Şimdi Ara

Keyf-i Azizimce Kitap Tavsiye Ediyorum... - KONU GÜNCELLENMEYECEKTİR (39. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.221
Cevap
54
Favori
34.066
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
27 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3738394041
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Olur cigerim. Acelesi yok. Bir kaç hafta içinde yapacağım sunumu. Beni zorlayan bu sunum değil zaten. Başka bir sunum. Biraz sonra belge okumaya başlayacağım. Bakalım neler göreceğiz.

    Alıntıları Göster
    İyiymiş o zaman. Benim de Salı'ya makalem var. Ona bakmaya çalışmaya çalışıyorum. Çok tatlı oluyor bu kafayla çalışmak. 1 dakika önce okuduğum şeyi unutup, okuduğum şeyi tekrar okuduğumu da unutup yeniden okuyorum falan. Bu kafayla yazmaya kalksam ortaya ne çıkacak hakikaten merak ediyorum. Çok eğlenceli bir şey çıkabilir diye düşünüyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 26 Ekim 2018; 2:10:6 >




  • Yoğun bir dönemden geçtiğim için buralar hep boş, hep öksüz kaldı. Arada yeni kitaplar geldi ama hiç buraya yazamadım bile. Bugün 3 kitap daha sipariş ettim. Uzun uzadıya yazacak ne vaktim, ne halim var, ne de gerek var aslında.

    Sultanın Korsanları & Osmanlı Akdenizi’nde Gaza, Yağma ve Esaret, 1500-1700
    Kitap o kadar popüler oldu ki almak artık farz haline geldi. Gerçi popüler dediğime de bakmamak lazım. Meslekten ve ilgililer arasında diyelim biz ona. 200 civarı imzalı kitaptan 140 tane anca satılmış bir haftada. Zaten alacaktım, en azından imzalı olsun dedim ve aldım.

    Bozkırın Kağanlıkları & Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler, Uygurlar
    Acaba yeni ne yazmış veya daha doğrusu yenilik var mı diye görmek istedim. Yoksa sadece popüler bir kitap mı artık göreceğiz.

    Tüfek, Mikrop ve Çelik
    Maşallah. Yeni baskısı zam üstüne zamla çıkış yapmış. İlk baskısının 15-20 arası satılan kitabın yeni baskısını 40 civarından aşağı bulmak mümkün değil. Allah'tan hediye çekim vardı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 7 Kasım 2018; 21:54:11 >




  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Tüfek, Mikrop'u 3-4 sene önce falan Kitapyurdu puanımla almıştım 7-8 liraydı Tubitak baskısı sanırım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Yoğun bir dönemden geçtiğim için buralar hep boş, hep öksüz kaldı. Arada yeni kitaplar geldi ama hiç buraya yazamadım bile. Bugün 3 kitap daha sipariş ettim. Uzun uzadıya yazacak ne vaktim, ne halim var, ne de gerek var aslında.

    Sultanın Korsanları & Osmanlı Akdenizi’nde Gaza, Yağma ve Esaret, 1500-1700
    Kitap o kadar popüler oldu ki almak artık farz haline geldi. Gerçi popüler dediğime de bakmamak lazım. Meslekten ve ilgililer arasında diyelim biz ona. 200 civarı imzalı kitaptan 140 tane anca satılmış bir haftada. Zaten alacaktım, en azından imzalı olsun dedim ve aldım.

    Bozkırın Kağanlıkları & Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler, Uygurlar
    Acaba yeni ne yazmış veya daha doğrusu yenilik var mı diye görmek istedim. Yoksa sadece popüler bir kitap mı artık göreceğiz.

    Tüfek, Mikrop ve Çelik
    Maşallah. Yeni baskısı zam üstüne zamla çıkış yapmış. İlk baskısının 15-20 arası satılan kitabın yeni baskısını 40 civarından aşağı bulmak mümkün değil. Allah'tan hediye çekim vardı.
    Sultanın Korsanları ben de alacaktım da acelesi yok diye bu ay almadım. Daha sonra alırım artık.

    Tüfek, Mikrop, Çelik bildiğin Pegasus'un adam kazıklama kitabı. Bir de yalan atıyorlar yok 250 bin dolara almışmışlar da telifi bilmem neymiş. Hikaye.

    Ben de yoğun bir dönemden geçiyorum aslında ama benim yoğunluğum gündüzleri uyumaktan. Bu hafta uykudan okula gidemedim. Rezil bir haldeyim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Sultanın Korsanları ben de alacaktım da acelesi yok diye bu ay almadım. Daha sonra alırım artık.

    Tüfek, Mikrop, Çelik bildiğin Pegasus'un adam kazıklama kitabı. Bir de yalan atıyorlar yok 250 bin dolara almışmışlar da telifi bilmem neymiş. Hikaye.

    Ben de yoğun bir dönemden geçiyorum aslında ama benim yoğunluğum gündüzleri uyumaktan. Bu hafta uykudan okula gidemedim. Rezil bir haldeyim.

    Alıntıları Göster
    İmza olsun istiyorsan en son 50 tane kalmıştı. Haberin olsun. İthaf olmadığı için öyle pek önemli değil ama, alacaksan bilgin olsun yani.

    Ben de uyumayı özledim, tam tersi. Şöyle geniş geniş ve rahat rahat uyumayı özledim yahu. 2 günüm kaldı. Sabrediyorum. Cumartesi Pazar yataktan kalkacağımı zannetmiyorum. Zaten ahın tuttu. Deliler gibi Orta Çağ'da Avrupa ve Bizans ile uğraşıyorum bu ara. Türklüğüm ile bir kez daha gurur duydum vallahi. Heriflerin bir tek yazım geleneğini kıskanıyorum. Onun dışında illallah ettim yemin ederim. Yok Gotlar onu yapmış da, Vizigotlar geçerken bir uğrayayım demiş de, Franklar çakalmış da, Mervolenjler saçı uzun aklı kısaymış da ıvır zıvırıyla, elli milyon adamla uğraşmaktan ciğerim soldu.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    İmza olsun istiyorsan en son 50 tane kalmıştı. Haberin olsun. İthaf olmadığı için öyle pek önemli değil ama, alacaksan bilgin olsun yani.

    Ben de uyumayı özledim, tam tersi. Şöyle geniş geniş ve rahat rahat uyumayı özledim yahu. 2 günüm kaldı. Sabrediyorum. Cumartesi Pazar yataktan kalkacağımı zannetmiyorum. Zaten ahın tuttu. Deliler gibi Orta Çağ'da Avrupa ve Bizans ile uğraşıyorum bu ara. Türklüğüm ile bir kez daha gurur duydum vallahi. Heriflerin bir tek yazım geleneğini kıskanıyorum. Onun dışında illallah ettim yemin ederim. Yok Gotlar onu yapmış da, Vizigotlar geçerken bir uğrayayım demiş de, Franklar çakalmış da, Mervolenjler saçı uzun aklı kısaymış da ıvır zıvırıyla, elli milyon adamla uğraşmaktan ciğerim soldu.

    Alıntıları Göster
    Ahahaha.

    İnan bana adamların yazın geleneğini bu ülkede benden fazla kıskanan olabilemez.

    Adamlarda Roma döneminden beri Kronik yazıcılığı var. Bizim ilk Kronik herhalde İbn Bibi. Türklerden bahseden ve Türk tarafından yazılan. Varsa daha önce bildiğin sen söyle. Benim şu an aklıma gelmiyor ama varsa bile 11. yüzyıldan önce değil ve nadir. Yahu Osmanoğullarının en eski Kroniki bile 1410 mu ne şu Ahmedi'nin yazdığı o da şiir anasını satayım.

    Adamlarda 10. yüzyıl öncesi, o bizim İslamcıların karanlık diye çamur atıp beğenmedikleri Ortaçağ Avrupasında, Kronik kaynıyor. Şaka değil gerçekten kaynıyor.

    Ben bir ara Ortaçağ Kroniklerine sardığım için iyi biliyorum. Keşke param olsa da hepsini kütüphaneme katsam.

    Kronik okuması da ayrı bir keyiftir ama ha. Herkese tavsiye ederim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Ahahaha.

    İnan bana adamların yazın geleneğini bu ülkede benden fazla kıskanan olabilemez.

    Adamlarda Roma döneminden beri Kronik yazıcılığı var. Bizim ilk Kronik herhalde İbn Bibi. Türklerden bahseden ve Türk tarafından yazılan. Varsa daha önce bildiğin sen söyle. Benim şu an aklıma gelmiyor ama varsa bile 11. yüzyıldan önce değil ve nadir. Yahu Osmanoğullarının en eski Kroniki bile 1410 mu ne şu Ahmedi'nin yazdığı o da şiir anasını satayım.

    Adamlarda 10. yüzyıl öncesi, o bizim İslamcıların karanlık diye çamur atıp beğenmedikleri Ortaçağ Avrupasında, Kronik kaynıyor. Şaka değil gerçekten kaynıyor.

    Ben bir ara Ortaçağ Kroniklerine sardığım için iyi biliyorum. Keşke param olsa da hepsini kütüphaneme katsam.

    Kronik okuması da ayrı bir keyiftir ama ha. Herkese tavsiye ederim.

    Alıntıları Göster
    Aslında bizde de çok erken dönemlerde kitap az buçuk var da hiçbiri kalmamış. Tek tük künyelerden çıkıyor varlığı. Gerçi bizde olmaması normal. Oradan oraya gidip durmuşuz. O arada gelenek oluşmayacağı gibi yazılan ne varsa zaten kaybolup gitmiştir. Uygurlar'dan kalanlar bile Çin sayesinde kalmış. Yerleşmeden kitap falan yazamıyorsun işte.

    Roma kronikleriyle başım belada benim zaten. Tam da onlar üzerinde çalışıyorum. Yok Eusebius, Rufinus, Socrates, Ammianus Marcellinus, Eutropius vs. vs. Üstelik bunlar temelin temeli kaynaklar. Daha tonla meşhur nutuk metinleri, biyografiler falan var. Yahu Allah'ın cezası herifler en az çift nüsha mektup yazıyor. Hem belge niteliği taşısın hem ileride sahtekarlığı önlesin diye. Basileous'un falan mektupları var mesela. Herif kilise yasasında böyle, yok efendim sapkın Manicilere, Ariusçulara şöyle yapacaksın falan diye sayfalarca mektup yazmış. Ambrosius yine mektupla koca imparatora, Theodosius'a posta koyuyor, düzenlenecek törenlere falan gelme, seni gözüm görmesin tövbe edene kadar diye yazıyor. Bunu kıskanmamak mümkün mü ? Biz de anca Ak Şemsettin Fatih'e tavsiyelerini mektup yazarak söyledi diye göbek atıyoruz, Allah'tan yazdı da elimizde kaldı diye.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Aslında bizde de çok erken dönemlerde kitap az buçuk var da hiçbiri kalmamış. Tek tük künyelerden çıkıyor varlığı. Gerçi bizde olmaması normal. Oradan oraya gidip durmuşuz. O arada gelenek oluşmayacağı gibi yazılan ne varsa zaten kaybolup gitmiştir. Uygurlar'dan kalanlar bile Çin sayesinde kalmış. Yerleşmeden kitap falan yazamıyorsun işte.

    Roma kronikleriyle başım belada benim zaten. Tam da onlar üzerinde çalışıyorum. Yok Eusebius, Rufinus, Socrates, Ammianus Marcellinus, Eutropius vs. vs. Üstelik bunlar temelin temeli kaynaklar. Daha tonla meşhur nutuk metinleri, biyografiler falan var. Yahu Allah'ın cezası herifler en az çift nüsha mektup yazıyor. Hem belge niteliği taşısın hem ileride sahtekarlığı önlesin diye. Basileous'un falan mektupları var mesela. Herif kilise yasasında böyle, yok efendim sapkın Manicilere, Ariusçulara şöyle yapacaksın falan diye sayfalarca mektup yazmış. Ambrosius yine mektupla koca imparatora, Theodosius'a posta koyuyor, düzenlenecek törenlere falan gelme, seni gözüm görmesin tövbe edene kadar diye yazıyor. Bunu kıskanmamak mümkün mü ? Biz de anca Ak Şemsettin Fatih'e tavsiyelerini mektup yazarak söyledi diye göbek atıyoruz, Allah'tan yazdı da elimizde kaldı diye.

    Alıntıları Göster
    Osmanlı Arşivi şöyle iyi böyle iyi derler ya; benim bildiğim 1300lerden kalan belge 5-10 tane. Çoğunluk 17-18. yüzyıl ve sonrası. Zaten o yüzden Klasik Dönem bu kadar karanlık ya. Evet şaka gibi ama 1300-1500 arası Türkiye'de ne olup bittiğini detaylı olarak öğrenemiyoruz. Sosyal hayat desen zaten yok. Erdoğan Merçil'in Selçuklu'daki meslekleri sayıp döktüğü bir makalesi var bir kitabında; tam hatırlamıyorum ama 60-70 tane meslek çıkarmış. Diyor ki bu da bize neler neler göstermez ki... Yahu kardeşim ne alakası var? Sen bu saydığın 60-70 meslekten çok değil 5-10 kağıt parçası bulabiliyor musun ne yaptıklarıyla alakalı? Biri çıkar şimdi fütüvvetname var der. Fütüvvetname spesifik olarak hiç bir şey sunmaz. Aynısını aşağı yukarı dünyanın her döneminde her yerinde bulursun konu bakımından. Şöyle erdemli olun vs vs

    Adamlar falanca tarlanın tapusunu, filancanın mahkeme kaydını buluyor 7-8. yüzyıllardan.

    Neyse. Çok konuşurum bu konu hakkında da Sabrina izliyorum. Bitireyim bu gece




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Osmanlı Arşivi şöyle iyi böyle iyi derler ya; benim bildiğim 1300lerden kalan belge 5-10 tane. Çoğunluk 17-18. yüzyıl ve sonrası. Zaten o yüzden Klasik Dönem bu kadar karanlık ya. Evet şaka gibi ama 1300-1500 arası Türkiye'de ne olup bittiğini detaylı olarak öğrenemiyoruz. Sosyal hayat desen zaten yok. Erdoğan Merçil'in Selçuklu'daki meslekleri sayıp döktüğü bir makalesi var bir kitabında; tam hatırlamıyorum ama 60-70 tane meslek çıkarmış. Diyor ki bu da bize neler neler göstermez ki... Yahu kardeşim ne alakası var? Sen bu saydığın 60-70 meslekten çok değil 5-10 kağıt parçası bulabiliyor musun ne yaptıklarıyla alakalı? Biri çıkar şimdi fütüvvetname var der. Fütüvvetname spesifik olarak hiç bir şey sunmaz. Aynısını aşağı yukarı dünyanın her döneminde her yerinde bulursun konu bakımından. Şöyle erdemli olun vs vs

    Adamlar falanca tarlanın tapusunu, filancanın mahkeme kaydını buluyor 7-8. yüzyıllardan.

    Neyse. Çok konuşurum bu konu hakkında da Sabrina izliyorum. Bitireyim bu gece

    Alıntıları Göster
    Yok o kadar değil yahu. Bizim arşiv yine iyidir. Hele o kadar badireye rağmen dünyanın en büyük arşivlerinden biri olması önemlidir yani.



    O dediğinin sebebi hem Bursa’da hem Edirne’de arşivin yanmasından. 1600lerdr büyük bir yangın var. Onda mesela mali ve adli belgelerin büyük kısmı gidiyor. Çünkü görevliler kendileriyle ilgili kayıtları ya yanlarında ya çalıştıkları yerde tutuyorlar o zamana kadar. Yangında gidince tek yerde tutmaya başlıyorlar. O yüzden mesela çok şey öğrenmeyi sağlayan maaş kayıtlarında falan ciddi eksik var. Tek tük kalmış bazıları bunlardan dolayı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Selamlar. Kitap ve tarih konusunda fikirlerinize güvendiğim için bir konu hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum.



    Dinler hakkında okuma yapmak istiyorum. Sizce Nasıl bir sıra izlemeliyim?



    A. Sırayla 3 kutsal kitabı okumak

    B. Sırayla Okumadan önce karşılaştırmalı dinler tarihinden okumalar yapmak.

    C. Bunlardan önce varolmuş politeist akımlardan başlamak, sonra semavi dinlere geçmek.





    Aslında ilk amacım indirilen kutsal kitapları okumaktı. Ancak hazır kutsal kitaplara girmişken dinler tarihinden başlamak daha uygun olur diye düşündüm. Burada özellikle Sümer ve diğer dini mitolojik tasvirler ile kutsal kitapları karşılaştırmak istiyorum.



    Nereden başlayacağım konusunda kafam karıştı anlayacağınız. Bu konudaki fikir, Öneri ve eğer varsa kaynak tavsiyelerinizi merakla bekliyorum



    Teşekkürler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: zdbrg

    Selamlar. Kitap ve tarih konusunda fikirlerinize güvendiğim için bir konu hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum.



    Dinler hakkında okuma yapmak istiyorum. Sizce Nasıl bir sıra izlemeliyim?



    A. Sırayla 3 kutsal kitabı okumak

    B. Sırayla Okumadan önce karşılaştırmalı dinler tarihinden okumalar yapmak.

    C. Bunlardan önce varolmuş politeist akımlardan başlamak, sonra semavi dinlere geçmek.





    Aslında ilk amacım indirilen kutsal kitapları okumaktı. Ancak hazır kutsal kitaplara girmişken dinler tarihinden başlamak daha uygun olur diye düşündüm. Burada özellikle Sümer ve diğer dini mitolojik tasvirler ile kutsal kitapları karşılaştırmak istiyorum.



    Nereden başlayacağım konusunda kafam karıştı anlayacağınız. Bu konudaki fikir, Öneri ve eğer varsa kaynak tavsiyelerinizi merakla bekliyorum



    Teşekkürler.
    Bu size bağlı. Tamamen kendinizin vereceği bir karar. Ama şunu söyleyebilirim;

    Ahd-i Atik, Ahd-i Cedid ve Kuran-ı Kerim okuması uzun süren ve zor okunan kitaplardır. Bunu göz önünde bulundurmakta fayda var. Ayrıca ilk ikisi yoğun olarak hikayeci anlatıma ve şiir formlarına sahipken Kuran çok daha değişik bir yapıdadır.

    Yani ilk şıkkı izleyecekseniz bunu unutmamakta fayda var.

    Dinler Tarihi kitapları ise biraz daha kaynağı ikinci elden almak. Ve benim bildiğim bu alanda hiç bir Müslümanın doğru düzgün bir eseri yok. Okuyacağınız her kitap Biblik kültürden gelme adamların yazacağı kitaplar olacaktır. Bu da ne kadar tarafsız bakış sağlar bilemem.

    Politeist akımlar apayrı bir konu. Direkt dini araştırmalar yerine antropolojik eserlere başvurmak daha doğru olabilir burada.

    Kısacası tercih sizin. Eğer çok vaktiniz varsa Kitab-ı Mukaddes'i bildiğiniz bir Batı dilinden, Kuran'ı da orijinal(sadeleştirilmemiş) Elmalılı mealinden okumanızı tavsiye ederim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi E-Nazmi -- 9 Kasım 2018; 22:15:21 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-EB772A469

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    Organon Türkçeye tam olarak tercüme edilmemiş. 8 kitap mı ne ama bazı yayınevleri ikisini üçünü, diğerleri gene birini ikisini basmış. Ama gene de Organon'un tamamı yok Türkçede.

    Farabi'nin Mantık Risalelerini aldım. İsagoci falan var içinde. Ondan bakmayı düşünüyorum Aristo'nun Organon'u olmadığı için.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-EB772A469

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    Carlo Rovelli'nin fizikçi yanını biliyordum da bilim tarihçisi yönünü ilk kez duydum. Sanırım Türkçeye de çevrilmiş Anaksimandros hakkındaki kitabı. Çevirisini okuma fırsatınız oldu mu, iyi midir?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Yok o kadar değil yahu. Bizim arşiv yine iyidir. Hele o kadar badireye rağmen dünyanın en büyük arşivlerinden biri olması önemlidir yani.



    O dediğinin sebebi hem Bursa’da hem Edirne’de arşivin yanmasından. 1600lerdr büyük bir yangın var. Onda mesela mali ve adli belgelerin büyük kısmı gidiyor. Çünkü görevliler kendileriyle ilgili kayıtları ya yanlarında ya çalıştıkları yerde tutuyorlar o zamana kadar. Yangında gidince tek yerde tutmaya başlıyorlar. O yüzden mesela çok şey öğrenmeyi sağlayan maaş kayıtlarında falan ciddi eksik var. Tek tük kalmış bazıları bunlardan dolayı.

    Alıntıları Göster
    Bu arada şimdi aklıma geldi; hadi arşivler yandı. Peki kadı sicilleri niye ortada yok? Niye 1503 Göynük Sicili bir alay eski kitabın arasından tek başına çıkıyor. Koca Anadolu'nun, Rumeli'nin o kadar kaza merkezinin sicilleri nerede? 1550 öncesi doğru düzgün taşra sicili yok. Bir Bursa'nınkiler var adam akıllı. Gerçi 1550 öncesi İstanbul sicili bile yok neredeyse.

    Ben anlamıyorum birbirinden bu kadar farklı yerlerdeki siciller nasıl kaybolur, yok olur?

    Anlamadığım bir başka şey de Selçuklu'nun ve Beyliklerin arşivlerine ne olduğu meselesi. Hadi Karaman'ınki yansın, ulan Menteşe'yle Karesi'ninki de mi yandı? Akıl almaz bir şey.

    Hadi buna da bir izah getir getirebilirsen.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Bu arada şimdi aklıma geldi; hadi arşivler yandı. Peki kadı sicilleri niye ortada yok? Niye 1503 Göynük Sicili bir alay eski kitabın arasından tek başına çıkıyor. Koca Anadolu'nun, Rumeli'nin o kadar kaza merkezinin sicilleri nerede? 1550 öncesi doğru düzgün taşra sicili yok. Bir Bursa'nınkiler var adam akıllı. Gerçi 1550 öncesi İstanbul sicili bile yok neredeyse.

    Ben anlamıyorum birbirinden bu kadar farklı yerlerdeki siciller nasıl kaybolur, yok olur?

    Anlamadığım bir başka şey de Selçuklu'nun ve Beyliklerin arşivlerine ne olduğu meselesi. Hadi Karaman'ınki yansın, ulan Menteşe'yle Karesi'ninki de mi yandı? Akıl almaz bir şey.

    Hadi buna da bir izah getir getirebilirsen.

    Alıntıları Göster
    Siciller gidiyor zaten asıl. Sadece siciller değil, maaş defterleri falan da gidiyor o yangınlarda. Onun için dedim ya görevliler önceleri kendi yanlarında tutuyorlardı bu defterleri, sicilleri vs. Bu yangınlardan sonra tek bir yerde tutmaya başladılar. Beyliklere ne olduğu konusunda bir fikrim yok açıkçası. Beyliklerde tutulup tutulmadığından da pek emin değilim. İlla vardır da ne kadar düzgün tutuluyordu veya bir arşiv sistemleri var mıydı gerçekten ? Ben pek arşiv sistemleri olduğunu zannetmiyorum. Dağınık durduğu için kaybolup gitti muhtemelen. Çünkü Osmanlı için de erken dönemde öyleydi.

    Bir de mesela bazı kayıtları kendileri yok ediyorlar. Yeniçeri defterleri neredeyse tamamen gitmiş. 2 defter falan var bildiğim kadarıyla. Hepsini imha etmişler.

    Evrak olduğunu da biliyoruz. Bursa'daki arşiv Edirne'ye taşınıyor, İstanbul alındıktan sonra İstanbul'a taşınıyor evrak. Padişahların bunları yaptıklarını biliyoruz ama o taşınan evrakın bir kısmı yok.

    Bu arada Selçuklu'yu bırak, Safeviler'den de öyle çok ahım şahım bir şey yok. Herhalde o bölgenin geleneği ile ilgili bir şey. Düzgün bir arşiv geleneği yok muhtemelen. Selçuklu gerçi tam bir Türkmen devleti ne kadar Fars etkisinde de olsa. Sürekli göçer ve sefer halinde. Öyle bir durumda düzgün bir arşiv sisteminin olması pek mümkün değil. Muhtemelen Osmanlı'ya kadar da yoktu böyle bir sistem. Çünkü en basitinden böyle bir sistemin var olması için bir yazım geleneğinin olması gerekiyor. Belli başlı kavramların oturmuş olması gerekiyor. Fakat Osmanlı'da dahi belli bir döneme kadar Arapça, Farsça kavramlar kullanıyorlar. Türkçe kavramlar daha sonra oturuyor ve belgeler de anca o zamandan sonra başlıyor. Yani bunların hepsi birer etken gibi geliyor bana.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Siciller gidiyor zaten asıl. Sadece siciller değil, maaş defterleri falan da gidiyor o yangınlarda. Onun için dedim ya görevliler önceleri kendi yanlarında tutuyorlardı bu defterleri, sicilleri vs. Bu yangınlardan sonra tek bir yerde tutmaya başladılar. Beyliklere ne olduğu konusunda bir fikrim yok açıkçası. Beyliklerde tutulup tutulmadığından da pek emin değilim. İlla vardır da ne kadar düzgün tutuluyordu veya bir arşiv sistemleri var mıydı gerçekten ? Ben pek arşiv sistemleri olduğunu zannetmiyorum. Dağınık durduğu için kaybolup gitti muhtemelen. Çünkü Osmanlı için de erken dönemde öyleydi.

    Bir de mesela bazı kayıtları kendileri yok ediyorlar. Yeniçeri defterleri neredeyse tamamen gitmiş. 2 defter falan var bildiğim kadarıyla. Hepsini imha etmişler.

    Evrak olduğunu da biliyoruz. Bursa'daki arşiv Edirne'ye taşınıyor, İstanbul alındıktan sonra İstanbul'a taşınıyor evrak. Padişahların bunları yaptıklarını biliyoruz ama o taşınan evrakın bir kısmı yok.

    Bu arada Selçuklu'yu bırak, Safeviler'den de öyle çok ahım şahım bir şey yok. Herhalde o bölgenin geleneği ile ilgili bir şey. Düzgün bir arşiv geleneği yok muhtemelen. Selçuklu gerçi tam bir Türkmen devleti ne kadar Fars etkisinde de olsa. Sürekli göçer ve sefer halinde. Öyle bir durumda düzgün bir arşiv sisteminin olması pek mümkün değil. Muhtemelen Osmanlı'ya kadar da yoktu böyle bir sistem. Çünkü en basitinden böyle bir sistemin var olması için bir yazım geleneğinin olması gerekiyor. Belli başlı kavramların oturmuş olması gerekiyor. Fakat Osmanlı'da dahi belli bir döneme kadar Arapça, Farsça kavramlar kullanıyorlar. Türkçe kavramlar daha sonra oturuyor ve belgeler de anca o zamandan sonra başlıyor. Yani bunların hepsi birer etken gibi geliyor bana.

    Alıntıları Göster
    Ya bir devletin arşivi ya da kayıtları olmaması mümkün mü? Kabile mi bu adamlar? Sen reayadan ne kadar vergi aldığını bilmezsen, giderini tutmazsan nasıl maliyeyi düzenli tutabilirsin ki?

    Hadi kayıt tutmuyor diyelim Beyliklerle Selçuklu, e birbirlerine yolladıkları mektuplar? Çöpe mi atıyorlardı okuduktan sonra? Je ne sais pas vallahi ama garip hakikaten.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Ya bir devletin arşivi ya da kayıtları olmaması mümkün mü? Kabile mi bu adamlar? Sen reayadan ne kadar vergi aldığını bilmezsen, giderini tutmazsan nasıl maliyeyi düzenli tutabilirsin ki?

    Hadi kayıt tutmuyor diyelim Beyliklerle Selçuklu, e birbirlerine yolladıkları mektuplar? Çöpe mi atıyorlardı okuduktan sonra? Je ne sais pas vallahi ama garip hakikaten.

    Alıntıları Göster
    Kışın Anadolu ayazı soğuk oluyor, ateşi tutuşturmak lazım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Ya bir devletin arşivi ya da kayıtları olmaması mümkün mü? Kabile mi bu adamlar? Sen reayadan ne kadar vergi aldığını bilmezsen, giderini tutmazsan nasıl maliyeyi düzenli tutabilirsin ki?

    Hadi kayıt tutmuyor diyelim Beyliklerle Selçuklu, e birbirlerine yolladıkları mektuplar? Çöpe mi atıyorlardı okuduktan sonra? Je ne sais pas vallahi ama garip hakikaten.

    Alıntıları Göster
    İşte ben de onu diyorum. Mutlaka kayıt tutuyorlardı ama düzenli bir arşiv sistemi yoktu belli ki. Çünkü Osmanlı'da bile arşiv sisteminin oturmasını taa ne zaman görüyorsun. Üstelik merkezi bir yapı yok, oradan oraya gidiyorlar, sürekli sefer halindeler. Ayrıca birçok şey ne hikmetse özel arşivlerde, aile kolleksiyonlarında kalmış. Allah bilir hangi ailelerde neler var. Belki de Anadolu'nun bir yerinde veya bir Balkan ailesinin evinde erken döneme ait çok önemli kroniklerden biri, vakıf kaydı, bilmemne defteri falan duruyor da haberimiz bile yok. Şimdiye kadar hep böyle olmuş çünkü. Çok önemli şeyler hep x ailesinden çıkmış. Meşhur Lugatut Türk de bir aileden çıkıyor, kayıp ikinci cildi belki yine başka bir ailede. Yahşi Fakih belki Anadolu'da bir evde saklanıyor. Acayip milletiz o konuda.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: The Mandalorian

    Kışın Anadolu ayazı soğuk oluyor, ateşi tutuşturmak lazım.

    Alıntıları Göster
    Hakk-ı aliniz var beyefendiciğim. Anadolu'da yaşarken dedelerimden birisinin Osmanlıca kitaplarının cahil kadın akrabam tarafından yakıldığını öğrenmiş, ninemin Deniz Gezmiş'in asıldığı günkü gazeteyi 50 yıl sakladıktan sonra ateş tutuşturacak nesne bulamayınca yaktığını görmüş bir insan olarak haksızsın diyemem.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    İşte ben de onu diyorum. Mutlaka kayıt tutuyorlardı ama düzenli bir arşiv sistemi yoktu belli ki. Çünkü Osmanlı'da bile arşiv sisteminin oturmasını taa ne zaman görüyorsun. Üstelik merkezi bir yapı yok, oradan oraya gidiyorlar, sürekli sefer halindeler. Ayrıca birçok şey ne hikmetse özel arşivlerde, aile kolleksiyonlarında kalmış. Allah bilir hangi ailelerde neler var. Belki de Anadolu'nun bir yerinde veya bir Balkan ailesinin evinde erken döneme ait çok önemli kroniklerden biri, vakıf kaydı, bilmemne defteri falan duruyor da haberimiz bile yok. Şimdiye kadar hep böyle olmuş çünkü. Çok önemli şeyler hep x ailesinden çıkmış. Meşhur Lugatut Türk de bir aileden çıkıyor, kayıp ikinci cildi belki yine başka bir ailede. Yahşi Fakih belki Anadolu'da bir evde saklanıyor. Acayip milletiz o konuda.

    Alıntıları Göster
    Gazavat-ı Sultan Murad bin Mehemmed Han da öyle ortaya çıkmış ya. Çocuk İnalcık'a gelmiş "evde böyle bir kitap buldum" demiş ya.

    Benim en büyük hayalim Kaşgarlı'nın gramerini bulmak. Sonradan bunun Reşit Rahmeti'nin de en büyük hayali olduğunu öğrendim. Bir gün bulunacağına inancım var.

    Hoca Dehhani'nin Divanı bile bulundu basıldı da bunlar niye bulunmasın? Hoca Dehhani'yi de almam lazım.




  • 
Sayfa: önceki 3738394041
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.