geçti günün?" Bir iç çekip bu sorusuna da cevap verdim. Kibar adamım ya, sorulan soruyu cevapsız bırakmak olmaz şimdi. "Yorucuydu valla. Malum, yol yorgunluğu filan." Bir yandan konuşup bir yandan da bu b.ktan muhabbetin nereye gittiğini merak eden, durumun gittikçe içinden çıkılmaz bir hale dönüştüğünü düşünen bendenizi kendine getiren cümleyi de paylaşayım sizlerle: "Aşkım ben seni sonra ararım, yanda bir salak var, sana ne sorsam cevap veriyor." Allah Allah, hadi ben salağım, bir yandan s.çıp bir yandan aşkım cicim diye sevgilisiyle konuşan sana ne demeli?!

    Ablam evlenmeden önce saatlerce odamıza kapanır, sigara ve kahve ikilisi eşliğinde sırlarımızı dökerdik. Böyle anlardan birinde, kısık sesle "Müzik açalım mı? Babam yan odada, bizi dinliyor olabilir." dedim. Yan odadan gelen ve hala hatırladığımızda bizi kahkahalara boğan ses: "Ne dinleyecem sizi beee!"

    Tikky olduğu her halinden belli olan kızımız Beşiktaş-Taksim midibüsünde yanındaki arkadaşına dert yanmaktadır. ''Şekerim dördüncü kez girdim ÖSS'ye, ama yine kazanamadım, gidicem sonunda Amerika'ya o olucak. Böyle böyle beyin göçü oluyor işteeaa!'' Sen git, masrafları ben karşılıyorum.

    Bir anaokulunun ilk günü. Kızlı erkekli 25 çocuk, oyun odasında toplanmış, tanışıyorlar. Birazdan, beraber oynayacakları bir oyun için elele tutuşup halka düzenine geçecekler. Fakat kızlardan biri: "Ben erkeklerin elini tutmam!" deyip yanındaki erkeği itiyor. Biz bunun bir oyun olduğunu ona anlatmaya çalışırken, altı yaşındaki o gururu kırılmış "erkek", sinirden kıpkırmızı bağırmaya başlıyor: "Bırak o zaman elindeki o balonu! Onu da ben şişirdim! Erkek nefesi var onda, erkek nefesiii!!!"

    *Patronunu porno film izlerken yakalayınca, bağırarak "aaa, ben bu filmi izlemiştim!" diyen tek salak ben olamam değil mi? Yalnız olmadığımı söyleyin.

    Küçükken annemin tüm ısrarına rağmen ellerimi yıkamazdım. Babam "Oğlum sabunumuz çok kirlenmiş, git yıkayıver" dediğinde sabunu alır bir güzel yıkardım. Bu numarayı yemiş olamam yaaa!

    *Bir alkış da lisede edebiyat dersinde okuduğu şiir bitince sınıfa dönüp "Bu şiiri ünlü Alman yazar Goethe yazmıştır" diyen hocaya, "Niye, kağıt bulamamış mı?" cevabını veren arkadaşa gönderelim. :))


    *Bir trafik polisi anonsu da benden. Yer, Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu'nun önündeki trafik ışıkları. Büyük bir kalabalık halinde karşıya geçiyoruz. Işık, arabalara kırmızı sonra sarı ve en sonunda yeşil yanıyor. Fakat ışığı takip etmeyen taksi söförü yerinden kıpırdamayınca arkasındaki trafik polisi anonsu patlatıyor; "34 T..., neyi bekliyorsun? Koyu yeşili mi?"

    Geçen gece nöbetteyken acile 3 yaşında, para yutmuş bir hasta geliyor. Babasına ne kadar yuttuğunu soruyoruz; "1 YTL" diyor. Yapılan tetkikler sonucunda bir adet 50 Kuruş ve iki adet 25 Kuruş tespit ediyoruz. Baba bir şekilde haklı olduğu için sadece aramızda gülüşerek konuyu kapatıyoruz.

    *Huzurlarınızda tanesi bir buçuk lira olan atletlerin üç tanesini beş liraya almak için pazarlık eden annem ve "Abla kurtarmaz" diyen pazarcı. Alkışlarınızla efendim tencere ve kapak!(yorum super tencere ve kapak:))

    Çok ağladığım için kocamın bana bulduğu lakap; ''Hüngürella''.

    *Doğalgaz bağlantısı için bahçemizi kazan sevgili amele kardeşler, kendi evimin önünde bana laf atarsanız babam da size "O boruları g.tünüze döşerim, gazın en doğalıyla ısınırız!" der tabii ki.

    Yer: Plastik Cerrahi Ameliyathanesi. Hasta: İri yarı bir travesti. Planlanan operasyon: Cinsiyet değiştirme operasyonu ve meme protezi takılması. Ameliyat uzun süreceği için pek değerli hocamız asistanlarına "Hastaya anestezi verilip uyuduktan sonra beni çağırın." diyor. Tipik vakti kıymetli profesör örneği işte... Asistanlarsa hastayı ameliyat masasına yatırıyor ancak bir tanesi anestezi verilmeden hocayı çağırıyor. Tipik şaşkın asistan örneği işte... Hoca gerekli steril kıyafetleri giymiş havalı havalı ameliyathaneye giriyor ve hastanın anestezi almış olduğunu düşündüğü için az sonra ortalığı karıştıracak olan şu soruyu soruyor. "Uyuttunuz mu ulan i.neyi?" O gün "nedense" o hoca hiçbir ameliyata giremiyor. Eeee kırık bir burunla zor tabi...

    İneceği durağa gelmesine rağmen durmayan otobüs şöförüne yaşlı teyzenin yorumu "Oğlum niye durmuyorsun? Evine mi götüreceksin beni?"

    Nişantaşı-Kadıköy dolmuşu için bekliyoruz. Bir taksi geliyor dolmuş yerine. Ön koltuğa oturan kadın her normal insan gibi emniyet kemerini takıyor. Ancak şoför amcamız emniyet kemerinin iyice ortaya çıkardığı dekolteye bakmaktan yola bakamadığı için bir müddet düşünüyor ve içini çekerek kadına sesleniyor. "Abla, çıkar emniyet kemerini, böylesi daha emniyetli hepimiz için."

    Bir alkış da lisede edebiyat kitabından bir metni tüm sınıfa sesli olarak okurken V. Hugo'ya "Beşinci Hugo" diyen arkadaşımıza gelsin.

    Cuma namazında imamın anlattıklarının heyecanıyla gaza gelip hutbenin sonunda onu ayakta alkışlayan müslüman benim.

    Geçtiğimiz gün durakta benimle birlikte otobüs bekleyen teyze, cep telefonuyla eşine bulunduğu yeri tarif ediyor : "Karşımda cami var, iki tane de minaresi var, arkamda da çöp bidonu var, üstünde Büyükşehir Belediyesi yazıyor." Eğer amca onu bu tarife rağmen bulabildiyse, teyzenin bir yerlerine gprs takılı olduğunu düşüneceğim.

    Anket yapan habercilerin 'Sizce Armağan bey Bülent hanımı neden aldatmış olabilir?' sorusuna 'Gerçeğini istemiştir' cevabını veren yurdum halkına alkış istiyorum.

    Elektrik-elektronik mühendisi olmama ramak var. Ama ben hala odamdaki elektrik sobasını yumrukla çalıştırıyorum. Türk müyüm? Kesinlikle...

    Sene 1993. Sevgilime (şu an karım olur kendileri) araba kullanmayı öğretiyorum. İzmir'in o zamanki halini bilenler bilir. Üçkuyular-Narlıdere yolu şimdiki gibi değil. Sakin... Stres olmasın, panik yapmasın diye çok karışmamaya çalışıyorum. Ayrıca çok sakin bir ses tonuyla konuşuyorum. Direğe 3 santim farkla geçiyor benim güzel sevgilim. "Direğe çok yakın geçtin hayatım." diyorum. Cevap "Hangi direğe?"


    Bankada gişenin önünde işlemimin yapılmasını bekliyorum. Yanımdaki gişede işlem yaptıran yaşlı teyzeye, işlemini yapan kadın soruyor: “Parayı kim alacak teyze? Alıcısına ne yazalım?” Teyzem cevap veriyor: “Bu paranın hayrını görme İnşallah yazalım.”

    Küçükken oğluma "Büyüyünce kızlar peşinden koşacak" dedim Benim akıl küpü oğlumun cevabı: "Ben onları geçerim valla."

    *Saat sabaha karşı 05:00 falan, bir arkadaşımla Sabahçı Kahvesi' nin kaldırımda çay içiyoruz. Yoldan ellerinde müzik aletleriyle çalıştıkları eğlence mekanından dönen vatandaşlar geçiyor. Kahvenin işletmecisi 18-19 yaşlarında olan klarnetçiye takılıyor: “Nasıl lan, öğrendin mi çalmayı” Klarnetçi elindeki klarneti havaya kaldırıp bombayı patlatıyor "Ürenmem mi beyav alacam Deniz'i Üsnü'nün elinden"


    Birinci sınıfa giden yeğenim günlük tutmaya karar vermiş. İlk sayfayada klasik sözlerle başlamış: "Merhaba günlük, ben Sude. Bundan sonra her akşam sana yazacağım." İkinci gün için yazdığı ilk cümle ise: "Merhaba günlük, ben Sude; dün de yazmıştım tanıdın mı?" Seni unutmak ne mümkün Sude?!

    Simdilik bu kadar yeter arkadaslar devam ederiz belki...Saolun sabırla okudugunuz için




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Love_Me

    tamam geldim biraz daha yazalım bakalım:)* isaretleri olanlar favorilerimdir:)

    Bir alkış da mahallemizde her gün bağıra çağıra heyecanlı heyecanlı oyun oynayan çocukların o gün sessiz sakin oturduklarını gördüğümde "neden bugün böyle sakinsiniz bir şey mi oldu?" şeklindeki soruma "Sana ne be, her gün eğlenecek miyiz, disko mu burası?" şeklinde cevap veren 6 yaşındaki küçük meleğe(!) gelsin.

    Çamaşırları kaynatırken dibini tutturan bir babaannem var. :)


    *Tatil dönüşü yoldayım. İlk mola yerinde koşarak tuvalete girdim. Boş bulduğum bir kabinde oturuyorum. Yan kabinden bir ses: "Meraba canım, nasılsın?" diye sordu. İlk anın şaşkınlığını üzerimden atınca ayıp olmasın diye cevap verdim. "İyi be, nasıl olayım bildiğin gibi." Ama anlaşılan yan taraftaki tek başına uzun süre oturmaktan sıkılmış olmalı ki hemen ardından ikinci soru geldi: "Nasıl geçti günün?" Bir iç çekip bu sorusuna da cevap verdim. Kibar adamım ya, sorulan soruyu cevapsız bırakmak olmaz şimdi. "Yorucuydu valla. Malum, yol yorgunluğu filan." Bir yandan konuşup bir yandan da bu b.ktan muhabbetin nereye gittiğini merak eden, durumun gittikçe içinden çıkılmaz bir hale dönüştüğünü düşünen bendenizi kendine getiren cümleyi de paylaşayım sizlerle: "Aşkım ben seni sonra ararım, yanda bir salak var, sana ne sorsam cevap veriyor." Allah Allah, hadi ben salağım, bir yandan s.çıp bir yandan aşkım cicim diye sevgilisiyle konuşan sana ne demeli?!

    Ablam evlenmeden önce saatlerce odamıza kapanır, sigara ve kahve ikilisi eşliğinde sırlarımızı dökerdik. Böyle anlardan birinde, kısık sesle "Müzik açalım mı? Babam yan odada, bizi dinliyor olabilir." dedim. Yan odadan gelen ve hala hatırladığımızda bizi kahkahalara boğan ses: "Ne dinleyecem sizi beee!"

    Tikky olduğu her halinden belli olan kızımız Beşiktaş-Taksim midibüsünde yanındaki arkadaşına dert yanmaktadır. ''Şekerim dördüncü kez girdim ÖSS'ye, ama yine kazanamadım, gidicem sonunda Amerika'ya o olucak. Böyle böyle beyin göçü oluyor işteeaa!'' Sen git, masrafları ben karşılıyorum.

    Bir anaokulunun ilk günü. Kızlı erkekli 25 çocuk, oyun odasında toplanmış, tanışıyorlar. Birazdan, beraber oynayacakları bir oyun için elele tutuşup halka düzenine geçecekler. Fakat kızlardan biri: "Ben erkeklerin elini tutmam!" deyip yanındaki erkeği itiyor. Biz bunun bir oyun olduğunu ona anlatmaya çalışırken, altı yaşındaki o gururu kırılmış "erkek", sinirden kıpkırmızı bağırmaya başlıyor: "Bırak o zaman elindeki o balonu! Onu da ben şişirdim! Erkek nefesi var onda, erkek nefesiii!!!"

    *Patronunu porno film izlerken yakalayınca, bağırarak "aaa, ben bu filmi izlemiştim!" diyen tek salak ben olamam değil mi? Yalnız olmadığımı söyleyin.

    Küçükken annemin tüm ısrarına rağmen ellerimi yıkamazdım. Babam "Oğlum sabunumuz çok kirlenmiş, git yıkayıver" dediğinde sabunu alır bir güzel yıkardım. Bu numarayı yemiş olamam yaaa!

    *Bir alkış da lisede edebiyat dersinde okuduğu şiir bitince sınıfa dönüp "Bu şiiri ünlü Alman yazar Goethe yazmıştır" diyen hocaya, "Niye, kağıt bulamamış mı?" cevabını veren arkadaşa gönderelim. :))


    *Bir trafik polisi anonsu da benden. Yer, Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu'nun önündeki trafik ışıkları. Büyük bir kalabalık halinde karşıya geçiyoruz. Işık, arabalara kırmızı sonra sarı ve en sonunda yeşil yanıyor. Fakat ışığı takip etmeyen taksi söförü yerinden kıpırdamayınca arkasındaki trafik polisi anonsu patlatıyor; "34 T..., neyi bekliyorsun? Koyu yeşili mi?"

    Geçen gece nöbetteyken acile 3 yaşında, para yutmuş bir hasta geliyor. Babasına ne kadar yuttuğunu soruyoruz; "1 YTL" diyor. Yapılan tetkikler sonucunda bir adet 50 Kuruş ve iki adet 25 Kuruş tespit ediyoruz. Baba bir şekilde haklı olduğu için sadece aramızda gülüşerek konuyu kapatıyoruz.

    *Huzurlarınızda tanesi bir buçuk lira olan atletlerin üç tanesini beş liraya almak için pazarlık eden annem ve "Abla kurtarmaz" diyen pazarcı. Alkışlarınızla efendim tencere ve kapak!(yorum super tencere ve kapak:))

    Çok ağladığım için kocamın bana bulduğu lakap; ''Hüngürella''.

    *Doğalgaz bağlantısı için bahçemizi kazan sevgili amele kardeşler, kendi evimin önünde bana laf atarsanız babam da size "O boruları g.tünüze döşerim, gazın en doğalıyla ısınırız!" der tabii ki.

    Yer: Plastik Cerrahi Ameliyathanesi. Hasta: İri yarı bir travesti. Planlanan operasyon: Cinsiyet değiştirme operasyonu ve meme protezi takılması. Ameliyat uzun süreceği için pek değerli hocamız asistanlarına "Hastaya anestezi verilip uyuduktan sonra beni çağırın." diyor. Tipik vakti kıymetli profesör örneği işte... Asistanlarsa hastayı ameliyat masasına yatırıyor ancak bir tanesi anestezi verilmeden hocayı çağırıyor. Tipik şaşkın asistan örneği işte... Hoca gerekli steril kıyafetleri giymiş havalı havalı ameliyathaneye giriyor ve hastanın anestezi almış olduğunu düşündüğü için az sonra ortalığı karıştıracak olan şu soruyu soruyor. "Uyuttunuz mu ulan i.neyi?" O gün "nedense" o hoca hiçbir ameliyata giremiyor. Eeee kırık bir burunla zor tabi...

    İneceği durağa gelmesine rağmen durmayan otobüs şöförüne yaşlı teyzenin yorumu "Oğlum niye durmuyorsun? Evine mi götüreceksin beni?"

    Nişantaşı-Kadıköy dolmuşu için bekliyoruz. Bir taksi geliyor dolmuş yerine. Ön koltuğa oturan kadın her normal insan gibi emniyet kemerini takıyor. Ancak şoför amcamız emniyet kemerinin iyice ortaya çıkardığı dekolteye bakmaktan yola bakamadığı için bir müddet düşünüyor ve içini çekerek kadına sesleniyor. "Abla, çıkar emniyet kemerini, böylesi daha emniyetli hepimiz için."

    Bir alkış da lisede edebiyat kitabından bir metni tüm sınıfa sesli olarak okurken V. Hugo'ya "Beşinci Hugo" diyen arkadaşımıza gelsin.

    Cuma namazında imamın anlattıklarının heyecanıyla gaza gelip hutbenin sonunda onu ayakta alkışlayan müslüman benim.

    Geçtiğimiz gün durakta benimle birlikte otobüs bekleyen teyze, cep telefonuyla eşine bulunduğu yeri tarif ediyor : "Karşımda cami var, iki tane de minaresi var, arkamda da çöp bidonu var, üstünde Büyükşehir Belediyesi yazıyor." Eğer amca onu bu tarife rağmen bulabildiyse, teyzenin bir yerlerine gprs takılı olduğunu düşüneceğim.

    Anket yapan habercilerin 'Sizce Armağan bey Bülent hanımı neden aldatmış olabilir?' sorusuna 'Gerçeğini istemiştir' cevabını veren yurdum halkına alkış istiyorum.

    Elektrik-elektronik mühendisi olmama ramak var. Ama ben hala odamdaki elektrik sobasını yumrukla çalıştırıyorum. Türk müyüm? Kesinlikle...

    Sene 1993. Sevgilime (şu an karım olur kendileri) araba kullanmayı öğretiyorum. İzmir'in o zamanki halini bilenler bilir. Üçkuyular-Narlıdere yolu şimdiki gibi değil. Sakin... Stres olmasın, panik yapmasın diye çok karışmamaya çalışıyorum. Ayrıca çok sakin bir ses tonuyla konuşuyorum. Direğe 3 santim farkla geçiyor benim güzel sevgilim. "Direğe çok yakın geçtin hayatım." diyorum. Cevap "Hangi direğe?"


    Bankada gişenin önünde işlemimin yapılmasını bekliyorum. Yanımdaki gişede işlem yaptıran yaşlı teyzeye, işlemini yapan kadın soruyor: “Parayı kim alacak teyze? Alıcısına ne yazalım?” Teyzem cevap veriyor: “Bu paranın hayrını görme İnşallah yazalım.”

    Küçükken oğluma "Büyüyünce kızlar peşinden koşacak" dedim Benim akıl küpü oğlumun cevabı: "Ben onları geçerim valla."

    *Saat sabaha karşı 05:00 falan, bir arkadaşımla Sabahçı Kahvesi' nin kaldırımda çay içiyoruz. Yoldan ellerinde müzik aletleriyle çalıştıkları eğlence mekanından dönen vatandaşlar geçiyor. Kahvenin işletmecisi 18-19 yaşlarında olan klarnetçiye takılıyor: “Nasıl lan, öğrendin mi çalmayı” Klarnetçi elindeki klarneti havaya kaldırıp bombayı patlatıyor "Ürenmem mi beyav alacam Deniz'i Üsnü'nün elinden"


    Birinci sınıfa giden yeğenim günlük tutmaya karar vermiş. İlk sayfayada klasik sözlerle başlamış: "Merhaba günlük, ben Sude. Bundan sonra her akşam sana yazacağım." İkinci gün için yazdığı ilk cümle ise: "Merhaba günlük, ben Sude; dün de yazmıştım tanıdın mı?" Seni unutmak ne mümkün Sude?!

    Simdilik bu kadar yeter arkadaslar devam ederiz belki...Saolun sabırla okudugunuz için


    Alıntıları Göster
    KOOP, KOOP!!!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Love_Me

    tamam geldim biraz daha yazalım bakalım:)* isaretleri olanlar favorilerimdir:)

    Bir alkış da mahallemizde her gün bağıra çağıra heyecanlı heyecanlı oyun oynayan çocukların o gün sessiz sakin oturduklarını gördüğümde "neden bugün böyle sakinsiniz bir şey mi oldu?" şeklindeki soruma "Sana ne be, her gün eğlenecek miyiz, disko mu burası?" şeklinde cevap veren 6 yaşındaki küçük meleğe(!) gelsin.

    Çamaşırları kaynatırken dibini tutturan bir babaannem var. :)


    *Tatil dönüşü yoldayım. İlk mola yerinde koşarak tuvalete girdim. Boş bulduğum bir kabinde oturuyorum. Yan kabinden bir ses: "Meraba canım, nasılsın?" diye sordu. İlk anın şaşkınlığını üzerimden atınca ayıp olmasın diye cevap verdim. "İyi be, nasıl olayım bildiğin gibi." Ama anlaşılan yan taraftaki tek başına uzun süre oturmaktan sıkılmış olmalı ki hemen ardından ikinci soru geldi: "Nasıl geçti günün?" Bir iç çekip bu sorusuna da cevap verdim. Kibar adamım ya, sorulan soruyu cevapsız bırakmak olmaz şimdi. "Yorucuydu valla. Malum, yol yorgunluğu filan." Bir yandan konuşup bir yandan da bu b.ktan muhabbetin nereye gittiğini merak eden, durumun gittikçe içinden çıkılmaz bir hale dönüştüğünü düşünen bendenizi kendine getiren cümleyi de paylaşayım sizlerle: "Aşkım ben seni sonra ararım, yanda bir salak var, sana ne sorsam cevap veriyor." Allah Allah, hadi ben salağım, bir yandan s.çıp bir yandan aşkım cicim diye sevgilisiyle konuşan sana ne demeli?!

    Ablam evlenmeden önce saatlerce odamıza kapanır, sigara ve kahve ikilisi eşliğinde sırlarımızı dökerdik. Böyle anlardan birinde, kısık sesle "Müzik açalım mı? Babam yan odada, bizi dinliyor olabilir." dedim. Yan odadan gelen ve hala hatırladığımızda bizi kahkahalara boğan ses: "Ne dinleyecem sizi beee!"

    Tikky olduğu her halinden belli olan kızımız Beşiktaş-Taksim midibüsünde yanındaki arkadaşına dert yanmaktadır. ''Şekerim dördüncü kez girdim ÖSS'ye, ama yine kazanamadım, gidicem sonunda Amerika'ya o olucak. Böyle böyle beyin göçü oluyor işteeaa!'' Sen git, masrafları ben karşılıyorum.

    Bir anaokulunun ilk günü. Kızlı erkekli 25 çocuk, oyun odasında toplanmış, tanışıyorlar. Birazdan, beraber oynayacakları bir oyun için elele tutuşup halka düzenine geçecekler. Fakat kızlardan biri: "Ben erkeklerin elini tutmam!" deyip yanındaki erkeği itiyor. Biz bunun bir oyun olduğunu ona anlatmaya çalışırken, altı yaşındaki o gururu kırılmış "erkek", sinirden kıpkırmızı bağırmaya başlıyor: "Bırak o zaman elindeki o balonu! Onu da ben şişirdim! Erkek nefesi var onda, erkek nefesiii!!!"

    *Patronunu porno film izlerken yakalayınca, bağırarak "aaa, ben bu filmi izlemiştim!" diyen tek salak ben olamam değil mi? Yalnız olmadığımı söyleyin.

    Küçükken annemin tüm ısrarına rağmen ellerimi yıkamazdım. Babam "Oğlum sabunumuz çok kirlenmiş, git yıkayıver" dediğinde sabunu alır bir güzel yıkardım. Bu numarayı yemiş olamam yaaa!

    *Bir alkış da lisede edebiyat dersinde okuduğu şiir bitince sınıfa dönüp "Bu şiiri ünlü Alman yazar Goethe yazmıştır" diyen hocaya, "Niye, kağıt bulamamış mı?" cevabını veren arkadaşa gönderelim. :))


    *Bir trafik polisi anonsu da benden. Yer, Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu'nun önündeki trafik ışıkları. Büyük bir kalabalık halinde karşıya geçiyoruz. Işık, arabalara kırmızı sonra sarı ve en sonunda yeşil yanıyor. Fakat ışığı takip etmeyen taksi söförü yerinden kıpırdamayınca arkasındaki trafik polisi anonsu patlatıyor; "34 T..., neyi bekliyorsun? Koyu yeşili mi?"

    Geçen gece nöbetteyken acile 3 yaşında, para yutmuş bir hasta geliyor. Babasına ne kadar yuttuğunu soruyoruz; "1 YTL" diyor. Yapılan tetkikler sonucunda bir adet 50 Kuruş ve iki adet 25 Kuruş tespit ediyoruz. Baba bir şekilde haklı olduğu için sadece aramızda gülüşerek konuyu kapatıyoruz.

    *Huzurlarınızda tanesi bir buçuk lira olan atletlerin üç tanesini beş liraya almak için pazarlık eden annem ve "Abla kurtarmaz" diyen pazarcı. Alkışlarınızla efendim tencere ve kapak!(yorum super tencere ve kapak:))

    Çok ağladığım için kocamın bana bulduğu lakap; ''Hüngürella''.

    *Doğalgaz bağlantısı için bahçemizi kazan sevgili amele kardeşler, kendi evimin önünde bana laf atarsanız babam da size "O boruları g.tünüze döşerim, gazın en doğalıyla ısınırız!" der tabii ki.

    Yer: Plastik Cerrahi Ameliyathanesi. Hasta: İri yarı bir travesti. Planlanan operasyon: Cinsiyet değiştirme operasyonu ve meme protezi takılması. Ameliyat uzun süreceği için pek değerli hocamız asistanlarına "Hastaya anestezi verilip uyuduktan sonra beni çağırın." diyor. Tipik vakti kıymetli profesör örneği işte... Asistanlarsa hastayı ameliyat masasına yatırıyor ancak bir tanesi anestezi verilmeden hocayı çağırıyor. Tipik şaşkın asistan örneği işte... Hoca gerekli steril kıyafetleri giymiş havalı havalı ameliyathaneye giriyor ve hastanın anestezi almış olduğunu düşündüğü için az sonra ortalığı karıştıracak olan şu soruyu soruyor. "Uyuttunuz mu ulan i.neyi?" O gün "nedense" o hoca hiçbir ameliyata giremiyor. Eeee kırık bir burunla zor tabi...

    İneceği durağa gelmesine rağmen durmayan otobüs şöförüne yaşlı teyzenin yorumu "Oğlum niye durmuyorsun? Evine mi götüreceksin beni?"

    Nişantaşı-Kadıköy dolmuşu için bekliyoruz. Bir taksi geliyor dolmuş yerine. Ön koltuğa oturan kadın her normal insan gibi emniyet kemerini takıyor. Ancak şoför amcamız emniyet kemerinin iyice ortaya çıkardığı dekolteye bakmaktan yola bakamadığı için bir müddet düşünüyor ve içini çekerek kadına sesleniyor. "Abla, çıkar emniyet kemerini, böylesi daha emniyetli hepimiz için."

    Bir alkış da lisede edebiyat kitabından bir metni tüm sınıfa sesli olarak okurken V. Hugo'ya "Beşinci Hugo" diyen arkadaşımıza gelsin.

    Cuma namazında imamın anlattıklarının heyecanıyla gaza gelip hutbenin sonunda onu ayakta alkışlayan müslüman benim.

    Geçtiğimiz gün durakta benimle birlikte otobüs bekleyen teyze, cep telefonuyla eşine bulunduğu yeri tarif ediyor : "Karşımda cami var, iki tane de minaresi var, arkamda da çöp bidonu var, üstünde Büyükşehir Belediyesi yazıyor." Eğer amca onu bu tarife rağmen bulabildiyse, teyzenin bir yerlerine gprs takılı olduğunu düşüneceğim.

    Anket yapan habercilerin 'Sizce Armağan bey Bülent hanımı neden aldatmış olabilir?' sorusuna 'Gerçeğini istemiştir' cevabını veren yurdum halkına alkış istiyorum.

    Elektrik-elektronik mühendisi olmama ramak var. Ama ben hala odamdaki elektrik sobasını yumrukla çalıştırıyorum. Türk müyüm? Kesinlikle...

    Sene 1993. Sevgilime (şu an karım olur kendileri) araba kullanmayı öğretiyorum. İzmir'in o zamanki halini bilenler bilir. Üçkuyular-Narlıdere yolu şimdiki gibi değil. Sakin... Stres olmasın, panik yapmasın diye çok karışmamaya çalışıyorum. Ayrıca çok sakin bir ses tonuyla konuşuyorum. Direğe 3 santim farkla geçiyor benim güzel sevgilim. "Direğe çok yakın geçtin hayatım." diyorum. Cevap "Hangi direğe?"


    Bankada gişenin önünde işlemimin yapılmasını bekliyorum. Yanımdaki gişede işlem yaptıran yaşlı teyzeye, işlemini yapan kadın soruyor: “Parayı kim alacak teyze? Alıcısına ne yazalım?” Teyzem cevap veriyor: “Bu paranın hayrını görme İnşallah yazalım.”

    Küçükken oğluma "Büyüyünce kızlar peşinden koşacak" dedim Benim akıl küpü oğlumun cevabı: "Ben onları geçerim valla."

    *Saat sabaha karşı 05:00 falan, bir arkadaşımla Sabahçı Kahvesi' nin kaldırımda çay içiyoruz. Yoldan ellerinde müzik aletleriyle çalıştıkları eğlence mekanından dönen vatandaşlar geçiyor. Kahvenin işletmecisi 18-19 yaşlarında olan klarnetçiye takılıyor: “Nasıl lan, öğrendin mi çalmayı” Klarnetçi elindeki klarneti havaya kaldırıp bombayı patlatıyor "Ürenmem mi beyav alacam Deniz'i Üsnü'nün elinden"


    Birinci sınıfa giden yeğenim günlük tutmaya karar vermiş. İlk sayfayada klasik sözlerle başlamış: "Merhaba günlük, ben Sude. Bundan sonra her akşam sana yazacağım." İkinci gün için yazdığı ilk cümle ise: "Merhaba günlük, ben Sude; dün de yazmıştım tanıdın mı?" Seni unutmak ne mümkün Sude?!

    Simdilik bu kadar yeter arkadaslar devam ederiz belki...Saolun sabırla okudugunuz için


    Alıntıları Göster
    süper walla yarıldımm




  • quote:

    Orijinalden alıntı: herhangibirisiaaaaa

    süper walla yarıldımm

    Alıntıları Göster
    aha burada da var birazcık BURAYA TIKLAYI VER BİR ZAHMET :D




  • quote:

    Orijinalden alıntı: izmopolitan

    aha burada da var birazcık BURAYA TIKLAYI VER BİR ZAHMET :D

    Alıntıları Göster
    devam




  • yarın devam edebilir...:)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Love_Me

    yarın devam edebilir...:)
    mausdhauhsd süper
  • quote:

    Orijinalden alıntı: DMUKKS

    mausdhauhsd süper

    Alıntıları Göster
    devam edelim gece gece nelerle ugrasıyorum ya bi yandan gülme krizlerine giriyrum bi yandanda en iyilerini secip sizlere ayırmaya calısıyorum:)


    Alt komşumuz X Hanım gece geç saatlere kadar internette gezinen kocasıyla kavga ediyor. Sesi bizim evimize kadar geliyor. "Bundan sonra bilgisayarla yatarsın, canın çekince de ona s****sin" diye bağırıyor. Kocasının cevabı ise bizi yerlere yatırıyor. "Hiç değilse elektrik çarpar da bir şey hissederim!" Sevgili komşularım, gideceginiz yerde bolca elektrik var, merak etmeyin.

    Karısından biraz çekinen dayım hakkında anneannemin yorumu: "Bu adamı nasıl terörle mücadeleye aldılar? Adam daha karısıyla mücadele edemiyor!"

    Benzine yapılan zamma halkın tepkisini ölçmek için soru soran muhabire: "Benim için fark etmiyor, ben her zaman 20 milyonluk alıyorum" diyen yurdum insanını çok seviyorum.

    İlk bilgisayarımı daha yeni almışız. Bir heves kuzenlerle toplanıp makinenin başına geçmiş, araba yarışı oynuyoruz. Küçük kuzen acemilikten arabayı bir o yana bir bu yana vuruyor. Odanın içi çarpışma sesleriyle yankılanıyor. Sessizce bizi izlemekte olan babam önce hafiften kızarıyor, sonra terlemeye başlıyor, sıktığı dişlerinin arasından bir şeyler mırıldanıyor. Bir süre sonra babam dayanamayıp bağırıyor: "Düzgün kullan eşoğlu eşek. Bilgisayarı kıracaksın!"

    Anneme, "Hayatıma giren erkekler neden bu kadar çabuk çıkıyor? Bendeki şanssızlık genetik mi?" diye sordum. "O senin bireysel salaklığın, bizi bulaştırma!" dedi. Hemen sustum.

    Bir alkış da midye yerken ''Allah'ın hikmetine bak, denizden pilavlı çıkarıyor'' diyen ve bize yediğimiz midyeleri zehir eden arkadaşıma gelsin lütfen..

    Külot giydiği zaman, nefesinin daraldığını söyleyen bir teyzem var. Artık neresinden nefes alıyorsa...

    Anti-bakteriyel sabunla ellerimi yıkarken, "Geberin köpekler!" diye kahkaha atan, bakterilerin ölüşünü zihninde canlandırıp bundan zevk duyan ben mi, neden güldüğümü anlattığımda "Hayvansın sen, onların da canı var!" diyen kız arkadaşım mı acaba daha çok alkışı hak ediyor? Alkışlayan ellerde bakteri olmasın lütfen.

    Binbir Gece dizisinden bir sahne; Şehrazat'la Onur şömine karşısında oturmuş şarap kadehleri ellerinde aşk sözleri fısıldamaktadır. Şehrazat tüm duygusallığıyla sorar 'Huzur bu mu?' Annem gülmeye başlar. Nedenini sorarız. Neymiş efendim bu dizileri de fazla gerçekçi yapmaya başlamışlarmış. Koskoca Şehrazat nasıl da Onur'a "Osurdun mu?" diye sorarmış. Haklısın anne, hakkaten çok gerçekçi ve doğal bir yaklaşım bu senaristlerinki.

    Abimin küçülen kıyafetlerini ne yapsak diye annemle babam arasında geçen diyalog: "Bence çöpe atmayalım, ihtiyacı olan bir fakire verelim." "Yok artık, saçmalama! X kadar şişman fakir mi var?"

    Annemin babama isyanı: "Kabul olsa, bu adam namazlarını da bana kıldırır!"

    Taksiyle yetiştiği belediye otobüsünün yolunu kesip, afallamış şoföre "Sen, benim olduğum durağı nasıl pas geçersin uleyn!" diye patlayan amca; bundan böyle hayattaki yegane idolüm sensin.

    Ben de ilk deneyim için bir geneleve gittim. Bu arada cep telefonumu annem çaldırdı ve nerde olduğumu sordu ben de ''Çarşıdayım geziyorum'' dedim. Ancak orda çalışan bir kadın hemen atıldı: "Kerhanede kerhanede" Sessizlik, dumur, sıcaklık, magma...

    Öğrencilerime "Atatürk'le röportaj yapabilseydiniz neler sormak isterdiniz?" konulu ödev verdim. Ödevlerden birini aktarıyorum: "Atam, sizi karşımda gördüğüme inanamıyorum. Size hayranım." "Evladım ben de sana hayranım. Unutma her insan hayranlık duymaya değerdir." "Atam sizden bir şey rica edecektim." "Buyur evladım." "Bu benim performans ödevim. Öğretmenime rica etseniz de bana yüksek bir not verse?" "Tabii ki evladım. Bu isteğini öğretmenine ileteceğim." Şimdi arkadaşlar size soruyorum. Torpil büyük yerden, ben kaç vereyim?

    Çocuklara çiçekleri anlatırken orkideyi es geçin. Çünkü içlerinden birisi “Öğretmenim annem onu küloduna koyuyor.” derse, elinizde orkidenizle magmaya otobüs beklersiniz.

    Erkek arkadaşıma "Bir yılı aşkın süredir beraberiz hayatım, artık ilişkimize bir isim koyalım." dedim. "Hımm... Olur, Müzeyyen olsun, rahmetli teyzemin ismiydi." dedi. Ben Haydar olsun diye düşünmüştüm, daha bir delikanlı olurdu. Küstüm işte!

    Öğle tatili parkta otururken 60-65 yaşlarındaki bir amcayı ağaçların arasında işemeye çalışırken gördüm. Tepki göstermek için, "Amca, ne iş?" dedim. "Ne iş olsun be evladım, işemekten başka bir işe yaramıyor." dedi. Sustum, bir şey diyemedim.

    Kanserli hastalar yararına yaptığımız ilk konserimizde, hocamızın hazırladığı repertuardaki ilk şarkı, "bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin." Hem şarkıya hem hocamıza kuvvetli bir alkış lütfen.

    Dört aylık oğlum kendisine bakarak "Aguuu!" diye sesler çıkardığı sırada arkadaşımın çocuğunun ona cevabı; "Zorlama kendini; konuşamazsın sen." şeklinde olduğundan alkışı her ikisi de hak ediyor.

    Üniversite yıllarımda evimiz çok temiz(!) olduğundan genelde sıkça böceklere rastlardık. Ev arkadaşım da ben de elimizle öldürmeye korktuğumuz için böcek ilacı aldık. Bir gün salonun ortasından bir böceğin geçtiğini görünce hemen böcek ilacını alıp üzerine sıktım. Böcek yürümeye devam etti. Bir kere daha sıktım, yine yürümeye devam etti. Ben de onunla beraber hem üzerine ilacı sıkıp hem de yanında emekleyerek ilerlemeye başladım. Salondan çıktık, koridoru geçtik. Yatak odasından içeri girerken böcek ilacı bitti... Sonrası karanlık... Gözlerimi açtığımda acil serviste kolumda serumla yatıyordum! Böcek arkamdan ne sevinmiştir be "Koskoca adamı devirdim bana bir şey olmadı" diye. (yorum manyak)

    Kilo aldığımda, "Kilo aldın, biraz zayıfla" demek yerine, "Hadi tosunum, az daha ye seni halde hamal yapacağım" diyen sevgili kocam, ben sana kel olmandan dolayı "Az daha parlat, gece lambası yapıcam seni" diyor muyum? Demiyorum!

    Canım kocama soruyorum "Beni seviyor musun aşkım?" diye. "Sevmesem evlenir miydim seninle gerizekalı?" diye cevap veriyor. Seviyordur değil mi? Çok ciddiydi çünkü...

    Sabah işe gitmek için hazırlanılır ve kendini iyi hissetmek için aynanın karşısına geçilip "Evet evet, çok güzelsin bugün de, mükemmelsin hatta!" denilir. o sırada annemin sesi gelir. "G.tüme de o kadar makyaj yapsan senden güzel olur!" Sağol anne sabah sabah içimi aydınlattın, kendime güvenimi yerlerde süründürdün.

    Takma dişlerini çıkarıp aynanın karşına geçerek dakikalarca dişsiz haline gülen ve hatta gülmekten yarılan bir anneanneye sahibim. Canım o benim yaa...

    Pek sevgili kocacığımla eve gitmek için metroya binecektik. Fakat benim atak kocam "Dikkat kapılar kapanıyor!" anonsunu duyar duymaz koşarak kendini metroya attı. Duraktan uzaklaşırken de bana bakıp gülerek el salladı. Git kocacığım git sen, aman geç kalma. Evde ben bekliyorum ya...

    Bir alkış da bir üst geçide "Atam izindeyiz!" yazısını asıp, altına "Kemal Atatürk" imzasını atan belediyemize gelsin lütfen.

    Kadınlar pasta gününde konuşuyorlar, ben de mutfakta atıştırıyorum. Muzır halam ortaya bir konu atıyor, hepsi sırayla kocalarının beraber olmak istediklerinde teklifi nasıl dile getirdiğini söylemeye başlıyor. Kulağım onlarda tabii. Tek tek söylüyorlar. Anneme geliyor sıra, bizim peder ''Hanım, gel de film çekelim...'' diyormuş. Ona gülüp geçiyorum ama babaannemin cümlesiyle börekler boğazıma diziliyor. ''Karı, ihh uhh yapacuk mu?''

    Babamın Harry Potter için yorumunu sizlere aktarıyorum. "O kadar sihir, büyü yapıyor; kendine bir lens yapamadı. Hala gözlükle geziyor velet."




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Love_Me

    devam edelim gece gece nelerle ugrasıyorum ya bi yandan gülme krizlerine giriyrum bi yandanda en iyilerini secip sizlere ayırmaya calısıyorum:)


    Alt komşumuz X Hanım gece geç saatlere kadar internette gezinen kocasıyla kavga ediyor. Sesi bizim evimize kadar geliyor. "Bundan sonra bilgisayarla yatarsın, canın çekince de ona s****sin" diye bağırıyor. Kocasının cevabı ise bizi yerlere yatırıyor. "Hiç değilse elektrik çarpar da bir şey hissederim!" Sevgili komşularım, gideceginiz yerde bolca elektrik var, merak etmeyin.

    Karısından biraz çekinen dayım hakkında anneannemin yorumu: "Bu adamı nasıl terörle mücadeleye aldılar? Adam daha karısıyla mücadele edemiyor!"

    Benzine yapılan zamma halkın tepkisini ölçmek için soru soran muhabire: "Benim için fark etmiyor, ben her zaman 20 milyonluk alıyorum" diyen yurdum insanını çok seviyorum.

    İlk bilgisayarımı daha yeni almışız. Bir heves kuzenlerle toplanıp makinenin başına geçmiş, araba yarışı oynuyoruz. Küçük kuzen acemilikten arabayı bir o yana bir bu yana vuruyor. Odanın içi çarpışma sesleriyle yankılanıyor. Sessizce bizi izlemekte olan babam önce hafiften kızarıyor, sonra terlemeye başlıyor, sıktığı dişlerinin arasından bir şeyler mırıldanıyor. Bir süre sonra babam dayanamayıp bağırıyor: "Düzgün kullan eşoğlu eşek. Bilgisayarı kıracaksın!"

    Anneme, "Hayatıma giren erkekler neden bu kadar çabuk çıkıyor? Bendeki şanssızlık genetik mi?" diye sordum. "O senin bireysel salaklığın, bizi bulaştırma!" dedi. Hemen sustum.

    Bir alkış da midye yerken ''Allah'ın hikmetine bak, denizden pilavlı çıkarıyor'' diyen ve bize yediğimiz midyeleri zehir eden arkadaşıma gelsin lütfen..

    Külot giydiği zaman, nefesinin daraldığını söyleyen bir teyzem var. Artık neresinden nefes alıyorsa...

    Anti-bakteriyel sabunla ellerimi yıkarken, "Geberin köpekler!" diye kahkaha atan, bakterilerin ölüşünü zihninde canlandırıp bundan zevk duyan ben mi, neden güldüğümü anlattığımda "Hayvansın sen, onların da canı var!" diyen kız arkadaşım mı acaba daha çok alkışı hak ediyor? Alkışlayan ellerde bakteri olmasın lütfen.

    Binbir Gece dizisinden bir sahne; Şehrazat'la Onur şömine karşısında oturmuş şarap kadehleri ellerinde aşk sözleri fısıldamaktadır. Şehrazat tüm duygusallığıyla sorar 'Huzur bu mu?' Annem gülmeye başlar. Nedenini sorarız. Neymiş efendim bu dizileri de fazla gerçekçi yapmaya başlamışlarmış. Koskoca Şehrazat nasıl da Onur'a "Osurdun mu?" diye sorarmış. Haklısın anne, hakkaten çok gerçekçi ve doğal bir yaklaşım bu senaristlerinki.

    Abimin küçülen kıyafetlerini ne yapsak diye annemle babam arasında geçen diyalog: "Bence çöpe atmayalım, ihtiyacı olan bir fakire verelim." "Yok artık, saçmalama! X kadar şişman fakir mi var?"

    Annemin babama isyanı: "Kabul olsa, bu adam namazlarını da bana kıldırır!"

    Taksiyle yetiştiği belediye otobüsünün yolunu kesip, afallamış şoföre "Sen, benim olduğum durağı nasıl pas geçersin uleyn!" diye patlayan amca; bundan böyle hayattaki yegane idolüm sensin.

    Ben de ilk deneyim için bir geneleve gittim. Bu arada cep telefonumu annem çaldırdı ve nerde olduğumu sordu ben de ''Çarşıdayım geziyorum'' dedim. Ancak orda çalışan bir kadın hemen atıldı: "Kerhanede kerhanede" Sessizlik, dumur, sıcaklık, magma...

    Öğrencilerime "Atatürk'le röportaj yapabilseydiniz neler sormak isterdiniz?" konulu ödev verdim. Ödevlerden birini aktarıyorum: "Atam, sizi karşımda gördüğüme inanamıyorum. Size hayranım." "Evladım ben de sana hayranım. Unutma her insan hayranlık duymaya değerdir." "Atam sizden bir şey rica edecektim." "Buyur evladım." "Bu benim performans ödevim. Öğretmenime rica etseniz de bana yüksek bir not verse?" "Tabii ki evladım. Bu isteğini öğretmenine ileteceğim." Şimdi arkadaşlar size soruyorum. Torpil büyük yerden, ben kaç vereyim?

    Çocuklara çiçekleri anlatırken orkideyi es geçin. Çünkü içlerinden birisi “Öğretmenim annem onu küloduna koyuyor.” derse, elinizde orkidenizle magmaya otobüs beklersiniz.

    Erkek arkadaşıma "Bir yılı aşkın süredir beraberiz hayatım, artık ilişkimize bir isim koyalım." dedim. "Hımm... Olur, Müzeyyen olsun, rahmetli teyzemin ismiydi." dedi. Ben Haydar olsun diye düşünmüştüm, daha bir delikanlı olurdu. Küstüm işte!

    Öğle tatili parkta otururken 60-65 yaşlarındaki bir amcayı ağaçların arasında işemeye çalışırken gördüm. Tepki göstermek için, "Amca, ne iş?" dedim. "Ne iş olsun be evladım, işemekten başka bir işe yaramıyor." dedi. Sustum, bir şey diyemedim.

    Kanserli hastalar yararına yaptığımız ilk konserimizde, hocamızın hazırladığı repertuardaki ilk şarkı, "bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin." Hem şarkıya hem hocamıza kuvvetli bir alkış lütfen.

    Dört aylık oğlum kendisine bakarak "Aguuu!" diye sesler çıkardığı sırada arkadaşımın çocuğunun ona cevabı; "Zorlama kendini; konuşamazsın sen." şeklinde olduğundan alkışı her ikisi de hak ediyor.

    Üniversite yıllarımda evimiz çok temiz(!) olduğundan genelde sıkça böceklere rastlardık. Ev arkadaşım da ben de elimizle öldürmeye korktuğumuz için böcek ilacı aldık. Bir gün salonun ortasından bir böceğin geçtiğini görünce hemen böcek ilacını alıp üzerine sıktım. Böcek yürümeye devam etti. Bir kere daha sıktım, yine yürümeye devam etti. Ben de onunla beraber hem üzerine ilacı sıkıp hem de yanında emekleyerek ilerlemeye başladım. Salondan çıktık, koridoru geçtik. Yatak odasından içeri girerken böcek ilacı bitti... Sonrası karanlık... Gözlerimi açtığımda acil serviste kolumda serumla yatıyordum! Böcek arkamdan ne sevinmiştir be "Koskoca adamı devirdim bana bir şey olmadı" diye. (yorum manyak)

    Kilo aldığımda, "Kilo aldın, biraz zayıfla" demek yerine, "Hadi tosunum, az daha ye seni halde hamal yapacağım" diyen sevgili kocam, ben sana kel olmandan dolayı "Az daha parlat, gece lambası yapıcam seni" diyor muyum? Demiyorum!

    Canım kocama soruyorum "Beni seviyor musun aşkım?" diye. "Sevmesem evlenir miydim seninle gerizekalı?" diye cevap veriyor. Seviyordur değil mi? Çok ciddiydi çünkü...

    Sabah işe gitmek için hazırlanılır ve kendini iyi hissetmek için aynanın karşısına geçilip "Evet evet, çok güzelsin bugün de, mükemmelsin hatta!" denilir. o sırada annemin sesi gelir. "G.tüme de o kadar makyaj yapsan senden güzel olur!" Sağol anne sabah sabah içimi aydınlattın, kendime güvenimi yerlerde süründürdün.

    Takma dişlerini çıkarıp aynanın karşına geçerek dakikalarca dişsiz haline gülen ve hatta gülmekten yarılan bir anneanneye sahibim. Canım o benim yaa...

    Pek sevgili kocacığımla eve gitmek için metroya binecektik. Fakat benim atak kocam "Dikkat kapılar kapanıyor!" anonsunu duyar duymaz koşarak kendini metroya attı. Duraktan uzaklaşırken de bana bakıp gülerek el salladı. Git kocacığım git sen, aman geç kalma. Evde ben bekliyorum ya...

    Bir alkış da bir üst geçide "Atam izindeyiz!" yazısını asıp, altına "Kemal Atatürk" imzasını atan belediyemize gelsin lütfen.

    Kadınlar pasta gününde konuşuyorlar, ben de mutfakta atıştırıyorum. Muzır halam ortaya bir konu atıyor, hepsi sırayla kocalarının beraber olmak istediklerinde teklifi nasıl dile getirdiğini söylemeye başlıyor. Kulağım onlarda tabii. Tek tek söylüyorlar. Anneme geliyor sıra, bizim peder ''Hanım, gel de film çekelim...'' diyormuş. Ona gülüp geçiyorum ama babaannemin cümlesiyle börekler boğazıma diziliyor. ''Karı, ihh uhh yapacuk mu?''

    Babamın Harry Potter için yorumunu sizlere aktarıyorum. "O kadar sihir, büyü yapıyor; kendine bir lens yapamadı. Hala gözlükle geziyor velet."


    Alıntıları Göster




  • quote:

    Orijinalden alıntı: çok da nickimde



    Alıntıları Göster
    usta bayıldım daha varsa gönder




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 0d3a

    usta bayıldım daha varsa gönder

    Alıntıları Göster




  • quote:

    Orijinalden alıntı: by-onur



    Alıntıları Göster
    quote:

    Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: "Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz." Hala gülmekteyim.


    bunu anlamadım




  • quote:

    Orijinalden alıntı: tracy

    quote:

    Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: "Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz." Hala gülmekteyim.


    bunu anlamadım

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: tracy

    quote:

    Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: "Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz." Hala gülmekteyim.


    bunu anlamadım


    Çok yazık... oysa en iyilerden biri




  • quote:

    Orijinalden alıntı: tracy

    quote:

    Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: "Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz." Hala gülmekteyim.


    bunu anlamadım

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: tracy

    quote:

    Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: "Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz." Hala gülmekteyim.


    bunu anlamadım


    eğer aralarında bişey olmazsa adam boy abdesti almıcak çay demlicek

    güzelim esprinin içine ettin




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ustura2

    quote:

    Orjinalden alıntı: tracy

    quote:

    Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: "Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz." Hala gülmekteyim.


    bunu anlamadım


    Çok yazık... oysa en iyilerden biri

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: ustura2


    quote:

    Orjinalden alıntı: tracy

    quote:

    Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: "Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz." Hala gülmekteyim.


    bunu anlamadım


    Çok yazık... oysa en iyilerden biri

    içim temiz napıyım




  • quote:

    Orijinalden alıntı: tracy

    quote:

    Orjinalden alıntı: ustura2


    quote:

    Orjinalden alıntı: tracy

    quote:

    Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: "Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz." Hala gülmekteyim.


    bunu anlamadım


    Çok yazık... oysa en iyilerden biri

    içim temiz napıyım

    Alıntıları Göster
    Hocam ellerine sağlık




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kmlmndc

    Hocam ellerine sağlık

    Alıntıları Göster
    güzelmiş
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.