Şimdi Ara

Necip Fazıl Kısakürek (Şiirleri-Hayatı ve Resimleri)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
67
Cevap
0
Favori
18.888
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  Necip Fazıl Kısakürek (Şiirleri-Hayatı ve Resimleri)


    Necip Fazıl Kısakürek (d.26 Mayıs 1904, İstanbul - ö.25 Mayıs 1983, İstanbul), Türk şair, romancı, hikâyeci, piyes yazarı ve fikir adamıdır.

    Necip Fazıl Kısakürek (NFK)yazdığı "Kaldırımlar" adlı şiir çok beğenildiği için ona bu şiirine ithafen "Kaldırımlar Şairi" denmektedir Kayıtlı bir şecereyle, Alaüddevle devrinin Şeyhülislamı Mevlâna Bektut'a dayanan ve Dulkadiroğulları'na bağlı "Kısakürekler" soyuna mensuptur. Necip Fazıl'ın çocukluğu, mahkeme reisliğinden emekli büyük babasının İstanbul Çemberlitaş'taki konağında geçti. İlk ve ortaöğrenimini Amerikan Koleji ve Fransız kolejleri ile Bahriye Mektebi'nde (Askerî Deniz Lisesi) tamamladı. Lisedeki hocaları arasında dönemin ünlülerinden Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi (Akseki), İbrahim Aşkı gibi isimler vardı.

    Eserleri

    12 yaşında şiire başlayan Necip Fazıl'ın ilk şiir kitabı daha 17 yaşında iken yayınlandı ve şiirleri M.E.B'in ders kitaplarında okutuldu. Genç yaşta yazdığı tiyatro eserleri, dönemin tiyatrolarında aylarca kapalı gişe sahnelendi.[kaynak belirtilmeli] Paris dönüşü yayımladığı Örümcek Ağı ve Kaldırımlar adlı şiir kitapları onu çok genç yaşta ünlü yaptı. Henüz otuz yaşına basmadan çıkardığı yeni şiir kitabı Ben ve Ötesi (1932) ile takdir toplamayı sürdürdü. Yine M.E.B'in yayınladığı bir Türk şairleri Anatolojisi kitabında, 'N.F. Kısakürek herkes tarafından en iyi şair olarak kabul edilmese bile, Ben ve Ötesi Türk Edebiyatı nın en kuvvetli şiir kitabı olsa gerek, der. Meslektaşları tarafından da çok sevilen şair 'Üstat Necip Fazıl Kısakürek, olarak anılmaya başlandı.

    Şöhretinin zirvesinde iken felsefi arayışlarını sürdürüp içinde yeni bir dönemin doğum sancısını hisseden Necip Fazıl için 1934 yılı gerçekten de hayatının yeni bir dönemine başlangıç olur. 30'lu yaşlarında bohem hayatını en koyu rengiyle yaşadığı günlerde Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanışır ve bir daha ondan kopamaz.
    Daha sonraları onun için;
    “Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız;
    “Ruhuma, büyük temel çivisini çaktınız!”

    diyeceği bu büyük insan, onun hayatında yeni bir devrin başlamasına vesile olur ve üstat, hayatında meydana gelen bu değişikliği şu mısralarla özetler: “Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...”
    Bu tanışma onun hayatında dönüm noktası oldu. İslami kimliği ile öne çıkmaya başladıktan sonra ders kitaplarından şiirleri ve fikirleri çıkarıldı. Necip Fazıl'ın hemen tümünde üstün bir ahlak felsefesinin savunulduğu tiyatro eserlerini birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması bu döneme rastlar.

    Tohum, Para, Bir Adam Yaratmak, Nam-ı Diğer Parmaksız Salih gibi piyesleri büyük ilgi görür. Bu eserlerden Bir Adam Yaratmak, Türk tiyatrosunun en güçlü oyunlarındandır. Cinnet Mustatili adlı eserinde hapishane anıları yer alır. Sık sık kapatılan ve çeşitli bahanelerle toplatılan Büyük Doğu'nun çıkmadığı sürelerde günlük fıkra ve çeşitli yazılarını Yeni İstanbul, Son Posta, Babıalide Sabah, Bugün, Milli Gazete, Her Gün ve Tercüman gazetelerinde yayınladı.

    Büyük Doğu Hareketi'ni başlattığı Büyük Doğu dergisinde çıkan yazılarıyla İsmet Paşa ve tek parti (CHP) yönetimine şiddetli bir muhalefet sürdürmesi sonucu hakkında açılan çok sayıda davada yüzlerce yıl hapsi istendi. 163. maddeye aykırı bulunan yazıları ile birkaç yılda bir hapse mahkûm oldu.

    1980'de Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'nü, İman ve İslam Atlası adlı eseriyle fikir dalında Millî Kültür Vakfı Armağanı'nı (1981), Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü'nü (1982) almıştır. Ayrıca Türk Edebiyatı Vakfı'nca 1980'de verilen beratla 'Sultan-üş Şuara' (Şairlerin Sultanı) unvanını kazanmıştır.

    Yaşar Nâbi tarafından, "bir mısrası Türk milletini ihya etmeye yeter" denilerek övülmüştür.

    Vasiyeti

    Vasiyetinin bir kısmı
    Fikir ve duyguda vasiyete lüzum görmüyorum.Bu bahiste bütün eserlerim, her kelime, cümle, mısra ve topyekün ifade tarzım vasiyettir. Eğer bu kamusluk bütünü tek ve minicik bir daire içinde toplamak gerekirse söylenecek söz "Allah ve Resulü; başka her şey hiç ve batıl" demekten ibarettir. [kaynak belirtilmeli]
    Beni, ayrıca hususi vasiyetimde gösterdiğim gibi, İslami usullerin en incelerine riayetle gömünüz! Burada, umumi vasiyette de belirtilmesi gereken bir noktaya dokunmalıyım. [kaynak belirtilmeli]
    Cenazeme çiçek ve bando muzika gönderecek makam ve şahıslara uzaklığımız ve kimsenin böyle bir zahmete girişmeyeceği malum... Fakat bu hususta bir muziplik zuhur edecek olursa, ne yapılmak gerektiği de beni sevenlerce malum... Çiçekler çamura ve bando yüzgeri koğuşuna. [kaynak belirtilmeli]

    "Son günüm olmasın çelengim, top arabam

    Beni alıp götürsün tam dört inanmış adam" çile'de geçen bu satırlar vasiyetini teyit eder niteliktedir.

    Eserleri

    Cinnet mustatili (Yılanlı Kuyudan)
    Nam-ı Diğer Parmaksız Salih
    Bir Adam Yaratmak
    Çile
    Kafa Kâğıdı
    O ve Ben
    Yunus Emre - Kanlı Sarık
    At'a Senfoni
    Para - Mukaddes Emanet
    Sahte Kahramanlar - İman Ve Aksiyon - Özlediğimiz Nesil - İslam Ve Öbürleri
    Hazret-i Ali
    Tanrı Kulundan Dinlediklerim
    İhtilal
    Moskof
    Tohum - Künye
    Aynadaki Yalan
    Reis Bey - Parmaksız Salih
    Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu
    Babıali
    Sosyalizm Komünizm ve İnsanlık
    Hitabeler
    Peygamber Halkası
    İbrahim Ethem - Abdülhamid Han - Siyah Pelerinli Adam
    Hesaplaşma - Tarihte Yobaz Ve Yobazlık - Türkiye Ve Komünizm
    Esselam
    Dünya Bir İnkılap Bekliyor - Yolumuz, Halimiz, Çaremiz - Ruh Muvazenesi - Her Cephesiyle Komünizm
    Hac
    Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar
    Türkiye'nin Manzarası
    Çerçeve - 1
    Nur Harmanı
    İman ve İslam Atlası
    Müdafaalarım
    Veliler Ordusundan 333 (Halkadan Pırıltılar)
    Benim Gözümde Menderes
    İdeolocya Örgüsü
    Mümin Kafir - Vecdimin Penceresinden - Bir Pırıltı Binbir Işık
    Senaryo Romanlarım: Sen Bana Ölümü Yedirdin - Deprem (Çile) - Katibim - Villa Semer - Vatan Şairi Namık Kemal - Canım İstanbul - Ufuk Çizgisi - Son Tövbe - En Kötü Patron
    Çöle İnen Nur
    Son Devrin Din Mazlumları
    Öfke ve Hiciv
    Sabır Taşı - Ahşap Konak
    Ulu Hakan II. Abdülhamid Han
    Başbuğ Velilerden 33 (Altun Halka)
    Çerçeve - 2
    Konuşmalar
    Rabıta-i Şerife
    Doğru Yolun Sapık Kolları
    Başmakalelerim - 1
    Tasavvuf Bahçeleri
    Çerçeve - 3
    Namık Kemal
    Hücum ve Polemik
    Rapor - 1 - Rapor - 2 - Rapor - 3
    Rapor - 4 - Rapor - 5 - Rapor - 6
    Rapor - 7 - Rapor - 8 - Rapor - 9
    Rapor - 10 - Rapor - 11 - Rapor - 12 - Rapor - 13
    Yeniçeri
    Reşahat
    Başmakalelerim - 2
    Mektubat
    Başmakalelerim - 3
    Çerçeve - 4
    Gönül Nimetleri
    Edebiyat Mahkemeleri - Doğu Edebiyatı - Dil Raporları -
    Çerçeve - 5
    Hadiselerin Muhasebesi . 1
    Kaliteli bir dernek olması dileğimle...

    Konuda Necip Fazıl'ın; resimleri, şiirleri, hikâyeleri gibi aklınıza gelen herşeyi paylaşabilirsiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bidesen -- 22 Kasım 2008; 12:24:08 >







  • Çile

    Gaiblerde bir ses geldi: Bu adam,
    Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
    Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
    Gök devrildi, künde üstüne künde...

    Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
    Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
    Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
    Ok çekti yukardan, üstüme avcı

    Ateşten zehrini tattım bu okun,
    Bir anda kül etti can elmasımı.
    Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
    Kustum, öz ağzımdan kafatasımı

    Bir bardak su gibi çalkalandı dünya;
    Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
    Al sana hakikat, al sana rüya!
    İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

    Ensemin örsünde bir demir balyoz,
    Kapandım yatağa son çare diye.
    Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
    Yepyeni bir dünya etti hediye

    Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;
    Makâni bir satıh, zamanı vehim.
    Bütün bir kainat muşamba dekor,
    Bütün bir insanlık yalana teslim.

    Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
    Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
    Otursun yerine bende her şekil;
    Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

    Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
    Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
    Deliler köyünden bir menzil aşkın,
    Her fikir içimde bir çift kelepçe.

    Niçin küçülüyor eşya uzakta?
    Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
    Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
    Sonum varmış, onu ögrensem asıl?

    Bir fikir ki sıcak yarad kezzap,
    Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
    Selam sana haşmetli azap;
    Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

    Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
    Ey yedinci gök, esrarını aç!
    Annemin duası, düş de perde ol!
    Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

    Uyku, katillerin bile çeşmesi;
    Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
    Teselli pınarı, sabır memesi;
    Size şerbet, bana kum dolu çanak.

    Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
    Sırrını ararken patlayan gülle?
    Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
    Karınca sarayı, kupkuru kelle...

    Akrep nokta nokta ruhumu sokmus,
    Mevsimden mevsime girdim böylece.
    Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
    Fikir çilesinden büyük işkence.

    Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
    Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
    Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
    Yetişir çektiğim mesafelerden!

    Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
    Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık.
    Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
    Tutuyor önümde bir mavi ışık.

    Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
    Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
    Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
    Bir zehir kıymak gibi, beynimde.

    Lugat, bir isim ver bana halimden;
    Herkesin bildiği dilden bir isim!
    Eski esvaplarım, tutun elimden;
    Aynalar söyleyin bana, ben kimim?

    Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
    Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
    Belâ mimarının seçtiği arsa;
    Hayattan mühacir; eşyadan öksüz?

    Ben ki, toz kanatıi bir kelebeğim,
    Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
    Bir zerrecigim ki, Arş'a gebeyim,
    Dev sancılarımın budur kaynağı!

    Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
    Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
    Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
    İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

    Gece bir hendeğe düşercesine,
    Birden kucağına düştüm gerçeğin.
    Sanki erdim çetin bilmecesine,
    Hem geçmis zamanın, hem geleceğin.

    Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
    Atlas sedirinde mavera dede.
    Yandı sırça saray, ilahi yapı,
    Binbir avizeyle uçsuz maddede.

    Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
    Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
    Içiçe mimari, içiçe benlik;
    Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur!

    Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
    Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
    Suda bir gizli yol, pırılıtılı iz;
    Suda ezel fikri, ebed duygusu.

    Kaçır beni ahenk, al beni birlik;
    Artık barınamam gölge varlıkta.
    Ver cüceye, onun olsun şairlik,
    Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.

    Öteler öteler, gayemin malı;
    Mesafe ekinim, zaman madenim.
    Gökte saman yolu benim olmalı;
    Dipsizlik gölünde, inciler benim.

    Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
    Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
    Sen, bütün dalların birleştiği kök;
    Biricik meselem, Sonsuza varmak...




  • şu çok hoşuma gider ;
    Göz kırptıgım renkten,kulak verdiğim sesten.Affet! sensiz aldıgım her nefesten...

    ne güzel söylemiş üstad...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Magina

    şu çok hoşuma gider ;
    Göz kırptıgım renkten,kulak verdiğim sesten.Affet! sensiz aldıgım her nefesten...

    ne güzel söylemiş üstad...



  • bu da topluma ibret olucak cinsten;

    İğreniyorum!

    Elimden doğruca, güzelce, iyice bir yazı mı çıkıyor? İğreniyorum! Hâlâ bu memlekette doğru, güzel ve iyi olanı savunma gayretimden, bu gayretin boşluğunu anlayamamak enayiliğinden iğreniyorum!
    Olanlar ortadayken, hep bugünü yarına erteleyici ve gelmeyecek bir istikbale ısmarlayıcı 'cek' ve 'cak' edatlarından iğreniyorum!
    (Perikles) gibi (Attik) Yunan medeniyetinin en haşmetli ve her şeyi tamam cemiyetinde, (Lirik) şiirin babası (Pindaros) şöyle der:'Meğer bütün bir ömür katırlara saman yerine çiçek sunmuşum! '... Ben de aynı meraret duygusuyla güneşi cepte kaybetmiş bir topluma bu sırrı anlatamamanın sefaletinden iğreniyorum!
    Dudaklarla kalbler arasındaki mesafeden, her akşam başına yorganı çeker çekmez uyuyuveren nefs muhasebesi yoksunu eyyamgüder politikacıdan, tecrit kampı ve iman zindanı haline getirdikleri camilere hissizce girip çıkan marka müslümanlarından iğreniyorum! Gördüğü şeyi nasıl görebildiğini izahtan âcizken gözüyle görmediği için Allahı inkar eden maddeciden iğreniyorum!
    Posayı cevher sanan kabuk milliyetçisinden, çile çekmeden olmaya bakan ezberci medeniyetçiden, hayat ağacını devirmeyi ve nurlu meyveleriyle ateşe atmayı inkilâp sayan devrimbazdan ve bunlara inananlardan, kapılanlardan iğreniyorum!
    Hâsılı, dil adına dilden, ev adına elden, vatan adına vatandan ve köy, köylü, şehir, şehirli, gazete, dergi, kitap, mektep, talebe, muallim, polis, memur, kanun, nizam, kadın, erkek, dost, ahbap ne varsa bunların gerçekleri adına hepsinden iğreniyorum!
    Ötesi var mı? ...
    Ağlayamayan, anlayamayan, içini kanatamayan, yumruğunu sıkamayan insandan, Allahın Kur'anda 'belhüm adal-Hayvandan aşağı' diye andığı iki ayaklılardan iğreniyorum!

    Üstad.




  • Üstadın en sevdiğim şiirlerinden...

    ZİNDANDAN MEHMEDE MEKTUP

    Zindanda iki hece.Mehmed'im lafta!
    Baba katiliyle baban bir safta!
    Bir de geri adam,boynunda yafta...

    Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
    Kavuşmak mi?..Belki ..Daha ölmedim!

    Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
    Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
    Bu yol da tutuktur hapse düşeli...

    Git ve gel... Yüz adım...Bin yıllık konak
    Ne ayak dayanır buna ,ne tırnak!

    Bir alem ki, gökler boru içinde.
    Akıl almazların zoru içinde
    Üstüste sorular soru içinde.

    Düşün mü,konuş mu, sus mu ,unut mu?
    Buradan insan mı çıkar,tabut mu?

    Bir idamlık Ali vardı,asıldı
    Kaydını düştüler,mühür basıldı.
    Geçti gitti,birkaç günlük fasıldı

    Ondan kalan,boynu bükük ve sefil;
    Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

    Müdür bey dert dinler,bugün"maruzat"!
    Çatık kaş...Hükumet dedikleri zat...
    Beni Allah tutmuş kim eder azat?

    Anlamaz;yazısız,pulsuz,dilekçem...
    Anlamaz!ruhuma geçti bilekçem!

    Saat beş dedi mi,bir yırtıcı zil
    Sayım var, maltada hizaya dizil!
    Tek yekun içinde yazıl ve çizil!

    Insanlar zindanda birer kemmiyet;
    Urbalarla kemik,mintanlarla et.

    Somurtuş gibi bıçak,nara gibi tokat;
    Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
    Yalnız seccademin yönünde şefkat

    Beni kimsecikler okşamaz madem
    Öp beni alnımdan,sen öp seccadem!

    Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!
    Dakika düşelim,senelik paydan!
    Zindanda dakika farksız aydan

    Karıştır çayını zaman erisin
    Kopuk kopuk,duman duman erisin!

    Peykeler,duvara mihli peykeler
    Duvarda,başlardan yağlı lekeler
    Gömülmüş duvara,bas bas gölgeler...

    Duvar,katil duvar yolumu biçtin
    Kanla dolu sünger... Beynimi içtin

    Sukut...Kıvrım kıvrım uzaklık uzar
    Tek nokta seçemez dünyada nazar
    Yerinde mi acep,ölü ve mezar?

    Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?
    Güneşe göç varda ,kalan biz miyiz?

    Ses demir,su demir ve ekmek demir...
    İstersen demirde muhali kemir.
    Ne gelir ki elden,kader bu,emir...

    Garip pencerecik,küçük daracık;
    Dünyaya kapalı,Allah'a açık

    Dua,dua eller karıncalanmış;
    Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
    Gözyaşı bir tarla,hep yoncalanmış

    Bir soluk,bir tütsü,bir uçan buğu
    İplik ki incecik,örer boşluğu

    Ana rahmi zahir ,şu bizim koğuş
    Karanlığında nur,yeniden doğuş....
    Sesler duymaktayım;Davran ve boğuş!

    Sen bir devsin,yükü ağırdır devin!
    Kalk ayağa,dimdik doğrul ve sevin!

    Mehmed'im,sevinin ,başlar yüksekte!
    Ölsek de sevinin,eve dönsek de!
    Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

    Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!
    Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir!




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Magina

    bu da topluma ibret olucak cinsten;

    İğreniyorum!

    Elimden doğruca, güzelce, iyice bir yazı mı çıkıyor? İğreniyorum! Hâlâ bu memlekette doğru, güzel ve iyi olanı savunma gayretimden, bu gayretin boşluğunu anlayamamak enayiliğinden iğreniyorum!
    Olanlar ortadayken, hep bugünü yarına erteleyici ve gelmeyecek bir istikbale ısmarlayıcı 'cek' ve 'cak' edatlarından iğreniyorum!
    (Perikles) gibi (Attik) Yunan medeniyetinin en haşmetli ve her şeyi tamam cemiyetinde, (Lirik) şiirin babası (Pindaros) şöyle der:'Meğer bütün bir ömür katırlara saman yerine çiçek sunmuşum! '... Ben de aynı meraret duygusuyla güneşi cepte kaybetmiş bir topluma bu sırrı anlatamamanın sefaletinden iğreniyorum!
    Dudaklarla kalbler arasındaki mesafeden, her akşam başına yorganı çeker çekmez uyuyuveren nefs muhasebesi yoksunu eyyamgüder politikacıdan, tecrit kampı ve iman zindanı haline getirdikleri camilere hissizce girip çıkan marka müslümanlarından iğreniyorum! Gördüğü şeyi nasıl görebildiğini izahtan âcizken gözüyle görmediği için Allahı inkar eden maddeciden iğreniyorum!
    Posayı cevher sanan kabuk milliyetçisinden, çile çekmeden olmaya bakan ezberci medeniyetçiden, hayat ağacını devirmeyi ve nurlu meyveleriyle ateşe atmayı inkilâp sayan devrimbazdan ve bunlara inananlardan, kapılanlardan iğreniyorum!
    Hâsılı, dil adına dilden, ev adına elden, vatan adına vatandan ve köy, köylü, şehir, şehirli, gazete, dergi, kitap, mektep, talebe, muallim, polis, memur, kanun, nizam, kadın, erkek, dost, ahbap ne varsa bunların gerçekleri adına hepsinden iğreniyorum!
    Ötesi var mı? ...
    Ağlayamayan, anlayamayan, içini kanatamayan, yumruğunu sıkamayan insandan, Allahın Kur'anda 'belhüm adal-Hayvandan aşağı' diye andığı iki ayaklılardan iğreniyorum!

    Üstad.


    Çok güzel betimlemişsin be üstad...




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    sami yusuf büyük sanatçı
    5 ay önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • güzel besteler paylaşım için teşekürler

    değerli bir yazar
  • Büyük üstad..
  • KALDIRIMLAR

    Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
    Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
    Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
    Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
    Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
    İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
    Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

    İçimde damla damla bir korku birikiyor;
    Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
    Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
    Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.

    Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
    Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

    Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
    Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
    Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
    Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

    Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
    İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
    Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
    Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.

    Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
    Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

    Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,
    Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Aganta Burina Burinata

    Kendi ağzından dinleyin

    http://video.google.com/videoplay?docid=3497527040762201027

    Her zaman söylemişimdir; ses tonunu en beğendiğim şairlerden.

    Teşekkürler dostum.
  • Tam bir ziyafet olmuş , emeğinize sağlık.
  • Bedir şiiri;

    BEDİR

    İsmi Kocaman Bedir, Anlı ve Kanlı Bedir;
    Bedir, Allah cenginde eşsiz muharebedir.
    Bir yanda bin, bir yanda sadece üçyüz kişi;
    Üçyüzün, sonsuzluğu getirmek bütün işi...
    Karşılıklı iki saf, ruhta ayrı, soyda eş.
    Oğul babaya karşı çıktı, kardeşe kardeş.
    Bedirde öğrenildi, gerçek soydaşlık neymiş?..
    Ruh olmayınca, madde vücutsuz bir gölgeymiş.
    İslâm, bütün renkleri tek renkte birleştiren,
    Ve kâinatı aynı hevenkte birleştiren,
    Allah’ın seçtiği din... İnkılâp bu inkılâp!
    Baba, oba, her şeyi silip götüren seylâp...
    Bedir, küçük cenk, ama bu dâvanın gazâsı;
    Küçücük de, mânada büyüklüğün fezası.
    İlk çekilen kılıç ki, pırıl pırıl merhamet;
    Bedrin kılıcındadır acıdaki keramet;
    Mağrur safları küfrün, Bedirde tuz-buz oldu.
    Bedir, küfrün başına inen ilk topuz oldu.
    Hâlâ, geçen yolcular Bedirde cenk yerinden,
    Rüzgârda sesler duyar, derinden mi derinden...
    At kişner, ok vızıldar, tekbir sedası gürler.
    Gözlerini yumanlar o sahneyi görürler.
    İsmi Kocaman Bedir, Anlı ve Kanlı Bedir;
    Bedre sor, merhameti getiren kılıç nedir

    bir savaş bu kadar mı güzel anlatılır...




  • Berzah;

    BERZAH

    Üç sene, tam üç sene;
    Kesildi vahyin ardı.
    Gökleri tıkmışlardı,
    Bir karanlık mahzene.

    Hirâ dağı ses vermez;
    Feza buz tutmuş gibi...
    Sus ve düşün, yok dibi!
    Akıl almaz, el ermez.

    Buna berzah demişler;
    Sayı saydıkça ölüm.
    Hep kesiklik ve bölüm;
    Arşın, fersah demişler.

    O'dur, atacak, O'dur,
    Kendisini bir yardan:
    Hemen bir ses yukardan:
    Resuller Resulü, dur!

    İnişi yok basamak...
    Geldi iş son kerteye.
    Ya geçmek var öteye,
    Yahut bin parça olmak...

    Ey Cebrâil, etme gel!
    Bir renk, ışık nağme ol!
    Sevgiliden nâme ol!
    Bekletme, bekletme gel!...

    bu arada berzah öldükten sonra ölülerin mahşer gününü beklediği aleme verilen isimdir.
    Alem-i berzah diye de bilinir.Ufak bi bilgi.




  • Dayan Kalbim

    Seni dağladılar, değil mi kalbim,
    Her yanın, içi su dolu kabarcık.
    Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
    Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.

    Sensin gökten gelen oklara hedef;
    Oyası ateşle işlenen gergef.
    Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
    Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!

    @s£stavina, teşekkürler dostum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bidesen -- 24 Kasım 2008; 18:07:37 >
  • seni bulmam icin beni uzaga attin,
    alemi benim,beni kendin icin yarattin...


    Zonklayan başım benim, kan pıhtısı; cerahat.
    Ona yastıkta değil, secde yerinde rahat...(n.f.k)

    *Güzel ALLAH'ım (C.C.), Senden ne gelecekse gelsin, Sen ki Rahmetinle de Kahrınla da güzelsin.
    *Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık, Anlaki yok ALLAH'tan (C.C.) başkasıyla yakınlık.
    *Bu yük Senden ALLAH'ım (C.C.), çekeceğim naçarım, Senden Sana sığınır, Senden Sana kaçarım.
    *Neye baksam aynı şey neyi görsem aynı şey, Olan Sensin, hey gidi hakikat Sultanı hey.
    buyuk ustadtan inciler
  • gercekten harika bir baslik olmus tesekkurler @baykagan necip fazili sevmeyen varmirdir ki?!!
  • Destekleriniz için teşekkürler arkadaşlar.

     Necip Fazıl Kısakürek (Şiirleri-Hayatı ve Resimleri)

    Son günüm olmasın çelengim, top arabam
    Beni alıp götürsün tam dört inanmış adam



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bidesen -- 24 Kasım 2008; 18:58:15 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: baykagan

    Her zaman söylemişimdir; ses tonunu en beğendiğim şairlerden.



    Evet ses tonunu bende çok beğenirim üslubuna mutabık tok bir tınısı var ancak şiir okuma tarzını en çok beğendiğim şair Ahmed Arif'dir.

    Örnek verecek olursak ;

    http://www.youtube.com/watch?v=ySx-Q2ofG48
    http://www.youtube.com/watch?v=3ZAC753reTk




  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.