Şimdi Ara

IV. Murad Hakkında

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
45
Cevap
1
Favori
3.218
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • bir konuda denk geldim araştırayım dedim.. 256 kiloluk gürz kaldırdığını öğrendim(ne derece doğruysa).. dahası da var.. aşağıda..

    quote:

    Sultan Dördüncü Murad 26 Temmuz 1612 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan'dır. Annesi Rumdur. Sultan Dördüncü Murad, uzun boylu, iri cüsseli, yuvarlak yüzlü ve heybetli bir padişahtı. Osmanlı Sultanlarının en kudretlilerinden biri olarak tarihe geçti. Son derece zeki, gözü pek, cesur, kuvvetli ve enerjik bir insandı.

    Sultan Dördüncü Murad çok iyi cirit ve ok atardı. Bu gücünü katıldığı savaşlarda da gösterdi. Dinin hükümlerini çok iyi bilir Şeyhülislam Yahya Efendi'ye "Baba" diye hitap ederdi. İçki ve tütünü yasakladı. Gece sokağa çıkma yasağı koydu. Arapça'yı ve Batı dillerini çok iyi bilirdi. İlmi ve ilim adamlarını çok sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider, onları yeni çalışmalar yapmaları için teşvik ederdi. Sultan Dördüncü Murad döneminin önemli olaylarından biri de, Hazerfan Ahmed Çelebi'nin kanat takarak Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçmasıydı.

    Sultan Dördüncü Murad, çevresinde olup bitenleri dikkatle takip eder, inisiyatifini kullanmakta asla tereddüt etmezdi. Hükümdarlığının ilk yıllarında annesinin etkisinde kaldıysa da daha sonra kadınların saltanatına son verdi, hain ve hilekar sadrazamları şiddetle cezalandırdı. Memleket meselelerini yakından takip edip, çözümler üretmeye çalıştı. 17 yıl hükümdarlık yaptıktan sonra, Niksir hastalığından dolayı henüz 28 yaşında vefat etti.

    Sultan Dördüncü Murad'ın saltanatını 2 devreye ayırmak mümkündür. Henüz 11 yaşında iken tahta geçtiğinden devlet işleri büyük ölçüde annesi Kösem Sultan'ın elinde yürümekteydi. Onunla birlikte olan vezirler, gözünün önünde Hafız Ahmed Paşa'yı askere parçalatmışlar, genç padişahı da korkuyla dehşete düşürmüşlerdir.Osmanlı memleketlerinde asayiş ve huzur kalmamış, zorbalar şehirleri ele geçirmişleridir. Delikanlılık çağında idareyi bizzat ele aldıktan sonradır ki Sultan Dördüncü Murad, biraz da şiddet yolu ile bütün zorbaları bastırmış, tekrar devlet hakimiyetini kurmuştur. Tütün yasağı bahanesiyle kahvehanelerde toplanan işsiz güçsüz zorba takımını sindirmiş, şiddetli ceza ve hatta idamlarla tekrar idari ve adli nizamı kurabilmiştir.




    quote:

    Askerinin başında savaşa katılan son Osmanlı padişahı olarak bilinen IV. Murat, olağanüstü kuvvetiyle ünlüydü. Huzura kabul edilen Fransız gezgin Du Loir, anılarında IV. Murat'ın idman yaparken çok iriyarı bir kişi olan Silahtar Musa Paşa'yı, tek eliyle kuşağından tutup havaya kaldırarak meydanda uzun süre dolaştıktan sonra yere bırakmasını; 200 okkalık (yaklaşık 257 kilo) gürz kullanmasını; bir ciritle 8 kalkanı birden delmesini; kendine özgü uzun kılıcını saatlerce yorulmadan sallamasını ve güreştiği genç Yeniçerileri enselerine vurduğu tek şaplakla yere sermesini hayranlıkla anlatır. Tarihçilerin yazdığına göre yayını çektiği ok, tüfek mermisinden uzağa düşerdi.

    Tarihçi Hammer'ın ifadesiyle attığı ciridin delemeyeceği cisim yoktu. Timur neslinden Şah-ı Cihan'ın elçisi Zarif Bey'in Hindistan prensinden "Kurşun ve kılıç delemez" diye hediye getirdiği gergedan derisi kaplı kalkanı, elçinin gözü önünde önce mızrak sonra da ok atarak iki yerden deldi. Kalka hatıra olarak müzelik eşya arasına kondu. Eski saraydan (İstanbul Üniversitesi Merkez Binası) attığı ciritin Bayezıd Camii'nin minarelerinden birinin altındaki hedefe isabet ettiği söylenir.







  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mithrandir

    Bu mesaj silindi.
    galatasaray idmanlara başlıyormuş
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mithrandir

    Bu mesaj silindi.
    doğru değil
  • quote:

    Orijinalden alıntı: unixslax

    galatasaray idmanlara başlıyormuş

    Alıntıları Göster
    cok sicak olacakmis bu yaz
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kadınlara Fısıldayan Adam

    cok sicak olacakmis bu yaz

    Alıntıları Göster
    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mithrandir

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Alıntıları Göster
    sigara ve içkiyi yasakladığı halde kendisi sirozdan ölen padişah bu değil miydi?

    bu arada 250 kiloluk olanla savaşlara gidiyomuş ama tek kaldırsa bir öküzü( ortalama 500 kilo) kaldırabiliyomuş diye duydum ben, bi arkadaş söylemişti bi yerde okumuş, doğruymuş




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Viki ?

    Alphonse de Lamartine gibi yabancı kaynaklardan yararlanırım daha çok, 260 kilo olduğuna dair bir yazı da yazmadım ayrıca. IV.Murad padişahların içinde en iri yarı olanı idi ve bunu halk kaynakları da yazar, saraydan bağımsız. Zırhından, kılıcından ve kalkanından anlayabilirsin. Ordunun en iri yarı adamı olan Hasan Çavuşu kemerinden tutup hava kaldırıp bekletmiş bir zattır.


    Bak çocuk, ne şekilsin bilmiyorum ama tarihi belgeler okumadan gelip anti-osmanlı davranışlarında bulunma. Onlarda insan, ama IV.Murad'ın farkı askeri zekası ve fiziki kuvveti idi. Nasıl II.Selim'e Sarhoş Selim lakabını taktıran hareketleri var ise.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Viki ?

    Alphonse de Lamartine gibi yabancı kaynaklardan yararlanırım daha çok, 260 kilo olduğuna dair bir yazı da yazmadım ayrıca. IV.Murad padişahların içinde en iri yarı olanı idi ve bunu halk kaynakları da yazar, saraydan bağımsız. Zırhından, kılıcından ve kalkanından anlayabilirsin. Ordunun en iri yarı adamı olan Hasan Çavuşu kemerinden tutup hava kaldırıp bekletmiş bir zattır.


    Bak çocuk, ne şekilsin bilmiyorum ama tarihi belgeler okumadan gelip anti-osmanlı davranışlarında bulunma. Onlarda insan, ama IV.Murad'ın farkı askeri zekası ve fiziki kuvveti idi. Nasıl II.Selim'e Sarhoş Selim lakabını taktıran hareketleri var ise.

    evet şimdi baktım tek vuruşta filide öldürebiliyomuş eyvallah bilgi için




  • quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Viki ?

    Alphonse de Lamartine gibi yabancı kaynaklardan yararlanırım daha çok, 260 kilo olduğuna dair bir yazı da yazmadım ayrıca. IV.Murad padişahların içinde en iri yarı olanı idi ve bunu halk kaynakları da yazar, saraydan bağımsız. Zırhından, kılıcından ve kalkanından anlayabilirsin. Ordunun en iri yarı adamı olan Hasan Çavuşu kemerinden tutup hava kaldırıp bekletmiş bir zattır.


    Bak çocuk, ne şekilsin bilmiyorum ama tarihi belgeler okumadan gelip anti-osmanlı davranışlarında bulunma. Onlarda insan, ama IV.Murad'ın farkı askeri zekası ve fiziki kuvveti idi. Nasıl II.Selim'e Sarhoş Selim lakabını taktıran hareketleri var ise.

    evet şimdi baktım tek vuruşta filide öldürebiliyomuş eyvallah bilgi için

    Nickinin hakkını ver.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: AzRocK


    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Viki ?

    Alphonse de Lamartine gibi yabancı kaynaklardan yararlanırım daha çok, 260 kilo olduğuna dair bir yazı da yazmadım ayrıca. IV.Murad padişahların içinde en iri yarı olanı idi ve bunu halk kaynakları da yazar, saraydan bağımsız. Zırhından, kılıcından ve kalkanından anlayabilirsin. Ordunun en iri yarı adamı olan Hasan Çavuşu kemerinden tutup hava kaldırıp bekletmiş bir zattır.


    Bak çocuk, ne şekilsin bilmiyorum ama tarihi belgeler okumadan gelip anti-osmanlı davranışlarında bulunma. Onlarda insan, ama IV.Murad'ın farkı askeri zekası ve fiziki kuvveti idi. Nasıl II.Selim'e Sarhoş Selim lakabını taktıran hareketleri var ise.

    evet şimdi baktım tek vuruşta filide öldürebiliyomuş eyvallah bilgi için

    Nickinin hakkını ver.

    Kara cahille tartışma demişler, senin tezin nedir koç ? Söyle de en azından fikrini beyan et. Bir kaynak mı gördün paylaş da, haa adam haklıymış diyeyim.

    Ailesi tarafından bir tarafına takılmamış asosyal bilgisayarı çocuğu IV.Murad hakkında laf geveliyor. Te Allah'ım, ne durumlara düştük.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Eden Hoover

    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Viki ?

    Alphonse de Lamartine gibi yabancı kaynaklardan yararlanırım daha çok, 260 kilo olduğuna dair bir yazı da yazmadım ayrıca. IV.Murad padişahların içinde en iri yarı olanı idi ve bunu halk kaynakları da yazar, saraydan bağımsız. Zırhından, kılıcından ve kalkanından anlayabilirsin. Ordunun en iri yarı adamı olan Hasan Çavuşu kemerinden tutup hava kaldırıp bekletmiş bir zattır.


    Bak çocuk, ne şekilsin bilmiyorum ama tarihi belgeler okumadan gelip anti-osmanlı davranışlarında bulunma. Onlarda insan, ama IV.Murad'ın farkı askeri zekası ve fiziki kuvveti idi. Nasıl II.Selim'e Sarhoş Selim lakabını taktıran hareketleri var ise.

    Alıntıları Göster
    --- Bu mesaj otomatik olarak silinmiştir ---



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi askerasker -- 6 Temmuz 2018; 9:1:50 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: askerasker

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Viki ?

    Alphonse de Lamartine gibi yabancı kaynaklardan yararlanırım daha çok, 260 kilo olduğuna dair bir yazı da yazmadım ayrıca. IV.Murad padişahların içinde en iri yarı olanı idi ve bunu halk kaynakları da yazar, saraydan bağımsız. Zırhından, kılıcından ve kalkanından anlayabilirsin. Ordunun en iri yarı adamı olan Hasan Çavuşu kemerinden tutup hava kaldırıp bekletmiş bir zattır.


    Bak çocuk, ne şekilsin bilmiyorum ama tarihi belgeler okumadan gelip anti-osmanlı davranışlarında bulunma. Onlarda insan, ama IV.Murad'ın farkı askeri zekası ve fiziki kuvveti idi. Nasıl II.Selim'e Sarhoş Selim lakabını taktıran hareketleri var ise.

    Evet vikipedi.
    Bakınız:http://tr.wikipedia.org/wiki/Vikipedi

    Hoca performans ödevi verdiğinde yararlanırsın sen viki'den.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: askerasker

    --- Bu mesaj otomatik olarak silinmiştir ---

    Alıntıları Göster
    Eskişehirspor da Servet'i almış ya
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Eden Hoover

    quote:

    Orijinalden alıntı: askerasker

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Viki ?

    Alphonse de Lamartine gibi yabancı kaynaklardan yararlanırım daha çok, 260 kilo olduğuna dair bir yazı da yazmadım ayrıca. IV.Murad padişahların içinde en iri yarı olanı idi ve bunu halk kaynakları da yazar, saraydan bağımsız. Zırhından, kılıcından ve kalkanından anlayabilirsin. Ordunun en iri yarı adamı olan Hasan Çavuşu kemerinden tutup hava kaldırıp bekletmiş bir zattır.


    Bak çocuk, ne şekilsin bilmiyorum ama tarihi belgeler okumadan gelip anti-osmanlı davranışlarında bulunma. Onlarda insan, ama IV.Murad'ın farkı askeri zekası ve fiziki kuvveti idi. Nasıl II.Selim'e Sarhoş Selim lakabını taktıran hareketleri var ise.

    Evet vikipedi.
    Bakınız:http://tr.wikipedia.org/wiki/Vikipedi

    Hoca performans ödevi verdiğinde yararlanırsın sen viki'den.

    Alıntıları Göster
    --- Bu mesaj otomatik olarak silinmiştir ---



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi askerasker -- 6 Temmuz 2018; 9:1:27 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Viki ?

    Alphonse de Lamartine gibi yabancı kaynaklardan yararlanırım daha çok, 260 kilo olduğuna dair bir yazı da yazmadım ayrıca. IV.Murad padişahların içinde en iri yarı olanı idi ve bunu halk kaynakları da yazar, saraydan bağımsız. Zırhından, kılıcından ve kalkanından anlayabilirsin. Ordunun en iri yarı adamı olan Hasan Çavuşu kemerinden tutup hava kaldırıp bekletmiş bir zattır.


    Bak çocuk, ne şekilsin bilmiyorum ama tarihi belgeler okumadan gelip anti-osmanlı davranışlarında bulunma. Onlarda insan, ama IV.Murad'ın farkı askeri zekası ve fiziki kuvveti idi. Nasıl II.Selim'e Sarhoş Selim lakabını taktıran hareketleri var ise.

    evet şimdi baktım tek vuruşta filide öldürebiliyomuş eyvallah bilgi için

    Yav sen geç dalganı..

    Sizin gibi kişileri anlayamıyorum nedense..Yazdıklarımı oku lütfen..

    Sultan IV. Murâd
    "İki Yüz Okkalık Topuz"u
    Gerçekten Kaldırabilmiş midir?

    Mevcut yazılı kaynaklara bakılarak tespit edilen "târihî" gerçekleri boş ve asılsız iddiâlarıyla "tahrif" etmeye çalışan, kendi zan ve kuruntularını "gerçek târih" diye halka yutturmaya kalkışan seviyesiz tahrifçiler, şimdi de Sultan IV. Murâd'ın 250 kiloluk bir topuzu tek başına kaldırabildiğini gösteren rivâyetleri dillerine dolayarak, bu târihî kayıtların "Aklın-mantığın kabul edeceği bir şey olmadığını" söyleyip "uydurma" olduğu yalanını ortaya atmışlardır.

    Hâlbuki Sultan IV. Murâd'ın 200 okka (256.589 kg.) ağırlığında bir topuzu kaldıracak derecede güçlü olduğu, bu devri bizzat idrâk etmiş olan Na'îmâ'nın "Ravzatü'l-Huseyn fî Hulâsati Ahbâri'1-Hâfıkeyn", ya da "Târîh-i Na'îmâ" adıyla bilinen meşhur vekâyî-nâmesinde açıkça zikredildiği gibi; yine pâdişâhı görmüş olan ünlü Türk seyyâhı Evliyâ Çelebi'nin "Seyâhat-nâme"sindeki kendi müşâhadesine dayanan tasvirleri ve Kâtib Çelebi'nin "Fezleke"sindeki nakilleriyle de kesin olarak tasdik görmektedir.

    Na'îmâ, Sultan Murâd'ın akıllara durgunluk veren bu yeteneğini "Menâkıb-ı Pâdişâh-ı nâm-dâr-ı merhûm-u mağfûr" adını verdiği bölümde,(1) doğrudan doğruya bir görgü şâhidinin rivâyetine, Sultan Murâd'ın hareminde bir müddet silâhtarlık yapmış olan Mûsâ Paşa'nın sözlerine dayanarak aktarır. On yedinci yüzyıl Osmanlı târihçiliğinin en esaslı ve orijinal kaynağı olduğunda hiç kimsenin şüphe etmediği bu eserinde Mustafa Na'îmâ, Dördüncü Murâd'ın yalnız topuz taşıma yeteneğinden değil, en az onun kadar dikkat çekici başka üstünlüklerinden de sözederek şöyle der:

    "Zamânumuzda ânlar kadar bir Pâdişâh-ı âlî-câh (yüksek makam sâhibi Pâdişah) görülmedi. Kuvvet-i yed ve şiddet-i batşda yegâne (el kuvvetinde ve gücünün şiddetinde benzersiz) ve isti'mâl-i silâh (silâh kullanma) ve darb-u harbde müfred-i zamâne (zamânının teki) idi.

    Mûsâ Paşa'dan menkûldür (nakledilir) ki;

    'Harem-i hümâyûnlarında silâhdârluk hizmetinde iken nice def'a: 'Gel silâhdâr!' deyüp, sağ elleriyle kuşağumdan kaldurup, silâhdâr dahî bir 'azîm ve cesîm (büyük ve iri yapılı) pehlüvân yigid iken, bir elleriyle başları üzerinde tutup Hâs-oda'yı devr iderlerdi (dolaştırırlardı). Nice ref' iderlerse (yukarı kaldırırlarsa) yine öyle indürüp kollarına fütûr (gevşeklik) gelmezdi ve ok ve harbe ve cirid ile birkaç kalkanı delmek ve bir darbda (vuruşta) merkebi ikiye bölmek ve iki yüz vokiyye (okka) gürz-i girânı (ağır topuzu) salmak gibi zûr-âver hünerleri makdûr-ı beşer olmadan ziyâdedir (insan gücünün ötesindedir).'"(2)

    Asrın târihçilerinden olan Na'îmâ'nın bu sözleri, Sultan Murâd'ın gerçekten de iki yüz okkalık, yâni 256 buçuk kiloluk topuzu taşıyabildiğini ispat ettiği gibi, bundan daha üstün pek çok kâbiliyetlere de sâhip bulunduğunu göstermektedir. Ellerinde hiçbir delil olmadığı hâlde bu "târihî" gerçeği yok sayan "tahrifçi"ler neye dayanarak bunun aksini iddiâ etmektedir?

    "Topuz salmak"; bu "tahrifçi"lerin iddiâ ettiği gibi IV. Murâd'a isnad edilen uydurma bir icraat değildir; aksine bu fiil, Osmanlı pâdişahlarının ilk devirlerden beri tatbik ettikleri bir gövde gösterisidir. Nitekim Lâmi'î Çelebi'nin "Feth-nâmeé-i Kal'a'-i Motôn" adlı eserinin Konya Mevlânâ Müzesi'ndeki müstakil nüshasının baş tarafında, Sultan II. Bâyezîd'i ileri yaşta olmasına rağmen, kılıcının ucuyla ağır bir topuz kaldırırken gösteren minyatür bunun apaçık bir delilidir.(3)

    Sultan IV. Murâd'ı görmüş ve onunla hayli yakınlık kurmuş olan Evliyâ Çelebi de: "Her bâr (her defâ) dest-i yümnâları ile (kuvvetli elleriyle) iki yüz vokiyye (okka) seng-i zeytûnî (siyah taş) somakî pâre 'amûd gürzi (aşağı doğru dikilmiş topuzu), on iki hâne ve kırk bend üzre ol gürzi devrân itdürürdi (döndürürdü)." diyerek,(4) Na'îmâ'nın bahsettiği iki yüz okkalık topuzu Sultan Murâd'ın yalnız kaldırmakla kalmadığını, eliyle de defâlarca kez döndürdüğünü ortaya koyar.

    Zamâne "tahrifçi"leri "târihçi" sıfatı altında, ciddiyetsiz bir üslûpla, görgü şâhidlerinin rivâyetlerine dayanan ve doğruluğunda en küçük bir şüphe dahî bulunmayan bu "târihî" gerçekleri "tahrif" etmeye kalkışmakla, aslında cehâletlerini ortaya koymaktan başka hiçbir şey yapmamışlardır!

    Kâtib Çelebi "Fezleke"sinde Na'îmâ'nın, Sultan Murâd'ın Mûsâ Paşa'yı tek eliyle havaya kaldırıp başının üzerinde dolaştırdığını gösteren rivâyetini kelimesi kelimesine aktarırken;(5) Evliyâ Çelebi bizzat şâhid olduğu bu olay hakkında daha da ayrıntı vererek, pâdişâhın bir eliyle Melek Ahmed Ağa'yı, diğer eliyle Mûsâ Ağa'yı kemerinden sıkıca tutup, peşpeşe yedi-sekiz defâ indirip kaldırdığını söyler: "Bir gün Efendimüz (Sultan Murâd) Melek Ahmed Ağa'yı ve Silâhdâr Mustafâ Ağa'yı, ikisi birer âdem ejderhâları iken ikisinüñ kemerlerine birer ellerin sokup, mübârek ser-i sa'âdeti (saâdetli başı) üzerine kaldurup, Mûsâ Paşa'yı sol elinden bırağup, sağ eliyle Melek Ahmed Ağa'yı yedi-sekiz kerre gürz gibi devr itdürdi."(6) Silâhtarlar o kadar iri cüsseli ve heybetliydi ki, Evliyâ Çelebi pâdişâhın onları havaya kaldırıp dolaştırmasını, iki yüz okkalık topuzu havada tutmasından farksız görmektedir.

    Bu muhteşem hâdiseyi bizlere aktaran Evliyâ Çelebi, aynı durumun bir defâsında kendi başına da geldiğini, okuyanlara zevk veren eşsiz üslûbuyla şöyle anlatır: "Bir gün sa'âdetle sarây hammâmından taşra Hâs-odaya 'arak-âlûd olup (terler içinde) çıkdukda, cümleye selâm virüp: 'Şimdi bir hammâm faslı eyledüm!' didükde, cümle: "Sahhan ve 'âfiyen (Sıhhat ve âfiyet olsun)!" didiler. Hakîr eyitdim (dedim): 'Hünkâr'um, pâk olub nûr olmuşsız, bugün artuk yağlanup güreş itmeñ! Zîrâ içerde salavâtsuz güleşüp, tamarıñuz kırılup kuvvetiniz kalmamışdur, hattât gibi, melek gibi hasmuñ vardur!' didüm. 'Yâ? Kuvvetüm kalmamış mıdur, gör imdi!' deyüp bu hakîri hemân kemerümden 'ukkâb-vâr (kuş gibi) kapup, doğancılar pefteresi ve sıbyân fırlağı gibi bu za'îfi (zayıfı) ser-i sa'âdeti (saâdetli başı) üzre fır-â-fır çevürüp devrân itdürürken hakîr eyitdim: 'Bre Hünkâr'um, bu du'âcuñı sakın yeñme ve koyvirüp düşürme!' didügümde hemân: 'Kendüñi pek ùut!' didi; 'Be-meded Hünkâr! Hemân Allâh duta, yohsa iş işden geçdi!' diyû feryâd ide-gördüm. Yine hakîri gürz gibi çevürüp: 'Bre Hünkâr'um, dönmeden göñlüm bulandı, kusacağum geldi! Edebde sekme saçarsun, bre Pâdişâh'um, bâşın-çün öde geldi!' deyince gülmeden bî-tâb ve bî-mecâl (mecâlsiz) olup, bu latîfeden safâ idüp hakîre kırk sekiz altun ihsân eyledi."(7)

    Bu "târihî" kayıtlar, Sultan Murâd'ın çeyrek tonluk topuzu tek eliyle kaldırabildiğini doğrularken, "tahrifçi"lerin ellerinde bunun aksini ispat edecek tek bir delil var mıdır?

    Halka "târihi sevdirdiklerini" iddiâ eden bu "tahrifçi"ler, aksine Türk milletinin ruh dinamizmini ayakta tutan en meşhur "târihî" gerçekler hakkında bile halkı şüpheye düşürmeye çalışmakta; kendi târihlerine kuşkuyla bakmalarına neden olacak yalan-yanlış iddiâlar ortaya atmaktadırlar.

    Nitekim, gerçek "târih"i "tahrif" etmeye yönelik bu gibi asılsız iddiâlara itibâr edilecek olursa, Çanakkale Savaşı'nın ölümsüz kahramanlarından olan ve 275 kilo ağırlığındaki gülleyi tek başına kaldırıp 2 metre yükseklikteki topun ağzına sürerek, İngiliz donanmasının kalbi mesâbesindeki Ocean zırhlısını batıran "Seyyid Çavuş"a da "uydurma bir halk kahramanı"(!) gözüyle bakmak gerekir. Ki Sultan Murâd'ın kaldırdığı topuz, Seyyid Çavuş'un taşıdığı gülleden daha ağır değildir!..



    IV. Murad'ın Eşsiz Kudretini İspatlayan
    Diğer Vak'alar:

    Osmanlı pâdişahlarının en güçlü ve en kudretlilerinden biri olan Sultan IV. Murâd'ın gözkamaştırıcı fiillerinin, yalnız "topuz kaldırma" hâdisesiyle sınırlı olmadığını belirtmiştik. Bu hasletinin yanısıra okçulukta ve atıcılıkta da hayli mahâret sâhibi olan Sultan Murâd, Evliyâ Çelebi ve Mustafa Kânî'nin ittifakla belirttiklerine göre;(8) bir defâsında Okmeydanı'nda 1070,5 gezlik, yâni yaklaşık 675 metrelik mesâfeye ok atarak hedefini ustalıkla vurmayı başarmış; okun düştüğü yere nişan olmak üzre bir taş dikilip, o havâlî daha sonra "Nişân-taşı" adını almıştır.

    Na'îmâ'nın ifâdesine göre ise Sultan Murâd, asrın Hindistan emîri Hurrem Şâh'ın mızrak ve kurşunla delinemeyeceğini iddiâ ettiği kalkanını, elçisi Mîr Zarîf'in gözleri önünde, küçük bir mızrak darbesiyle bir vuruşta delmişti: "Musul'da Hind ilçisi fîl kulağından gergedan postı kaplanmış bir siper getürüp: 'Ok ve tüfeng fındığı (kurşunu) kâr eylemez!' i'tikâdı ile lâf urmış idi. Karşularına getürüp evvelâ bir hışt zerk idüp (küçük bir mızrak saplayıp) taraf-ı âhara güzâr eyledi (öbür tarafından çıkardı), ba'de-hû (daha sonra) siper-i mezbûrı filori ile doldurub ilçiye gönderdiler. 'Ol siper hâlâ Pâdişâh-ı Hind sarâyı kapusında asılmış durur.' dirler."(9) Hâlbuki Hint kalkanlarının gücü ve dayanıklılığı herkesçe bilinmekteydi. Bu kalkan, Topkapı Sarayı Müzesi'nde bugün hâlâ teşhir edilmektedir.

    Evliyâ Çelebi de Sultan Murâd'ın bir defâsında ciritle "tokuz kat incîr kökinden Arnavûd kalkanın" bir atışta ortadan ikiye ayırıp, şecaatini göstermek için "Mısır dîvânına" gönderdiğini;(10) yine aynı şekilde, onar deve derisinden yapılmış "Felemenk ve Nemse çâsârından gelme kalkanları" ise "ilçinüñ öñinde" mızrakla delerek gerisingeri iâde ettiğini kaydeder.(11) Müellif devamla, Mısır'daki kalkanın kendi zamânında hâlâ asılı olduğunu ve Budin'deki Beç kapısının kemeri altına asılan diğer kalkanlardan birini de kendisinin bizzat gördüğünü, üzerindeki mızrağın hâlâ durduğunu söyler.(12)

    Ok atma konusunda usta olduğu kadar, cirit sporunda da üstün bir mahârete sâhip olan Sultan Murâd, Na'îmâ'nın ve onu tâkip eden Kâtib Çelebi'nin ortak rivâyetlerine göre, bu alanda da benzeri görülmedik rekorlara imzâ atmıştı. Her iki müellif de eserlerinde buna işâret ederek: "Eski Sarây'dan atdukları cirîd Sultân Bâyezîd-i Velî minâresi dibine düşüb, Haleb kal'asından atdukları handeki geçüb Sarâç-hâne üzerine düşdi. İkisine dahî nişân diküp târîh yazdılar." der.(13) Sultan Murâd'ın bu derece yiğitlik ve mahâret sâhibi bir pâdişâh olması, iki yüz elli kiloluk topuzu da rahatlıkla kaldırabileceğini açıkça ispat eder!

    Eski saraydan atılan okun düştüğü yere beyaz mermerden bir anıt dikildiğini söyleyen Evliyâ Çelebi, asrın şâirlerinden Cevrî Çelebi'nin hâdiseye şu târihi düştüğünü kaydeder:

    "Sıdkıla Cevrî du'â idüp didi târîhini:

    Kuvvet-i bâzû-yı Sultân'ı kıla Mevlâ füzûn."(14)

    Halep kalesinden atılan ciritin ulaştığı noktaya ise yüksek bir sütun dikilerek, yine aynı şâir tarafından şu târih düşürülmüştür:

    "Didiler Cevrî gibi tahsîn idüp târîhini:

    Bâreke'llâh iy müsellem dâver-i sâhib-hüner."(15)

    Çoğu asrın müverrihlerinin gözleri önünde cereyân eden ve bizzat görgü şâhidleri tarafından tasdik gören bu rivâyetler, Sultan IV. Murâd'ın yalnız 200 okkalık topuzu kaldırmakla kalmayıp, aklın kavrayamayacağı daha pek çok rekora da imzâ attığını ispatlamakta; hiçbir delile dayanmadan konuşan "tahrifçi"lerin yalanlarını âdetâ yüzlerine vurmaktadır!

    Hâl böyleyken, "gerçek târih"i öğrenmek isteyen bir kimse; olayların görgü şâhitleri olan asrın "târihçi"lerinin rivâyetlerine mi bakacak, yoksa apaçık gerçekleri örtbas etmeye kalkışan şuursuz "tahrifçi"lerin hezeyanlarına mı inanacak?

    Sözün özü; "târih" bilgi ve belgeye dayanan bir ilimdir, bu iki esâsa dayanmayan asılsız iddiâlar "târih" değil, apaçık bir "tahrif"tir. Târih kaynaklarında yer alan ve bizzat görgü tanıkları tarafından doğrulanan bir gerçeğin aksini iddiâ eden kimse, kim olursa olsun ve sıfatı her ne olursa olsun, "târihçi" değil alenen bir "tahrifçi"dir!..

    Kaynak:

    (1) Mustafa Na'îmâ, "Ravzatü'l-Huseyn fî Hulâsati Ahbâri'1-Hâfıkeyn: Târîh-i Na'îmâ", c. 3, s. 453-455. bas.: Matba'a-i 'Âmire, İstanbul, 1280.

    (2) Na'îmâ, a.g.e., c. 3, s. 454.

    (3) Lâmi'î Çelebi, "Feth-nâmeé-i Kal'a'-i Motôn", Konya Mevlânâ Müzesi İhtisas Ktp. Mecmû'a, nr.: 2465/2, vr. 76b.

    (4) Evliyâ Çelebi, "Seyâhat-nâme", c. 1, TSMK, Bağdat Köşkü, nr.: 304, vr. 72b.

    (5) Kâtib Mustafa Çelebi (Hacı Halîfe), "Fezleke-i Kâtib Çelebî", c. 1, s. 320. bas.: İstanbul, 1286.

    (6) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 71b.

    (7) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 72a.

    (8) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 72b; Mustafa Kânî, "Telhîs-i Resâ'il-i Rummât", s. 248, bas.: İstanbul, 1263.

    (9) Na'îmâ, a.g.e., c. 3, s. 454-455.

    (10-12) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 72a.

    (13) Na'îmâ, a.g.e., c. 3, s. 454; Kâtib Çelebi, a.g.e., s. 320-321.

    (14) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 72b.

    (15) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 72a.

    Ona inanmam buna inanmam diyorsunuz..Yakında Türk olduğunuzada inanmayacaksınız,çelişkiye düşeceksiniz.Tabi eğer Türkseniz.

    Bu adam daha fazla yaşayabilseydi şuan daha farklı konumda olabilirdik.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mark Valley -- 4 Temmuz 2012; 10:57:44 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mark Valley

    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Viki ?

    Alphonse de Lamartine gibi yabancı kaynaklardan yararlanırım daha çok, 260 kilo olduğuna dair bir yazı da yazmadım ayrıca. IV.Murad padişahların içinde en iri yarı olanı idi ve bunu halk kaynakları da yazar, saraydan bağımsız. Zırhından, kılıcından ve kalkanından anlayabilirsin. Ordunun en iri yarı adamı olan Hasan Çavuşu kemerinden tutup hava kaldırıp bekletmiş bir zattır.


    Bak çocuk, ne şekilsin bilmiyorum ama tarihi belgeler okumadan gelip anti-osmanlı davranışlarında bulunma. Onlarda insan, ama IV.Murad'ın farkı askeri zekası ve fiziki kuvveti idi. Nasıl II.Selim'e Sarhoş Selim lakabını taktıran hareketleri var ise.

    evet şimdi baktım tek vuruşta filide öldürebiliyomuş eyvallah bilgi için

    Yav sen geç dalganı..

    Sizin gibi kişileri anlayamıyorum nedense..Yazdıklarımı oku lütfen..

    Sultan IV. Murâd
    "İki Yüz Okkalık Topuz"u
    Gerçekten Kaldırabilmiş midir?

    Mevcut yazılı kaynaklara bakılarak tespit edilen "târihî" gerçekleri boş ve asılsız iddiâlarıyla "tahrif" etmeye çalışan, kendi zan ve kuruntularını "gerçek târih" diye halka yutturmaya kalkışan seviyesiz tahrifçiler, şimdi de Sultan IV. Murâd'ın 250 kiloluk bir topuzu tek başına kaldırabildiğini gösteren rivâyetleri dillerine dolayarak, bu târihî kayıtların "Aklın-mantığın kabul edeceği bir şey olmadığını" söyleyip "uydurma" olduğu yalanını ortaya atmışlardır.

    Hâlbuki Sultan IV. Murâd'ın 200 okka (256.589 kg.) ağırlığında bir topuzu kaldıracak derecede güçlü olduğu, bu devri bizzat idrâk etmiş olan Na'îmâ'nın "Ravzatü'l-Huseyn fî Hulâsati Ahbâri'1-Hâfıkeyn", ya da "Târîh-i Na'îmâ" adıyla bilinen meşhur vekâyî-nâmesinde açıkça zikredildiği gibi; yine pâdişâhı görmüş olan ünlü Türk seyyâhı Evliyâ Çelebi'nin "Seyâhat-nâme"sindeki kendi müşâhadesine dayanan tasvirleri ve Kâtib Çelebi'nin "Fezleke"sindeki nakilleriyle de kesin olarak tasdik görmektedir.

    Na'îmâ, Sultan Murâd'ın akıllara durgunluk veren bu yeteneğini "Menâkıb-ı Pâdişâh-ı nâm-dâr-ı merhûm-u mağfûr" adını verdiği bölümde,(1) doğrudan doğruya bir görgü şâhidinin rivâyetine, Sultan Murâd'ın hareminde bir müddet silâhtarlık yapmış olan Mûsâ Paşa'nın sözlerine dayanarak aktarır. On yedinci yüzyıl Osmanlı târihçiliğinin en esaslı ve orijinal kaynağı olduğunda hiç kimsenin şüphe etmediği bu eserinde Mustafa Na'îmâ, Dördüncü Murâd'ın yalnız topuz taşıma yeteneğinden değil, en az onun kadar dikkat çekici başka üstünlüklerinden de sözederek şöyle der:

    "Zamânumuzda ânlar kadar bir Pâdişâh-ı âlî-câh (yüksek makam sâhibi Pâdişah) görülmedi. Kuvvet-i yed ve şiddet-i batşda yegâne (el kuvvetinde ve gücünün şiddetinde benzersiz) ve isti'mâl-i silâh (silâh kullanma) ve darb-u harbde müfred-i zamâne (zamânının teki) idi.

    Mûsâ Paşa'dan menkûldür (nakledilir) ki;

    'Harem-i hümâyûnlarında silâhdârluk hizmetinde iken nice def'a: 'Gel silâhdâr!' deyüp, sağ elleriyle kuşağumdan kaldurup, silâhdâr dahî bir 'azîm ve cesîm (büyük ve iri yapılı) pehlüvân yigid iken, bir elleriyle başları üzerinde tutup Hâs-oda'yı devr iderlerdi (dolaştırırlardı). Nice ref' iderlerse (yukarı kaldırırlarsa) yine öyle indürüp kollarına fütûr (gevşeklik) gelmezdi ve ok ve harbe ve cirid ile birkaç kalkanı delmek ve bir darbda (vuruşta) merkebi ikiye bölmek ve iki yüz vokiyye (okka) gürz-i girânı (ağır topuzu) salmak gibi zûr-âver hünerleri makdûr-ı beşer olmadan ziyâdedir (insan gücünün ötesindedir).'"(2)

    Asrın târihçilerinden olan Na'îmâ'nın bu sözleri, Sultan Murâd'ın gerçekten de iki yüz okkalık, yâni 256 buçuk kiloluk topuzu taşıyabildiğini ispat ettiği gibi, bundan daha üstün pek çok kâbiliyetlere de sâhip bulunduğunu göstermektedir. Ellerinde hiçbir delil olmadığı hâlde bu "târihî" gerçeği yok sayan "tahrifçi"ler neye dayanarak bunun aksini iddiâ etmektedir?

    "Topuz salmak"; bu "tahrifçi"lerin iddiâ ettiği gibi IV. Murâd'a isnad edilen uydurma bir icraat değildir; aksine bu fiil, Osmanlı pâdişahlarının ilk devirlerden beri tatbik ettikleri bir gövde gösterisidir. Nitekim Lâmi'î Çelebi'nin "Feth-nâmeé-i Kal'a'-i Motôn" adlı eserinin Konya Mevlânâ Müzesi'ndeki müstakil nüshasının baş tarafında, Sultan II. Bâyezîd'i ileri yaşta olmasına rağmen, kılıcının ucuyla ağır bir topuz kaldırırken gösteren minyatür bunun apaçık bir delilidir.(3)

    Sultan IV. Murâd'ı görmüş ve onunla hayli yakınlık kurmuş olan Evliyâ Çelebi de: "Her bâr (her defâ) dest-i yümnâları ile (kuvvetli elleriyle) iki yüz vokiyye (okka) seng-i zeytûnî (siyah taş) somakî pâre 'amûd gürzi (aşağı doğru dikilmiş topuzu), on iki hâne ve kırk bend üzre ol gürzi devrân itdürürdi (döndürürdü)." diyerek,(4) Na'îmâ'nın bahsettiği iki yüz okkalık topuzu Sultan Murâd'ın yalnız kaldırmakla kalmadığını, eliyle de defâlarca kez döndürdüğünü ortaya koyar.

    Zamâne "tahrifçi"leri "târihçi" sıfatı altında, ciddiyetsiz bir üslûpla, görgü şâhidlerinin rivâyetlerine dayanan ve doğruluğunda en küçük bir şüphe dahî bulunmayan bu "târihî" gerçekleri "tahrif" etmeye kalkışmakla, aslında cehâletlerini ortaya koymaktan başka hiçbir şey yapmamışlardır!

    Kâtib Çelebi "Fezleke"sinde Na'îmâ'nın, Sultan Murâd'ın Mûsâ Paşa'yı tek eliyle havaya kaldırıp başının üzerinde dolaştırdığını gösteren rivâyetini kelimesi kelimesine aktarırken;(5) Evliyâ Çelebi bizzat şâhid olduğu bu olay hakkında daha da ayrıntı vererek, pâdişâhın bir eliyle Melek Ahmed Ağa'yı, diğer eliyle Mûsâ Ağa'yı kemerinden sıkıca tutup, peşpeşe yedi-sekiz defâ indirip kaldırdığını söyler: "Bir gün Efendimüz (Sultan Murâd) Melek Ahmed Ağa'yı ve Silâhdâr Mustafâ Ağa'yı, ikisi birer âdem ejderhâları iken ikisinüñ kemerlerine birer ellerin sokup, mübârek ser-i sa'âdeti (saâdetli başı) üzerine kaldurup, Mûsâ Paşa'yı sol elinden bırağup, sağ eliyle Melek Ahmed Ağa'yı yedi-sekiz kerre gürz gibi devr itdürdi."(6) Silâhtarlar o kadar iri cüsseli ve heybetliydi ki, Evliyâ Çelebi pâdişâhın onları havaya kaldırıp dolaştırmasını, iki yüz okkalık topuzu havada tutmasından farksız görmektedir.

    Bu muhteşem hâdiseyi bizlere aktaran Evliyâ Çelebi, aynı durumun bir defâsında kendi başına da geldiğini, okuyanlara zevk veren eşsiz üslûbuyla şöyle anlatır: "Bir gün sa'âdetle sarây hammâmından taşra Hâs-odaya 'arak-âlûd olup (terler içinde) çıkdukda, cümleye selâm virüp: 'Şimdi bir hammâm faslı eyledüm!' didükde, cümle: "Sahhan ve 'âfiyen (Sıhhat ve âfiyet olsun)!" didiler. Hakîr eyitdim (dedim): 'Hünkâr'um, pâk olub nûr olmuşsız, bugün artuk yağlanup güreş itmeñ! Zîrâ içerde salavâtsuz güleşüp, tamarıñuz kırılup kuvvetiniz kalmamışdur, hattât gibi, melek gibi hasmuñ vardur!' didüm. 'Yâ? Kuvvetüm kalmamış mıdur, gör imdi!' deyüp bu hakîri hemân kemerümden 'ukkâb-vâr (kuş gibi) kapup, doğancılar pefteresi ve sıbyân fırlağı gibi bu za'îfi (zayıfı) ser-i sa'âdeti (saâdetli başı) üzre fır-â-fır çevürüp devrân itdürürken hakîr eyitdim: 'Bre Hünkâr'um, bu du'âcuñı sakın yeñme ve koyvirüp düşürme!' didügümde hemân: 'Kendüñi pek ùut!' didi; 'Be-meded Hünkâr! Hemân Allâh duta, yohsa iş işden geçdi!' diyû feryâd ide-gördüm. Yine hakîri gürz gibi çevürüp: 'Bre Hünkâr'um, dönmeden göñlüm bulandı, kusacağum geldi! Edebde sekme saçarsun, bre Pâdişâh'um, bâşın-çün öde geldi!' deyince gülmeden bî-tâb ve bî-mecâl (mecâlsiz) olup, bu latîfeden safâ idüp hakîre kırk sekiz altun ihsân eyledi."(7)

    Bu "târihî" kayıtlar, Sultan Murâd'ın çeyrek tonluk topuzu tek eliyle kaldırabildiğini doğrularken, "tahrifçi"lerin ellerinde bunun aksini ispat edecek tek bir delil var mıdır?

    Halka "târihi sevdirdiklerini" iddiâ eden bu "tahrifçi"ler, aksine Türk milletinin ruh dinamizmini ayakta tutan en meşhur "târihî" gerçekler hakkında bile halkı şüpheye düşürmeye çalışmakta; kendi târihlerine kuşkuyla bakmalarına neden olacak yalan-yanlış iddiâlar ortaya atmaktadırlar.

    Nitekim, gerçek "târih"i "tahrif" etmeye yönelik bu gibi asılsız iddiâlara itibâr edilecek olursa, Çanakkale Savaşı'nın ölümsüz kahramanlarından olan ve 275 kilo ağırlığındaki gülleyi tek başına kaldırıp 2 metre yükseklikteki topun ağzına sürerek, İngiliz donanmasının kalbi mesâbesindeki Ocean zırhlısını batıran "Seyyid Çavuş"a da "uydurma bir halk kahramanı"(!) gözüyle bakmak gerekir. Ki Sultan Murâd'ın kaldırdığı topuz, Seyyid Çavuş'un taşıdığı gülleden daha ağır değildir!..



    IV. Murad'ın Eşsiz Kudretini İspatlayan
    Diğer Vak'alar:

    Osmanlı pâdişahlarının en güçlü ve en kudretlilerinden biri olan Sultan IV. Murâd'ın gözkamaştırıcı fiillerinin, yalnız "topuz kaldırma" hâdisesiyle sınırlı olmadığını belirtmiştik. Bu hasletinin yanısıra okçulukta ve atıcılıkta da hayli mahâret sâhibi olan Sultan Murâd, Evliyâ Çelebi ve Mustafa Kânî'nin ittifakla belirttiklerine göre;(8) bir defâsında Okmeydanı'nda 1070,5 gezlik, yâni yaklaşık 675 metrelik mesâfeye ok atarak hedefini ustalıkla vurmayı başarmış; okun düştüğü yere nişan olmak üzre bir taş dikilip, o havâlî daha sonra "Nişân-taşı" adını almıştır.

    Na'îmâ'nın ifâdesine göre ise Sultan Murâd, asrın Hindistan emîri Hurrem Şâh'ın mızrak ve kurşunla delinemeyeceğini iddiâ ettiği kalkanını, elçisi Mîr Zarîf'in gözleri önünde, küçük bir mızrak darbesiyle bir vuruşta delmişti: "Musul'da Hind ilçisi fîl kulağından gergedan postı kaplanmış bir siper getürüp: 'Ok ve tüfeng fındığı (kurşunu) kâr eylemez!' i'tikâdı ile lâf urmış idi. Karşularına getürüp evvelâ bir hışt zerk idüp (küçük bir mızrak saplayıp) taraf-ı âhara güzâr eyledi (öbür tarafından çıkardı), ba'de-hû (daha sonra) siper-i mezbûrı filori ile doldurub ilçiye gönderdiler. 'Ol siper hâlâ Pâdişâh-ı Hind sarâyı kapusında asılmış durur.' dirler."(9) Hâlbuki Hint kalkanlarının gücü ve dayanıklılığı herkesçe bilinmekteydi. Bu kalkan, Topkapı Sarayı Müzesi'nde bugün hâlâ teşhir edilmektedir.

    Evliyâ Çelebi de Sultan Murâd'ın bir defâsında ciritle "tokuz kat incîr kökinden Arnavûd kalkanın" bir atışta ortadan ikiye ayırıp, şecaatini göstermek için "Mısır dîvânına" gönderdiğini;(10) yine aynı şekilde, onar deve derisinden yapılmış "Felemenk ve Nemse çâsârından gelme kalkanları" ise "ilçinüñ öñinde" mızrakla delerek gerisingeri iâde ettiğini kaydeder.(11) Müellif devamla, Mısır'daki kalkanın kendi zamânında hâlâ asılı olduğunu ve Budin'deki Beç kapısının kemeri altına asılan diğer kalkanlardan birini de kendisinin bizzat gördüğünü, üzerindeki mızrağın hâlâ durduğunu söyler.(12)

    Ok atma konusunda usta olduğu kadar, cirit sporunda da üstün bir mahârete sâhip olan Sultan Murâd, Na'îmâ'nın ve onu tâkip eden Kâtib Çelebi'nin ortak rivâyetlerine göre, bu alanda da benzeri görülmedik rekorlara imzâ atmıştı. Her iki müellif de eserlerinde buna işâret ederek: "Eski Sarây'dan atdukları cirîd Sultân Bâyezîd-i Velî minâresi dibine düşüb, Haleb kal'asından atdukları handeki geçüb Sarâç-hâne üzerine düşdi. İkisine dahî nişân diküp târîh yazdılar." der.(13) Sultan Murâd'ın bu derece yiğitlik ve mahâret sâhibi bir pâdişâh olması, iki yüz elli kiloluk topuzu da rahatlıkla kaldırabileceğini açıkça ispat eder!

    Eski saraydan atılan okun düştüğü yere beyaz mermerden bir anıt dikildiğini söyleyen Evliyâ Çelebi, asrın şâirlerinden Cevrî Çelebi'nin hâdiseye şu târihi düştüğünü kaydeder:

    "Sıdkıla Cevrî du'â idüp didi târîhini:

    Kuvvet-i bâzû-yı Sultân'ı kıla Mevlâ füzûn."(14)

    Halep kalesinden atılan ciritin ulaştığı noktaya ise yüksek bir sütun dikilerek, yine aynı şâir tarafından şu târih düşürülmüştür:

    "Didiler Cevrî gibi tahsîn idüp târîhini:

    Bâreke'llâh iy müsellem dâver-i sâhib-hüner."(15)

    Çoğu asrın müverrihlerinin gözleri önünde cereyân eden ve bizzat görgü şâhidleri tarafından tasdik gören bu rivâyetler, Sultan IV. Murâd'ın yalnız 200 okkalık topuzu kaldırmakla kalmayıp, aklın kavrayamayacağı daha pek çok rekora da imzâ attığını ispatlamakta; hiçbir delile dayanmadan konuşan "tahrifçi"lerin yalanlarını âdetâ yüzlerine vurmaktadır!

    Hâl böyleyken, "gerçek târih"i öğrenmek isteyen bir kimse; olayların görgü şâhitleri olan asrın "târihçi"lerinin rivâyetlerine mi bakacak, yoksa apaçık gerçekleri örtbas etmeye kalkışan şuursuz "tahrifçi"lerin hezeyanlarına mı inanacak?

    Sözün özü; "târih" bilgi ve belgeye dayanan bir ilimdir, bu iki esâsa dayanmayan asılsız iddiâlar "târih" değil, apaçık bir "tahrif"tir. Târih kaynaklarında yer alan ve bizzat görgü tanıkları tarafından doğrulanan bir gerçeğin aksini iddiâ eden kimse, kim olursa olsun ve sıfatı her ne olursa olsun, "târihçi" değil alenen bir "tahrifçi"dir!..

    Kaynak:

    (1) Mustafa Na'îmâ, "Ravzatü'l-Huseyn fî Hulâsati Ahbâri'1-Hâfıkeyn: Târîh-i Na'îmâ", c. 3, s. 453-455. bas.: Matba'a-i 'Âmire, İstanbul, 1280.

    (2) Na'îmâ, a.g.e., c. 3, s. 454.

    (3) Lâmi'î Çelebi, "Feth-nâmeé-i Kal'a'-i Motôn", Konya Mevlânâ Müzesi İhtisas Ktp. Mecmû'a, nr.: 2465/2, vr. 76b.

    (4) Evliyâ Çelebi, "Seyâhat-nâme", c. 1, TSMK, Bağdat Köşkü, nr.: 304, vr. 72b.

    (5) Kâtib Mustafa Çelebi (Hacı Halîfe), "Fezleke-i Kâtib Çelebî", c. 1, s. 320. bas.: İstanbul, 1286.

    (6) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 71b.

    (7) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 72a.

    (8) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 72b; Mustafa Kânî, "Telhîs-i Resâ'il-i Rummât", s. 248, bas.: İstanbul, 1263.

    (9) Na'îmâ, a.g.e., c. 3, s. 454-455.

    (10-12) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 72a.

    (13) Na'îmâ, a.g.e., c. 3, s. 454; Kâtib Çelebi, a.g.e., s. 320-321.

    (14) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 72b.

    (15) Evliyâ Çelebi, a.g.e., c. 1, vr. 72a.

    Ona inanmam buna inanmam diyorsunuz..Yakında Türk olduğunuzada inanmayacaksınız,çelişkiye düşeceksiniz.Tabi eğer Türkseniz.

    Bu adam daha fazla yaşayabilseydi şuan daha farklı konumda olabilirdik.


    Alıntıları Göster
    Doğrudur IV.Murad en iri yarı,en fizikli,en güçlü padişahtır üstteki arkadaş doğru demiş bazı liseli ergenlerde sallamış ordan burdan




  • quote:

    Orijinalden alıntı: photo_canon1

    bir konuda denk geldim araştırayım dedim.. 256 kiloluk gürz kaldırdığını öğrendim(ne derece doğruysa).. dahası da var.. aşağıda..

    quote:

    Sultan Dördüncü Murad 26 Temmuz 1612 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan'dır. Annesi Rumdur. Sultan Dördüncü Murad, uzun boylu, iri cüsseli, yuvarlak yüzlü ve heybetli bir padişahtı. Osmanlı Sultanlarının en kudretlilerinden biri olarak tarihe geçti. Son derece zeki, gözü pek, cesur, kuvvetli ve enerjik bir insandı.

    Sultan Dördüncü Murad çok iyi cirit ve ok atardı. Bu gücünü katıldığı savaşlarda da gösterdi. Dinin hükümlerini çok iyi bilir Şeyhülislam Yahya Efendi'ye "Baba" diye hitap ederdi. İçki ve tütünü yasakladı. Gece sokağa çıkma yasağı koydu. Arapça'yı ve Batı dillerini çok iyi bilirdi. İlmi ve ilim adamlarını çok sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider, onları yeni çalışmalar yapmaları için teşvik ederdi. Sultan Dördüncü Murad döneminin önemli olaylarından biri de, Hazerfan Ahmed Çelebi'nin kanat takarak Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçmasıydı.

    Sultan Dördüncü Murad, çevresinde olup bitenleri dikkatle takip eder, inisiyatifini kullanmakta asla tereddüt etmezdi. Hükümdarlığının ilk yıllarında annesinin etkisinde kaldıysa da daha sonra kadınların saltanatına son verdi, hain ve hilekar sadrazamları şiddetle cezalandırdı. Memleket meselelerini yakından takip edip, çözümler üretmeye çalıştı. 17 yıl hükümdarlık yaptıktan sonra, Niksir hastalığından dolayı henüz 28 yaşında vefat etti.

    Sultan Dördüncü Murad'ın saltanatını 2 devreye ayırmak mümkündür. Henüz 11 yaşında iken tahta geçtiğinden devlet işleri büyük ölçüde annesi Kösem Sultan'ın elinde yürümekteydi. Onunla birlikte olan vezirler, gözünün önünde Hafız Ahmed Paşa'yı askere parçalatmışlar, genç padişahı da korkuyla dehşete düşürmüşlerdir.Osmanlı memleketlerinde asayiş ve huzur kalmamış, zorbalar şehirleri ele geçirmişleridir. Delikanlılık çağında idareyi bizzat ele aldıktan sonradır ki Sultan Dördüncü Murad, biraz da şiddet yolu ile bütün zorbaları bastırmış, tekrar devlet hakimiyetini kurmuştur. Tütün yasağı bahanesiyle kahvehanelerde toplanan işsiz güçsüz zorba takımını sindirmiş, şiddetli ceza ve hatta idamlarla tekrar idari ve adli nizamı kurabilmiştir.




    quote:

    Askerinin başında savaşa katılan son Osmanlı padişahı olarak bilinen IV. Murat, olağanüstü kuvvetiyle ünlüydü. Huzura kabul edilen Fransız gezgin Du Loir, anılarında IV. Murat'ın idman yaparken çok iriyarı bir kişi olan Silahtar Musa Paşa'yı, tek eliyle kuşağından tutup havaya kaldırarak meydanda uzun süre dolaştıktan sonra yere bırakmasını; 200 okkalık (yaklaşık 257 kilo) gürz kullanmasını; bir ciritle 8 kalkanı birden delmesini; kendine özgü uzun kılıcını saatlerce yorulmadan sallamasını ve güreştiği genç Yeniçerileri enselerine vurduğu tek şaplakla yere sermesini hayranlıkla anlatır. Tarihçilerin yazdığına göre yayını çektiği ok, tüfek mermisinden uzağa düşerdi.

    Tarihçi Hammer'ın ifadesiyle attığı ciridin delemeyeceği cisim yoktu. Timur neslinden Şah-ı Cihan'ın elçisi Zarif Bey'in Hindistan prensinden "Kurşun ve kılıç delemez" diye hediye getirdiği gergedan derisi kaplı kalkanı, elçinin gözü önünde önce mızrak sonra da ok atarak iki yerden deldi. Kalka hatıra olarak müzelik eşya arasına kondu. Eski saraydan (İstanbul Üniversitesi Merkez Binası) attığı ciritin Bayezıd Camii'nin minarelerinden birinin altındaki hedefe isabet ettiği söylenir.


    Yazıyı paylaştım.Okuyup daha iyi kaynaklardan bilgi sahibi olabilirsiniz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Bunlar abartılmış bilgi olabilir, hikaye de olabilir, sallama da olabilir her şey olabilir bir şey demiyorum. Araştırmadım.

    Ama vikipedi gibi herhangi birinin bilgi yazabileceği bir yeri nasıl olurda "güvenilir kaynak" olarak gösterirsiniz? Orası güvenilir kaynak ise bu forumda benzer mantık, bu da güvenilir o zaman?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: AurorAbeam

    quote:

    Orijinalden alıntı: İplenmeyen Adam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gitαrist

    Doğrudur. Zamanın en iri yarı adamıdır zat-ı şahaneleri. Şimdiki zamanlarda 180'lik, 1.90'lık adamlar görmeye alışık olduğumuz için garip gelmiyor tabi. Lakin o zamanın şartlarında devasa boyuttadır padişah. Zamanın yazarlar kaleme almışlardır olaylarını. İsteyen zırhını, ve silahlarını gidip görebilir. Her baba yiğidin harcı değilmiş o edevatlar.

    allah aşkına bi vikipediye gir 60 kg miymiş neymiş padişah iriymişde şeymişte bunlara gerçekten inanıyonmu padişah ne dediyse o dur istedigini yazdırır yazmassan başın gider allah aşkına şu kadar abartmayın bizim gibi insan onlarda

    Bunlar abartılmış bilgi olabilir, hikaye de olabilir, sallama da olabilir her şey olabilir bir şey demiyorum. Araştırmadım.

    Ama vikipedi gibi herhangi birinin bilgi yazabileceği bir yeri nasıl olurda "güvenilir kaynak" olarak gösterirsiniz? Orası güvenilir kaynak ise bu forumda benzer mantık, bu da güvenilir o zaman?

    Alıntıları Göster
    512 kilo değil miydi?




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.