Şimdi Ara

Kağan-Kaan Mevzuu (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
80
Cevap
0
Favori
13.129
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bütün ses kuramı aslında oldukça basit bir
    kurallar dizisinden yola çıkıyor:
    Fizikteki adını tam bilmiyorum ama
    "boru içinden geçen ses" kuralları geçerli.
    Gırtlak+ağız da bir boru gibi düşünülürse,
    formüller rahatlıkla uygulanabiliyor.(*)
    Bizim ses çıkarırken yaptığımız şey ise,
    ağız, diş ve dili kullanarak biyolojik boruya etki edip,
    iç hacmi ile oynamak ve bazı efektler eklemek (P, S vb.).
    Bu işlemleri analiz ederken o kadar net sonuçlara ulaşılabiliyor ki,
    bir kişinin konuşmasını diğerlerinden ayırtedebiliyoruz
    (kişinin gırtlak, ağız vb. anatomik özelliklerinin kümesi).

    /k/ sesinin kalın ve incesi var.
    Patlayan ünsüz olduğundan, patlama bölümü atıldığında /g/ sesine dönüşür.
    Hecenin başında ise patlama ile başlar; sonunda ise patlama ile biter.
    (ka ->patlama+/g/+/a/; ak -> /a/+/g/+patlama.)

    /L/ sesinin de kalın ve incesi var.
    Kalın /L/ sesini çıkarırken dil ağza doğru yaklaşır;
    ince /L/ sesinde ise damağın ortalarında durur.
    /aL/ (kalın "L") /a/+/kalın L/
    diğerinde ise ince /L/ ile biter. Bunu dilinin ağız içindeki
    pozisyonuna dikkat edip, kendin de deneyebilirsin.
    Baştaki /a/ sesi hiçbir şekilde değişime uğramaz.
    Daha önce de yazdığım gibi /a/ sesinin incesi yoktur.
    (Formant analizi ile incelenebiliyor.)

    /L/ sesi kayar-ünlü grubundan; yani taşıyıcı olmadan çıkarabiliyoruz.
    Tekbaşına kalın /L/ sesini çıkarmayı dene. Hemen ardından dilini
    yavaşça arkaya doğru kaydırırsan, ince /L/ sesine doğru kaydığını duyabilirsin.
    Dikkat edersen burada taşıyıcı sesli (a,e,ı,i vb) kullanmadık.

    Bu ünsüzler (k,L,g) hecenin başında ya da sonunda olsun,
    nitelikleri değişmez (ince ve kalın türleri bu özelliklerini korurlar).
    Öncül ya da ardıl sesli ise (a,e,ı vb.) bu seslilerin frekans değerlerini
    değiştirmezler.

    *) İnsanın ses çıkarma sistemi elbette daha karmaşık.
    Ses telleri, gırtlak, ağız boşluğu, dil, burun, dişler ve ağız
    devreye girer.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ISIS

    Bütün ses kuramı aslında oldukça basit bir
    kurallar dizisinden yola çıkıyor:
    Fizikteki adını tam bilmiyorum ama
    "boru içinden geçen ses" kuralları geçerli.
    Gırtlak+ağız da bir boru gibi düşünülürse,
    formüller rahatlıkla uygulanabiliyor.(*)
    Bizim ses çıkarırken yaptığımız şey ise,
    ağız, diş ve dili kullanarak biyolojik boruya etki edip,
    iç hacmi ile oynamak ve bazı efektler eklemek (P, S vb.).
    Bu işlemleri analiz ederken o kadar net sonuçlara ulaşılabiliyor ki,
    bir kişinin konuşmasını diğerlerinden ayırtedebiliyoruz
    (kişinin gırtlak, ağız vb. anatomik özelliklerinin kümesi).

    /k/ sesinin kalın ve incesi var.
    Patlayan ünsüz olduğundan, patlama bölümü atıldığında /g/ sesine dönüşür.
    Hecenin başında ise patlama ile başlar; sonunda ise patlama ile biter.
    (ka ->patlama+/g/+/a/; ak -> /a/+/g/+patlama.)

    /L/ sesinin de kalın ve incesi var.
    Kalın /L/ sesini çıkarırken dil ağza doğru yaklaşır;
    ince /L/ sesinde ise damağın ortalarında durur.
    /aL/ (kalın "L") /a/+/kalın L/
    diğerinde ise ince /L/ ile biter. Bunu dilinin ağız içindeki
    pozisyonuna dikkat edip, kendin de deneyebilirsin.
    Baştaki /a/ sesi hiçbir şekilde değişime uğramaz.
    Daha önce de yazdığım gibi /a/ sesinin incesi yoktur.
    (Formant analizi ile incelenebiliyor.)

    /L/ sesi kayar-ünlü grubundan; yani taşıyıcı olmadan çıkarabiliyoruz.
    Tekbaşına kalın /L/ sesini çıkarmayı dene. Hemen ardından dilini
    yavaşça arkaya doğru kaydırırsan, ince /L/ sesine doğru kaydığını duyabilirsin.
    Dikkat edersen burada taşıyıcı sesli (a,e,ı,i vb) kullanmadık.

    Bu ünsüzler (k,L,g) hecenin başında ya da sonunda olsun,
    nitelikleri değişmez (ince ve kalın türleri bu özelliklerini korurlar).
    Öncül ya da ardıl sesli ise (a,e,ı vb.) bu seslilerin frekans değerlerini
    değiştirmezler.

    *) İnsanın ses çıkarma sistemi elbette daha karmaşık.
    Ses telleri, gırtlak, ağız boşluğu, dil, burun, dişler ve ağız
    devreye girer.


    Bölümün Türkiyat galiba. Muğla'daki ses laboratuvarında mı çalışıyorsun? Arş. Görevlisi misin?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ISIS

    "y" harfinin olmadığını ben değil, bilgisayardaki ses
    analiz yordamları diyor.
    ---------------------------------------------------------
    "Yaylanıyordu" -> iai-lanı-iordu


    Fonetikci degilim ama bir yorum yapayim:

    "y" harfi aslinda "i" ve "a" arasindaki gecisteki "sesi" temsil ediyor. Ayni ses "i" ve diger sesli harfler arasindaki geciste de ortaya cikiyor.

    Bir "sesi" temsil ettigi halde ses uzayinda olmamasinin sebebi bence ayni sesin, ekstra bir "y" harfine ihtiyac duyulmadan ifade ediliyor olmasi. Yoksa ayni "sesi" temsil eden birden cok simge (veya simge grubu) olurdu ki bu pek bilimsel olmazdi.

    Yani "y" harfinin ses uzayinda olmamasinin sebebi "y" diye bir sesin olmamasi degil. Dolayisiyla alfabelerde "y" harfinin olmasi normal. Sonucta alfabenin amaci bilimsel olmak degil, okumayi kolaylastirmaktir. Örnegin AYI kelimesini "aeiı" seklinde yazdigimizda 1 harf fazladan kullaniyoruz.




  • Ğ nasıl çift sesleri birleştirmek için kullanılıyor yahu?
    O amaç için de kullanılıyor olabilir, ama sadece o amaç için kullanılmıyor.

    Mesela, yapacağım dedigimizde, yazdığımız gibi okurken "yapacaım" şeklinde okumuyoruz. Ğ de bir sessiz harftir, genizden okunur.
    Mesela lazcada ğ ile başlayan sözcükler vardır; ğaço, ğvapa gibi.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • E-Nazmi
    Ne yazık ki yalnızca bilgisayar mühendisiyim.

    neverlate
    İnsanlar yazmadan çok önce konuşmaya başlıyorlar.
    Geçiş ünsüzlerinin bağımsız birer harf gibi algılanması çok normal.
    Yabancılar /k/+/s/ için "x" harfini kullanıyor. Aslında yeni bir
    harf üretmeye gerek yokken eski bir alışkanlık harfe dönüşmüş.
    Kim x harfinin olduğunu iddia edebilir ki? Fonetik olarak
    incelerseniz önce /k/ ardından da /s/ sesini görürsünüz.
    Elbette arada birçok aşırı değişken geçiş sinyali var.
    Ama hiçbirine "işte şuradan şuraya X harfidir" diyemezsiniz.
    Bunlar fonetik geçişlerdir.
    /y/ herfinde de durum farklı değil.
    Ben /ya/ yerine /ia/ yazdım -evet- ama baştaki /i/ normal konuşmadaki
    /i/den biraz farklıdır. Sesin o aralıktaki enerjisi, frekansların dizilimi, vb.
    birçok öğeye aynı anda bakıp o sesin /i/ye çok benzediğini ama geçiş formunda
    olduğu için /y/ olması gerektiği sonucuna varıyoruz.
    Ama o ses yine de /y/ değil.

    hashus1099
    "ğ" harfinin kullanım amacı ses uzatmaları ve yanyana gelen seslileri
    birbirine bağlamaktır. Doğrudan bir yazım kuralı öğesidir; ses değildir.
    Ama bizler önce konuşmayı öğrendiğimiz için,
    geçiş formundaki seslere de zihnimizde birer simge ataması yapıyoruz.
    Bunu elbette farkında olmadan (soyut halde) beynimiz yapıyor.
    Ama analiz ettiğinizde durum çok farklı çıkıyor.




  • Dilbilim (Linguistics) dersleri aldığımdan ne anlatmaya çalıştığınızı anlayabiliyorum ve yazdıklarınızın hepsine katılıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Persona Grata -- 27 Ağustos 2013; 12:40:02 >
  • Arkadaşlar Türkçe dilini şu an kullandığımız alfabeye ile sınırlandırırsanız ses geçişleri ve ses çıkışlarını tam olarak kavrayamazsınız. Türkçe dilinin sistematik bir dil oluşu harf devrimi sonrası Latin harflerine geçmemiz ile alakalı değildir Orhun harflerine ve daha gerisine bakmamız gerekiyor. Çünkü bizim dilimiz alfabe üzerinden ortaya çıkmış bir dil yani batı dilleri gibi değildir, seslere göre çeşitli tanımlar yapılmış ve çok sonra tek harflere geçiş yapmışızdır. Yani dilimizin esas kaynağı ses öbeklerinden gelmektedir seslerden değil.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Arkadaşlar Türkçe dilini şu an kullandığımız alfabeye ile sınırlandırırsanız ses geçişleri ve ses çıkışlarını tam olarak kavrayamazsınız. Türkçe dilinin sistematik bir dil oluşu harf devrimi sonrası Latin harflerine geçmemiz ile alakalı değildir Orhun harflerine ve daha gerisine bakmamız gerekiyor. Çünkü bizim dilimiz alfabe üzerinden ortaya çıkmış bir dil yani batı dilleri gibi değildir, seslere göre çeşitli tanımlar yapılmış ve çok sonra tek harflere geçiş yapmışızdır. Yani dilimizin esas kaynağı ses öbeklerinden gelmektedir seslerden değil.

    Benim de dediğim bu. Türkçe Batı dilleri gibi değil ki. Hakikaten de "Kağan"ın ilk yazılış hali bildiğin "Kagan"dır. E oradaki "g" hiç yoktan mı "ğ" oldu?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Arkadaşlar Türkçe dilini şu an kullandığımız alfabeye ile sınırlandırırsanız ses geçişleri ve ses çıkışlarını tam olarak kavrayamazsınız. Türkçe dilinin sistematik bir dil oluşu harf devrimi sonrası Latin harflerine geçmemiz ile alakalı değildir Orhun harflerine ve daha gerisine bakmamız gerekiyor. Çünkü bizim dilimiz alfabe üzerinden ortaya çıkmış bir dil yani batı dilleri gibi değildir, seslere göre çeşitli tanımlar yapılmış ve çok sonra tek harflere geçiş yapmışızdır. Yani dilimizin esas kaynağı ses öbeklerinden gelmektedir seslerden değil.

    Benim de dediğim bu. Türkçe Batı dilleri gibi değil ki. Hakikaten de "Kağan"ın ilk yazılış hali bildiğin "Kagan"dır. E oradaki "g" hiç yoktan mı "ğ" oldu?

    İsis'e bu konuda bende katılmıyorum. Türkçe'de Ğ harfine sonradan gereksinim duyulmuştur. Dilin kökünde Ğ harfi yoktur. Ha ses olarak baktığınızda boğazdan bir hıah benzeri ses çıkmaktadır konuşma esnasında bunu Asya Türklerinde hala görebilirsiniz özellikle Nogaylarda daha rahat görürsünüz müzikleriyle ünlü olduklarından. Örneğin onların söyleyişi dombıra değildir dombığğra şeklindedir. Yani ses olarak bu harfin karşılığı zaten bizde var iken harf halini alıp yazıya katılması çok sonraları olmuştur. Çünkü dediğim gibi bizim dilimizin özü ses öbekleridir. Aslında düşününce gerçekten muazzam bir dil geçmişine sahip olduğumuzu anlıyorum tekrar tekrar.
    Çünkü konuşmamız yani dilimiz ses öbeklerinden gelmekte olduğu gibi yazımız da çıkış itibariyle tam buna uygun olacak şekilde öbeklerden oluşan yani sesin tam karşılığını verebilecek tamga sisteminden gelmekte. İnanılmaz sistematik ve birbirini tamamlayabilen bir sistem.
    Ayrıca "y" "k" "g" gibi harfler lehçeye göre değişiklik göstermektedir. Örneğin bizde "y" tamamlayıcı harf iken başka bir Türk bölgesinde "g" başkasında ise "k" durumundadır. En basit örneği bey kelimesidir. Bey kelimesi Osmanlı'nın sonlarına doğru bey halini almıştır. Öncesinde ve diğer Türk devletlerinde bunun söylenişi "beğ" sondaki "ğ" basık şekilde okunur çünkü onun öncesinde de "beg" okunurdu. Veya Osmanlı belgelerini incelerseniz orada şu ifadeler geçer; şuraya bir adem gönderule. Yani şuraya bir adam gönderilsin denmemektedir. "Adem" "Adam" olmuştur.
    Lehçeden kaynaklanan ve zamanla değişmiş kelimeleri dilin tamamı ile bir tutmamak gerekiyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ISIS

    E-Nazmi
    Ne yazık ki yalnızca bilgisayar mühendisiyim.

    neverlate
    İnsanlar yazmadan çok önce konuşmaya başlıyorlar.
    Geçiş ünsüzlerinin bağımsız birer harf gibi algılanması çok normal.
    Yabancılar /k/+/s/ için "x" harfini kullanıyor. Aslında yeni bir
    harf üretmeye gerek yokken eski bir alışkanlık harfe dönüşmüş.
    Kim x harfinin olduğunu iddia edebilir ki? Fonetik olarak
    incelerseniz önce /k/ ardından da /s/ sesini görürsünüz.
    Elbette arada birçok aşırı değişken geçiş sinyali var.
    Ama hiçbirine "işte şuradan şuraya X harfidir" diyemezsiniz.
    Bunlar fonetik geçişlerdir.
    /y/ herfinde de durum farklı değil.
    Ben /ya/ yerine /ia/ yazdım -evet- ama baştaki /i/ normal konuşmadaki
    /i/den biraz farklıdır. Sesin o aralıktaki enerjisi, frekansların dizilimi, vb.
    birçok öğeye aynı anda bakıp o sesin /i/ye çok benzediğini ama geçiş formunda
    olduğu için /y/ olması gerektiği sonucuna varıyoruz.
    Ama o ses yine de /y/ değil.

    hashus1099
    "ğ" harfinin kullanım amacı ses uzatmaları ve yanyana gelen seslileri
    birbirine bağlamaktır. Doğrudan bir yazım kuralı öğesidir; ses değildir.
    Ama bizler önce konuşmayı öğrendiğimiz için,
    geçiş formundaki seslere de zihnimizde birer simge ataması yapıyoruz.
    Bunu elbette farkında olmadan (soyut halde) beynimiz yapıyor.
    Ama analiz ettiğinizde durum çok farklı çıkıyor.

    Ben de aynisini söylüyorum. Nasil "x" bir sesi temsil ediyorsa "y" de bir sesi temsil ediyor . Bizim bunlara "ks" veya "ie" demeniz önemli degil. Yani "y" harfinin alfabelerde olmasi gayet dogal.

    "ğ" harfi ise bence Türkce'de birden cok sesi temsil ettigi icin kafa karistirici. "Geleceğim" kelimesinde "ğ" nin temsil ettigi bir ses yok. Sadece "gelece'im" diye okumayin anlamina geliyor. Yani "e" den sonra durmayin devam edin diyor. Lazcadaki "ğ" harfi ise (Arapcadaki "gayn" harfinde oldugu gibi) özel bir sesi temsil ediyor. Yani kullanim amaclari "geleceğim" kelimesindekinden farkli.

    Bu noktada kullanilan alfabenin telaffuza etkisi devreye giriyor. Büyük ihtimalle bazi Türkce kelimelerde lazcada oldugu gibi bir "ğ" sesi vardi. "ağa" kelimesi buna bir örnek olabilir. Ayni sekilde Arapca/Farsca gibi dillerden Türkce'ye gecen kelimelerde de benzer bir "ğ" sesi vardi. Fakat biz yillardir farkli amaclar icin ayni "ğ" harfini kullandigimiz icin bu kelimelerin telaffuzlari da standartlasti. Size katiliyorum, su anda hepimiz "ğ" harfini sadece iki ses arasindaki gecisi kontrol etmek (uzatmak) icin kullaniyoruz. Bugün cogumuzun telaffuz ettigi "ğ" kendi basina özgün bir ses degil.

    Ayni durum "k" harfi icin de olmus. Latin alfabesine gectigimizde farkli sesler icin ayni "k" harfini kullanmisiz. Bu yüzden bircok kelimenin orjinal telaffuzlari zaman icerisinde kaybolmus. Bunu önlemek adina "sapkali a" harfini kullanmisiz ki bu harf "normal a" ile tamamen ayni sesi temsil ediyor. "Kara" ve "kagit" kelimelerinin her ikisinde de ayni "a" sesi var. Fakat bastaki "k" sesleri tamamen farkli. Normal sartlarda (arapcada oldugu gibi) bizim de iki farkli "k" harfini kullanmamiz lazim. Latin alfabesine bizden sonra gecen Azeriler bunu dikkate almislar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: ISIS

    E-Nazmi
    Ne yazık ki yalnızca bilgisayar mühendisiyim.

    neverlate
    İnsanlar yazmadan çok önce konuşmaya başlıyorlar.
    Geçiş ünsüzlerinin bağımsız birer harf gibi algılanması çok normal.
    Yabancılar /k/+/s/ için "x" harfini kullanıyor. Aslında yeni bir
    harf üretmeye gerek yokken eski bir alışkanlık harfe dönüşmüş.
    Kim x harfinin olduğunu iddia edebilir ki? Fonetik olarak
    incelerseniz önce /k/ ardından da /s/ sesini görürsünüz.
    Elbette arada birçok aşırı değişken geçiş sinyali var.
    Ama hiçbirine "işte şuradan şuraya X harfidir" diyemezsiniz.
    Bunlar fonetik geçişlerdir.
    /y/ herfinde de durum farklı değil.
    Ben /ya/ yerine /ia/ yazdım -evet- ama baştaki /i/ normal konuşmadaki
    /i/den biraz farklıdır. Sesin o aralıktaki enerjisi, frekansların dizilimi, vb.
    birçok öğeye aynı anda bakıp o sesin /i/ye çok benzediğini ama geçiş formunda
    olduğu için /y/ olması gerektiği sonucuna varıyoruz.
    Ama o ses yine de /y/ değil.

    hashus1099
    "ğ" harfinin kullanım amacı ses uzatmaları ve yanyana gelen seslileri
    birbirine bağlamaktır. Doğrudan bir yazım kuralı öğesidir; ses değildir.
    Ama bizler önce konuşmayı öğrendiğimiz için,
    geçiş formundaki seslere de zihnimizde birer simge ataması yapıyoruz.
    Bunu elbette farkında olmadan (soyut halde) beynimiz yapıyor.
    Ama analiz ettiğinizde durum çok farklı çıkıyor.

    Ben de aynisini söylüyorum. Nasil "x" bir sesi temsil ediyorsa "y" de bir sesi temsil ediyor . Bizim bunlara "ks" veya "ie" demeniz önemli degil. Yani "y" harfinin alfabelerde olmasi gayet dogal.

    "ğ" harfi ise bence Türkce'de birden cok sesi temsil ettigi icin kafa karistirici. "Geleceğim" kelimesinde "ğ" nin temsil ettigi bir ses yok. Sadece "gelece'im" diye okumayin anlamina geliyor. Yani "e" den sonra durmayin devam edin diyor. Lazcadaki "ğ" harfi ise (Arapcadaki "gayn" harfinde oldugu gibi) özel bir sesi temsil ediyor. Yani kullanim amaclari "geleceğim" kelimesindekinden farkli.

    Bu noktada kullanilan alfabenin telaffuza etkisi devreye giriyor. Büyük ihtimalle bazi Türkce kelimelerde lazcada oldugu gibi bir "ğ" sesi vardi. "ağa" kelimesi buna bir örnek olabilir. Ayni sekilde Arapca/Farsca gibi dillerden Türkce'ye gecen kelimelerde de benzer bir "ğ" sesi vardi. Fakat biz yillardir farkli amaclar icin ayni "ğ" harfini kullandigimiz icin bu kelimelerin telaffuzlari da standartlasti. Size katiliyorum, su anda hepimiz "ğ" harfini sadece iki ses arasindaki gecisi kontrol etmek (uzatmak) icin kullaniyoruz. Bugün cogumuzun telaffuz ettigi "ğ" kendi basina özgün bir ses degil.

    Ayni durum "k" harfi icin de olmus. Latin alfabesine gectigimizde farkli sesler icin ayni "k" harfini kullanmisiz. Bu yüzden bircok kelimenin orjinal telaffuzlari zaman icerisinde kaybolmus. Bunu önlemek adina "sapkali a" harfini kullanmisiz ki bu harf "normal a" ile tamamen ayni sesi temsil ediyor. "Kara" ve "kagit" kelimelerinin her ikisinde de ayni "a" sesi var. Fakat bastaki "k" sesleri tamamen farkli. Normal sartlarda (arapcada oldugu gibi) bizim de iki farkli "k" harfini kullanmamiz lazim. Latin alfabesine bizden sonra gecen Azeriler bunu dikkate almislar.

    Yalnız "geleceğim" kelimesini düzgün sesletemiyorsun zannedersem. Geleceim demiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde okursan gerçekten de geleceğim dediğimizi görürsün. Hadi eski harflere bakalım. Nasıl yazılıyor "gelecegim". E? Buradaki "g" sesi kaybolup uçmadı ya.

    "Ğ" Türkçe'de zaman içerisinde teşekkül etmiştir ve bazı "g"ler "ğ" olmuştur. Olay bu kadar basittir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi
    Yalnız "geleceğim" kelimesini düzgün sesletemiyorsun zannedersem. Geleceim demiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde okursan gerçekten de geleceğim dediğimizi görürsün. Hadi eski harflere bakalım. Nasıl yazılıyor "gelecegim". E? Buradaki "g" sesi kaybolup uçmadı ya.

    "Ğ" Türkçe'de zaman içerisinde teşekkül etmiştir ve bazı "g"ler "ğ" olmuştur. Olay bu kadar basittir.

    Zaman icerisinde bazi "g"ler "ğ" olmus olabilir. Buna itirazim yok. Fakat artik bunu sorgulamak yersiz. Zira binlerce yil önce Orta Asya'da konusulan dili konusmuyoruz. O dilden zamanla bir cok farkli dil ve lehce türemis. Bazilarinda "g" ler "g" olarak kalmis. Bazilarinda baska bir sese cevrilmis.

    Bugün biri bana "Türkce" dediginde bütün ses ve yazim kurallari ile Türkiye'de konusulan dili anlarim.

    Bu anlamda Türkce'de "geleceğim" kelimesindeki "ğ" harfi sadece "e" ve "i" arasindaki gecisin duraksamadan yapilacagi anlami tasir. Arapcadaki "gayn" harfi gibi veya lazcadaki "ğ" harfi gibi sesler cikarmayiz.

    Hatta "geleceğim" de demeyiz "gelice(ğe)m"deriz. Ayni sekilde "sağır", "kağıt" demeyiz "sa(ğ)ar", "ka(ğ)at" deriz. Bunlar da zaten Türkce'nin yazildigi gibi okunmadigi istisnalardir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 27 Ağustos 2013; 18:58:08 >




  • Adım bu yüzden kağan koyuldu:)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi
    Yalnız "geleceğim" kelimesini düzgün sesletemiyorsun zannedersem. Geleceim demiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde okursan gerçekten de geleceğim dediğimizi görürsün. Hadi eski harflere bakalım. Nasıl yazılıyor "gelecegim". E? Buradaki "g" sesi kaybolup uçmadı ya.

    "Ğ" Türkçe'de zaman içerisinde teşekkül etmiştir ve bazı "g"ler "ğ" olmuştur. Olay bu kadar basittir.

    Zaman icerisinde bazi "g"ler "ğ" olmus olabilir. Buna itirazim yok. Fakat artik bunu sorgulamak yersiz. Zira binlerce yil önce Orta Asya'da konusulan dili konusmuyoruz. O dilden zamanla bir cok farkli dil ve lehce türemis. Bazilarinda "g" ler "g" olarak kalmis. Bazilarinda baska bir sese cevrilmis.

    Bugün biri bana "Türkce" dediginde bütün ses ve yazim kurallari ile Türkiye'de konusulan dili anlarim.

    Bu anlamda Türkce'de "geleceğim" kelimesindeki "ğ" harfi sadece "e" ve "i" arasindaki gecisin duraksamadan yapilacagi anlami tasir. Arapcadaki "gayn" harfi gibi veya lazcadaki "ğ" harfi gibi sesler cikarmayiz.

    Hatta "geleceğim" de demeyiz "gelice(ğe)m"deriz. Ayni sekilde "sağır", "kağıt" demeyiz "sa(ğ)ar", "ka(ğ)at" deriz. Bunlar da zaten Türkce'nin yazildigi gibi okunmadigi istisnalardir.

    Arkadaşım nerede yaşıyorsun? Yanlış anlama Anadolu'da böyle konuşurlar. Telaffuzu düzgün insan hiç bir zaman kağat demez. Onu ancak köylü ağzıyla konuşanlar der. Ben gayet de kağıt dediğimi duyabiliyorum ve "ğ"nin o yumuşacık sesletimini duyabiliyorum ağzımdan.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi
    Yalnız "geleceğim" kelimesini düzgün sesletemiyorsun zannedersem. Geleceim demiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde okursan gerçekten de geleceğim dediğimizi görürsün. Hadi eski harflere bakalım. Nasıl yazılıyor "gelecegim". E? Buradaki "g" sesi kaybolup uçmadı ya.

    "Ğ" Türkçe'de zaman içerisinde teşekkül etmiştir ve bazı "g"ler "ğ" olmuştur. Olay bu kadar basittir.

    Zaman icerisinde bazi "g"ler "ğ" olmus olabilir. Buna itirazim yok. Fakat artik bunu sorgulamak yersiz. Zira binlerce yil önce Orta Asya'da konusulan dili konusmuyoruz. O dilden zamanla bir cok farkli dil ve lehce türemis. Bazilarinda "g" ler "g" olarak kalmis. Bazilarinda baska bir sese cevrilmis.

    Bugün biri bana "Türkce" dediginde bütün ses ve yazim kurallari ile Türkiye'de konusulan dili anlarim.

    Bu anlamda Türkce'de "geleceğim" kelimesindeki "ğ" harfi sadece "e" ve "i" arasindaki gecisin duraksamadan yapilacagi anlami tasir. Arapcadaki "gayn" harfi gibi veya lazcadaki "ğ" harfi gibi sesler cikarmayiz.

    Hatta "geleceğim" de demeyiz "gelice(ğe)m"deriz. Ayni sekilde "sağır", "kağıt" demeyiz "sa(ğ)ar", "ka(ğ)at" deriz. Bunlar da zaten Türkce'nin yazildigi gibi okunmadigi istisnalardir.

    Arkadaşım nerede yaşıyorsun? Yanlış anlama Anadolu'da böyle konuşurlar. Telaffuzu düzgün insan hiç bir zaman kağat demez. Onu ancak köylü ağzıyla konuşanlar der. Ben gayet de kağıt dediğimi duyabiliyorum ve "ğ"nin o yumuşacık sesletimini duyabiliyorum ağzımdan.

    Diksiyon kursuna giderek telaffuzunuzu duzeltebilirsiniz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi
    Yalnız "geleceğim" kelimesini düzgün sesletemiyorsun zannedersem. Geleceim demiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde okursan gerçekten de geleceğim dediğimizi görürsün. Hadi eski harflere bakalım. Nasıl yazılıyor "gelecegim". E? Buradaki "g" sesi kaybolup uçmadı ya.

    "Ğ" Türkçe'de zaman içerisinde teşekkül etmiştir ve bazı "g"ler "ğ" olmuştur. Olay bu kadar basittir.

    Zaman icerisinde bazi "g"ler "ğ" olmus olabilir. Buna itirazim yok. Fakat artik bunu sorgulamak yersiz. Zira binlerce yil önce Orta Asya'da konusulan dili konusmuyoruz. O dilden zamanla bir cok farkli dil ve lehce türemis. Bazilarinda "g" ler "g" olarak kalmis. Bazilarinda baska bir sese cevrilmis.

    Bugün biri bana "Türkce" dediginde bütün ses ve yazim kurallari ile Türkiye'de konusulan dili anlarim.

    Bu anlamda Türkce'de "geleceğim" kelimesindeki "ğ" harfi sadece "e" ve "i" arasindaki gecisin duraksamadan yapilacagi anlami tasir. Arapcadaki "gayn" harfi gibi veya lazcadaki "ğ" harfi gibi sesler cikarmayiz.

    Hatta "geleceğim" de demeyiz "gelice(ğe)m"deriz. Ayni sekilde "sağır", "kağıt" demeyiz "sa(ğ)ar", "ka(ğ)at" deriz. Bunlar da zaten Türkce'nin yazildigi gibi okunmadigi istisnalardir.

    Arkadaşım nerede yaşıyorsun? Yanlış anlama Anadolu'da böyle konuşurlar. Telaffuzu düzgün insan hiç bir zaman kağat demez. Onu ancak köylü ağzıyla konuşanlar der. Ben gayet de kağıt dediğimi duyabiliyorum ve "ğ"nin o yumuşacık sesletimini duyabiliyorum ağzımdan.

    Diksiyon kursuna giderek telaffuzunuzu duzeltebilirsiniz.

    Sen gittin herhalde?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi
    Yalnız "geleceğim" kelimesini düzgün sesletemiyorsun zannedersem. Geleceim demiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde okursan gerçekten de geleceğim dediğimizi görürsün. Hadi eski harflere bakalım. Nasıl yazılıyor "gelecegim". E? Buradaki "g" sesi kaybolup uçmadı ya.

    "Ğ" Türkçe'de zaman içerisinde teşekkül etmiştir ve bazı "g"ler "ğ" olmuştur. Olay bu kadar basittir.

    Zaman icerisinde bazi "g"ler "ğ" olmus olabilir. Buna itirazim yok. Fakat artik bunu sorgulamak yersiz. Zira binlerce yil önce Orta Asya'da konusulan dili konusmuyoruz. O dilden zamanla bir cok farkli dil ve lehce türemis. Bazilarinda "g" ler "g" olarak kalmis. Bazilarinda baska bir sese cevrilmis.

    Bugün biri bana "Türkce" dediginde bütün ses ve yazim kurallari ile Türkiye'de konusulan dili anlarim.


    O zaman yanlış anlıyorsun demektir. Zira ne Türk demek Türkiye demektir ne de Türkçe demek Türkiye de konuşulan dil demektir. Dünyada yaklaşık 300-350 milyon kişinin konuştuğu dile Türkçe ve bu dili konuşanlara Türk denir.
    Orta Asya zamanındaki dili konuşmuyor olmamız şimdikinin doğru olduğu anlamına gelmez. Türklerde lehçeler çok büyük oranda boylara bağlı olarak değişiklik gösterir, fakat dilin temeli aynıdır. Yani eğer Hun zamanında dilde bir ses varsa şu an yine o sesi kullanıyoruz okunuşlar değişmiş durumda. Hatta aslına bakarsan kelimeler dahi büyük oranda aynı olmakla birlikte ağza göre okunuşları değişmiştir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi
    Yalnız "geleceğim" kelimesini düzgün sesletemiyorsun zannedersem. Geleceim demiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde okursan gerçekten de geleceğim dediğimizi görürsün. Hadi eski harflere bakalım. Nasıl yazılıyor "gelecegim". E? Buradaki "g" sesi kaybolup uçmadı ya.

    "Ğ" Türkçe'de zaman içerisinde teşekkül etmiştir ve bazı "g"ler "ğ" olmuştur. Olay bu kadar basittir.

    Zaman icerisinde bazi "g"ler "ğ" olmus olabilir. Buna itirazim yok. Fakat artik bunu sorgulamak yersiz. Zira binlerce yil önce Orta Asya'da konusulan dili konusmuyoruz. O dilden zamanla bir cok farkli dil ve lehce türemis. Bazilarinda "g" ler "g" olarak kalmis. Bazilarinda baska bir sese cevrilmis.

    Bugün biri bana "Türkce" dediginde bütün ses ve yazim kurallari ile Türkiye'de konusulan dili anlarim.


    O zaman yanlış anlıyorsun demektir. Zira ne Türk demek Türkiye demektir ne de Türkçe demek Türkiye de konuşulan dil demektir. Dünyada yaklaşık 300-350 milyon kişinin konuştuğu dile Türkçe ve bu dili konuşanlara Türk denir.
    Orta Asya zamanındaki dili konuşmuyor olmamız şimdikinin doğru olduğu anlamına gelmez. Türklerde lehçeler çok büyük oranda boylara bağlı olarak değişiklik gösterir, fakat dilin temeli aynıdır. Yani eğer Hun zamanında dilde bir ses varsa şu an yine o sesi kullanıyoruz okunuşlar değişmiş durumda. Hatta aslına bakarsan kelimeler dahi büyük oranda aynı olmakla birlikte ağza göre okunuşları değişmiştir.

    Dünyada yaklaşık 300-350 milyon kişinin konuştuğu dile "Türkçe" denmez. "Türk dil grubu" denir. Azeriler Azerice, Özbekler Özbekce, Türkler Türkce konusur. Dünya üzerindeki bütün dil bilimcilerinin kabul ettigi üzere bunlar cikis noktalari ayni olan, farkli dillerdir. Portekizce ve Ispanyolca nasil farkli dillerse Türkce ve Azerice de farkli dillerdir. Bu tanimi yapan ben degilim.

    Diller binlerce yil icerisinde ayni cografyada, bir arada yasayan insanlarin anlasmasini saglayacak bicimde sekillenir. Bu disaridan kontrol edilebilen bir mekanizma degildir. Dolayisiyla dogrusu yanlisi olmaz. Cikip da Türkiye'deki 80 milyon insan dili yanlis konusuyor diyemezsiniz. Cünkü o "dil tanimi" zaten 80 milyon insanin konustugu dil üzerinden yapilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi
    Yalnız "geleceğim" kelimesini düzgün sesletemiyorsun zannedersem. Geleceim demiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde okursan gerçekten de geleceğim dediğimizi görürsün. Hadi eski harflere bakalım. Nasıl yazılıyor "gelecegim". E? Buradaki "g" sesi kaybolup uçmadı ya.

    "Ğ" Türkçe'de zaman içerisinde teşekkül etmiştir ve bazı "g"ler "ğ" olmuştur. Olay bu kadar basittir.

    Zaman icerisinde bazi "g"ler "ğ" olmus olabilir. Buna itirazim yok. Fakat artik bunu sorgulamak yersiz. Zira binlerce yil önce Orta Asya'da konusulan dili konusmuyoruz. O dilden zamanla bir cok farkli dil ve lehce türemis. Bazilarinda "g" ler "g" olarak kalmis. Bazilarinda baska bir sese cevrilmis.

    Bugün biri bana "Türkce" dediginde bütün ses ve yazim kurallari ile Türkiye'de konusulan dili anlarim.

    Bu anlamda Türkce'de "geleceğim" kelimesindeki "ğ" harfi sadece "e" ve "i" arasindaki gecisin duraksamadan yapilacagi anlami tasir. Arapcadaki "gayn" harfi gibi veya lazcadaki "ğ" harfi gibi sesler cikarmayiz.

    Hatta "geleceğim" de demeyiz "gelice(ğe)m"deriz. Ayni sekilde "sağır", "kağıt" demeyiz "sa(ğ)ar", "ka(ğ)at" deriz. Bunlar da zaten Türkce'nin yazildigi gibi okunmadigi istisnalardir.

    Arkadaşım nerede yaşıyorsun? Yanlış anlama Anadolu'da böyle konuşurlar. Telaffuzu düzgün insan hiç bir zaman kağat demez. Onu ancak köylü ağzıyla konuşanlar der. Ben gayet de kağıt dediğimi duyabiliyorum ve "ğ"nin o yumuşacık sesletimini duyabiliyorum ağzımdan.

    Diksiyon kursuna giderek telaffuzunuzu duzeltebilirsiniz.

    Sen gittin herhalde?

    Üniversitedeyken bir diksiyon hocasi ile tanistim. Yukarida yazdigim Türkce'nin yazildigi gibi okunmadigi örnekleri de o vermisti.

    Bircok insan diksiyon kavramini kelimeleri yazildigi gibi telaffuz etmek olarak algiladigi icin bunlari duydugunda sasiriyor. Hatta günlük hayatinda dogru telaffuz ettigi kelimeleri, toplum icinde ciddi bir konusma yaptiginda yanlis telaffuz edenler var. En güzel örnek Kemal Kilicdaroglu. Ne zaman tvde görsem "ğ" leri bastira bastira "yapacagiz", "edecegiz" diye konusur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi
    Yalnız "geleceğim" kelimesini düzgün sesletemiyorsun zannedersem. Geleceim demiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde okursan gerçekten de geleceğim dediğimizi görürsün. Hadi eski harflere bakalım. Nasıl yazılıyor "gelecegim". E? Buradaki "g" sesi kaybolup uçmadı ya.

    "Ğ" Türkçe'de zaman içerisinde teşekkül etmiştir ve bazı "g"ler "ğ" olmuştur. Olay bu kadar basittir.

    Zaman icerisinde bazi "g"ler "ğ" olmus olabilir. Buna itirazim yok. Fakat artik bunu sorgulamak yersiz. Zira binlerce yil önce Orta Asya'da konusulan dili konusmuyoruz. O dilden zamanla bir cok farkli dil ve lehce türemis. Bazilarinda "g" ler "g" olarak kalmis. Bazilarinda baska bir sese cevrilmis.

    Bugün biri bana "Türkce" dediginde bütün ses ve yazim kurallari ile Türkiye'de konusulan dili anlarim.


    O zaman yanlış anlıyorsun demektir. Zira ne Türk demek Türkiye demektir ne de Türkçe demek Türkiye de konuşulan dil demektir. Dünyada yaklaşık 300-350 milyon kişinin konuştuğu dile Türkçe ve bu dili konuşanlara Türk denir.
    Orta Asya zamanındaki dili konuşmuyor olmamız şimdikinin doğru olduğu anlamına gelmez. Türklerde lehçeler çok büyük oranda boylara bağlı olarak değişiklik gösterir, fakat dilin temeli aynıdır. Yani eğer Hun zamanında dilde bir ses varsa şu an yine o sesi kullanıyoruz okunuşlar değişmiş durumda. Hatta aslına bakarsan kelimeler dahi büyük oranda aynı olmakla birlikte ağza göre okunuşları değişmiştir.

    Dünyada yaklaşık 300-350 milyon kişinin konuştuğu dile "Türkçe" denmez. "Türk dil grubu" denir. Azeriler Azerice, Özbekler Özbekce, Türkler Türkce konusur. Dünya üzerindeki bütün dil bilimcilerinin kabul ettigi üzere bunlar cikis noktalari ayni olan, farkli dillerdir. Portekizce ve Ispanyolca nasil farkli dillerse Türkce ve Azerice de farkli dillerdir. Bu tanimi yapan ben degilim.

    Diller binlerce yil icerisinde ayni cografyada, bir arada yasayan insanlarin anlasmasini saglayacak bicimde sekillenir. Bu disaridan kontrol edilebilen bir mekanizma degildir. Dolayisiyla dogrusu yanlisi olmaz. Cikip da Türkiye'deki 80 milyon insan dili yanlis konusuyor diyemezsiniz. Cünkü o "dil tanimi" zaten 80 milyon insanin konustugu dil üzerinden yapilir.

    Dünyada 300 milyonun konuştuğu dile Türkçe denir çünkü Türkçe içerisinde farklı gruplara ayrılmaz Türkçe tektir, bölgeye göre ağızlar değişir yani lehçeler. Azerilerin konuştuğu da bizim konuştuğumuzda Özbeklerin de Kazakların da konuştuğu dil Türkçe dir, farklı diller değildir.
    Senin söylediğin şey zaten Ural dil grubu, Altay dil grubu, Ural-Altay dil grubu şeklinde gruplandırılmıştır. Bunlar dil grubudur. Avustralya-İngiltere-Amerika-İskoçya-İrlanda farklı diller mi konuşuyor ? Arada okyanus var be.
    Türk genel bir milletin adıdır buna Orta Asya'daki çadırda yaşayan adamda dahil bizde dahiliz Kıpçaklar da dahil Memlüklerde dahil.
    Seni bugün Özbeklerin arasına bıraksak en fazla 3 gün sonra hiç sorunsuz birbirinizle anlaşır hale gelirsiniz. Çünkü aynı dili konuşuyorsunuz, farklı olan şey lehçenizdir diliniz değil.




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.