Şimdi Ara

Lost'un Sırrı Çözüldü!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (2 Mobil) - 2 Masaüstü2 Mobil
5 sn
17
Cevap
0
Favori
12.475
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Dünya üzerinde, yüz milyonları ekran başına kilitleyen “Lost” dizisinin sırrı çözüldü. Andrew Smith adlı bir Amerikalı, senaryodaki gizemi çözüp “Seventh Seal Theory” adıyla internet sitelerine gönderdi. İşte Lost’un sırrı;

    FISILTILAR KİME AİT? …
    Ada, doğal bir mineral (Black Rock). Alvar Hanso’nun dedesi Magnus Hanso’nun niyeti, köleleriyle birlikte bu efsanevi “Black Rock”ı patlatıp elde edeceği madeni satmaktı. Bir fırtınaya yakalanarak karaya vurdular. “Magnus” kurtuldu, köleler öldü. Adayı terk etmek için bir sal inşa etti. Kölelerin çığlıkları kulaklarındaydı. Aslında onları gerçekten duyuyordu. “Black rock” elektromanyetik aktiviteyi, sesi, düşünceyi, hafızayı kaydediyordu. Aynı zamanda ona geleceğiyle ilgili sezgisel bir fikir de veriyordu. Bir gemi yapıp eve döndü. Gemisiyle adaya makul bir mesafede seyrederek meditasyon halinde, taşın ona gelecekle ilgili anlattıklarını telakki etti. Bunları ticaret hayatında kullanarak adanın sırrıyla birlikte varisi “Alvar Hanso”ya bırakabilecek kadar muazzam bir servete sahip olacaktı.

    GİZEMLİ SAYILAR
    “Valenzetti” adlı matematikçi, dünyanın sonuna dair “4,8,15,16,23,42” sayılarını içeren bir formül hesaplamıştı. Bu sayıların her yerde olduklarını ve dünyanın sonunun tahmininde önemli olduğunu iddia ediyordu. “Alvar”, formülü öğrendi ve adanın kendisine verdiği bilgiyle alakalı bularak “Valenzetti” ile “Dharma Girişimini”ni oluşturdu. Amaç bu sayıları değiştirerek dünyayı öngörülen korkunç sondan kurtarmaktı. “Alvar”, insanlığın iyiliği için adayı bazı kalifiye insanlarla paylaşması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden bilim adamlarını ve psişik sınırlara dayanan güçlere sahip, özel çocukları adaya getirdi.

    ADADAKİ İSTASYONLAR
    Adada kurulan istasyonlarda kaderin değiştirilemezliği teorisini sınayan deneyler yapıldı. Bu deneylerden biri Swan’dı. Aslında test edilen şey, görevlerine olan inançlarının, kaderi yerinden bir milimetre oynatıp oynatamayacağıydı. İşe yaramadı. Sorunlu kaderin, adada hapsedilmesine karar verildi.

    MERAK EDİLEN JACOB KİM?
    Çocukların en özeli “Jacob”, zihniyle objeleri oynatabiliyordu. Madem “Black Rock” hafızayı depolayabiliyordu, “Jacob” da kayanın gücünün yoğun olduğu yere yerleştirildi ve bir bilim adamı ordusunun gözlemi altında kayadan kaderi emmeye çalıştı. Daha sonra “incident”(olay) olarak bahsedilecek patlama gerçekleşti. “Jacob”, bu patlamayla cismani formunu kaybedip, “Black Rock” tarafından emildi. Ama nesneleri hala oynatabiliyordu. Kendini taş halinde hareket ettirebiliyordu. Siyah bir toz bulutu halinde hareket edip, çeşitli şekillere bürünebiliyordu.

    KADERİ DEĞİŞTİREMEDİLER
    Patlama, enerjinin serbest bırakılmasını gerekli kılmıştı. Yoğunlaşan enerji bilim adamlarının kader üzerindeki araştırmalarının sürmesini sağlıyor, enerjinin periyodik olarak boşaltılması ise başka felaketleri önlemeye yarıyordu. “Swan”ın artık gerçek bir amacı vardı. Elektromanyetik enerjinin, “her 108 dakikada bir” yakındaki bir başka uyduya aktarılması gerekiyordu. Bu iş için, “Radzinsky ve Kelvin İnman” atandı. Fakat onlar, kaderin değişmeyeceğini düşündüler. Bununla birlikte “incident”(olay), dünyanın felaketine yol açacak olan bir anomali yaratmıştı. .

    ADAYA ANOMALİYİ ÇEKTİ
    Bakunin’e, bu anomalinin dünya üzerinde yarattığı etkiyi takip etme ve etkileyebileceği insanların profilini çıkarma görevi verildi. O da, “Flame İstasyonu” vasıtasıyla bu insanları buldu. Her biri bir şekilde düşen uçakla ya da birbiriyle bağlantılıydı. Anomali büyük dalgalar halinde büyüyecekti. Sonunda bir şekilde bütün bu insanlar aynı gün aynı saatte aynı uçağa bindirilerek adaya getirildiler. “Dharma”, kaderin rotasının tamirinde (course-correcting) ona yardımcı oluyordu.


    alıntıdır







  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Lost Adasının Sırrı Çözüldü!

    Gizemli ve bağımlılık yaratan "Lost" dizisi, 2004'ten 2010'a kadar televizyon ekranlarında yankılandı. Dizi, Pasifik Okyanusu'nda kaza yapan Oceanic Flight 815'ten kurtulanların hikayesini anlatıyordu.

    Lost Dizisinin Konusu ve Sonu

    Uçak kazasından sonra kurtulanlar, gizemli bir adada mahsur kalırlar. Ada, zaman döngüleri, kayıp uygarlıklar ve tuhaf yaratıklarla dolu bir yerdir. Kurtulanlar, hayatta kalmak ve adadan kaçmak için mücadele ederlerken, adanın karanlık sırlarını da keşfetmeye başlarlar.

    Lost Adasının Sırrı

    Dizinin finalinde, adanın bir tür araf olduğu ortaya çıkar. Kurtulanlar, gerçek dünyada ölmüşlerdir ve adadaki zamanları, öbür dünyaya geçmeden önce geçmişlerini hatırlarken geçirdikleri bir süredir.

    Lost Oyuncuları

    Lost'un unutulmaz oyuncuları arasında Matthew Fox (Jack Shephard), Evangeline Lilly (Kate Austen), Josh Holloway (James "Sawyer" Ford) ve Terry O'Quinn (John Locke) yer almaktadır. Her karakterin kendine özgü hikayesi ve adada oynadığı rol vardır.

    Lost Ne Anlatıyor?

    Lost, insan doğası, kader ve inanç hakkında derinlemesine bir anlatı sunar. Kurtulanların mücadeleleri, kimlik, amaç ve kayıp konularını sorgulatır. Aynı zamanda, umut, dayanıklılık ve insan ilişkilerinin gücü mesajlarını da vurgular.

    Lost Konusu ve Sonu Hakkında Teoriler

    Lost, karmaşık konusu ve belirsiz sonuyla ünlüdür. Diziye dair birçok teori ve yorum ortaya atılmıştır. Bazıları adanın gerçek bir yer olduğuna inanırken, diğerleri bunun bir bilinçaltı durumu veya araf olduğuna inanır.

    Lost'un sonu, bazı hayranları tatmin ederken, diğerleri de hayal kırıklığına uğramıştır. Yine de dizi, popüler kültürde kalıcı bir iz bırakmış ve hala tartışılmaya ve analiz edilmeye devam etmektedir.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • enteresan.
    FOREVER LOST
  • bu konu vardı sinema-müzik-kitap bölümünde
  • bence bu lostu fazla büyütüyolar yani güzel ama daha iyisi yapılabilir
  • quote:

    Orjinalden alıntı: bgrcannot

    bence bu lostu fazla büyütüyolar yani güzel ama daha iyisi yapılabilir



    her zaman herşeyin iyisi yapılabilir ama şu an bu iyi
  • hiç izlemedim lost'u.açıkcası hiçte merak etmiyorum.
  • Bu ve buna benzer teoriler aylardır forumlarda dolanıyor hatm ettim hepsini
    En garanti yol izleyip görmek dizinin yönetmeni dizinin finalinde kafalarda hiçbir soru işareti kalmayacağını söylemiş hadi bakalım
  • Lost nedir arkadaşlar?
  • lost neymiş yahu ...

    LOST : SLOT ve ya socket bu mudur ?
  • 8 15 16 23 42... özellikleri...
    Lost" dizisinde sık sık rastlanan bu sayıların ilginç yönleri:
    *Marsel Russo'nun genetik ayna teorisini açıklamak için kullandığı sayı dizisi, lost'da geçen esrarengiz numaralar ile aynıymış; 4 8 15 16 23 42.. Teori, özetle herkesin bir ikizi vardır ancak olasılık değerleri nedeniyle kişi asla ikizi ile karşılaşamaz diyor. Numaraları da şu şekilde kullanıyor:
    4: Russo'ya göre dünyadaki her insan 4 farklı insan ile birbiriyle bağlantılı. Yani, teoride, kendiniz ile 4 farklı insan üzerinden tanışma şansınız var. Örneğin; kardeşinizin patronunun komşusunun yeğeni sizin ikizinizi tanıyor.
    8: Dünya'da günümüzde bulunan kıta sayısını temsil ediyor. İkiziniz ile 8 kıtadan birinde karşılaşma ihtimaliniz var.
    15: İkiziniz ile karşılaşma ihtimaliniz 4,815,162,342'de 15'tir diyor russo. Yani %0,000000004'ten bile düşük bir ihtimal.
    16: Aynı anda ikizi ile karşılaşabilecek maksimum kişi sayısı 16'dır. (Lost karakterleri de 16 adet.)
    23: Doğa ana, sizle aynı genetik haritaya sahip bir yeni insan dünyaya getirmek için 23 yıl bekler, diyor. Yani ikizler aynı yaşta değil, aralarında 23 yaş fark olacaktır anlamına geliyor bu.
    42: sizin ve ikizinizin aynı anda hayatta yaşayabileceği maksimum yıldır, diyor. Bu biraz şaşırtmacalı. Ben 23 yaşında iken ikizim doğmuş olabilir, ancak o 42 yaşına geldiğinde ben 65 yaşında öleceğim anlamına gelmiyor. Mümkün, ama böyle olacak diye öngörmüyor teori. Benim ikizim 15 yaşında ölebilir ve çember başa dönebilir...

    Bir diğeri...
    Shaw-Basho Polinomu

    Shaw-Basho polinomu yukarıdaki gibidir.
    Yukarıdaki polinomda x bilinmeyini için 0 değeri verildiğinde sonuç 4, x bilinmeyeni için 1 değeri verildiğinde sonuç 12 bulunuyor. Bu doğrultuda x bilinmeyeni için farklı değerler verildiğinde sonuç sırası:
    4, 12, 35, 89, 213, 511, 1194, 2622 … +∞
    şeklinde oluyor. Buraya kadar ilginç birşey yok. Fakat sonuçları birbirinden çıkarmaya başlayarak yeni bir sıralama yaptığınızda işler değişiyor.
    Örneğin ilk sonuç sıralamasındaki her bir sonucu bir sonrakinden çıkarırak yazarsak:
    12 - 4 = 8
    35 -12 = 23
    89 - 35 = 54 vb.
    yeni sonuç sırası,
    8, 23, 54, 124, 298, 683, 1428, 2624, 4804, 7943 … +∞şeklinde olur.
    Bu şekilde sonuç sıralarındaki sonuçları kendinden bir sonraki sonuçtan çıkartarak sıraladığınızda ortaya çıkan yeni sonuç sıraları:
    Dizi 1: 4, 12, 35, 89, 213, 511, 1194, 2622, 5346, 10150, 18093 … +∞
    Dizi 2: 8, 23, 54, 124, 298, 683, 1428, 2624, 4804, 7943, 12458 … +∞
    Dizi 3: 15, 31, 70, 174, 385, 745, 1296, 2080, 3139, 4515, 6250 … +∞
    Dizi 4: 16, 39, 104, 211, 360, 551, 784, 1059, 1376, 1735 … +∞
    Dizi 5: 23, 65, 107, 149, 191, 233, 275, 317, 359 … +∞
    Dizi 6: 42, 42, 42, 42, 42, 42, 42, 42, 42, 42 … +∞
    Dizi 7: 0, 0, 0, 0, 0, 0, 0 … +∞
    Dizi 8: 0, 0, 0, 0, 0, 0, 0 … +∞
    Dizi 9: 0, 0, 0, 0, 0, 0, 0 … +∞


    ve bu noktadan sonra tüm sonuç dizileri sıralı sıfırlar olarak devam ediyor. Yani dizi kendini imha ediyor.
    Sonuç: Diziler kendilerini imha edene kadar (sıralı sıfırlar) her bir sonuç dizisinin ilk sonucuna bakıldığında, acaba sonuçlar ne oluyor?
    4 8 15 16 23 42




  • Kayıp Ada Teorisi
    Kayıp Ada Teorisi
    Kayıp ada teorisi adanın gerçek dünya ile ilişkisinin olmadığını savunmak amacı ile yazılmış; ek olarak bu teorinin adada gerçekleşen bazı ilginç olay ve durumlara açıklık getirdiği düşünülmüştür. Dizi bölümleri ilerledikçe teori üzerinde güncellemek yapılacak, tutarsızlığı kanıtlanan kısımları kaldırılacaktır.
    Son güncelleme: 23.10.2006 04:56
    Philadephia Deneyi - Gökkuşağı Projesi
    “28 Ekim 1943 ; ABD’li bilim adamı Dr. Morris Jessup’ın, Einstein’ın birleşik alanlar kuramına dayanarak bir “ışınlama” deneyi yaptığı öne sürüldü. “Philadelphia deneyi” adıyla bilinen ve askeri gizlilik çerçevesinde gerçekleştirilen deneyde, 104 mürettebatlı “USS Eldridge” adlı askeri gemi, tanıkların iddialarına göre Philadelphia deniz üssünde, yeşil bir sise bürünerek yavaş yavaş “kayboldu” ve kısa bir süre sonra 640 km. ötedeki Norfolk deniz üssünde ortaya çıktı.”

    Deney bölüm 1
    Philadelphia Deneyi’nin temelinde düşünce olarak Albert Einstein’ın ‘’Çekim ve Elektriklenmede Birleşik Alan Kuramı'’ vardır. Teori konuyla ilgili kişilerce “Elektronik kamuflaj” olarak tasarlandı. Einstein’ın teorisi 1925-27 arasında Almanya’da bir bilim dergisinde yayınlandı. Fakat Einstein, bu teoriyi henüz denememiş ve daha tam anlamıyla geliştirmemişti. O tarihteki asıl amaç, çok güçlü elektromanyetik alan oluşturarak gemilerin görünmez olmaları ve düşman kuvvetlerine karşı korunmasıydı. Hatta deney sayesinde, elekromanyetik alanı havada oluşturarak üslerin görünmesinin engellenmesi de düşünülmüştü. Deneyin çalışmaları 1930 yıllarda “Project Rainbow” ismiyle Chicago Üniversitesi’n de başlatıldı. Bir yıl aradan sonra çalışma Princeton Üniversitesi’nde devam ettirildi. Projede yer alan bilim adamları, Einstein, Dr. Johnvon Neumann ve Dr. Nikola Tesla’ydı.
    Teori bölüm 1
    1943 yılında gerçekleştirilen ve başarılı! sonuçlar veren Philadelphia Deneyi Alvar Hanso’yu çok etkilemiştir. Kendi deney ve araştırmaları için tasarladığı adanın elektromanteyik bir alan arkasında gizlenebilir (görünmez) olması düşüncesi Alvar Hanso’yu harekete geçirdi. Uzun bir çalışma dönemiminin ardından Alvar Hanso, Philadelphia Deneyi’ni modelleyerek adanın elektromanyetik bir alan arkasında görünmez olmasını sağladı.
    Deney bölüm 2
    Deneyin mürettebat bulunan bir gemide yapılması bilim adamları tarafından büyük bir risk taşıdığı için kabul edilmezken, Amerikan Donanması bu konuda ısrarlıydı. Donanmanın ısrarlarının devam etmesiyle beraber iki dev jeneratör geminin ön tarafına monte edildi, buradan geminin güvertesine 4 manyetik ışın yayılacaktı. 3 RF vericisi, 3000 adet 6L6 güç artırıcı tüp, iki jeneratörün oluşturduğu gücü yayacaklardı. Özel senkronizasyon ve modülasyon devreleriyle diğer ekipmanlar; oluşan kütlesel elektromanyetik alanları indirgerken, kırılmış ışınlar ve radyo dalgaları gemiyi saracak ve sonuçta gemi düşman gözlemcileri için görünmez olacaktı. 27 Ağustos tarinde USS Eldridge gemisi metal kafeslerde saklanan hayvanlarla beraber deney için hazırlandı. Deney jenaratörlere güç verilerek başlatıldı. Manyetik alan oluşmaya başlamıştı. Daha sonra gemiyi yeşilimsi bir sis örtmeye başladı ve USS Eldrigde kaybolmaya başladı. Kısa bir sürenin ardından gemi tamamen gözden kaybolmuştu. Herşey planlandığı gibi ilerliyordu. 15 dakika sonra verilen emirin ardından şalter kapatıldı. Şalterin kapatılmasıyla beraber yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve USS Eldridge yeniden görünmeye başladı. Fakat gemi materyalize olduğunda birçok hayvanın kaybolduğu, gemide kalanlar üzerinde yanık izlerinin olduğu ve birçoğunun anormal davranışlar gösterdiği görüldü. Deney gerçek bir mürettebat ile kesinlikle gerçekleşmemeliydi.
    Teori bölüm 2
    Philadelphia deneyinin ilk aşamalarında kullanılan metal kafesler içinde saklı hayvanlar; adada bulunan farklı hayvanların ve kafeslerin neden orada olduğunu açıklıyor. Ayrıca deney sonrası anormal davranışlar sergileyen ve saldırganlaşan hayvanlar; adada başıboş gezinen kutup ayısının, Hurley Bird olarak da bilinen saldırgan kuşu ve Sawyer’ın yakaladığı inanılmaz derecede yüksek ses çıkartan kurbağanın davranışlarını da açıklıyor.

    Deney bölüm 3
    28 Ekim 1943′te deney yine aynı gemide donanım değiştirilerek gerçek bir mürettebat ile tekrarlandı. Jeneratörler çalışmaya başladıktan hemen sonra gemi hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı, sadece burnu ve arkası görülüyor, arada ise bazı çizgiler belli belirsiz seçiliyordu. Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldı. Bir iki dakika sonra mavi bir ışık parladı ve o çizgide yok oldu. Gemi tamamen yok olmuştu. Bir kaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk’ta ortaya çıktı. Göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia’da tekrar ortaya çıktı. Bu kez durum çok ciddiydi, tüm mürettebatın başı beladaydı. Bazıları yok oldu ve bir daha geri dönmediler. En korkuncu beş tane denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı. Bazıları delirirken, bazılarının psişik yetenekleri gelişmişti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı. Manyetik alanın içinde kalan mürettebattan kaybolanlar ancak birisinin yüzüne ve eline dokunulmasıyla görünür hale geliyorlardı, yani dokunmanın giysinin olmadığı bir yere yapılması gerekiyordu. “Donma” adı verilen bu olay saatlerce, günlerce sürebiliyordu, hatta bir tayfa tam altı ay donmustu ve altı ay sonra kurtarılabildi. Deney gerçek bir mürettebatla gerçekleştirildiğinde ortaya çıkan sonuçlar büyük bir sırrın başlangıcı oldu. Amerikan Donanması bu tarihten sonra deneyi yaptığını kabul etmedi.
    Teori bölüm 3
    Alvar Hanso gerek elinde bulunan donanma gerekse kendisi için çalışan bilim adamlarının başarısıyla modellediği deneyi başarı ile gerçekleştirdi. Ada elektromanyetik bir alan arkasında görünmez hale gelmişti. İkinci sezon sonunda gökyüzünü kaplayan mor renk elektromanyetik alanın Philadelphia deneyindeki yeşilimsi renkteki sise işarettir.

    Girilen rakamlar sayesinde adanın gizliği sağlanmakta ve adanın dış dünya ile ilgisi kaybolmaktadır. Adaya geldikten sonra deneyimli bir denizci olmasına ve millerce yol katetmesine rağmen Desmond’ın sürekli olarak adanın çevresinde dolanmasının nedeni elekromanyetik alan olarak açıklanabilir. Ayrıca Desmond’ın adanın bulunduğu alanı bir kar küresine (snowglobe) benzetmesinin nedeni de adanın elektromanyetik bir alan içinde bulunması ve dış dünya ile bağlantısının olmamasıdır. Ayrıca Walt ve Micheal’ı serbest bıraktıklarında rahat tavırlar sergileyen ve adanının etrafında dönüp duracaklarını söyleyen “diğerleri” (others) elektromanyetik alanın farkındadır. Benzeri bir şekilde Sayid, Jin ve Sun’ın tekneyle adanın etrafında dönüp duracağı “diğerleri” others tarafından ifade edilmiştir. Uçağın adaya düşmesinin nedeni elektromanyetik alanın numaraların girilmemesi ile ortadan kalkmasıdır. Uçak düştükten sonra tekrar numaralar girilerek ada elektromanyetik alan içerisine alınmıştır. Desmond’ın gelecek hakkındaki tahminleri ikinci sezon finalinde gerçekleşen elektromanyetik alan deşarjıyla birlikte gelen patlamanın etkisi olabilir. Philadelphia deneyi sonrasında da mürettebatta psişik yeteneklere sahip olanlar gözükmüştür. Henüz yayınlanmamış olmasına rağmen 3. sezon 4. bölümde Desmond’ın üzerinde çalıştığı cihaz, elektromanyetik alandan çıkışı sağlayan bir açık bulmak için düzenlenen bir sistem (yol gösterici) olabilir.

    Deney bölüm 4
    “Biz bir zaman dizisi içerisinde yaşıyoruz her hareketimizde bir an geçiyor ve zamanı olmadan süregelen uzayla çevriliyiz. Uzay - Zaman içinde bir yerde, bir an için var olduğumuzda, oluşan zaman karesi yani o anın resmi, lokal Uzay - Mekan koşulları gereğince yakalanır ve dünyadan çıkarak güneş sistemine yayılır ama uzaya gitmez ve Güneş sisteminin çevresinde yörüngeye girer. Bu “Işınlanma” gibidir.Yani her hareketimizin bir resmi çekilip, uzaydaki albümde yerini alır. Bu sonsuz zaman resimleri veya dilimleri dünyanın varoşundan beri vardır. Yani dünya zamanı içinde değilde, uzay zamanı içinde geri dönüp tüm resimleri görebiliriz. Bu oluşumun diğer koşulu bugünün emilme özelliğidir. İçinde bulunduğumuz an bir balon gibi şişerek holografik bir görüntü oluşturur; bu anlık resimlerin biriktiği bir alandır ve özel bir uzay alanındadır. Yani o alanda geçmişdeki tüm anlar vardır; işte USS Eldridge’nin Norfolk’ta ortaya çıkmasının nedeni geçmişinde orada bulunmasıdır; çarpılan Uzay - Zaman alanında geminin geçmişte orada bulunduğu anı resmi ortaya çıkmış ve gemi görünmüştür. Yani o anda hem Philadelphia’da hemde Norfolk’tadır. Eğer zaman alanını yeterince bozabilirsek, geçmiş herhangi bir yerde görünebilir. İki tane balon düşünün; birisinin içinde Philadelphia’da USS Eldridge bulunsun; diğer balon ise Norfolk’ta ama içi boş. Bu boş balonda madde olmayan holodrafik görüntü beliriyor ve bu görüntü geçmişte bir yerde olan uzaysal bir imaj. Geçmişteki her zaman resmi bir holografik bir imaj balonu olarak vardır. Bunu bir çizgi filmin kareleri olarakta düşünebilirsiniz. Bu resim dizisi her varolan her şey için oluşmaktadır. Eğer biz Philadelphiya’da bulunan USS Eldridge’nin kendisinin bulunduğu dolu balonu sıkıştırırsak, Norfolk’daki boş balona giden maddi bir bağlantı koridoru yada madde tüpü oluştururuz.”
    Teori bölüm 4
    Yukarıdaki karmaşık anlatımın özetinde uzayda geçmişe ait görüntülerin saklandığı ve gerçek hayatta bulunmadıkları yer ve zamanlarda görüntülenebileceği anlatılıyor. Bu doğrultuda Jack’in babasını, Hurley’in akıl hastanesindeki arkadaşı Dave’i, Kate’in siyah atını adada görmesini ve diğer birçok hayal ve doğaüstü görüntüler uzay-mekan ve uzay-zaman kavramları ile açıklanabilir.

    Ek notlar:
    Philadelphia Deneyi’ni, her ne kadar Amerikan Donanması efsane olarak nitelendirse de; deneyin gerçekliğine inananların sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Ayrıca Philadelphia deneyi için yazılan birçok kitap, çekilen film ve hazırlanan internet sitesi var.
    Filmler
    - The Philadelphia Experiment (1984)
    - The Philadelphia Experiment II (1993)
    Kitaplar
    - The Philadelphia Experiment: Project Invisibility
    - The Philadelphia Experiment Murder: Parallel Universes and the Physics of Insanity
    - Philadelphia Experiment Chronicles
    - Philadelphia Experiment and Other Ufo Conspiracies
    Bunlara ek olarak Amerikan Donanması’ın resmi internet sitesinde sıkça sorulan bölümünde Philadelphia Experiment’ın efsane olduğunu söylediği iki sayfa var. Ne ilginçtir ki linki çalışmıyor. Fakat Google’ın cache özelliği sayesinde kaldırılan sayfaları ve Philadelphia Experiment için hazırlanmış research paper’ı (araştırma notu) görmek mümkün.
    - Amerikan donanmasının çalışmayan orijinal linki (1. sayfa)
    - Amerikan donanmasının çalışmayan orijinal linki (2. sayfa)
    - Amerikan donanmasının orijinal linkine ait Google cache’i (1. sayfa)
    - Amerikan donanmasının orijinal linkine ait Google cache’i (2. sayfa)

    Hocam sen iste ben sana istemediğin kadar teori buliim




  • daha izlemeye başlamadım lostu.spoiler vermesenize
  • ne arıza adamlar ya bunlar işleri güçleri yokmu
  • quote:

    Orjinalden alıntı: emrcan

    ne arıza adamlar ya bunlar işleri güçleri yokmu

  • Beyler ben okumadim ama bizim karakterler bence klon.


    SImdi ucak dusuyor ve ada disindan gelen kiza gore hepsi olu bulunuyor.

    Demekki bunlar olmus bunlar bunlarin birebir genetrik klonlari .

    Dizide de gorduk others adadaki Dhrama girisimcilerini oldurdu demekki Jacob dharmada biri degil dharma dusmani biri
  • Bizimkiler de hala Sıla,Yertsiz Yurtsuz,Binbir Gece gibi gerzek diziler yapsın.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: 57.ALAY

    Bizimkiler de hala Sıla,Yertsiz Yurtsuz,Binbir Gece gibi gerzek diziler yapsın.



    57.alay +1
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.