Şimdi Ara

Necip Fazıl Kısakürek (Şiirleri-Hayatı ve Resimleri) (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
67
Cevap
0
Favori
18.889
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Aganta Burina Burinata


    quote:

    Orjinalden alıntı: baykagan

    Her zaman söylemişimdir; ses tonunu en beğendiğim şairlerden.



    Evet ses tonunu bende çok beğenirim üslubuna mutabık tok bir tınısı var ancak şiir okuma tarzını en çok beğendiğim şair Ahmed Arif'dir.

    Örnek verecek olursak ;

    http://www.youtube.com/watch?v=ySx-Q2ofG48
    http://www.youtube.com/watch?v=3ZAC753reTk





  • Bende küçük bir proje-görev kapsamında arkadaşlarıma Necip Fazıl'ın kendi sesinden şiirler dinleteceğim yakın bir zamanda.

    Gerçekten şiirde büyük bir insandır Necip Fazıl Kısakürek.

    Beklenen

    Ne hasta bekler sabahı,
    Ne taze ölüyü mezar.
    Ne de şeytan, bir günahı,
    Seni beklediğim kadar.

    Geçti istemem gelmeni,
    Yokluğunda buldum seni;
    Bırak vehmimde gölgeni,
    Gelme, artık neye yarar?
    NFK
  • BAB-I ÂDİ TİPİNE!

    Üstüme söverek gel, bayılırım; fakat sövmen bir fikir öfkesine, bir düşünce sinirine bağlı olsun...

    Böyle gelebiliyor musun?
    Sen, yalnız kendine oyuncak edindiğin mukavva Dünya içinde sahte gerçekler imal edip bunları insanlara yutturmaktan anlıyorsun!
    Güvenle gel, biterim; öyle ki, hiçbir desteğin olmasa da güvenindeki heybet bana yeter?
    Böyle gelebiliyor musun?

    Sen yalnız, arslanın iki ayağı arasına sığınıp, faaliyetine engel gördüğü kediyi rapor eden sıçana benziyorsun!

    Fikrin yok, hakikatin yok, bilgin yok, ihlâsın yok, güvenin yok; ve düşün, bunlardan tek tek pay almış olarak ne çapta ahlâkın yok!..

    Böyle olunca, işte böyle perişan olur; ve kalemini vücudunda en uygun kılıfa sokup, suspus, oturursun!

    Darısı Bâbıâli yokuşundan inip çıkarken bâb-ı âdi kulübesi sakinlerine mahsus bir eda takınanlara...


    (22 Ocak 1962)




  • CİNNET MUSTATİLİ'nden

    DÖRT KÖŞE MEYDAN

    Yarabbi; (11 Mayıs 1953 Pazartesi akşamı, Ankara Hapishanesi revirinde dişçi odası, saat 7.30) bu satırları karaladığım, şu anda, senden, bu dünya cehennemine bir kartpostala bakar gibi, yanmadan ve kavrulmadan, sadece ibret ve haşyet gözüyle baktıracak ruh kuvvetini istiyorum. Yarabbi, bu kuvveti bana ver; ve içinde yandığım alevleri, onlardan alınacak ders ve ahlâk mahfuz, içimde kartpostallaştır! Onu kendime ve bütün dünyaya, senin için, hikmetlerin adına, emniyet ve hâkimiyetle gösterebileyim...
    Ah, bu dört köşe meydanın, çepçevre dört çizgi halindeki yollarında duyduklarım!.. Eğer Allah ile aramdaki sırların hududunu örselemek korkusu olmasaydı, birkaç kelimeyle sizi fena edebilirdim. Tek kelime dinleyemez hâle gelir ve etinizden kılçık çeker gibi, bu bahsi kafanızdan atmaya, çıkarmaya, itrah etmeye, kayyetmeye mecbur kalırdınız.

    Var ne, yok ne, ayniyet ne, zıddiyet ne, tek ne, çift ne, adet ne?...

    "- Hiçbir nefse takatından fazla yüklemem!"

    Buyuran Hakka ne diyebilirdim?.. Çekiyordum, çekecektim. Halimden sadece (fizyolojik) bir iki tezahür kaydedeyim: Sinirlerim o hâle gelmişti ki, dört köşe meydanın pencerelerinden gözüme çarpan Malatya ışıklarını sarımtırak beyaz değil de, kırmızı, kan rengi kırmızı görüyordum. Süt beyaz kara baksam yine o renk... Ve dehşetler içinde görüyordum ki, yatağımda veya dışarıda ve daima herkesten gizliyordum ki, gözyaşları, artık gözümden, (firijider)den çıkmış gibi, buz gibi gelmektedir. Katiyen insanı kandırmıyan ve cümudî bir bünyeden sızdığı hissini veren bu soğuk, buzdan soğuk göz yaşlarını, 40 küsur yıllık hayatımda ilk defa olarak, Malatya'da görüyordum. Bir müddet sonra, Kâinatın Efendisine, Peygamberlerin Başbuğuna ait bir düstur olarak öğrendim ki, en makbul gözyaşı, ruhanî gözyaşı buymuş; gözden buz gibi gelen yaş... Fakat ben kendimi böyle bir hâle lâyık görmediğim için teselli hissemi çıkaramıyordum.
    Bu hâlin, farkındasınız, ruhî arazlarını tam anlatamıyorum; onlar bende kalacak, belki tohumlaşıp, nice esere gövde verecek, fakat aslâ oldukları gibi gösterilmeyecek ve dudaklarımın ucunda kalmış olarak benimle mezara girecektir. Fakat sakın bunları, telâfisi derhal mümkün ve çoğu maddeye bağlı dünya sıkıntılarına ait şeylerden doğma sanmayın!

    Elektrikleri kesilmiş evim, açlığa bırakılmış çocuklarım, matbuat isimli esatirî yalan ve tezvir makinesine duyduğum hınç, dâvamızı içeriden ve dışarıdan sürükledikleri çıkmaz, çamaşırlıktaki namaz takkelerine kadar didiklenen Müslümanların hâli, artık bana "Mektubunu aldım, fakat ürküyorum, cevap veremem" demekten bile korkan dostların vaziyeti... Bütün bunlar belki sıkıntılarımın başıydı, ilk kritikleriydi. Fakat yangın çıktıktan sonra bunlara yer kalmadı. Bunların hepsi birden ikinci plâna geçti. Sadece ilâhî hikmet, mücerred çile, yanmak için yanmak, Allah için yanmak... Bunlar kaldı. Bunlar ve ben... Bulunmazı bulmaya, düşünülemezi düşünmeye, muhali kurcalamaya mahkûm ben:

    -Nokta ne, çizgi ne, satıh ne, cisim ne, renk ne, ışık ne, ruh ne?.."




  •  Necip Fazıl Kısakürek (Şiirleri-Hayatı ve Resimleri)


    Takvimdeki Deniz

    Hasreti denizlerin,
    Denizler kadar derin.
    Ve o kadar bucaksız.
    Ta karşımda yapraksız
    Kullanılmış bir takvim.
    Üzerinde bir resim;
    Azgın, sonsuz birdeniz.
    Kaygısız, düşüncesiz,
    Çalkanıyor boşlukta
    Resimdeyse bir nokta;
    Yana yatmış bir gemi,
    Kaybettiği alemi
    Arıyor deryalarda.

    Bu resim rüyalarda
    Gibi aklımı çeldi,
    Bana sahici geldi.
    Geçtim kendi kendimden,
    Yüzüme o resimden,
    Köpükler vurdu sandım.

    Duymuş gibi tıkandım,
    Ciğerimde bir yosun.
    Artık beni kim tutsun.
    Denizler oldu tasam,
    Yakar onu bulmazsam
    Beni bu hasret dedim
    Varırım elbet dedim.
    Bir ömür geze geze
    Takvimdeki denize.
    Ne var bana ne oldu
    Odama nasıl doldu
    Birden bire bu meltem
    Ve dalgalandı perdem
    Havalandı kağıtlar
    .
    Odamda kıyamet var.
    Ah yolculuk yolculuk
    Ne kadar baygın soluk
    O gün bizde betbeniz
    Ve ne titrek kalbimiz.
    Ve eşyamız ne küskün.
    Yola çıktığımız gün
    Bir sıraya dizilmiş
    Gözyaşlarını silmiş,
    Bakarlar sinsi sinsi
    Niçin o anda hepsi
    Bir kuş gibi hafifler
    Arkandan geleyim der
    Niçin o güne kadar
    Dilsiz duran ne kadar
    Eşya varsa dirilir
    Yolumuza serpilir
    Ufak böcükler gibi
    Gezer onların kalbi
    Üstünde döşemenin
    Gizli bir didişmenin
    Saati çalar o an
    Birden bakar ki insan
    Herşey karmakarışık.
    Ayırmak olmaz artık
    Bir kalbi bir taraktan
    Ve kalb ağlayaraktan
    Çekilir geri geri
    Terkeder bu mahşeri.
    Bu mahşerin içinden
    O gün ben de geçtim ben,
    Nem varsa evim, anam,
    Çocukluğum, hatııram,
    Ve ne sevdalar serde
    Bıraktım gerilerde
    Kaçar gibi yangından.
    Rüzgarların ardından
    Baktım da süzgün süzgün
    Kurşun yükünü gönlün
    Tüy gibi hafiflettim.
    Denize hicret ettim
    .


    Necip Fazıl Kısakürek




  • DİNLE ey SEVGİLİ

    Rüzgardan açılsa kapım bir anda
    kara haber gelmiş gibi ürkerim
    Sanki gemilerim Battı ummanda;
    param parça oldu Gökte ümitlerim......

    Ne acı kaybetmek için sahiplik;
    Ölümlüğü sevmek ne korkulu İş;

    Hayat mı. Püf desen kopacak iplik;
    Çıkmaz sokarlarda varılmaz gidiş......

    N.F.K 'HAYAT'
  • GECEYE ŞİİR

    Kalbim bir çiçektir, gündüzler ölgün;
    Gelin, gelin, onu açın geceler!
    Beni yâd edermiş gibi, bütün gün
    Ötün kulağımda, çın çın geceler!

    Geceler çekmeyin benim için hüzün,
    Gelin siz, ruhumu tenimden süzün;
    Bırakın naşımı yerde gündüzün,
    Gölgemi alın da kaçın geceler!


    NFK
  • VEDA

    Elimde, sukutun nabzını dinle,
    Dinle de gönlümü alıver gitsin!
    Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle,
    Yaşlı gözlerime dalı ver gitsin… !

    Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
    Küçülüp küçülüp kaybol ırakta,

    Yolu tam dönerken arkana bak da,
    Köşede bir lahza kalıver gitsin… !

    Ümidim yılların seline düştü,
    Saçının en titrek teline düştü,
    Kuru bir yaprak gibi eline düştü,
    İstersen rüzgâra salıver gitsin… !


    Necip Fazıl — 1923


    En sevdiğim şiirlerinden biridir.
  • teşekkürler Aganta.
    Güzel paylaşımlar.
  • Sonsuzluk Kervanı

    Sonsuzluk Kervanı, “peşinizde ben,
    Üç ayakla seken topal köpeğim!”
    Bastığınız yeri taş taş öpeyim.
    Bir kırıntı yeter, kereminizden!
    Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben…

    Gidiyor, gidiyor, nurdan heykeller…
    Ufuk önlerinde bayrak kulesi.
    Bu gidenler Altun Kol Silsilesi;
    Ölçüden, ahenkten daha güzeller.
    Gidiyor, gidiyor, nurdan heykeller…

    Sonsuzluk Kervanı, istemem azat!
    Köleniz olmakmış gerçek hürriyet.
    Ölmezi bulmaksa biricik niyet;
    Bastığınız yerde ebedî hasat.
    Sonsuzluk Kervanı, istemem azat.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Magina

    teşekkürler Aganta.
    Güzel paylaşımlar.


    Sizlerede teşekkürler paylaşımlarınız için

    Nükteleri,yazıları,kitapları olsun çok geniş bir arşivim var okunduğu müddetçe paylaşırım.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Aganta Burina Burinata


    quote:

    Orjinalden alıntı: Magina

    teşekkürler Aganta.
    Güzel paylaşımlar.


    Sizlerede teşekkürler paylaşımlarınız için

    Nükteleri,yazıları,kitapları olsun çok geniş bir arşivim var okunduğu müddetçe paylaşırım.

    tabiki okuruz.
    imrenmedim değil doğrusu arşivinize.Zamanım olsa da bende toplayabilsem Üstad'ın şaheserlerini...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Aganta Burina Burinata


    quote:

    Orjinalden alıntı: Magina

    teşekkürler Aganta.
    Güzel paylaşımlar.


    Sizlerede teşekkürler paylaşımlarınız için

    Nükteleri,yazıları,kitapları olsun çok geniş bir arşivim var okunduğu müddetçe paylaşırım.

    Açıkcası üstad hakkında ben de bir arşiv yapmak istiyorum. Elbette okuruz.
  • Hayran olduğum bir insan... Bu kadar güzel paylaşimlar için çok teşekkürler ,eline sağlık
  • İşlerim yüzünden bir süre paylaşım yapamadım, tekraren selamlar..

    GECEYE ŞİİR

    Kalbim bir çiçektir,gündüzler ölgün;
    Gelin,gelin,onu açın geceler!
    Beni yadedermiş gibi,bütün gün
    Ötün kulağımda,çın,çın,geceler!

    Geceler çekmeyin benim için hüzün,
    Gelin siz,ruhumu tenimden süzün;
    Bırakın naşımı yerde gündüzün,
    Gölgemi alın da kaçın geceler!
  • Aklıma 'Serseri' geliyor.
  • İdeal her varışın ötesinde bir menzil, ufkun çizdiği yeri durak değil uğrak bil!

    Demiş üstad...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Spetsnaz! -- 21 Aralık 2008; 12:14:54 >
  • Aleyküm selam baykagan.Hoşgeldin.

    AYNALAR
    Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
    İste yakalandık, kelepçelendik!
    Çıktınız umulmaz anda karsıma,
    Başımın tokmağı indi başıma.

    Suratımda her suç bir ayrı imza,
    Benmişim kendime en büyük ceza!
    Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
    Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!

    Nur topu günlerin kanına girdim.
    Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
    Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
    Dişlerinde, köpek nefsin, irade.

    Günah, gunah, hasad yerinde demet;
    Merhamet, sucumdan aşkın merhamet!
    Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
    Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?

    Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
    Bakamam, aynada, aynada vicdan;
    Beni beklemeyin, o bir hevesti;
    Gelemem, aynalar yolumu kesti.

    NFK.
  • Arkadaşlar çok güzel bi başlık olmuş. Ellerinize sağlık. Elimden geldiğince paylaşım yapmaya çalışırım.
  • BEKLEYEN


    Sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda,
    Ben, peşine düşmüş bir canavarım!
    İstersen dünyayı çağır imdada;
    Sen varsın dünyada, bir de ben varım!

    Seni korkutacak geçtiğin yollar,
    Arkandan gelecek hep ayak sesim.
    Sarıp vücudunu belirsiz kollar,
    Enseni yakacak ateş nefesim.

    Kimsesiz odanda kış geceleri,
    İçin ürperdiği demler beni an!
    De ki: Odur sarsan pencereleri,
    De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran!

    Göğsümden havaya kattığım zehir,
    Solduracak bir gül gibi ömrünü,
    Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir,
    Bana kalacaksın yine son günü.

    Ölürsün... Kapanır yollar geriye;
    Ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
    Varılmaz hayale işaret diye,
    Toprağında bir taş olur, beklerim...

    NFK
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.