Şimdi Ara

meteor yağmuru (51. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.450
Cevap
3
Favori
38.822
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 4950515253
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • ÇAĞRI

    Evler büyük dedikçe büyük
    Ben insanların en garibi
    Uzağı ilk defa kavradım
    Görür yahut dokunur gibi
    Eski bir saçakta kuşlarla
    Yele yağmura karşı oturdum
    İç içe daireler çiziyor
    İçine adımı yazıyorum
    Gün uzun türküsünü bitirdi
    Karlı dallara yürüdü karanlık
    Yalnızlık çekilmez bu vakit
    Delirdi denizde yosun çayda balık
    Gel artık

    GÜLTEN AKIN
  • Nöbete devam:

    YALNIZLIK

    Ben yalnızlığı
    Gökte uçar gördüm

    Ben yalnızlığı
    Garip naçar gördüm

    Ben yalnızlığı
    Gelip geçer gördüm.

    CAHİT KÜLEBİ
  • AŞK

    Koydum seni suyun yerine
    Dağıldı yüzün
    Bir bataklık otu gibiydi ellerin
    Kavradı taşların altında yıkanan günü

    Yerinden kaldırıp bir ağacı
    Uyuttum seni
    Habersiz benden
    Çevirdi ağzın nehirlerini

    Yulardan boşanmış bir tay gibi
    Devrildi gök üstümüze
    Öptüm seni
    Biraz yana döndü güneş o kadar

    ÖZEL ARABUL
  • SOLUK SOLUĞA

    Uzun, karanlık bir çığlığın da ardına düşebilir insan,
    Titrek, eğri büğrü bir yazının çağrısına da uyar.
    Bırakıp her şeyi döner -
    Aşk bir buluşmadır çünkü,
    Her zaman gecikmiş bir buluşma.

    Bitmeyen bir kavuşmadır da aşk -
    Araya her zaman bir şeyler girer:
    Bazen kendi sevincinin kanat gölgesi,
    Bazen nabzın hızı, yüreğin titreyişi,
    Tüylerin telaşıyla besleniyor gibidir -
    Araya her zaman bir şeyler girer:
    Çalışma saatleri, karşılıksız sorular.
    Nereden bilebilir insan
    Bunların hepsinin de aşk olabileceğini?

    Çoğu kez aldatıcıdır da,
    Bakarsın, herkes onun askeri, onun şehidi.
    Oysa aşk hiçbir zaman bir yarış değildir ki.
    Bu yüzden yanılır hep
    Sayın muhbir vatandaş, köftehor okur, arsız yetkili.
    Sararmış bir fotoğraf olarak da çıkabilir karşına,
    Borulu bir fonoğraf kılığıyla da.
    Bakarsın, ona da dadanmış
    Gündelik hayatın sosyolojisi.

    Yeniden duyulur bazen o uzun ve karanlık çığlık.
    Çağıran o titrek yazı yeniden belirir -
    Çünkü aşk en eski köprüsüdür Balkanların, en eski.

    CEVAT ÇAPAN




  • SULARDA GÜNEŞ OLMAK

    I
    Kıyıda kum çakıl yosun. Gidenlerden
    Boşuna değil martıların hırçınlığı
    Köprülerin altından geçen sular var ya
    Kürsülerde lafını ettiğimiz
    Biraz da köprülerin üstünden akmalı

    II

    Yeşilin sarıya dönüşü korkutmasın seni
    Morarıp silinmesin maviliklerin
    Kırmızının akıp gitmesi damarlarından
    İşimiz kolay değil o denli
    Kargaların içgdüsel ölmezliğine inat
    İnsanca ölebilmeli

    III

    Ne ilkyaz bulutlarında yıkanan
    Bir mezar taşının uzun ömürlü
    Ne kış güneşinde silkinen selvisin
    Bir mezarlık değilsin anıların gömüldüğü
    Yeşilin bitkiselliğini sürdürmeye gelmedin

    IV

    En güzel sarılara düşsel
    Bir ayçiçeği güneşte tek başına
    Bir de karanlık
    sularda güneş olmak
    Bu daha güzel


    RIFAT ILGAZ




  • AKŞAMÜSTÜ RÜYASI

    Şimdi gemiler geçer uzaklardan
    Gönlüm güvertede sereserpedir.
    Işıklı geceler,saz sesleri, peynir ekmek
    Ne biletim ne param ne dostum var
    Pır pır eder yüreğim bakındıkça...
    -Uyan Turgut um, garibim, uyan Bura Terme'dir.

    Terme köprüsünden kamyonlar geçer,
    Irgatlar üç orada beş burada konuşurlar
    Bir gece başlar, yarı siyah, yarı kırmızı
    Cigaramı yakar evime dönerim...
    -Gidin gemiler, gidin
    Vardığınız yerlere selam edin
    Gün olur bütün kaygılardan uzak
    Ben de gelirim...

    TURGUT UYAR
  • Bu akşam uyumadan önce Fuzuli'' den gidelim:

    beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
    felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı
    kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
    niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı


    yani soruyor ki, deli gibi sevdim tamam ama bana işkence ettiği yetmez mi?
    bir ah çektim ki gökler yandı, bir dileğimin mumu yanmaz mı?
    aşk acısı çeken herkese bir derman buluyor da bu sevgili, beni hastadan saymaz mı?
  • Yarın Temmuz'un ilk günü ve bu şiir Temmuz'da çıra gibi yanıp tutuşacaklara:

    TEMMUZ

    Vücudun çıra gibi tutuştu tutuşacak
    Saat üçe doğru bir temmuz gününde,
    Yani beni düşüneceksin, ya da bir başkasını
    Gülecek, konuşacak, dinleyeceksin
    İncecik parmakların saçlarının içinde.

    O zaman kim bilir ben nerde olurum?
    Vücudum çıra gibi tutuştu tutuşacak.
    Bir kahveye de gidip oturamam
    Dost yüzünden, ağaç gölgesinden, senden uzak.

    Aklına eserse çık gel evinden
    Güneşin sıcaklığını, rüzgarın kokusunu
    Anasının memesi gibi emsin derin,
    Bacakların görünsün basma eteklerinden.

    Boş, dünyanın güzelliği de boş
    Arkadaşlar da, hayal kurmak da boş, düşünceler de
    Vücudun çıra gibi tutuştu tutuşacak,
    Gülecek, konuşacak, dinleyeceksin
    Saat üçe doğru bir temmuz gününde.

    CAHİT KÜLEBİ




  • Bir Temmuz şiiri daha, sabah sabah

    TEMMUZ, YILLAR SONRA

    Sıcak bir yaz günü, öğleden sonra,
    eflatun dağların dibinde,
    o sessiz arka bahçelerin birinde,
    gölgesinde eriğin, şeftalinin, kayısının
    fıskıyeyle oynuyor bir çocuk.
    Gece kuşları yuvalarında daha.
    Uzaklardaki çocuklarımızı, torunlarımızı
    konuşuyoruz,
    hangi pencereyi açsak bir görüp bir gözden
    yitirdiğimiz.
    Kim bilir nerdeler, ne yapıyorlar şimdi?
    Hem özlem, hem kavuşma bizimkisi.
    Çay içiyoruz
    mutlu bir sessizlik içinde.

    CEVAT ÇAPAN
  • Yine Temmuz

    YAZ ÖPÜŞLERİ

    yaz geceleri daha sık
    öpmeliyiz sevdiğimiz kadınları,
    ay vakti yüzlerinden

    öpüş izlerine benzer,
    yosunlar üzerinde kalan
    izleri, yaz yağmurunun

    yaz ırmağının rüzgârla
    öpüştüğü gece,
    tülünü düşürerek gelir ay

    temmuzda öpmek istesem
    sevgilimi, yanık izleri
    kalır dudağımda

    AHMET UYSAL
  • BIR SURE SONRA

    Bir sure sonra,
    Bir eli tutmakla bir ruhu zincirlemek arasındaki
    ince fark öğrenirsin.

    Ve aşkın yaslanmak,
    birlikte olmanın da güvende olmak
    anlamına gelmediğini öğrenirsin.

    Ve öpücüklerin sözlesme
    ve hediyelerin de vaat olmadığını öğrenmeye
    baslarsın.

    Ve yenilgileri
    basın dik ve gözlerin acık karşılamaya başlarsın,
    bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin
    zerafeti ile.

    Ve her şeyi bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin
    çünkü yarin ile ilgili her şey belirsizdir.

    Bir sure sonra güneş ısığının yakıcı olduğunu
    öğrenirsin
    eğer fazla maruz kalırsan..

    Bu yüzden,
    başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden
    kendi bahçeni yarat
    ve kendi ruhunu kendin süsle.
    Ve göreceksin ki dayanıklısın...
    Ve kuvvetlisin,
    Ve değerlisin...

    Veronica A. Shoffstall




  • KADINLAR SONBAHAR

    Kadınlar sonbahar yapraklarını dökmeye başlar
    Titrek dudaklarında sarışın bir keder
    Nabız kaybolur kan susar dolaşım yavaşlar
    Sisli bir nebuloz gökte yazılmamış şiirler

    Dargın sevgililer yalnızlıklarına uzaklaşıyor

    Anlaşılmaz çocukluğun ortaokullarından ders zilleri
    Kilitli defterlerde kurutulmuş menekşeler
    Tehlikeli yolculukların kanat çırpan mendilleri
    Sazdan saza azalan hicranlı köçekçeler

    Dünkü delikanlıları yaşlılığa taşıyor

    Eylül şehirleri yağmurlu gürültülerle alır yerlerini
    Deniz kahvelerinde son kadehlerde bulutlar birikir
    Ilık bir aydınlıkla yıkayıp yorgun ellerini
    Görgülü ihtiyarlar bir bir ortalıktan çekilir

    Yaşlandıkça insan dünya başkalaşıyor.

    ATTİLA İLHAN
  • BULUT MU OLSAM

    Denizin üstünde ala bulut
    yüzünde gümüş gemi
    içinde sarı balık
    dibinde mavi yosun
    kıyıda bir çıplak adam
    durmuş düşünür.

    Bulut mu olsam,
    gemi mi yoksa?
    Balık mı olsam,
    yosun mu yoksa? ..
    Ne o, ne o, ne o.
    Deniz olunmalı, oğlum,
    bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.

    NAZIM HİKMET
  • İKİ SEVDA

    Bir gönülde iki sevda olamaz
    yalan
    olabilir.
    Şehrinde soğuk yağmurların
    gece otel odasında sırtüstü yatıyorum
    gözlerim tavana dikili
    bulutlar geçiyor tavandan
    ıslak asfaltı geçen kamyonlar gibi ağır
    ve sağda uzakta
    ak bir yapı
    yüz katlı belki
    tepesinde altın iğne parlıyor.
    Bulutlar geçiyor tavandan
    karpuz kayıkları gibi güneş yüklü bulutlar
    Oturmuşum cumbaya
    yüzüme suların ışığı düşüyor
    bir ırmak kıyısında mıyım
    bir deniz kıyısında mı?
    O tepsideki ne
    o güllü tepsideki
    yer çileği mi kara dut mu?
    Fulya tarlasında mıyım
    karlı kayın ormanın da mı?
    Gülüp ağlıyor sevdiğim kadınlar
    iki dilde

    Dostlar nasıl bir araya geldiniz?
    Birbirinizi tanımazsınız.
    nerde bekliyorsunuz beni?
    Beyazıt' ta Çınarlı Kahve' de mi Gorki parkında mı?
    Şehrinde soğuk yağmurların
    gece otel odasında sırtüstü yatıyorum
    gözlerim yanıyor gözlerim alabildiğine açık
    bir hava çalındı
    armonikle başladı utla bitti.
    İçimde sarmaş dolaş karmakarışıktı
    büyük uzak iki şehrin hasreti.

    Fırlamak yataktan koşmak altında yağmurun
    istasyona koşmak
    ---- Sür kardeşim Makinist
    götür beni oraya.
    --- Nereye?

    NAZIM HİKMET




  • SEN BİR CEYLAN OLSAN

    Sen bir ceylan olsan ben de avcı
    Avlasam çöllerde saz ile seni
    Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
    Vursam yaralasam söz ile seni.

    Kurulma sevdiğim gözelim deyin
    Bağlanma karayı alları geyin
    Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
    Beslesem elimde tuz ile seni.

    Koyun olsan atlatırdım yaylada
    Tellerini yoldurmazdım hoyrada
    Balık olsan takla dönsen deryada
    Düşersem toruma hız ile seni.

    Veysel der ismini koymam dilimden
    Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
    Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
    Eğer görsem idi göz ile seni.


    AŞIK VEYSEL
  • Aşk

    bir zaman aşk denen duyguya
    gülüp geçerdim
    aşık olmak mı?
    geçici derdim

    şimdi ben de aşık oldum
    yalan dediğim şeylere
    duygulara tutsak oldum
    aşk demek ne demek
    ancak şimdi anladım


    İlhan Arabacıoğlu
  • Vay AnAsInı Be Şaka mAka aŞık olDUK Özlemişm ben aşık olmayı unutmuşum ne olduğunu aşk'ı yeniden öğreniyorum artık darısı hepinize arkadaşlar...
    AŞK BU MU ŞİMDİ

  • Ne mutlu sana, darısı henüz olmayınların başına

  • Bu akişamki felsfeye dokundu azıcık:,


    DÜŞÜNCE DOKUNUNCA


    "Toshihiko İzutsu'ya saygılarımla- bir cevap"

    Almanın devrim saydığı
    Japon için
    Çoktan modası geçmiş
    Bir fikirse bu,
    Ya şimdi
    Nasıl hazmedecek
    Şimdiye dek böyle düşünmediği
    Sapasağlam öyle de ahenksiz
    Varlığı tehdit eden
    Bu tavrını aklın.

    Bilge biri
    Farkında olsa da
    Değişip duran arzuların,
    Nasıl dokunacak
    Buz gibi anlamlarına
    Yabancı olanın;
    Nasıl
    Karşı koyacak
    Cennetin ve dünyanın
    Bu denli amansız
    Tezatlarına.


    DEXTER ALLEN
  • Bu yanda ben varım, öte yanda sen,
    Aramızdan akıp gidiyor nehirler,
    Bir köprümüz yok suyun üstünde,
    Öldürüyor bizi dinmeyen düşünceler.

    VAJA PŞEVELU
  • 
Sayfa: önceki 4950515253
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.